Daha sonra ibn ez-Zübeyr, Muhammed bin el-Hanefıyyeyi beraberindeki ailesi fertleriyle, şiasıyla ve aralarında sahabiliği de olan Ebu Tufeyl Amir bin Vasilenin de bulunduğu Kufe halkının ileri gelenlerinden on yedi kişiyle kendisine beyatte bulunmak üzere çağırmış, onlar da kabul etmeyerek şöyle demişlerdi: “Bizler bütün ümmet bir araya gelmedikçe beyat etmeyeceğiz.”
Bunun üzerine ibn ez-Zübeyr, ibnül-Hanefıyye hakkında kötü konuşup yermeğe başladı. Kindeli Abdullah bin Hani bu konuda ibn ez-Zübeyre kaba konuşarak şöyle dedi: “Şayet sana ancak bizim beyat etmeyişimiz zarar veriyorsa, şunu söyleyeyim ki, sana hiç bir zarar vermeyecek demektir. Bizim adamımız ise şöyle diyor:Eğer ümmetin tümü bana beyat eder de Muaviyenin kölesi Saad beyat etmeyecek olursa, ben bunu kabul etmeyeceğim. ” Abdullahın Saadı özellikle zikretmesinin sebebi, ibn ez-Zübeyrin adam gönderip Onu öldürtmesiydi. Abdullahın bu şekilde konuşması üzerine ibn ez-Zübeyr Ona ve diğer arkadaşlarına hakaret etti ve yanından kovdu. ibnül-Hanefiyyeye yaptıklarını anlattıkları zaman, onlara sabretmelerini emretti. ibn ezZübeyr de onlara ısrarda bulunmayı bıraktı.
Ancak Muhtar Kufeye egemen olduktan sonra şia ibnül-Hanefiyyeye beyat edilmesi için çağrıda bulununca bu sefer ibn ez-Zübeyr herkesin ibnülHanefiyyeyi kabul etmeğe birbirini çağıracağından korktuğu için, hem ibnülHanefiyyeye, hem de arkadaşlarına kendisine beyat etmeleri için ısrar etmeğe başladı. Onları alıp Zemzemde hapsetti, öldürmekle ve yakmakla tehdit etti. Ayrıca kendisine beyat etmeyecek olurlarsa yaptığı bu tehdidi kesinlikle uygulayacağına dair Allaha yemin etti. Bu iş için de onlara belirli bir süre tanıdı.
ibnül-Hanefiyye ile birlikte olanların birisi Muhtara haber gönderip durumlarını bildirmesini teklif etti. Bunun üzerine ibnül-Hanefiyye konu ile ilgili olarak mektup yazdı ve ondan yardım istedi.
Muhtar ibnül-Hanefiyyenin gönderdiği mektubu herkesin huzurunda okuduktan sonra şöyle dedi: “işte sizin Mehdiniz, Peygamberinizin ehl-i beytinin has şahsı, şu anda koyunların kapatıldığı gibi kapatılmış bulunuyor, gece veya gündüz öldürülmeyi ya da yakılmayı bekliyorlar. Eğer onlara çok büyük ölçüde yardım etmeyecek olursam, Ebu ishak olmayayım. Eğer sel gibi atlıları peş peşe göndermeyecek olursam ve ibnül-Kahiliyyenin başına musibet gelmeyecek olursa, ben Ebu ishak olmayayım. ”
Muhtar ibnül-Kahiliyye sözleriyle ibn ez-Zübeyri kastediyor, çünkü ibn ez-Zübeyrin dedesi olan Avvamın babasının annesi olan Zühre Amrın kızıdır. Amr ise Kahil bin Esed bin Huzeymeoğullarındandır.
