Bu yıl içerisinde Cezire fethedildi.
Bundan önce Saadın Cezıre bölgesine asker göndermesinden söz etmiş bulunuyoruz. iyad bin Ganm ve beraberindekiler yola koyulunca Saad Süheyl bin Adiyi de Rakkaya göndermiş idi. Cezıre halkı Kufelilerin durumunu haber alınca Hıms üzerine gitmekten vazgeçerek kendi bölgelerine geri çekildiler. iyad, onların bulundukları bölgeye inince kendisiyle barış yapıncaya kadar muhasaraya devam etti. Cezıre Bölgesinin ortalarında bir yerde iken kendisine barış teklifınde bulundular, O da tekliflerini kabul edip antlaşma yaptı. Böylelikle bunlar Zımmi oldular. Diğer taraftan Abdullah bin itban, Musul üzerinden Nasibıne kadar çıktı. Nasibinliler de kendisiyle karşılaştıklarında barış teklifini yaparak Rakkalıların yaptığını yaptılar. iyada bu konuda mektup yazınca o da tekliflerini kabul etmiş ve antlaşma yapmıştı. Diğer taraftan Velid bin Ukbe de Kufeden çıkıp Cezire halkı üzerine gelmişti. Cezire Araplarının Müslümanları da kafirleri de, iyad bin Nizarlılar hariç, Onunla birlikte oldular. iyadlılar Bizans topraklarına girip orada kaldılar. Velid de bunu yazdığı bir mektupla Ömere bildirdi.
Müslümanlar, Rakka ile Nasibini aldıktan sonra, iyad yanına Süheyl ile Abdullahı da alarak hep birlikte Harran üzerine gittiler. Oraya vardıklarında Harran halkı cizye vermek teklifinde bulundu. O da bu teklifi kabul etti. iyad Süheyl ile Abdullahı Ruha üzerine göndermiş, Ruhalılar onların cizye ödeme teklifini kabul etmişlerdi. Daha sonra Cezire Bölgesinde zorla aldıkları bütün yerleri de zımmilik statüsünde değerlendirdiler. Cezire bölgesi her taraftan daha çok kolay fethedilen bir yer oldu. Süheyl ile Abdullah da Küfeye döndüler. Ebü Ubeyde, Cabiyeden ayrıldıktan sonra Ömere mektup yazarak Halidi Medineye alması halinde iyad bin Ganmı kendisine katmasını istedi. Ömer iyad bin Ganmı Ebü Ubeydenin yanına gönderdi. Habib bin Meslemeyi Cezire Bölgesinin Acemleri üzerine ve savaş işlerinin başına getirirken, Velid bin Ukbeyi Cezire bölgesinin Arapları üzerine tayin etti.
Ömer Velidin Araplardan Bizans topraklarına girenlere dair mektubunu alınca Bizans Kralına şöyle bir mektup yazdı:
“Araplardan bir kesimin bizim yurdumuzu bırakıp senin yurduna gelmiş olduğunu duymuş bulunuyorum. Allaha yemin ederim, ya bu kesimi gelmek üzere yurdundan çıkarırsın yahut biz de yurdumuzda bulunan hristiyanları senin ülkene gitmek üzere çıkartırız.” Bunun üzerine Bizans kralı bu Araplardan dört bin kişiyi yurdundan çıkartmış, geriye kalanlara ise Bizans ülkesinin Şam ile Cezireye yakın bölgesine dağılmışlardı. işte Arap topraklarında bulunan her Iyadlı bu geri dönen dört bin kişinin soyundan gelir.
Velid bin Ukbe, Tağliblilerden islama girmelerinin dışında hiç bir şey kabul etmemiş ve onlar hakkında Ömere mektup yazmıştı. Ömer de kendisine şu mektubu yazdı:
“Senin bu dediğin husus Arap yarımadasındadır, oradakilerden islamın dışında hiç bir şey kabul edilmez. Sen onları çocuklarını hristiyanlaştırmamaları ve islama girmek isteyen kimseleri alıkoymamak şartıyla serbest bırak.”
