3653. Utbe b. Gazvan [Utbe b. Gazvan] b. Cabir b. Vüheyb b. Nüseyb b. Zeyd b. Malik b. el-Haris b. Avf b. Mazin b. Mansur b. İkrime b. Hasafe b. Kays b. Aylan b. Mudar. Künyesi, Ebu Abdullahtır. Bazılarının onu Ebu Gazvan diye künyelediklerini işittim. İslama girenlerin ilklerinden olup uzun boylu ve yakışıklı bir adamdı. Habeşistana hicret etti. Bedir gazasında bulundu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Utbe b. Gazvanın çocuklarından Cübeyr b. Abdullah ve İbrahim b. Abdullah anlattılar; dediler ki: Ömer b. el-Hattab, Utbe b. Gazvanı Basra üzerine emir [amil] tayin etti. Burasını fetheden de o idi. Basranın şehir planını yaptı ve temellerini attı. Basraya daha önce elÜbülle denirdi. Basra mescidini de kamıştan yaptı, bina olarak inşa etmedi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Bize rivayet edildi ki: Utbe b. Gazvan, Sad b. Ebu Vakkas ile birlikte Kadisiyyede bulunuyordu. Ömer b. el-Hattabın, Sada mektup yazıp Utbeyi Basraya göndermesini emretmesi üzerine, Sad onu Basraya gönderdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize İbrahim b. Muhammed b. Şürahbil el-Abderi anlattı. O da Musab b. Şürahbilden, yani İbn Haseneden şöyle dediğini rivayet etti: Utbe b. Gazvan, Acemleri hezimete uğrattıkları zaman Sad b. Ebu Vakkas ile birlikteydi. Ömer b. el-Hattab, Sad b. Ebu Vakkasa bir mektup yazarak, ordugahını Kufede kurmasını, Utbe b. Gazvanı da Hind topraklarına [Basraya] göndermesini emretti. Utbenin İslamda önemli bir yeri vardı. Bedir savaşına iştirak edenlerdendi. O, Müslümanların ve Basranın önemli bir parçasıydı. Basraya o zamanlar Hind toprakları denirdi. Ömer, Utbenin oraya yerleşmesini ve orasını Müslüman askerler için ordugah edinmesini, kendisiyle Müslüman askerlerin ordugahı arasında deniz olmamasına dikkat etmesini emretti. Sad b. Ebu Vakkas, Utbe b. Gazvanı çağırdı. Ona Ömerin mektubundan bahsetti, Utbe de emre icabet etti. 800 adamla Kufeden çıkıp Basraya gittiler. Buraya Basra isminin verilmesinin sebebi, siyah taşlı bir yer olmasındandır. Utbe buraya gelince, burasını ordugah yaptı. Müslümanlar burada çadırlarını ve barınaklarını kurdular. Utbe b. Gazvan da bezden yapılmış bir çadır kurmuştu. Sonra Ömer b. el- Hattab buradaki adamların sayısını çoğalttı. İnsanlar çoğalınca, onlardan bazı kabileler kerpiçten evler yaparak Hureybede] iki, Zabukada] bir, Beni Temimde iki, Ezdde iki köy olmak üzere yedi köy inşa ettiler. Sonra Utbe, Basranın Fürat mevkiine çıktı. Orasını da fethedip Basraya geri döndü. Basralılar devamlı bir şekilde Basranın ötesinde bulunan Faris dağlarına sefer yapıyorlardı. Nihayet Ömer b. el-Hattabdan Utbe b. Gazvana, Müslümanları toplayıp yakın zamanda düşmanlarına karşı çıkacakları gazayı haber vermesini talep eden bir mektup geldi. Utbe insanlara hitabede bulundu. Bu, Utbenin Basrada irad ettiği ilk hutbeydi. Şöyle dedi: “Hamd Allah içindir. Ona hamd eder ve Ondan yardım dilerim. Ona iman eder ve Ona tevekkül ederim. Allahtan başka ilah olmadığına, Muhammedin de onu kulu ve Resulü olduğuna şehadet ederim. Ey İnsanlar! Dünya ayakkabımızı eskitti; ehline, veda etmeleri gerektiğini bildirdi. Çünkü dünya adına elimizde, bir kabın kulpundan başka bir şey kalmamıştır. Dikkat edin! Şüphesiz, siz de o dünyayı terk ediyorsunuz. Öyleyse, o henüz elinizdeyken onu hayırlı bir şekilde terk edin. Dikkat edin! Hayret edilecek şeylerden biri şudur ki, büyük bir taş getirilip Cehennemin kenarından yuvarlandığı zaman, yetmiş senede ancak dibine ulaşır. Allaha yemin olsun ki, o Cehemmem doldurulacaktır. Hayret edilecek bir başka şey de şudur: Cennetin yedi kapısı olup, her kapının iki yanı arası elli yıllık mesafedir. Allaha yemin olsun ki, öyle bir an gelecek, Cennet tıklım tıklım dolup taşacak, doluluktan patlayacak hale gelecektir. Siz beni Resulallah ile birlikte yedi kişinin yedincisi olarak gördünüz: O zaman bizim beşam] yaprağı ve katad] dikeninden başka yiyeceğimiz yoktu. Avurtlarımız bu dikenlerden yaralanmıştı. Bir gün elime bir hırka geçmişti. Onu ikiye bölüp Sad b. Ebu Vakkas ile paylaşmıştık. Ey yedi kabile! Bundan sonra da bizi bazı şehirler üzerine emir tayin edilmiş olarak gördünüz. İyi bilin ki, nübüvveti ancak mülk ve ceberut ortadan kaldırır. Emirin, melik olduğu bir zamanda yaşamaktan Allaha sığınırım. Kendi nazarımda büyük, insanların nazarında küçük olmaktan da Allaha sığınırım. Bizden sonra birçok emir göreceksiniz. Onları tecrübe edeceksiniz. Onları tanıyacak ve onlardan hoşlanmayacaksınız.” Utbe hutbesine devam ederken Sakif kabilesinden bir adam kendisine yöneldi ve ona Ömerden gelen mektubu verdi. Mektupta şöyle yazıyordu: “Ebu Abdullah es-Sekafinin bana anlattığına göre kendisi, Basrada ilk defa at edinen kişidir. Sana bu mektubum geldiği zaman, Ebu Abdullahı en güzel bir şekilde himaye et ve senden nasıl yardım istiyorsa ona öyle yardımda bulun.” Ebu Abdullah, Basrada at edinip koruma [ribat] görevinde bulunan ilk kişi idi. Sonra Utbe, Meysan ve Ebezkubaza] gitti ve orasını fethetti. Karşısına, çok adamla birlikte el-Mezar şehrinin valisi el-Merzüban çıkmıştı. Utbe, onlarla savaştı ve Allah el-Merzübanı hezimete uğrattı. Utbe, el-Merzübanı sağ olarak yakaladı. Sonra boynunu vurdu, kaftanını ve kemerini aldı. Kemerinde altın ve mücevher vardı. Sonra bunları Ömer b. el-Hattaba gönderdi. el-Merzübanın selebi [üzerindeki ganimetleri] Medineye gelince Medineliler elçiye insanların durumunu [ganimetlerden ne kadar hisse aldıklarını] sormaya başladılar. Gelen kişi şöyle dedi: “Ey Müslüman topluluğu! Neyi soruyorsunuz? Allaha yemin olsun ki, ben insanları altın ve gümüşle süslenirken bıraktım.” Bu haber üzerine Medinedeki insanlar sevindiler. Ömer, Utbeye yardımcı kuvvet olmak üzere Basraya 150 dolayında adam gönderdi. Diğer taraftan Sad da Utbeye bir mektup yazmış bulunuyordu. Çünkü Sad, onun emiriydi. Utbe bu durumdan rahatsız oldu ve yanına gidip durumu ona arzetme konusunda Ömerden izin istedi. Ömer de bu izni verdi. Utbe, Basrada yerine vekil olarak el-Muğire b. Şubeyi bırakarak Ömerin huzuruna çıktı. Ömere, Sadın kendisi üzerinde otorite kurmak istediğini dile getirerek onu şikayet etti. Ömer bu şikayet karşısında sustu. Fakat Utbe şikayet etmeye devam etti. Şikayetlerin ardı arkası kesilmeyince Ömer ona şöyle dedi: “Ey Utbe! Resulallah ile arkadaşlığı olan Kureyşe mensup şerefli bir adamın emirliğini kabullenmen sana zarar vermez.” Utbe şöyle dedi: “Ben de Kureyşten değil miyim? Resulallah Bir kavmin halifi [yeminlisi] o kavimdendir. buyurdu. Benim de Resulallah ile inkar edilemeyecek ve yok sayılamayacak eski bir arkadaşlığım [sohbetim] vardır.” Ömer, “Senin bu faziletin inkar edilemez.” dedi. Utbe, “Allaha yemin olsun ki, eğer durum böyle devam ederse ebediyyen Basraya dönmeyeceğim.” dedi. Ömer, onun bu sözünü kabul etmedi ve kendisini görevine iade etti. Fakat Utbe yolda vefat etti. Utbenin Basra emirliği altı ay sürmüştür. Karın hastalığına tutuldu ve Beni Süleym yurdunda vefat etti. Kölesi Süveyd eşyasını ve terikesini toplayıp Ömer b. el-Hattaba takdim etti. Bu olay, hicri 17. senede meydana gelmişti. Utbe b. Gazvan vefat ettiği gün elli yedi yaşındaydı.
3654. Büreyde b. el-Husayb [Büreyde b. el-Husayb] b. Abdullah b. el-Haris b. el-Arec b. Sad b. Rizah b. Adi b. Sehm b. Mazin b. el-Haris b. Selaman b. Eslem b. Efsa. Künyesi Ebu Abdullahtır. Büreyde, Peygamber hicret ederken kendisinin mensup olduğu kabilenin yurdunda ikamet ettiği zaman Müslüman oldu. Bedire katılmadı. Sonra Medineye hicret etti. Resulallah ile birlikte burada kalmaya devam etti. Peygamber vefat edinceye kadar onunla birlikte bütün gazalara katıldı. Basra fethedilip şehir kurulunca oraya gitti. Orada bir arsa edinip üzerine bir ev yaptı. Osman b. Affanın hilafeti zamanında gaza maksadıyla Horasana gitti. Ölünceye kadar o bölgede kaldı ve Yezid b. Muaviyenin hilafeti zamanında Mervde vefat etti. Çocuğu da Mervde kaldı. Daha sonra çocuklarından [torunlarından] bir grup Bağdata geldi ve onlar burada öldüler. Bize Haşim b. el-Kasım Ebün-Nadr haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı; dedi ki: Bize Muhammed b. Ebu Yakup ed-Dabbi anlattı; dedi ki: Bana, Belh nehrinin arkasında Büreyde el-Esleminin şöyle dediğini işiten biri anlattı: Gerçekte hayat, atların kişnemesinden ibarettir.] Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize asım el-Ahvel haber verdi; dedi ki: Murek dedi ki: Büreyde el-Eslemi, kabrine iki ceride] konulmasını vasiyet etti. Horasan yakınlarında vefat etti. Vasiyet ettiği çubuklar ancak Hammar kırsalında bulundu. Büreyde b. el-Husayb, Yezid b. Muaviyenin hilafeti zamanında hicri 63 senesinde Horasanda vefat etti.
3655. Ebu Berze el-Eslemi Muhammed b. Ömer ve Ebu Berzenin bazı çocuklarının haber verdiğine göre adı, Abdullah b. Nadledir. Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbi ve ilim ehlinden başkalarının dediğine göre ismi, Nadle b. Abdullahtır. Bazıları da isminin, Nadle b. Ubeyd b. el-Haris b. Hibal b. Rebia b. Dibil b. Enes b. Huzeyme b. Malik b. Selaman b. Eslem b. Efsa olduğunu söylemiştir. Ebu Berze erken Müslüman olanlardandır. Resulallah ile birlikte Mekke fethine katıldı. Resulallah vefat edinceye kadar yapılan gazalara katılmaya devam etti. Sonra Basraya gitti. Oraya yerleşen ilk Müslümanlarla birlikte Basraya yerleşti. Basrada kendisi için bir ev inşa etti. Kendisinden sonra çocukları ve torunları Basrada ikamet etmeye devam etmiştir. Bir müddet Basrada ikamet ettikten sonra, cihad için Horasana gitti ve Mervde vefat etti. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize el- Mübarek b. Fedale anlattı; dedi ki: Bize Seyyar b. Selame anlattı; dedi ki: Ebu Berzeyi başı ve sakalı beyazlamış olarak gördüm. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Ziyad b. Ebu Müslim Ebu Ömer] anlattı; dedi ki: Bize Ümeyye b. Abdurrahman anlattı. O da annesinden şunu rivayet etti: Ebu Berze ile Ebu Bekre kardeş idi.
3656. İmran b. el-Husayn b. Ubeyd [İmran b. el-Husayn b. Ubeyd] b. Halef b. Abdünühm b. Hureybe b. Cehme b. Gadıra b. Hubeyşiyye b. Kab b. Amr. İmranın künyesi Ebu Nüceyd idi. Kendisi, babası ve kız kardeşi erken Müslüman olanlardandır. Resulallah ile birlikte çeşitli savaşlara katıldı. Kabilesinin beldesinde ikamet etti. Peygamber vefat edinceye kadar sık sık Medineye gidip geldi. Basra şehri kurulunca oraya gitti ve orada vefat etti. Soyundan Halid b. Talik b. Muhammed b. İmran b. el-Husayn, Basra kadılığı yapmıştır. Bize Muhammed b. İsmail b. Ebu Füdeyk haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Sad anlattı. O Said b. Hilalden, o da Ebül-Esved ed-Düeliden şöyle dediğini rivayet etti: Basraya geldiğimde İmran b. el-Husayn Ebün-Nüceyd oradaydı. Ömer b. el-Hattab Basralılara fıkıh öğretmek üzere onu buraya göndermişti. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize İbrahim b. Ata haber verdi. O da babasından şunu rivayet etti: İmran b. el-Husayn bir adam hakkında hüküm vermişti. Adam ona şöyle dedi: “Allaha yemin olsun ki, bana zulüm ile hükmettin. Benim o konuyla bir işim olmamıştır.” İmran, “Böyle bir şey olamaz.” dedi. Adam, “Hakkımda yalancı şahitlik yapıldı.” dedi. İmran, “Senin hakkında verdiğim karardan dolayı uğradığın zararı kendi malımdan karşılayacağım. Allaha yemin olsun ki, bundan sonra oturduğum şu makamda ebediyyen oturmayacağım.” dedi. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize İmran b. el-Husaynın mevlası İbrahim b. Ata haber verdi. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: İmran b. el-Husaynın yüzüğünde kılıç kuşanmış bir adam nakşı vardı. İbrahim dedi ki: Ben bu nakşı, evimizde topraktan yapılmış bir kabın içinde bulunan bir yüzükte gördüm. Babam, “Bu, İmran b. el-Husaynın yüzüğüdür.” dedi. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı; dedi ki: Bize, Kureyşli bir adam olan Fudayl] b. Fedale anlattı. O da Ebu Reca el-Utarididen şöyle dediğini rivayet etti: Ne ondan önce, ne de ondan sonra asla görmediğim güzellikte kenarları ipekli bir elbise giymiş olduğu halde İmran b. el-Husayn bizim yanımıza geldi ve dedi ki: Resulallah şöyle buyurdu: “Allah, kuluna bir nimet ihsan ettiği zaman, nimetinin eserinin kulunun üzerinde görünmesini sever.” Bize Affan b. Müslim ve el-Mualla b. Esed haber verdiler; dediler ki: Bize Abdurrahman b. el-Uryan dedi ki: Ebu İmran el-Cevni, bize, İmran b. el-Husaynı kenarları ipekli güzel bir elbise içinde gördüğünü anlattı. Bize Muhammed b. Ubeyd et-Tanafisi haber verdi; dedi ki: Bize el-Ameş anlattı. O da Hilal b. Yesaftan şöyle dediğini rivayet etti: Basraya geldim. Mescide girdim. Orada başı ve sakalı beyaz bir ihtiyar gördüm. Direğe dayanmış vaziyette bulunuyor ve etrafında halka haline gelmiş olan insanlara hadis rivayetinde bulunuyordu. “Bu kimdir?” diye sordum. “O, İmran b. el-Husayndır.” dediler. Bize Vehb b. Cerir haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı; dedi ki: Humeyd b. Hilali etrafı ipekli güzel elbiseler giyen birisinden [İmrandan] bahsederken işittim. Humeyd dedi ki: İmran b. el-Husayna, “Gördüğüm şu halin benim hoşuma gitmiyor!” dedim. O da bana “Yapma böyle! Allahın hoşuna giden şey, benim de hoşuma gidiyor.” dedi. Bize Hafs b. Ömer el-Hafsi haber verdi; dedi ki: Bize Yezid b. İbrahim anlattı; dedi ki: Muhammedin, yani İbn Sirinin şöyle edediğini işittim: İmran b. Husayn istiska [karın sulanması] hastalığına tutulmuştu; Otuz sene boyunca karnından su geldi. Kendisine dağlama yapması tavsiye edildiği halde, o bunu yaptırmaktan kaçınıyordu. Fakat vefatından iki sene önce dağlamayı kabul edip bunu yaptırmıştı. Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi; dedi ki: Bize İmran b. Hudeyr haber verdi. O da Lahik b. Humeydden şöyle dediğini rivayet etti: İmran b. el-Husayn dağlama yaptırmaktan kaçındı ve hastalandı. Fakat sonra dağlama yaptırdı. Dağlama yaptırırken yüksek sesle bağırıp şöyle diyordu: “Ateşle dağlama yaptırdım; fakat yine de acıdan kurtulup iyileşemedim; hastalığım şifa bulmadı.” Bize Vehb b. Cerir b. Hazim haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı; dedi ki: Humeyd b. Hilalin etrafı ipekten yapılmış güzel elbiseler giyen bir adamdan bahsederken şöyle dediğini işittim: İmran b. Husayn bana dedi ki: “Şunu biliyor musun? Öncelere bana ağrı ve sızı gelip duruyordu; fakat dağlama yaptırdıktan sonra kesildi.” Ben, “Ağrı sana baş tarafından mı, yoksa ayakların tarafından mı geliyordu?” diye sordum. İmran, “Baş tarafımdan geliyordu.” dedi. Ben, “Ağrıların tekrar sana dönünceye kadar öleceğini zannetmiyorum.” dedim. Bir müddet sonra İmran bana “Ağrılarımın döndüğünü biliyor musun?” dedi. Humeyd diyor ki: Daha sonra İmran, güzel elbiselerini çok az giydi ve öldü. Bize İsmail b. İbrahim el-Esedi haber verdi. O Seleme b. Alkameden, o da el-Hasandan şöyle dediğini rivayet etti: İmran b. Husayn vasiyet edip şöyle dedi: “Öldüğümde beni kabristana doğru götürürken hızlı yürüyün. Yahudi ve Hristiyanların yaptığı gibi yavaş yürümeyin. Arkamdan ateş yakmayın ve bağırıp çağırmayın.” Yine Hasan diyor ki: “Çocuklarının annelerine de bazı vasiyetlerde bulundu ve şunu da ekledi: Hanımlarımdan kim benim arkamdan çığlık atarsa, onun için vasiyet yoktur.” Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize İmran b. Husayn ailesinin mevlası İbrahim b. Ata b. Ebu Meymune haber verdi. O da babasından şunu rivayet etti: İmran b. Husayn ailesine, öldüğü zaman arkasından bağırıp çağırılmamasını, “Kim böyle yaparsa onun üzerine lanet olsun” dediğini, kabrini kare biçiminde yapmalarını ve dört parmak kadar yükseltmelerini vasiyet etti. Bize Müslim b. İbrahim ve Ubeydullah b. Muhammed b. Hafs el-Kureşi et-Teymi haber verdiler; dediler ki: Bize Hafs b. en-Nadr es-Sülemi anlattı; dedi ki: Bana annem anlattı. O da -İmran b. Husaynnın kızı olan- kendi annesinden şunu rivayet etti: İmran b. el-Husayn, ölümün kendisine iyice yaklaştığını anlayınca şöyle dedi: “Öldüğüm zaman tabutuma sarık bağlayın. Geri döndüğünüzde ise kurban kesip yemek yedirin.” Muhammed b. Ömer ve diğerleri dedi ki: İmran b. Husaynın künyesi Ebu Nüceyd idi. Ebu Bekir ve Osmandan hadis rivayetinde bulundu. Yezid b. Ebu Süfyanın ölümünden önce aynı sene Basrada vefat etti. Ziyad da, Muaviye b. Ebu Süfyanın hilafeti zamanında 53. senede vefat etmişti.
3657. Mihcen b. el-Erda el-Eslemi Beni Sehm kabilesindendir. Muhammed b. Ömer dedi ki: O ilk müslümanlardandı. Basra mescidinin planını çizen ve yerini işaretleyen de odur. Bir ara Resulallah kendisine uğradığında ok atan bir toplulukla birlikte bulunuyordu. Bunun üzerine Peygamber şöyle demişti: “Atınız! Ben İbnül-Erda ile birlikteyim.” Sonra Basradan Medineye döndü ve Muaviyenin hilafeti zamanında orada vefat etti.
3658. Ümeyye b. Mahşi el-Huzai Bana Yahya b. Said el-Kattandan haber verildi; dedi ki: Bize Cabir b. Subh anlattı; dedi ki: Bana el-Müsenna b. Abdurrahman el-Huzai anlattı: Vasıta] kadar onunla seyahat ederek kendisine arkadaşlık ettim. Yemeğinin ilk lokmasında ve son lokmasında şöyle derdi: “Bismillahi evvelehu ve ahirehu [Başında ve sonunda Allahın ismiyle].” Ona, “Yemeğinin ilk lokmasında Allahın adını anıyorsun. Peki, son lokmada “Bismillahi, evvelehu ve ahirahu” sözünü neden söylüyorsun?” dedim. Bana dedi ki: Ceddim Ümeyye b. Mahşi, Allah Resulünün ashabındandı. Onun şöyle dediğini işittim: Allah Resulü, bir adamı, Allahın adını anmadan yemek yerken gördü. Fakat yemeğinin son lokmasına geldiği zaman “Bismillahi evvelehü ve ahirehu” dedi. Resulallah da şöyle buyurdu: Kişi, “Bismillahi evvelehü ve ahirehu” deyinceye kadar Şeytan da onunla beraber yemeye devam eder. Neticede karnında onun kustuğundan başka bir şey kalmaz.”
3659. Abdullah b. el-Muğaffel b. Abdünühm [Abdullah b. el-Muğaffel b. Abdünühm] b. Afif b. Üseyhim] b. Adi b. Salebe b. Züeyb b. Sad b. Adi b. Osman b. Müzeyne. Bize Yahya b. Main haber verdi; dedi ki: Abdullah b. el- Muğaffelin künyesi Ebu Ziyaddır. Ben bunu Abdullah b. el- Muğaffelin çocuklarından [torunlarından] bir adama söyledim; o da bana şöyle dedi: Künyesi Ebu Saidtir. Bekkaundan [ağlayanlardan]] biri olup Hudeybiyede ağacın] altında Resulallaha biat edenlerdendi. Medinede ikamet etmeye devam etti. Sonra Basraya gitti ve orada vefat etti. Bize Hevze b. Halife haber verdi; dedi ki: Bize Avf anlattı. O Huzaiden, o da Ziyad b. Muhammed b. Abdullah b. Muğaffel el-Müzeniden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Muğaffel, ölüm sebebi olan hastalığa yakalandığında ailesine şöyle vasiyette bulundu: “Benim cenaze işlerimi sadece arkadaşlarım yapsın. İbn Ziyad namazımı kıldırmasın.” Öldüğü zaman, Basrada bulunan Ebu Berze el-Eslemiye, aiz b. Amra ve Resulallahın ashabından olan diğer arkadaşlarına haber gönderdiler. Onlar da hemen gasl ve tekfin hazırlıklarına başladılar. Gömleklerinin kollarını dürdüler; aşağı sarkmasın diye uzayan kısımlarını elleriyle bellerine sokuşturdular, sonra da onu gasledip kefenlediler. Daha sonra oradaki topluluk sadece abdest almakla yetinip daha fazla bir şey yapmadılar. Sonra onu evinden çıkardılar. Evden çıktıklarında İbn Ziyadı, kapıda merasim alayıyla birlikte karşılarında bekler buldular. Ona, Abdullahın, kendisi üzerine cenaze namazı kıldırmamasını vasiyet ettiğini söylediler. Bunun üzerine İbn Ziyad cenazeyle birlikte Beyda hizasına kadar yürüdü; ondan sonra cenazeyi terketti. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O Ebül-Eşhebden, o Bekir b. Abdullah el-Müzeniden, o da Abdullah b. el- Muğaffelden şunu rivayet etti: O, “Beni ateşle teşyi etmeyin.” diye vasiyette bulunmuştu. Muhammed b. Ömer dedi ki: Vefatı, Muaviyenin hilafetinin son günlerinde olmuştu. Basrada bir ev inşa etmişti. O da, Ömer b. el-Hattabın Basralılara fıkıh öğretmek üzere gönderdiği kişilerden biriydi.
