Ayşenin söylediğine göre, Resulallaha ilk olarak vahiy, sadık rüyalarla gelmeye başlamıştı. Bu rüyalar, sabah aydınlığı gibi çıkardı. Daha sonra kendisine yalnız kalmak sevdirildi. Hira Mağarasında geceler boyu ibadet eder, sonra da ailesinin yanına gelerek, yine aynı amaçlarla yanına azık alır giderdi. Bu durum, ansızın Cebrail kendisine görünerek gelip: “Ya Muhammed, sen Allahın resulüsün.” dediği zamana kadar sürdü. Bunun üzerine Resulallah, şöyle dedi: “Dizlerimin üstüne çöktüm. Sonra da iliklerime kadar titrer halde Haticenin yanına girdim ve şöyle dedim:Beni örtüp sarınız, beni örtüp sarınız. Bilahare korkum gitti. (Cebrail) bana bir daha gelerek:Ya Muhammed, sen Allahın resulüsün dedi. ”
Nebi devamla dedi ki: “Kendimi yüksek bir yamaçtan atmak istedim.
Fakat bunu yapmak isteyince bir daha bana göründü ve:Ya Muhammed, Ben Cebrailim, sen de Allahın resulüsün dedi. Arkasından bana:Oku dedi. Ben kendisine:Okumam yok dedim. Beni üç kere takatim kesilinceye kadar, alıp sıktı. Sonra da şöyle dedi:Yaratan Rabbinin adıyla oku. (Alak 96/1). Ben de okumaya başladım. Arkasından Haticeye varıp:Andolsun, elden gidiyorum, kendim için korkuya kapıldım. dedikten sonra, durumumdan haberdar ettim. Bana şöyle dedi:Müjdeler olsun sana. Allaha yemin ederim, Allah seni asla yardımsız bırakmaz, seni kimseye karşı mahcup etmez. Allaha yemin ederim, sen akrabalık hakkına riayet edersin, doğru sözlüsün, emaneti yerine verirsin, zayıflara yardımcı olur, misafire ikramda bulunursun. Hak yolunda ortaya çıkan musibetlerde (başkalarına) yardım edersin. Sonra beni alarak, Varaka bin Nevfele götürdü. Varaka, Onun amcasının oğlu idi. (Cahiliyyette) hristiyanlığa girmiş, (İlahi) kitapları okumuş, Tevrat ve İncil sahiplerini dinlemişti. Hatice, Ona:Kardeşinin oğlunun dediklerine bir kulak ver. dedi. Bana sordu. Ben de kendisine durumumu haber verdim. Bana şöyle dedi:Bu, Musa bin İmrana indirilen Namusun kendisidir. Keşke, kavmin seni çıkaracağı zaman hayatta olsaydım. Bunun üzerine ben:Onlar beni (şehrimden) çıkaracaklar mıymış? diye sordum.Evet, senin getirdiğin gibi bir şey getiren herkese mutlaka düşmanlık edilegelmiştir. Şayet senin (davet) günlerine yetişecek olursam, sana son derece yardım ederdim dedi.”
kuran-ı Kerimden “Oku” emrinden sonra Nebi e indirilen:Nun, kaleme ve yazdıkları satırlara yemin olsun. (Kalem 68/1):Ey müddessir (örtülerine sarınıp bürünmüş olan> (Müddessir 74/1) ile:Kuşluk vaktine andolsun. (Duhan 1), buyrukları olmuştur.
Hatice Resulallaha, Allahın kendisine ihsan ettiği Nebilik konusundaki kanaatini pekiştirmek amacıyla şunları da söylemişti: “Amcam oğlu, sana gelen bu arkadaşın (melek) geldiği zaman beni haberdar edebilir misin?” Nebi: “Evet” dedi. Derken Cebrail geldi, Nebi de Ona geldiğini bildirdi. Bunun üzerine Hatice: “Kalk, sol baldırımın üzerine otur.” dedi. Resulallah kalkıp söylediği şekilde oturdu. Hatice sordu: “Onu görüyor musun?” Nebi: “Evet.” dedi. Bu sefer: “Kalk, sağ baldırımın üzerine otur.” dedi. O da oturdu. Hatice yine sordu: “Onu görüyor musun?” Nebi: “Evet” diye cevap verince, bu sefer örtüsünü atarak, Resulallahı kucakladı ve sordu: “Yine görüyor musun?” Bu sefer Nebi: “Hayır” dedi. Bunun üzerine Hatice şöyle dedi: “Amcam oğlu, sebat et. Müjdeler olsun, Allaha yemin ederim ki, bu bir melektir, asla şeytan değildir.”
