Denildiğine göre Muğire bin Şubenin çocukları salih, babaları gibi şeref sahibi ve kabileleri arasında belirli bir yeri olan kimselerdi. Haccac gelip onları görünce ileri gelen şahsiyetler olduğunu anladı. Bu bakımdan Urveyi Kufeye, Mutarrifi Medaine, Hamzayı da Hemedana vali tayin etti. Bunlar gerçekten işlerini, görevlerini en iyi şekilde yapan kişilerdi. Şüphe duydukları kişilere karşı da en katı bir biçimde davranırlardı. Şebibin -daha önce de geçtiği şekilde- ayaklanması sırasında Mutarrif Medain Valisi bulunuyordu. Haccaca mektup yazıp yardım istedi. Haccac da kendisine Sebre bin Abdurrahman bin Mihnef ve başkalarını yardımcı olarak gönderdi. Şebib gelip Behurasirde konakladı. O sırada Mutarrifin kendisi ise Kisranın sarayının olduğu eski Medainde bulunuyordu. Mutarrif köprüyü kesti ve Şebibe haber ulaştırarak arkadaşlarından bir kısmını, neye davet ettiklerini anlayıp düşünmek amacıyla göndermesini istedi. Bu isteği üzerine Şebib de bazı kişileri Onun yanına gönderdi. Mutarrif insanları neye çağırdıklarını onlara sorunca şöyle dediler:
“Bizler Allahın Kitabına ve Resulünün sünnetine davet ediyoruz. Bizi bunlardan intikam almağa iten şeyonların gelen ganimet gelirlerini kendilerine ayırmaları, Allahın suçlar için koymuş olduğu cezaları uygulamamaları ve zorbalıkla davranmalarıdır.”
Mutarrif cevap olarak: “Sizler haktan başka bir şeye davet etmiyorsunuz ve apaçık bir zulmün intikamını almak istiyorsunuz. işte ben size uyuyorum; birlik olabilmemiz için siz de davet edeceğim şeye ve bana tabi olunuz.” deyince şöyle karşılık verdiler: “Söyle bakalım, şayet hak ise senin bu hakkını kabul ederiz.” Bunun üzerine Mutarrif şöyle konuştu: “Ben sizleri bu zalimlerle uydurdukları yeni bidatleri dolayısıyla savaşmağa ve onları Allahın Kitabına, Peygamber inin sünnetine davet etmek üzere çarpışmağa çağırıyorum. Onlarla emirlik işinin Müslümanlar arasında şura ile olmasını, Müslümanların Ömer bin Hattabın bıraktığı şekilde diledikleri kimseyi başlarına geçirmelerini sağlamak için çarpışacağız; çünkü Araplar şuradan maksadın Kureyşlilerin başa geçmesi olduğunu öğrenirler se buna razı olurlar ve böylece sizin de tabileriniz ve yardımlarınız çoğalmış olur.” Şebibin adamları Ona şu cevabı verdiler: “işte bu bizim kabul edemeyeceğimiz bir görüştür.” Daha sonra yanından kalkıp gittiler. Dört gün süreyle birbirlerinin yanına gidip gelmelerine rağmen bir görüş etrafında birleşemeyince Onu bırakıp çekildiler. Mutarrif ise kendisine samimi olarak öğüt veren ve güvendiği kimselere Haccacın ve Abdülmelikin zulümlerinden söz etti ve hala onlara muhalif olup karşı çıkmayı her şeye üstün tuttuğunu, bunun dinin bir gereği olduğunu, yardımcı bulacak olursa bu işe kalkışacağını söyledi. Ayrıca bu yakın arkadaşlarına kendisi ile Şebibin arka-daşları arasında cereyan eden konuşmaları nakletti, kendisine tabi olacak olurlarsa Abdülmelike de, Haccaca da itaat etmekten vazgeçeceğini ilave etti ve ne yapması gerektiği konusunda görüşlerini açıklamalarını istedi.
