Bu yılın Şaban (M. Kasım 701) ayında Deyrul-Cemacim Vakası olmuştur. Bu vakanın 83 yılında olduğu da söylenmiştir.
Sebebi şudur: Haccac Abdurrahman bin Muhammed ile çarpışmak üzere Basradan Küfeye yürümüş ve Deyr Kurra denilen yerde konaklamıştı. Abdurrahman ise Deyrul-Cemacimde yerleşmişti. Haccac: “Abdurrahman Deyrul-Cemacimde, ben de Deyr Kurrada konakladık. Bakalım ne olacak?” demişti.
Küfeliler, Basralılar, ilim adamları, serhatlerde bulunanlar ve silahlı kişiler. Deyrul-Cemikime gelerek Abdurrahmanın etrafında toplandılar ve Haccaca olan kızgınlıklarından dolayı Ona karşı savaşmağa karar verdiler. yalnız maaşlı askerlerin sayısı yüz bin kişi idi. Diğerleri de bir o kadar vardı. Diğer taraftan Haccaca da Deyr Kurraya varmadan Şamdan yardımcı kuvvetler gelmiş ve her iki ordu etraflarında hendek çevirmişti. Her gün iki taraf çarpışıyor ve gittikçe birbirlerine yanaşıyordu.
Daha sonra Abdülmelik ile Şamlılar: “Eğer başlarından Haccacı almak onları razı ediyor ise Onu azletmek onlarla savaşmaktan daha kolaydır, böylelikle kan dökülmesini de önlemiş oluruz.” kararına vardılar ve bu maksatla Abdülmelik, oğlu Abdullah ile Musul bölgesinde bulunan kardeşi Muhammed bin Mervanı oldukça kalabalık bir ordu ile birlikte göndererek Iraklılara Haccac ın azledilmesini ve Şamlılara verildiği şekilde bunlara da maaşlarının verilmesini, Abdurrahman bin Muhammedin Irakta istediği yere gidip yerle şmesini, yerleşeceği yerde kendisi hayatta, Abdülmelik de halife olarak kaldığı sürece vali olarak kalmasını teklif etmelerini söyledi. Irak halkı bu teklifi kabul edecek olursa Abdülmelik Haccacı Irak Valiliğinden azledecek, Muhammed bin Mervan Irak emiri olacaktı. Şayet Irak halkı bu teklifi kabul etmeyecek olursa Haccac kendileri de dahilolmak üzere hepsinin emiri ve savaşı idare edecek komutan olacak, Muhammed bin Mervan ile Abdullah bin Abdül-melik Onun emri altında olacaklardı.
Haccac kendisine bundan daha çok koyan ve ağır gelen hiç bir durumla karşılaşmamıştı, çünkü Iraklıların kendisinin azledilmesini kabul edeceklerinden ve dolayısıyla azledilmekten korkuyordu. Bu maksatla Abdülmelike şöyle yazdı: “Allaha yemin ederim, eğer sen Irak halkına beni azletmek imkanını verecek olursan kısa süre içinde sana da muhalefet edecekler ve üzerine yürüyeceklerdir. Ayrıca bu onların sana karşı cesaretlerini artırmaktan başka hiç bir fayda sağlamayacaktır. Sen Iraklıların Eşter ile birlikte Osman bin Affan üzerine giderek Said bin Asın görevden alınmasını istediklerini görmedin veya duymadın mı? Osman Saidi görevden alınca üzerinden sene geçmeden Osmanın üzerine yürüdüler ve Onu öldürdüler. Gerçek şu ki, çivi çiviyi söker.”
Ancak Abdülmelik Irak halkına Haccacın görevden alınması teklifinin yapılmasından başka bir çözüm kabul etmiyordu. Bu bakımdan Abdullah ve Muhammed Haccac ile bir araya geldikten sonra Abdülmelikin oğlu Abdullah ileri çıkıp şöyle dedi: “Ey Irak halkı! Ben Müminlerin emirinin oğluyum. O sizlere şunu şunu veriyor.” Diğer taraftan Muhammed bin Mervan da ileriye çıkarak: “Ben Müminlerin emirinin elçisiyim. O sizlere şunu şunu teklif ediyor.” diyerek Abdülmelikin söylediklerini bir bir saydı. Iraklılar da: “Akşam dönüp size haber vereceğiz.” diyerek geri döndüler. Iraklılar ibnül-Eşasın huzurunda toplandılar. ibnül-Eşas onlara şöyle dedi: “Size bir iş teklif edilmiş bulunuyor. Onu değerlendirmeniz sizin için bir fırsattır. Bugün sizler ve onlar birbirinize eşit bulunuyorsunuz, çünkü onlar Zaviye Günü size baskın çıkmışlarsa siz de Tüster Günü onlara baskın çıktınız. Sizler üstün ve güçlü olduğunuz bu durumda sizden çekinen kimselerin yaptıkları teklifi kabul ediniz, çünkü şu anda sizle onlara zaten size yapılan kadarını yapmış bulunuyorsunuz. Allaha yemin ederim, bu teklifi kabul ettiğiniz takdirde onlara karşı cesaretinizi ebedi olarak koruyacak ve üstün olmaya devam edeceksiniz.” Herkes dört bir yandan atılarak: “Gerçek şu ki, Allah onları helak etmiş bulunuyor. Onlar şu anda sıkıntı, açlık, azlık ve zillet içerisinde bulunuyorlar. Buna karşılık bizler sayıca fazlayız, malımız çoktur, malzememiz ise bize yakındır. Hayır, Allaha yemin ederiz, kabul etmiyoruz.” dediler ve Abdülmelike olan beyatlerini tekrar bozdular.
