Ömer bin el-Hattab şehit edilince Horasan halkı imzalamış oldukları ahdi bozarak isyan etmişlerdi. ibn Amir Fars illerini fethettiği zaman yanında bulunan Habib bin Evs et-Temimi Ona: “Ey Emir! işte bu bölge senin önünde duruyor ve bu arazilerden çok azı fethedilmiş bulunmaktadır. Haydi, oraya doğru yönel, umulur ki Cenab-ı Hak sana yardım eder” demişti. ibn Amir Onun bu teklifine: “Biz oraya gitmek konusunda emir aldık mı?” diye karşılık verir ve görüşünü benimsediğini açığa vurmaz. Başka bir rivayete göre ise, ibn Amir, Fars illerini fethettikten sonra Basraya dönerek istahr bölgesinde Şerik bin el-Aver el-Harisiyi vekil bırakır. Bu arada Şerik bin el-Aver, istahr Mescidini inşa ettirir. ibn Amir Basraya vardığmda el-Ahnef bin Kays veya bir başkası Ona gelerek şöyle der: “Düşmanın senden kaçıp durmaktadır ve senden de bir hayli korkmaktadır, önündeki bölgeler ise gayet geniştir. Haydi oraya doğru yürü, umulur ki Cenab-ı Allah sana yardım eder ve dinini aziz kılar.” ibn Amir hazırlıklar yapıp Basrada Ziyadı vekil bırakarak Kirmana doğru yola çıkar ve Kirmana da ashabdan biri olan Mücaşi bin Mesudu vali olarak tayin eder. ibn Amir yine ahidIerini bozmuş olan Kirmana karşı savaşmasını Mücaşie emreder. Diğer taraftan aynı şekilde ahidIerini bozup isyan etmiş olan Sicistan halkı üzerine de er-Rabi bin Ziyad el-Harsiyi gönderir. ibn.Amir kendisi de öncülerin komutasına Ahnef bin Kaysı getirerek NisabUra ve Horasanın kapısı durumunda olan et-Tabeseyn adlı iki kaleye varır. Ancak buranın halkı ile barış anlaşması yapması üzerine Kuhistana doğru gider. Kühistan halkı Müslümanlara karşı koymağa girişince aralarında savaş başlar, kalelerine sığınmaya mecbur edinceye kadar savaş devam eder. ibn.Amirin kaleye yaklaşması üzerine Kühistanlılar altı yüz bin dirhem ödemek şartıyla anlaşmaya varırlar. Diğer bir rivayete göre ise Bekir ibn Vail diyarının bir parçası olan Kuhistan üzerine giden Umeyr bin Ahmer el-Yeşkeri idi.
ibn Amir Rüstak-Zam üzerine bir askeri birlik göndermiştir. RüstakZam, NisabUra bağlı olup silah zoruyla fethedilmişti. Aynı şekilde ibn.Amir yine NisabUra bağlı olan Baharz ve Cuveyn illerini fethetmişti.
Aynı şekilde ibn.Amir Nisabura bağlı olan Beyhak üzerine el-Esved bin Külsum el-Adeviyi göndermişti. Esved bin Gülsüm son derece zahid adamdı. Beyhaka vardığında kale surunda açılmış olan bir gedikten içeri dalmış ve Onunla birlikte de Müslümanlardan bir grup bu yarıktan içeri girivermişlerdi. Şehre girdiklerinde el-Esved şehit oluncaya kadar yanındakilerle birlikte düşmanla çarpışmıştı. Onun şehit olması üzerine askerin başına kardeşi Edhem bin Külsum getirilmiş ve Beyhakı fethetmeyi başarmıştı. el-Esved Cenab-ı Allahın kendisini düşmanlardan yırtıcı hayvanlarla kuşların midelerinde muhafaza etmesini dua ederdi. Kardeşi şehre girdiğinde cesedini bulamamış, Onunla birlikte şehirde şehit olan arkadaşlarını defnetmişti. Diğer taraftan ibn Amir, Nisabur bölgesine bağlı Buşt ilini fethetmişti. Buşt Büst şehrinden ayrıdır. Buşt ayrı bir şehir olup Horasanın Nisabur bölgesine bağlıydı. Büst ise Davun bölgesindedir.