3660. Makıl b. Yesar [Makıl b. Yesar] b. Abdullah b. Muabbir b. Hurrak b. Lüey b. Kab b. Abd b. Sevr b. Hüzme b. Latım b. Osman b. Müzeyne. Künyesi, Ebu Abdullahtır. Makıl ırmağının sahibi idi. Ömer b. el-Hattab kendisine bu tatlı su yatağını kazmasını emretmiş, o da kazmıştı. Sonra Basraya gitti ve orada kendisi için bir ev yaptı. Muaviye b. Ebu Süfyanın hilafetinin sonlarında ve Ubeydullah b. Ziyadın valiliği sırasında Basrada vefat etti.
3661. el-Haris b. Nevfel b. el-Haris [el-Haris b. Nevfel b. el-Haris] b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf. Basraya gitti. Orada kendine bir ev edindi. Oraya Abdullah b. amir b. Küreyzin valiliği sırasında gitmişti. Yine Osman b. Affanın hilafetinin sonlarında Basrada vefat etti. Orada çocukları yaşamaya devam etmiştir. Peygamberden, cenaze namazı hakkında bir hadis rivayet etmiştir.
3662. Abdurrahman b. Semüre [Abdurrahman b. Semüre] b. Hubeyb b. Abdüşems b. Abdümenaf b. Kusay. Basraya gidip yerleşti ve orada vefat etti. Peygamberden hadis rivayetinde bulunmuştur. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O Uyeyne b. Abdurrahmandan, o Cevşenden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Bekreyi Abdurrahman b. Semürenin cenazesinde kendisine ait bir katıra binmiş olarak gördüm.
3663. Ebu Bekre Adı, Nüfay b. Mesruktur. Bazı hadislerde ismi Mesruh şeklinde geçer. Annesi Sümeyyedir. Ebu Bekre, Ziyad b. Ebu Süfyanın] anne bir kardeşidir. Önceleri Taifte bir köle idi. Resulallah Taifi muhasara ettiği zaman şöyle demişti: “Hangi hür, bizim yanımıza gelirse, o emniyettedir. Hangi köle bizim yanımıza gelirse o da hürdür.” Bunun üzerine Taiflilerden bazılarının bir grup kölesi Peygamberin yanına geldiler. Resulallah onları hürriyetlerine kavuşturdu. Ebu Bekre de kaleden bir sarnıç ipiyle inip onlara yetişmişti. Bu yüzden künyesi Ebu Bekre oldu. Kendisi, “Ben Resulallahın mevlasıyım.” derdi. Bize Ebu amir el-Akadi haber verdi; dedi ki: Bize el- Esved b. Şeyban anlattı. O da Halid b. Sümeyrden şunu rivayet etti: Sakifliler Ebu Bekrenin kendilerinin kölesi olduğunu ileri sürüp onu almak istediler. Fakat o, “Ben hürriyete kavuşturulmuş biriyim; Resulallahın mevlasıyım.” demiştir. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Ebül- Ahvas anlattı. O el-Muğireden, o Şibaktan, o Sakifli bir adamdan şöyle dediğini rivayet etti: Sakifi muhasara ettiği sırada, kölemiz olduğu için Resulallahtan Ebu Bekreyi bize geri vermesini istedik. Fakat Resulallah onu geri vermeyi kabul etmedi ve şöyle dedi: “O, Allah ve Resulünün azatlısıdır.” Bize Yahya b. Hammad haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O el-Muğireden, o Şibaktan, o amirden şunu rivayet etti: Sakif, köleleri olduğu için Resulallahtan Ebu Bekrenin kendilerine iade edilmesini istedi. Resulallah ise, “Hayır o, Allah ve Resulünün azatlısıdır.” buyurdu. Muhammed b. Sad dedi ki: Bize İsmail b. el-Esedi haber verdi. O Ebu Bekreden rivayet ettiği bir hadisinde ölümünün yaklaştığını anlayınca Ebu Bekre kızına, “İbn Mesruh el- Habeşiyi bana çağır.” dedi. Ebu Bekre, salih ve vera sahibi bir adamdı. el-Muğire b. Şube aleyhinde şahitlik yapmış ve bu sebeple kendisine had vurulmuştu.] Kendi kendine, bu işte kardeşi Ziyadın parmağı olduğunu düşündü. Muaviye, Ziyadın, babası Ebu Süfyanın oğlu olduğunu iddia edince, Ebu Bekre kardeşi Ziyadın, bu iddiayı kabul etmesini engellemeye çalıştı. Fakat Ziyad, Muaviyeye müsbet cevap verdi. Bunun üzerine Ebu Bekre, Ziyad ile ebediyyen konuşmayacağına dair yemin etti ve onunla konuşmadan öldü. Bununla birlikte Ziyad, Ebu Bekrenin çocuklarına yakınlık gösterdi. Onları şereflendirdi ve onlara ikta verdi. Onları, farklı vilayetlere vali olarak tayin etti. Böylece Ebu Bekrenin çocukları da dünyadan büyük pay ve makam elde ettiler ve kendilerinin Arap ve Nüfay b. el-Haris es-Sekafinin çocukları olduklarını iddia ettiler. Ebu Bekre, Ziyadın valiliği ve Muaviye b. Ebu Süyfanın hilafeti zamanında Basrada vefat etti. Bize Yezid b. Harun ve Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi, dediler ki: Uyeyne b. Abdurrahman bize haber verdi; dedi ki: Babam bana, Ebu Bekreyi, yenleri ipekten olan güzel ve yeni bir elbise giymiş olarak gördüğünü haber verdi.
3664. el-Bera b. Malik b. en-Nadr b. Damdam [el-Bera b. Malik b. en-Nadr b. Damdam] b. Zeyd b. Haram b. Cündeb b. amir b. Ganm b. Adi b. en-Neccar. Uhud, Hendek ve bunlardan sonraki seferlerde hep Resulallah ile birlikte oldu. Harpte şecaat gösterir ve düşmanı yeninceye kadar takip ederdi. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Amr anlattı. O da Muhammed b. Sirinden şöyle dediğini rivayet etti: Ömer b. el-Hattab, el-Bera b. Maliki Müslümanların ordusuna emir tayin etmemelerini, çünkü onun insanları ölüme götürüp helak edici olduğunu, onları ileri sürdüğünü yazdı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme haber verdi; dedi ki: Sabit, Enes b. Malikin şöyle dediğini iddia etti: el-Bera b. Malikin yanına uğradığımda şarkı söyleyip yayını terennüm ettiriyordu. “Bu durum, ne zamana kadar devam edecek?” diye sordum. Bana, “Benim yatağımda öleceğimi mi zannediyorsun? Allaha yemin olsun ki, ortaklaşa öldürdüklerim hariç, müşriklerden doksan küsur kişiyi öldürdüm.” dedi. Bize Amr b. Hafs haber verdi. O Sabitten, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Faris bölgesinde meydana gelen Akabe savaşında insanlar bir köşeye çekilmiş dururken el-Bera b. Malik atına bindi. At isteksizdi, yürümek istemiyordu. Sonra arkadaşlarına, “Akranlarınızı üzerinize çağırdığınız şey ne kötüdür!” diye seslendi ve düşmana karşı hamle yaptı. Allah da Müslümanlara fethi nasip etti. O gün el-Bera şehid olmuştu (rh). Muhammed b. Ömer, onun Tüster savaşında şehid olduğunu söylüyor. Onlara göre yörenin tamamı Faris bölgesiydi.
3665. Enes b. Malik b. en-Nadr b. Damdam [Enes b. Malik b. en-Nadr b. Damdam] b. Zeyd b. Haram b. Cündeb b. amir b. Ganm b. Adi b. en-Neccar. Annesi, Ümmü Süleym bt. Milhandır. Ümmü Süleym, Enesin kardeşi el- Bera b. Malikin de annesidir. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize el-Ala Ebu Muhammed es-Sekafi haber verdi; dedi ki: Enes b. Malikin şöyle dediğini duydum: “Sekiz yaşında iken, Allahın Resulüne hizmet etmeye başladım.” Bize Muhammed b. Künase el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan anlattı. O İmran el-Basriden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: “Resulallaha on yıl hizmet ettim. O bana neyi emredip ben onu yapmadıysam veya neyi yapmamamı söyleyip onu da yaptıysam, bunlardan dolayı beni kınamadı. Eğer ailesinden birisi beni kınadıysa, ona da Onu bırakın! Eğer takdir edilseydi o iş olurdu. veya Böyle olması hükmedildi ve böyle oldu. derdi.” Bize arim b. el-Fadl bize haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Hişamdan, o da Musa b. Enesten şöyle dediğini rivayet etti: Biz Ezd kabilesinden olmasaydık, Araplardan olmazdık. Hammad dedi ki: “Biz, Ezd kabilesindeniz.” demek istiyor. Bize Abdullah b. Amr Ebu Mamer el-Minkari haber verdi; dedi ki: Bize Abdülvaris b. Said anlattı; dedi ki: Bize Ebu Galib el-Bahili, kendisinin Abdullah b. Umeyr el- Leysinin cenaze merasimine katıldığını anlatıp dedi ki: Bir de baktım ki, küçük bir katır üzerinde bir adam bulunuyor. Üzerinde siyah ve ince bir elbise vardı. Başında kendisini güneşten koruyan bir hırka bulunuyordu. Gözlerinin burun tarafına da iki adet pamuk koymuştu. “Bu zat kimdir?” dedim. “Bu, Enes b. Maliktir.” dediler. Sonra insanları sıkıştırıp yanına yaklaştım. Cenaze yerine konulunca, Enes başucuna kadar gitti ve onun cenaze namazını kıldırdı. Cenaze namazı için dört tekbir aldı. Namazı uzatmadı, acele ederek hızlı bir şekilde de kıldırmadı. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O da Seleme b. Verdandan şöyle dediğini rivayet etti: Enesin üzerinde siyah bir sarık gördüm. Fakat altında fesi yoktu. Sarığın bir ucunu arkasından sarkıtmıştı. Bize Veki haber verdi. O da Abdüsselam b. Şeddad Ebu Talutdan şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malikin üzerinde ipek yün karışımı bir sarık gördüm. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Humeydden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Ömer b. el-Hattab, yüzüklerin üzerine Arapça bir şey yazılmasını yasakladı. Enesin yüzüğünde kurt veya tilki resmi bulunuyordu. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubdan, o da Muhammedden şöyle dediğini rivayet etti: Enesin yüzüğünde pençelerini uzatıp çömelen bir aslan resmi vardı. Bize Bekkar b. Muhammed haber verdi. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malik, Muhammedin ashabından mala karşı en çok hırsı olanlardandı. Bize el-Velid b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize el- Evzai anlattı, dedi: Bize Yahya b. Ebu Kesir anlattı; dedi ki: Enes b. Maliki Mescid-i Harama girerken gördüm. Bir şeyi hazırlayıp yere serdi ve onun üzerinde namaz kıldı. Bize Veki haber verdi. O Hişam et-Destevaiden, o da Katadeden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malik vefatından bir sene önce oruç tutmaktan aciz kalmıştı. O sene oruç tutamadı ve otuz fakiri doyurdu. Bize Bekkar b. Muhammed haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avf anlattı; dedi ki: Enes b. Malike ölüm gelip çattığı zaman kendisini Muhammed b. Sirinin gasletmesini ve namazını da onun kıldırmasını vasiyet etti. O sırada Muhammed hapisteydi. O zamanlar Beni Üseydden bir adam emir idi. Ona gidip Muhammede izin vermesini istediler. Emir de izin verdi. Muhammed hapishaneden çıkıp Enesi gasletti, kefenledi ve güneş batmaya yakın bir zamanda Enesin evinde onun üzerine namaz kıldı. Çoluk-çocuğunun yanına uğramadan, dönüp tekrar hapishaneye gitti. Bize İsmail b. İbrahim haber verdi. O Abdülaziz b. Suheybden, o da Enes b. Malikten rivayet etti; dedi ki: Resulallah Medineye gelince, Ebu Talha elimden tutup beni Resulallaha götürdü ve şöyle dedi: “Ya Resulallah! Enes, akıllı ve zeki bir çocuktur, size hizmet etsin.” Enes dedi ki: Ben de seferde ve hazarda Resulallaha hizmet ettim. Allaha yemin olsun ki, yaptığım hiçbir şeyden dolayı bana Bunu neden böyle yaptın?, yapmadığım bir şey için de Bunu neden şu şekilde yapmadın? demedi. Bize Yezid b. Harun ve Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdiler; dediler ki: Bize Humeyd et-Tavil anlattı. O da Enesden rivayet etti, Enes dedi ki: Peygamber [Mekkeden] geldiğinde Ümmü Süleym elimden tutup beni ona götürdü ve şöyle dedi: “Ya Resulallah! Bu benim oğlumdur. O yazı yazmasını bilen bir çocuktur.” Enes dedi ki: Dokuz yaşından itibaren Resulallaha hizmet ettim. Yaptığım hiçbir şey için bana asla Kötü yaptın! veya Ne kötü yaptın! demedi. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O da Sinan b. Rebiadan şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malikin şöyle dediğini duydum: Annem beni Resulallaha götürdü ve şöyle dedi: “Ya Resulallah! Bu küçük, senin hizmetçin olsun; onun için Allaha dua et.” Resulallah şöyle dedi: “Allahım! Onun malını ve çocuklarını çoğalt. Ömrünü uzun eyle. Günahlarını da affeyle.” Enes dedi ki: Kendi sulbümden gelen doksan sekiz kişiyi defnettim. (veya yüz iki kişi dedi.) Benim meyve ağaçlarım senede iki defa meyve verirdi. Hayattan bıkacak kadar uzun yaşadım. Artık, gelecek baharı [ahireti] arzuluyorum. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Sellam b. Miskin anlattı; dedi ki: Bize Abdülaziz b. Ebu Cemile haber verdi. O da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahın, benim, malım ve çocuklarım hakkında dua ettiğini biliyorum. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı. O da Sümame b. Abdullah b. Enesten şöyle dediğini rivayet etti: Enesin üzüm bağı senede iki defa meyve verirdi. Bize Affan b. Müslim ve Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdiler; dediler ki: Bize Ebu Avane anlattı. O el- Cad Ebu Osmandan, o da Enes b. Malikten: Peygamberin kendisine “Ey Oğlum!” dediğini rivayet etti. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Mutemir b. Süleyman haber verdi; dedi ki: Ben babamın şöyle dediğini işittim: Enes b. Maliki şöyle derken işittim: “Benden başka, her iki kıbleye karşı namaz kılan birisi kalmamıştır. [Hepsi ölmüştür.]” Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Cabirden, o bir adamdan, o da Enes b. Malikten şunu rivayet etti: Daha çocuk iken Resulallah ona künye verdi. Bize Said b. Mansur haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O da ez-Zühriden rivayet etti; dedi ki: Enes b. Malikin şöyle dediğini işittim: Ben on yaşında bir çocuk iken Resulallah [Medineye] geldi ve ben yirmi yaşındayken orada vefat etti. Annelerim [Resulallahın hanımları] onun hizmetini çabuk yapmam konusunda beni teşvik ederlerdi. Bir gün Resulallah bizim evimize geldi. Bizim evcil bir koyunumuz vardı. O koyunu, kendisine süt vermek için sağdık. Evimizdeki kuyudan su içti. Solunda Ebu Bekir, sağında ise bedevi bir Arap vardı. Yanında da Ömer bulunuyordu. Resulallah suyu içti. Ömer dedi ki: “Ya Resulallah! Ebu Bekire ver.” Peygamber bedeviye doğru dönüp suyu ona verdi ve şöyle dedi: “Sağdan sağdan.” Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize el- Müsenna b. Said ez-Zari anlattı; dedi ki: Enes b. Malikin şöyle dediğini işittim: “Habibimi görmediğim hiçbir gece olmamıştır.” Sonra da ağlardı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı, dedi: Bize Sabit, Ebu Hüreyrenin şöyle dediğini anlattı: “Namaz bakımından Resulallaha İbn Ümmü Süleym kadar benzeyen birisini görmedim.” Bu sözüyle Enes b. Maliki kastediyordu. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn anlattı. O da Muhammedden şöyle dediğini rivayet etti: Enes, Resulallahtan hadis rivayet ederken “veya Resulallahın dediği gibi” derdi. Bize el-Hasan b. Musa el-Eşyeb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Humeydden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahtan bir hadis rivayet ettiğinde adamın biri kendisine şöyle demişti: “Sen bunu Resulallahtan mı işittin?” Bu söz üzerine Enes şiddetli bir şekilde kızdı ve şöyle dedi: “Allaha yemin olsun ki, size anlattığımız her şeyi Resulallahtan işittik. Fakat bizden, kimse bir birini itham etmez.” Bize el-Ala b. Abdülcebbar el-Attar ve arim b. el-Fadl haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Ali b. Zeydden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Bekir vefat ettiğinde Medineye geldim. Ömer halife seçilmişti. Kendisine şöyle dedim: “Senden önce arkadaşına [Ebu Bekire] biat ettiğim gibi, gücümün yettiği kadar sözünü dinlemek ve itaat etmek üzere sana da biat etmek için ellerini uzat.” Bize İsmail b. Abdullah b. Zürare haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Süleyman ed-Dubai haber verdi; dedi ki: Bize Sabit el-Bünani anlattı; dedi ki: Bir kayyım, Enes b. Malike tarlasında susuzluk olduğundan şikayette bulundu. Enes namaz kılıp dua eder etmez, bulutlar öylesine yayıldı ki, adamın tarlasını kaplayıp kararttı. Neticede sarnıcı bile su ile doldu. Sonra kölesini gönderip, “Suyun nereye kadar ulaştığına bak.” dedi. Köle suyun adamın tarlasını geçmediğini gördü.” Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı. O da Sümame b. Abdullahtan rivayet etti; dedi ki: Yaz mevsiminde Enesin bostan kiracısı gelip susuzluktan şikayet etti. Enes bir miktar su istedi. Onunla abdest aldı ve namaz kıldı. Sonra “Bir şey görüyor musun?” dedi. Bakıcı, “Bir şey görmüyorum” dedi. Sonra Enes, bir yere girip tekrar namaz kıldı. Sonra üçüncü veya dördüncü seferinde “Bak” dedi. Bakıcı, “Kuş kanadı gibi bulut görüyorum.” dedi. Enes yine namaz kılmaya ve dua etmeye başladı. Nihayet hizmetçi başının ucunda dikildi ve “Sema bulutlarla kaplandı ve yağmur yağdı.” dedi. Enes, “Bişr b. Şeğafın gönderdiği ata bin, yağmurun nereye kadar ulaştığına bak.” dedi. Kayyım ata bindi ve baktı. Sonra şöyle dedi: “Yağmur, Müyesserinin ve Gadbanın köşklerini geçmemiş.” Bize el-Mualla b. Esed haber verdi; dedi ki: Bize Hafs b. Ebüs-Sahba el-Adevi anlattı; dedi ki: Ebu Galibin şöyle dediğini duydum: Söz söylemekte Enes b. Malikten daha sıkı ve cimri birisini görmedim. Bize Yahya b. Huleyf b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn anlattı. O Ata el-Vasıtiden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: “Kişi dilini tutmadan Allahtan korkuyor [muttaki] sayılmaz.” Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize künyesi Ebül-Hubab olan bir şeyhimiz anlattı; dedi ki: Ben el-Cüreyriyi şöyle derken işittim: Enes b. Malik Zatü Irkta ihrama girdi. Fakat onun, ihramdan çıkıncaya kadar, Allahı zikretmekten başka bir şey söylediğini duymadık. Sonra Enes, Ebül-Hubaba şöyle dedi: Ey kardeşimin oğlu! İşte ihramda olmak böyledir. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı. O amcası Sümame b. Abdullahtan, o da Enes b. Malikten çocuklarına şöyle dediğini rivayet etti: Ey oğullarım! İlmi yazı ile kaydedin. Bize Affan b. Müslim ve el-Hasan b. Musa el-Eşyeb haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O da Sabit el-Bünaniden şunu rivayet etti: Enes b. Malikin çocukları babalarına şöyle dediler: “Ey babamız! Başkalarına anlattığın gibi bize hadis rivayetinde bulunmaz mısın?” Enes dedi ki: “Çocuklarım! Kim bir şeyi çokça yaparsa, insanları ondan uzaklaştırır.” Bize Ali b. Abdülhamid el-Mani haber verdi; dedi ki: Bize İmran b. Halid anlattı. O da Sabit el-Bünaniden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malik ile beraberdik. Yanında onun arkadaşlarından bir grup da vardı. Bize doğru yöneldi ve şöyle dedi: “Allaha yemin olsun ki, sizin topluluğunuz bana Enesin çocuklarından daha sevimlidir. Ancak onlar, hayır ve iyilik yönünden sizin gibi olurlarsa o başka.” Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı. O İbn Cüreycden, o da ez- Zühriden şunu rivayet etti. Enes b. Malik yüzüğüne “Muhammedün Resulallah” ifadesini nakşetmişti. ez-Zühri dedi ki: Helaya girdiği zaman onu çıkarırdı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize İsa b. Tahman anlattı; dedi ki: Enes b. Maliki üzerinde siyah bir sarığı, sakalını da sarıya boyamış halde hacıların arasına girerken gördüm. Bize el-Fadl b. Dükeyn ve Ubeydullah b. Musa haber verdiler; dediler ki: Bize İsrail anlattı. O da İmran b. Müslimden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Maliki, üzerinde belden aşağısını örten sarı bir elbise [izar] olduğu halde, bir ayağını diğerinin üzerine koymuş [bacak bacak üstüne atmış] olarak gördüm. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn anlattı; dedi ki: Enes b. Maliki, üzerinde etrafı ipekli bir elbise, ipekli bir cübbe ve başında ipekli bir sarık olduğu halde gördüm. el- Ensari dedi ki: Babam şöyle dedi: Cübbenin çözgü ipleri ketendendi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Mutemir b. Süleyman anlattı; dedi ki: Babam bana şöyle dedi: Enesin üzerinde etrafı ipekten yapılmış sarı renkli bir elbise gördüm. Ondan daha güzel bir elbise gördüğümü bilmiyorum. Bize Şihab b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize İbrahim b. Humeyd anlattı. O da İsmail b. Ebu Halidden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Maliki, üzerinde Yemen işi çizgili bir elbise ve başında sarık olduğu halde gördüm. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Bedr b. Osman anlattı; dedi ki: Enes b. Malikin başında siyah bir sarık gördüm. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi. O Halid b. İyastan, o da Ebu Ubeyde b. Muhammed b. Ammar b. Yasirden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malikin yanına gittiğimde, onun ipekli bir elbise giymiş olduğunu gördüm. Bize Veki b. el-Cerrah ve el-Fadl b. Dükeyn haber verdiler; dediler ki: Bize Abdüsselam b. Şeddad Ebu Talut anlattı; dedi ki: Enesin üzerinde ipekli bir sarık, ipekli bir cübbe ve kenarları ipekli bir elbise gördüm. Ona, “Sana ne oluyor böyle? Bize ipekli elbise giymeyi yasaklıyorsun, fakat sen onu giyiyorsun.” dediler. Enes, “Onu bize emirlerimiz giydiriyor. Biz de onların bu elbiseyi üzerimizde görmelerinden hoşlanıyoruz.” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Yezid b. Salih anlattı; dedi ki: Enesin üzerinde “sarı ve kırmızı renkli ipekli” dediğiniz bir elbise gördüm. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Kab Sahibül-Harir anlattı; dedi ki: Enes b. Malikin üzerinde etrafı yeşil renkli ipekli bir elbise gördüm. Bu onun alemiydi [sembol]. Bize Amr b. el-Heysem haber verdi. O İsrailden, o da İmran b. Müslimden şöyle dediğini rivayet etti: Enesin üzerinde sarı renkli bir izar [belden aşağı giyilen bir elbise] gördüm. Bize Amr b. el-Heysem haber verdi; dedi ki: Bize İsrail anlattı. O İmran b. Müslimden, o da Enesten şöyle dediğini rivayet etti: Enesin üzerinde sarı renkli iki elbise gördüm. Bize Zeyd b. el-Hubab haber verdi; dedi ki: Bana Halid b. Abdullah el-Vasıti haber verdi; dedi ki: Bana Raşid b. Mabed es-Sekafi haber verdi; dedi ki: Enes b. Malikin elbisesinin [cübbesinin] yenini gördüm. Ağzı bir ziraı buluyordu [Yenin çapı bir zira kadardı]. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O da Seleme b. Verdandan şöyle dediğini rivayet etti: Enesi başında fesi olmadan sadece siyah bir sarıkla gördüm. Sarığın bir ucunu arkasına sarkıtmıştı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Abbad b. Ebu Süleyman anlattı; dedi ki: Enes b. Malikin üzerinde beyaz bir fes [kalensüve] gördüm. Bize Abdullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Şeyban haber verdi. O Ameşten şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malikin sakallarını safran ile sarıya boyarken gördüm. Bize Yahya b. Huleyf b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Halide anlattı; dedi ki: Enes b. Maliki sakalını sarıya boyarken gördüm. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize İsmail b. Ebu Halid haber verdi; dedi ki: Enes b. Maliki gördüm; yaktığı kınanın rengi kırmızıydı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Şerik anlattı. O İbn Ebu Halidden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Maliki kırmızı sakallı olarak gördüm. Sarığını da arkasından sarkıtmıştı. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Humeyd et-Tavil haber verdi. O Enes ailesinden bazılarından şunu rivayet etti: Vefat ettiği sene Enes b. Malik oruç tutmaya güç yetiremedi. Otuz fakire ekmek, et ve ayrıca bir veya iki çanak yemek yedirdi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Humeyd et-Tavil anlattı; dedi ki: Ömer b. Enese, “Enes ne yaptı?” diye sordu. Ömer, “Ölümünden bir sene önce zayıflığı sebebiyle oruç tutmaya gücü yetmedi. Bunun üzerine Çanak çanak yemek hazırlayın, her gün bir fakiri doyurun. dedi.” [Ömer] dedi ki: Muayyen sayıdaki insana bol bol yemek yedirildi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Hassan anlattı. O da Muhammedden şunu rivayet etti: Enes b. Malik vefat ettiği sırada, Muhammed b. Sirin bir borcu sebebiyle hapiste bulunuyordu. Enes, kendisini Muhammedin gasletmesini vasiyet etmişti. Bu konuda Ömer b. Yezid [vali] ile konuşuldu. Muhammed hapishaneden çıkarıldı ve Enesi gasletti. İşi biter bitmez Muhammed hapishaneye geri döndü. Muhammed b. Sirin bu izin sebebiyle ölünceye kadar Ömer b. Yezid ailesine teşekkür etmiştir. Bize Bekkar b. Muhammed haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn anlattı; dedi ki: Enes b. Malik vefat edeceği sıra kendisini Muhammed b. Sirinin gasletmesini ve namazını onun kıldırması vasiyet etti. Ancak o sırada Muhammed hapiste idi. Esedoğullarından] olan emire gittiler ve Muhammedin hapishaneden çıkıp bu vasiyeti yerine getirmesine izin vermesini istediler. Emir de ona izin verdi. Muhammed hapishaneden çıkıp Enesi gasletti, kefenledi. Enesin evinde saf halinde onun cenaze namazını kıldırdı. Sonra dönüp çoluk-çocuğuna uğramadan hapishaneye gitti. Bize Abdülvehhab b. Ata el-İcli haber verdi. O da Humeyd et-Tavilden Enes hakkında şöyle dediğini rivayet etti: Enesin kefenine bir misk kesesi ve Resulallahın bir saçı kondu. Kefende güzel koku vardı. Muhammed b. Sad dedi ki: Muhammed b. Abdullah el- Ensari el-Kadiya “Vefat ettiği gün Enes b. Malik kaç yaşındaydı?” diye sordum. “Yüz yedi yaşındaydı.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Yezid el-Hüzeli haber verdi; dedi ki: Enes b. Malik, el-Velid b. Abdülmelikin hilafeti zamanında 92 senesinde Basrada vefat etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Huleyd b. Dalec haber verdi. O Katadeden, o da el- Hasandan şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malik, Resulallahın ashabından Basrada en son vefat eden kişidir. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Enes b. Malik 93 senesinde vefat etti. Muhammed b. Ömer dedi ki: Enes; Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Abdullah b. Mesuddan hadis rivayetinde bulunmuştur.
