"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Nehrevan savaşından sonra haricilerin durumu

Nehrevanda Haricilerin öldürülmesinden sonra Eşras bin Avf eş-Şeybani Aliye karşı Deskere denilen yerde yanında bulunan iki yüz adamla birlikte isyan edip Enbara doğru gitmişti. Bunun üzerine Ali el-Ebraş bin Hassani üç yüz kişilik bir askeri grupla üzerine göndermiş, aralarında meydana gelen çatışmada el-Eşras bin Avf Hicri 38. yılın Rebiül-ahir (M. Eylül 658) ayında öldürülmüştü.
Onun arkasından Teym er-Ribab Kabilesinden Hilal bin Ullefe kardeşi Mucalid ile birlikte isyan etmiş ve oradan Masebezana varımşlardı. Ali bunların üzerine de Makil bin Kays er-Riyahiyi göndermiş, Makil de onları ve adamlarını tamamen öldürmüştü, Hicri 38. yıl cemaziyül-evvel (M. 658 Ekim) ayında öldürülen bu Hariciler iki yüz kişiden ibaret idiler.
Bunların arkasından Büceyle (veya Biceyle?) kabilesinden Eşheb bin Bişr, diğer bir rivayete göre Eşas bin Bişr adında birisi isyan etmiş ve yanında bulunan yüz seksen adamıyla birlikte Hilal bin Ullefenin öldürüldüğü yere gelerek namazlarını kıldırmış, onlardan gücü yettiği kadarını defnetmişti. Ali bunların üzerine de Cariye bin Kudama es-Sadiyi, diğer bir rivayete göre ise Hucr bin Adiyyi göndermişti. Eşheb bin Bişr bunların üzerine yönelmiş ve iki grup CUhi bölgesinin Cerceraya denilen mevkiinde karşılaşıp çarpışmaya başlamışlar, nihayet Harici Eşheb ve adamları yine Hicri 38. yıl Cemaziyülahır (M. 658 Kasım) ayında öldürülmüşlerdi.
Bunların arkasından Teymullah bin Salebe Kabilesinden Said bin Kifl etTeymi bu yılın Recep ayında yanında iki yüz adamıyla birlikte isyan ederek Derzencan denilen yere varmıştı. Derzencan, Medain şehrine iki fersahlık bir uzaklıkta idi. Onlar burada bulundukları sırada Saad bin Mesud, üzerlerine yürüyerek yine Hicri 38. yılın Recep (M. 658 Aralık) ayında onları tamamen kılıçtan geçirmişti.
Daha sonra Ebu Meryem es-Sadi et-Temimi isyan ederek Şehr-i Züra girmiş ve orada yerleşmişti. Onun yanında bulunanların ekserisi mevaliden idiler. Hatta anlatıldığına göre bu isyan edenler arasında yalnız altı Arap vardı. Bir rivayete göre yanında iki yüz kişi, diğer bir rivayete göre de dört yüz kişilik bir grup birikmişti. Ebu Meryem es-Saadi Kufeye beş fersahlık bir mesafeye gelip konaklamış iken Ali haber gönderip beyat etmeğe ve Kufeye girmeğe davet etmişti, ancak Ebu Meryem kesinlikle beyat etmeyi ve Kufeye girmeyi reddederek: “Bizim aramızda savaştan başka hiçbir çözüm yolu sözkonusu değildir. ” demişti. Bunun üzerine Ali, Şurayh bin Haniyi yedi yüz kişilik bir askeri birlikle üzerlerine göndermişti. Hariciler Şurayh ve adamları üzerine saldırınca Şurayhin askerleri bir anda dağılmış, kendisi iki yüz kişiyle birlikte kalmış, bir köye çekilerek beklemeğe başlamıştı. Bu arada adamlarından bazıları Ona katılmış, bazıları da Kufeye geri dönmüşlerdi. Bunun üzerine Ali bizzat kendisi savaş meydanına çıkarak, önden Cariye bin Kudame es-Saadiyi göndermişti. Cariye onları Aliye itaate davet edip savaştan kaçınmalarını tavsiye etmişse de onlar asla buna yanaşmamışlardı. Ali de yanlarına vardığında aynı şekilde kendilerini itaate davet ettiyse de yan çizmişler ve itaati kabul etmemişlerdi. Bunun üzerine Alinin adamları Haricilerin üzerlerine saldırmış ve aralarından eman isteyip de kendilerine eman verilen elli kişi hariç tümü kılıçtan geçirilmişti. Ayrıca bu Hariciler arasında yaklaşık kırk kadar yaralı vardı. Ali bunların Kufeye götürülüp iyileşinceye kadar orada tedavi edilmelerini emretmişti. Bunlar Hicri 38. yılın Ramazan (M. 659 Şubat) ayında öldürülmüşlerdi. Haricilerin en cesur olan grubu bunlardı. Bunlar da gerçekten cesaretlerinden dolayı Kufeye çok yakın bir yere kadar ulaşmışlardı.

Bu yılın hac emirliğini Alinin Mekke Valisi bulunan Kuşem bin Abbas yerine getirmişti. Bu yıl da Yemen Valisi Ubeydullah bin Abbas, Basra Valisi Abdullah bin Abbas, Horasan Valisi Huleyd bin Kurra el-Yerbüi, diğer bir rivayette ise, ibn Ebze idiler. Şam ve Mısıra gelince, bu iki bölge Muaviye ve valilerinin elinde idi.
Bu yıl içinde, öldüğünde yetmiş yaşında olduğu söylenen Suhayb bin
Sinan vefat etmiş ve el-Baki Mezarlığına defnedilmişti.