Arkadaşları: “Bu sözlerini gizli tut ve hiç kimseye açıklama.” dediler.
Mutarrifin babası Muğire bin Şubenin azatlı kölesi olan Yezid bin Ebi Ziyad şöyle dedi: “Allaha yemin ederim, seninle onlar arasında geçen konuşmanın tek bir kelimesi bile Haccacdan gizli kalmayacaktır; hatta her bir söze on katı eklenerek Ona ulaşacaktır. Bulutların üzerinde bile olsan Haccac seni öldürünceye kadar peşini bırakmayacaktır. Onun için sen bu işten kendini kurtarmaya bak.”
Diğer arkadaşları da bu konuda Yezidin söylediklerini uygun buldu. Bu bakımdan Mutarrif Medainden dağlara doğru yola koyuldu. Hasamlı Kabisa bin Abdurrahman Yezdecird Manastırı diye bilinen yerde Onu karşıladı, ihsanda bulundu, harçlık ve giyecek verdi. Ayrıca bir süre yol arkadaşlığı yaptıktan sonra bırakıp geri döndü. Daha sonra Mutarrif Deskerede verdiği kararı arkadaşlarına açıkladı ve onları kendisine itaat etmeğe çağırdı. Mutarrifin görüşü Abdülmelik ve Haccacın görevlerinden uzaklaştırılmaları, onlara yapılan beyatin bozulması, buna karşılık Allahın kitabına ve Peygamberin sünnetine davette bulunulması, Müslümanların yönetimi için başa geçecek kimsenin, istediklerini seçebilecekleri bir sistem olan şura yoluyla belirlenmesini istiyordu. Mutarrif ile birlikte olanların kimisi bu konu üzerinde Ona beyat ederken bir kısmı da bırakıp geri döndü. Geri dönenler arasında Sebre bin Abdurrahman bin Milmet de vardı. Sebre Haccacın yanına gitti ve Şamdan gelen askerlerle birlikte Şebibe karşı çarpıştı.
Mutarrifin kendisi ise Hulvana doğru yola koyuldu. Orada Saadlı Süveyd bin Abdurrahman, Haccacın valisi olarak görev yapıyordu. Süveyd Haccaca karşı kendisini mazur göstermek gayesiyle Kürtlerle birlikte Ona karşı koymak istedi, ancak Süveyd Mutarrifin bırakıp gitmesine fırsat vererek Onu Kürtlerle karşı karşıya bıraktı ve birbirlerine düşürdü, Mutarrif onlardan bazı kimseleri öldürüp yoluna devam etti. Kardeşi Hamza bin Muğirenin bulunduğu Hemedana yaklaşınca Hemedanı sol tarafına alarak Dinar Suyuna doğru gitti. Daha sonra kardeşi Hamzaya haber gönderip mal ve silah yardımı istedi. Hamza da Ona gizlice istediklerini gönderdi. Mutarrif Kum ve Kaşana varıncaya kadar yoluna devam etti. Bu bölgelerde kendisi amillerini gönderdi, ayrıca pek çok kişi de yanına gelip etrafında toplandı. Bunlar arasında Sakifli Süveyd bin Sirhan, Nehalı Bukeyr bin Harun, Rey şehrinden de yüze yakın kişi “ardı.
Haccacın Esbahan Valisi olan Bed bin Kabisa Haccaca mektup yazarak Mutarrifin durumunu kendisine bildirdi ve yardım istedi. Bunun üzerine Haccac da Ona posta binekleri ile birlikte peş pe şe asker gönderdi. Ayrıca Haccac Rey Valisi bulunan Adiy bin Ziyada mektup göndererek Mutarrifin üzerine yürümesini, Bed ile birlikte Ona karşı savaşmasını emretti. Bunun üzerine Adiy Reyden kalkıp Bera bin Kabisa ile birlikte bir araya geldi. Komutan Adiy idi. Beraberlerinde altı bin kadar savaşçı vardı. Diğer taraftan Hamza bin Muğire ise Haccaca haber gönderip kardeşine karşı savaşamayacağına dair özür beyan etti. Haccac da zahiren özrünü kabul etmiş gibi göründü. Azletmek istediyse de bu sefer Hamzanın da karşı çıkacağından korktuğu için vazgeçti. Bu ba-kımdan Haccac Hemedanda Hamzanın güvenlik kuvvetlerinin başında bulunan icli Kays bin Saada mektup yazarak onu Hemedana vali tayin ettiğine dair ahitname gönderdi ve Hamza bin Muğireyi yakalamasını emretti.
