Rivayet edildiğine göre, Yahudilerden bir grup kimse İsa ile karşılaştılar ve onu görünce: “Sihirbaz kadının oğlu sihirbaz adam, zaniye kadının oğlu ahlaksız adam geliyor.” diyerek ona ve annesine iftira attılar. İsa bu sözleri duyunca onlara beddua etti, Allah da duasını kabul edip onları domuz suretine çevirdi. İsrailoğullarının reisi bu durumu görünce telaşa kapılıp korktu ve Yahudileri İsanın öldürülmesi fikri üzerinde birleştirip onları ikna etti. Nihayet Yahudiler İsanın başına toplandılar ve ona bazı şeyler sordular. İsa onlara: “Ey Yahudi topluluğu! Allah size buğzediyor.” dedi. Neticede Yahudiler, İsanın bu sözüne öfkelenip onu öldürmek için üzerine saldırdılar. İşte bu sırada Allah Cebraili gönderdi ve Cebrail onu alıp aydınlık deliğinden tavanında penceresi olan bir evin içerisine soktu. Sonra Allah Onu, tavandaki pencereden göğe kaldırdı. Yahudilerin reisi ise, adamlarından Katibanos adında birisine, İsanın yanına girip onu öldürmesini emretti. Katibanos içeri girdiğinde hiçbir kimseyi göremedi. Bu esnada Allah onu, orada İsaya benzer bir şekle soktu. Sonra dışarı çıktığında kendisini İsa sanıp öldürdüler ve çarmıha gerdiler.
Rivayet edildiğine göre, İsa arkadaşlarına: “Sizden hanginiz bana benzetilip öldürülmeğe razı olur?” diye sordu. Onlardan biri: “Ey Allahın Ruhu! Ben razı olurum.” diye cevap verdi. Bunun üzerine o kişi Allah tarafından İsaya benzer bir şekle sokuldu, sonra öldürülüp çarmıha gerildi.
Yine rivayet edildiğine göre, İsaya benzetilerek çarmıha gerilen kişinin İsrailOğullarından Yuşa adında birisi olduğu söylenir.
Anlatıldığına göre, Allah, İsaya bu dünyadan ayrılacağını bildirdiğinde ölümden endişelenip Havarileri yanına çağırdı ve onlar için yemekler hazırladıktan sonra: “Bu gece yanımda bulunun, benim size ihtiyacım var.” dedi. Nihayet Havariler gelip toplanınca, onlara akşam yemeği takdim etti ve bizzat kendisi hizmet etti. Havariler yemeklerini yiyip bitirdikten sonra, İsa kendi eliyle onların ellerini yıkadı ve elbisesiyle ellerini kuruladı. Havariler, onun bu davranışını yadırgadılar ve pek hoşlanmadılar. Bunun üzerine İsa onlara: “Bu gece yaptıklarıma itiraz eden benden değildir.” dedi. Böylece İsa istediklerini yapıp bitirene kadar ona itiraz etmediler. Sonra İsa onlara: “Size yemek yerken hizmet edip ellerinizi bizzat kendi elimle yıkamama gelince, bunu size örnek olmak ve hiç birinizin diğerine karşı kibirlenmemesini göstermek için yaptım. Sizden yardım istediğim ihtiyacıma gelince ecelimin geciktirilmesi için Allaha çok çok dua edin.” Havariler, dua etmeğe başladıklarında uyku bastırdı, dolayısıyla dua etmeğe muktedir olamadılar. İsa ise durmadan onları uyandı-rıyor ve: “Sübhanallah! Benim için bir gece uykusuz kalamıyorsunuz.” diyordu. Bunun üzerine Havariler ona: “Allaha yemin ederiz ki, başımıza ne geldiğini bilemiyoruz. Biz daha önce, gece vakitlerinde uzun uzun otururduk; fakat bu gece bize ne oldu anlamıyoruz. Her dua etmek istediğimizde bundan alıkonulduk.” dediler. İsa da onlara: “Çoban gidince sürü dağılır.” dedi ve öleceğini onlara haber verdi. Sonra onlara: “Bu gece horoz üç defa ötmezden önce, sizden birisi beni inkar edecek ve bir kaç dirhem karşılığında beni satacak, bu parayı yiyecektir.” dedi.
Bundan sonra Havariler dışarı çıkıp dağıldılar. Bu sırada Yahudiler İsayı arıyorlardı. Nihayet Havarilerden biri olan Şemunu yakalayıp: “İşte bu onun arkadaşıdır.” demişlerdi.
Alimler, İsanın göğe kaldırılmazdan önce ölüp ölmediği konusunda ihtilaf etmişlerdir. Bir rivayette, İsanın ölmezden önce göğe kaldırıldığı söylenmiş, diğer rivayette ise Allah tarafından üç veya yedi saat sonra tekrar diriltilip göğe kaldırıldığı ifade edilmiştir. İsa göğe kaldırıldıktan sonra Allah Ona: “Aşağı (yere) in.” buyurmuştur.
Yahudiler, Şemuna İsanın arkadaşı olduğunu söyledikleri zaman, o bunu inkar ederek: “Ben onun arkadaşı değilim.” demişti. Bunun üzerine onlar da Şemunu serbest bırakmışlardı. Şemun onlar tarafından üç defa yakalanmış, her birisinde: “Ben onun arkadaşı değilim.” demek suretiyle kendisini kurtarmıştı. Nihayet Şemun horoz sesini işitince, ağlamağa başladı ve bu onu çok üzdü. Bu sırada Havarilerden birisi Yahudilere gelip Mesih İsanın bulunduğu yeri gösterdi. Yahudiler de ona mükafat olarak otuz dirhem verdiler. Sonra Yahudiler ile birlikte bu havari İsanın bulunduğu eve geldi ve tek başına içeri girdi. Allah, bu esnada İsayı göğe kaldırdı ve İsanın bulunduğu evi gösteren havariyi ise İsanın şekline soktu. Böylece Yahudiler onu yakaladılar, ayaklarını sıkıca bağlayıp sürükleyerek götürürken ona: “Hani sen ölüleri diriltiyor, şunları ve şunları yapıyordun? .. Şimdi kendini kurtar bakalım.” dediler. Havari de onlara: “Ben size Mesih İsanın bulunduğu yeri gösteren kişiyim, İsa değilim.” dedi. Fakat onun bu sözüne kulak asmadılar ve götürüp çarmıha gerdiler.
