"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Ayn-ı ubağ vakası

Bu savaş Münzir bin Maüssema ile Haris el-Arec bin Ebu Şimr Cebele arasında cereyan etmiştir. Bir rivayete göre Harisin nesep şeceresi, Haris bin Ebu Şimr Amr bin Cebele bin Haris bin Hucr bin Numanb. Haris el-Eyhem bin Haris bin Mariye el-Oassanidir. Onun nesep şeceresi hakkında bundan başka rivayetler de vardır. Diğer bir rivayette onun Ezd Kabilesinden olup GasSana hakim olduğu söylenir. Fakat birinci rivayet daha doğrudur ve bu rivayeti nakledenlerin sayısı daha çoktur. Semuel bin Adiyadan imruül-Kaysın zırhlarını isteyen ve onun oğlunu öldüren de Haris bin Ebu Şimrdir. Bir rivayette başkasının olduğu da söylenir. Doğrusunu ise Allah bilir.

Bu savaşın sebebi şu idi: Arapların hükümdarı Münzir bin Maüssema bütün Maad Kabilesini yanına alarak Hireden hareket edip Zatül-Hıyar denilen yerdeki Ayn-ı Ubağa gelip inmiş, buradan Suriyedeki Arapların hükümdarı olan Haris el-Arec bin Cebele bin Haris bin Salebe bin Cefne bin Amr Muzeykiya bin Amir el-Gassaniye bir elçi göndererek: “Ya fidye verirsin, askerlerimi alıp döner giderim; ya da savaş ilan edersin, muharebe ederiz.” demişti.
işte bunun üzerine Haris de bir elçi gönderip: “Bize biraz mühlet ver, durumumuzu gözden geçirip düşünelim.” diye karşılık verdi. Neticede Haris askerlerini toplayıp Münzire doğru yürüdü ve ona bir elçi göndererek: “ikimiz de kavmimizin ileri gelen yaşlı iki kişisiyiz, gel askerlerimizi boş yere helak etmeyelim. Ortaya ikimizin çocuklarından birer kişi çıkıp düello yapsın, öldürülenin yerine başka biri geçsin. Eğer çocuklarımız böylece tükenirse, o zaman senin karşına ben çıkarım, aramızda galip gelen saltanat ve mülkün sahibi olur.” dedi. Bu teklif üzerinde anlaştılar. Bunun üzerine Münzir adamlarından kahraman birisinin yanına gelip ona ortaya çıkıp askerlerin arasında durmasını ve kendisini Münzirin oğlu olarak göstermesini emretti. Münzirin adamı ortaya çıkınca Haris de onun karşısına oğlu Ebu Keribi çıkardı, fakat Ebu Kerib Münzirin adamını görünce babasının yanına geri dönüp: “Bu adam Münzirin oğlu değildir, bu olsa olsa Münzirin ya kölesidir, ya da adamlarından kahraman birisidir.” dedi. Bunun üzerine babası Haris: “Ey oğulcağızım! Ölmekten mi korkuyorsun? Kavmin ileri gelen bir büyüğü olarak ben bu anlaşmayı bozacak değilim.” dedi. Bu durum karşısında oğlu Ebu Kerib geri döndü ve Münzirin adamıyla düelloya tutuştu. Neticede Münzirin adamı Harisin oğlunu öldürüp başını Münzirin önüne bıraktı, sonra tekrar düello yerine döndü. Bu defa Haris diğer oğlunu ortaya çıkarıp ona düello yapmasını ve kardeşinin intikamını almasını emretti. Bunun üzerine Harisin oğlu karşısına çıktı, fakat yanına yaklaşınca hemen babasının yanına dönüp: “Babacığım! And olsun ki, bu Münzirin oğlu değil, kölesidir.” dedi. Haris ise yine: “Oğulcağızım! Kavmin ileri gelen bir büyüğü olarak ben verdiğim sözden dönemem.” diye karşılık verdi. Bu durum karşısında Harisin oğlu tekrar geri dönüp düello yerine geldi ve onun karşısına çıktı, fakat Münzirin adamı üzerine atılıp onu da öldürdü.
Annesi bir Gassani olan ve bu sırada Münzirin tarafında bulunan Şimr bin Amr el-Hanefi bu durumu görünce Münzire: “Ey Hükümdar! Ahde vefasızlık gösterip ihanette bulunmak hükümdarların ve şerefli insanların karakterine yakışmaz. Üstelik sen amcanın oğluna iki defa ihanette bulunup gaddarlık yaptın.” dedi. Bunun üzerine Münzir ona fena halde öfkelendi ve aralarından çıkarılmasını emretti. Bu defa o da gidip Harisin askerlerine katıldı ve durumu Harise haber verdi. Haris ona: “Ne dilersen dile, isteğin yerine getirilecektir.” dedi, Şimr bin Amr da: “İsteğim senin tarafında olmak ve dostluğunu kazanmaktır.” diye karşılık verdi.

Ertesi gün olunca Haris kırk bin kişiden ibaret olan adamlarını savaşa hazırlayıp onları tahrik ve teşvik etti. Taraflar savaşa tutuşup şiddetli bir şekilde savaştılar. Bu savaşta Münzir öldürüldü ve ordusu da hezimete uğratıldı. Haris öldürülen iki oğlunun cesetlerinin iki denk çuval gibi devenin üzerine yükletilmesini ve Münzirin cesedinin de bir denk gibi bu iki cesedin üzerine konulmasını emretti, sonra: “İki dengin üzerindeki ilave yükün (Münzirin) yardımına koşun!” diye seslendi ve onun bu sözü bir darb-ı meseloldu. Bundan sonra Haris Hireye gitti ve burasını talan ederek yakıp yıktı. Bir rivayete göre öldürülen iki oğlunu burada defnetti ve üzerlerine bugün elGariyyan adıyla bilinen meşhur iki abideyi inşa ettirdi. Bu vaka hakkında İbn Ebür-Rala ed-Dubyam şu mealdeki mısraları söylemiştir: “Ayn-ı Ubağda birbirlerine denk nice hükümdar ve nice vasat insan bıraktık. Ölüm bulutları aralıksız bir şekilde onların üzerine ölüm yağdırdı. Şüphesiz ki mutsuzların rahatı ölümdedir. Ölüp de rahata kavuşmuş olanlar elbet ölü değildir, ancak ölü dirilerin ölüşüdür. ”