"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Haricilerin abdullah bin ez-zübeyrden ayrılmaları ve yaptıkları

Bu yıl içerisinde Mekkeye gelerek Abdullah bin ez-Zübeyr ile birlikte Şam halkına karşı savaşmış bulunan Hariciler oradan ayrıldılar.
Onların Mekkeye ibn ez-Zübeyrin yanına gelmelerinin sebebi şuydu:
Ebu Hilalin öldürülmesinden sonra ibn Ziyadın üzerlerindeki baskıyı arttırması üzerine bir araya toplanarak konuyu görüşmüşler ve Nafi bin Ezrak onlara şöyle demişti: “Allah size Kitabı indirmiş, cihadı farz kılmış ve hükümlerini açık açık belirterek karşı delil göstermiştir. Zulüm ehli ise size kılıçlarını çekmiş bulunuyor. Haydi, hep birlikte şu Mekkede ayaklananın yanına gidelim. Bizim görüşümüzde olduğunu görürsek birlikte cihad ederiz, görüşümüze aykırı düşündüğünü görürsek Onu Beytullahtan uzaklaştırırız.”
Bu sırada Şam askerleri de ibn ez-Zübeyre doğru gitmek üzere yola koyulmuş bulunuyordu.
Hariciler yola koyulup ibn ez-Zübeyrin yanına vardılar. Onların gelişleriyle oldukça sevinen ibn ez-Zübeyr kendisinin onlarla aynı görüşleri paylaştığını söyledi, onlar da bunu kurcalama yoluna gitmediler. Bu bakımdan Hariciler, Yezid bin Muaviye ölüp Şam halkı Mekkeden dönünceye kadar Onunla birlikte oldular ve aynı saflarda çarpıştılar.
Daha sonra bir araya gelip şöyle dediler: “Sizin dünkü davranışınız, sağlam bir görüşe dayanmamaktadır. Siz belki de görüşünüzü paylaşmayan bir kimseyle birlikte çarpışıyorsunuz. Halbuki O dün sizinle çarpışırken, babası da: “Ah, Osmanın intikamı, ah Osmanın intikamı!” diye feryat ediyordu. Ona gidin ve Osman hakkında soru sorun. Eğer Osmandan uzak olduğunu söylerse O sizin dostunuzdur; yok Ondan uzak olmayı kabul etmeyecek olursa o takdirde sizin düşmanınızdır. ”
ibn ez-Zübeyrin yanına giderek bu konuyu sordular. Etrafına baktığında arkadaşlarının az olduğunu gördü ve onlara şöyle dedi: “Siz bana namaz kılmak istediğim bir sırada geldiniz. Şimdi gidin ve ben size haber gönderince geliniz. ”
Bunun üzerine kalkıp gittiler. ibn ez-Zübeyr arkadaşlarına haber gönderdi ve onları silahlı olarak etrafında toparladı. Hariciler yanına geldiğinde arkadaşları etrafında ve başı ucunda yerlerini almışlardı, ellerinde de demir sopalar bulunuyordu. ibn el-Ezrak arkadaşlarına şöyle dedi: “Bu adam sizin muhalefet edeceğinizden korkuya kapılmış bulunuyor.” Daha sonra Nafi bin Ezrak ile Ubeyde bin Hilal ibn ez-Zübeyrin yanına yaklaştılar. Ubeyde Allaha hamd ettikten sonra şöyle konuştu: “Gerçek şu ki Allah Muhammedi kendisine kulluk etmeğe ve yalnız Onun dinine bağlanmağa davet etmek üzere peygamber olarak göndermiştir. O da bu davette bulundu ve Müslümanlar davetini kabul ettiler. Onlar arasında, ruhunu teslim edinceye kadar Allahın kitabıyla amel etti. Daha sonra Müslümanlar Ebu Bekiri halife tayin etti, Ebu Bekir de Ömeri kendisinin yerine halife olarak gösterdi. Her ikisi de Allahın kitabı ve peygamberinin sünnetiyle amel ettiler. Daha sonra Müslümanlar Osmanı Halife seçtiler. O karşılıksız olarak bazı kimselere araziler verdi. Yakınlarını başkalarından üstün tuttu, işten anlamayan genç kimseleri valiliğe tayin etti. Sopasını kaldırdı, kamçısını indirdi. Allahın kitabını paramparça etti. Haksızlığın en görülmemiş olanlarını yaptı. Resulallahın kovduğu kimseleri barındırdı, faziletçe ileride olanları yere çaldı ve onları mahrum bıraktı. Allahın bütün Müslümanlara ganimet olarak vermiş olduğu malları alıp Kureyşin fasıkları ve Arapların ahlaksızları arasında paylaştırdı. O bakımdan bir grup kimse üzerine yürüyerek öldürdü. işte biz Onu öldürenlerin dostları, yandaşlarıyız. Affanın oğlundan ve yandaşı olan kimselerden de uzağız. Şimdi, ey ibn ez-Zübeyr, sen bu konuda ne diyorsun?”
