"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Es-savari gazvesi

es-Savari Gazvesinin tarihi hakkında değişik rivayetler kaydedilmiştir.
Bir rivayete göre H. 31., diğer bir rivayete göre H. 34. (M. 654-655), başka bir rivayete göre ise H. 35. yılda meydana gelmiş olan el-Esevira Gazvesi ile birlikte aynı yılda vaki olduğu kaydedilir. Bu gazvede Müslümanların başında Muaviye bulunuyordu. Osmanın hilafetinin ilk günlerinden itibaren bütün Suriye Muaviyenin emrine verilmişti.
Muaviyenin Suriye Valiliğine zemin hazırlayan sebepler şunlardı: Ebu Ubeyde bin el-Cerrah vefat etmeden önce yerine iyad bin Ganmı tayin etmişti, iyad Ebu Ubeyde bin el-Cerrahın hem dayısı hem de başka bir yolla amcasının oğlu idi. Son derece cömert bir insan olarak tanınıyordu. Diğer bir kavle göre ise, Ebu Ubeyde bin el-Cerrah daha önce zikrettiğimiz Muaz bin Cebeli tayin etmişti. iyad öldüğünde Ömer Onun yerine Said bin Huzeym el-Cumahiyi tayin etti. Onun da ölümü üzerine ise, Umeyr bin Saad el-Ensariyi getirdi. Ömer vefat ettiği zaman Umeyr, Hınıs ve Kınnesrin valisi olarak görev yapıyordu. Diğer taraftan yine Ömer zamanında Yezid bin Ebi Süfyan vefat ettiğinde Ömer Onun yerine kardeşi Muaviyeyi görev başına getirmiş, böylece bütün Ürdün ve Dımaşk bölgesi Muaviyenin emrine girmişti. Umeyr bin Said el-Ensarinin bir ara hastalanıp da Osmandan kendisini bu görevden affetmesini istemesi üzerine Osman izin vermiş, O da ailesinin yanına geri dönmüştü. Böylece Umeyrin elinde bulunan Hıms ve Kınnesrin de Muaviyeye verildi. Filistin Valisi bulunan Abdullah bin Alkamenin vefatı üzerine Osman Onun hakim olduğu bu bölgeyi de Muaviyeye devredince Muaviye bütün Suriye Genel Valisi durumuna geçmişti. Bu da Osmanın hilafetinin ikinci yılında gerçekleşmiş oldu. işte Muaviyenin bütün Suriyeye hakim olmasına zemin hazırlayan sebepler bunlardı.
Bu seferin asıl sebebine gelince: Müslümanların Kuzey Afrikada Bizans a verilen bir çok vergiyi almaları ve onlardan bir çok insanı öldürüp bir kısmını da esir etmeleri üzerine Herakleiosun oğlu Konstantin islamın yayılmaya başladığı günden o güne kadar Bizansın hazırladığı en büyük ordunun başına geçerek beş yüz veya altı yüz gemiden meydana gelmiş bir donanma ile birlikte Müslümanlar üzerine yürümüştü. Buna karşılık da Suriye ordularının başında Muaviye bin Ebi Süfyan, donanmanın başında da Abdullah bin Saad ibn Ebi Şerh olmak üzere Müslümanlar Bizansa karşı sefere çıkmışlardı. Rumlarla ilk karşılaştıkları anda rüzgar Müslümanların aleyhinde esiyordu. Her iki donanma da olduğu yerde demirlemiş iken bir ara rüzgar dinmişti. Müslümanlar onlara şöyle bir teklifte bulunmuşlardı: “Sizinle aramızda bir eman olsun.” O geceyi Müslümanlar Kuran okuyarak, namaz kılarak ve Allaha dua ederek geçirirlerken Rumlar da çanlar çalıyorlardı. Ertesi gün her iki taraf gemilerini birbirlerine yaklaştırmış, hatta bazı gemileri karşı tarafın gemilerine bağlamış, kılıçlar ve kamalarla çarpışmışlardı. Bu çarpışmalarda Müslümanlardan birçok kimse şehit olmuştu, fakat Rumlardan öldürülenlerin haddi hesabı yoktu. Müslümanlar başka bir gazvede bu kadar mükemmel ve büyük bir sabır örneği göstermemişlerdi. Bunun üzerine de Cenab-ı Allah Müslümanlara zafer ve yardım ihsan etmiş, Konstantin de yaralı olarak geri çekilmiş ve Rumlar, çok az bir kimse hariç, tümüyle ölümden yakalarını kurtaramamışlardı. Abdullah bin Saad zaferden sonra zat es-Savaride bir müddet durduktan sonra geri dönmüştü. Muhammed bin Huzeyfe ve Muhammed bin Ebi Bekirin Osman aleyhinde konuştukları ilk günler bu gaza sırasında olmuştu. Onlar Osmanın değişik uygulamalar yaptığını, Ebu Bekir ve Ömere muhalefet ettiğini, Resulallahın kanını mühan kılıp Kuranın tekfir ettiği Abdullah bin Saad bin Ebi Serhi valilik makamına getirdiğini tenkit ediyorlar ve diğer taraftan yine Resulallahın Medineden sürgün ettiği kimseleri ashabın muhalefetine rağmen tekrar Medineye getirmesini, Said bin el-As ve ibn Amir gibilerini de vali yapmasını çekiştiriyorlardı. Bu gazve sırasında onların bu konuşmaları ve tenkitleri Müslümanların o andaki kumandanı olan Abdullah bin Saadın kulağına gitmiş, O da bunlara: “Bizimle birlikte gemilere binmeyin” demişti. Bunun üzerine onlar yalnız Kıptilerin binmiş oldukları bir gemiye binmişlerdi. Düşmanla karşı karşıya gelindiğinde Müslümanlar arasında en az savaşıp düşmana karşı koyan bu iki şahıs olmuştu. Onlara: “Neden böyle az çarpıştınız?” diye sorulduğunda şöyle demişlerdi: “Biz Abdullah bin Saadın emrinde nasıl savaşırız? Osman Onu bu haliyle vali tayin etmiş ve ayrıca şöyle şöyle uygulamalar yapmıştır.” Abdullah onların bu konuşmalarını işitince haber gönderip bu tavırlarından vazgeçmelerini istemiş ve onları tehdit etmişti. Ancak birçok kimse onların bu dedikodularına kulak vererek onlara uymuş ve daha evvel Müslümanların ağzından hiç çıkmamış olan konuşmalar ve tenkitler olmuştur.
Diğer taraftan Konstantin gemileriyle birlikte Sicilya adasına çekilmiş, buranın halkı savaşın neticesini kendisine sorduğunda olup bitenleri Sicilyalılara anlatmıştı. Sicilyalılar Konstantine: “hristiyanlığı rezil ettin, adamlarımızı da yok ettin. Eğer Araplar bizim üzerimize gelecek olsalar onları buradan geri çevirmek mümkün değildir,” demişler, sonra bir hamama sokup öldürerek Onunla birlikte gemide bulunanları serbest bırakıp Konstantiniyyeye dönmelerine izin vermişlerdi.
Bir rivayette bu yıl içinde Armenia bölgesinin Habıb bin Mesleme tarafından daha önce kaydedildiği şekilde fethedildiği ifade edilir.