"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Amr bin ümeyyenin ebu süfyanı öldürmek üzere gönderilmesi

Asım ve arkadaşları öldürülünce, Resulallah Amr bin Ümeyye ed-Damriyi Mekkeye Ensardan bir kişi ile birlikte göndererek onlara Ebu Süfyan bin Harbı öldürmelerini emretti. Amr dedi ki: “Ben ve bana ait olan bir deve ile birlikle yola çıktık. Arkadaşım ayağından rahatsız idi. O bakımdan Batn-ı Yecec denilen yere gelinceye kadar deveme o bindi. Yolun kenarında devemizi bağladık ve arkadaşıma:Haydi Ebü Süfyanı öldürmek üzere gidelim, dedim.” Amr devamla: “Eğer bir şeyden korkacak olursak gel yetişip deveye bin, Resulallaha durumu bildir ve beni burada bırak, diye hatırlattım. ”
Şehre gizlice ve alelacele girdiler.
(Amr): Mekkeye girdiğimizde daha önce hazırlamış olduğum bir hançer vardı. Birisi bana engel olacak olursa onu öldürmek üzere yanıma almıştım. Arkadaşım bana dedi ki: Ne dersin önce tavaf edip sonra da iki rekat namaz kılmakla işe başlayalım mı? dedi. Ben de ona: Şu anda Mekkeliler sohbet yerlerinde oturuyorlar ve ben bunları biliyorum, dedim. Bu şekilde Kabeye varıncaya kadar yolumuza devam ettik. Kabede tavaf edip namaz kıldık. Daha sonra onların bir toplantı yerlerinden geçerken aralarından birisi avazı çıktığı kadar bağırarak: “Bu Amr bin Ümeyyedir” dedi. Mekkeliler bize hücum ederek: “Bu ancak kötülük yapmak üzere gelmiştir.” dediler. (Amr Cahiliyeden beri cesur ve kurnaz birisiydi). Anlatmaya devam ediyor: “Ben de arkadaşıma:Kaç ve kurtul, işte korktuğum buydu. Ebü Süfyanın yanına varmaya imkan yok, kendini kurtar dedim. Daha sonra hızlıca koşup dağa tırmanıncaya kadar yolumuza devam ettik. Bir mağaraya girip orada iki gece -bizi takip etmelerinin sonunun gelip gelmediğine bakmak üzere- bekledik. Allaha yemin ederim, ben mağarada iken Osman bin Malik et-Teymi atının sırtında gelip mağaranın ağzında dikildi. Ben hançerimi alarak çıktım ve ona bir darbe indirdim. Fakat ölmedi ve öyle bir bağırdı ki bütün Mekke halkı sesini işitti. Mekkeliler bulunduğu yere geldiler, ben de yerime geri döndüm. Henüz can çekişmekte iken yetiştiler ve:Seni kim vurdu? diye sorduklarında Osman:Amr bin Ümeyye deyip öldü. Fakat bulunduğum yeri söyleyemedi. Onların arkadaşlarının durumu beni aramaya imkan vermedi. Onu taşıyıp gittiler. Bizi aramalarının sonu gelinceye kadar mağarada iki gün daha kaldık. Daha sonra Tenime vardık. Orada Hubeybin idam edildiği ağacı gördük. Çevresinde bekçiler vardı. Ben asılı olduğu ağaca çıkarak Onu sırtıma alıp taşımaya başladım. Kırk adım kadar ilerlemiştim ki beni yakalamak üzere birbirlerini çağırdılar. Ben de bırakmak zorunda kaldım. İzimi sıkı bir şekilde takip ettiler. Ben ise hızlıca yoluma devam ettim. Yorulup geri döndüler. Ensardan öbür arkadaşım ayrılıp deveye binerek Peygamberin yanına gidip durumdan haberdar etti. Hubeybi ise sanki yer yutmuşçasına bundan sonra kimse göremedi. ”
Amr anlatmasına devam ediyor: “Dacanan diye bilinen bir mağaraya girinceye kadar yoluma devam ettim. Oklarım ve yayım yanımda idi. Ben bu mağarada iken Düeloğullarından koyun güden uzun boylu tek gözlü birisi yanıma giriverdi.Bu adam kim? diye sorunca ben de:Düeloğullarından dedim. Yanıma uzanıp şu mısraları şarkı gibi okumaya başladı:
Hayatta kaldıkça Müslüman olmayacağım Müslümanların dinini din tutmayacağım”
Daha sonra bu kişi uykuya daldı. Ben de onu öldürüp yoluma devam ettim. Yolda Kureyşin Resulallahın durumunu haber almak üzere göndermiş olduğu iki kişiyi görüverdim. Onlardan birisini attığım okla öldürdüm, öbürünü de esir aldım. Peygamberin huzuruna vararak durumdan haberdar ettim. Nebi güldü ve bana hayır duada bulundu.
Yine hicretin bu yılında Resulallah, Hilaloğullarından olan ve miskinlerin annesi diye bilinen Huzeymenin kızı Zeyneble Ramazan ayında (4 Şubat – 5 Mart 626) evlenmiştir. Zeynep daha önce Tufeyl bin Harisin yanında idi. Tufeyl onu boşamıştı.