3666. Hişam b. amir b. Ümeyye b. Zeyd [Hişam b. amir b. Ümeyye b. Zeyd] b. el-Hashas b. Malik b. Adi b. amir b. Ganm b. Adi b. en-Neccar. Annesi Behradandır. Babası Bedir ve Uhud savaşlarında bulundu ve Uhudda şehid edildi. Hişamın Peygamber ile sohbeti olmuştur. Basrada da kendisinden hadis rivayet edilmiştir. Basrada vefat etti. Fakat arkasından çoluk-çocuk bırakmadı. Bize el-Mualla b. Esed haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. el-Muhtar anlattı. O Ali b. Zeydden, o el- Hasandan, o da Hişam b. amirden şunu rivayet etti: Hişam Peygamberin yanına gitmiş, o da kendisine “İsmin nedir?” diye sormuştu. Hişam, “Şihab” diye cevap verdi. Resulallah ise, “Hayır! Sen Hişamsın!” dedi. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubdan, o da Humeyd b. Hilalden şunu rivayet etti: Hişam b. amir şöyle dedi: Siz beni Resulallahın ashabından bir gruba şikayet etmekle bana haksızlık ediyorsunuz. Onlar Allahın Resulü ile benden daha fazla birlikte olmadı ve yine ona benden daha fazla bağlı değillerdi. Onun hadislerini de benden daha fazla hıfzetmemişlerdi. Resulallahı şöyle derken işittim: “ademin yaratılması ile kıyamet arasında Deccaldan daha büyük bir fitne yoktur.” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. el-Muğire anlattı; dedi ki: Bize Humeyd b. Hilal anlattı; dedi ki: Kabilenin bazı adamları Resulallahın ashabından İmran b. el-Husayn ve diğerlerine Hişam b. amirin hata yaptığını söylüyorlardı. O da onlara şöyle diyordu: Siz bazı kişilere benim hata yaptığımı söylüyorsunuz. Halbuki onlar Resulallahın yanında benden daha fazla bulunmamışlar ve onun hadisini de benden daha fazla ezberlememişlerdir. Resulallahı şöyle derken işittim: “ademin yaratılması ile kıyamet arasında Deccaldan daha büyük bir fitne yoktur.”
3667. Sabit b. Zeyd b. Kays [Sabit b. Zeyd b. Kays] b. Zeyd b. en-Numan b. Malik b. Salebe b. Kab b. el-Hazrec b. el-Haris b. el-Hazrec. Künyesi Ebu Zeyddir. Bize -ismi Said b. Evs b. Sabit b. Beşir b. Ebu Zeyd olan- Ebu Zeyd el-Ensari el-Basri en-Nahvi haber verdi; dedi ki: Sabit b. Zeyd b. Kays benim dedemdir. Uhud savaşında bulundu. Resulallah zamanında Kuranı cemeden altı kişiden biriydi.] Basraya gelip oraya yerleşti. Sonra Medineye geldi ve Ömer b. el-Hattabın halifeliği sırasında orada vefat etti. Ömer, kabrinin başında durup şöyle demiştir: “Ey Ebu Zeyd! Allahın rahmeti senin üzerine olsun. Emanet bakımından insanların en büyüğü olan bir kişi bugün toprağa verildi.”
3668. Oğlu Beşir b. Ebu Zeyd Harre savaşında katledildi. Basrada çocukları yaşamaya devam etmektedir. Bize Abdülmelik b. Amr ve Ebu amir el-Akadi haber verdiler; dediler ki: Bize Ali b. el-Mübarek anlattı. O da el-Hasan Ebu Muhammedden şöyle dediğini rivayet etti: Büyük Camide] bir adamla karşılaştım. Birlikte Ebu Zeyd el-Ensarinin yanına gittik. Resulallah ile birlikte Uhud savaşına katıldığında bir ayağı sakatlanmış. Namaz vakti geldi. Oturarak ezan okudu ve oturarak kamet getirdi. Sonra bir adama namazı kıldırmasını söyledi. O da öne geçip bize namaz kıldırdı.
3669. Amr b. Ahtab el-Ensari Künyesi Ebu Zeyddir. Azre b. Sabitin dedesidir. Bize Abdüssamed b. Abdülvaris haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı; dedi ki: Bize Temim b. Huveys anlattı; dedi ki: Ebu Zeydi şöyle derken işittim: Resulallah ile birlikte on üç kere savaştım. Şube dedi ki: O, Azrenin dedesidir. Bize Haccac b. Nusayr haber verdi; dedi ki: Bize Kurre b. Halid anlattı. O de Enes b. Sirinden şöyle dediğini rivayet etti: Bana Ebu Zeyd b. Ahtab anlattı; dedi ki: Resulallah bana, “Allah senin huyunu güzel etsin.” dedi. Enes dedi ki: “Ebu Zeyd güzel davranışlar sergileyen güzel bir adamdı.” Bazı Basralıların onun hakkında şöyle dediğini duydum: Amr b. Ahtab, Azre b. Sabit b. Amr b. Ahtabın dedesidir. Ondan Enes b. Sirin, el-Hasan b. Muhammed el-Abdi, Ebu Nehik, Yezid er-Rişk ve Ilba b. Ahmer hadis rivayetinde bulunmuştur. Basrada kendisine nisbet edilen bir mescit vardır.
3670. el-Hakem b. Amr b. Mücedda b. Hizyem [el-Hakem b. Amr b. Mücedda b. Hizyem] b. el-Haris b. Nüayle b. Müleyl b. Damre b. Bekir b. Abdümenat b. Kinane. Nüayle, Gıfarın erkek kardeşidir. el-Hakem b. Amr, Resulallah vefat edinceye kadar yanından ayrılmamıştır. Sonra Basraya gitti ve oraya yerleşti. Ziyad b. Ebu Süfyan kendisini Horasana vali yapınca Basradan ayrılmıştır. Bize İshak b. Yusuf el-Ezrak haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Hassan anlattı. O da el-Hasandan şunu rivayet etti: Ziyad, el-Hakem b. Amrı Horasana gönderdi. Allah onlara fethi nasip etti ve büyük miktarda mal ele geçirdiler. Ziyad kendisine şöyle yazdı: “Emirül-Müminin, sarı ve beyaz olanın [altın ve gümüşün] kendisi için ayrılmasını [hilafet merkezine gönderilmesini] bana yazdı. Dolayısıyla, altın ve gümüşü insanlara taksim edip dağıtma.” el-Hakem de Ziyada şöyle yazdı: “Selam üzerine olsun. Sen bana mektup yazıp Emirül-Mümininin mektubunu hatırlatıyorsun. Ben ise Emirül-Mümininin mektubundan önce Allahın Kitabına baktım. Allaha yemin olsun ki, yer ile gök bir kişi üzerinde bitişmiş olsa, şayet o kişi Allahtan korkuyorsa Allah bu iki şey hakkında ona bir çıkış yolu gösterir. Üzerine selam olsun.” Sonra insanlara şöyle dedi: “Ganimetlerinizin yanında hazır olun ve onu aranızda taksim edin.” Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Hassan haber verdi. O da el-Hasandan şunu rivayet etti: Ziyad, el-Hakem b. Amr el-Gıfariyi Horasana gaza etmek üzere gönderdi ve o da orada çok miktarda ganimet elde etti. Bize Ali b. Muhammed el-Kureşi haber verdi; dedi ki: el-Hakem b. Amr, Muaviye b. Ebu Süfyanın hilafeti zamanında elli senesinde Horasanda vefat edinceye kadar orada kalmaya devam etti.
3671. Kardeşi Rafi b. Amr el-Gıfari Resulallah ile sohbeti oldu. Amr b. Süleym ve diğerleri kendisinden hadis rivayetinde bulundu. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Mutemir b. Süleyman anlattı; dedi ki: İbn el-Hakem b. Amrı şöyle derken işittim: Bana dedem anlattı. O Ebu Rafi b. Amr el- Gıfarinin amcasından şöyle dediğini rivayet etti: Ben çocuk iken ağaç üzerindeki hurmaları taşlıyordum. Peygambere, “Burada hurmalarımızı taşlayan bir çocuk var.” denildi. Sonra beni Peygambere götürdüler. Peygamber bana, “Ey çocuk! Hurmaları neden taşlıyorsun?” dedi. Ben de “Onları yiyorum.” dedim. Sonra bana “Hurma ağaçlarını taşlama, yere düşenleri ye!” dedi ve başımı meshedip benim için, “Allahım! Onun karnını doyur.” diye dua etti. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. el-Muğire haber verdi; dedi ki: Bize Humeyd b. Hilal anlattı. O Abdullah b. es-Samitten, o da Ebu Zerden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah şöyle buyurdu: “Benden sonra ümmetimden öyle bir topluluk gelecek ki, Kuranı okuyacaklar; fakat Kuran, onların boğazlarından aşağıya geçmeyecek. Okun avı delip çıktığı gibi onlar da dinden çıkacaklar ve bir daha dine dönmeyeceklerdir. Onlar suret ve siret cihetiyle insanların en şerlileridir.” Süleyman dedi ki: Zann-ı galible onun şöyle dediği kanaatindeyim: “Onların temel özellikleri ihtilafa düşmeleridir.” Abdullah b. es-Samit dedi ki: el-Hakem b. Amrın kardeşi Rafi b. Amr ile karşılaştım ve “Ebu Zerden işittiğin hadis şöyle değil mi? deyip hadisi ona okudum. Bana “Bunun neresi senin garibine gitti? Ben onu Resulallahtan işittim.” dedi.
3672. Müşaci b. Mesud [Müşaci b. Mesud] b. Salebe b. Vüheyb b.aiz b. Rebia b.Yerbu b. Semmal b. Avf b. İmruülkays b. Bühse b. Süleym. Bize Abdullah b. Muhammed b. Ebu Şeybe haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. el-Fudayl anlattı. O asımdan, o Ebu Osmandan, o da Müşaci b. Mesuddan şöyle dediğini rivayet etti: Ben ve kardeşim, hicret etmek üzere Resulallaha biat etmek için yanına gittik. Fakat bize “Hicret geçti.” dedi. Biz de “Ne üzerine biat edelim?” dedik. “İslam ve Allah yolunda cihad üzerine.” dedi. Biz de Peygambere biat ettik. Ebu Osman dedi ki: Sonra Mücaşiin kardeşiyle [Mücalid] karşılaştım. O da bana “Mücaşi sana doğru söylemiş.” dedi.
3673. Kardeşi Mücalid b. Mesud es-Sülemi Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Yezid b. Zürey haber verdi; dedi ki: Bize Halid el-Hazza anlattı. O Ebu Osmandan, o da Müşaci b. Mesuddan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah şöyle dedi: “Bu, Mücalid b. Mesuddur. Bana hicret etmek üzere biat etmek istedi. Fakat ben kendisine Mekke fethinden sonra hicret yoktur. İslam üzerine senin biatini kabul ediyorum. dedim.” Bize İsmail b. İbrahim haber verdi. O Yunustan, o da el- Hasandan şöyle dediğini rivayet etti: Mücalid b. Mesudda kazel vardı. Kazel, hafif topallık demektir.
3674. aiz b. Amr el-Müzeni el-Hasan dedi ki: aiz, Resulallahın ashabının önde gelenlerindendi. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı; dedi ki: Bize Katade anlattı; dedi ki: aiz b. Amr, ipekli elbise giyerdi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Yezid b. Zürey haber verdi; dedi ki: Bize Halid el-Hazza anlattı. O da Muaviye b. Kurreden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahın ashabı zamanında Muhakkem isyan etmiş; Resulallahın ashabından bir grup da kılıçlarıyla onun üzerine yürümüşlerdi. aiz b. Amr da onlardandı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O da Sabitten şöyle dediğini rivayet etti: aiz b. Amr, kendisinin cenaze namazını Ebu Berzenin kıldırmasını vasiyet etti. aiz vefat ettiğinde Ubeydullah b. Ziyad onun cenaze namazını kıldırmak üzere atına bindi. Müslimin evine geldiğinde kendisine aizin cenaze namazını Ebu Berzenin kıldırması konusunda vasiyeti olduğu söylendi. Ubeydullah bineğine atlayıp geri döndü.
3675. Abdullah b. Amr el-Müzeni O, Ebu Bekir b. Abdullahtır. Resulallahın ashabındandır. Sonradan Basraya gidip oraya yerleşti. Orada çocukları vardır. Bize Muaz b. Muaz el-Anberi haber verdi; dedi ki: Bize Hubeyb b. eş-Şehid haber verdi. O da Bekir b. Abdullah el-Müzeniden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame b. Abdullah el-Müzeni, bana babasının Peygamberin ashabından dört kişinin cenazesini gaslettiğini söyledi. Onlar gasilden önce kollarının yenlerini büker, uzayan gömlek eteklerini bellerine sokar ve gasle bu şekilde başlarlardı. Gasil işini bitirince namaz için abdest alırlardı.
3676. Abdullah el-Müzeni O, Bekir b. Abdullah el-Müzeninin kendisinden hadis rivayet ettiği Ebu Alkame b. Abdullahtır. Onlar kardeş değildir.
3677. Kurre b. İyas b. Hilal b. Riab [Kurre b. İyas b. Hilal b. er-Riab]] b. Ubeyd b. Süva b. Sariye b. Zübyan b. Salebe b. Süleym b. Evs b. Müzeyne. O, Ebu Muaviye b. Kurredir. Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı; dedi ki: Bana Muaviye b. Kurre Ebu İyas haber verdi. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Ailem için süt sağılıp sofra hazırladığı bir zamanda Peygamber geldi ve başımı sıvazlayarak bana dua etti. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O Şubeden, o Muaviye b. Kurreden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Peygamber benim başımı sıvazladı. Bize el-Mualla b. Esed haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Ebu Uyeyne el-Mühilli anlattı; dedi ki: Muaviye b. Kurreyi şöyle derken işittim: İbn Ubeys savaşında babamın katilini öldürdüm. Kurre normal ölümle değil, katl yoluyla öldürülmüştü.
3678. Kurre b. İyasın Kardeşi Muhammed b. Sad dedi ki: Onun ismi bize söylenmedi. Bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Ubeydullah b. Amr anlattı. O Abdülmelik b. Umeyrden, o Muaviye b. Kurreden, o da amcasından [Kurrenin kardeşinden] şunu rivayet etti: Kurrenin kardeşi, oğluyla birlikte Peygambere geldi. O sırada oğlunu kucağında oturtmuş bulunuyordu. Peygamber kendisine “Anlaşılan onu çok seviyorsun?”dedi. Muaviyenin amcası da “Evet, çok şiddetli bir muhabbetle!”, dedi. Sonra o çocuk öldü ve Peygamber kendisine “Sen onun ölümünden dolayı çok üzülmüşe benziyorsun.” dedi: O da “Evet, Ya Resulallah!” dedi. Resulallah ona şöyle dedi: “Allah seni Cennete soksa ve sen de çocuğunu, Cennetin kapısında durmuş, Cennete girmen için o kapıyı sana açarken görsen sevinmez misin?” Muaviyenin amcası da: “Evet!” dedi. Peygamber de “İnşaallah, onun durumu böyledir.” buyurdular.
3679. Hamel b. Malik b. en-Nabiğa el-Hüzeli Müslüman oldu ve kavminin yaşadığı topraklara döndü. Sonra Basraya geldi ve oraya yerleşti. Hüzeyl kabilesinin mahallesinde kendisi için bir ev yaptı. Ondan sonra bu ev, Amr b. Mihran el-Katibin oldu.
3680. el-Abbas b. Mirdas b. Ebu amir [el-Abbas b. Mirdas b. Ebu amir] b. Cariye b. Abd b. Abs b. Rifaa b. el-Haris b. Bühse b. Süleym. Mekke fethinden bir müddet önce Müslüman oldu. Mekke fethine katılmak üzere, yanlarında hurma salkımları ve tertemiz hububat oduğu halde kavminden 109 adamla birlikte atların üzerinde geldiler. el-Abbas, Resulallah ile birlikte savaştı; sonra yine kavminin yurduna döndü. Daha sonra Basra vadisine yerleşti. Basraya sık sık gidiyordu. Basralılar ondan hadis rivayetinde bulunmuşlardır. Çocukları ve ahfadı Basra çölünde yaşamaya devam etmiştir. Onlardan bir kısmı ise Basraya gelip yerleşmiş bulunuyordu.
3681. Cahime b. el-Abbas b. Mirdas Müslüman olup Resulallah ile sohbeti olanlardandır. Ondan da hadis rivayetinde bulunulmuştur. Bize Haccac b. Muhammed b. Cüreyc haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Talha b. Abdullah b. Abdurrahman anlattı. O babası Talhadan, o da Muaviye b. Cahime es- Sülemiden rivayet etti; Muaviye dedi ki: Cahime, Peygambere gelip “Ya Resulallah! Savaşa katılmak istiyorum, Bu hususta sizinle istişare etmek üzere geldim.” dedi. Resulallah ona, “Senin annen var mı” diye sordu. O da “Evet!” diye cevap verdi. Bunun üzerine Resulallah, “Annenin yanına git ve ona hizmet et. Çünkü Cennet onun ayakları altındadır.” buyurdu. Resulallah farklı oturumlarda ikinci ve üçüncü sefer de böyle dedi.
3682. Abdullah b. eş-Şıhhir b. Avf b. Kab [Abdullah b. eş-Şıhhir b. Avf b. Kab] b. Vakdan b. el-Hariş b. Kab b. Rebia b. amir b. Sasaa. Künyesi Ebu Mutarriftir. Abdullah b. eş-Şıhhirin iki oğlu, onun Peygamber ile sohbeti olduğunu söylüyorlar. Ondan bazı hadisler de rivayet edilmiştir. Sonradan Basraya yerleşti. Çoluk-çocuğu oradadır. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Yahya b. Said anlattı; dedi ki: Bize Humeyd anlattı; dedi ki: Bize el-Hasan anlattı. O Mutarrif b. eş-Şıhhirden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Beni amir kafilesiyle birlikte Resulallaha geldik. Resulallah bize, “Size binek vereyim mi?” diye sordu. Biz de “Yolda kendi başına yayılan develerden buluruz.” diye cevap verdik. Bunun üzerine Resulallah şöyle buyurdu: “Müslümanın kayıp malı Cehennem ateşidir.” Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize el- Esved b. Şeyban anlattı; dedi ki: Bize Ebu Bekir b. Sümame en-Numan er-Rasibi anlattı. O Ebül-Ala Yezidden şöyle dediğini rivayet etti: Babam, Beni amir kafilesiyle birlikte Resulallaha gelip şöyle dediler: “Ya Resulallah! Sen bizim efendimizsin ve üzerimizde otorite sahibisin.” Resulallaha onlara, “Bırakın, bırakın! Ne söyleyecekseniz, söyleyin. Şeytan içinize girip sizi kötülüğe sevketmesin. Efendi Allahtır; Efendi Allahtır; Efendi Allahtır.” dedi.
3683. Muaviye b. Hayde b. Muaviye [Muaviye b. Hayde b. Muaviye] b. Kuşeyr b. Kab b. Rebia b. amir b. Sasaa. Bir kafile ile birlikte Peygambere geldi ve Müslüman oldu. Resulallah ile sohbette bulundu. Resulallahtan bazı şeyler sordu. Kendisinden birçok hadis rivayet edildi. Muaviye, Behz b. Hakim b. Muaviye b. Haydenin dedesidir.
3684. Kardeşi Malik b. Hayde [Malik b. Hayde] b. Muaviye b. Kuşeyr. Müslüman olduğunda, kendisi hatırına komşularının serbest bırakılması için kardeşi Muaviye b. Hayde ile birlikte Resulallaha gitmek istedi. Kardeşi ise ona “Onlar da Müslüman oldular.” dedi.