Muhtarın bu konuşmasını işitenler ağlaşmağa ve: “Bizleri Onun yanına gönder ve elini çabuk tut. ” demeğe başladılar. Bunun üzerine Muhtar önce Ebu Abdullah el-Cedeliyi güçlü kuvvetli yetmiş süvari ile birlikte gönderdi. Daha sonra Temimoğullarından olan Zabyan bin Umareyi dört yüz kişi ile birlikte gönderdi. Zabyan ile birlikte ibnül-Hanefiyyeye verilmek üzere dört yüz bin dirhem de gönderdi. Diğer taraftan Ebul-Muammerle yüz kişi, Hani bin Kaysla yüz kişi, Umeyr bin Tarıkla kırk kişi, Yunus bin imranla da kırk kişi gönderdi. Ebu Abdullah el-Cedeli Zatu Irk denilen yere vardı ve Umeyr ile YUnus seksen kişi ile birlikte gelinceye kadar onları bekledi. Böylece sayıları yüz elli kişiye vardı. Bu yüz elli kişiyi yanına alan Abdullah Mescid-i Harama gitti. Yanlarında sancaklar olduğu halde: “Ey Hüseyinin intikamcıları!” diye seslenerek girdiler ve Zemzemin yanına vardılar. Bu sırada ibn ez-Zübeyr onları yakmak üzere odunları hazırlamış bulunuyordu. Onlara tanımış olduğu sürenin bitmesine iki gün kalmıştı. Kapıyı kırıp ibnül-Hanefiyyenin yanına girdiler ve Ondan: “Sen bizi Allahın düşmanı ibn ez-Zübeyr ile baş başa bırak.” diye rica ettilerse de ibnül-Hanefiyye onlara: “Ben Mescidul Haramda çarpışılmasını helal kabul edemem.” dedi. Bunun üzerine ibn ezZübeyr şöyle dedi: “Şu Haşebi (oduncu)lere hayret ediyorum. Hüseyini ben öldürmüşüm gibi nara atıyorlar. Allaha yemin ederim, Onu öldürenleri elime geçirecek olsam kesinlikle öldürürüm.”
Onlara Haşebiyye denilmesinin sebebi, Mekkeye girdiklerinde Mescid-i Haramda kılıç çekmekten hoşlanmadıkları için ellerinde odun parçalarının bulunmasıydı. Onlara Haşebiyye denmesinin sebebinin ibn ez-Zübeyrin hazırlamış olduğu odunları almalarıdır da denilmiştir.
ibn ez-Zübeyr şöyle dedi: “Sizler hem Muhammedi, hem de Onunla birlikte olanları beyat etmeden serbest bırakacağımı mı zannediyorsunuz?” elCedell Ona şöyle cevap verdi: “Evet, rüknün ve makamın Rabbine yemin ederim, ya onları serbest bırakırsın yahut da seninle batıl peşinde olanların şüpheye düşmelerine sebebiyet verecek şekilde kılıçlarımızla savaşırız.” ibnül-Hanefiyye arkadaşlarını alıkoyarak karışıklık çıkarmaktan sakındırdı.
Daha sonra askerlerin geri kalan kısmı yanlarında Muhtarın verdiği para olduğu halde Mekkeye geldiler, Mescidül Harama girdiler. Tekbirler getirerek: “Ey Hüseyinin intikamcıları, ey Hüseyinin intikamcıları!” diye seslendiler. ibn ez-Zübeyrin gözleri onlardan korktu. Muhammed bin el-Hanefiyye ve beraberindekiler Şibi Aliye gittiler, ibn ez-Zübeyre hakaretler yağdırıyorlardı. ibn ez-Zübeyre karşı çıkmak için Muhammedden izin istedilerse de onlara istedikleri izni vermedi. Şibi Alide Muhammedin etrafında dört bin kişi toplandı. Muhammed parayı onların arasında paylaştırdı. Böylece Küfeden gelenler güçlendiler ve kendilerini korudular.
