Ebu Bekir, vefatı yaklaştığı sırada, Abdurrahman bin Avfı yanına çağırarak: “Bana Ömer bin Hattab hakkındaki görüşünü söyle” dedi. Abdurrahman: “O, senin de gördüğünden daha değerlidir, ancak bir parça sertliği vardır.” dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir şu açıklamayı yaptı: “Bunun nedeni Onun beni yumuşak görmesidir, eğer iş Ona düşerse şu anda yaptıklarının pek çoğunu yapmayacaktır. Ben, kendisini uzun uzun gözetledim. Birisine kızdığım zaman beni ondan hoşnut etmeye çalışırdI. Birisine yumuşak davrandığımda ona karşı daha sert davranmak yolunu gösterirdi.” Daha sonra Osman bin Affanı yanına çağırarak: “Bana, Ömer hakkındaki görüşünü söyle” demişti. Osman: “Onun gizledikleri açığa vurduklarından daha hayırlıdır, aramızda onun gibisi yoktur” diye cevap verince, Ebu Bekir her ikisine: “Size söylediklerimden kimseye söz etmeyiniz; Onu yapmayacak olsaydım Osmandan başkasına bu işi bırakmazdım. Fakat bununla birlikte Onun için hayırlı olan sizin görevlerinizden herhangi bir şeyi üstlenmemesidir. Keşke sizin bu işlerinize hiçbir şekilde bulaşmamış olsaydım ve daha önce geçip gitmişlerden birisi olsaydım. ”
Talha bin Ubeydullah, Ebu Bekirin yanına girerek: “Sen, insanlara Ömeri halife mi tayin ettin? Halbuki sen Onunla birlikte olduğun halde insanların Ondan neler çektiğini görüyorsun. Peki, onları Ömerle başbaşa bırakıp Rabbinle kavuşmaya giderken, Rabbin sana raiyyetinden sorarsa ne diyeceksin?” deyince, Hz, Ebu Bekir: “Oturmama yardımcı olunuz,” dedi. Yardım edip oturttular. Ebu Bekir Ona şu cevabı verdi: “Sen beni Allah ile mi korkutmak istiyorsun? Rabbime kavuşup bana soracak olursa, ben de:Senin halkın üzerine halkının en hayırlısını halife bıraktım diye cevap vereceğim.”
Daha sonra Ebu Bekir yalnız başına olduğu sırada Ömere ahitnameyi yazması için Osman bin Affanı yanına çağırıp şöyle söyledi:
“Yaz: Bismillahirrahmanirrahim. Bu, Ebu Kuhafenin oğlu Ebu Bekirin Müslümanlara yazdığı ahitnamedir. imdi… ” dedi ve bundan sonra bayıldI. Osman kendiliğinden şöylece devam etti: “imdi, ben sizlere Ömer bin Hattabı halife gösteriyorum. Bununla size yapabileceğim her türlü iyiliği yaptım.” Daha sonra Ebu Bekir kendine gelince: “Bana yazdıklarını oku” dedi. Osman Ona yazdıklarını okudu. Bunun üzerine Ebu Bekir: “Allahü Ekber” diyerek, şunları ekledi: “Baygınlığımda ölüp de benden sonra Müslümanların ihtilafa düşmelerinden korktuğunu görüyorum.” deyince, Osman: “Evet” cevabını verdi. Ebu Bekir Ona: “Allah sana islama ve Müslümanlara olan hizmetlerinin karşılığını versin.” diye dua etti.
Bu ahitnameyi yazdıktan sonra Müslümanlara okunmasını emretti.
