Daha önce tartışmasını yaptığımız gibi bazı müverrihlerin ifadelerine göre bu yıl içinde Yezdecird Fars illerinden Horasana kaçmış, ibn Amir de Basra valiliğine tayin edildiği günlerde Fars illerine varıp buraları fethetmişti, Yezdecird Gur şehri veya diğer adıyla Erdeşır-Hurre şehrinden Hicri 30. yılda kaçıp gitmiş, ibn Amir de Onu takip etmek üzere Mücaşi bin Mesudu göndermişti. Fakat diğer bir rivayete göre, Herim bin Hayyan el-Abdi veya Herim bin Hayyan el-Yeşkeri Onu takip etmişti. Onu Kirmana kadar takip ettiklerinde Yezdecird Horasana kaçıp gitmişti. Mücaşi bin Mesüd yanındakilerle birlikte Yezdecirdi takip ederken son derece şiddetli bir hava ile karşılaşmış, kar ve tipinin etkisiyle yanındakilerin tümü helak olmuştu. Kar bir mızrak boyunu bulmuş ve Müslümanların mahvına sebep olmuştu. Mücaşiin adamlarından birisi yanında bulundurduğu bir cariyeyi kestiği bir devenin karnı içine sokup oradan uzaklaşmış, ertesi gün geldiğinde cariyeyi diri olarak bulmuştu. Mücaşiin ordusunun helak olmasından dolayı buradaki bir köşkeMücaşi Köşkü adı verilmişti. Burası Kirmana bağlı Sircan şehrine beş veya altı fersah uzaklıkta bulunuyordu.
Bu anlattıklarımız Yezdecirdin bu yıl içinde kaçtığını belirten tarihçilerin ifadeleridir. Yezdecirdin Fars ve Horasan illerinin fethedilmesinden sonra öldürülmesi olayı tarihçiler arasında görüş ayrılıklarına yol açmıştır. Bazılarına göre Yezdecird, Rüstemin kardeşi Hurrezad ile birlikte yanlarında bulunanları alarak Kinnandan Merve kaçmıştı. Daha sonra Hurrezad oradan geri dönüp Yezdecirdi Merv Valisine teslim etmiş bulunuyordu. Yezdecird ondan mallar isteyince vali onu reddetmiş, ancak Merv halkı Yezdecird den korktukları için Türklere haber gönderip onlardan yardım istemişlerdi. Bunun üzerine Türkler Merve gelerek Yezdecirdi ve adamlarını muhasara altına alıp onları kılıçtan geçirmişlerdi. Bu arada Yezdecird Mergab Nehrinin kenarına kadar yaya olarak kaçıp orada bulunan bir değirmencinin evine sığınmış, ancak gece olup da uyuyunca değirmenci onu öldürmüştü. Başka bir rivayete göre ise, Merv halkı Türklerden yardım falan istemeden kendileri Yezdecirdin adamlarını öldürmüş, O da oradan kaçıp bu değirmen taşı yapan adamın evine gidip sığınmış, onlar da onu izleyerek burada gizlendiğini öğrenmişler, adamı yakalayıp da sorguya çektiklerinde Yezdecirdi öldürdüğünü itiraf etmiş, bunun üzerine Merv halkı da bu değirmenciyi öldürmüştü.
Yezdecird burada bir kadınla cinsel ilişkide bulunmuş, Onun ölümünden sonra kadın hilkati eksik bir oğlan çocuğu doğurmuş ve adını el-Muhdec koymuştu. Muhdecin Horasanda nesli çoğalmış ve bir sürü çoluk çocuğu olmuştu. Kuteybe bin Müslim, Suğd Bölgesini fethettiğinde bu Muhdecin çocuklarından iki tane cariye ele geçirmiş, ikisini -veya bir kavle göre bir tanesini- Haccaca göndermişti. Haccac da bunu Emevi Halifesi Velid bin Abdülmelike hediye etmişti. Velidin oğlu Yezid bu cariyeden dünyaya gelmişti. Yezdecird öldürüldükten sonra atıldığı Mergab Nehrinden çıkarılmış, bir tabuta konularak istahra götürülmüş ve orada bir kabristana gömülmüştü.
