Bu yıl içinde, yani H. 40. (660-661) yılda, babasının öldürülmesinden sonra Hasan bin Aliye beyat edildi. Ona ilk beyat eden kişi Kays bin Saad el-Ensari olup: “Uzat elini, sana Allahın kitabı, Resulünün sünneti ve dinde fesat çıkaranlarla savaşma konusunda beyat edeyim.” demiş, Hasan da şöyle cevap vermişti: “Allahın kitabı, Resulünün sünneti her türlü şartı içine almaktadır. Başka bir şarta gerek yok.” Arkasından bütün Müslümanlar Ona beyat etmişlerdi. Hasanın beyat edenlere koştuğu şart şuydu: “Sizler teslim olmuş olarak bana itaat edeceksiniz. Barış yaptığım kimse ile barış yapacak, savaştığım kimselerle de savaşacaksınız.” Bazıları Onun bu sözlerini hüccet alarak şöyle demişlerdi: “Ne oluyor bu adama, savaştan başka bir şey düşünmüyor.”
Bu yıl Hac emirliği görevini Muğire bin Şube yapıp Muaviyeden sadır olduğu şayiasını yaydığı bir mektup uydurdu. Anlatıldığına göre o Terviye gününde Arafat a çıktı ve Arefe gününde de kurban kesti. Yapmış olduğu bu hilenin anlaşılmaması için böyle acele davranmıştı. Anlatıldığına göre, Ukbe bin Ebi Süfyanın hac mevsimine yetişmek üzere Muaviye tarafından gönderildiği haberini almıştı.
Bu yıl içinde Muaviye daha evvel Şam illerinin emiri sıfatı ile çağırılıyorken Kudüste hilafet beyati almıştı. Ali öldürüldüğünde de MuaviyeEmirül Müminin lakabını kullanmağa başlamıştı. Bu görüş bazı tarihçilerin görüşüdür. Daha evvel zikrettiğimiz gibi hakem olayından hemen sonra Muaviyeye hilafet için beyat edilmişti. En doğrusunu Allah bilir. Hasanın hilafet müddeti ise altı aydı.
Bu yılda Alinin vefatından kırk gün sonra Eşas bin Kays el-Kindi vefat etmiş ve cenaze namazını Hasan kıldırmıştı. Yine bu yıl içinde ashabdan Hassan bin Sabit ve Resulallahın akrabalarından Ebu Rafi vefat etmişlerdi. Aynı şekilde bu yılda Muaviyenin adamlarından Şurahbil bin Sımt el-Kindi vefat etmişti. Onun sahabi olduğuna dair rivayetler olduğu gibi, olmadığı da rivayet edilir. Ali nin hilafetinin ilk günlerinde ashabdan Cehcah el-Gıfari vefat etmişti. Yine Bedir, Uhud ve diğer gazvelerde bulunmuş olan Haris bin Hazeme el-Ensari vefat etmişti. Yine Bedir Savaşına katılmak üzere Resulallah ile Medineden çıkıp bir özründen dolayı geri dönen Havvat bin Cübeyr el-Ensari Medinede vefat etmiştir. Peygamber Ona Bedir ganimetlerinden bir pay ayırmıştı. OZatun-Nihyeyn adı verilen bir yerin sahibi idi.
Bu yılda, Alinin hilafeti döneminde Karaza bin Kaab el-Ensari Küfede vefat etmişti. Başka bir rivayette Onun Muaviyenin Küfe Valisi olan Muğire bin Şubenin emirliği sırasında vefat ettiği kaydedilir. Karaza bin Kaab Uhud ve diğer gazalara katıldığı gibi Alinin bütün seferlerine de katılmıştı. Yine Bedir ashabından olup Resulallah ile bütün gazalara katılmış olan Muaz bin Afta el-Ensari Alinin hilafeti döneminde vefat etmişti. Yine Bedir ashabından olan ve Akabe beyatlerinde nakib tayin edilmiş olan Ebu Lubabe bin Abdül Münzir el-Ensari bu yıl vefat etmişti. Diğer bir rivayette ise Onun Bedir Savaşına katılmak üzere yola çıktığı, fakat Resulallahın Onu Medinede vekil bırakmak üzere yoldan geri çevirdiği kaydedilir. Resulallah Ona Bedir ganimetlerinden bir pay ayırmıştı. Yine bu yılda ilk Müslümanlardan olup ikinci Habeşistan hicretine katılmış olan ve Resulallahın mührünü taşıyanlardan biri olan Muaykib bin Ebi Fatıma ed-Devsi vefat etmişti. Bu sahabi cüzzam hastalığına yakalanmış, öyle vefat etmişti. Ebu Bekir ve Ömer Onu Beytülmale memur tayin etmişlerdi. Osman zamanında da halifenin mührünü muhafaza ederdi. Kayıtlara göre Osmanın mührü Onun elinden kuyuya düşmüştü. Başka bir rivayette ise Onun Osmanın hilafetinin sonlarına doğru vefat ettiği kaydedilir.