Ebü Ubeyde anlatıyor: “Vailin iki oğlu olan Bekir ve Tağlib kabileleri Münzir bin Maüssemanın çevresinde toplandılar. Bu toplanma kendi aralarındaki savaştan sonra olmuştu ve bu savaşta onların arasını bulan kişi Kays bin Şerahbil bin Mürre bin Hemmam idi. Münzir bin Maüssema bunlarla birlikte Akikül-Müraroğullarına savaş açtı ve Tağlib ile Bekroğullarının başına kendi oğlu Amr bin Hindi geçirip ona: Haydi dayılarınla savaş. dedi, bunun üzerine Amr onlara savaş ilan etti. Taraflar savaşa tutuştular, neticede Akilül-Müraroğulları hezimete uğratılıp esir edildiler. Alınan bu esirler ise Münzirin yanına getirildiler ve hepsi de Münzir tarafından öldürüldüler. ” Ancak daha sonra Tağliboğulları Münzire karşı çıktılar ve Suriyeye gittiler. Bunun sebebini ileride Şeybana dair haberler kısmında zikredeceğiz. Bundan sonra Bekir ve Tağliboğulları arasında savaş yeniden başladı. Bir gün Suriyedeki Gassam hükümdarı Haris bin Ebü Şimr dışarı ÇıkmıŞtı ve giderken bir grup Tağlibliye rastlamış, fakat Tağlibliler kendisini karşılamamışlardı. Kendisini sadece Tağlib Kabilesinden Amr bin Külsum karşılamıştı. Bunun üzerine Haris Ona: “Beni karşılamaktan kavmini alıkoyan nedir?” diye sordu, Amr bin Külsum: “Senin geleceğini bilmiyorlardı.” diye cevap verdi. Gassani Hükümdarı Haris: “Eğer geri dönersem onlarla öyle bir savaş yapacağım ki, bu savaş onlara gelişimin uyarısı olacak.” dedi. Bunun üzerine Amr da: “Bir kavim uyandı mı, mutlaka görüşlerinin isabeti artar, cemaatleri güçlenir. En iyisi, onların uyuyanlarını sakın uyandırına.” diyerek karşılık verdi. Onun bu sözleri karşısında Haris: “Güya sen beni onlarla korkutmağa çalışıyorsun. And içerek söylüyorum, Gassan gençleri diyarınızda at oynattıkları zaman kavminin uyanıklarının rüyasız bir uykuya daldıklarını, asıllarının kökleri kazınıp geri kalanlarının kurak – verimsiz, susuz – uzak yerlere sürüldüklerini öğreneceksin.” dedi. Bundan sonra Amr bin Külsum geri dönüp kavminin yanına geldi ve onları toplayıp şu mealdeki mısraları söyledi: “Ey Hükümdar! Lanetten uzak olasın! Bilmelisin ki, biz senin isteklerini yaptırtmayız. Yine bilmelisin ki, bizim yükümüz ağır, adamlarımızın meydana getireceği hezimet çok şiddetlidir. Zırhlar giyildiği zaman, Maaddan hiç bir kabile bize karşı koyup direnemez. ”
Haris el-Arec geri dönünce Taliboğullarına savaş ilan etti, bunun üzerine her iki taraf savaşa tutuştular ve şiddetli bir şekilde savaştılar. Neticede Haris ve Gassanoğulları hezimete uğradılar. Bu arada Harisin kardeşi ile birlikte bir çok kimse de öldürüldü. Bunun üzerine Amr bin Külsum: “Ey Haris bin Ebu Şimr! Babana yazık, başına gelen felaketten dolayı kardeşin feryat ettiği zaman ona merhamet edip yardım etseydin ya! İşte şimdi kendine yüklediğin külfetin tadını tat! Ayrıca bu konuda kardeşine ve Amir bin Ebu Hucra itirafta bulun. ” mealindeki mısraları söyledi.