3685. Kabisa b. el-Muharık [Kabisa b. el-Muharık] b. Abdullah b. Şeddad b. Muaviye b. Ebu Rebia b. Nehik b. Hilal b. amir b. Sasaa. Kafilelerle birlikte Resulallaha gelip Müslüman oldu. Kendisinden bazı hadisler rivayet edilmiştir. Sonra Basraya yerleşti. Bugün orada çocukları bulunmaktadır. Muhammed b. Harb b. Katan b. Kabisa b. el-Muharık onun torunlarındandır. Bu zat, Medinede Cafer b. Süleyman b. Ali el-Haşiminin, Basrada ise Abdüssamed b. Alinin polis teşkilatlarına başkanlık yapmıştır. Bize Hevze b. Halife haber verdi; dedi ki: Bize Avf anlattı. O Hayyandan, o Kabisadan, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahı şöyle derken işittim: “Kuşla fal bakma [iyafe],] küçük taşlarla fal bakma ve uğursuz sayma] batıl şeylerdir.”
3686. İyad b. Himar b. Muhammed b. Süfyan [İyad b. Himar b. Muhammed b. Süfyan] b. Mücaşi b. Darim b. Malik b. Hanzale b. Malik b. Zeydümenat b. Temim. Müslüman olmadan önce kafilelerle birlikte Peygambere gelenlerdendir. Yanında güzel bir hediye getirmiş, onu Resulallaha vermek istiyordu. Resulallah kendisine “Müslüman oldun mu?” diye sorunca, “Hayır!” dedi. Resulallah, “Allah bize müşriklerin hediyesini kabul etmeyi yasakladı.” deyince, İyad Müslüman oldu ve Resulallah da onun hediyesini kabul etti. İyad, “Ey Allahın Resulü! Kendi kabilemden ve benden aşağı birisi bana küfretti. Ondan öc alayım mı?” diye sordu. Resulallah, “Birbirine küfredenler, yalancılıkta birbiriyle yardımlaşan iki şeytandır.” dedi. İyaddan, bu hadisin dışında hadisler de rivayet edildi. Sonra Basraya yerleşti ve Basralılar da kendisinden hadis rivayetinde bulundu.
3687. Kays b. asım b. Sinan b. Halid [Kays b. asım b. Sinan b. Halid] b. Minkar b. Ubeyd. Beni Temimdendir. Kays, Cahiliye devrinde içkiyi kendisine haram kılanlardandı. Sonra Beni Temim kabilesinin bir kafilesiyle birlikte Resulallaha geldi ve Müslüman oldu. Resulallah onun için şöyle dedi: “Bu, göçebe hayatı yaşayanların efendisidir. O, cömert bir efendidir.” Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O el-Ağar el-Minkariden, o Halife b. el- Husayndan, o da Kays b. asımdan şunu rivayet etti: Kays Müslüman olup Resulallaha geldi. Resulallah da kendisine su ve sidrle] yıkanmasını emretti. Bize Hallad b. Yahya haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan es-Sevri anlattı; dedi ki: Bir adamın rivayetinden biliyorum ki: Peygamber Kays b. asıma şöyle demiştir: “Bu, göçebe hayatı yaşayan insanların efendisidir.” Bize Abdülvehhab b. Ata el-İcli haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O Katadeden, o Mutarriften, o da Hakim b. Kays b. asımdan şöyle dediğini rivayet etti: Öleceği sırada Kays b. asım çocuklarına şöyle vasiyette bulundu: “Çocuklarım! Üzerinize en büyüğünüzü başkan yapın. Bir topluluk en büyüğünü kendilerine başkan yaparsa, babalarının peşinden gitmiş ve onu temsil etmiş olurlar. En küçüklerini başkan yaparlarsa, kendilerine denk olanlar yanında önemsenmezler. Malınıza sahip çıkın ve Allah rızası için ziyafet verin. Çünkü bu tutum iyi kişiler tarafından güzel görülür ve önemsenir, kötü kişilere de muhtaç bırakmaz ve onları uzaklaştırır. İnsanlara problem olmaktan uzak durun ve onlara yük olmayın. Bir adamın yapacağı en son şey budur. Ben öldükten sonra arkamdan bağırıp çağırmayın. Çünkü Resulallahın arkasından bağırılıp çağırılmadı. Bekir b. Vail benim öldüğümü öğreninceye kadar beni defnetmeyin. Çünkü Cahiliye döneminde ben onlara saldırıyordum.”
3688. ez-Zibrikan b. Bedr b. İmruülkays ez-Zibrikan b. Bedr b. İmruülkays b. Halef b. Behdele b. Avf b. Kab b. Sad b. Zeydümenat b. Temim. ez-Zibrikanın ismi Husayn idi. O şair ve güzel görünümlü bir kişiydi. Bu yüzden kendisine Kameru Necid [Necidin Ayı] denirdi. Beni Temim kafilesiyle birlikte Peygambere gelenlerdendir. Müslüman oldu ve Resulallah onu kendi kabilesi olan Beni Sad b. Zeydümenat b. Temim üzerine zekat memuru olarak tayin etti. Resulallah vefat ettiğinde o, bu işi yapmaya devam ediyordu. Araplar irtidat edip zekat vermeyi reddettikleri halde ez-Zibrikan b. Bedr Müslüman olarak kaldı ve kendi kabilesinden zekat toplamaya devam etti. Topladığı zekatlarını de getirip Ebu Bekir es-Sıddıka teslim etti. Sonra Basra çölünde Beni Temimin yurduna yerleşti. Basraya sık sık gelip gidiyordu.
3689. el-Akra b. Habis b. İkal b. Muhammed el-Akra b. Habis b. İkal b. Muhammed b. Süfyan b. Mücaşi b. Darim b. Malik b. Hanzale b. Malik b. Zeydümenat b. Temim. Beni Temim kafilesiyle birlikte Resulallaha gelenlerdendir. Müslüman oldu ve sonradan Basra çölünde Beni Temim yurduna yerleşti.
3690. Amr b. el-Ehtem b. Sümey b. Sinan Amr b. el-Ehtem b. Sümey b. Sinan b. Halid b. Minkar b. Ubeyd b. Mukaıs b. Amr b. Kab b. Sad b. Zeydümenat b. Temimdir. Beni Temim kafilesiyle birlikte Resulallaha geldi. Kafilede yaşı en küçük olan o idi. [Allah Resulünü gördükten sonra] Müslüman oldu. Şair bir zattı. Sonradan Basra çölünde Beni Temim yurduna yerleşti. Bize İsmail b. Abdullah b. Zürare el-Cermi haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O da Muhammed b. ez-Zübeyrden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah, Amr b. el-Ehteme, “Bana ez-Zibirkan b. Bedrden bahset.” dedi. Amr, “Kabilesi içinde itaat edilen, arkada bıraktıklarına engel olabilecek biridir.” [Dedi ki:] ez- Zibirkan, “Ya Resulallah! Amr da bilir ki, ben onun dediğinden daha hayırlıyım. Fakat o bana haset etti.” dedi. Amr dedi ki: “Bildiğim kadarıyla sen, şahsiyetsiz, çapı küçük, babası ahmak, dayısı alçak birisin. Ya Resulallah! Birincisinde de ikincisinde de yalan söylemiş değilim. Ben ondan razıyım. Hakkında bildiğim en güzel şeyi söyledim. Fakat beni kızdırdı ve yine onun hakkında bildiğim şeyleri söyledim.” Bunun üzerine Resulallah şöyle dedi: “Sözün bir kısmı vardır ki, sihir gibidir.”
3691. Sasaa b. Naciye b. İkal b. Muhammed [Sasaa b. Naciye b. İkal b. Muhammed] b. Süfyan b. Mücaşi b. Darim b. Malik b. Hanzale b. Malik b. Zeydümenat b. Temim. Beni Temim kafilesiyle birlikte Resulallaha geldi ve Müslüman oldu. Meşhur şair el-Ferazdak b. Galib b. Sasaa, onun torunlarındandır. Sasaa, Peygamberden hadis rivayetinde bulundu. Sonradan kendisi ve çocukları Basraya yerleşti. Onun nesebini, Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbinin Kitabün-Nesebinde bulmaktayız.
3692. Sasaa b. Muaviye (Şair Ferezdakın amcası) Yezid b. Harun, el-Hasandan rivayet ettiği bir hadiste böyle dedi. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Cerir b. Hazim haber verdi; dedi ki: Bize el-Hasan anlattı. O da Sasaa b. Muaviyeden (Şair Ferezdakın amcası)] şunu rivayet etti: Sasaa Resulallaha geldiğinde Resulallah ona “Kim zerre miktar hayır işlerse onu görür. Kim de zerre miktar kötülük işlerse onu da görür.”] ayetini okudu. Sasaa, “Yeter, kafi. Başka bir şey duymam gerekmez.” dedi. Sasaa Ebu Zerden hadis rivayetinde bulunmuştur.
3693. en-Nemr b. Tevleb b. Ükayş [en-Nemr b. Tevleb b. Ükayş] -ve Ükayş Uklun bir koludur- b. Abd b. Kab b. Avf b. el-Haris b. Avf b. Vail b. Kays b. Avf b. Abdümenat. Uklu, kendilerinin bir cariyesi bakıp terbiye etmişti. Bu yüzden Avf b. Vailin çocukları bu cariyeye nisbet edilmiştir. en-Nemr b. Tevleb bir şair kişiydi. Kabilesinin kafilesiyle birlikte Peygambere geldi ve Müslüman oldu. Daha sonra Basraya yerleşti. Peygamber, onlara bir mektup yazmıştır. İsmail b. Ulyenin Yezid b. Abdullah b. eş-Şıhhirden rivayet ettiği bir hadiste, Amr b. asım el-Kilabinin bize haber verdiğine göre Yezid şöyle dedi: Bize Uklden bir adam geldi. Yanında, deriden yapılmış bir mahfaza parçası içerisinde Resulallahın kendilerine yazdığı mektup vardı. Bu mektupta şöyle yazıyordu: “Allahın Resulü Muhammedden Beni Züheyr b. Ükmayşe…” Mektubu taşıyan adam, Şair en-Nemr b. Tevlebdi. Beni Züheyr b. Ükayş, Uklun bir koludur.
3694. Osman b. Ebül-as Osman b. Ebül-as b. Bişr b. Abdüdühman b. Abdullah b. Hemmam b. Eban b. Yesar b. Malik b. Hutayt b. Cüşem. Sakif kabilesindendir. Osman b. Ebül-as, Sakif kafilesiyle birlikte Medineye Resulallaha gelmişti. Onun birlikte geldiği kafile Müslüman oldu. Allah Resulü onlarla bir anlaşma yaptı. Osman onların en küçüklerindendi. Kafilesinden önce Peygambere gelip, Müslüman oldu. Resulallah ona Kurandan bazı ayetler okudu. Medinede bulunduğu sırada Übey b. Kabın yanından ayrılmadı ve ondan Kuran öğrendi. Sakif heyeti Taife dönmek istediği zaman, Resulallaha gidip, “Bize bir emir tayin et.” dediler. O da onlara Osman b. Ebül-as es-Sekafiyi emir tayin etti ve onlara şöyle dedi: “O, akıllı ve zeki birisidir. Kuranın da bir kısmını ezberlemiştir.” Heyet, “Biz emirimizi değiştirmeyiz. Çünkü onu bize Resulallah emir olarak tayin etmiştir.” dediler. Taife kadar Osmanın emirliğinde geldiler. Osman Taiflilere namaz kıldırır ve onlara Kuran öğretirdi. Ömer b. el-Hattab zamanında Basra şehri kurulduğunda Ömer de Müslümanlarla birlikte oraya gitmişti. Basraya akıllı, olgun ve yetkin bir kişiyi vali tayin etmek istediğinde, ona “O zaman Osman b. Ebül-ası vali tayin etmen lazım.” denildi. Ömer, “O, Resulallahın tayin ettiği bir emirdir. Ben onu yerinden alamam.” dedi. Ömere, “Ona kendisini Basraya vali tayin etmek istediğini, ama kendisinin onu Taif emirliğinden alamacayacağını yaz.” dediler. Osman, yerine el-Hakem b. Ebül-as es-Sekafiyi vekil bırakarak Ömere geldi. Ömer de kendisini Basra valiliğine tayin etti. Osman, Basrada kendisi için bir ev yaptı. Sonra Osman orada çok mal kazandı. el-Übülle ve arazisi hizasında kendisine nisbet edilen Şattu Osman [Osman sahili] bunlardandır. Çocukları günümüze kadar Basrada yaşamaya devam etmiştir. Onlar Basrada çok hürmet gördüler. Gelirleri, malları ve çocukları çoğaldı. Osman, güzel bir nesil bıraktı. Bize Muhammed b. Ubeyd et-Tanafisi haber verdi; dedi ki: Bize Amr b. Osman anlattı. O da Musa b. Talhadan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah Osman b. Ebül-ası Taif üzerine emir tayin etti ve şöyle buyurdu: “Onlara en zayıflarını dikkate alarak namaz kıldır. Müezzinin de ücret almasın.” Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Hilal anlattı; dedi ki: Bize Katade anlattı. O da Mutarriften şöyle dediğini rivayet etti: Osman b. Ebül-asın künyesi Ebu Abdullahtır.
3695. Kardeşi el-Hakem b. Ebül-as es-Sekafi Onun hikayesini kardeşi Osmanı anlatırken anlattık. el- Hakemin Sakif heyeti içinde olup olmadığı bize ulaşmadı. Onun çocukları da eşraftandır. Şair Yezid b. el-Hakem b. Ebül-as bunlardandır.
3696. Kardeşleri Şair Hafs b. Ebül-as Osman b. Ebül-asın kardeşidir. Resulallah ile sohbetinin olup olmadığı ve onu görüp görmediği bize ulaşmadı. Ancak kendisinden hadis rivayet edilmiştir. Biz kendisini iki kardeşiyle birlikte yazdık ve durumunu açıkladık. Basrada çocukları eşraftan sayılır. el-Hasan el- Basri, Hafs b. Ebül-astan hadis rivayetinde bulunmuştur.
3697. Malik b. Amr el-Ukayli el-Kuşeyri Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Ali b. Zeydden, o Zürare b. Evfadan, o da Malik b. Amr el-Kuşeyriden rivayet etti; dedi ki: Resulallahı şöyle derken işittim: “Kim Müslüman bir köleyi azat ederse o, onun Cehennemden azat olmak için fidyesidir; hürriyete kavuşturulan kemiklerden her bir kemik, hürriyete kavuşturanın kemiklerinden bir kemiğe mukabildir. Kim de ebeveyninden birini görür de bu vesileyle mağfiret olunmazsa, Allah onu kendisinden uzaklaştırsın. Kim de Müslüman bir anne-babadan kalan bir yetimi, -o yetim kendi geçimini temin edinceye kadar- yedirir ve içirirse, onun için Cennet vacib olur.”
3698. el-Esved b. Seri b. Himyeri b. Ubade [el-Esved b. Seri b. Himyeri b. Ubade] b. en-Nezzal b. Mürre. Beni Sad b. Zeydümenat b. Temimden biridir. Kendisi kıssacı idi. Bize İsmail b. İbrahim el-Esedi haber verdi. O Yunustan, o da el-Hasandan şöyle dediğini rivayet etti: el-Esved b. Seri şöyle dedi: Resulallahın yanına gittim ve onunla birlikte gazaya katıldım. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize es-Seri b. Yahya anlattı; dedi ki: el-Esved b. Seriden rivayetle el-Hasanın şöyle dediğini işittim: el-Esved şair bir zattı. Basra Mescidinde kıssa anlatan ilk kişidir. Bir keresinde şöyle demişti: “Resulallah ile birlikte dört gazaya katıldım.” Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Eşas anlattı; dedi ki: Bize el-Hasan şunu anlattı: el-Esved b. Seri şair bir adamdı. Kendisi Peygambere şöyle demiş: “Ya Resulallah! Rabbimi kendisiyle övdüğüm hamdleri size söyleyeyim mi?” Resulallah “Rabbin hamdi çok sever.” veya “Allah için kendisini hamdetmekten daha sevimli bir şey yoktur.” dedi. Bize İsmail b. İbrahim haber verdi. O Yunustan, o da el- Hasandan şöyle dediğini rivayet etti: el-Esved b. Seri Basra Mescidinin arka tarafında vaaz ediyordu.
3699. et-Tilb b. Zeyd b. Abdullah b. Amr [et-Tilb b. Zeyd b. Abdullah b. Amr] b. Umeyre el-Anberi. Beni Temimdendir. Resulallahtan köle azadı ve diğer bazı konularla ilgili hadis rivayetinde bulunmuştur. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Galib b. Hacre el-Anberi anlattı; dedi ki: Bize Hilkam b. et-Tilb anlattı; dedi ki: et-Tilb şunu anlattı: Peygamberin yanına gittiğinde “Ya Resulallah! Benim için istiğfarda bulun.” demiş, Peygamber, “Senin için ezan okunduğu zaman” veya “senin için ezan okununcaya kadar” [ölümünü kastediyor] deyip yüzünü meshederek üç defa şu duada bulunmuştur: “Allahım! et- Tilbi affet ve ona merhamet et.” et-Tilb, Resulallahı odaların arkasından yüksek sesle çağıran Beni Temim heyeti içinde bulunanlardandı. Bu ve diğer isnadlarla Resulallahtan bazı hadisler rivayet etmiştir.
3700. Katade b. Milhan es-Sedusi Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam anlattı; dedi ki: Bize Enes b. Sirin anlattı; dedi ki: Bize Abdülmelik b. Katade b. Milhan el-Kaysi anlattı. O da babasından şöyle rivayet etti: Resulallah bize her ayın 13, 14 ve 15. günlerinde oruç tutmayı emretti. Çünkü bu günler, dünya günlerinin tamamı mesabesindedir. Bize Süleyman Ebu Davud et-Tayalisi anlattı; dedi ki: Bize Hemmam haber verdi. O Enesten, o Katade b. Milhan el-Kaysiden, o da babasından rivayet etti: Sonra Affan hadisinin aynısını anlattı. Bize Süleyman Ebu Davud et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O da Enes b. Sirinden şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik b. Milhani babasından rivayetle şunları söylerken işittim: Peygamber Milhane ayın 13. gününe denk gelen günlerde oruç tutmasını emretmiş ve bu günler hakkında “Onlar dünya günlerinin tamamı gibidir” demişti. Muhammed b. Sad dedi ki: Hadis birdir. Fakat Süleyman Ebu Davud bunun ve iki hadisin isnadında ızdıraba düşmüştür. Hadis, Affanın rivayet ettiği şekildedir. Affan, güvenilir bir ravidir.
3701. Süleym b. Cabir el-Hüceymi Künyesi Ebu Cüreydir. Bazıları hadis rivayetlerinde Cabir b. Süleym el-Hüceymi derler. Biz bunu açıkladık. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Ziyad b. Ebu Ziyad haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Sirin anlattı; dedi ki: Süleym b. Cabir el-Hüceymi şöyle dedi: Kabilemden bir toplulukla birlikte heyet halinde Resulallaha gittim. Bize Abdülmelik b. Amr el-Akadi ve Hammad b. Mesade haber verdiler; dediler ki: Bize Kurre b. Halid anlattı. O Kurre b. Musa el-Hüceymiden, o da Süleym b. Cabirden şöyle dediğini rivayet etti: Ben Resulallaha geldiğimde o, dizini göğsüne doğru çekmiş bir şekilde yerde oturuyordu. Hammad, rivayet ettiği hadiste Kurre b. Musanın künyesinin Ebül-Heysem olduğunu ifade etmektedir. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Yunus b. Ubeydden, o Ubeyde elHüceymiden, o Ebu Temime el-Hüceymiden, o da Cabir b. Süleym el-Hüceymiden şöyle dediğini rivayet etti: Ben, Resulallaha geldiğimde üzerinde aba gibi bir şey vardı. Pelerinin saçakları ayaklarının üzerine sarkmıştı. Dizini göğsüne doğru çekmiş, üzerine de bu pelerini almış bir şekilde yerde oturuyordu. Ben “Hanginiz Muhammed? (veya Hanginiz Resulallah?) dedim. Eliyle kendisini işaret etti. “Ya Resulallah! Ben bir çöl adamıyım. Bende onun kabalığı vardır. Bana bir tavsiyede bulun.” dedim. Resulallah, “İyi olan hiçbir şeyi hakir görme.” dedi.
3702. Malik b. el-Huveyris el-Leysi Künyesi Ebu Süleymandır. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad anlattı. O Eyyubdan, o Ebu Kılabeden, o da Malik b. el-Huveyristen şöyle dediğini rivayet etti: Biz genç bir grup olarak Resulallaha geldik. Yanında yirmi gece kadar kaldık. Resulallah çok merhametliydi. Bize şöyle dedi: “Eğer memleketinize dönerseniz, namaz vakti geldiğinde onlara namaz kılmaları gerektiğini bildiriniz.”
3703. Üsame b. Umeyr el-Hüzeli Ebül-Melih el-Hüzelidir. Eyyub ve diğerleri ondan hadis rivayetinde bulunmuşlardır. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Zerba haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Melih anlattı. O da babasından rivayet etti: Ebül-Melihin babası, Huneyn gününde Resulallah ile birlikteydi. O gün yağmur yağmıştı. Resulallah bir münadiyi çağırıp ona çağrıda bulunmasını emretti. Münadi adamların arasında onları namaza davet etti.
3704. Arfece b. Esad b. Kerib el-Utaridi Beni Temimdendir. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Eşas anlattı; dedi ki: Bize Abdurrahman b. Tarafe b. Arfece anlattı; dedi ki: Cahiliye devrinde Külab] savaşında dedesi Arfece b. Esadın burnu kopmuştu. O da gümüşten bir burun yaptırmıştı. Fakat bu suni burun koku yapıyordu. Durumu Peygambere söyleyince, ona altından bir burun yaptırmasını emretti. Ebül-Eşheb dedi ki: Abdurrahman, dedesi Arfece b. Esadı gördü.
3705. Enes b. Malik Beni Abdullah b. Kabdan ve Beni amir b. Sasaanın bir kolu olan Beni el-Harişten bir adamdır. Bize Veki b. el-Cerrah ve Affan b. Müslim haber verdiler. Onlar Ebu Hilal er-Rasibiden, o Abdullah b. Sevaddan, o da -Abdullah b. Kaboğullarından bir adam olan- Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahın atı hızlıca bize doğru geldi. Ben de Peygambere doğru gittim. O yemek yiyordu. Bana “Yaklaş ve ye!” dedi. Ben de “Oruçluyum.” dedim. Bana, “Otur, sana oruçtan bahsedeyim.” dedi. Affan, namaz ve oruçtan bahseden hadis rivayetinde diyor ki: Allah misafirden, hamile kadından ve hastadan orucu veya oruçları kaldırdı. Allaha yemin olsun, Peygamber bunların ikisini ya da birisini söyledi. Yazıklar olsun bana! Neden Resulallahın yemeğinden yemedim! Affan hadisin tamamını, “Bize falan anlattı; dedi ki” kalıbıyla nakletti.
3706. Kehmes el-Hilali Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd b. Müslim anlattı; dedi ki: Bize Muaviye b. Kurre anlattı. O da Kehmes el-Hilaliden şöyle dediğini rivayet etti: Müslüman oldum ve Peygambere gittim. Ona Müslüman olduğumu söyledim. Sonra yanından ayrılıp gittim. Aradan bir sene geçti. Sonra tekrar Resulallaha geldim. Kendisine selam verdim. Gözünü açıp bana baktı, sonra gözlerini kırptı. Ben kendisine şöyle dedim: “Ya Resulallah! Beni hatırlıyor gibisin.” Bana, “Evet! Sen kimdin?” dedi. Ben, “Ben Kehmes el-Hilaliyim. Bir sene önce yanına geldim. Ciddi olarak zayıfladım ve karnım içine çekildi.” dedim. Resulallah bana, “Seni, gördüğüm bu hale ne getirdi?” diye sordu. Ben, “Sizden sonra gündüzleri oruçla, geceleri de namaz kılmakla geçirdim.” dedim. Resulallah, “Kim sana nefsine azap çektirmeyi emretti? Ramazan ayını oruçla geçir. Diğer aylarda da birer gün oruç tut.” dedi. Ben, “Ya Resulallah! Biraz arttır.” dedim. Bana, “Ayda iki gün.” dedi. “Ya Resulallah! Ben kendimi güçlü hissediyorum. Biraz daha arttır.” dedim. “Her ay üç gün.” dedi.