Fakat Muhtar öldürülünce durumları sarsıldı ve muhtaç düştüler. Bölge Muhtarın öldürülmesinden sonra sağlam bir şekilde ibn ez-Zübeyrin eline geçmiş oldu. Bu sefer ibn ez-Zübeyr ibnül-Hanefiyyeye haber gönderip Ona: “Ya bana beyat edersin yahut da seninle çarpışırım.” dedi. ibn ezZübeyrin gönderdiği elçi Urve bin ez-Zübeyr idi. ibnül-Hanefiyye Urveye şöyle dedi: “Yazıklar olsun senin kardeşine! Allahı gazaba getiren şeylerde ne kadar ısrar ediyor ve senin bu kardeşin Allahtan ne kadar gafildir!” Daha sonra ibnül-Hanefiyye arkadaşlarına şöyle dedi: “ibn ez-Zübeyr bizim üzerimize gelmek istiyor. Ben bırakıp gitmeyi arzu eden herkese izin veriyorum. Kesinlikle Onu yermeyeceğiz ve kınamayacağız. Bense, Allah benimle ibn ezZübeyrin arasında ayırıcı hükmünü verinceye kadar burada kalacağım. Zaten Hakkı batıldan ayıranların en hayırlısı Odur.”
Bunun üzerine Ebu Abdullah el-Cedeli ve başkaları ayağa kalkarak kendisinden ayrılmayacaklarını söylediler. Abdülmelik bin Mervan, Muhammed bin el-Hanefiyyenin durumunu haber alınca Ona mektup yazdı ve “Yanına gelecek olursa kendisine iyilikte bulunacağını, arzu ederse işler düzene girinceye kadar Şamda kalabileceğini” bildirdi. Bunun üzerine ibnül-Hanefiyye ve beraberindekiler çıkıp Şama gittiler. Ayrıca Küseyyir Azze de yola koyuldu. Küseyyir şu mısraları okuyordu:
Ey hidayete ermişin oğlu, Mehdimiz, sen de hidayet buldun, Sen bizim razı olduğumuz kişisin, umudumuzsun. Sen Peygamberden sonra en hayırlı kişinin oğlusun, Sen Hakkın imamısın, hiç şüphemiz yok bunda. Ey Alinin oğlu, düş önümüze; kim var Ali gibi?
Muhammed Medyene varınca Abdülmelikin Amr bin Saide gadrini öğrendi. O bakımdan Abdülmelikin yanına gelmekten dolayı pişman oldu ve korkuya da kapıldı. Bu nedenle Eylede indi. Herkes Muhammedin faziletinden, çokça ibadetinden, zühdünden ve güzel davranışlarından söz etmeğe başladı. Abdülmelik Onun bu durumlarını işitince Şama gelmesine izin verdiği için pişman oldu. Muhammede şöyle yazdı: “Benim hakim olduğum bölgede, bana beyatte bulunmayan bir kişi bulunamaz.” Bunun üzerine Muhammed Şamdan Mekkeye geri döndü ve Şibi Ebi Talibde yerleşti. ibn ezZübeyr Ona haber gönderip yanından gitmesini istedi. Ayrıca kardeşi Musab bin ez-Zübeyre mektup yazarak ibnül-Hanefiyye ile birlikte bulunan kadınları göndermesini emretti, o da kadınları gönderdi. Ebut-Tufeyl Amir bin Vasilenin hanımı da bunlar arasındaydı. Bu hanım ibn ez-Zübeyrin yanına geldi. Bunun üzerine et- Tufeyl şu beyitlerin de yer aldığı bir şiir söyledi:
Onu Musab gönderdi, Ve Musab bizi yordu. Sanki savaşabilecekmişiz gibi, Birliğin başını çekiyorum.
ibn ez-Zübeyr, ibnül-Hanefiyyeye Mekkeden gitmesi konusunda ısrar etti. ibnül-Hanefiyye ile birlikte olanlar ibn ez-Zübeyr ile çarpışmak için izin istediler, fakat onlara müsaade etmeyip şöyle dedi: “Allahım, sen ibn ezZübeyre zilletin ve korkunun elbisesini giydir. Ona ve taraftarlarına insanları koyunlar gibi güden kişiyi musallat et!”
