Bu vaka, Amir bin Sasaa ile Haris bin Kaab arasında cereyan etmiştir. Meydana gelmesi ise şöyle olmuştu: Amiroğulları birikmiş intikamlarını almak için Harisoğullarını arıyorlardı. Bu durum üzerine Zül-Gussa adıyla bilinen Husayn bin Yezid bin Şeddad bin Kanan el-Harisi, Amiroğullarına karşı kabilesini topladı, Cufi ve Zübeyd kabileleriyle Şad Kabilesinin kolları olan Aşire (Kuşeyriyye ), Murad, Suda, Nehd, Hasam, Şehran ve Nahis kabilelerinden yardım isteyerek hayvanlarını otlatmak üzere Feyfur-Rihte bulunan Amiroğullarının üzerine yürüdü. Mezhic Kabilesi ise, adamlarının kaçmamalarım sağlamak için kendileriyle birlikte kadın ve çocuklarını da savaş yerine getirmişlerdi. Nihayet bu durum karşısında Amiroğulları da toplanıp bir araya geldiler. Amir bin Tufeyl onlara hitaben: “Ey Amiroğulları! Bizimle birlikte onlara baskın yapın, zira ben onların mallarını ganimet olarak alacağımızı ve kadınlarını esir edeceğimizi umuyorum. Böylece bir daha onların üzerinize gelmelerine imkan vermemiş olacaksınız.” dedi, bunun üzerine Amiroğulları, Amir bin Tufeylin bu çağrısını kabul ettiler ve Harisoğullarının üzerine yürüdüler. Amiroğulları, Harisoğulları ile Mezhic Kabilesine ve diğer müttefıklerine yaklaşınca, Harisoğullarının gözcüleri gelip durumu kendi kabilelerine haber verdiler. Bu arada Harisoğullarının yaşlıları da kendilerine katıldılar; böylece onlar durumdan haberdar olup uyandılar. Neticede taraflar karşılaştılar ve her kuşluk vakti savaşa Feyfur-Rihte başlamak üzere üç gün müddetle şiddetli bir şekilde savaştılar. Bu arada Sumeyl bin Aver el-Külabi ile Amr bin Subeyh en-Nehdi savaş alanında karşı karşıya geldiler. Amr bin Subeyh mızrağını çekip Sumeyle dürttü ve Sumeyl atımn boynuna sarılıp geri döndü, fakat yolda giderken Hasam Kabilesinden birisi Sumeyl ile karşılaştı ve bu adam Onu öldürüp zırh ve atım elinden aldı.
O gün bu savaşa Amir bin Tufeyl ile beraber Nümeyroğulları da katıldılar ve güçlerini gösterip çok güzel savaştılar. İşte bu savaş günü Nümeyroğulları mızraklarıyla bir araya gelip toplandıklarından sık bir ağaçlığa benzemeleri sebebiyle kendilerine Hureycetüt-Tian adı verildi.
Nümeyroğullarının bir araya gelip toplanmalarının sebebi şu idi: Amiroğulları tekrar saldırmak üzere Urkub denilen yere ricat ettiklerinde, Amir bin Tufeyl, Nümeyroğullarını sordu ve onların savaş meydanından çekilmiş olduklarını gördü. Bunun üzerine Amir bin Tufeyl geri döndü ve yüksek sesle bağırarak: “Ey Nümeyroğulları! Uyanın, yardıma gelin; zira bu günden sonra benim Nümeyroğullarına ihtiyacım kalmaz.” dedi ve bindiği atla onların arasına daldı. İşte böylece onların maneviyatları tekrar düzeldi. Bundan sonra Amiroğulları savaşa devam etmek üzere tekrar avdet ettiler. Bu sırada Amir bin Tufeylin gÖğÜS çukuru ile göbeğinin arasındaki kısımda yirmi tane mızrak yarası bulunuyordu. Amir bin Tufeyl, o gün savaşan insanların arasına girip durumları m araştırıyor ve: “Ey falan! Senin bir şey yaptığını görmüyorum; yararlı iş yapan kim varsa gelsin, bana kılıcını veya mızrağını göstersin. Yararlı bir şey yapmadıysa, öne atılsın ve yararlı bir şey yapsın.” diyordu. Bunun üzerine var gücüyle savaşıp yararlı iş yapan herkes Amir bin Tufeyle geliyor, süngüsünün veya kılıcının üzerindeki kanı ona gösteriyordu. Tam bu sırada Harisoğullarından Müshir adında birisi Amir bin Tufeyle gelip: “Ey Ebu Ali! Bak onlara ne yaptım, mızrağıma bir bak!” dedi. Amir bin Tufeyl mızrağına bakınak için ona doğru yöneldiğinde, Müshir ansızın mızrağını Amirin gözünün altına sapladı ve burasını yarıp gözünü çıkardı, sonra mızrağını olduğu gibi bırakıp kavminin yanına döndü. Müshirin bu harekete tevessül etmesinin sebebi ise, Amirin kavmine karşı yaptıklarını görmüş olmasıydı. Müshir Amir için: “Allaha and olsun ki, kavmimi helak edecek kişi budur.” demişti.
Bunun üzerine Amir bin Tufeyl de şu mealdeki mısraları söyledi:
“Biz yeni silahlarla donatılmış olarak, geniş Şehran Kabilesi nin ve bütün Kelboğulları nın üzerine geldik. Ömrüm hakkı için söylüyorum -ki ömrüm ve hayatım bana pek kolay olmayacak-, Müshirin mızrak darbesi yüzümün görünen kısmını ayıp lı hale getirdi. Artık ben tek gözlü, korkak, bir yere gidemeyen ve her bulunulması gereken yerde bir şey yapamayan yetersiz bir kişi oldum. Böyle bir gencin durumu ne kadar kötüdür?”
Amiroğulları o gün, Murad Kabilesinin reisini yaralı olarak esir aldılar; fakat yarası iyileştikten sonra onu serbest bıraktılar.
O gün, Erbed bin Kays bin Hürr bin Cafer ile Ubeyd bin Şurayh bin el-Ahvas üstün gayret göstererek başarılı savaşanların arasında yer aldılar.
Lebid bin Rabia aşağıda meali verilen mısraları söylemiştir. Bu mısraların Amir bin Tufeyle ait olduğu da söylenmektedir.
“Bekr bin Vailoğulları gibisiyle bütün geniş Şehran Kabilesine ve Kelb kabilelerine gelip, geceledik. Kim bizim misafirliğimiz gibi konaklarsa misafirlerine vereceği ziyafetten gafil olmayarak uyur. Ey kınayıcı! Eğer karşılığını vermek (veya saymak) mümkün olsaydı, onlara karşılıkları verilirdi; fakat bütün cin ve peri hepsi bize geldi. Has am, Mezhic Kabilesine denk bir kabiledir. Biz ancak kabilelerden bir kabileyiz. ”
Çok geçmeden taraflar arasında öldürme hareketi hızlandı ve her iki taraftan öldürülenler oldu. Sonra taraflar savaşı bırakıp ayrıldılar ve birbirlerine karşı ganimet almak çabasına düşmediler. Neticede bu savaşın şeref ve üstünlüğünü, göstermiş oldukları sabır ve metanetten dolayı Amiroğulları kazandı.