3707. Maiz el-Bekkai Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: el-Cad b. Abdurrahmanın şöyle dediğini işittim: Abdullah b. Maiz, ona Maizin Peygambere geldiğini, Peygamberin ona bir mektup yazdığını anlattı. Maiz el-Bekkai, kabilesinin en son Müslüman olanlarındandı. Kendiliğinden elinden bir şey çıkmasının dışında, herhangi bir suç işlememek üzere Peygambere biat etti.
3708. Kurre b. Dümus en-Nümeyri Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Cerir b. Hazim anlattı; dedi ki: Eyyubun yanında bedevi bir Arap gördüm. Üzerinde yünden bir cübbe vardı. Topluluğun konuştuklarını işitince şöyle dedi: Bana mevlam Kurre b. Dümus anlattı; dedi ki: Medineye gittim. Ashab, Resulallahın etrafında halka vaziyetinde bulunuyordu. Kendisine yaklaşmak istedim, fakat buna gücüm yetmedi. Sonra şöyle seslendim: “Ya Resulallah! Nümeyri bir köle için istiğfarda bulun.” Bana, “Allah seni bağışlasın!” dedi. Kurre b. Dümus anlatmaya devam ediyor: Resulallah ed-Dahhakı zekat tahsildarı olarak görevlendirip onu bir yere gönderdi. O da büyük bir deve getirdi. Peygamber ona, “Sen Hilal b. amir, Nümeyr b. amir ve amir b. Rebiaya gidip onların mallarının en büyüklerini mi alıp getirdin?” diye sordu. ed-Dahhak, “Ya Resulallah! Sizi, gazadan bahsederken duydum. Ben de size, sizin ve ashabınızın binip yüklerinizi taşıyabilecek develer getirmek istedim.” dedi. Resulallah, “Sen bizim sevdiğimizi terk edip, sevmediğimizi getirdin. Git, o develeri sahiplerine geri ver ve onlardan mallarının orta büyüklükte olanlarını alıp getir.” dedi.
3709. el-Haşhaş b. el-Haris el-Anberi Bize Hüşeym haber verdi; dedi ki: Bize Yunus haber verdi. O Husayn b. Ebül-Hurdan, o da el-Haşhaş el- Anberiden şöyle dediğini rivayet etti: Oğlumla birlikte Peygambere gittiğimde bana, “Oğlun mu?” diye sordu. Ben de kendisine “Evet!” diye cevap verdim. Sonra bana, “O sana kötü davranmasın, sen de ona kötü davranma!” dedi.
3710. Ahmer b. Cez es-Sedusi Bize Affan b. Müslim, Yakup b. İshak el-Hadrami ve Müslim b. İbrahim haber verdiler; dediler ki: Bize Abbad b. Raşid Ebu Abdullah anlattı; dedi ki: Bize Resulallahın ashabından olan Ahmer anlattı; dedi ki: Resulallah, secdeye gittiği zaman kollarını her iki yanına o kadar fazlaca açardı ki aradaki boşluğa sığınacak gibi olurduk.
3711. Sevade b. Rebi el-Cermi Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Yezid el-Hasami anlattı; dedi ki: Biz Selm b. Abdurruhman el-Cermi anlattı. O da Sevade b. Rebi el- Cermiden şöyle dediğini rivayet etti: Annemle birlikte Resulallaha geldim. bize koyun kesip beslenmemizi emretti ve anneme de şöyle dedi: “Çocuklarına söyle tırnaklarını kessinler. Eğer böyle yapmazlarsa koyunların yelinlerini acıtırlar veya yaralarlar. Yine çocuklarına söyle, hayvanların yemelerine dikkat etsinler ve bu işi güzel yapsınlar.”
3712. Ulase b. Şeccar es-Seliti O, Beni Temimdendir. el-Hasan, onun Resulallahtan “Müslüman Müslümanın kardeşidir.” hadisini işittiğini rivayet etmiştir. Ulase dedi ki: Ben Resulallaha, o bir topluluk içinde iken geldim.
3713. Ukbe b. Malik el-Leysi Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. el-Muğire anlattı; dedi ki: Bize Humeyd b. Hilal anlattı; dedi ki: Ebül-aliye, bana ve bir arkadaşıma gelerek dedi ki: “Gelin. Siz, yaşça benden daha gençsiniz. Hadisi de benden daha iyi ezberlersiniz.” Humeyd dedi ki: “Ebül-aliye dönüp gitti ve bize develerininin semerlerine binip gelen insanları getirdi. Bir de baktık aralarında Nasr b. asım var.” Yine Humeyd dedi ki: Ebül-aliye şöyle dedi: Bu iki kişiye, rivayet ettiğin hadisi söyle. Bunun üzerine Nasr b. asım bize şöyle dedi: Bize Ukbe b. Malik el-Leysi anlattı. -O kendi kafilesiyle birlikteydi.- Ukbe dedi ki: Resulallah bir seriyye hazırlayıp gönderdi. O seriyye, bir kabilenin üzerine yürüdü. Kabileden bir adam koşmaya başladı. Seriyyeden kılıçlı bir adam onu takip etti. Kaçan adam, kılıcını çekip çıkaran bu adama, “Ben Müslümanım.” dedi. Kılıçlı adam onun ne dediğine aldırmayıp, kılıcıyla ona vurup adamı öldürdü. Olayın böyle olduğu Resulallaha anlatıldı. Resulallah katil hakkında çok şiddetli sözler söyledi ve bu sözler katile kadar gitti. Bir ara Resulallah hutbe okurken katil adam, “Ya Resulallah! Adam o sözü, öldürülmekten kurtulmak için söyledi.” dedi. Peygamber, ondan ve onun tarafındaki insanlardan yüzünü çevirdi. Konuşmasına devam etti. Katil ikinci defa aynı sözü tekrarlayarak, “Ey Allahın Resulü! Allaha yemin olsun ki, adam o sözü öldürülmekten kurtulmak için söyledi” dedi. Yine Peygamber, ondan ve onun tarafındaki insanlardan yüzünü çevirerek konuşmasına devam etti. Katil sabırsızlık gösterip üçüncü defa yine, “Ey Allahın Resulü! Allaha yemin olsun ki, adam o sözü öldürülmekten kurtulmak için söyledi.” dedi. Bunun üzerine Peygamber ona doğru yöneldi. Yüzünde keder ve üzüntü işaretleri olduğu halde şöyle dedi: “Şüphesiz Allah, bir mümini öldüren kişiden yüz çevirmemi istedi.” Bu sözü üç defa söyledi.
3714. Huzeyme b. Cez el-Esedi Bize Muhammed b. Amr haber verdi. O da Hazim b. Hüseyn el-Basriden şöyle dediğini rivayet etti: Bize Abdülkerim Ebu Ümeyye anlattı. O Hibban b. Cezden, o da kardeşi Huzeyme b. Cezden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallaha tilki etinin yenilmesini sordum. “Tilki etini kim yiyor?” dedi. Ona kurt etini sordum. “Kurt etini yiyen kişide hayır olur mu?” dedi. Ona sırtlan etini sordum. “Sırtlan etini kim yer?” dedi. Ayrıca bize Abdülkerim rivayet etti. O Hibbandan, o da Huzeymeden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallaha sırtlan etini sordum. “Ben onu yemiyorum. Fakat onu yemeyi de haram kılmıyorum.” dedi.
3715. Semüre b. Cündeb b. Hilal [Semüre b. Cündeb b. Hilal] b. Haric b. Mürre b. Hazn b. Amr b. Cabir b. Huşeyn b. Lüey b. Usaym b. Şamh b. Fezare. Peygamberin ashabındandır. Onunla birlikte gazalara katıldı. Ensar arasında onun yeminli bir arkadaşı vardı. Annesi, Ebu Said el-Hudrinin amcası olan Mürey b. Sinanın eşiydi. Semüre, Uhud savaşına katılanlardandır. Sonra Basraya yerleşti ve orada kendine bir ev edindi. Daha sonra Kufeye geldi ve Künase semtinde Beni Esedin oturduğu mahallede bir ev satın aldı. Kufeye yerleşti ve orada vefat etti. Kufede kendisinin neslinden gelen bazı kişiler halen mevcuttur. Resulallahtan pek çok hadis rivayet etti. Ziyad Kufeye gittiği zaman onu Basraya vali tayin ediyordu. Bize Vehb b. Cerir b. Hazim haber verdi; dedi ki: Bize babam haber verdi; dedi ki: Ebu Zeyd el-Medeniyi şöyle derken işittim: Semüre b. Cündeb kendisini ölüme götüren hastalığa yakalandığı zaman şiddetli bir şekilde üşümeye başladı. Onun için ateş yakıldı. Önünde bir ateş, arkasında bir ateş, sağında bir ateş, solunda da bir ateş yakıldı. Bu ateşler dahi kendisine fayda vermeyip, “Karnımda olan için ne yapayım?” derdi. Ölünceye kadar durum böyle devam etti.
3716. Harmele el-Anberi Bize Abdülmelik b. Amr ve Ebu amir el-Akadi haber verdiler; dediler ki: Bize Kurre b. Halid anlattı. O Dırğame b. Uleybe b. Harmeleden, o babasından, o da dedesinden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallaha geldim ve onunla birlikte sabah namazını kıldım. Namazı bitirince insanların yüzlerine baktım. Namazı tamamlayıp bitirdikten sonra neredeyse yüzlerini birbirinden ayıramıyordum. Sonra Resulallaha iyice yaklaştım ve şöyle dedim: “Ya Resulallah! Bana bir tavsiyede bulun.” Bana, “Allahtan kork. Bir topluluk içinde bulunduğunda onlar sana, senin hoşuna giden bir şey söylerse, onu yapmaya devam et. Fakat sana hoşuna gitmeyen bir şey söylerlerse onu da yapma, terk et.” dedi.
3717. Nübeyşe el-Hüzeli Ona, Nübeyşe el-Hayr da denilirdi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bana el- Mualla b. Raşid el-Hüzeli anlattı; dedi ki: Bana ninem Ümmü asım anlattı. O da Hüzeyl kabilesinden Nübeyşe el-Hayr denilen bir adamdan rivayet etti; Ümmü asım dedi ki: Biz bir çanak içinden yemek yerken Nübeyşe bize geldi ve şöyle dedi: Peygamber bana, “Kim bir çanaktan yemek yer, sonra da onu yalarsa, o kişi için istiğfarda bulunurum.” dedi. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Ebül- Yeman en-Nebbal haber verdi; dedi ki: Bana ninem anlattı; dedi ki: Nübeyş bize geldi. Sonra Affanın rivayet ettiği hadisin aynısını zikretti. Muhammed b. Sad dedi ki: Ebül-Yemanın el-Mualla b. Raşid el-Hüzeliden başka birisi olduğunu zannetmiyorum.
3718. Talha b. Abdullah en-Nadri Kinane kabilesinin Beni Leys kolundandır. Bazıları onun, Ashab-ı Suffeden Talha b. Amr olduğunu söylemişlerdir. Mesleme b. Alkame Ebu Muhammed el-Mazininin, Davud b. İbrahimden, onun da Ebu Harb b. Ebül-Esvedden rivayet ettiğine göre, Talha el-Leysi Resulallahın ashabından olup şöyle demiştir: Medineye geldim. Kalacak yerim yoktu. Ben de Suffeye yerleştim.
3719. el-Adda b. Halid b. Hevze b. Halid [el-Adda b. Halid b. Hevze b. Halid] b. Rebia b. Amr b. amir b. Rebia b. Sasaa. Kabilesinin kafilesiyle birlikte Resulallaha geldi. Peygamber ona, Beni Amr b. amirin sularını ikta olarak verdi. Bize el-Minhal b. Bahr Ebu Seleme el-Kuşeyri haber verdi; dedi ki: Bize Abdülmecid b. Ebu Yezid anlattı; dedi ki: Ben ve Hucr b. Ebu Nasr, Yezid b. el-Mühelleb zamanında Mekkeye gittik. Orada er-Ruhayh denilen suya uğradık. Bize, “Şurada Resulallahı gören bir adam var.” dediler. O zatın yanına gittik. Onu ileri yaşta bir ihtiyar olarak bulduk. Ona “Resulallahı gördünüz mü?” diye sorduk. O da “Evet! Bu suyu bana ikta olarak verdi. Bunun yazılı belgesi de var.” dedi ve bize Resulallahın içinde mektubunun bulunduğu bir deri parçası getirdi. Kendisine “İsmin nedir?” dedik. O da “el-Adda b. Halid” dedi. Biz, “Resulallahtan ne işittin?” dedik. O şöyle dedi: Arefe günü ben, Resulallahın geviş getirmekte olan devesinin hemen yanıbaşında bulunuyordum. Resulallah, “Ey insanlar! Bugün hangi gündür? Bu ay hangi aydır? Bu belde hangi beldedir?” diye sordu. Biz, “Allah ve Resulü daha iyi bilir.” dedik. Resulallah, “Bu ay haram ay değil midir? Bu belde haram belde değil midir? Bugün haram bir gün değil midir?” dedi. Biz, “Allah ve Resulü daha iyi bilir.” dedik. Resulallah, “Bu günün, bu ayın ve bu beldenin haram olduğu gibi, kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız, Rabbinize kavuşacağınız güne kadar birbirinize haramdır. Allahım! Tebliğ ettim mi? Allahım! Şahid ol.” dedi. Bize Osman b. Amr haber verdi; dedi ki: Bize Abdülmecid Ebu Amr anlattı; dedi ki: Biz er-Rahih denilen yere geldik. amir b. Rebiaoğullarından kendisine el-Adda b. Halid b. Hevze denilen bir adamın yanına gittik. Ona selam verdik. Bizim selamımızı aldıktan sonra şöyle dedi: Veda haccını Resulallah ile birlikte eda ettim. Resulallahın Arefe gününde devesinin üzerinde dikilerek şöyle seslendiğini gördüm: “Bu günün, bu ayın ve bu beldenin haram olduğu gibi, kanlarınız ve mallarınız ona kavuşacağınız güne kadar birbirinize haramdır. Tebliğ ettim mi? Tebliğ ettim mi? Tebliğ ettim mi?” dedi. Oradakiler “Evet!” dediler. Resulallah da üç defa “Allahım! Şahid ol!” dedi. Bize Yahya b. Raşid haber verdi; dedi ki: Bana Abbad b. Leys el-Yeşkuri anlattı; dedi ki: Bana Abdülmecid b. Vehb anlattı; dedi ki: Bana el-Adda b. Halid b. Hevze anlattı. Abdülmecid dedi ki: el-Adda bana bir mektup çıkardı ve “Bu, bana Peygamberin yazdığı mektuptur.” dedi. Bu mektupta şöyle yazıyordu: “Bismillahirrahmanirrahim… Bu, el-Adda b. Halid b. Hevzenin Allahın Resulü Muhammedden satın aldığı şeydir. O bu köle veya cariyeyi, bir Müslümanın bir Müslümanla yaptığı normal alışveriş gibi, onda bir hastalık, bir afet ve bozukluk, bir kötülük ve pislik olmaması şartıyla satın almıştır.”
3720. Aşa Beni Temimin Mazinoğulları kolundandır. Bize İbrahim b. Muhammed b. Arare b. el-Birind el- Kureşi haber verdi; dedi ki: Bize Yusuf b. Yezid Ebu Maşer el-Bera haber verdi; dedi ki: Bana Taysele el- Mazini anlattı; dedi ki: Bana, babam ve bir topluluk, Beni Mazinden Aşanın şöyle dediğini rivayet etti: Peygambere geldim ve şöyle dedim: Ey insanların efendisi ve Arapların hakimi! Ben insanların en acı sözlüsü ile evlendim. Receb ayında kendisinden yemek istemeye gittim. Bunun üzerine ok ve mızrakla benim peşime düştü. O kadınlar galiplerin en kötüleridir. Resulallah da, “O kadınlar galiplerin en kötüleridir. O kadınlar galiplerin en kötüleridir.” dedi. Bize Ahmed b. Muhammed b. Enes haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Hafs es-Sayrafi Amr b. Ali haber verdi; dedi ki: Bana Ubeyd b. Abdurrahman b. Ubeyd el-Hanefi anlattı; dedi ki: Bana el-Cüneyd b. Emin b. Zerve b. Nadle b. Tarif b. Bühsal el-Hırmazi anlattı. O babasından, o da dedesi Nadleden şöyle dediğini rivayet etti: İsmi Abdullah b. el-Aver olan ve kendisine el-Aşa denilen bir adam, Muaze denilen bir kadınla birlikte Receb ayında ailesi için kuru otlardan yiyecek hazırlamaya çıktı. Hanımı kendisine isyan ederek kaçtı ve Mutarrif b. Bühsal denilen bir adamın yanına sığındı. O da kadını arkasına taktı. Aşa eve gelince eşini evde bulamadı. Ona hanımının kendisine isyan ettiğini ve Mutarrif b. Bühsalin yanına sığındığını söylediler. Aşa, Mutarrifin yanına gelerek, “Ey amcamın oğlu! Hanımım Muaze senin yanındadır. Onu bana ver.” dedi. Mutarrif ise “Benim yanımda değil. Fakat benim yanımda olsaydı da onu sana vermezdim.” dedi. Mutarrif ondan daha güçlü kuvvetliydi. Aşa, onun yanından çıkarak doğruca Peygambere geldi; ona sığındı ve şu şiiri okudu: Ey insanların efendisi ve Arapların hakimi! Sana insanların en acı sözlüsünü şikayet ediyorum. O, hafif yağmurda hayvan sürüsünü takip eden kapkara bir kurt gibidir. Receb ayında kendisinden yemek istemeye gittim. Fakat o, ok ve harbelerle peşime düştü. Sözünden döndü ve günah üzerine devam etti. O benim karışık hisler içinde debelenmemi çok arzu eder. Onun gibi kadınlar galiplerin en kötüleridir. Resulallah, “Onun gibi kadınlar galiplerin en kötüleridir.” dedi. Bundan sonra Aşa, hanımını Resulallaha şikayet etti. Hanımının yaptıklarını anlattı. Şu anda Mutarrif b. Bühsal denilen adamın yanında olduğunu söyledi. Resulallah da Mutarrife verilmek üzere bir mektup yazdı. Mektupta şöyle diyordu: “Bu adamın hanımı Muazeye iyi bak ve onu kocasına iade et.” Aşa mektubu getirdi ve Mutarrife okudu. Mutarrif, Muazeye “Ya Muaze! Bu, Peygamberin senin hakkında yazılmış bir mektubudur. Seni kocana iade ediyorum.” dedi. Muaze, “Yaptıklarımdan dolayı beni cezalandırmayacağına dair benim için ondan sağlam bir söz ve Peygamberinin zimmetini al.” dedi. Mutarrif, Aşadan bu sözü aldı ve Muazeyi kocasına iade etti. Bunun üzerine Aşa şu şiirini söyledi: Ömrüne yemin olsun ki, Muazeye karşı sevgimi değiştirmedi; Ne dedikoducunun iftiraları, ne verilen sözün geçmişte kalmış olması, Ne de bana yaptıkları kötülükler… Sadece benden sonra onu çağıran azgın adamlar sevgimi yok etti.
3721. Ebu Meryem es-Seluli Adı, Malik b. Rebiadır. Aynı zamanda O, Ebu Yezid b. Ebu Meryemdir. Peygamberden “Allahım! Savaştan geride kalanları da bağışla.” hadisini rivayet etmiştir.
3722. Abbad b. Şürahbil el-Yeşkuri Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize el-Eşas b. Said haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Bişr anlattı. O da Abbad b. Şürahbilden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah zamanında Medineye geldim. Bir bahçeye girip, oradan bir salkım kopardım. Bahçenin sahibi beni yakalayıp dövdü; torbamı da aldı. Ben de Resulallaha geldim. Bahçenin sahibi de beni takip ediyordu. Durumu Resulallaha anlattım. Resulallah o adama şöyle dedi: “Allaha yemin olsun ki, o cahil olduğu halde sen ona bir şey öğretmedin ve aç olduğu zaman da sen onu doyurmadın.” Sonra ona emretti; adam torbamı geri verdi ve bana da bir vesk veya yarım vesk hurma vermesini emretti.
3723. Beşir b. el-Hasasıyye Adı, Zahm b. Mabed es-Sedusidir. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize el- Esved b. Şeyban anlattı. O da Halid b. Sümeyrden şöyle dediğini rivayet etti: Zahm b. Mabed Medineye hicret ettiğinde Resulallah kendisine “İsmin nedir?” diye sormuş; o da “Zahm b. Mabed” diye cevap vermişti. Bunun üzerine Resulallah ona, “Hayır, sen Beşirsin.” dedi. Bize Müslim b. İbrahim ve Süleyman b. Harb haber verdiler; dediler ki: Bize el-Esved b. Şeyban anlattı; dedi ki: Bize Halid b. Sümeyr anlattı; dedi ki: Bana Beşir b. Nehik anlattı; dedi ki: Beşir bana Cahiliye devrinde isminin Zahm olduğunu, hicret edip de Resulallahın kendisine “İsmin nedir?” diye sorması üzerine, isminin Zahm olduğunu söylediğini, ancak Resulallahın kendisine “Senin adın Beşirdir.” dediğini anlattı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Ubeydullah b. İyad es-Sedusi anlattı; dedi ki: Ebu İyad b. Lakit es-Sedusiyi şöyle derken işittim: Beşir b. Hasasıyyenin hanımı Leyladan Beşirin isminin daha önce Zahm olduğunu, Resulallahın kendisine Beşir ismini verdiğini işittim.
3724. Kabisa b. Vakkas Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Ammar b. Umare Ebu Haşim Sahibüz-Zaferan anlattı; dedi ki: Bize Salih b. Ubeyd anlattı. O da Kabisa b. Vakkastan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah şöyle buyurdu: “Benden sonra bazı emirleriniz namazı geciktirecekler. Namaz sizindir. Namazda imam olmak da onların hakkıdır. Kıbleye doğru yöneldikleri müddetçe, siz de onların arkasında namaz kılmaya devam edin.” Hişam dedi ki: Kabisanın Resulallah ile sohbeti vardı. Bu hadis birçok hadisçinin rivayet ettiği bir hadistir.
3725. Cariye b. Kudame es-Sadi [Cariye b. Kudame es-Sadi] b. Züheyr b. el-Husayn b. Rizah b. Esad b. Büceyr b. Rebia b. Kab b. Sad b. Zeydümenat b. Temim. Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Urve anlattı. O babasından, o el-Ahnef b. Kaystan, o da kendisine Cariye b. Kudame denilen amcasının oğlundan şunu rivayet etti: Cariye Resulallaha “Ya Resulallah! Bana fayda verecek bir söz söyle. Fakat o söz kısa olsun ki, onu kolayca ezberleyeyim.” dedi. Resulallah ona, “Gazaplanma!” dedi. Sonra yine “Gazaplanma!” dedi. Resulallah ona “Gazaplanma!” sözünü defalarca tekrarladı. Cariye b. Kudame, Ömer b. el-Hattabın katline şahid olanlardandır. Cariye diyor ki: Biz Ömerin yanına en son girenlerdendik. Bize bir vasiyette bulunmasını istedik. Bizden önce hiç kimse, ondan kendilerine vasiyet etmesini istememişti. Cariyeden rivayet edilen pek çok haber ve olay mevcuttur. Ali b. Ebu Talib onu Basraya göndermişti. Basrada Abdullah b. amir b. Küreyzin naibi olan Abdullah b. amir b. el-Hadrami vardı. Abdullah b. amir b. el-Hadrami, Temimoğullarından bir adam olan Süneybilin evinde Cariyeyi mahsur tuttu. Muaviye, kendisine biat edilsin diye Abdullahı Basraya göndermişti.