ibn Amir Havat, Esferayin ve Ergiyanı fethettikten sonra Nisabur üzerine yürüyerek etrafındaki yerleri ele geçirmiş ve orayı da aylarca kuşattıktan sonra fethetmişti. Kalenin dörtte birini bir merzuban (komutan) savunuyor, kendi bulunduğu kısmı korumaya çalışıyordu. Bu dört parçadan birinin merzubanlarından biri Müslümanları şehre sokmak için onlardan eman dilemişti. Merzubanın bu isteği kabul edilmiş, o da geceleyin kapıyı açmış ve Müslümanlar şehre girmişlerdi. Ancak şehrin en büyük merzubanı yanındakilerle birlikte iç kaleye sığınmış ve bütün Nisabura eman verilmek üzere sulh talebinde bulunmuştu. Onun bu isteği kabul edilmiş ve bir milyon dirhem ödemek şartıyla anlaşma yapılmış ve buranın valiliğine Kays bin el-Heysem. esSülemi getirilmişti. ibn Amir oradan Nesa ve Abiyurd üzerine askerler göndermiş, barış yoluyla buraları ele geçirilmişti. Diğer taraftan da Serahs üzerine Abdullah bin Hazim es-Sülemi ile birlikte başka bir askeri birlik göndermişti. Serahsa gelen Müslümanlar buranın halkı ile savaşa girişmiş, fakat şehrin ahalisi eman vermek suretiyle Müslümanlardan barış istemişlerdi. Ancak bu barış şehrin adamlarından yüz kişiye eman verilmesi üzerine akdedilmiş bulunuyordu. Abdullah bin Hazim es-Sülemi merzubanın bu isteğini kabul etmiş ve şehre girince merzuban kendisini bu yüz adam içinde zikretmediği için onu öldürmüş ve şehri silah zoruyla almış bulunuyordu. Tüs şehrinin merzubanı da ibn Amire gelmiş ve Tus şehri için altı yüz dirhem ödemek üzere anlaşma yapmışlardı. Abdullah bin Hazim veya bir başkası komutasında Herata ordu gönderince Herat merzubanı ibn Amire gelerek Herat, Badgiz ve Buşeync üzerine anlaşmalar yapmak üzere teklifte bulunmuştu. Diğer bir rivayete göre ise ibn Amir bizzat kendisi ordusuyla birlikte Herat üzerine yürümüş, halkı ile savaşa girişmiş ve buranın merzubanı ibn Amire bir milyon dirhem ödemek üzere anlaşma akdetmişti. ibn Amir in buraya kadar uzandığını işiten Merv merzubanı da ona haber gönderip iki milyon iki yüz bin dirhem üzerine anlaşma yapma teklifinde bulunur. Bundan başka rivayetler de zikredilir. ibn Amir Merv merzubamna ibn Numan el-Bahilinin yüzüğünü göndermişti. Merv şehri, Sine köyü hariç olmak Üzere, tümüyle sulhen fethedilmiş, ancak Sine köyü kılıç zoruyla alınmıştı. Bunun arkasından ibn Amir el-Ahnef, ibn Kaysı Toharistana göndermişti. el-Ahnef “Ahnef Rustaki” diye bilinen Savencerde varıp burayı muhasara etmiş ve şehir halkıyla üç yüz bin dirhem üzerine sulh akdetmişti. Ahnef buranın halkına şöyle demişti: Bizden bir adam şehre girip de orada ezan okuyup geri dönünceye kadar ona dokunmamanız üzere sizinle sulh akdederim.” Onlar da bunu kabul ettiler. el-Ahnef oradan da Merv er-Ruz tarafında çarpışmalara girişmiş, onları hezimete uğratarak şehirlerinde muhasara altına almıştı. Merver-Ruzun merzubanı Yemen sahibi Bazanın akrabalarından birisi idi. Bu merzuban Ahnefe mektup yazarak: “Beni sulha yöneIten husus Bazanın islamı kabul edişidir.” demişti. Onunla altı yüz bin dirhem ödemek üzere sulh akdedilmişti. Oradan Rustak-Bag üzerine bir askeri birlik göndererek bölgeyi istila etmiş, koyun sürülerinden bir miktarını alıp getirmişler ve şehir halkıyla sulh akdedilmişti. Diğer taraftan Toharistan, Cuzcan ve Talekan ile Faryab şehirlerinin halkı bir araya gelerek Ahnef e karşı büyük bir ordu hazırlamışlar ve karşı karşıya gelip çarpışmalara girişmişlerdi. Saganyan hükümdan el-Ahnef üzerine atılıp vuruşmağa başlayınca el-Ahnef hükümdarın elinde bulunan mızrağı zorla çekip almış ve şiddetli bir hücuma geçmişti. Nihayet müşrikler hezimete uğramış, Müslümanlar onları kılıçtan geçirmiş ve istedikleri gibi ganimetler ele geçirip Merv er-Ruza geri dönmüşlerdi. Düşmanın bir kısmı Cuzcana sığınınca el-Ahnef onların üzerine el Akra bin Habis et- Temimiyi bir grup süvariyle göndermiş ve Ona şöyle demişti: “Ey Temimoğulları! Birbirinizle sevişiniz; muhabbet ediniz, aranızda adaleti yayınız ki sizin cihadınız başarıya ulaşsın. Mideleriniz ve cinsel isteklerinize karşı cihad ediniz ki dininize bağlı olasınız. Düşmana karşı da zalim olmayınız ki cihadınız başarıya ulaşsın.” Bunun üzerine el-Akra ibn Habis Cüzcanda düşmanla karşılaşmış, Müslümanlar sanki bir kır gezintisine gider gibi müşrikleri hezimete uğratmış ve Cüzcanı silah zoruyla fethetmişlerdi.
