Abdullah bin Mesud der ki: “Resulallahtan sonra öyle bir durumda olduk ki, şayet yüce Allah bize Ebu Bekiri ihsan etmemiş olsaydı, helak olup gidebilirdik. O, bizi çocuklu-çocuksuz her bir devenin sırtında çarpışmaya, her bir Arap bölgesine gitmeye ve ölümümüz gelinceye kadar yalnız Allaha ibadet etmek üzere topladı ve birleştirdi. Allah, Ebu Bekire onlarla savaşmak azmini vermişti. Allaha yemin ederim. O, irtidat edenlerden ya onları küçük düşÜren programım, ya da sürgünleriyle sonuçlanacak savaştan başkasını kabul etmiyordu. Onları küçük düşüren programı şuydu: Kendilerinden öldürülenlerin Cehennemde, bizden öldürülenlerin Cennette olduğunu kabul edecekler, bizden öldürülenlerin diyetini ödeyecekler. Buna karşılık bizler onlardan aldığımızı ganimet olarak almış olacağız. Ayrıca, onların bizden almış olduklarını bize geri vereceklerdi. Sürgün savaşı ise, onların ülkelerinden çıkarılmaları demekti.”
irtidat ile ilgili haberlere gelince: Peygamber vefat edip Ebu Bekir de Üsame Ordusunu yola gönderdikten sonra, Araplar irtidat etti ve her tarafı ateş sardı. Bütün kabileler ya genel olarak, ya da kısmen irtidat etti. Yalnızca Kureyş ve Sakifliler irtidat etmemişti. Müseylime ve Tulayhanın durumları gittikçe güçleniyordu. Tulayhanın etrafında Tayy ve Esed kabilelerinin büyük çoğunluğu toplanmıştı. Uyeyne bin Hısna uyarak Gatfanlılar da irtidat etmişti. Uyeyne: “(Esed ve Gatafanlıları kastederek) iki antlaşmalı kabileden bir peygamber, bizim için Kureyşten bir başka peygamberden daha iyidir. Üstelik Muhammed ölmüş, Tulayha ise hayatta bulunuyor.” demişti. Bunun üzerine Tulayhaya tabi olmuş, Gatafanlılar da Onu izlemişti. Peygamberin elçileri Yemameden Esedden, ve başkalarından geldiğinde Nebi vefat etmiş bulunuyordu. Bu nedenle mektuplarını Ebu Bekire sunmuş ve Ona Müseylime ile Tulayhanın durumunu bildirmişlerdi. Bunun üzerine Ebu Bekir onlara: “Diğer emirlerinizin elçileri ve başkaları sizin nitelendirdiğiniz durumdan daha da beterini bildirmek üzere, bekleyiniz.” dedi. Gerçekten de durum böyle oldu. Peygamberin emirlerinin mektupları dört bir taraftan geliyor ve Arapların tamamen ya da kısmen isyan ettiklerini ve Müslümanlara musallat olduklarını bildiriyordu. Ebu Bekir ise, Resıllullahin gönderdiği elçiler aracılığıyla nasıl savaş emrini veriyor idiyse, öylece emir veri-yordu. Elçilerini emirleriyle donatıp geri gönderiyor, onların elçilerinin peşine başka elçiler gönderiyordu. Onlarla yaptığı bu görüşmelerle Usamenin gelişi için vakit kazanıyordu. O sırada Resulallahın Kuzaa ile Kelb üzerindeki emirleri imruul-Kays bin el-Asbağ el-Kelbi, Kayn üzerinde Amr bin el-Hakem, Saad-Hüzeym üzerinde Muaviye elValibi bulunuyor idi. Vediatul-Kelbi kendisine uyanlarla birlikte irtidat etmiş, Imruul-Kays ise dini üzerinde kalmıştı. Kaynlı Zümeyl bin Kutba irtidat etmiş, Amr ise dini üzere kalmıştı. Saad-Hüzeymden Muaviye de kendisine uyanlarla birlikte irtidat etmişti. Ebu Bekir Imruul-Kaysa (ki Hazreti Hüseynin kızı Sükeynenin dedesidir) mektup yazdı. O da Vedia ile Amr üzerine yürüdü. Zümeyl ile Muaviye el-Uzriyi beklemeye başladı. Bu sırada Usamenin süvarileri Kuzaalıların yurdunun tam ortasına geldi. Onların üzerine bir hücum tertipleyip ganimetI er alarak salimen geri döndüler.