3726. Sad b. el-Atval b. Abdullah [Sad b. el-Atval b. Abdullah] b. Halid b. Vahib b. Gayyas b. Abd b. Şakra b. Adi b. Avf b. Gatafan b. Kays b. Cüheyne b. Zeyd b. Sud b. Eslem b. el-Haf b. Kudaa. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Abdülmelik Ebu Cafer anlattı. O Ebu Nusreden, o da Sad b. el-Atvaldan şunu şöyle dediğini rivayet etti: Kardeşi vefat ettiğinde, geride bir miktar borç, 300 dirhem para ve çoluk çocuğunu bırakmıştı. Dedi ki: “Parayı çocuklarına vermek istedim. Fakat Resulallah şöyle dedi: “Kardeşin, borcu karşılığında mahpustur.” dedi. “Ya Resulallah! Onun borçlarını ben ödedim. Fakat sadece iki dirhem kaldı. Onu da bir kadın kendisinin olduğunu iddia ediyor, fakat bir delili de yok.” dedim. Resulallah bana, “Onu da o kadına ver. Çünkü o para onun hakkıdır.” dedi. Bana Vasıl b. Abdullah b. Bedr b. Abdullah b. Sad b. el- Atvalın şöyle dediği haber verildi: Bana babam anlattı; dedi ki: Abdullah b. Sad, çıkıp Tüsterdeki arkadaşlarını ziyaret ediyor; Tüsterliler de onları ziyaret ediyor. Tüstere gittiğinin birinci ve ikinci günlerinde ikamet ediyor. Üçüncü gün çıktığında arkadaşları kendisine “Bugün de ikamet etseydin!” diyor. O da arkadaşlarına şöyle karşılık veriyor: Babamın şöyle dediğini işittim: “Beni Resulallah böyle yapmaktan nehyetti.” veya “Resulallahtan duydum ki, o ağırdan almayı yasakladı. Kim haraç beldesinde üç gün ikamet ederse gevşeklik göstermiş olur. Bu yüzden ben ikamet etmeyi mekruh görüyorum.” Yine bana Vasıl b. Abdullahtan şöyle dedi haber verildi: Bana babam anlattı; dedi ki: Yezid b. Muaviye vefat ettiği zaman, Ubeydullah b. Ziyad Basralıların üzerine saldıracağından korkmuştu. Sad b. el-Atvala haber göndererek kendisini Basralılara karşı himaye etmesini istedi. O da Ziyada, “Benim Basralılarla dostluğum yok, benim dostluğum Şamlılarladır.” dedi.
3727. Hureys b. Hassan eş-Şeybani Hureys b. Hassan eş-Şeybani, Bekir b. Vail kabilesinin Resulallaha gönderdiği elçisidir. Peygamberin huzuruna çıkarken kendisine Kayle bt. Mahreme de refakat etmiştir. Resulallahın huzurunda iken ikisinin arasında çöl hakkında konuşmalar oldu. Bunu da bize, Affan b. Müslim anlatmıştır. O, bu olayı Belanberden Beni Kabın kardeşi Abdullah b. Hassandan, o iki ninesi Safiyye bt. Uleybe ve Dühaybe bt. Uleyyeden, onlar da Kayle bt. Mahreme rivayet etmiştir.
3728. Harmele b. Abdullah el-Kabi Harmele b. Abdullah, Kab Belanberdendir. O da Resulallahı görmeye gitti. Resulallahı iyice tanıyıncaya kadar onun yanında kaldı. Ona çeşitli sorular sordu ve ondan hadis rivayetinde bulundu.
3729. Abdullah b. Sebre Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize el- Mutemir b. Süleyman anlattı; dedi ki: Bize İbn Nüseyb es-Sülemi anlattı. O Müslim b. Abdullah b. Sebreden, o babasından Resulallahın şöyle dediğini işittiğini rivayet etti: “Allah sizi üç şeyden nehyediyor: Çok soru sormaktan, malı kaybetmekten ve dedikodunun peşine düşmekten.”
3730. Abdullah b. Sercis Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı; dedi ki: Bize asım anlattı. O da Abdullah b. Sercisden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah otururken yanına gittim. Dolaşıp arkasına geçtim. Benim ne yapmak istediğimi anladı ve gömleğini aşağıya doğru indirdi. Sol omuzunun -veya sağ omuzu dedikürek kemiği üzerinde bulunan mührü gördüm. El ayası gibiydi. Etrafında yükseltiler vardı. Hemen onu öptüm ve “Gaferallahü leke ya Resulallah” [Ya Resulallah! Allah seni bağışlasın!] dedim. Resulallah “Seni de.” dedi. Bazı kişiler ona “Resulallah senin için istiğfarda mı bulundu?” diye sordu. O da “Evet! Benim ve sizin için” dedi ve şu ayeti okudu: “Hem kendinin hem de mümin erkeklerin ve mümin kadınların günahlarının bağışlanması için de istiğfarda bulun.”]
3731. Abdullah b. Ebül-Hasma Bize Muaz b. Hani el-Behrani haber verdi; dedi ki: Bize İbrahim b. Tuhman anlattı; dedi ki: Bize Büdeyl b. Meysere anlattı. O Abdülkerimden, o Abdullah b. Şakikten, o babasından, o da Abdullah b. Ebül- Hasmadan şöyle dediğini rivayet etti: Peygamber olarak gönderilmeden önce Resulallah ile alışveriş yaptım. Üzerimde onun bir miktar alacağı kalmıştı. Bulunduğu mekanda onu vermek üzere kendisiyle sözleştik. Ben birinci ve ikinci gün borcumu götürmeyi unuttum. Üçüncü gün geldiğimde kendisini o mekanda beklerken buldum. Bana “Ey genç! Bana güçlük çıkardın. Üç günden beri seni burada bekliyorum.” dedi.
3732. Abdullah b. Ebül-Ceda] el-Abdi Abdullah b. Şakik el-Ukayli kendisinden hadis rivayet etmiştir. Bize Affan b. Müslim ve Amr b. asım el-Kilabi haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Halid el-Hazzadan, o Abdullah b. Şakikten, o da İbn Ebül-Cedadan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallaha, “Ne zaman peygamber oldun?” diye sordum. Bana “adem ruh ile cesed arasında iken.” dedi.
3733. Meysere el-Fecr Ebu Büdeyl b. Meysere el-Ukaylidir. Abdullah b. Şakikten hadis rivayetinde bulunmuştur. Bize Muaz b. Hani el-Behrani haber verdi; dedi ki: Bize İbrahim b. Tuhman anlattı; dedi ki: Bize Büdeyl b. Meysere anlattı. O Abdullah b. Şakikten, o da Meysere el-Fecrden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallaha, “Ne zaman peygamber oldun?” diye sordum. O da bana “adem ruh ile cesed arasında iken” şeklinde cevap verdi.
3734. Talk b. Huşşaf Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Sevade b. Ebül-Esved el-Kaysi el-Kattan anlattı; dedi ki: Babam bana şunu anlattı: Bazı arkadaşlarıyla birlikte Resulallahın ashabından olan Talk b. Huşşafı hastalığı sebebiyle ziyaret etmişler. Ona dua etmişler, o da onlara şöyle dua etmiş: “Allahım! Önce hayırlı olanı ver, sonra da sabır ve gayret ihsan eyle.”
3735. Ebu Safiyye Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Abdülvahid b. Ziyad anlattı; dedi ki: Bize Yunus b. Ubeyd anlattı. O da annesinden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahın ashabından olan Ebu Safiyyeyi gördüm. O şurada bizim komşumuzdu. Sabah olduğu zaman çakıl taşları ve çekirdeklerle tesbih çekerdi. Onu ne zaman görsem, hep çakıl taşlarıyla tesbih çekerdi.
3736. Ebu Asib Resulallahın mevlasıdır. Bazı rivayetlerde “Ebu Asibden rivayet edildi ki” şeklinde geçer. O, tek başına yaşayan bir adamdı. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Müslim b. Ubeyd Ebu Nusayre haber verdi; dedi ki: Resulallahın mevlası Ebu Asibi şöyle derken işittim: Resulallah şöyle buyurdu: “Cibril bana humma ve taun ile geldi. Hummayı Medinede tuttum, taunu Şama gönderdim. Taun ümmetim için bir şehitlik ve rahmet, kafirler için pisliktir.” Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Hazim b. el-Kasım anlattı; dedi ki: Ebu Asibin şöyle dediğini duydum: Sizden kim Cumaya yürüyerek gidebilecek şekilde sağlıklıysa onu terk etmesin. Zira Cuma namazı, Hac gibi farzdır. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Hazim b. el-Kasım anlattı; dedi ki: Ebu Asibi iyice çukurlaştırılmamış kalın bir bardaktan su içerken gördüm. Kendisine, “Keşke şu bizim ince bardaklarımızdan içsen!” dedik. Bize şöyle dedi: “Bu kaptan içmeme ve yememe mani bir şey yok. Ancak Peygamberi de bu kaptan içerken gördüm.” Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Hazim b. el-Kasım anlattı; dedi ki: Ben Resulallahın hizmetçisi Ebu Asibi Peygamberin başını, sakalını ve bıyıklarını sarıya boyarken gördüm. [Hazim] dedi ki: Ebu Asibi şöyle derken işittim: Kim sağlıklı olup Cuma namazına yürüyerek gitmeye güç yetirebiliyorsa Cumaya gitmeyi terk etmesin. Çünkü o, hac gibi bir farzdır. [Yine Hazim] dedi ki: Biz, Ebu Asibin bıyıklarının ve tırnaklarının uçlarını keserdik. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Müslime bt. Zebban el-Kureyıyye anlattı; dedi ki: Meymune bt. Ebu Asibi şöyle derken işittim: Ebu Asib üç gün visal orucu tutar ve kuşluk namazını ayakta kılardı. Sonra ayakta durmaya gücü yetmediğinde namazını oturarak kılmaya başlardı. Yine o, sıcak günlerde de oruç tutardı. Divanının başında küçük bir zil vardı. Sesini çıkarmaya gücü yetmediği zaman bu zili çalmaya başlardı. Hizmetçisi onun yanına bu şekilde geliyordu.
3737. Nümeyr el-Huzai Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize asım b. Kudame anlattı; dedi ki: Bana, Basralılardan Malik b. Nümeyr el-Huzai, babasının kendisine “Resulallahı namazda iken sağ kolunu sağ uyluğunun üstüne koyduğunu, bu vaziyette dua ederken şehadet parmağını bir miktar bükerek kaldırdığını gördüğünü.” anlattı.
3738. Katade b. el-Aver b. Saide [Katade b. el-Aver] b. Saide b. Avf b. Kab b. Abdüşems. [Bu son kişi] Abdüşems değil Abşemstir. Abdüşems, sadece Kureyşte vardır. O da İbn Sad b. Zeydümenat b. Temimdir. Kabilesi, kafile halinde Medineye gitmeden önce, Peygamber ile tanışmış ve onunla sohbeti olmuştur. Peygamber bir mektup yazarak ona, el-Kanea] ve el-Arame] arasındaki Dehna] mevkiini tutmasını emretti. O, Ebül-Cevn b. Katadedir.
3739. Katade b. Evfa b. Mevale [Katade b. Evfa b. Mevale] b. Utbe b. Müladis b. Abşems b. Sad b. Zeydümenat b. Temim. Onun da Allah Resulü ile sohbeti vardır. O, İyas b. Katadenin babasıdır. İyas b. Katadenin annesi ise el-Faria bt. el-Himyeri b. Ubade b. en- Nezzal b. Mürredir.
3740. Kays b. el-Haris b. Yezid b. Şibl [Kays b. el-Haris b. Yezid b. Şibl] b. Hayyandır. Beni Temimden el-Münakkaın amcaoğullarındandır. Beni Temim kafilesiyle birlikte Resulallaha gelenlerdendir. Daha sonra Basraya yerleşti.
3741. el-Münakka b. el-Husayn b. Yezid b. Şibl el-Münakka b. el-Husayn b. Yezid b. Şibl b. Hayan b. el- Haris b. Amr b. Kab İbn Abdüşems b. Sad b. Zeydümenat b. Temim. Kadisiyye savaşında bulundu. Sonra Basraya gelip buraya yerleşti. Kendisinin Cenah denilen bir atı vardı. Kadisiyyede bu atla ilgili olarak şu şiiri söylemiştir: Atları gördüm; onların aralarını ayırmıştı, Oklar ve mızraklar. Cenah ile savaş meydanına daldım. Allah zafer ihsan edinceye kadar [okları ve mızrakları düşmana karşı] attım. Nihayet Cenah savaş sona ersin ve kendisi de dinlensin istedi. Alnının üstünden geçen Hind kılıçları, Sanki Tihame çölünde parlayan şimşek keskinliğindeydi. el-Münakka, Resulallahtan hadis rivayetinde bulunan sahabilerdendir. Bize Malik b. İsmail Ebu Gassan el-Nehdi haber verdi; dedi ki: Bize Seyf b. Harun el-Bürcümi anlattı; dedi ki: Bize İsme b. Beşir el-Bürcümi haber verdi; dedi ki: Bana el-Fez haber verdi. -Seyf dedi ki: Onun Kadisiyyeye katıldığını zannediyorum.- O da el-Münakkadan şöyle dediğini rivayet etti: Develerimizin zekatını Peygambere getirdim ve “Bunlar bizim develerimizin zekatıdır.” dedim. Resulallah emretti, onlar benden teslim alındı. “Onların içindeki iki deve size hediyedir.” dedim ve onları zekat develerinden ayırdım. Günlerce orada bekledim. İnsanlar bu konuda ilerigeri konuştular. Resulallah Halid b. el-Velidi Mudarın fakirlerine [kölelerine] -veya sadece Mudar dedigöndererek, bu develeri onlara tasadduk etti. Ben, “Allaha yemin olsun ki, bizim ve ehlimizin yanında bu mallardan var. Onlara verilmeden önce ben de onları orada tasadduk edebilirdim.” dedim. el-Münakka anlatmaya devam ediyor: Peygambere geldim. O, kendisine ait bir deve üzerindeydi. Yanında Esved vardı. Başı Peygamberin başının hizasındaydı. İnsanlar arasında ondan daha uzun boylu birisini görmedim. Allah Resulüne yaklaştığımda, eliyle beni okşadı ve kendisine doğru yaklaştırdı. “Ya Resulallah! İnsanlar şöyle şöyle dedikodu yaptılar.” dedim. Resulallah iki elini öyle kaldırdı ki, koltuk altının beyazlığını gördüm. Sonra, “Allahım! “Hakkımda yalan söylemeleri onlara helal değildir.” dedi. el-Münakka dedi ki: “Peygamberden rivayet ettiğim her hadisi ya Kitab [Kuran] da ifade etmekte veya o konuda bir sünnet cereyan etmektedir. Peygamber hayattayken onun hakkında yalan söylenirse, o öldükten sonra nasıl olacak?” Ebu Gassan dedi ki: el-Münakka Beni Temimden bir adamdır. Onlardan bir adam, onun nesebini bana anlattı.
3742. el-Haris b. Amr es-Sehmi Bize Affan b. Müslim ile Hişam b. Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdiler; dediler ki: Bize -Basralı olup et-Taffa yerleşmiş olan- Yahya b. Zürare b. Sehm b. el-Haris anlattı; dedi ki: Bana babam anlattı. O da dedesi el-Haris b. Amrdan şunu rivayet etti: el-Haris dedi ki: Veda haccında Resulallahın yanına kadar yaklaştım. el-Adba isimli devesinin üzerinde bulunuyordu. Kendisine, “Anam, babam sana feda olsun ya Resulallah! Benin için istiğfarda bulun.” dedim. Bana, “Allah seni affetsin.” dedi. Sonra diğer taraftan dolaşıp bana özel bir duada bulunmasını arzu ederek, “Ya Resulallah! Benin için istiğfarda bulun.” dedim. Bana, “Allah sizi affetsin.” dedi. Bir adam dedi ki: “Ya Resulallah! Ferai] ve atair] ne olacak?” Resulallah, “İsteyen fera kurbanı keser, isteyen kesmez. İsteyen atira kurbanı keser, isteyen kesmez. Koyunun kendisi de kurbanlık olur.” dedi. Sonra devam etti: “Bu gününüz ve bu beldeniz size haram olduğu gibi, kanlarınız ve mallarınız da birbirinize haramdır.” Ebül-Velid dedi ki: Yahya b. Zürare Basralı olup et-Taffta oturuyordu.
3743. Abdurrahman b. Hanbeş Ebu İmran el-Cevni ondan, Peygamberin, Şeytanın Cehennemden bir meşale ile gelmesi hakkındaki hadisini rivayet etmiştir.
3744. Sehl b. Sahr b. Vakıd b. İsme b. Ebu Avf [Sehl b. Sahr b. Vakıd b. İsme b. Ebu Avf] b. Abdümenat b. Şic b. amir b. Leys b. Bekir b. Abdümenat b. Kinane. Bize Abdullah b. Muhammed b. Ebül-Esved haber verdi; dedi ki: Bize Yusuf b. Halid es-Semti anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah ile sohbeti olan mevlam Sehl b. Sahr el- Leysinin bana dediğine göre, kendisi köleleri satın alır veya onlar satın alırlardı. Bazı kölelere gelirden öyle pay veriliyordu ki, sahibine o kadar pay verilmiyordu.
3745. Ebu Ubeyd Bize Affan b. Müslim ve Müslim b. İbrahim haber verdiler; dediler ki: Bize Eban b. Yezid anlattı; dedi ki: Bize Katade anlattı. O Şehrden, o da Ebu Ubeydden şöyle dediğini rivayet etti: Peygamber için bir tencere yemek pişirmiştim. “Bana bir koyun kolu getir.” dedi. Ben de kendisine bir koyun kolu getirdim. Sonra bana yine “Bana bir koyun kolu getir.” dedi. Ben yine kendisine bir koyun kolu getirdim. Sonra yine “Bana bir koyun kolu getir.” dedi. Bu sefer kendisine, “Ya Resulallah! Bir koyundan kaç koyun kolu çıkar?” diye sordum. Bana, “Nefsim kudret elinde olan Zata yemin olsun ki, eğer sükut etseydin, istediğim kadar sana koyun kolu verilecekti.” dedi.
3746. Meymun b. Sinbaz el-Esla Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize er-Rebi b. Bedr anlattı; dedi ki: Bana babam anlattı. O da dedemden, onlardan kendisine el-Esla denilen bir adamın şöyle dediğini rivayet etti: Ben Resulallaha hizmet ediyor ve ona hizmet için oraya buraya gidip geliyordum. Resulallah bir gece bana, “Ey Esla! Kalk bana abdest suyu getir.” dedi. Ben kendisine “Ya Resulallah! Şu anda ben cünübüm.” dedim. Kısa bir süre sustu. Kendisine Cebrail teyemmüm ayetini getirmişti. Sonra Peygamber beni çağırdı. [Teyemmüm için] nasıl mesh edeceğimi bana gösterdi. Ben de mesh yaptım, Ona abdest suyu getirdim ve namaz kıldım. Su gelince bana şöyle dedi: “Ey Esla! Kalk ve guslet.”
3747. Zeyd Resulallahın mevlasıdır. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Hafs b. Ömer anlattı; dedi ki: Bana Ebu Ömer b. Mürre anlattı; dedi ki: Peygamberin mevlası Bilal b. Yesar b. Zeydi şöyle derken işittim: Ben babamdan işittim, o da dedemden rivayet etti. Dedem Zeyd Peygamberin şöyle dediğini işitmiş: “Her kim Estağfirullahellezi la ilahe illa hüvel- Hayyül-Kayyum ve etubü ileyh derse, ordudan kaçsa bile Allah onun günahını affeder.”
3748. Ebu Sud Bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize İbnül-Mübarek anlattı. O Mamerden, o Beni Temimden bir ihtiyardan, o da Ebu Suddan şunu rivayet etti: Ebu Sud, Resulallahın şöyle dediğini işitmiş: “Müslüman bir kimsenin malının sahibine gitmesini engelleyip kendisinde kalmasını sağlayan yalan yere yapılan yemin, sıla-i rahmi keser.”
3749. Ebu Hayye et-Temimi Bize Abdülmelik b. Amr Ebu amir el-Akadi haber verdi; dedi ki: Bize Ali b. el-Mübarek anlatyı. O da Yahya b. Ebu Kesirden şöyle dediğini rivayet etti: Bana Hayye et-Temimi şunu anlattı: Babasının haber verdiğine göre Resulallah şöyle dedi: Yıkıp dökmede [hedm] bir hak yoktur. Nazar] haktır. Dinde uğursuzluk yoktur, hayra yorma vardır.
3750. el-Haris b. Ukayş el-Haris b. Ukayş, Peygamberden “Kim üç çocuğunu önceden Ahirete gönderirse…” hadisini rivayet etmiştir. el- Haris, Peygamberi şöyle derken işittim dedi: “Ümmetimden böyle bir adam, Rebia ve Mudar gibilerine [yani bu kabilelerin sahip olduğu insan sayısı gibi pek çok insana] şefaat edecektir.”
3751. Amr b. Tağlib en-Nemri Bazıları onun Abdi olduğunu söylemiştir.
3752. Abdullah b. el-Esved es-Sedusi Katade dedi ki: O, Beni Sedus kabilesiyle birlikte Peygambere gelenlerdendir.
3753. Üseyr Resulallahın ashabındandır. Bize Yahya b. Hammad haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O Davud b. Abdullahtan, o da Humeyd b. Abdurrahmandan şöyle dediğini rivayet etti: Yezid b. Muaviyenin halife olduğu sıralarda Resulallahın ashabından olan Üseyrin yanına gittik. Bize dedi ki: “Yezidin Muhammed ümmetinin en hayırlısı olmadığını, aimlerin de en fakihi olmadığını, yine şeref bakımından onların en büyüğü olmadığını söylüyorlar. Halbuki ben durumun onların dediği gibi olmadığını söylüyorum. Allaha yemin olsun ki, benim nezdimde Muhammed ümmetinin birlik halinde olması, parça parça olmasından çok daha sevimlidir. Muhammed ümmetinin hepsinin girebileceği bir kapıdan sadece bir adamın girmesinin sıkıntı olacağını düşünüyor musunuz?” Biz de Olmaz!” dedik. Yine, “Muhammed ümmetinden her adam, Kardeşimin kanını dökmeyeceğim ve kardeşimin malını almayacağım. dese, bu herkese kafi gelmez mi?” diye sordu. Biz “Evet!” dedik. Yine, “İşte bu benim size söylediğim şeydir. Resulallah da, Sana hayadan sadece hayır gelmiştir. buyurdu.” dedi. Humeyd dedi ki: Arkadaşım, “Lokman kıssasında hayanın bir kısmı zayıflıktır, diğer bir kısmı ise Allah için vakardır.” dedi. Humeyd dedi ki: Yaşlı zatın [Üseyrin] eli hiddetle titredi ve şöyle dedi: “İkiniz de odamdan çıkın. İkiniz de evimden çıkın. Benim yanıma niçin geldiniz?” Humeyd dedi ki: Sükunet buluncaya kadar onu teskin etmeye çalıştım. Sonra ben ve arkadaşım onun yanından çıkıp gittik.
3754. Urve b. Semüre el-Anberi Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize asım b. Hilal haber verdi. O Gadıra b. Urveden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Biz namazda iken Peygambere bakıyorduk. Abdest almak veya gusletmekten dolayı başından su damlayarak çıkar, namaz kılardı. Namazı bitirince insanlar ona “Ya Resulallah! Bizim için böyle yapmakta zorluk yok mu?” diye sormaya başladılar. Resulallah, “Ey insanlar! Allahın dini kolaylaştırmaktır.” dedi. Bunu üç kere söyledi.
