Bu senenin Rabiülahir (18 Temmuz – 15 Ağustos 630) ayında Peygamber Ali bin Ebi Talibi bir Seriyyenin başında olmak üzere Tayyoğulları diyarına göndererek putları el-Felesi yıkmasını emretti. Ali onların üzerine yürüdü ve baskın yaptı. Ganimet aldı, putlarını da kırdı. Putun üzerinde iki tane kılıç vardı. Bu iki kılıçtan birisinin adıMilizem öbürünün adı iseResub idi. Ali bu iki kılıcı da alarak Resulallaha götürdü. Bu iki kılıcı adı geçen puta Haris bin Ebu Şimr hediye etmiş ve putun üzerine asılmışlardı. Ali Hatim-i Tainin kızım esir almış ve Resulallahın huzuruna Medineye getirmişti. Peygamber onu serbest bıraktı.
Adiyy bin Hatimin Müslüman olmasına gelince… Adiyy der ki: “Resulallahın süvarileri gelerek kız kardeşimi ve bazı kimseleri esir alıp Resulallahın huzuruna götürdüler. Benim kız kardeşim:Ey Allahın Resulü, babam öldü. Beni himaye eden de ortalıkta yok. Bunun için beni serbest bırak. Allah sana da ihsan buyursun deyince Nebi:Seni himaye eden kimdir? diye sorunca, kız kardeşim,Adiyy bin Hatimdir dedi. Bu sefer Peygamber:Allahtan ve Resulünden kaçan mı? diye söyledi. Daha sonra Onu serbest bıraktı. yanında ayakta dikilmiş bir adam vardı. O Ali bin Ebi Talibdi. Kız kardeşime:Sana bir şeyler hediye etmesini iste deyince, kız kardeşim, kendisine bir şeyler hibe etmesini istedi. O da bu konuda gerekli emirleri vererek Onu giydirdi ve harçlık verdi.” Adiyy, anlatmasına devam ediyor: “Ben Tayy Kabilesinin kralı idim. hristiyan olduğum halde onlardan, kendim ganimetlerin dörtte birini alıyordum. Fakat Resulallahın süvarileri gelince, İslamdan kaçıp Şama gittim ve hiç olmazsa dindaşlarımın yanında olurum, dedim. Ben Şamda bulunuyorken kız kardeşim çıkageldi. Beni kendisini bırakıp ailemi alıp kaçmamdan dolayı kınamaya başladıktan sonra şöyle söyledi:Ben senin acilen Muhammedin yanına gidip Ona katılmanı öngörüyorum. Eğer O bir peygamber se daha erken mensup olanın bir üstünlüğü olur. Yok, eğer bir hükümdar ise sen yine mevkiini kaybetmeden şerefle durursun.” Adiyy devam ediyor: “Bunun üzerine Resulallahın huzuruna varıp ona selam vererek kendimi tanıttım. Beni alıp evine götürdü. Zayıfça bir kadın onunla karşılaştı. Onun durmasını istedi. O da uzun bir süre onunla birlikte durdu. Bu kadıncağız ihtiyacını söylüyordu. Ben kendi kendime:Bu kralolamaz, dedim. Daha sonra evine girdim. Beni bir yastık üzerine oturttuğu halde kendisi yere oturdu. Ben yine kendi kendime:Bu kralolamaz dedim. Bana şöyle söyledi:Ey Adiyy, sen ganimetten dörtte bir alıyorsun halbuki bu senin dininde de helal değildir. Belki bizi görmüş olduğun şu muhtaç halimiz ve düşmanlarımızın çokluğu seni Müslüman olmaktan alıkoyabilir. Fakat ben Allaha yemin ediyorum, mal onlar arasında öyle bir çoğalacak ki onlardan bu malı alacak bir kimse bulunmayacaktır. Allaha yemin ederim sizler ta Kadisiyyeden bir kadının devesine binip şu Beyti ziyaret etmek üzere geleceğini ve Allahtan başka kimseden korkmadığını işiteceksinizdir. Allaha yemin ederim sizler Babilin beyaz köşklerinin fethedildiğini işiteceksinizdir.”
Adiyy devam ediyor: “Bunun üzerine Müslüman oldum. Ben beyaz köşklerin fethedildiğini gördüm. Bir kadının Beytullahı ziyaret etmek için Allahtan başka hiç kimseden korkmayarak evinden çıktığını da gördüm. Allaha yemin ediyorum üçüncüsü de gerçekleşecektir. Mal öyle bir çoğalacak ki onu kabul edecek hiç kimse bulunmayacaktır. ”