Diğer taraftan el-Ahnef Talekanı ve Faryabı sulh yoluyla fethetmişti.
Fakat diğer bir rivayete göre Faryabı Umeyr bin Ahmer fethetmiş bulunuyordu. Diğer taraftan Toharistana bağlı olan Belh şehrine yürüyen el-Ahnef bir rivayete göre dört yüz bin, diğer bir rivayete göre ise yedi yüz bin dirhem ödemek şartıyla sulh akdetmişti. el-Ahnef Belh üzerine Esid bin el-Müteşemmisi vali tayin ettikten sonra Harezme doğru gider. Harezm Ceyhun nehri kıyısındadır. Ancak el-Ahnefburanın fethini bir türlü başaramaz. Yakın arkadaşlarıyla istişarede bulunduktan sonra Hudayn bin el-Münzir Ona şöyle der: “Amr bin Madikerib der ki:Eğer bir şeye gücün yetmezse onu bırak ve gücün erişinceye kadar da ona ilişme. ”
Useyd Belhe varıp buranın halkıyla sulh akdetmişti. Belhliler Useyde bir sürü dirhem ve dinarın yanı sıra birçok davar ve hediyeler sunmuşlardı. Useyd onlara şöyle demişti: “Biz sizinle bunlar üzerine anlaşma yapmadık!” Onlar da: “Doğru, bunun üzerine anlaşma yapmadınız, ancak biz bu hediyeleri bu günkü idarecilerimize takdim ediyoruz.” diye karşılık vermişler, Useyd de bunun üzerine: “Bu verdikleriniz benim hakkım mıdır, değil midir, bilemeyeceğim; ancak bunları şimdilik yanımda tutuyorum” demişti. el-Ahnef oraya vardığında durumu haber vermişlerdi. Onlara bu hediyeler hakkında sorular sorduğunda Useyde dediklerini Ona da tekrarlamışlardı. el-Ahnef de bu hediyeleri alıp ibn Amire gidip durumu anlatmış, O da şöyle demişti: “Ey Ebu Bahr, al bunları!” el-Ahnefin: “Benim bunlara ihtiyacım yoktur” demesi üzerine de ibn Amir bunları almıştı.
Hasan el-Basri şöyle der: “el-Kureşı onları malına katmıştı. Zaten o bu gibi şeyleri mala katanlardan idi.”
ibn Amir bütün bu fetihleri gerçekleştirdikten sonra Müslümanlar Ona şöyle demişlerdi: “Senin Fars, Kirman, Sicistan ve Horasan bölgeleri gibi geniş arazileri fethetmen şimdiye kadar kimseye nasip olmamış büyük fetihlerdir. ” Amir onlara şöyle karşılık vermişti: “Evet, inşaallah bütün bunlardan elim boş olarak ayrılıp gitmekle Allaha karşı olan şükrümü mutlaka eda edeceğim. Ben buradan itibaren ihrama girerek gidiyorum.” Gerçekten Nisaburda ihrama girerek Osmanın huzuruna gitmiş ve yerine Horasanda Kays bin Heysemi vekil olarak bırakmıştı. Kays bin Heysem Toharistana girdikten sonra Onunla sulh akdetmeyen ve boyun eğmeyen bir tek şehir bile kalmamıştı. Simincana geldiği zaman buranın halkı itaat etmek istememiş, O da onları muhasara ederek şehri kılıç zoruyla fethetmişti.