"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Şebibin kufeye tekrar gelmesi ve çekilmesi

Daha sonra Şebib Suradan yola çıktı ve Hammam Ayene gelip konakladı. Bunun üzerine Haccac Sakifli Haris bin Muaviyeyi çağırarak Attab ile birlikte savaşa katılmamış bulunan bir grup güvenlik görevlisi ve başkalarıyla birlikte Şebibin üzerine gönderdi. Haris bin kadar kişi ile birlikte Küfeden çıktı ve Züdreye geldi. Şebib bunu öğrenince elini çabuk tutup Haris bin Muaviyenin üzerine gitti. Yanına varınca Harisin üzerine bir hamle yapıp öldürdü. Haris ile birlikte olanlar da bozguna uğrayıp kaçtı. Bozguna uğramış olanlar Küfeye girdiler. Şebibin kendisi de Kufe yakınlarına gelip üç gün süreyle orada kaldı. Ancak birinci gün Harisin öldürülmesinden başka her hangi bir olayolmadı.
ikinci gün Haccac kendi azatlı kölelerini çıkarıp yol ağızlarına yerleştirdi. Şebib de Sebhaya yerleşti ve burada bir mescit inşa etti. Üçüncü gün Haccac azatlı kölesi Ebu-Verdi zırh giyinmiş olarak ve beraberinde bazı kölelerle birlikte gönderdi ve: “işte bu Haccacdır.” dediler. Şebib EbulVerdi de bir hamle yaparak öldürdü ve şöyle dedi: “Şayet bu Haccac ise, artık Ondan yana sizleri rahata kavuşturmuş bulunuyorum.”
Daha sonra Haccac diğer kölesi Tahmanı aynı silah ve teçhizat ile yolladı. Şebib Onu da öldürdü ve şöyle dedi: “Haccac eğer bu ise, Ondan yana artık sizleri rahata kavuşturdum. ”

Daha sonra Haccac güneşin yükseldiği bir sırada sarayından çıktı ve Sebhaya gitmek üzere binecek bir katır istedi. Bir katır getirildi, Şamlılarla birlikte katıra binip çıktı. Haccac Şebib ile arkadaşlarını görünce katırın üzerinden indi. Şebibin yanında altı yüz atlı vardı. Şebib Haccaca doğru gitti. Haccac Sebre bin Abdurrahman bin Mihnefi bir grup kişi ile birlikte yol ağızlarına bıraktı, daha sonra kendisine bir sandalye getirilmesini istedi. Sandalyeye oturup şöyle seslendi: “Ey Şam halkı! Sizler dinleyip itaat eden, sabreden ve sağlam inanç sahibi olan kimselersiniz. Sakın şu pis kişilerin batılı sizin hakkınıza galebe çalmasın. Gözlerinizi yalnız onlara çeviriniz, dizleriniz üzerine çökünüz ve mızraklarınızı çevirmiş olarak onları karşılayınız.” Bunun üzerine Şam askerleri denileni yaptılar ve mızraklarını çektiler. Bu halleriyle siyah, r.aşlık bir araziyi andınyorlardı, Şebib de üç bölük halinde onların üzerine geldi. Bu bölüğün birisi kendisinin komutasında, diğeri Süveyd bin Süleym komutasında, üçüncüsü ise Muhallel bin Vail komutasında idi. Şebib Süveyde: – Atlılarınla birlikte onlara hamle yap.” deyince Süveyd hamle yaptı. Şamlılar sebat ettiler ve mızraklarıyla ilerleyip onları vurmağa başladılar. Sonunda Süveyd ve yanındakiler geri çekildiler.
Bunun üzerine Haccac: “işte böyle yapınız!” diye bağırdı ve emir verdi, sandalyesi ileriye alındı. Diğer taraftan Şebib Muhallele emir verince Muhalel hamle yaptı, Ona da aynı şeyi tekrarladılar. Haccac yine aynı şekilde: “işte böyle yapınız!” diye seslendi ve emir vererek sandalyesini bir daha ileriye aldırdı.
