Sonra, bunları yazan dedi, “Ey muallim, sözlerin doğru; bunun için biz peşinden gelmek uğruna her şeyden geçtik. Ama bedenimizden nasıl nefret etmemiz gerektiğini bize söyle; çünkü kişinin kendini öldürmesi meşru değil, yaşamak için de, bedene yiyeceğini vermemiz gerekiyor.” İsa cevap verdi, “Bedenini bir at gibi tut; o zaman güven içinde yaşarsın. Şöyle ki, bir ata yemek ölçüyle verilir ve ölçüsüz çalıştırılır, istediğiniz gibi yürümesi için gemlenir, herhangi birini incitmesin diye bağlanır, kötü bir yerde tutulur ve itaat etmediği zaman dövülür ve sen de Barnabas, işte böyle ol ve o zaman daima Allahla yaşarsın. Benim sözlerime alınmayın, Davud peygamber de, itirafta bulunurken aynı şeyi yapmış ve şöyle demişti, “Ben sizin önünüzde bir atım ve daima sizinle beraberim” Şimdi söyleyin bana, az ile yetinen mi daha yoksuldur yoksa çok şeyi arzulayan mı? Bakın, size diyorum ki, dünyanın sağlam bir aklından başka hiç bir şeyi olmasa, kimse kendisi için bir şey biriktirmez, her şey ortak olurdu. Fakat bu durumda onun deliliği biliniyor, ne kadar çok biriktirirse, o kadar çok arzu duyuyor. Ve biriktirdikçe biriktiriyor çünkü başkalarının bedeni rahatı aynı şekilde biriktirmeyi gerekli kılıyor. Bu bakımdan, bırakın, tek bir ip size yetsin, kesenizi fırlatıp atın, hiç bir cüzdan taşımayın, ayağınızda sandal olmasın ve “Bize ne olacak” diye düşünmeyin, aksine Allahın iradesini yerine getirme düşüncesi içinde olun; O, hiç bir eksiğiniz olmayacak şekilde ihtiyaçlarınızı karşılayacaktır. Bakın, size söylüyorum, bu hayatta biriktirdikçe biriktirmek, öbüründe hiç bir şey bulamamanın kesin kanıtıdır. Kudüsü vatan edinen, Samiriyede evler yapmaz, çünkü bu şehirlerarasında düşmanlık vardır. Anlıyorsunuz değil mi?” “Evet” diye cevap verdi havariler.