Tağlibliler güçlü ve kendilerini savunabilir, onurlu kimselerdi. Velid onların üzerine bu şekilde giderken Ömer Onun, üzerlerinde baskı kurmasından çekinmiş, görevinden almış ve onların başına Furat bin Hayyan ile Hind bin Amr el-Cumeliyi tayin etmişti.
ibn ishak der ki: Cezirenin fethi hicretin 19. (2 Ocak – 20 Aralık 640) yılında olmuştur. Yine Onun dediğine göre Ömer Saad bin Ebi Vakkasa şöyle bir mektup göndermiştir: “Allah Şam ile Irak bölgelerinin fethedilmesini nasib ederse Cezireye bir ordu gönder ve ordunun başına Halid bin Urfuta ya da Haşim bin Utbe, yahut iyad bin Ganmdan birisini komutan tayin et.”
Saad bunun üzerine: “Müminlerin emirinin iyadı son olarak zikretmesinin tek sebebi iyadı sevmesidir. Ben de Onu komutan tayin ediyorum.” dedikten sonra iyadı aralarında Ebu Musa el-Eşari, kendi oğlu Ömer bin Saad olduğu halde bir ordunun başında göndermişti. Kendi oğlu Ömerin komutan olarak hiç bir yetkisi yoktu. iyad yola koyulup ordusuyla birlikte Ruhada konakladı. Ruha halkı onunla Harran halkının şartlarıyla barış antlaşması yaptı. Diğer taraftan iyad, Ebu Musayı Nasibine göndermiş, O da orayı fethetmişti. Kendisi de Dara üzerine giderek orayı fethetti. Ayrıca Osman bin Ebil-Ası Erminiye er-Rabiaya göndermiş, Osman da Erminiyelilerle çarpışmıştı. Bu çarpışmalarda Safvan bin el-Muattal şehit olmuş, sonunda Erminiye halkı Osman ile cizye vermek şartıyla barış yapmıştı. Bundan sonra ise Filistin topraklarındaki Kaysariyye fethedilmiş, Heraklieus da ülkesine kaçmıştı.
Bu görüşe göre Cezireyi fethedenler Irak bölgelerini fethedenler olmuş oluyor, fakat çoğunluk onun Şamlılar tarafından fethedildiği görüşündedir. Bunlara göre, iyad bin Ganmi Cezireye gönderen Ebu Ubeydedir.
Denildiğine göre, Ebu Ubeyde vefat edince yerine iyadı tayin etmiş ve Onun Hıms, Kınnesrin ve Cezire bölgelerinin valiliğine tayin edildiğine dair Ömerin mektubu gelince iyad Hicretin 18. yılının Şaban ayının (7 Ağustos – 4 Eylül 639) ortalarında beş bin asker ile birlikte Cezire üzerine yürümüştür. Ordusunun sağ kanadının başında Said bin Amir bin Hizyem el-Cumahi, sol kanadının başında Safvan bin el-Muattal, ileri kuvvetlerinin başında ise Hubeyre bin Mesruk bulunuyordu. iyadın keşif kuvvetleri Rakkaya varıp orada çiftçilerin üzerine bir baskın yapmış ve Rakka şehrini muhasara etmişlerdi. Diğer taraftan iyad çeşitli seriyyeler göndermiş, gönderdiği bu seriyyeler de esir ve yiyecek şeyler getirmişlerdi. Rakka şehrinin muhasarası altı gün sürmüş, daha sonra Rakkalılar barış antlaşması yapmak istemişlerdi. Onlarla canları, malları, çoluk çocukları, şehirlerinin güvenlik altında olması şartıyla antlaşma yaptı ve şunları da ekledi: “Arazi bizimdir, çünkü biz buraya ordumuzla gelmiş ve onu mülk olarak elimize geçirmiş bulunuyoruz.” Böylece araziyi onlara haraç ödemeleri şartıyla bırakmış ve cizye ödemek mükellefiyetini koymuştu. Daha sonra Harran üzerine yürümüş, orayı kuşatmak üzere bir bölük asker bırakmıştı. Bunların başında ise Safvan bin el-Muattal ile Habib bin Mesleme bulunuyordu. Kendisi ise diğer askerlerle birlikte Ruha üzerine yürümüştü. Ruhalılar kendisiyle çarpıştıktan sonra yenilgiye uğradılar ve Müslümanlar onları şehirleri içinde muhasara altına alınca barış teklifinde bulundular. iyad da onların bu teklifini kabul etti. Bundan sonra iyad Harrana döndüğünde Safvan ile Hubeybin Harrana bağlı birtakım kasabaları ellerine geçirmiş olduklarını gördü. Bu kasabaların halkları kendisiyle RuMlıların şartlarına benzer şartlarda antlaşma yaptılar.