Diğer bir görüşe göre, Nihavend savaşından sonra isfahana kaçıp yerleşmiş bulunuyordu. Orada Mityar adında bir adam varmış. Bu Mityar Araplardan bazı iyilikler görmüştü. Onun için bir gün Mityar Yezdecirdin yanına varıp içeri girmek için kapıcısından izin istemişti. Sonra yanına girerek Onu vurup yaralamış ve oradan uzaklaşmıştı. Kapıcısı Yezdecirdin yanına vardığında kan revan içinde idi. Yezdecird hemen o anda isfahandan ayrılıp Rey şehrine gelmişti. Buraya vardığında Tabaristan Meliki gelerek ülkesini onun emrine vermek istediğini ve buraların son derece müstahkem olduğunu anlattığı halde Yezdecird bu teklifi kabul etmemişti.
Başka bir görüşe göre, Yezdecird hemen buradan Sicistana ve oradan da yanında bulunan bir atlı ile birlikte Merv şehrine gitmişti. Bir başka görüşe göre de Fars illerine varıp orada dört yıl ikamet etmiş, daha sonra Kirmana giderek orada da iki veya üç yıl kalmıştı. Bu arada adamlarından birisi kendisinden bir talepte bulunmuş, fakat bu talebi reddedilince Yezdecird ayağından tutulup sürüklenmiş ve oradan kovulmuştu. Bumin üzerine Sicistana giderek beş yıla yakın bir müddet burada ikamet ettiği, daha sonra Araplara karşı savaşmak üzere ordular toplamak için Horasana gittiği kaydedilir. Merve giderken adamlarının ileri gelenlerinin çocuklarından aldığı rehineler arasında Ferruhzad da yer almıştı. Yezdecird Merv şehrine geldiğinde Çin hükümdarlarına, Fergana, Kabil ve Hazar Krallıklarına haberler gönderip yardımlar istemişti. O günlerde Merv şehrinde vali olarak Barazın babası Mahuveyh bulunuyordu. Mahuveyh oğlu Barazı Mervde vekil bırakmış, Yezdecirdin hilesinden ve tuzağından korktuğundan burasını korumasını istemişti. Bir gün Yezdecird şehrin etrafında dolaşıp kapılarından birinden içeri girmek istemişse de Baraz onu alıkoymuş, babası oğluna dışardan seslenip de kapıyı açmasını söylediği halde Baraz kapıyı açmamıştı. Ancak babası ona kapıyı açmaması için ayrıca işarette bulunmuştu. Bu arada Yezdecirdin adamlarından birisi bu hileyi anlamış, durumu Yezdecirde anlatmış ve Mahuveyhi öldürmesi için kendisine izin vermesini istemişti, fakat Yezdecird buna izin vermemişti.