3755. Ebu Rifaa el-Adevi Temim b. Esid – Adioğullarındandır- b. Abdümenat b. Üd b. Tabiha b. İlyas b. Mudar. Peygamberin ashabından olup, sonradan Basraya yerleşti. Bize Ubeydullah b. Muhammed b. Hafs el-Kureşi et- Teymi haber verdi; dedi ki: Bize Mehdi İbn Meymun anlattı; dedi ki: Bize Gaylan anlattı. O Humeyd b. Hilalden, o da Beni Adiden bir adamdan şöyle dediğini rivayet etti: -Mehdi dedi ki: O adamın Ebu Rifaa olduğu kanaatindeyim.- Cahiliye devrinde bana görünen bir cin vardı. Müslüman olduğumda onu kaybetmiştim. Bir ara Arafatta vakfe esnasında onun sesini duydum. Bana “Senden sonra benim de Müslüman olduğumu öğrendin mi?” dedi. Ebu Rifaa dedi ki: İnsanların seslerini yükselttiklerini işitince, “Sen akl-ı selimle hareket etmeyi huy edin.” dedi. Dedi ki: “Hayır, yüksek seste değildir.” Bize Affan b. Müslim ile Amr b. asım haber verdiler; dediler ki: Bize Süleyman b. el-Muğire anlattı. O da Humeyd b. Hilalden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Rifaa el-Adevi şöyle diyordu: Resulallah Bakara suresini bana öğrettiğinden beri, bu sure gözümden uzaklaşmadı. Kurandan aldığımı onunla birlikte aldım. Gece namazına kalkmaktan dolayı da asla sırtım ağrımadı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. el-Muğire anlattı. O da Humeyd b. Hilalden şöyle dediğini rivayet etti: Bir adam dedi ki: Rüyada bana şöyle denildiğini gördüm: “Kalk, çünkü gücü yeten kalktı.” Bunun üzerine ben de kalktım ve geceleyin Ebu Rifaanın namaz kılarken çıkardığı sesi işittim. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. el-Muğire anlattı; dedi ki: Humeyd b. Hilali şöyle derken işittim: Ebu Rifaa namazını kılıp duasını yaptı. Bu onun son duasıydı. Duasında şöyle diyordu: “Allahım! Hayatta kalmak benim için hayırlı ise beni yaşat; ölüm daha hayırlı ise, bana temiz ve güzel bir şekilde ölmeyi nasip et. Öyle ki, o ölümümün güzelliği ve temizliği sebebiyle, Müslüman kardeşlerimden bunu duyan, bana imrensin. Ölümüm, senin yolunda öldürülmek şeklinde olsun. Beni, nefsimin hile ve tuzaklarından uzak tut.” Humeyd dedi ki: Sonra Abdurrahman b. Semürenın komutanı olduğu bir ordu ile çıktı. Bu ordudan da, hepsi Beni Hanifeden olan bir birlik çıktı. Ebu Rifaa “Ben de bu seriyye ile birlikte gideceğim” dedi. Ebu Katade el-Adevi ona “Bu seriyyede senin kabilenden kimse yok. Ayrıca sen onların yürüyüşüne ayak uyduramazsın” dedi. Ebu Rifaa, “Ben onlarla birlikte yürümeye azmettim. İşte onlarla beraber gidiyorum.” dedi ve onlara katılıp yola koyuldu. Bu seriyye geceleyin içinde düşmanın bulunduğu bir kaleyi veya bir sarayı kuşattı. Ebu Rifaa gecenin sonuna doğru gelinceye kadar namaz kıldı. Kalkanı kendisine siyah görünmeye başladı ve uyudu. Arkadaşları düşmanın nereden geleceğini gözlüyorlardı. Onu olduğu yerde uyurken unuttular. Humeyd diyor ki: Düşman onu görünce yanına üç tane iri adam gönderdiler. Ebu Rifaa uyurken onun yanına gelip kılıcını aldılar ve onu boğazından kesip öldürdüler. Arkadaşları birden kendisini hatırlayıp “Biz Ebu Rifaayı bulunduğu yerde unuttuk.” deyip geri döndüler. Dönüşte iri cüsseli adamları Ebu Rifaayı soymaya çalışırken buldular. Onları kovup Ebu Rifaayı alıp götürdüler. Abdurrahman b. Semüre diyor ki: Beni Adili, şehadet şerbetini tadıncaya kadar şehid olduğunun farkında olmadı. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. el-Muğire anlattı. O da Humeyd b. Hilalden şöyle dediğini rivayet etti: Sıla dedi ki: Şöyle bir rüya gördüm: Sanki Ebu Rifaa çok süratli giden bir deve üzerinde, ben ise çok yavaş giden bir deve üzerindeydim ve onun izini takip ediyordum. O kadar geride kalmıştım ki, ancak onun sesini duyabiliyordum. Sonra devesinin semerine binip yoluna devam ediyor ve ben de onu takip ediyordum. Rüyamı şöyle tevil ettim: Bu, Ebu Rifaanın tuttuğu yoldur ve ben de yavaş yavaş onun yolunu takip ediyorum.
3756. Nafi b. el-Haris b. Kelede b. Amr [Nafi b. el-Haris b. Kelede b. Amr] İbn İlac. İlacın ismi, Umeyr b. Ebu Seleme b. Abdüluzza b. Gayre b. Avf b. Sakiftir. Nafiin annesi olan Sümeyye, Ebu Bekre ve Ziyad [b. Ebih] in de annesidir. el-Haris b. Kelede, Nafiin kendi oğlu olduğunu iddia ve ikrar etti. Böylece Nafiin nesebi ona nispet edildi. Nafiin künyesi Ebu Abdullah olup, Basrada ilk olarak at terbiyeciliği yapan ve bundan dolayı Ömer b. el- Hattabdan Basrada kendisine ikta verilmesini isteyen kişidir. Ömer, Ebu Musa el-Eşariye bir mektup yazarak ona üzerinde bir Müslümanın veya bir zimminin hakkı bulunmayan on cerib tarla ikta etmesini emretti. Böylece Nafi Basraya yerleşmiş oldu. Nafi, Resulallahtan bazı hadisler rivayet etmiştir. Bize Halef b. el-Velid Ebül-Velid el-Ezdi haber verdi; dedi ki: Bize Halef b. Halife anlattı. O Eban b. Beşirden, o da Basralı bir ihtiyardan şöyle dediğini rivayet etti: Nafi bize şunu anlattı: Takriben 400 adamla birlikte Resulallah ile bir çölde bulunuyorduk. Bir ara hiç suyumuz kalmadı. İnsanlar şiddetli susuzluk çekmeye başladı. Allah Resulünün bineğinden indiğini görünce onlar da indiler. Ben oralarda dolaşan bir keçiyi tutup getirdim. Allah Resulü onu sağdı. Allah Resulünün sağdığı sütü askerlere verdim; onlar da içtiler. Sonra Allah Resulü bana, “Ey Nafi! Sen ona sahip ol! Fakat seni ona sahip olamayacakmış gibi görüyorum.” dedi. Allah Resulü bana “Fakat seni ona sahip olamayacakmış gibi görüyorum.” deyince, bir odun parçası aldım ve onu yere çaktım. Sonra bir iple keçiyi kazığa bağladım ve böylece işimi sağlama aldım. Allah Resulü ve insanlar uyudu. Ben de uyudum. Uyandığımda bağ çözülmüş, keçi de gitmişti. Hemen gidip Allah Resulüne keçinin gitmiş olduğunu haber verdim. Resulallah bana “Ey Nafi! Ben sana o keçiye sahip olamayacağını haber vermemiş miydim? Onu bize getiren, onu bizden aldı.” dedi.
3757. Übey b. Malik Ondan kavminden olan Zürare b. Evfa el-Hareşi hadis rivayetinde bulunmuştur.
3758. Hizyem b. Hanife et-Temimi Sad b. Zeydümenat b. Temimoğullarındandır. Resulallahtan zekatlık develer hakkında bir hadis rivayet etmiştir. Bize Ebu Mesud Hani b. Yahyadan haber verildi; dedi ki: Bize ez-Zeyyal b. Ubeyd anlattı; dedi ki: Hanzale b. Hizyem b. Hanifeyi şöyle derken işittim: Hanife, oğlu Hizyeme şöyle dedi: Oğullarını topla, vasiyet etmek istiyorum. Hizyem çocuklarını topladı ve “Babacığım, onları topladım.” dedi. Hanife dedi ki: İlk vasiyetim şudur: Bizim Cahiliye devrinde kendilerine mutayyebe dediğimiz cinsten 100 devemiz var. Onlar, odasında bulunan şu yetimim için sadakadır. ez-Zeyyal diyor ki: Bu yetimin ismi, Dırs b. Kutayadır. Hizyem, babası Hanifeye dedi ki: “Babacığım! Oğullarının şöyle dediğini duyuyorum: Babamızın gözü aydın olsun. Vefat ettiği zaman biz develeri taksim eder, o yetime de kendimizin aldığı pay kadar bir pay veririz.” Hanife, “Gerçekten onları böyle derken mi işittin?” dedi. Hizyem, “Evet.” dedi. Hanife, “Benimle sizin aranızda Allah Resulü hüküm verecek.” dedi. Hizyem dedi ki: Kalkıp Resulallaha gittik. Kendisi oturuyordu. “Bu gelenler kimlerdir?” diye sordu. “Bu Hanifedir. Çölde en çok devesi olan kişidir.” dediler. “Onun iki yanındaki bu iki kişi kimdir?” dedi. “Sağında bulunan büyük oğlu Hizyemdir. Solunda bulunanı ise tanımıyoruz.” dediler. Sonra Peygamberin yakınına kadar geldiler. Hanife, Resulallaha selam verdi. Sonra Hizyem de selam verdi ve Resulallah, “Ya Ebu Hizyem! Seni bize getiren şey nedir?” diye sordu. Hanife, oğlu Hizyemin uyluklarına vurarak “Beni bu getirdi.” dedi. Resulallah “Bu, Hizyem değil mi?” dedi. Hanife “Evet!” dedikten sonra sözüne şöyle devam etti: “Ya Resulallah! Ben, malı çok olan bir adamım. Evdeki mallarımın dışında, benim bin devem, kırk tane de atım var. Ölümün veya Allahın emrinin bana ansızın geleceğinden endişe ediyorum. Bu yüzden vasiyet etmek istedim ve bizim Cahiliye devrinde mutayyebe dediğimiz cinsten 100 deveyi, odasında bulunan şu yetimim için sadaka olmak üzere vasiyette bulundum.” [Hizyem] dedi ki: Resulallahın yüzünde kızgınlık alametleri gördüm. Öyle ki dizleri üzerine doğruldu ve şöyle dedi: “La ilahe illallah! Sadaka beş olur, beş olmazsa on olur, on olmazsa, on beş olur, onbeş olmazsa yirmi olur, yirmi olmazsa yirmi beş olur, yirmibeş olmazsa otuz olur, daha fazla olursa kırk olur.” Hanife, acele ve şaşkınlıkla, “Ya Resulallah! Allah için ben sizden bizim Cahiliye devrinde mutayyebe dediğimiz cinsten kırk deve olmasını istiyorum.” dedi ve Resulallaha veda etmek istedi. Resulallah “Ya Ebu Hizyem! Senin yetimin nerede?” diye sordu. Hanife “Şu uyuyan çocuktur.” dedi. Çocuk, büluğ çağına gelmiş birine benziyordu. Resulallah, “Bu yetimin önemi ne kadar da büyükmüş!” dedi. Sonra Hanife ve oğulları, develerinin yanına gitmek üzere kalktılar. Bu sefer Hizyem dedi ki: “Ya Resulallah! Benim de çok çocuklarım var. Kimilerinin sakalları var, kimilerinin henüz yok.” Hanzale dedi ki: Ben onların en küçüğüydüm. Peygamber ona “Ey çocuk! Yaklaş!” diye seslendi. Çocuk [Hanzale] yaklaştı. Peygamber elini onun başının üstüne koydu ve şöyle dedi: “Allah sana bereket ihsan etsin.” Zeyyal diyor ki: Sonra Hanzaleye yüzü şiş bir adamın, yelinleri büyük bir koyun getirdiğini gördüm. Koyunun memeleri avuçlarından fışkırıyordu. Sağdığı sütü parlak ve düz bir kaba koyuyor, sonra şöyle diyordu: “Bismillahi ala eseri yedi Resulallah [Resulallahın elinin izi üzerine Allahın ismiyle başlarım.]” Sonra da semiz hayvanı okşar ve hayvan giderdi.
3759. Umare b. Ahmer el-Mazini Bize el-Cerrah b. Mahled el-Bezzaz haber verdi; dedi ki: Bana Kuteyle bt. Cümay el-Maziniyye anlattı; dedi ki: Bana Yezid b. Huneyf anlattı. O da babasından şunu rivayet etti. Yezidin babası Huneyf, Umare b. Ahmer el-Maziniden işitmiş. -Kuteyle diyor ki: Ben onun çocuğuyum.- Cahiliye devrinde develerimi güdüyordum. Resulallahın atı hızlıca bize doğru geldi. Ben develerimi topladım. Kuvvetli bir erkek deveye bindim. Bu deve idrarını yapmaya başlayınca ondan indim, bir dişi deveye bindim. Onun üzerinde diğer develeri sevketmeye koyuldum. Resulallahın yanına gittim ve Müslüman oldum. O da bana develeri taksim etmeden iade etti. Cevvab b. Umare dedi ki: O gün, ben ve kardeşim, Umarenin üzerine binip Resulallaha gittiği devenin güzelliğini anladık. Cerrah dedi ki: Bazı Mazinlileri şöyle derken işittim: Üzerinde bulundukları su, iki köyden daha değerlidir.
3760. Esmer b. Mudarris Bize Muhammed b. Beşşar el-Basri haber verdi; dedi ki: Bana Abdülhamid b. Abdülvahid anlattı; dedi ki: Bana Ümmül-Cenub bt. Nümeyle anlattı. O annesi Süveyde bt. Cabirden, o da kendi annesi Akile bt. Esmer b. Mudarrisden rivayet etti. Esmer dedi ki: Peygambere gelip biat ettiğimde bana şöyle dedi: “Daha önce herhangi bir Müslümanın ulaşmadığı bir şeye kim ulaşırsa, o şey onundur.” Fakat insanlar ortaya çıkıp birbirlerine düşmanlık yapıyorlar ve birbirlerini hatalı davranmakla itham ediyorlar.
3761. Amr b. Umeyr Resulallahın ashabındandır. “Hammad b. Seleme, Sabitten, o Ebu Zeyd el-Medeniden, o da Amr b. Umeyrden” senediyle ondan şu hadis rivayet edildi: Resulallah namaz vakitlerinin dışında üç gün ashabının yanına çıkmadı. Ashab, “Namazın dışında üç günden beri sizi göremedik.” dediler. Resulallah dedi ki: “Rabbim bana, ümmetimden 70.000 kişiyi hesapsız Cennete sokacağını vaat etti.” dedi. Kendisine, “Onlar kimlerdir?” diye soruldu. Resulallah, “Onlar, insanları hakir görmezler, uğursuzluk düşüncesine sahip olmazlar, yapmadıkları şeylerle övünmezler ve Rablerine tevekkül ederler. Ben Rabbim, daha da arttır. dedim. Rabbim dedi ki: Senin için her yetmiş binden bir kişiye mukabil yetmiş bin daha. Ben Rabbim, daha da arttır. Onlar işlerini tam ve eksiksiz yapmazlar. dedim. Rabbim dedi ki: Öyleyse onları bedevilerden tamamlayalım.”
3762. İkraş b. Züeyb b. Hurkus [İkraş b. Züeyb b. Hurkus] b. Cade b. Amr b. en-Nezzal b. Mürre b. Ubeyd. Beni Temimdendir. Resulallah ile sohbeti oldu ve ondan hadis dinledi. Bana el-Abbas b. el-Velid en-Nersiden haber verildi; dedi ki: Bana el-Ala b. el-Fadl b. Abdülmelik b. Ebu Seviyye anlattı. O Ubeydullah b. İkraştan, o da babası İkraş b. Züeybden şöyle dediğini rivayet etti: Mürre b. Ubeyd beni mallarının zekatını teslim etmek üzere Resulallaha gönderdi. Ben de Medineye geldim. Resulallahı, Muhacirleri ve Ensarı bir yerde otururken buldum. Resulallahın huzuruna erta ağacının damarları gibi kırmızı ve semiz bir deve ile gelmiştim. Resulallah, “Bu adam kim?” dedi. Ben, “İkraş b. Züeyb.” dedim. Resulallah, “Nesebini yukarıya doğru uzatarak söyle.” dedi. Ben, “İkraş b. Züeyb b. Hurkus b. Cade b. Amr b. en-Nezzal b. Mürre b. Ubeyd. Bunlar da Mürre b. Ubeydin zekatıdır.” dedim. Resulallah tebessüm etti ve sonra benim dediğimi tekrar etti: “Bunlar kavmimin develeridir, bunlar kavmimin zekatıdır.” Sonra Resulallah develerin sadaka develeri damgasıyla damgalanmasını ve sadaka develerine karıştırılmasını emretti. Sonra benim elimden tuttu ve Peygamber hanımlarından birinin evine götürdü. Peygamber “Yemek var mı?” diye seslendi. Bize içinde tirit ve kuşbaşı et olan bir tencere getirildi. Ben tencerenin çevresinden değişik yerlerinden yemeye başladım. Allah Resulü sol eliyle benim sağ elimi tuttu ve “Ya İkraş! Tek bir yerden ye! çünkü bu bir yemektir [her tarafı birdir].” Sonra bize bir tabak içinde yaş veya kuru hurma -Ravi Ubeydullah hurmanın kuru veya yaş oluşu konusunda şüphe etti- getirildi. Bu sefer önümden yemeye başladım. Resulallahın eli ise farklı yerlere gidiyordu. [Bunu fark ettiğimi görünce] Resulallah bana şöyle dedi: “Ya İkraş! Dilediğin yerden ye. Çünkü hepsi aynı renkte değildir.” Sonra bize su getirildi. Peygamber önce elini yıkadı. Sonra avuç içlerini, yüzünü, dirseklerine kadar kollarını ve yüzünü ıslattı [yıkadı]. Ve “Ya İkraş! Bu abdest, Cehennem ateşini söndüren şeylerdendir.” buyurdu.
3763. Berz O, Ebu Reca el-Utaridinin babasıdır. Ebu Recanın adı ise Utarid b. Berzdir. Bana Sehl b. Bekkardan haber verildi; dedi ki: Bize Abdüsselam Ebül-Halil anlattı; dedi ki: Ebu Reca el- Utaridinin yanına gittik. Bize şöyle dedi: Ben bedevi bir adam idim. Peygamberin ortaya çıktığını duyduğumuzda ondan kaçtık ve yerimizi terk ettik. Ne zaman ki, onun hak peygamber olduğu anladık; yerlerimize döndük. Babam ve aşiretten bir adam Resulallaha gittiler ve onu dinlediler. Sonra bize gelip şöyle dediler: “Bir problem yok. O sizi Allaha çağırıyor.” Biz de Müslüman olduk.
3764. Kutbe b. Katade es-Sedusi Bana Halife b. el-Hayyattan haber verildi; dedi ki: Bize Avn b. Kehmes anlattı; dedi ki: Bize İmran b. Hudeyr anlattı. O da kendisine Mukatil denilen bizden bir adamdan şunu rivayet etti: Kutbe b. es-Sedusi şöyle dedi: “Ya Resulallah! Ellerini uzat şahsım ve kızım el-Harmele üzerine sana biat edeyim. Eğer Allaha karşı yalan söylersem, Allah seni aldatmış olur.” dedim. Kutbe dedi ki: Halid b. el-Velid bizim üzerimize atıyla hamle yaptı. “Biz Müslümanız.” dedik. Sonra onlardan ayrıldık. Onunla birlikte el-Übüllede savaştık. Orasını öyle bir kamçıladık ki, ellerimizi doldurduk. Öyle ki, onların köpekleri dahi altın ve gümüş kaplardan bol bol yiyorlardı.
3765. el-Hakem b. el-Haris es-Sülemi Bana Halife b. el-Hayyattan haber verildi. Dedi ki: Bize Avn b. Kehmes anlattı; dedi ki: Bize Atiye b. Sad ed- Dua anlattı. O da el-Hakem b. el-Haris es-Sülemiden şöyle dediğini rivayet etti: Peygamber şöyle buyurdu: “Kim bir karış toprak gasp ederse, kıyamet gününde onu yedi kat şeklinde taşıyarak mahşer meydanına gelecektir.” el-Hakem dedi ki: Peygamber ile birlikte yedi gazveye katıldım. Onların en sonuncusu Huneyn gazvesi idi. Ben Resulallahın önünde yürüyordum. Devem birden sürçtü ve Resulallah beni geçti. Kalkması için deveme vurup duruyordum. Resulallah, “Vazgeç, bırak.” dedi. Resulallah onu azarladı; o da ayağa kalktı.
3766. el-Abbas es-Sülemi O, İbn Mirdas değildir. Bana Ebül-Ezher Muhammed b. Cemilden haber verildi; dedi ki: Bana Nail b. Mutarrif b. el-Abbas es- Sülemi anlattı. (Nail, yukarıda Beni Süleymden, aşağıda Beni Rilden biridir.) O babasından, o da dedesi el- Abbastan şunu rivayet etti: el-Abbas, tek başına Resulallaha gitti. Desine mevkiinde kendisine, açık bir kuyu ikta edilmesini istedi. Allah Resulü de ona, yolculardan artan kısmı kendisinin olması şartıyla o kuyuyu ikta etti. Ebül-Ezher dedi ki: Nail, Desinede konaklardı. O, bu mevkide oturanların emiri idi. Bana camdan imal edilmiş bir kap getirdi. İçinde kırmızı deriden yapılmış bir yazı malzemesi bulunuyordu. İşte bu malzemede Resulallahın onlara ikta ettiği şey yazılıydı.
3767. el-Fakih b. Sad
3768. Beşir b. Zeyd ez-Dubai Bana Halife b. el-Hayyattan haber verildi; dedi ki: Bize Muhammed b. Seva anlattı; dedi ki: Bize el-Eşheb ed- Dubai anlattı. O da -Cahiliye devrini idrak eden- Beşir b. Zeyd ed-Dubaiden şöyle dediğini rivayet etti: Zu Kar savaşında Resulallah şöyle buyurdu: “Bugün Arap, Acemin mülkünü [hakimiyetini] eksiltti.”
3769. Alkame b. el-Huveyris el-Gıfari Peygamberin ashabındandır. Bana Halife b. el-Hayyattan haber verildi; dedi ki: Bize el-Fudayl b. Süleyman anlattı; dedi ki: Bize Muhammed b. Mutarrif anlattı; dedi ki: Bana dedem anlattı. O da Peygamberin ashabından olan Alkame b. el- Huveyris el-Gıfariden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah şöyle buyurdu: “Gözlerin zinası bakmaktır.”
3770. Abdullah b. Muarrad el-Bahili Bana Halife b. el-Hayyattan haber verildi; dedi ki: Bana Muhammed b. Said el-Bahili anlattı; dedi ki: Bana el- Fadl b. Sümame anlattı; dedi ki: Bana Abdullah b. Hamza Ebu Eymen el-Bahili anlattı. O babasından, o dedesinden, o da Abdullah b. Muarraddan şunun rivayet etti: Abdullah Resulallaha geldi. Resulallah da onların develeri için zekat farizasını koydu. Buna göre develer çok olsun, az olsun kendilerinden dişi deve [naka] alınacaktı.
3771. Abdurrahman b. Habbab es-Sülemi Bana Halife b. el-Hayyattan haber verildi; dedi ki: Bana Ebu Davud anlattı; dedi ki: Bana Sükeyn b. el-Muğire anlattı; dedi ki: Bana el-Velid b. Ebu Hişam anlattı. O Ferkad Ebu Talhadan, o da Abdurrahman b. Habbab es- Sülemiden şöyle dediğini rivayet etti: Usre [Tebuk] ordusunu toplamaya teşvik ederken Resulallaha şahid oldum. Osman dedi ki: “Ey Allahın Peygamberi! Çulları ve semerleriyle birlikte Allah yolunda, yüz deve benden.” Sonra Peygamber yine teşvik etmeye devam etti. Osman, “İki yüz deve.” dedi. Sonra Peygamber yine teşvik etmeye devam etti. Osman, “Üç yüz deve.” dedi. Abdurrahman diyor ki: Baktım ki, Peygamber minberden inerken iki defa şöyle dedi: “Bundan sonra işleyeceği ameller sebebiyle Osmana günah yazılmaz.”
3772. asım Ebu Nasr b. asım el-Leysi Bana Ebu Malik Kesir b. Yahya el-Basriden haber verildi; dedi ki: Bize Gassan b. Mudar anlattı; dedi ki: Bize Said b. Yezid anlattı. O Nasr b. asım el-Leysiden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahın mescidine girdim. Peygamberin ashabı şöyle diyorlardı: “Allahın ve Resulünün gazabından Allaha sığınırız.” Ben, “Bu nedir?” dedim. “Biraz önce Muaviye, babasının elini tutarak yanımızdan geçti. Onlar mescitten çıkarken Resulallah minberde idi. Resulallah dedi ki: İkisi [Ebu Süfyan ve Muaviye] hakkında da çok söz vardır.” dediler.
3773. Asram Resulallah kendisine Züra ismini vermişti. Beni Şakıreden bir adamdır. Bana Beşir b. el-Mufaddaldan haber verildi; dedi ki: Bize Beşir b. Meymun haber verdi. O amcası Üsame b. Ahdariden şunu rivayet etti: Beni Şakıreden Asram denilen bir adam Resulallaha gelen bir kafile içinde bulunuyordu. Resulallaha kendi memleketinden satın aldığı Habeşi bir köle getirdi ve “Ya Resulallah! Ben bu köleyi satın aldım, kendisine isim vermenizi ve ona bereketle dua etmenizi istiyorum.” dedi. Resulallah adama, “İsmin nedir?” diye sordu. “Asram” dedi. Resulallah “Hayır! Züra. Onu ne olarak kullanmak istiyorsun?” dedi. Asram, “Çoban olarak!” dedi. Resulallah “O, asımdır.” dedi ve o kölenin avuçlarını tuttu.
