Bu yıl içerisinde Velid bin Abdülmelik Musa bin Nusayrı Afrika valiliğine tayin etti. Musanın babası olan Nusayr Muaviyenin koruma birliklerinin başındaydı, ancak Muaviye Sıffıne gitmek üzere yola çıkınca Nusayr Onunla birlikte gitmemişti. Muaviye kendisine: “Benimle birlikte Ali ile savaşmak üzere gelmekten seni alıkoyan nedir? Halbuki benim sana olan iyiliklerimi herkes bilir.” deyince Nusayr şöyle cevap vermişti: “Şükre senden daha layık olan bir kimseye karşı nankörlük ederek sana teşekkür edemem. Bu ise aziz ve celil olan Allahtır.” Muaviye bu sözler karşısında hiç bir şey demedi.
Musa Afrikaya vardığında Hassanın Afrikadan ayrılırken bu görevde yerine vekil olarak bırakmış olduğu Salih bulunuyordu. Hassanın gidişinden sonra Berberilerin ele geçirme ümitleri tazelenmişti. Musa Afrikaya varınca Salihi azletti ve bölgenin çeşitli yerlerinde isyan etmiş bir takım kimselerin bulunduğunu haber alınca onların üzerine oğlu Abdullahı gönderdi. Abdullah bu isyancılarla savaştı ve onlara karşı zafer kazanarak bin kişiyi esir aldı. Daha sonra Abdullah Mayorka Adasına gönderildi. Abdullah burayı talan etti ve hadsiz hesapsız ganimetler alarak sağ salim geri döndü. Diğer taraftan Musa, oğl Harunu bir başka kesimin üzerine gönderdi. Harun da bunlara karşı zafer kazandı ve yine bin kadar kişi esir alarak geri döndü. Musanın kendisi ise bir başka isyancı grubun üzerine giderek bir miktar ganimet aldı. Böylelikle alınan ganimetlerin beşte biri altmış bin baş esire ulaşmıştı. Hiç kimse bundan daha büyük bir ganimetin alındığını işitmiş değildi.
Daha sonra Afrikada bir kıtlık oldu ve fiyatlar oldukça yükseldi, pahalılık baş gösterdi. Musa Müslümanları alarak yağmur duasına çıktı ve onlara bir konuşma yaptı, ancak Velidin sözünü etmedi. Ona Velidin adını zikrermediği söylenince şu cevabı verdi: “Burası öyle bir makamdır ki, burada yalnız Allaha dua edilir ve yalnız Allahın adı zikredilir.” Bu duadan sonra yağmurlar yağdı ve fiyatlar düşüp ucuzluk oldu. Daha sonra Musa geriye kalan
Berberileri ele geçirmek amacıyla Tancaya doğru gazaya çıktı. Berberilec Musadan korkup kaçmış bulunuyorlardı. Musa onları takip etti ve görülmemiş bir şekilde öldürüp durdu. Yakın Sllsa varıncaya kadar hiç kimse karşısına çıkmadı. Sonunda Berberiler eman isteyip kendisine itaat ettiler. Musa Tancaya azatlı kölesi Tarık bin Ziyadı vali olarak tayin etti. Tarıkın Sadefli olduğu söylenir. Ayrıca Tarık ile birlikte çoğunluğu Berberilerden oluşan kalabalık bir ordu da bıraktı. Bunların yanında Kuran-ı Kerimi, islamın farzlarını ve miras hukukunu öğretecek kimseleri da bırakıp Afrikaya geri döndü. Musc; Meccane Kalesinin yanından geçerken buranın halkı kalelerine sığındılar. Musa bu kaleyi muhasara etmek üzere Bişr bin FülHin komutasında bir grup asker bıraktı, Bişr de burayı fethetti. Şu ana kadar da buraya Bişr Kalesi denilmektedir. Böylelikle Afrikada Musaya karşı çıkabilecek her hangi bir güç kalmamış oldu.
Musanın Afrika Valiliğinin 78 yılında olduğu ve oraya o sıralarda kardeşi Abdülmelikin Mısır Valiliğini yapmakta olan Abdülaziz bin Mervanın tayin ettiği de söylenir.
Bu yıl Mesleme bin Abdülmelik Azerbaycan taraflarından Türklere gaza yapmış ve orada bulunan bir takım kale ve şehirleri fethetmişti.
Bu yıl hac emirliğini Ömer bin Abdülaziz yapmıştı. Valiler kendilerinden daha önce söz ettiğimiz kimselerdi.
Zühreoğullarının antlaşmalısı olan Abdullah bin Salebe bin Suayr elAzeri bu yıl vefat etmiştir. Abdullah Hicretten dört yıl önce dünyaya gelmiştir. Onun Hicretin 6. yılında doğduğu da söylenir.
Abdullah bin Saad bin Ebi Serhin azatlı kölesi olan Zalim de Afrikada bu yıl vefat etmiştir.