Zahr ile birlikte bulunanlar yenilip bozguna uğrayınca Şebibin arkadaşları kendisine şöyle dedi: “Bizler onların bir ordusunu yenmiş bulunuyoruz. Şimdi hep birlikte çekilelim.” Şebib ise şöyle dedi: “Bu bozgun sizin peşinize takılmış bulunan komutanları da, askerlerini de korkutmuş bulunuyor. Haydi, hep birlikte onlara doğru gidelim. Allaha yemin ederim, eğer onlarla çarpışacak olursak bizimle Haccac arasında hiç bir engel kalmayacaktır ve Allahın izniyle Küfe yi alabileceğiz.” Arkadaşları da Ona: “Bizler senin görüşüne tabiyiz.” diyerek karşılık verdiler.
Bundan sonra Şebib yola koyuldu ve sözü geçen komutanların nerede olduklarını sordu. Onların Rllzhar denilen, Kufeden yirmi dört fersah uzaklıkta bir yerde oldukları haber verildi. Oraya doğru gitmeğe başladı. Haccac onlara Şebibin kendilerine doğru gelmekte olduğunu haber verip: “Hepinizin komutanı Zaide bin Kudamedir.” dedi.
Şebib yanlarına vardığında savaş için gerekli hazırlıklarını yapmış olduklarını gördü. Kufelilerin sağ kanadının başında Ziyad bin Amr el-Afeki, sol kanatlarının başında ise Esedli Bişr bin Galib vardı. Ayrıca her komutan kendi emrindekilerin arasında duruyordu. Şebib üç bölük ile birlikte ve doru bir ata binmiş olarak geldi. Bu birliklerin birisinde Süveyd bin Süleym vardı. Bu birlik Kufelilerin sağ kanadının karşısında durdu. Öbür birliğin başında Şebibin kardeşi Musad vardı. Bu da sol kanadın karşısında durdu. Şebibin kendisi ise merkezin karşısında yer aldı.
Zaide bin Kudame askerler arasında dolaşarak onları düşmanlarına karşı cihada ve savaşmağa teşvik ediyor, ayrıca düşmanlarının sayıca azlığı ve batıl üzre olması, buna karşılık kendilerinin çok ve hak üzre olmaları dolayısıyla zafer kazanacaklarını söyleyerek ümitlendirmeğe çalışıyordu. Bundan sonra kendi yerine döndü. Süveyd bin Süleym Ziyad bin Amr üzerine hamle yaptı. Ziyad ile birlikte olanların büyük bir kısmı dağıldığı halde Ziyad arkadaşlarının yarısına yakın kadar kısrmyla yerinden ayrılmadı. Arkasından kısa bir süre için Süveyd yanlarından çekildi, daha sonra onlara karşı ikinci bir hamle daha yaptı. Karşılıklı olarak mızraklarla vuruştular. Ziyad bir süre yerinde durdu ve çok şiddetli bir şekilde çarpıştı. Süveyd de aynı onlar gibi çetin bir şekilde çarpıştı. Süveyd gerçekten Arapların en kahraman kişilerinden birisiydi. Daha sonra Süveyd arkadaşlarına: “Hayır, ağırlıkları azalıncaya kadar onları bırakınız.” dedi. Bunun üzerine Süveyd ile birlikte olanlar şöyle dediler:
“Onların dağılmakta olduklarını görmüyor musun? Haydi, onlara hamle yap!” Bu defa Şebib onlara: “Hayır, ağırlıkları azalıncaya kadar onları bırakınız.” dedi. Bunun üzerine Süveyd kısa bir süre onlara ilişmedi, arkasından üçüncü bir hamle daha yaptı. Bu sefer bütünüyle bozguna uğradılar. Ziyad bin Amrın üzerine her taraftan kılıç darbeleri inmeğe başladığı halde üzerindeki zırhlardan dolayı hiç bir tesirleri olmadı. Daha sonra hafif bir yara alarak geri çekildi. Bu sırada akşam olmak üzere idi.
