Übeydullah bin Ziyad bu yıl Haricileri sürekli takip altında tutmuş ve onlardan bir çoğunu öldürmüştü, öldürülenler arasında Ebu Bilal Mirdas bin Udeyyenin kardeşi Urve bin Udeyye de vardı. Bunların anneleri Udeyye ve babaları da Temim Kabilesinden Hudeyr adında birisi idi. Onun öldürülmesinin sebebi şöyle anlatılır: Bir gün Übeydullah bin Ziyad yanında bulunan bazı arkadaşlarıyla at yarıştırmağa çıkmıştı. Bir yerde durup arkadan gelecek atlıları beklerken etrafında bazı kimseler birikmişti Urve bin Udeyye de orada bulunanlardan birisiydi. Ubeydullah bin Ziyada nasihat ederek şu ayeti okumuştu:Siz her yol üzerine (gelip geçenlerle eğlenmek için) yüksek binalar yapıp boş şeylerle uğraşır mısınız? Belki ebedi kalacağınızı umarak yeraltında şu mahzenleri edinir misiniz? (bir kavmi) yakaladığınlZ zaman zorbalar gibi yakalar mısınız? Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin. (eş-Şuara suresi, 128-131) Urvenin bu davranışı üzerine Ubeydullah bin Ziyad bu sözleri tek başına söylemeğe cesaret edemeyeceğini, bunun arkasında bir cemaatin olduğunu düşünerek hemen oradan kalkıp atına binmiş ve yarışları terk etmişti. Orada oturanlar Urveye: “Bu adam seni öldürecek, hemen saklan!” demişlerdi. Gerçekten Ubeydullah bin Ziyad da Onu aramış, Urve kaçıp Kufeye gitmişti. Ancak Küfede yakalanarak ibn Ziyada getirilmiş, ibn Ziyad ellerini ve ayaklarını kestirerek bir kızı ile birlikte Onu öldürmüştü.
Urvenin kardeşi Ebu Bilal Mirdasa gelince; o Hariciler arasında büyük değeri olan alim, ibadetine düşkün, gayet iyi bir şahsiyet idi. Sıffin Savaşında Alinin yanında bulunmuş, ancak Hakem olayını reddederek Nehrevanda Haricilerin arasında yer almıştı. Haricilerin hepsi Ona son derece itibar ederlerdi. Ebu Bilal bir gün Basra Valisi ibn Amirin sırtında bir cübbe görmüş ve Ona karşı gelerek: “Bu fasık kimselerin giyeceği bir elbisedir!” demişti. Bunu işiten Ebu Bekre de Ona: “Bu sözü valiye söyleme, gerçekten emir sahibine buğzeden kişiye Allah da buğzeder.” diye karşılık vermişti. Ebu Bilal sorgusuz sualsiz kimseyi öldürmeyi kabul etmiyor, kadınların isyan etmelerini haram sayıyor ve şöyle diyordu: “Biz ancak bizimle savaşanlarla savaşır ve korumadığımız kimselerden haraç toplamayız.”
YerbU oğullarından Beşca adında bir kadın vardı. Sürekli olarak ahaliyi Ubeydullah bin Ziyadın aleyhinde kışkırtıyor, Onun zorbalığını ve kötü yaşayışını anlatıp duruyordu. el-Beşca müçtehit kadınlardandı, ancak Ubeydullah bin Ziyad Onun öldürülmesinden söz etmiş idi. Ebu Bilal Ona: “Senin takıyye yapmanda bir mahzur, yoktur. Bu zorba adam senden söz etmiş, onun için gizlenmende fayda var” demiş, kadın ise şöyle karşılık vermişti: “Benim yüzümden başka bir kimsenin yakalanıp zor duruma düşmesinden korkuyorum.” Nihayet Ubeydullah bin Ziyad Onu yakalamış, ellerini ve ayaklarını kesmiş ve bu haliyle terk etmişti. Ebu Bilal Mirdas bir gün bu kadına yolda bu haliyle rastlamış ve hayretler içerisine düşüp sakalını tutarak şöyle demişti: “insanları bu halde görmek ölümden daha mı güzeldir ey Mirdas ? el-Beşcanın başına gelecek ölümden daha farklı bir ölümle ölecek değilim!” Ebu Bilal Mirdas yolda giderken katranla sıvanmış bir deve görmüş, birden bu devenin içinde bulunduğu ıstırabın etkisinden bayılmış, ayıldığında da şu ayeti okumuştu:Gömlekleri katranlandı. Yüzlerini de ateş kaplamaktadır. (ibrahim suresi, 50).
