Bu yıl içerisinde Horasanda Mühellebin oğlu Muğire vefat etti. Babası Onu Horasanda kendisine vekil bırakmış bulunuyordu. Muğire 82 yılının Recep (M. Ağustos-Eylül 701) ayında öldü. Ölüm haberi Mühellebin diğer oğlu Yezide ve askerlere ulaştığı halde Mühellebin kendisine bildirilmedi. Yezid kadınlara emir vererek ağlayıp feryat etmelerini söyledi. Bunun üzerine Mühelleb: “Bu da ne oluyor?” diye sordu. “Muğire öldü.” denilince Mühelleb istircada bulundu. Etrafındakilerce görülecek şekilde sabırsızlık gösterdi. Bazı yakınları bundan dolayı onu kınadılar. Mühelleb daha sonra Yezidi çağırarak Merve gönderdi ve gözyaşları sakalına aka aka yapacakları işlerle ilgili olarak tavsiyelerde bulundu.
Bu sırada Mühelleb Maveraünnehirde Kişte oturuyor ve buranın halkıyla savaşıyordu. Yezid altmış, bir başka görüşe göre yetmiş atlı ile yola koyuldu. Büst geçidinde karşılarına Türklerden beş yüz kişi çıktı. “Sizler necisiniz?” diye sorunca Yezid ve beraberindekiler: “Tüccarız.” dediler. Türkler:
“O zaman bize bir şey veriniz.” dediler, fakat Yezid onlara bir şey vermek istemeyince Müccaa bin Abdurrahman el-Ateki onlara bir elbise ile bir kaç aba ve bir yay verdi. Bunun üzerine bırakıp gittiler. Fakat daha sonra sözlerinde durmayarak geri döndüler ve onlarla çarpıştılar. Aralarında şiddetli bir çarpışma oldu. Yezidin yanında vaktiyle esir almış olduğu Haricilerden bir kişi vardı. “Bana ilişmeyip serbest bırak.” deyince Yezid isteğini yerine getirdi. Bunun üzerine bu Harici Türklerin üzerine bir hamle yaparak aralarına karıştı ve arkalarından çıktı. Onlardan bir kişi öldürdükten sonra tekrar üzerlerine gitti. Bir kişi daha öldürüp Yezidin yanına vardı. Yezid de onların ileri gelenlerinden bir kişiyi öldürdü, fakat bacağına bir ok isabet etti ve bu da Türklerin maneviyatını yükseltti, ancak Yezid onları birbirlerinden ayınncaya kadar direndi. Bu sefer Türkler şöyle dediler: “Biz bir defa sözümüzde durmadık; ya biz, ya siz ölmedikçe yahut da bize bir şey vermedikçe geri gitmeyeceğiz.” Yezid yine onlara bir şey vermek istemedi. Bu sefer Müccaa Ona şöyle dedi:
“Sana Allahtan korkmanı hatırlatınm. Kardeşin Muğire ölmüş bulunuyor. Allahadına kendini ölüme sürükleme. Kendini ölüme atarak Mühellebin musibetini artınp çoğaltma.” Bunun üzerine Yezid: “Muğire ecelini aşamadığı gibi ben de ecelimi aşamam.” diye cevap verdi. Daha sonra Müccaa onlara sarı bir sarık attı, onlar da bu sarığı alıp gittiler.