Daha sonra Şebib kendi bölüğü ile birlikte onların üzerine hamle yaptı. Onun da önünde sebat ettiler ve ona karşı da aynı şeyi yaptılar. Şebib onlarla 2ZuL bir süre çarpıştıktan sonra Şam halkı mızraklarıyla vura vura Onu da arkadaşlarının yanına gitmek zorunda bıraktılar. Onların bu metanetlerini gören Şebib şöyle seslendi: “Ey Süveyd! Arkadaşlarınla birlikte şu yolun :!ğzında duranlara hamle yap, belki onları yerlerinden oynatır ve Haccacı arkasından çevirirsin. Biz de önünden Ona hamle yapacağız.” Süveyd hamlesini yapınca evlerin üzerinden ve yol ağızlarından üzerine ok atışı yapıldı, o da geri döndü; çünkü Haccac Urve bin Muğire bin Şubeyi Şam askerlerinden üç yüz kişi ile birlikte arkada destek olarak bırakmış ve arkalarından çevrilmeyi önlemek istemişti. Bunun üzerine Şebib tekrar hamle yapmak üzere arkadaşlarını toplayınca Haccac şöyle dedi: “yalnızca bu hamleye karşı sabrediniz, ondan sonra da zafer gelecektir.” Haccacın askerleri bunun üzerine tekrar dizlerinin üzerine çöktüler.
Şebib bütün arkadaşlarıyla üzerlerine hamle yaptı, ancak yine direndiler. Sürekli olarak mızraklarıyla vuruyor, kendileri ilerlerken Şebib ve arkadaşlarını geri geri itiyorlardı. Sonunda onları asıl yerlerine kadar gitmek zorunda bıraktılar. Bu sefer Şebib arkadaşlarına atlarından inmelerini emretti, yarısı atlarından indi. Haccac Şebibin mescidine kadar gelip: “Ey Şam halkı! işte bu, zaferin başlangıcıdır.” diye seslendi. Daha sonra yanına bir grup okçu aldı, kendisine yaklaşacak olurlarsa ok atışı yapmak üzere mescidin üzerine çıktılar. Gün boyunca görülmemiş bir şekilde, büyük bir şiddetle çarpışmalar devam etti. Sonunda her iki taraf da birbirini bıraktı.
Daha sonra Attabın oğlu Halid Haccaca şöyle dedi: “Bana onlarla çarpışmak üzere izin ver, çünkü zulme uğramış biriyim.” Bunun üzerine Haccac Ona savaşmak üzere izin verdi. Halid bir grup Küfeli ile birlikte çıktı ve arka taraftan karargahlarına doğru gitti. Şebibin kardeşi olan Masadı öldürdü. Aynı şekilde Onun karısı Gazaleyi de öldürdü ve karargahında yangın çıkardı. Durumu HacCek da, Şebib de öğrendi. Haccac ve arkadaşları tekbir getirirken Şebib ile arkadaşları ise atlarına bindiler. Haccac Şamlılara şöyle dedi: “Haydi, onlara karşı hamle yapınız; çünkü onlar bu gördüklerinden korkuya kapılmış bulunuyorlar.” Şamlılar topluca hamle yaptılar ve onları bozguna uğratıp kaçırttılar. Şebib ise bir grup koruyucusu ile birlikte geride kaldı. Haccac kendi atlılarına: “Onu bırakınız.” diye haber gönderince bırakıp döndüler. Haccac Küfeye girip minbere çıktı ve şöyle dedi: “Allaha yemin ede-rim, bundan önce Şebib ile savaşılmış değildir. Allaha yemin ederim, O bırakıp kaçtı ve kendi karısının üzerinde kamışların kırılmasına aldırış bile etmedi.” Daha sonra Abdurrahman el-Hakemlnin oğlu Habibi çağırarak Şamlılardan üç bin atlı ile birlikte Şebibin peşinden gönderdi ve şöyle dedi:
“Onun seni gafil avlamasından çekineceksin. Nerede karşılaşırsan atından inerek Onunla çarpış. Yüce Allah gerçekten Onun keskinliğini köreItmiş ve azı dişini kırmış bulunuyor.”

Habib Enbara varıncaya kadar Şebibin peşini bırakmadı. Şebib ve arkadaşları geri kaçtıklarında Hacdıc şöyle seslenilmesini emretmişti:
“Yanımıza gelecek olan emniyettedir.” Bunun üzerine Şebibin arkadaşlarından pek çok kişi ayrılmışlardı. Habib Enbara inince Şebib de onlara yakın bir yere geldi. Onlara yaklaştığında atından inip akşam namazını kıldı. Habib ise arkadaşlarını dörde ayırmış ve her birine şöyle demişti: “Her bir bölüğünüz kendi yan tarafının savunmasını yapsın. Eğer bu dörtte bir çarpışacak olursa öbür dörtte bir onları korumaya kalkışmasın, çünkü Hariciler sizlere yakın bulunuyorlar. O bakımdan kendinizi geceleyin baskına uğrayacak ve çarpışmaya girecekmiş gibi hazırlayınız ve buna alışınız.”