Onları toplayıp mektubu bir kölesi ve Ömer eşliğinde gönderdi. Ömer insanlara: “Resulallahın halifesini dinleyiniz, ona kulak veriniz. ÇünkÜ O, size nasihat etmekten ve sizin iyiliğinizi istemekten geri kalmaz.” deyince, etrafta sükUnet oldu. Ahitname okununca hepsi de dinleyip itaat ettiler. Ebu Bekir halkı gözetlediği yerden: “Benim size halife olarak seçtiğim kimseyi gönül hoşluğuyla kabul ediyor musunuz? Gerçek şu ki ben, size akrabam olan birisini halife göstermedim. Ben, sizlere Ömeri halife olarak gösteriyorum. Onu dinleyin ve itaat ediniz. Allaha yemin ederim, görüşÜmün doğru olması için elimden gelen her şeyi yaptım” deyince, hazır bulunanlar “Dinledik ve itaat ettik” diye cevap verdiler. Daha sonra Ebu Bekir, Ömeri yanına çağırarak şunları söyledi: “Gerçek şu ki ben seni Resulallahın sahabileri üzerine halife olarak seçmiş bulunuyorum.” Daha sonra ona Allahın takvasının dışına çıkmamayı tavsiye ederek şöyle devam etti: “Ey Ömer! Allahın geceleyin yerine getirilmesi gereken bir takım hakları vardır, onları gündüzün kabul etmez. GündüzÜn yerine getirilmesi gereken bir takım hakları vardır, onları da geceleyin kabul etmez. O, farz yerine getirilmediği sürece, hiçbir nafileyi kabul etmez. Dikkatini çekmemiş mi ya Ömer, Kıyamet Gününde terazileri ağır gelenler hakka tabi olanlar ve onun kendilerine yüklediği ağırlıkları taşıyanlardır. Yarın haktan başka hiçbir şeyin konulmadığı bir terazinin ağır gelmesi elbette ki bir haktır. Dikkat etmedin mi ya Ömer, Kıyamet Gününde tartıları hafif gelenlerin terazileri batıla uymaları ve onun kendilerine hafif (ve kolay) olması dolayısıyladır. Yarın ancak batıl şeylerin konulup tartıldığı bir terazinin hafif gelmesi de hakkın ta kendisidir. Dikkatini çekmedi mi ya Ömer, rahat ve huzur ayeti sıkıntı ayeti ile birlikte, sıkıntı ayeti de rahat ve huzur ayeti ile birlikte inmiştir. Böylelikle müminin Allahın cennetinden ümit var, cehenneminden de korku içinde olması amaçlanmıştır. Ta ki Allahtan hakkı olmayan bir şeyi isteyip arzulamasın ve kendi eliyle kendisini attığı bir şeyden korkmasın. Hiç dikkat etmiyor musun ya Ömer, Allah cehennemlikleri işlediklerinin en kötüleriyle birlikte zikretmiştir, öyle ki ben onları hatırladığım zaman onlardan olmamayı ümit ediyorum. Diğer taraftan cennet ehlini de yaptıklarının en güzeli ile birlikte zikretmiştir. Çünkü onların ufak tefek kötülüklerini bağışlar. Onları hatırladığım zaman benim amelim nerde, onların ameli nerde? derim. Benim tavsiyelerime iyice kulak asmışsan gaip hiçbir şey, hazır olan ölümden senin için daha sevimli olmamalıdır. Zaten sen ona karşı hiçbir şey de yapamazsın. ”
Ebu Bekir vefat edip defnedildikten sonra Ömer bin Hattab minbere çıkıp Müslümanlara bir konuşma yaptı ve şunları söyledi:
“Araplar kendiliğinden yürüyüp kendisini sürenin peşinden giden yumuşak huylu develere benzer. O bakımdan bu deve kendisini sürenin kendisini nereye götürdüğüne iyice baksın. Bana gelince, Kabenin Rabbine yemin ederim, sizleri yolun doğrusuna ileteceğim.”
ilk yazdığı mektup Ebu Ubeyde bin el-Cerraha olup Onu Halidin ordusuna komutan yaptığını ve Halidi de görevden aldığını belirten mektubu olmuştu. Çünkü Ömer, Ebu Bekirin halifeliği döneminde baştan sona kadar ibn Nuveyreye savaşlarında yaptığı işler dolayısıyla kızmıştı. Yine Onun halife olarak ilk sözünü ettiği şey Halidin azledilmesi olmuş ve: “Ebediyyen benim elim altında çalışmayacaktır” diye söylemişti. Ebu Ubeydeye: “Halid kendi kendisini yalanlayacak olursa, daha önce olduğu gibi komutan Odur, yok kendi kendisini yalanlamayacak olursa o zaman sen Onun yerine komutan olacaksın. Sarığını başından al ve malını paylaştır” diye yazmıştı. Halide bu durumdan söz edilince, Haris bin Hişamın yanında bulunan kız kardeşi Fatıma ile danışmış, kızkardeşi Ona: “Allaha yemin olsun, Ömer ebediyen seni sevmez ve senin kendi kendini yalanlamandan, daha sonra da seni görevden almaktan başka bir şey istemez.” demesi üzerine kız kardeşinin başını öpüp: “Doğru söylüyorsun” diyerek kendi kendisini yalanlamayı kabul etmemişti. Bunun üzerine Ebu Ubeyde emir vererek, Halidin başındaki sarığı aldırdı ve malını ikiye böldü. Daha sonra Halid, Ömerin yanına Medineye gitti. Onun Şamda MüsIümanlarla birlikte kaldığı da söylenmiştir ve doğru olan da budur.