Vakidinin söylediğine göre bu senenin Rabiulevvel (23 Mart – 21 Nisan 638) ayında Ömer, Muğire bin Şubeyi Basra Valiliğinden alarak yerine Ebu Musayı tayin etmiş ve Ona Muğire bin Şubeyi kendisine göndermesi için emir vermiştir.
Onun görevden alınmasının sebebi, Ebu Bekre ile Muğire bin Şube arasındaki anlaşmazlık olmuştur, ikisi de komşu olup aralarında bir yol bulunmaktaydı. Her ikisinin de bir odası ve karşılıklı pencereleri vardı. Bir gün Ebu Bekrenin yanına bir kaç arkadaşı gelmiş, oturmuş konuşuyorlardı. Bu arada bir rüzgar esmiş ve pencerenin kanadını açmıştı. Ebu Bekre pencereyi kapatmak üzere kalktığında Muğirenin de aynı şekilde penceresinin kanadının açık olduğunu ve Muğirenin bir kadının bacakları arasında oturmakta olduğunu gördü. Ebu Bekre çevresinde bulunanlara: “Kalkın ve olanı bir görün” deyince onlar da ayağa kalkarak bakmağa başladılar. Bunlar Ebu Bekre, Nafi bin Kele, Ebu Bekrenin anne bir kardeşi Ziyad bin Ebih ile Şibl bin Mabed el-Beceli idi. Ebu Bekre kendilerine: “Şahit olun” deyince onlar: “Bu kadın kim oluyor” diye sordular. Ebu Bekre şöyle cevap verdi: “Bu Ümmü Cemil bin elEfkamdır” Ümmü Cemil, Amir bin Sasaoğullarından olup Muğire ve diğer komutanların yanına gelip giderdi. Onun zamanında diğer bazı kadınlar da aynı şekilde davranırdı. Kadın ayağa kalkınca iyice gördüler. Muğire, namaz kıldırmak için dışarı çıkınca Ebu Bekre engelolmuş ve Ömere yazılı olarak durumu bildirmişti. Bunun üzerine Ömer, Ebu Musayı Basraya vali olarak tayin etmiş ve Ona sünnete uymayı emretmiş idi. Ebu Musa: “O zaman bu konuda Resulallahın ashabı ile bana yardımcı ol, çünkü onlar bu ümmet arasında tuz gibidirler” deyince Ömer kendisine: “Arzu ettiğin kimseyi yanına alabilirsin” diye cevap verdi. Bu sefer Ebu Musa, yanına yirmi dokuz kişi almıştı. Bunlar arasında, Enes bin Malik, imran bin Husayn ve Hişam bin Amir de vardı. Ebu Musa onlarla birlikte yola çıkarak kendisinin emir olarak tayin edildiğini belirten mektubu Muğireye teslim etti. Bu mektup son derece özlü ve beliğ ifadeler taşıyordu: “Bana çok büyük bir haber ulaştığından Ebu Musayı emir olarak gönderiyorum, Sen elinde ne varsa ona teslim et ve alelacele yanıma gel!” Muğire Ebu Musaya Akile adındaki küçük bir cariye hediye etti.
Muğire, Ebu Bekre ve diğer şahitler birlikte yola koyuldular ve Ömerin yanına geldiler. Muğire Ömere: “Şu kullara bir soruver, beni nasıl gördüler? Benim yüzüm onlara mı dönüktü, yoksa arkam mı dönüktü? Kadını nasıl gördüler ve onu tanıdılar? Eğer onlar beni önümden gördülerse ben nasıloldu da örtünmedim? Beni arkamdan gördülerse kendi evimde ve hanımımın üzerinde iken bana bakmayı nasıl kendileri için helal kabul ettiler? Allaha yemin ederim, ben hanımımdan başkasına varmış değilim.” Onun hanımı Umm Cemil bin el-Efkama oldukça benziyordu.
Ebu Bekre kendisini Umm Cemil üzerinde ipliğin iğnede olduğu gibi gördüğünü söyleyerek onları arkalarını dönmüş olarak gördüğünü belirtti. Şibl ve Nafi de aynı şekilde şahitlik yaptılar. Ziyad ise şöyle dedi: “Ben onu bir kadının bacakları arasında oturmuş gördüm. Kına-Ianmış ve çırpınan iki kadın ayağı ile üstleri açık iki kalça gördüm. Şiddetli bir itişme sesi işittim.” Ömer kendisine: “ipliğin iğnede olduğu gibi gördün mü?” diye sorunca o:
“Hayır” diye cevap verdi. Bu sefer Ömer: “Peki kadını teşhis edebilir misin?” diye sorunca Ziyad: “Hayır, ama hayal-meyal hatırlıyorum” diye cevap verdi. Bunun üzerine Ömer: “Sen kenarda dur” dedikten sonra diğer üç kişiye iftira cezası uygulanmasını emretti. Bunun üzerine Muğire: “Bu kulların bana yaptıklarına karşılık sen de benim yüreğimi soğut” dediyse de, Ömer kendisine: “Sus, Allah sesini kısacısa. Allaha yemin ederim, eğer şahitlik tamamlanmış olsaydı seni kendi taşlarınla taşlamış olacaktım.” diye payladı.