ibn ez-Zübeyr onlara şunları söyledi: “Ben senin Peygamber hakkında söylediklerini anladım. O senin dile getirdiğinden daha ileri, nitelediğinden daha üstündür. Ebu Bekir ve Ömer için sarfettiğin sözleri de anladım. Gerçekten bu sözlerin doğru ve isabetlidir. Osman için söylediklerini de kavradım. Allahın yarattıkları arasında Osman bin Affanı ve Onun durumunu bugün benden daha iyi bilen hiç bir kimseyi tanımıyorum. Kendisine karşı çıkanların, yaptıklarına itiraz ettikleri ve bundan dolayı sigaya çektikleri zaman ben Onunla birlikteydim. Her konuda onların gerekçelerini teker teker çürüttü. Daha sonra kendisi tarafından yazıldığını ve öldürülmelerini emrettiğini söyledikleri bir mektubu ele geçirip geri geldiler. Osman onlara:Ben bunu yazmadım. Dilerseniz yazdığıma dair delilinizi getiriniz, deliliniz yoksa ben size yemin edeyim dediyse de onlar ne delil getirebildiler, ne de Ondan yemin istediler. Üzerine atılıp öldürdüler. Senin Onun hakkında söylediklerini işittim. O kesinlikle senin söylediğin gibi değildir. Bilakis O her türlü iyiliğe layık bir kimsedir. Ben sizi ve burada hazır olanları Affanın oğlundan yana olduğuma, Onun düşmanlarının düşmanı olduğuma şahit tutuyorum. Allah da sizden yana olmasın. ”
Bundan sonra dağılıp gittiler. Nafi bin Ezrak el-Hanzali Abdullah bin esSaffar es-Sadi, Abdullah bin ibad, Hanzala bin Beyhes, Salit bin Yerbuoğullarından olan Mahılzun çocukları Abdullah, Ubeydullah ve ez-Zübeyr -ki bunların hepsi Temime mensuptu- Basraya geldiler. Diğer taraftan Bekir bin Vailoğullarından olan Ebu Talut, Ebu Fudeyk, Abdullah bin Sevr bin Kays bin Salebe, Yeşkurlu Atiyye bin Esved, Yemameye gittiler. Bunlar Yemameye Ebu Talut ile birlikte vardılar. Bundan sonra Hanifeli Necde bin Amir etrafında toplanmak üzere görüş birliğine vardılar ve Ebu Talutu bıraktılar.