Diğer bir rivayete göre, havari, Yahudilere İsanın bulunduğu yeri gösterince, onlar İsayı çarmıha germek için bulunduğu evden aldılar. Bu esnada yeryüzünü bir karanlık bastırdı; Allah tarafından gönderilen melekler ise İsa ile onların arasına girdiler. Bu arada Allah, Mesih İsanın bulunduğu evi gösteren havariyi İsanın şekline soktu. Böylece onlar, İsanın yerine, çarmıha germek üzere havariyi yakaladılar. Havari, her ne kadar: “Ben, size İsanın bulunduğu yeri gösteren kişiyim.” dediyse de, onun sözünü dinlemediler, sonra öldürüp çarmıha gerdiler. O sırada Allah, Mesih İsayı üç saat, diğer bir rivayette yedi saat öldürdükten sonra diriltip göğe kaldırdı. Sonra Ona: “Annen Meryemin yanına in; zira hiçbir kimse Onun kadar sana ağlamadı ve hiçbir kimse de Onun sana üzüldüğü kadar üzülmedi.” buyurdu.
Nihayet yedi gün sonra İsa annesi Meryemin yanına indi ve indiği sırada üzerine inmiş olduğu dağ nur ile dolup taştı. İsa gökten indiği zaman annesi Meryem ile daha önce cinnet hastalığından tedavi ettiği bir kadın çarmıha gerilerek idam edilen havarinin başında ağlıyorlardı. İsa onlara: “Neden ağlayıp duruyorsunuz?” diye sordu, onlar da: “Sana ağlıyoruz.” diyerek cevap verdiler. Bunun üzerine İsa: “Allah beni kendi katına kaldırdı ve bana hayırdan başka bir şey isabet etmedi. Şu çarmıha gerilmiş adam ise, onlara benim suretimde gösterildi.” dedi. İsa, annesi Meryemden Havarileri toplamasını istedi, sonra da toplanan Havarileri Allaha davet eden birer elçi olarak yeryüzünün dört bir tarafına gönderdi ve onlara Allahın kendisine emrettiği şeyleri kendisi adına insanlara tebliğ etmelerini emretti. Bundan sonra Allah Onu kendi katına kaldırdı ve yükseltirken kanatlar takıp nurdan elbiseler giydirdi. Ayrıca Ondan yemek ve içmek zevkini aldı, sonra meleklerle birlikte uçup gitti. Şu anda O, meleklerle birlikte Arşın çevresinde bulunmaktadır. İşte böylece İsa insan-melek, yer-gök özelliklerini taşıyan bir varlık oldu.
Havariler ise, İsanın verdiği emir üzerine yeryüzüne dağıldılar. İsanın Allah tarafından indirildiği gece ise, hristiyanların tütsü yaktıkları gecedir.
Yahudiler, Havarilerin sağ kalanlarına bir takım işkenceler yaparak saldırıda bulunuyor ve onlara sövüp sayıyorlardı. O sırada Roma hükümdarı olan Herodes, Havarilerin bu durumunu haber almıştı. Herodes, putperest bir hükümdardı ve o zamanlar Yahudiler onun hakimiyeti altındaydı. Bir gün ona: “Senin hakimiyetin altında bulunan İsrailoğullarının arasında birisi vardı. O, ölüleri diriltmek, balçıktan kuş yapıp uçurmak, gaipten haber vermek gibi bir takım mucizeler gösterirdi. Ayrıca o, Allahın elçisi olduğunu söylerdi. Fakat İsrailoğulları onun üzerine saldırıp onu öldürdüler.” denildi. Bunun üzerine: “Yazıklar olsun size! Neden daha önce bunu bana haber vermediniz? Allaha andolsun ki, eğer bu durumu daha önce öğrenmiş olsaydım, mutlaka Yahudiler ile İsanın arasına girer, onun öldürülmesini engellerdim.” dedi.
Sonra Herodes, adamlar göndererek Havarileri Yahudilerin ellerinden kurtardı. Bu arada Herodes Havarilere İsanın getirmiş olduğu din hakkında bir takım şeyler sordu, onlar da hükümdar Herodese bu hususta bilgi verdiler. Neticede Herodes, onlara tabi olup hristiyanlığı kabul etti ve İsaya benzetilerek idam edilen Sercis (Cercis)i sehpadan indirip defnettirdi. Ayrıca havarinin idam edildiği çarmıhı kutsallaştırıp onu muhafaza altına alıp korudu. Bundan sonra İsrailoğullarına saldırdı ve onlardan pek çok kimseyi öldürdü. hristiyanlığın Romada yayılması buradan oldu.
Rivayet edildiğine göre, hükümdar Herodes, Kaysar lakabıyla anılan Roma İmparatoru Tiberius un naibi idi ve naiblere de hükümdar adı verilirdi. Tiberiusun hükümdarlığı yirmi üç yıl sürdü. Tiberiusun tahta geçmesinden İsanın göğe kaldırılmasına kadar geçen müddet ise on sekiz yıl bir kaç gündür.