Hemedanda icı ve Rabialılardan oldukça fazla kişi bulunuyordu. Kays bin Saad Hamzanın yanına kendi aşiretinden bir grup kişi ile birlikte giderek Hemedana vali tayin edildiğine dair Haccacın gönderdiği ahitnameyi ve Haccacın kendisinin yakalanmasını emreden mektubunu okuttu. Hamza:
“Bunu itaatle kabul ediyorum.” dedi. Bu bakımdan Kays Hamzayı yakalayarak hapse koydu ve Hemedan Valisi oldu. Böylelikle Haccac Mutarrif ile savaşmak konusunda Hamzadan yana kendisini rahatlatmış oldu; çünkü Haccac Hamzanın Hemedanda bulunması dolayısıyla kardeşine mal ve silah, hatta asker yardımında bile bulunacağından çekiniyordu.
Hamzanın yakalanmasıyla Haccac artık rahatlamış bulunuyordu. iyadh Adiy bin Ziyad ile Bed bin Kabisa buluşup bir araya gelince Mutarrife doğru gittiler ve etraflarında hendek açtılar. Mutarrife yaklaştıklarında savaşmak üzere dizildiler ve her iki taraf arasında oldukça şiddetli bir çarpışma oldu. Mutarrifin adamları bozguna uğradı ve kendisi ile birlikte taraftarlarından pek çok kişi öldürüldü.
Mutarrifi Fezareli Umeyr bin Hubeyre öldürdü, başını alarak Ümeyyeoğullarına götürmek suretiyle onların yanında iyi bir mevki sahibi oldu.
ibn Hubeyre o gün gerçekten iyi çarpışmış ve bu konuda iyi imtihan vermişti.
Muğirenin azatlı kölesi ve Mutarrifin sancak taşıyıcısı olan Yezid bin Ebi Ziyad öldürülenler arasındaydı. Yine Mutarrifin taraftarları arasında Ezdli olup salih ve ibadete düşkün bir kimse olan Abdurrahman bin Abdullah bin Afıf de öldürülen kimseler arasındaydı.
Adiy bin Ziyad savaşta başarı ve gayret gösteren kimseleri Haccıkın yanına göndermiş, Haccac da onlara iyi davranmış ve ikramda bulunmuştu. Adiy Bukeyr bin Harun ve Süveyd bin Sirhan ile başka kimselere eman vermişti. Kendisinden ayrıca Hasamlı Haccac bin Hariseye de eman vermesi istenmişti. Ancak Haccacın, hayatta ise kendisine gönderilmesini emreden mektubu ulaşınca Haccac bin Harise, Adiy görevden alımncaya kadar gizlenip durdu. Daha sonra Halid bin Attab bin Verkanın emirliği sırasında ortaya çıktı.
Haccac şöyle derdi: “Mutarrif Muğire bin Şubenin çocuğu değildir. O aslında Şeybanlı Maskala bin Sebrenin çocuğudur. Maskala da Muğire de Mutarrifin kendilerinin çocuğu olduğunu iddia ediyorlardı, fakat daha sonra Mutarrif Muğirenin çocuğu olarak kabul edilmiş ve Maskalaya da had vurulmuştu. Ancak Haccac bunu Mutarrif Haricilerin görüşleriyle ortaya çıkınca uydurmuştu, çünkü Rabialıların pek çoğu Haricilerden idiler ve Kays Aylanlılardan Harici kimse yoktu.