Nafi ve arkadaşlarına gelince; onlar Ebu Bilalin görüşünü kabul etmiş olarak Basraya vardılar. Bir araya toplanarak cihadın faziletinden söz ettiler, Nafi ve başına geçtiği üç yüz kişi ayaklandılar. Bu ise halkın ibn Ziyad komutasında hücum ederek Haricileri Bab es-Sicnde bozguna uğrattıkları zaman olmuştu. Onların ayaklanması sırasında halk Ezd, Rabia ve Temim ile uğraştıklarından kimse onlarla meşgulolmadı. Nafi ortaya çıkınca Ona tabi oldular. Diğer taraftan Basra halkı Abdullah bin Haris etrafında görüş birliğine vardılar. Halk Haricilere ilişmedi ve onlardan korktular. Nafi 64 yılının Şevval ayında (Mayıs-Haziran 684 M.) Ehvaza vardı. Basrada geriye kalanlar ise -aynı gün huruç yapılmasını isteyenleri hariç olmak üzere- ibn Ezrakın yanına gittiler. Aynı gün huruç yapılmasını isteyenler arasında Abdullah bin es-Seffar, Abdullah bin ibad ve onlarla birlikte olup görüşlerini paylaşan bir takım kimseler vardı.
Nafi Haricilerden cihada çıkmayıp geri duran kimselerle dostluk yapmanın kendisi için helal olmayacağını ve kendileriyle beraber gelmeyip geri kalanların kesinlikle kurtulmayacağı görüşüne sahip olduğu için bu konudaki görüşünü arkadaşlarına söyledi ve onları bunlardan uzak durmağa davet etti. Bunlarla evlenmenin helal olmayacağım, kestiklerinin yenemeyeceğini, şahadetlerini kabul etmenin caiz olamayacağını, onlardan din ilimlerinin öğrenilemeyeceğini, miraslarının helal olamayacağını söylediği gibi, çocuklarının ve diğerlerinin sorgusuz öldürülebileceğini veya öldürülemeyeceği görüşünü ortaya koydu. Ona göre kendilerinin dışında kalan bütün Müslümanlar, Arapların kafirleri gibi kafirdir. Onlardan ya islam veyahut da ölüm kabul edilir, başka bir şey kabul edilmez. Onun bu görüşlerini bir kısmı kabul etti, bir kısmı da kabul etmeyip ayrıldı. Ayrılanlardan biri de Necde bin Amir idi. Necde Yemameye doğru gitti. Ona Yemamede bulunan Hariciler itaat etti ve Talütu bıraktılar. Nafi, ibn ibad ve ibn ez-Saffara mektuplar yazarak onları beraberindekilerle birlikte bu görüşlerine katılmağa davet etti. ibn es-Saffar mektubu kendisi okuduğu halde arkadaşlarının dağılıp ihtilafa düşmelerinden çekindiği için onlara okumadı.
ibn ibad ise mektubu alıp okuyunca şöyle dedi: “Allah Onun canını alsın, ne biçim bir görüş ortaya atmış! Eğer bunlar müşrik kimseler olsaydı Nafi doğru söylemiş ve ortaya attığı görüş de en isabetli görüş olur, onlara yapacakları uygulama da Peygamberin müşriklere yaptığı uygulama gibi olurdu. Fakat Onun söyledikleri doğru değildir. Bunlar şirkten uzaktırlar; ancak nimetleri inkar etmişler ve ahkama uymamışlardır. Bu bakımdan bize ancak onların kanları helal olabilir. Bunun dışında olan şeyler ise bizim için haramdır.”
Bunun üzerine ibn es-Saffar şöyle konuştu: “Allah senden beridir, (uzaktır.) çünkü sen konuyu oldukça dar tuttun. Aynı şekilde Allah ibn Ezraktan da beridir, çünkü O da oldukça ileri gitti.” Bunun üzerine bir başkası: “Allah hem senden, hem de Ondan uzaktır.” dedi.

Böylelikle Hariciler çeşitli gruplara ayrılmış oldu. ibn Ezrakın gücü arttı, etrafındakiler çoğaldı ve Ehvazda haracı toplayıp güç toplamak üzere harcamağa başladı. Daha sonra Basraya doğru Cisrin yakımna varıncaya kadar yoluna devam etti. Abdullah bin Haris Onun üzerine Basralılardan olan Müslim bin Ubeys bin Kureyz bin Rabiayı gönderdi.