Bu sene hac işlerini müşrikler idare etti.Bu senenin Safer (13 Temmuz – 10 Ağustos 625) ayında Bir Maune denilen yerde Müslümanlardan bir grup öldürüldü.
Bunun sebebi şu idi: Amir bin Sasaaoğullarının efendisi olan Ebu Bera bin Azib bin Amir bin Malik bin Cafer Medineye gelerek Peygambere bir hediye takdim etti. Nebi bu hediyeyi kabul etmeyerek: “Ey Ebu Bera, ben hiçbir müşrikten hediye kabul etmiyorum” deyip ona Müslüman olmasını teklif etti. Ebu Bera ise ondan uzak durmadığı gibi Müslüman da olmayıp: “Senin bu işin güzel bir şeydir, ashabından birisini Necidlilere senin bu işine davet etmek üzere gönderirsen kabul edeceklerini ümit ederim” dedi. Bunun üzerine Resulallah: “Necidlilerin onlara bir kötülük yapmasından korkuyorum” deyince, Ebu Bera: “Onları ben himaye ederim” demişti.
Bunun üzerine Resulallah aralarındaşehitliğe alelacele giden diye ün yapmış bulunan Ensardan el-Münzir bin Amr, el-Harise bin es-Simme, Haram bin Milhan, Amir bin Fuheyre ve başkalarının da bulunduğu yetmiş kişiyi gönderir. Bu gönderilenlerin kırk kişi olduğu da söylenmiştir. Bunlar Amiroğullarının diyarı ile Süleymoğullarının düzlüğü arasındaki bir yer olanBir Maune denilen yere varıncaya kadar yollarına devam ettiler. Buraya varıp konakladıklarında Haram bin Milhanı Peygamberin mektubunu götürmek üzere Amir bin et-Tufeyla gönderdiler. Amirin yanına vardığında mektuba hiç göz atmadan Haramın üzerine atılıp öldürdü. Amir, Harama hançerini saplayınca Haram: “Allahu Ekber, Kabenin Rabbine yemin ederim kazandım” diye seslendi. Bunun üzerine Amir, Amiroğullarını çağırdıysa da onlar: “Biz Ebu Beranın himayesini bozmayız, çünkü Ebu Bera onları himaye etmiş bulunuyor” diyerek kabul etmediler. Bu sefer Amir, Süleymoğulları olan Usayya, Ril ve Zekvanı yardıma çağırdı. Onlar çağrısını kabul ederek Müslümanların etrafını kuşattılar. Müslümanlar onlarla son kişiye kadar çarpışmalarına devam etti. Onlardan sadece Ensardan olan Kaab bin Zeyd kurtulabildi. Kaabı da can çekişmekte iken bırakıp gittiler. O da Hendek günü şehit olduğu zamana kadar hayatta kaldı.
Onların yakınlarında Amr bin Ümeyye ile Ensardan bir kişi bulunmakta idi. Bunlar kuşların o taraflarda dolaşmakta olduğunu görünce: “Bunun bir nedeni olmalıdır” diyerek araştırmaya başladılar. Aniden ölülerle yerlere serilmiş olarak karşılaştılar. Atlarının da oldukları yerde durduklarını gördüler. Amr: “Resulallaha yetişip durumdan haberdar edelim” dedi. Buna karşılık Ensari ise: “el-Münzir bin Amrın şehit düştüğü bir yerde ben kendimi düşünemem” diyerek o da şehit düşünceye kadar saldırganlarla çarpıştı. Amr bin Ümeyyeyi esir aldılar. Amir, Amrın Saad Kabilesinden olduğunu anlayınca serbest bıraktı. Amr da oradan ayrılıp gitti.el-Karkara denilen yerde Amiroğullarından iki kişiyle karşılaştı. Onlar da inip onunla birlikte aynı yerde konakladılar. Bu iki kişi ile birlikte Resulallahtan bir güvenlik akdi vardı. Fakat Amr bunu bilmediğinden onları öldürdü. Daha sonra durumu Peygambere haber verdi. Bu sefer Nebi: “Sen iki kişiyi haksız yere öldürmüş bulunuyorsun mutlaka onların diyetini ödeyeceğim” diye buyurduktan sonra Resulallah: “Bu Ebu Beranın marifetidir” dedi ve durumdan oldukça etkilenmiş olduğunu belli etti.
Öldürülenler arasında Amir bin Fuheyre de vardı. Amir bin et-Tu-feyl şöyle dermiş: “Onların aralarında öldürülüp de yer ile gök arasında yükseltilen kişi kimdi?” Bu sefer ona: “O Amir bin Fuheyredir” cevabını verdiler. Hassan bin Sabit de Ebu Beraoğullarını Amir bin et-Tufeyle karşı kışkırtarak şöyle demiştir:Ey yiğitler doğuran annenin oğulları,

Yezidin koruyucuları iken, hoşunuza gider mi ?Amirin Ebu Beraya tahakküm edip

Ahdini bozması? Hataen yapılan kasten gibi olamaz.
Kaab bin Malik de şöyle der:Ebu Beranın himayesinin bozulması Herkesin yüzünü ateş gibi kızarttı
Bundan başka daha bir takım beyitler de söylenmiştir.
Ebu Beranın oğlu Rabia durumu haber alınca Amir bin et-Tufeyl üzerine hamle yapıp Ona bir darbe vurdu. Amir atından düşerken: “Ölecek olursam kanımı talep etmek amcama aittir” diye söyledi.
Yüce Allah, Bir Maunede şehid edilenler hakkında Kurandan bazı ayetler indirmiş, bunlar daha sonra nesh edilmiştir: “Kavmimize bizim durumumuzu haber vererek deyiniz ki: Biz, Rabbimize kavuştuk, O bizden razı oldu. Biz de ondan razı olduk.”