Daha sonra Abdulala bin Abdullah bin Amir üzerine hamle yaptılar ve onu da bozguna uğrattılar. Zaten Abdülala fazla çarpışmadan Ziyad bin Amrın yanına gitmiş ve her ikisi de geri çekilmişti. Hariciler akşam üzeri bir hamle yaparak Muhammed bin Musa bin Talhanın yanına kadar vardılar. Onunla çok şiddetli bir şekilde çarpışmaya tutuştular, o da direndi. Daha sonra Şebibin kardeşi olan Musad da Kufelilerin sol kanadında bulunan Bişr bin GiUibe bir hamle yaptı, Bişr de direndi ve yaklaşık elli kişi ile birlikte atlarında inerek son fertleri öldürülünceye kadar çarpışmalarına devam ettiler. Ondan sonra Bişrin geri kalan arkadaşları da bozguna uğrayıp geri çekildi.
Hariciler Temimoğullarının azatlı kölesi olan ve Bişr bin Galibin yanı başında yer alan Ebu Durays ile Ayenin bulunduğu yere kadar varıp burada her ikisini de bozguna uğrattılar. Bunun üzerine Ebu Durays ile Ayen Zaide bin Kudamenin yanına kadar geri çekildiler. Zaide bin Kudamenin yanına yardıklarında şöyle seslendi: “Ey islama bağlı olanlar; yerinizi koruyunuz, yerinizi koruyunuz! Bunlar kafir, sizler ise Mümin olduğunuz halde sizden daha sabırlı olmasınlar.” Zaide onlarla seher vaktine kadar gece boyunca çarpışıp durdu.
Daha sonra Şebib arkadaşlarından bir grup ile birlikte Zaidenin üzerine hamle yaptı, Onu ve beraberindekileri öldürüp bıraktı.
Zaide öldürülünce Ebu Durays ile Ayen oldukça büyük bir saraya girdiler. Şebib arkadaşlarına şöyle dedi: “Artık kimseye kılıç kaldırmayınız. Bunları beyat etmeğe davet ediniz.” Bunun üzerine onları tan yerinin ağardığı sırada beyate davet ettiler, onlar da Şebibe beyat ettiler. beyat edenler arasında Ebu Musanın oğlu Ebu Burde de vardı. Şebib arkadaşlarına: “Bu, iki hakemden birisinin oğludur.” deyince Onu öldürmek istediler. Şebib: “Bunun günahı nedir?” diye çıkışınca öldürmekten vazgeçtiler. Şebibe: “Müminlerin emiri” diyerek selam verdiler, O da onları serbest bıraktı. Tan yeri iyice ağarıncaya kadar bu şekilde kaldılar.
Sabah namazının vakti gelince Muhammed bin Musa müezzinine emir verdi, O da ezan okudu. Muhammed henüz bozguna uğramamıştı. Şebib ezan sesini işitip: “Bu da ne oluyor?” diye sorunca arkadaşları: “Muhammed b. Musa bin Talha henüz olduğu gibi duruyor.” diye cevap verdiler. Bunun üzerine Şebib şöyle dedi: “Zaten ben Onun ahmaklığının ve kibrinin kendisine öyle bir iş yaptıracağını düşünmüştüm.” Daha sonra Şebib bizzat ezan okuduktan sonra sabah namazını kıldırdı. Namazdan sonra Muhammedin ve arkadaşlarının üzerine hücum ettiler. Bir grup bozguna uğrayıp geri çekilirken, – ir grup da Muhammed ile birlikte direnmesine devam etti. Muhammed öldürülünceye kadar çarpışıp durdu. Hariciler bundan sonra karargahta bulunan her şeyi aldılar ve daha önce Şebibe beyat etmiş bulunanlar da çekip gitti. Böylece onlardan hiç bir kimse kalmamış oldu. Şebib bundan sonra Ayen ile Ebu Duraysın bulunduğu ve kendilerini korumaya aldıkları sarayın yanına geldi. Gün boyunca içinde bulundukları sarayın etrafında kaldıktan sonra onları bırakıp gitti. Arkadaşları kendisine şöyle dediler: “Artık Küfeye kadar karşı koyacak kimse kalmadı.” Ancak Şebib arkadaşlarının yaralı olduğunu gördüğünden: “Yaptığınızdan fazlasını sizden kimse isteyemez.” deyip onlarla önce Niftere, sonra Sarata gitti. Oradan Hanigara gidip orada ikamet etti.