Başka bir kavle göre de Yezdecird Mahuveyhi görevden azledip yerine Onun yeğeni Sencanı getirmek istemiş, bunu öğrenen Mahuveyh Yezdecirdin öldürülmesi için tuzaklar hazırlamıştı. Bunun için Mahuveyh Neyzek Tarhana haber gönderip davet etmiş, Yezdecirdin öldürülmesi konusunda anlaşma yaparak Araplarla sulh akdetmek için kendisiyle anlaşmıştı. Mahuveyh, Tarhanın Yezdecirde karşı kendisine yardım etmesi halinde Türk Hakanına günde bin dirhem vermeyi taahhüt ediyordu. Bunun üzerine Neyzek Turhan Yezdecirde mektup yazıp Araplara karşı kendisine yardım etmeyi vaat ediyor ve askerleriyle Ferruhzadın uzaklaşmaları halinde kendisinin Ona yakın olacağını söylüyordu. Bu mektubu alan Yezdecird adamlarıyla istişarede bulunmuş, Sencan Ona şöyle demişti: “Benim görüşüme göre askerlerini ve Ferruhzadı sakın kendinden uzaklaştırmayasın.” Ebu Baraz da: “Ben Neyzek Turhanın gönlünü okşamanı ve Onu istediği şekilde hoşnut etmeyi daha uygun buluyorum” şeklinde konuşmuştu. Yezdecird Onun bu görüşünü kabul edip askerlerini uzaklaştırmış, bunu duyan Ferruhzad koşup Yezdecirdin huzuruna gelmiş ve yakası nı paçasını yırtıp bağırmaya başlayarak: “Herhalde beni öldürmek istiyorsunuz” demiş ve Yezdecird kendi eliyle emniyette olduğuna dair bir emanname yazıncaya kadar oradan ayrılmamıştı. Ayrıca Yezdecird Onu, aile efradını ve yanında bulunanları Mahuveyhe teslim edip kendisini bu konuda şahit kılmıştı. Neyzek yaklaştığı sırada Yezdecird Ebu Barazın teklifi üzerine Onu eğlenceler ve müzikli törenlerle karşılamıştı. iki hükümdar karşılaştıkları anda Ebu Baraz biraz geride durmuş ve Neyzek Onu yaya olarak karşılamıştı. Yezdecird Ona kendi özel atlarından birisinin getirilmesini emretmiş Neyzek de bu ata binmişti. Her ikisi yürüyüp de askerlerinin tam ortasına geldiklerinde yan yana durmuş ve Neyzek şöyle demişti:
“Beni kızlarından birisiyle evlendir ki düşmanlarına karşı sana yardımcı olayım.” Ancak bu teklifi duyan Yezdecird Neyzeke küfretmiş, Neyzek de Onun kafasına bir darbe vurmuştu. Bağırıp çağırmağa başlayan Yezdecird kaçmış, Neyzekin adamları da Yezdecirdin askerlerini öldÜrmeye başlamıştı. Yezdecird de oradan uzaklaşıp bir değirmeneinin evine sığınarak Üç gün bir şey yiyip içmeden gizlenmiş, değirmenci Ona: “Ey Şaki herif, çık da bir şeyler yiyiver, mutlaka acıktın artık!” dediğinde Yezdecird şöyle karşılık vermişti:
“Ben şarkı söylenmeden yemek yiyemem.” Bu arada değirmencinin yanında şarkı söyleyen bir adam varmış. Değirmenei ona şarkı söylemesini teklif edince o da Yezdecirdin yemek yemesi için şarkı söylemiş ve nihayet Yezdecird yemeğe başlamıştı. Bu şarkıcı oradan ayrılıp gittiğinde Yezdecirdin başına gelenleri duymuş ve onun eşkalini ve evsafını sorunca Ona Yezdecirdin nitelikleri anlatılmış ve eşkali tarif edilmişti. Bunun üzerine Ebu Baraz onunla bir atlı gönderip Yezdecirdi boğmasını ve nehre atmasını emreder. Atlı değirmencinin yanına geldiğinde Yezdecirdin nerede gizlendiğini söylemesi için onu dövmeye başlamış, ancak değirmenci inkar edip durmuştu. Ancak tam oradan ayrılıp gideceği sırada askerlerden birisi ona: “Ben burada bir misk kokusu duyuyorum,” demişti. Nehir tarafına bakıp da ipekten bir elbisenin suda olduğunu görmüş ve ona yaklaştığında