Şebib onların yanına geldiğinde savaşa hazırlıklı idiler. Askerlerin dörtte birini teşkil eden bir bölük üzerine hamle yaptı ve onlarla uzun bir süre çarpıştı. Hiç kimse yerinden kımıldamadı. Daha sonra onları bırakıp bir başka bölüğün üzerine gitti. Onlar da Aynı şekilde direndiler. Bir başka bölüğe gidince onların da böyle olduğunu gördü. Sonunda son bölüğe gitti. Gecenin dörtte üçünün bitimine kadar onlarla çarpışmaya devam etti. Daha sonra arkadaşlarından atlarından inerek piyade olarak çarpışmalarını istedi; ancak başarılı olamadılar, aralarından pek çok kişi öldürüldü. Gözleri çıkarılanlar çok oldu. Şebibin arkadaşlarından otuz kadar kişi öldürüldü, Şamlılardan öldürülenlerin sayısı ise yüz kadardı. Her iki taraf da oldukça yoruldu ve bitkin düştü; öyle ki, birisi bir kılıç darbesi indirdiğinde bile bu darbe hiç bir sonuç vermiyor, ayrıca oturarak çarpışan bir kişi yorgunluktan ayağa kalkamıyordu. Şebib onlara bir şey yapmaktan ümidini kesince bırakıp geri çekildi. Arkasından Dicleyi aştı ve Cuha bölgesinde ilerlemeğe başladı. Bilahare Vasıt yakınlarında Dicleyi ikinci bir defa aştı ve bu sefer hem kendisi, hem de beraberindekileri dinlendirmek amacıyla önce Ahvaza doğru, daha sonra Parise, arkasından Kermana gitti.
Şebibin bozgunu ile ilgili olarak bundan başka şeyler de söylenmiştir. Şöyle ki:
Haccac Şebibin üzerine bir komutan göndermiş, Şebib de onu öldürmüştü. Daha sonra bir başkasını göndermiş, onu da öldürmüştü. Bu komutanlardan bir tanesi Hammam Ayenin valisi Ayen idi. Daha sonra Şebib geldi ve Küfeye kadar girdi. Karısı Gazale de onunla birlikte bulunuyordu. Karısı Gazale Küfe Camiinde bir rekatında Bakara, öbür rekatında de Al-i imran illrelerini okuyacağı iki rekat namaz kılmayı adamıştı. Şebib karargahında kamıştan evler yapmıştı. Haccac Şebib ile karşılaşıldıktan sonra geceleyin arkadaşlarını toplayıp Şebib hakkında istişare yaptı. Herkes bir şeyler söylemeğe başladı. Kuteybe saftan ayrılıp: “Konuşmama izin verir misin?” deyince Haccac kabul etti. Bunun üzerine Kuteybe şöyle dedi: “Gerçek şu ki, emir ne Allahın rızasını, ne de Müminlerin, emirinin rızasını gözetmedi ve raiyyeye karşı da iyi davranmadı.” Haccac: “Bu nasılolabilir?” diye sorunca Kuteybe şu cevabı verdi: “Çünkü sen bir taraftan şerefli bir kimseyi gönderiyorsun, diğer taraftan onunla birlikte kalkıp sıradan kimseleri, çobanları gönderiyorsun. Bunlar bozguna uğrayıp geri kaçıyor, ancak şerefli kişi kaçmaktan utandığı için kaçmıyor ve orada öldürüıüyor.” Bu sefer Haccac: “Peki, sence doğru görüş hangisidir?” diye sorunca Kuteybe şöyle cevap verdi: “Doğru görüş bizzat senin ona karşı çıkıp muhakeme etmendir.” Bunun üzerine Haccac: “O halde bana bir karargah yeri tespit et.” dedi.
Haccacın yanından çıkanlar Anbese bin Saide lanet okuyarak çıkıyorlardı, çünkü Kuteybe hakkında Haccac ile O konuşmuş, sonunda Haccac Onu kendi yakınlarından birisi haline getirmişti.