Haccac Onun Niffere doğru gittiğini haber alınca Medain üzerine gitmek istediğini zannetti. Medain Küfenin adeta giriş kapısı durumunda olup orayı eline geçiren Sevad arazisinin büyük kısmını eline geçirmiş demek oluyordu. Bu bakımdan Haccac dehşete kapıldı ve Osman bin Katanı Medain, Cuha ve Enbar üzerine emir tayin etti. Abdullah bin Ebi Usayfiri ise azletti. Cezl ise yaralarının tedavisi için Medainde bulunuyordu. Osman Medaine geldikten sonra ibn Ebi Usayfirin yaptığı gibi Cezle ziyaretlerde bulunmuyor ve hediyeler göndermiyordu. Bu bakımdan Cezl şöyle dua etti: “Allahım, ibn Ebi Usayfirin cömertlik ve faziletini, Osman bin Katanın ise cimriliğini artır. ”
Muhammed bin Musanın öldürülmesi ile ilgili olarak bundan başka rivayetler de vardır. Bu konudaki rivayetlerden biri şudur:
Muhammed bin Musa Ömer bin Ubeydullah bin Mamer ile birlikte EbCı Fudeyk ile çarpışmalarda bulunmuştu. Kendisi kahraman ve güçlü kuvvetli bir kişiydi. Ömer Onu kendi kızıyla evlendirmişti. Diğer taraftan Muhammedin kız kardeşi Abdülmelik bin Mervan ile evliydi. Bu bakımdan Abdülmelik Onu Sicistan Valiliğine tayin etmişti. Muhammed, Haccacın da bulunduğu sırada Küfeden geçti. Haccaca: “Bu kişi Abdülmelike olan akrabalığı ile birlikte Sicistana gidecek ve senin aradığın kişilerden birisi buna sığınacak olursa, Muhammed bu kişiyi sana vermeyebilir.” dediler. Bunun üzerine Haccac:
“Peki bunun çaresi nedir?” diye sorunca da şöyle karşılık verdiler: “Şimdi sen Muhammedin yanına git, kendisine selam ver; Ona gücünden, kuvvetinden ve kahramanlığından söz et. Ayrıca Şebibin yolu üzerinde bulunduğunu, seni oldukça yormuş olduğunu; Allahın, kendisinin vasıtasıyla bizleri Şebibden kurtaracağını ümit ettiğini söyle ve bunun şeref ve şanının böylelikle Muhammede ait olacağını bildir.” Haccac denileni yaptı, Muhammed de Haccacın tekliflni kabul ederek Şebibin üzerine gitti. Şebib kendisine şöyle haber gönderdi: “Sen aldatılmış bulunuyorsun. Haccac seni gönderip kendisini korumak istedi. Sen bizim himayemizdesin ve bizim üzerimizde hakkın vardır. Haydi, sana ne emredilmişse git onu yap. Allahadına yemirı ediyorum ki sana eziyet etmeyeceğim.” Ancak Muhammed Şebib ile savaşmaktan başka bir şey kabul etmeyince Şebib Ona tekrar elçi gönderdi, ancak Muhammed kabul etmeyip teke tek dövüşmek için karşısına er diledi. Onun önüne Batın bin Kaneb ile Süveyd bin Süleym çıktılar, ancak Muhammed Şebibden başkasını kabul etmedi. Bunu Şebibe söyleyince Şebib Ona şunları söyledi: “Allah adına senden kanını döktürmemeni istiyorum, sana himaye veriyorum.” Ancak Muhammed kabul etmeyince Şebib onun üzerine bir hamle yaptı ve elindeki on iki Şam rıtlı ağırlığındaki bir demir çubukla vurarak miğferini kırdı ve başını yardı. Muhammed ölü olarak yere serildi. Daha sonra Şebib Onu kefenleyip gömdü. Karargahından ganimet olarak alınanları satın aldı ve bunları ailesine göndererek kendi arkadaşlarına karşı da şöyle özür beyan etti: “O benim himayemde idi. Bu yüzden ganimet olarak aldığım şeyleri riddet ehline hibe edebilirim. ”