Mühellebin Ezrakiler üzerine yürüyüp onlarla Reyahlı Attab bin Verkanın kendisinden ayrılarak Haccacın yanına gitmesine kadarki savaşından daha önce söz etmiş bulunuyoruz. Attabın kendisini bırakıp Haccacın yanına gitmesinden sonra da Mühelleb Haricilerle savaşmağa devam etti. Onlarla Sabur dolaylarında bir sene kadar müddetle çok şiddetli bir şekilde çarpıştı. Daha sonra Bustan Günü üzerlerine bütün gücüyle saldırdı. Kerman bu sırada Haricilerin, Faris ise Mühellebin elinde bulunuyordu. Hariciler, bulundukları yere Paristen hiç bir şey gelmemesi üzerine güç durumda kaldılar ve bunun üzerine yerlerinden ayrılıp Kermana geldiler. Mühelleb de askerleriyle birlikte onların peşinden gitti ve Kermanın şehir merkezi sayılan Cireft denilen yerde konakladı. Mühelleb onlarla çok şiddetli bir şekilde savaştı. Faris tamamen Mühellebin eline geçince Haccac buraya amiller gönderdi. Abdülmelik Haccaca mektup yazarak savaşta Ona destek olması maksadıyla Fesa, Darabcird, Kura ve istahrın Mühellebin elinde kalmasını emretti. Bunun üzerine Haccac da buraları Mühellebin elinde bıraktı. Ayrıca Haccac Mühellebin yanına Bed bin Kabisayı Haricilerle çarpışmağa teşvik etmek ve bu konuda gayret göstermek amacıyla gönderdi ve böyle yapmayacak olursa. Haccacın yanında kabul edilebilecek hiç bir özrünün olamayacağını söylemesini istedi.
Mühelleb askerleriyle birlikte Haricilerin karşısına çıktı ve sabah namazından öğle vaktine kadar aralıksız çarpıştı. Daha sonra birbirlerini bırakıp çekildiler. Bu sırada Bed onları rahatlıkla görebileceği yüksekçe bir yerde bulunuyordu. Birbirlerini bıraktıklarını görünce Mühellebin yanına gelip şöyle dedi: “Yanında çarpışan şu atlılar ve yaya birliklerden, daha metin atlı ve yaya birlik görmedim. ”
ikindi vakti olunca Mühelleb yine gidip Haricilerle önceki gibi şiddetle çarpışmağa başladı, ancak iki tarafın birlikleri de birbirine tesirli olamıyorlardı. Haricilerin birliklerinden biri Mühellebin birliklerinden biriyle karşı karşıya gelerek gece karanlığı basıncaya kadar çetin bir şekilde çarpışmaya tutuştular. Biri diğerine: “Sizler kimsiniz?” diye sorunca: “Bizler Temimoğullarındanız.” diye cevap verdiler. Soruyu soranlar: “Bizler de aynı şekilde Temimoğullarındanız.” deyince karanlıkta birbirlerini bırakıp çekildiler.
Mühelleb Bera bin Kabisaya şöyle dedi: “Şanı yüce Allahtan başka hiç bir kimsenin yardımı olmaksızın bir toplulukla çarpışmayı nasıl gördün?” Daha sonra Mühelleb Beraya ihsanda bulundu ve Ona on bin dirhem verilmesini emretti. Bera da Haccacın yanına gitti ve Mühellebin mazeretini beyan etti.
Bundan sonra Mühelleb Bzrakilerle on sekiz ay çarpıştığı halde hiç bir şeyelde edemedi. Daha sonra Kerman taraflarının Katari adına amilliğini yapmakta olan ve Dablı Mukatar diye bilinen bir kişi onlardan birisini öldürdü. Bunun üzerine Hariciler Katarinin yanına giderek Mukatarı cezalandırmak istediklerini söylediler, ancak Katari bunu kabul etmeyerek şöyle dedi: “Bu tevilde bulundu, ancak tevilinde yanıldı. O bakımdan ben sizlerin Onu öldürmeniz gerektiği görüşünde değilim. Üstelik O eskiden beri sizin aranızda bulunuyor.” Bunun üzerine Hariciler arasında anlaşmazlık baş gösterdi.
Denildiğine göre Harici Bzrakiler arasında görüş ayrılığının baş göstermesinin sebebi şudur: Onlardan birisi karargahlarında zehirli ok yapıyor ve onları Mühellebin askerlerine atıyordu. Mühellebin askerleri bu durumdan şikayetçi olunca Mühelleb: “Ben Onun hakkından gelirim.” dedi. Daha sonra kendi adamlarından birisinin eline bir mektup vererek bu mektubu kimsenin görmeyeceği bir şekilde Katarinin karargahına bırakmasını emretti. O da Mühellebin emrini yerine getirdi. Mektup Katarinin eline ulaşınca şunların yazılı olduğunu gördü: “Yapmış olduğun oklar elimize ulaşmış bulunuyor. Buna karşılık olarak sana yüz dirhem verilmesini emrettim.” Bu okları yapan kişi getirilince böyle bir şey olmadığını söyledi, ancak Katari Onu öldürdü. Abdü Rabbihil-kebir diye bilinen bir şahıs Onun bu davranışını tasvip etmedi ve aralarında anlaşmazlık çıktı.
Daha sonra Mühelleb bir hristiyan kişi bulup ona Katarinin yanına giderek secde etmesini söyledi. Bu kişi de gidip Katarinin önünde secde etti. Aralarındaki anlaşmazlık daha da arttı ve bir kısmı Katarinin yanından ayrıldı ve başlarına Abdü Rabihil-kebiri geçirerek Katariye olan beyatlerini bozdular. Katari ile birlikte onların dörtte biri veya beşte biri kadarı kaldı. Bundan sonra da kendi aralarında yaklaşık bir ay kadar çarpışıp durdular.
Mühelleb Haccaca durumu mektupla bildirdi. Haccac cevap olarak yazdığı mektupta onların birleşmesinden önce ve henüz anlaşmazlık halinde bulunuyorlarken onlarla savaşa devam etmesini emretti. Mühelleb şöyle cevap verdi: “Birbirlerini öldürüp durdukları sürece onlarla savaşmamak görüşündeyim. Bu şekilde devam edecek olurlarsa, bizim istediğimiz zaten budur ve bu onları yok eder, bitirir. Bir araya gelecek olsalar bile birbirlerini zaten zayıflatmış olduklarından ben onlara bu zayıf ve güçsüz halde iken Allahın izniyle hücum ederim. Vesselam.” Haccac buna ses çıkarmadı, Mühelleb de bir ay boyunca birbirleri ile çarpışıp dururken onlara karşı hiç bir hareket yapmadı. Daha sonra Katari beraberindekilerle birlikte Taberistana doğru gitti, geri kalanlar ise Abdü Rabbihil-kebire beyat ettiler.