Ertesi günü Haccac sabah namazını kıldı ve herkes toplandı. Kuteybe de güzel bir karargah yeri bulmuş olarak geldi. Haccacın yanına girdi, daha sonra elinde açılmış bir sancakla dışarı çıktı. Haccac da dışarı çıkıp peşinden gitti. Sonunda Sebhaya vardılar. Şebıb de orada bulunuyordu. Bu olay çarşamba günü olmuştu. Her iki taraf karşı karşıya durdu. Haccaca: “Şebıb senin yerini bilmesin.” denilince Haccac yerini gizledi ve azatlı kölesi Ebul- Verdi kendisine benzer şekilde giydirdi. Şebıb Onu görünce üzerine bir hamle yaptı ve elindeki demir çubukla indirdiği darbeyle öldürdü. Sonra Şebıb Haccacın sol kanadında bulunan Halid bin Attab ve beraberindekilere hamle yaptı ve onları Rahleye kadar geriletti. Daha sonra Haccacın sağ kanadında bulunan Matar bin Naciyeye hamle yaptı ve Onu da geriletti. Bu sırada Haccac atından inince olanlar da indiler. Haccac Anbese bin Said ile birlikte bir abanın üstüne oturdu. Onlar bu durumda iken Dablı Maskala bin Mühelhil Şebıbin atının yularını yakalayarak: “Salih bin Müserrih hakkında ne dersin ve Onunla ilgili olarak görüşün nedir?” diye sordu. Şebıb Ona: “Bu durumda mı?” diyerek karşılık verince Maskala: “Evet.” dedi. Bunun üzerine Şebıb: “Salihten uzağım.” diye cevap verdi. Maskala da Onun bu cevabını: “Allah da senden uzaktır.” diyerek karşıladı. Daha sonra Maskala kırk atlı ile birlikte Şebıbin yanından ayrıldı. Bunu gören Haccac etrafındakilere: “Bunlar artık ihtilafa düştüler.” dedi. Arkasından Haccac Halid bin Attaba haber gönderince Halid de karargahlarına gidip onlarla çarpışmağa başladı. işte Şebıbin hanımı Gazale burada öldürüldü. Bir atlı ile birlikte başı Haccaca götürülürken Şebıb Onu tanıdı, yanındaki birisine emir verip bu atlıya hamle yaptırdı. O da bu atlıyı öldürdü. Gazalenin başını getirip Şebıbe verdi. Şebıbin emriyle baş yıkandı ve defnedildi.
Haccac ve beraberindekiler aynı durumda kaldılar. Halid de geri dönerek Haccaca Şebıbin ve askerlerinin çekildiklerini bildirince Haccac onları takip etmelerini emretti. Bu emir üzerine Halid takibe koyuldu ve onlara hamleler yapıp durdu. Sekiz kişi geri dönüp Halide doğru geldi ve çarpışa çarpışa Onu Rahbeye kadar püskürttüler. Seduslu Havt bin Umeyr Şebıbin yanına getirilince Şebıb Ona: “Ey Havt! Hüküm ancak Allahındır.” dedi. Havt Ona: “Ben zaten sizdendim, fakat korkuyordum.” cevabını verince Şebib Onu serbest bıraktı. Daha sonra Şebibin yanına Umeyr bin Kaka getirildi ve Şebib Ona da: “Ey Umeyr! Hüküm ancak Allahındır.” deyince Umeyr şöyle dedi: “Gençliğim Allah yolunda feda olsun.” Şebib: “Hüküm ancak Allahındır.” sözlerini tekrarladıysa da Umeyr Onun ne demek istediğini anlayamadı. Şebib onu öldürdü.
Şebibin kardeşi Masad da öldürülenler arasındaydı. Şebib Halidin peşine takılmış bulunan sekiz kişiyi beklemeğe koyuldu, ancak bunlar geciktiler. Bu arada Haccacın arkadaşlap da çekindikleri için Şebibin üzerine gitmiyorlardı. Nihayet Şebibin sekiz arkadaşı geri dönüp yanına geldi ve hep birlikte yola koyuldular. Halid onları takip etti. Şebib ve beraberindekiler Medain taraflarındaki bir manastıra girince onları manastırda muhasara altına aldılar. Şebib ve yanındakiler Halide karşı koydular ve yaklaşık iki fersah kadar gerilettiler. Halid ve askerleri kaçarak kendilerini Dicleye attılar. Halidin kendisi de atıyla birlikte ve sancak elinde olduğu halde Dicleye atladı. Bunun üzerine Şebib şöyle dedi: “Hay Allah bunun cezasını versin! Bu gerçekten bir aslan parçasıdır.” Ona: “Bu, Attabın oğlu Haliddir.” denilince şöyle karşılık verdi: “O halde kahramanlıkta babasına çekmiştir. Şayet Onun kim olduğunu tanımış olsaydım, ateşe bile gitse arkasından atılırdım.” Daha sonra Şebib bundan önce zikrettiğimiz şekilde Kermana doğru yürüdü. Haccac da Abdülmelike mektup yazarak yardım istedi ve Abdülmelike Kufelilerin Şebibe karşı savaşmakta düştükleri aczi anlattı. Bunun üzerine Abdülmelik Süfyan bin Ebredi bir ordu ile birlikte Haccaca gönderdi.