Bu yıl içerisinde Abdülmelik bin Mervan dinar ve dirhem bastırdı. islam tarihinde ilk olarak dinar ve dirhem bastıran kişi odur. Müslümanlar bu işten oldukça faydalandı.
Bu dinar ve dirhemlerin basılmasının sebebi şudur: Abdülmelik Bizanslılara yazdığı mektupların başına Kul huvallubu ehad ve Peygamberin ismi ile tarih yazıyordu. Bizans kralı Ona şöyle bir mektup yazdı:
“Sizler şunu şunu uydurdunuz. Bu işi bırakınız, aksi takdirde bizim dinarlarımızda Peygamberinizden hoşunuza gitmeyecek şekilde söz edildiğini göreceksiniz.” Bu durum Abdülmelikin çok ağrına gitti, bu sebeple Halid bin Yezib. Muaviyeyi yanına çağırarak bu konuda Onunla istişare etti. Halid Ona: “Sen de onların dinarlarını yasakla ve insanlar için Yüce Allahın adının geçtiği bir sikke yap.” deyince Abdülmelik dinar ve dirhemleri bastırdı.
Daha sonra Haccacın kendisi de dirhem bastırarak onların üzerine “Kul huvalluhu ehad” ayetini nakşetti. Ancak Müslümanlar Kuran-ı Kerimden bir ay etin dirhem üzerine nakşedilmesinden hoşlanma-dılar, çünkü cünüpler ve ay hali olan kadınlar bunlara el sürebiliyordu. Diğer taraftan Haccac kendisinden başkasının dirhem bastırmasını yasaklamıştı. Yahudi Semir de dirhem bastırınca Onu öldürmek için yakaladı. Semir: “Benim dirhemlerimin ayarı senin dirheminin ayarından daha üstündür. Niye öldüreceksin?” dediyse de Haccac Onu bırakmadı. Bu sefer Semir dirhemler için terazi yapmayı teklif etti ve serbest bırakılmasını istedi, ancak Haccac yine bırakmadı; çünkü o sırada halk bu konuda teraziden, tartıdan haberdar olmadığından onları birbirleriyle tartıyorlardı. Semir bu işler için teraziyi ortaya koyunca birbirlerini aldatmak imkanını bulamadılar.
Tartı konusunda işleri ilk olarak sıkı tutan ve katıksız gümüş üzerinde ısrarla durup bu konuda kendisinden öncekilere nazaran daha ileri giden ilk kişi Yezid bin Abdülmelik zamanındaki Ömer bin Hubeyredir. Ömer gerçekten dirhemlerin kalitesini yükseltmiş, ayarları somlaştırmış ve bu konuda gerekli sıkı tedbirleri almıştı. Ondan sonra başa geçen Yusuf bin Ömer bu konudaki sıkılığı daha da ileri götürdü. Bir gün dirhem ayarlarını kontrol etmekte iken bir dirhemin bir habbe ağırlığınca eksik geldiğini gördü. Bunun üzerine dirhem basan kişileri biner kamçı ile cezalandırdı. Bunlar yüz kişiydi. Böylelikle bir habbe eksik için yüz bin kamçı vurmuş oldu. Hubeyriyye, Halidiyye ve Yusufiyye diye bilinen paralar Ümeyyeoğullarının en iyi paralarıydı. Hatta Mansur haraç olarak yalnız onları kabul ediyordu. Ondan önceki dirhemlere ise mekruh dirhemler adı verildi.
Rivayete göre mekruh dirhemler diye bilinen dirhemler Haccacın astırıp üzerlerine Kul huvallahu ehad ayetini nakşettirdiği dirhemlerdi. Alimler cünüp ve ay hali olanların bunlara el sürmesi dolayısıyla bunları kerih görmüşlerdi.
Acemlerin dirhemleri ise değişik büyüklükteydi. Onların dirhemleri bir miskal ağırlığında oluyordu. Ancak bu miskal yirmi kırat, on iki kırat ve on kırat olabiliyordu. Bunlar bir miskalin sınıflarıdırlar. islam dirhemleri basılınca yirmi, on iki ve on kıratlık üç ayrı dirhemi aldılar, bunların toplam kırk iki kırat ettiğini gördüler. Dirhemlerini bu toplamın üçte bir ağırlığı olan on dört kırat ağırlığında yaptılar. Böylelikle Arabi dirhemin ağırlığı on dört kırat olarak ortaya çıktı. Bunun neticesi olarak da her on dirhemin ağırlığı yedi miskalolmuş oldu.
Denildiğine göre, Musab bin ez-Zübeyr kardeşi Abdullah bin ez-Zübeyr döneminde az miktarda dirhem bastırmış, fakat ondan sonra Abdülmelik döneminde bunların değeri düşürülmüştü.
Abdülmelikin ilk dirhem ve dinarı bastıran kişi olduğu şeklindeki ilk rivayet ise daha sahihtir.
Bu yıl içerisinde Yahya bin Hakem Abdülmelikin yanına bir heyet ile geldi. Yine bu yıl içerisinde Abdülmelik Medine Valiliğine Eban bin Osmanı tayin etti. Muhammed bin Mervanın oğlu Mervan bu yıl doğdu. Bu yıl hac emirliğini Medine Valisi Eban bin Osman yaptı. Irak Valisi Haccac, Horasan Valisi Ümeyye bin Abdullah bin Halid idi. Küfe Kadısı Şüreyh, Basra Kadısı ise Zürare bin Evfa idi. Muhammed bin Mervan bu yıl içerisinde Malatya taraflarından Bizanshlara gaza yaptı.
Alinin arkadaşlarından olan Habbe bin Cüveyn el-Urani bu yıl vefat etmiştir.