Hürmüz, sima ve vücut itibariyle dedesi Erdeşire benzetilirdi, fakat tedbir ve idare bakımından ona benzeyen bir tarafı yoktu. Büyük ve tehlikeli işlere atılmakta gayet cesur ve kuvvetli idi. Hürmüzün annesi ise dedesi Erdeşir tarafından öldürülen hükümdar Mihrekin kızlarından birisiydi. Müneccimlerin, Mihrekin neslinden gelecek birisinin hükümdar olacağını haber vermeleri üzerine. Erdeşir onun neslinden gelenleri takip ederek son ferdine kadar öldürmüştü, fakat bir fırsatını bulan Hürmüzün annesi kaçıp kurtulmuş ve çöle gidip çobanların yanında ikamete başlamıştı. Bir gün Sabur ava çıkmış ve son derece de susamıştı. Bu sırada içerisinde Hürmüzün annesinin de kaldığı bir takım çadırlar görmüş ve çadırların yanına gelip içmek için su istemişti. Çadırların birinden bir kadın kendisine su vermişti. Sabur bu kadını görünce onun üstün güzelliğine vuruldu. Çok geçmeden çobanlar çadırlarına gelmişlerdi. Sabur onlara bu kadının kim olduğunu sorduğu zaman, içlerinden birisi kendi kızı olduğunu söylemişti. Bunun üzerine Sabur ondan bu kızı evlenmek için istedi, o da kızı hemen kendisine verdi, böylece Sabur kızı alıp sarayına döndü. Kızın üstü başı temizlenip güzel elbiseler giydirildikten sonra ona yaklaşmak istedi, fakat kız buna yanaşmadı ve bir müddet direndi. Nihayet direnmesi uzayınca Sabur ona bunun sebebini sordu. Kız, kendisinin, Mihrekin kızı olduğunu ve böyle davranmakla onu Erdeşire karşı korumak istediğini söyledi. Bunun üzerine Sabur onun hüviyet ve halini saklayacağına dair ona söz verdi ve bundan sonra yaklaştı. Saburun ondan Hürmüz adında bir oğlu dünyaya geldi ve oğlunun durumunu yıllarca saklayıp gizledi.
Bir gün Erdeşir oğlu Sabura hatırlatmak istediği bir şeyi söylemek için evine geldi ve ansızın içeriye girdi. Bir müddet oturduktan sonra elinde bir çevgan ile topun peşinden bağırıp çağıran Hürmüz çıkıp geldi. Gözü çocuğa ilişen Erdeşir şüphelenip onu yadırgadı ve kendi soyunda bulunan iri gövdelilik ve yüz güzelliği gibi diğer bir takım beden hususiyetlerini inceledikten sonra çocuğun kendi soyundan gelen kimselere benzediğini gördü ve onu yanına yaklaştırmalarını istedi. Bundan sonra Sabura çocuk hakkında bir şeyler sordu. Sabur boynunu eğip hatasını ikrar etti ve olup bitenleri babası Erdeşire anlattı. Erdeşir buna çok sevindi ve müneccimlerin Mihrekin soyundan gelecek olan birisi hakkındaki sözlerinin gerçekleştiğini söyledi. Bu durum Erdeşirin gönlündeki sıkıntı ve endişeleri giderip onu teselli etti.
Nihayet Sabur hükümdar olunca oğlu Hürmüzü Horasan valiliğine tayin etti ve onu buraya gönderdi. Horasana gelen Hürmüz düşmanları kahredip sindirdikten sonra müstakil bir şekilde hüküm sürmeğe başladı. Fakat bir takım jurnalciler babası Sabur ile oğlu Hürmüzün arasını açmak için onun babasının elinden hükümdarlığı alacağını ileri sürerek gelip babasına jurnalde bulundular. Rivayet edildiğine göre, Hürmüz bunu işitince elini kesip babasına gönderdi. Ayrıca babasına bir mektup yazarak, aleyhinde söylenen sözleri duyduğunu, elini de bu iftira ve töhmetten kurtulmak için kesip gönderdiğini bildirdi; çünkü onların adet ve geleneklerine göre vücudunda kusur bulunanları hükümdarlığa getirmezlerdi. Nihayet Hürmüzün kesip gönderdiği eli ulaşınca, babası buna çok üzüldü ve bir mektup göndererek elini kestiğinden dolayı duymuş olduğu üzüntüyü bildirdi, ayrıca onu veliaht tayin edip neticede hükümdarlığa getirdi.
Hürmüz hükümdarlığa geçince, halkına adaletle davrandı, verdiği sözleri tuttu ve atalarının yolunu izledi. Bu arada Rame-Hürmüzü il haline getirdi. Hürmüzün hükümdarlığı ise bir yıl on ay kadar sürdü.