Deyrul-Cemacimde Abdülmelike olan beyatini ilk bozan kişiler Süleymli Abdullah bin Zuab ile Umeyr bin Tican oldu. Onların Cemacimde Abdülmelike olan beyatlerini bozmak konusundaki görüş birliği Faris diyarında aynı konudaki görüş birliğinden daha ileri noktadaydı ve daha kararlı idiler.
Öbür tarafta ise, Abdülmelikin oğlu Abdullah ile Mervanın oğlu Muhammed Haccaca şöyle dediler: “Haydi, ordun ve askerinle baş başasın; neyi uygun görüyorsan onu yap. Bizlere bundan sonra seni dinleyip itaat etmek düşer.” Bunun üzerine Haccac onlara: “Ben: Bu işle hedeflenen sizden başkası değildir. demiştim.” dedi. Bundan sonra her ikisi de Haccaca: “Emir.” diye selam veriyor, o da onlara Aynı şekilde mukabele ediyordu.
Iraklılar Cemacimde Abdülmelike olan beyatlerini bozmak kararını verince Abdurrahman: “Allaha yemin ederim, Mervanoğulları Zerka ile ayıplamyorlar. And olsun, onların bundan daha sahih bir nesepleri yoktur, ancak Ebu-As oğulları Safuriyye halkından kafir kimselerdir. Eğer bu iş Kureyşe verilecek olursa Kureyşin gücü benden sonra kırılmış olacaktır, şayet Araplarda olacak olursa işte ben Eşasın oğluyum.” deyip uzun uzun hearkesin duyabileceği bir şekilde bağırdı ve her iki taraf çarpışmak üzere meydana çıktı.
Haccac sağ kanadına Kelbli Abdurahman bin Süleymi, sol kanadına Lahmli Umare bin Temimi, süvarilerin başına Kelbli Süfyan bin Ebredi, piyadelerin başına ise Hakemli Abdullah bin Hubeybi geçirirken Abdurrahman bin Muhammed ise sağ kanadına Hasamlı Haccac bin Hariseyi, sol kanadına Temimli Ebred bin Kurrayı, süvarilerin başına Haşimi Abdurrahman bin Abbas bin Rabiayı piyadelerin başına Muhammed bin Saad bin Ebi Vakkası, yan destek kuvvetlerinin başına Harisli Abdullah bin Rizamı, alimlerin başına Cebele bin Zahr bin Kays el-Cufiyi getirdi ki bu ilim adamları arasında Said bin Cübeyr, Amir eş-Şabi, Taylı Ebul-Bahteri ve Abdurrahman bin Ebi Leyla gibileri de vardı.
Her iki taraf her gün karşılıklı olarak birbirlerinin üzerine yürüyor ve çarpışıyorlardı. Iraklılara gerekli yiyecek maddeleri KUfeden ve çevresinden geldiğinden bolluk içerisinde bulunuyorlardı. Şamlılar ise darlık ve sıkıntı içerisinde olup yiyecek maddelerinin fiyatları yükseliyor ve adeta bir kuşatma altındaymışçasına et bile bulamıyorlardı. Bu durumda olmalarına rağmen sabah akşam çarpışmalarına devam ediyorlardı. Cebele bin Zahr bin Kaysın öldürüldüğü gün de gelip çattı. Onun birliği Kurra (Kuran hafızlarına ve ilim adamlarına verilen genel isim) Birliği olarak biliniyordu. Bu birlik Haccacın askerleri üzerine sürekli hamleleriyle tanınmıştı. Aralarında metanetli bir adam olarak bilinen KÜffieyi bin Ziyad da vardı. Bir gün, daha önce yaptıkları gibi bir çıkış yaptılar. Haccac da, Abdurrahman da saflarını savaş düzeninde tabya yapmıştı. Haccac Kurra Birliği için üç ayrı birlik hazırlayarak onların başına Hakemli Cerrah bin Abdullahı komutan yapmıştı. Bu üç birlik Kurra Birliğinin üzerine ayrı ayrı üçer hamle yaptığı halde Kurra Birliği yerlerinden ayrılmayıp direndi.