Daha sonra ibnül-Hanefiyye oradan Taife gitti. ibn Abbas, ibn ezZübeyrin yanına girdi ve oldukça ağır konuştu. Aralarında karşılıklı olarak bir konuşma geçti ki, onu burada kaydetmek hoşumuza gitmedi. ibn Abbas da Mekkeden çıkıp Taife Onun yanına gitti, daha sonra orada vefat etti. ibnülHanefiyye dört tekbir alarak Onun cenaze namazını kıldırdı. ibnül-Hanefiyye Taifde Haccacın ibn ez-Zübeyri muhasara etmesine kadar kaldı. Daha sonra Taifden gelip Şibe yerleşti. Haccac, Onu Abdülmelike beyat etmek üzere çağırdıysa da herkes beyat edip kabul edinceye kadar beyat etmeyeceğini söyledi.
ibn ez-Zübeyr öldürülünce, ibnül-Hanefiyye Abdülmelike mektup yazarak hem kendisine, hem de beraberinde bulunanlara eman istedi. Haccac tekrar ibnül-Hanefiyyeye beyat etmesi için haber gönderdi. ibnül-Hanefiyye yine beyat etmeyip şöyle dedi: “Ben Abdülmelike mektup yazdım. Onun cevabı bana geldikten sonra beyat ederim.”
Abdülmelik de Haccaca bir mektup yazıp ibnül-Hanefiyyeye iyi davranmasını tavsiye ettiğinden Haccac Ona ilişmedi. Daha sonra ibnül-Hanefiyyenin elçisi geri döndü. Onun gönderdiği elçi Ebu Abdullah el-Cedeli olup geri döndüğünde Abdülmelikin eman verdiğini belirten ve ibnül-Hanefiyyeye hakkının verilerek ailesine gerekli saygının gösterilmesini isteyen mektubunu getirmişti. Emanın gelmesinden sonra ibnül-Hanefiyye Haccacın yanına vardı ve Abdülmelik bin Mervana beyat etti. ibnül-Hanefiyye Şama Abdülmelikin yanına gitti, ondan Haccacın kendisinin aleyhine kullanabileceği herhangi bir yol ve fırsat bırakmamasını istedi. Abdülmelik de Haccacın ibnül-Hanefiyye üzerindeki tahakkümünü kaldırdı.
Denildiğine göre ibn ez-Zübeyr ibn Abbas ile ibnül-Hanefiyeye kendisine beyat etmeleri için haber göndermiş, onlar da: “Hayır, bütün ümmet bir imam etrafında toplansın, ondan sonra bizler beyat ederiz. Sen bir fitne içerisinde bulunuyorsun.” diye karşılık vermişlerdi.
Bunun üzerine aralarında işler büyüdü, ibn ez-Zübeyr oldukça kızdı.
ibnül-Hanefiyyeyi Zemzemde hapsederken ibn Abbası da evinde sıkıştırmağa başladı ve ikisini de yakmak istedi. Bunun üzerine Muhtar daha önce sözünü ettiğimiz şekilde ordu gönderdi ve onların üzerinden ibn ez-Zübeyrin baskılarını kaldırdı.
Fakat Muhtarın öldürülmesinden sonra ibn ez-Zübeyr onlara karşı daha bir güçlendi ve: “Bana komşuluk etmeyiniz.” deyince ikisi de çıkıp Taife gittiler.
ibn Abbas oğlu Aliyi Şamda Abdülmelikin yanına gönderip şöyle dedi: “Amcamın çocuklarının beni beslemesi, Esedoğullarından birinin beslemesinden daha hoştur.” Burada ibn Abbas, amcasının oğulları ile Ümeyyeoğullarını kastediyor, çünkü Ümeyyeoğullarının tümü Abdu Menafın soyundandır. “Esedoğullarından biri” sözleriyle de, ibn ez-Zübeyri kastediyor, çünkü ibn ez-Zübeyr, Esed bin Abduluz-za bin Kusayoğullarındandır.
Ali bin Abdullah bin Abbas Abdülmelikin yanına varınca adının ve künyesinin ne olduğunu sordu. Ali: “Adım Ali, künyem Ebul-Hasendir.” diye cevap verince Abdülmelik şöyle dedi: “Bu isim ve bu künye benim askerlerim arasında bir araya gelemez. Sen Ebu Muhammed sin. ”
ibn Abbas Taife vardıktan sonra orada vefat etti ve ibnül-Hanefiyye Onun namazını kıldırdı.