Yahya bin Ebi Kesir der ki: “Ebu Selemeye Kuran-ı Kerimden ilk olarak neyin nazil olduğunu sordum. Bana, ilkin:Ey müddessir indi, dedi. Ben ona: Başkaları ilk olarak inen ayetlerin:Yaratan Rabbinin adıyla oku olduğunu söylüyorlar, dedim. O dedi ki:Ben Cabir bin Abdullaha sordum. Bana şöyle dedi:Ben sana Resulallahın bize anlattığından başka birşey söylemiyorum. Resulallah şöyle dedi:Hirada kaldım. Kaldığım bu süreyi bitirdikten sonra, indim, bir ses- işittim. Sağıma baktım, bir şey göremedim. Soluma baktım bir şey göremedim. Önüme baktım bir şey göremedim. Başımı yukarıya kaldırdığımda, (meleği kast ederek) Onu göklerle yer arasında bir taht üzerinde kurulmuş gördüm. Ondan korkuya kapıldım. Haticeye giderek:Beni sıkı sıkı örtünüz, beni sıkı sıkı örtünüz dedim.Üzerime de su dökünüz. Onlar dediğimi yaptılar. Bunun üzerine:Ey müddessir (örtülere bürünüp sarınmış olan) ayeti indi. Bu, sahih bir hadistir.”
Hişam bin el-Kelbi der ki: “Cebrail, Peygambere ilk olarak cumartesi ve pazar geceleri geldi. Daha sonra pazartesi günü Allahın risaleti ile göründü ve Ona abdest almasını, namaz kılmasını veYaratan Rabbinin adıyla oku buyruğunu öğretti. Resulallah, o sıra kırk yaşında idi.”
Zühri der ki: “Bir süre Resulallaha vahiy gelmedi. Bunun üzerine büyük bir üzüntüye kapıldı. Kendisini aşağıya atmak için dağ başlarına gider oldu. Ne zaman bir dağın tepesine çıktıysa, Cebrail Ona görünerek şöyle diyordu:Sen gerçekten de Allahın resulüsün. Bunun üzerine Resulallahın üzüntüsü geçer ve kendisine gelirdi. Ne zaman ki Allah, Peygamberine, Kendilerini yaratıp onları rızıklandıran Allahı bırakarak putlara taptıkları için kavmini Allahın azabıyla korkutmasını ve Rabbinin kendisi üzerindeki nimetini anlatıp durmasını emretti (ki İbn İshaka göre nübüvvet peygamberliktir); o zaman Nebi de yakınlarından güvendiği kimselere gizlice bunları anlatmaya başladı. Yüce Allahın yarattığı kullar arasında Ona ilk iman eden ve tasdik eden eşi, Hatice bint Huveylid olmuştur.”
Vakıdi der ki: “Bizim bütün arkadaşlarımız, Resulallahın çağrısını ilk olarak kabul eden Kıble ehlinden ilk kişinin Hatice olduğunu söz birliği ile ifade etmişlerdir. ”
Daha sonra Allahın, – Tevhidi ikrar edip putlardan uzak kalmaktan sonraki- ilk emrettiği farz, namaz olmuştur. Namaz, Sallallahu Aleyhi ve Selleme farz kılındığında, Cebrail yanına geldi. Mekkenin en üst yerinde idi, Vadi tarafındaki bir tümseğe vurdu, oradan bir pınar fışkırdı. Peygamber, kendisine bakıp dururken O, abdest aldı. Bununla Resulallaha, namaz için nasıl abdest alınacağını göstermek istemişti. Sonra Resulallah Onun gibi abdest aldı. Arkasından Cebrail kalkıp Peygamber Efendimizin önüne geçerek namaz kıldı. Nebi de Ona uyarak namaz kıldı. Sonra da ayrılıp gitti. Resulallah, Haticenin yanına gelerek abdest almayı öğretti. Sonra önüne geçip Ona namaz kıldırdı. Hatice de Ona uydu.