O sıralarda Ubeydullah bin Ziyad Haricileri bir hayli takibata uğratmış ve onlardan çok kimseyi toplayarak hapishaneleri doldurmuştu. Bu arada Ebu Bilal Mirdas da kardeşi Urvenin öldürülmesinden evvel yakalanıp hapse atılmıştı. Zindan bekçisi Ebu Bilalin son derece ibadetine bağlı olduğunu görünce her gece çoluk çocuğunun yanına gitmesine izin vermişti. Ebu Bilal da akşam olunca çocuklarının yanına gider, sabahleyin zindana geri dönerdi. Mirdasın arkadaşlarından birisi Ubeydullah bin Ziyadın yakın adamlarından olup geceleri onunla sohbet etmekte idi. Bir gün Ubeydullah bin Ziyad Haricileri öldürmek istediğinden söz etmiş, bunun üzerine de Ebu Bilal Mirdasın bu arkadaşı hemen evine gidip Ona Ziyadın niyetini, Haricileri öldürmek istediğini haber vermişti. O gece zindan bekçisi bir hayli telaşa kapılmış ve Mirdasa zindana gelmemesi için nasıl haber verileceğini düşünmeye başlamıştı. Sabah Ebu Bilal Mirdas çıkıp gelmiş, zindan bekçisi Ona sormuştu: “Valinin sizleri öldüreceği haberi sana ulaşmadı mı?” O da: “Evet, ulaştı” diye cevap vermiş, zindancı:
“Fakat buna rağmen geldin!” deyince Mirdas şöyle karşılık vermişti: “Evet geldim, çünkü bana yapmış olduğun iyiliklerden dolayı cezaya uğratılıp da başına bir felaketin gelmesini asla istemedim.” Ertesi gün Ubeydullah, Haricileri tümüyle öldürme kararı vermiş, Ebu Bilal Mirdasın öldürülmesine sıra gelince zindan kapıcısı Ubeydullahın sütkardeşi olması hasebiyle ortaya atılmış ve aralarında olup bitenleri Ubeydullaha anlatarak Ona şefaat etmişti. Bunun üzerine Mirdas affedilip serbest bırakıldı.
Ebu Bilal Mirdas, daha sonra Ubeydullah bin Ziyadın korkusuyla kırk arkadaşıyla birlikte çıkıp Ahvaza gitmişti. Yolda rastladığı Beytül-mal mallarından kendisine ve arkadaşlarına yetecek bir miktar alıp gerisini iade etmişti. Ubeydullah bin Ziyad Mirdas ve arkadaşlarının kaçtıkları haberini alınca Eşlem bin Züra el-Kilabi komutasında bir grup askeri H. 60. yılda üzerlerine göndererek onları bertaraf etmek istemişti. Başka bir rivayette ise bu Haricilerin üzerine giden komutan Ebul Husayn et-Temimi olup yanında iki bin kadar asker vardı. Ebu Bilalin yanına vardıklarında Allah rızası için kendisiyle savaşmamalarını rica etmiş, fakat Onu asla dinlememişler ve komutan Eşlem bin Züra onları cemaate katılmaya davet etmişti. Onlar: “Bizleri o fas ık ibn Ziyadın yanına tekrar geri götürmek mi istiyorsunuz?” demişler ve bu arada Eşlemin adamlarından birisi attığı bir okla Ebu Bilalin adamlarından birini öldürmüştü. Bunun üzerine Ebu Bilal adamlarına: “Önce onlar size saldırdılar.” demiş, onun bu sözü üzerine Hariciler son derece şiddetli bir şekilde Eşlem ve adamları üzerine saldırmış, onları büyük bir hezimete uğratmışlardı. Eşlem ve arkadaşları yenik düşmüş bir şekilde Basraya geri dönmüşler, Ubeydullah bin Ziyad Eşlemi kınayarak: “Yanında iki bin kişilik bir asker varken kırk kişi seni mağlup etti değil mi? Demek ki sende hiç hayır yokmuş.” demiş, Eşlem de şöyle cevap vermişti: “Ben onların elinden sağ salim kurtuldum ya… Beni kınaman onların elinde ölüp de hayırla yad etmenden yine daha iyidir.” Bu olaydan sonra Basralı küçük çocuklar Eşlem bin Zürayı gördüklerinde şöyle bağırırlardı: “Bak, bak! Ebu Bilal arkandan geliyor.” Eşlem bu durumu Übeydullah bin Ziyada bildirmiş, O da çocukların böyle demelerini yasaklamıştı. Bu olay üzerine bir Harici şu beyitleri söylemişti:
Sizin zannınıza göre iki bin mümin kişi Kırk kötü adamı öldürecekti. Hayır, yalan söylediniz! Durum sizin zannınız gibi değildir. Hariciler mümin kimselerdir. Asıl önemlisi küçük bir grubun bildiğiniz gibi Büyük bir gruba karşı zafer kazanmasıdır.
Bu yılda hac emirliği görevini Velid bin Utbe ifa etmişti. Ashab-ı Kiramdan olup Sıffin Savaşında Muaviyenin yanında yer almış olan Ukbe bin Amir el-Cüheni bu yılda vefat etmişti. Yine bu yılda Ayşe vefat etmişti. Aynı şekilde Ashab-ı Kiramdan olan Semure bin Cündeb, Malik bin Ubade el-Gafıki de bu yıl içinde vefat etmişlerdir. Yine bu yılda vefat edenlerden birisi Basra Kadısı Umeyye bin Yesribi idi. Onun ölümü üzerine Basra Kadılığına Hişam bin Hubeyre getirilmişti.