iyad gazasını yapar ve ondan sonra RuMya dönerdi. Sumeysatı fethetmiş, oradan Serik, Ras Keyfa ve el-Ard el-Beydayı fethederek bura halkıyla Ruhalılarla yapılan şartların aynısıyla barış yapmıştı. Daha sonra Sümeysat halkı antlaşma şartlarına uygun hareket etmeyince iyad tekrar bunların üzerine yürüyüp kalelerini fethedinceye kadar onları kuşatma altında tuttu. Daha sonra Fırat kenarında bulunan birtakım kasabaların üzerine gitti ki bu kasabalar, Cisr Menbic ve ona yakın yerler idi. Bütün buraları da fethettikten sonra üzerine yürüdü. Rasu Ayn Aynul-varde denilen yerdir. Halk kendisini savunmaya alınca iyad burayı bırakıp Tel Mevzen üzerine yürümüş, burayı da 19. yılda Ruha halkının antlaşmaları şartıyla fethetmişti. Oradan Amid üzerine giderek burayı muhasara altına almıştır. Amid halkı kendisiyle savaştıktan sonra yine Ruhalıların barış şartları ile antlaşma yaptılar. Meyya Farikini de aynı şartlarla fethetmiş, orandan Kefer Tusaya geçmiş, oradan da Nasibine gitmişti. Nasibinliler önce kendisiyle savaştıkları halde daha sonra Ruhalıların barış şartlarıyla barış yaptılar. Ayrıca iyad, Tur Abdın ile Mardin Kalesini de fethetmiştir. Oradan Musul üzerine geçerek Musulun iki kalesinden birisini fethetmiştir. Diğer bir rivayette, iyadın Musula kadar varmadan Zevzan komutanın gelerek onunla barış antlaşması yaptığı ve daha sonra Erzen üzerine giderek orayı fethettiği, arkasından yola koyulup Bitlise kadar vardığı, Hilat (Ahlat)a da varmış olduğu, buranın komutanının kendisiyle barış yaptıktan sonra Erminiyenin Aynulhamidasına kadar vardığı, arkasından Rakkaya varıp, oradan da Hımsa geçtiği ve hicretin 23. yılında vefat ettiği söylenmiştir.
Ömer, Said bin Amir ibn Hizyemi komutan olarak tayin etmişse de aradan fazla süre geçmeden vefat etmiştir. Daha sonra ise Ensardan Umeyr bin Saadı görevlendirmiş, O da büyük bir çarpışmadan sonra Rasu Aynı fethetmiştir.
Denildiğine göre, Umeyr bin Saadı Rasu Ayn üzerine göndermiş, O da orayı çok çetin bir çarpışmadan sonra fethetmiştir. Yine denildiğine göre Ömer iyadın vefatından sonra Ebü Musa el-Eşariyi Rasu Ayn üzerine göndermiştir.
Denildiğine göre, Halid bin Velid Cezirenin fethinde iyad ile birlikte bulunmuş, Amidde bir hamama girerek hamamda içinde şarap bulunan bir şeyle vücudunu oğması üzerine Ömer tarafından görevden alınmıştır.
Yine denildiğine göre Halid Ebü Ubeydenin dışında hiç kimsenin komutası altında bir yere gitmiş değildir. Doğrusunu en iyi bilen Allahtır.
iyad Sümeysatı fethedince Habib bin Meslemeyi Malatyaya göndermiş, o da burayı savaş sonucunda fethettikten sonra Malatyalılar barış anlaşmasının şartlarını bozmuşlardı. Muaviye, Şam ve Cezire bölgelerinin valiliğine getirilince bu sefer oraya Habib bin Meslemeyi bir daha göndermiş, Habib yine savaş zoruyla burayı fethettikten sonra valisi ile birlikte ayrıca Müslüman bir ordu teşkil edip orada bırakmıştı.