Yezdecird olduğunu anlamıştı. Yezdecird kendisini öldürmemesini ve nerede olduğunu söylememesini rica edip yüzüğünü, kolyesini ve bileziklerini verir. Ancak adam: “Bana dört dirhem ver, seni serbest bırakayım” der. Ne var ki Yezdecirdin dört dirhemi yoktur. Ona şöyle der: “Benim şu yüzüğümün değeri ve pahası biçilemez, işte al onu.” Fakat adam kabul etmez. Bunun üzerine Y ezdecird: “Bana, bir gün dört dirheme muhtaç olacaksın diye söylenip dururdu. işte bu acı günümü de gördüm,” diye söylenir. Sonra küpelerinden birini çıkarıp onu gizlemesi için değirmenciye verir, fakat gelen atlılar Onu öldürmek isterler. Yezdecird onlara şöyle der: “Yazıklar olsun size! Biz din kitaplarında hükümdarları öldüren kişilerin Allah tarafından dünyada yakılacağını okuyup duruyoruz. Beni öldürmeyin, ya bir Dehkana götürün veya Araplara teslim edin, onlar bana ilişmezler.” Bunun üzerine onlar Yezdecirdi yakalayıp bir yay kirişi ile boğarlar ve suya atarlar. Merv Piskoposu Onu sudan çıkararak bir tabuta koyup defneder. Ebu Baraz Yezdecirdin küpelerinden birisinin nerede olduğunu sormuş ve onun akıbetinin ne olduğunu söyleyen adamı yakalayıp itiraf edinceye kadar dövmüştü.
Diğer bir rivayette ise şunlar kaydedilir: Yezdecird Arapların Kirmana varmalarından önce oradan ayrılarak Merv dolaylarına varır ve oradan etTabaseyn ve Kühistana dört bin atlı ile girer. Tam Merve yaklaşacağı sırada birinin adı Baraz, diğerinin ise Sencan olan iki kumandan ile karşılaşır. Bunlar kendi aralarında sürekli olarak anlaşamayan ve birbirlerine kin besleyen iki kişi idiler. Baraz sürekli olarak Sencanın aleyhinde bulunup onun öldürülmesi için tuzaklar hazırlar. Ancak bu haber etrafa yayılıp Sencanın hanımlarından birisi bunu işitir. Durumu öğrenen Sencan adamlarını toplayarak Yezdecirdin sarayına gider. Sencanın geldiğini duyan Baraz kaçıp giderken Yezdecird de korkarak kaçar ve Merve iki fersah kadar uzaklıkta bulunan bir değirmene gider, değirmen taşı yapan adamın evine gizlenir. Değirmenci yedirip içirir ve Ondan bir şey ister. Yezdecird de ona kemerini verir. Ancak değirmenci Yezdecirde: “Bana dört dirhem ver yeter” der. Yezdecirdin yanında ise dört dirhem bulunmaz. Sonra Yezdecird orada uyuyunca değirmenci Onu bir balta ile öldürür; karnını yararak suda batsın diye içine ağır şeyler yerleştirip nehre atar.
Mervde bulunan bir papaz Onun öldürüldüğünü duyar. Bu papaz şehirde bulunan hristiyanları toplayarak onlara şöyle der: “Şehriyarın oğlu öldürülmüş. Şehriyar bin Şirin, onun dedesi Anuşirevan zamanında bizim milletimiz olan hristiyanların nasıl bir güvenliğe ve şerefe nail olduklarını, bu güvenlik ve şerefin de ne demek olduğunu bilirseniz işte bundan dolayı bizim Yezdecirde matem tutmamız ve Ona hristiyan mezarı yapmamız gerekmektedir. hristiyanlar O nun dediklerine uyup bir mezar inşa edip Y ezdecird in cesedini sudan çıkarmış, kefenlemiş ve kendi mezarlarına gömmüşlerdi.
Yezdecird yirmi yıl hükümdarlık etmişti. Onun hükümdarlığının dört yılı rahat ve huzur içinde, altı yılı ise Müslümanlarla savaşlarda, şiddet ve ızdırap içinde geçmişti. Yezdecird, Erdeşir bin Babekin hükümdarlığının en son halkasıydı ve ondan sonra ise buranın hükümranlığı Müslümanların eline geçmişti.