3774. Cürmuz el-Hüceymi Bana Ebu amir el-Akadiden haber verildi; dedi ki: Bize Ubeydullah b. Hevze el-Kureyi anlattı; dedi ki: Bana Belhüceymden bir adam anlattı. Onun da Cürmuz el- Hüceymiden rivayet ettiğine göre Cürmuz Peygambere gelip şöyle dedi: “Bana neyi yasaklıyorsun?” Resulallah, “Senin lanetçi olmanı yasaklıyorum.” dedi. Cürmuz, bundan sonra ölünceye kadar hiçbir şeye lanet etmedi.
3775. Süveyd b. Hübeyre Ravh b. Ubade dedi ki. O Ebu Neame el-Adeviden, o Müslim b. Büdeylden, o İyas b. Züheyrden, o da Süveyd b. Hübeyreden şöyle dediğini rivayet etti: Peygamberi şöyle derken işittim: “Kişinin kendisi için en hayırlı olan malı, söz dinleyen tayı ve düzgün yaran sabanıdır [sükke mebure].”
3776. Fedale el-Leysi Bize Hüşeym haber verdi. O Davud b. Ebu Hindden, o Ebu Harb b. Ebül-Esvedden, o da Fedale el-Leysiden şöyle dediğini rivayet etti: Peygambere geldim ve Müslüman oldum. Vakitlerinde kılınacak beş vakit namazı ezberletinceye kadar bana öğretti. “Bunların hepsi benim meşgul olduğum saatlerdir; dolayısıyla hepsininin vaktini geçirebilirim.” dedim. Allah Resulü, “Özellikle iki asrı geçirme.” dedi. “O iki asr nedir?” diye sordum. Peygamber, “Sabah namazı ile ikindi namazı.” dedi.
3777. Süleyman b. amir ed-Dabbi
3778. Ebu Azze el-Hüzeli Yesar b. Ubeyddir.
3779. Ühban b. Sayfi el-Gıfari Künyesi Ebu Müslimdir. İki kefen ile kefenlenmesini vasiyet etti; kendisini üç kefenle kefenledirler. Sabah olduğunda üçüncü kefenin elbise askısı üzerinde olduğu görüldü.
3780. Mudarris b. Esmer
3781. Züheyr b. Amr Kendisi Beni Kilabdan olmadığı halde onların oturduğu mahallede ikamet ederdi.
3782. Seleme b. el-Muhabbik
3783. Hıdaş Bize Osman b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Eyyub b. Sabit haber verdi; dedi ki: Bana Bahriyye haber verdi; dedi ki: Amcam Hıdaş Allah Resulünden, içinden yemek yediği bir çanağın kendisine hibe edilmesini istedi. Sonra o çanak bizim yanımızda iken Ömer, “Onu bana getirin, içine zemzem suyu dolduralım.” dedi. Çanağı ona getirdik. O da içindeki sudan içti, geri kalanıyla da yüzünü yıkadı ve başına döktü. Sonra bir hırsız başka eşyalarımızla birlikte o çanağı bizden çalıp götürdü. Çanağın çalınmasından sonra Ömer bize geldi ve onun kendisine getirilmesini istedi. Fakat biz kendisine “Ey Müminlerin Emiri! Diğer eşyalarımızla birlikte o da çalındı.” dedik. Ömer, “Onu Allaha havale ediyorum. Demek O, Allah Resulünün bir yemek kabını çaldı!” dedi. Ravi dedi ki: Allaha yemin olsun ki, [Ömer], ne ona küfretti ve ne de lanet etti.
3784. Ebu Seleme Bize İsmail b. İbrahim el-Esedi haber verdi. O Osman el- Bettiden, o Abdurrahman b. Selemeden, o babasından, o dedesinden rivayet etti: Onun iki babası Peygamberin huzurunda davalaştılar. Bunlardan biri Müslüman diğeri kafir idi. Peygamber kafir olana döndü ve onun için “Allahım! Ona hidayet ver.” diye dua etti. Sonra Müslüman olana döndü ve iddia konusu şeyde Müslümanın lehine olacak şekilde hüküm verdi.
3785. Abdurrahman b. Seleme el-Huzainin Amcası Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi. O Atadan, o Saidden, o Katadeden, o Abdurrahman b. Seleme el- Huzaiden, o da amcasından şunu rivayet etti: Aşure günü Allah Resulüne geldik. O gün sabah erken vakitte yemek yemiştik. Bize “Bugün oruçlu musunuz?” diye sordu. Biz de “Biz yemek yedik.” dedik. Bunun üzerine bize “Gününüzün geri kalan kısmını oruçla geçirin.” dedi.
3786. Kays b. el-Esla el-Ensari Hamnenin mevlası Nafiden rivayet ettiğine göre, amcaları onu, malını israf ediyor diye Peygambere şikayet ettiler.
3787. Habis et-Temimi Peygamberden hadis rivayetinde bulunmuştur.
3788. Ebu Büheyse Peygamberden hadis rivayetinde bulunmuştur.
3789. Ubade b. Kurs el-Absi Onun Leysi olduğu da söylenmiştir. Yine İbn Kurt da denmiştir. Bize İsmail b. İbrahim haber verdi. O Eyyubdan, o da Humeyd b. Hilalden şöyle dediğini rivayet etti: Ubade b. Kurt şöyle dedi: “Öyle işler yapıyorsunuz ki, sizin gözünüzde o işler saç kılından daha incedir. Biz Resulallah zamanında o tür fiilleri helak edici işlerden sayardık.” Sonra ben bu durumu Muhammed [b. Sirin]e anlattım. O da bana şöyle dedi: Doğru söyledin. İzarı sürüklemenin böyle olduğunu düşünüyorum.
3790. Mücibe el-Bahiliyyenin Babası veya Amcası Peygamberden hadis rivayetinde bulunmuştur. Bize Abdülvehhab b. Ata el-İcli haber verdi. O Said el- Cüreyriden, o Ebüs-Selilden, o da Bahile kabilesinden kendisine Mücibe denilen bir kadından rivayet etti; o kadın dedi ki: Bana babam veya amcam anlattı; dedi ki: Bir ihtiyaç için Peygamberin yanına gittiğimde bana, “Sen kimsin?” dedi. Ben de “Ya Resulallah! Beni tanımadın mı? Ben, bir sene önce size gelen el-Bahiliyim.” dedim. “Bana geldiğinde rengin, vücudun ve genel durumun güzeldi. Bugün seni bir hastalığa tutulmuş gibi zayıf ve kederli gördüm.” dedi. Ben, “Ya Resulallah! Senden ayrıldıktan sonra sadece bir gece iftar ettim; geri kalan günleri oruçla geçirdim.” dedim. Bana, “Nefsine azap etmeyi kim sana emretti? Sadece sabır ayı olan Ramazan ayını oruçla geçir. Bir de her ay iki gün oruç tut.” dedi. Ben, “Ya Resulallah! Kendimi güçlü ve kuvvetli hissediyorum. Fazlalaştır.” dedim. Bana, “Ramazan ayını oruçla geçir. Bir de her aydan iki gün oruç tut.” dedi. Ben, “Ya Resulallah! Kendimi güçlü ve kuvvetli hissediyorum. Fazlalaştır.” dedim. Bana, “Sabır ayının [Ramazan] üstüne iki günden fazla ne istiyorsun?” dedi. Ben, “Ya Resulallah! Kendimi güçlü ve kuvvetli hissediyorum. Daha da fazlalaştır.” dedim. Bana, “Ramazan ayını ve her aydan üç gün oruç tut. Daha fazlası günah sayılır. Bu yüzden geri kalan kısımda oruç tutma.” dedi. Eliyle de işaret etti. Muhammed b. Sad dedi ki: Biz bu kitabımızda Musa b. İsmail – Hammad b. Zeyd – Müslim – Muaviye b. Kurre – Kehmes el-Hilali yoluyla gelen hadisi alıp yazdık. Bu hadisin bir benzeri de Mucibe el-Bahili – babası veya amcası yoluyla gelen hadistir. Allah daha bilir.
3791. Ebüs-Sivar el-Adevinin Dayısı Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Mutemir b. Süleyman anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Bize es-Semit anlattı. O da Ebüs-Sivar el- Adeviden rivayet etti. Ebüs-Sivar dayısının şöyle dediğini söylüyor: Allah Resulünü bazı insanlar onun arkasından giderken gördüm. Ben de onlarla birlikte Resulallahın arkasından gitmeye başladım. Sonra o topluluk hızlıca yürümeye başladı ve beni geri bıraktılar. Sonra Allah Resulü yanıma geldi ve bana ya bir hurma çubuğu ya bir dal, ya bir misvak veya yanında bulunan başka bir şeyle vurdu. Allaha yemin olsun ki, o darbe bana hiç acı vermedi. Üzerinden bir gece geçti. Ben kendi kendime, “Allah Resulü bana, benim hakkımda Allahın kendisine öğrettiği bir şey sebebiyle vurmuştur.” dedim. Kendi kendime dedim ki: “Sabah olunca Allah Resulüne gideyim.” Cebrail Peygambere gelerek şöyle: “Sen bir çobansın. Raiyyenin boynuzlarını kırma.” Allah Resulü dedi ki: “Allaha yemin olsun ki, ben sizi bir günah veya bir muhalefetten dolayı dövmüyorum.” Sabah namazını kılınca veya sabah olunca Allah Resulü şöyle buyurdu: “İnsanlar benim arkamdan geliyorlar. Ancak bana körü körüne tabi olmalarından hoşlanmıyorum. Allahım! Ben kime vurmuş ve kötü söz söylemişsem, onu, o kişi hakkında keffaret ve ecir kıl.” Veya “ mağfiret ve rahmet” dedi.
3792. Hasna bt. Muaviye es-Sureymiyyenin Amcası Bize İshak b. Yusuf el-Ezrak ve Hevze b. Halife haber verdiler; dediler ki: Bize Avn anlattı. O Hasna bt. Muaviye es-Sureymiyyeden, o da amcasından rivayet etti. Amcası Hasnaya şöyle dedi: Peygambere, “Cennette kimler olacak?” dedim. “Peygamber Cennette olacak, şehid Cennette olacak, küçük iken diri diri toprağa gömülen kız çocuğu Cennette olacak.” dedi.
3793. Ebu Hurre er-Rekaşinin Amcası Ebu Hurre er-Rekaşinin amcası dedi ki: Teşrik günlerinin ortalarında insanlar ona veda edip gittiklerinde Allah Resulünün devesinin yularını tutuyordum. Daha sonra Peygamberin okuduğu hutbeyi rivayet etti.
3794. Ebül-Uşera ed-Dariminin Babası O, Malik b. Kıhtumdur. Ebül-Uşeranın ismi ise Üsame b. Maliktir.
3795. Eşec Abdülkays İsmi hakkında bize farklı bilgiler verildi. Muhammed b. Ömer, Kudame b. Musadan, o Abdülaziz b. Rummaneden, o Urve b. ez-Zübeyrden; yine Muhammed b. Ömer, Abdülhamid b. Caferden, o babasından, o da bir başkasından rivayet etti. Bu raviler dediler ki: Onun ismi, Abdullah b. Avf el-Eşecdir. İsmail b. İbrahim el-Esedi, Yunustan, o Abdurrahman b. Ebu Bekreden rivayet etti; dedi ki: Beni Asardan Eşec dedi ki: Allah Resulü bana şöyle dedi: “Sende, Allah ve Resulünün her ikisini de sevdiği iki güzel haslet var.” “Nedir onlar?” diye sordum. Bana, “Hilm [yumuşak huy] ve haya.” dedi. Ben, “Onlar bende eskiden beri mi var, yoksa yeni mi ortaya çıktılar?” diye sordum. Bana, “Eskiden beri var.” dedi. Ben de, “Sevdiği iki haslet üzere beni yaratan Allaha hamdolsun.” dedim. Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi. O Avftan, o da el- Hasandan şöyle dediğini rivayet etti: Bize ulaştığına göre Allah Resulü bu sözü aiz b. el-Münzir el-Eşec için söylemiştir. Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbi ise babasından şunu rivayet etmiştir: Eşec Abdülkays, el-Münzir b. el-Haris b. Amr b. Ziyad b. Asar b. Avf b. Amr b. Avf b. Cezime b. Avf b. Bekir b. Enmar b. Amr b. Vedia b. Lükeyz b. Efsa b. Abdülkays b. Efsa b. Dumi b. Cedile b. Esed b. Rebiadır. Abdurrahman b. Semüre b. Habib b. Abdüşems el- Kureşinin mevlası Ali b. Muhammed b. Abdullah b. Ebu Seyf ise şöyle dedi: Onun ismi, el-Münzir b. aiz b. el-Haris b. el-Münzir b. en- Numan b. Ziyad b. Asardır. Muhammed b. Bişr b. el-Fürafisa el-Abdi el-Kufi ise şöyle dedi: Şeyhimiz el-Buhteriye, el-Eşecin ismini sordum. Şöyle dedi: Onun ismi, el-Münzir b. aizdir. Allahın Resulüne Bahreynden gelen Abdülkays kafilesiyle birlikteydi. Sonra kabilesinin kafilesiyle birlikte yine Bahreyne döndü. Daha sonra Basraya gelip oraya yerleşti.
3796. el-Carud O, Bişr b. Amr b. Haneş b. el-Mualladır. el-Mualla da, el- Haris b. Zeyd b. Harise b. Muaviye b. Salebe b. Cezime b. Avf b. Bekir b. Enmar b. Amr b. Vedia b. Lükeyz b. Efsa b. Abdülkaystır. Künyesi, Ebül-Münzirdir. Annesi, Dermeke bt. Rüeymdir. Dermeke, Yezid b. Rüeym eş-Şeybaninin kız kardeşidir. Carud Cahiliye devrinde önemli bir kimseydi ve Hristiyandı. Kabilesinin kafilesiyle birlikte Allah Resulüne geldi. Allah Resulü onu İslama davet etti. Carud, “Şimdi benim bir dinim var. Fakat bu çağrıya göre dinimi terk etmem gerekiyor. Beni çağırdığın din, şu andaki dinimi içine alıyor mu? Bunu taahhüt eder misin?” dedi. Allah Resulü, “Senin için taahhütte bulunuyorum. Allah seni şu anda bulunduğundan daha hayırlısıyla hidayete ulaştırdı.” dedi. Bunun üzerine Carud Müslüman oldu. Sağlam ve güzel bir Müslümandı; gizliliği, kapalılığı, ifrat ve tefrit durumları yoktu. Memleketine dönmek istediğinde Peygamberden binek devesi istedi. Fakat Peygamber, “Şu anda yanımda seni üzerine bindirebileceğim bir hayvan yok.” dedi. Bunun üzerine Carud, “Ya Resulallah! Bizimle memleketimiz arasında kayıp develer dolaşıyor. Onlara binebilir miyim?” diye sordu. Allah Resulü, “Onlar Cehennem ateşidir. Onlara yaklaşma.” dedi. Carud, ridde [dinden çıkma] olaylarına da yetişti. Kabilesi, el-Marur b. el-Münzir b. en-Numan ile birlikte dinden çıkınca, Carud onlara sözün doğrusunu söyledi ve onları tekrar İslama girmeye davet etti. Onlara şöyle demişti: “Ey insanlar! Şehadet ederim ki, Allahtan başka ilah yoktur. Muhammed Onun kulu ve Resulüdür. Bu şekilde şahitlikte bulunmayanı da tekfir ediyorum.” Sonra şu mısraları okudu: Sonradan meydana gelen her şeyi bırakıp Allahın dininden razı olduk. Allaha ve Rahmana yemin olsun ki, Rab olarak kendisinden razıyız. Bundan sonra Carud Basraya yerleşti. Carudun çok çocuğu vardı. Hepsi de eşraftandır. el-Hakem İbn Ebül-as, Carudu Sührek savaşında çarpışmaya yönlendirmişti. 20 senesinde Akabetüttinde şehid edildi. Onun şehid edildiği yere Akabetülcarud da denir. el-Münzir b. el-Carud, cömert bir liderdi. Ali b. Ebu Talib kendisini İstahra vali tayin etmişti. Kim onun yanına giderse, ona izzet ve ikramda bulunurdu. Daha sonra Ubeydullah b. Ziyad kendisini Hind suğuruna [uç bölgesi] vali olarak atadı. 61 veya 62. senenin başlarında altmış yaşında iken orada vefat etti.
3797. Suhar b. Abbas el-Abdi Mürre b. Zafer b. ed-Diloğullarındandır. Künyesi Ebu Abdurrahmandır. Abdülkays kafilesi içinde bulunuyordu. Bize Said b. Süleyman haber verdi; dedi ki: Bize Mülazim b. Amr anlattı; dedi ki: Bize Sirac İbn Ukbe anlattı. O da halası Halde bt. Talkdan şöyle dediğini rivayet etti: Babam bize şöyle dedi: Biz Allah Resulünün yanında otururken Suhar b. Abbas el-Abdi geldi ve Allah Resulüne şöyle dedi: “Ya Resulallah! Meyvelerimizden yaptığımız içecek [şarap] hakkındaki görüşün nedir?” Allah Resulü ondan yüz çevirdi, ama o aynı soruyu üç kere tekrar etti. Sonra bize namaz kıldırdı. Namaz bitince Allah Resulü dedi ki: “Sarhoşluk veren şey [müskir] hakkında soru soran kimdir? Bana sarhoşluk veren şeyi soruyorsun. Onu içme. Kardeşine de içirme. Muhammedin nefsi yed-i kudretinde olan Allaha yemin olsun ki, sarhoşhuk lezzetini alma maksadıyla onu içen bir adama Allah kıyamet gününde aynen o içkiyi [hamr] içirecektir. [Ahirette kötü yoldan sarhoş olup iyi ve lezzetli şeyleri içmekten mahrum kalacaktır.]” Haldenin babası dedi ki: Suhar, Osmanın kanını dava edenlerdendi.
3798. Ebu Hayre es-Subahi Abdülkaystandır. Bana Halife b. Hayyattan haber verildi; dedi ki: Bize Avn b. Kehmes anlattı; dedi ki: Bize Davud b. el-Müsavir anlattı. O Mukatil b. Hemmamdan, o da Ebu Hayre es- Subahiden şöyle dediğini rivayet etti: Ben Abdükaystan Allah Resulüne gelen kafileyle birlikteydim. Bize erak ağacından misvaklanmamız için bir dal verdi. Ona, “Ya Resulallah! Bizim yanımızda yaprakları soyulmuş hurma dalı [cerid] var. Fakat biz senin ikram ve ihsanını tercih ediyoruz.” dedik. Allah Resulü, “Allahım! Abdülkaysı bağışla. Çünkü onlar ikrah altında kalmadan kendi istekleriyle Müslüman oldular. Bazı topluluklar ise itibar ve önemlerini kaybettikten ve korkuya düştükten sonra Müslüman olmuşlardır.” dedi.
3799. Eban el-Muharibi Abdülkaystandır. Bana Said b. amirden haber verildi; dedi ki: Bana Eban anlattı. O el-Hakem b. Hayyan el-Muharibiden, o da Eban el-Muharibiden rivayet etti, Eban şunu anlattı: Kendisi Abdülkaysdan Allah Resulüne gelen kafile içinde bulunuyordu. Allah Resulü şöyle dedi: “Sabah kalktığında el-Hamdü lillahi Rabbi, La eşrikü bihi şeyen ve eşhedü en lailahe illallah [Hamd rabbim içindir. Ona hiçbir şeyi ortak koşmam. Şehadet ederim ki, Allahtan başka ilah yoktur.] diyen hiçbir Müslüman kul yoktur ki, akşam oluncaya kadar günahları bağışlanmış olmasın. Akşam olduğunda bu sözü söylerse, sabah oluncaya kadar günahları bağışlanır.”
3800. ez-Zari Ebül-Vazi el-Abdi O da Abdülkays kafilesiyle birlikte gelenlerdendir. Sonra Basraya yerleşti.
3801. Cabir b. Abdullah [Cabir b. Abdullah] b. Cabir el-Abdi. Abdülkays kafilesiyle birlikte gelenlerdendir. Sonra Basraya yerleşti.
3802. Selime el-Cermi Ebu Amr b. Selimedir. Bize Yusuf b. el-Garik haber verdi; dedi ki: Bize Misar b. Habib el-Cermi haber verdi. O Amr b. Selimeden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Allah Resulüne gelip şöyle dedik: “Ya Resulallah! Bize kim namaz kıldıracak?” “Size, Kuranı en çok alan veya toplayan namaz kıldıracak.” dedi. Amr diyor ki: Babam onların mescidinde onlara namaz kıldırıyordu. Onların cenaze namazlarını da babam kıldırıyordu. Ölünceye kadar kimse onunla münakaşa etmedi. Bize Yezid b. Harun haber verdi. O da Misar b. Habibden şöyle dediğini rivayet etti: Bize Amr b. Selime şunu anlattı: Babası kavminden bir kafileyle birlikte Allah Resulüne gidip Müslüman oldular ve Kuran okudular. İhtiyaçlarını gördükten sonra Peygambere gelip, “Ey Allahın Resulü! Bize kim namaz kıldıracak?” diye sordular. “Size, Kuranı en çok alan veya toplayan namaz kıldıracak.” dedi. Amr dedi ki: “Kafile memleketine döndükten sonra bir araştırma yaptılar. Kuranı benden daha çok alan veya toplayan biri olmadığını gördüler. O zaman ben çocuktum. Üzerimde ihram gibi bir elbise vardı. Beni öne geçirdiler. Onlara imamlık yapmaya başladım. O günden bugüne kadar onlara imamlık yapmaya devam ettim.” Misar dedi ki: Amr, ölünceye kadar onlara imamlık yaptı ve cenaze namazlarını kıldırdı. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O da Eyyubdan şöyle dediğini rivayet etti: Bize Amr b. Selime Ebu Yezid el-Cermi anlattı; dedi ki: Biz, insanların yolu üzerindeki bir suyun başındaydık. Orada bulunanlara “Bu ne iştir?” diye soruyorduk. Onlar da “Bir adam çıkmış, kendisinin peygamber olduğunu, kendisini Allahın gönderdiğini, yine kendisine Allahın şöyle şöyle vahyettiğini iddia ediyor.” diyorlardı. Onlar ne diyorlarsa, hepsini ezberledim. Bütün ezberlediklerim kalbimde iyice yerleşti. Böylece Kurandan çok şey toplamış oldum. Fetih gününe kadar Araplar, Müslüman olmayı ayıplıyor ve şöyle diyorlardı: “Bekleyin. Eğer o, kavmine karşı galip gelirse, doğru söyleyen biridir ve peygamberdir.” Mekke fethedildikten sonra ise, bütün kabileler Müslüman olmak için koşuştular. Babam da kabilemizle birlikte gidip Müslüman oldu ve Allahın dilediği kadar Allah Resulü ile birlikte kaldı. Sonra geri döndü. Biz onu karşılamak üzere çıkıp da bize iyice yaklaştığında şöyle dedi: “Allaha yemin olsun ki, ben gerçekten hak olan Allah Resulünün yanından geliyorum. O, size şunu yapmanızı emrediyor; şunu ve şunu yapmanızı yasaklıyor. Şu vakitte şu namazı, şu vakitte ise şu namazı kılmayı emrediyor. Namaz vakti geldiği zaman, biriniz ezan okusun ve Kuranı en çok bilen size imam olsun.” Kabilemizin adamları araştırma yaptıktan sonra aramızda Kuranı ezberden en çok bilen kişinin ben olduğumu tespit ettiler. Bu sebeple beni önlerine geçirip imam yaptılar. Ben de onlara namaz kıldırdım. O zaman altı yaşındaydım. Benim üzerimde bir hırka vardı ki, oturduğum zaman çekilip kısalıyordu. Kabileden bir kadın, “Okuyucunuzun açılan yerlerini örtsenize!” dedi. Sonra bana Bahreyn işi bir gömlek giydirdiler. O güne kadar, bu gömleğe sevindiğim kadar hiçbir şeye sevinmemiştim. Bize Ahmed b. Abdullah b.Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Şihab anlattı. O Halid el-Hazzadan, o Ebu Kılabeden, o da Amr b. Selime el-Cermiden şöyle dediğini rivayet etti: Ben kervanları karşılarken bana ayet okuyorlardı. Allah Resulünün zamanında da imamlık yapıyordum. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şube b. Eyyub anlattı; dedi ki: Ben, Amr b. Selimenin şöyle dediğini işittim: Kavminin Müslüman olmasıyla ilgili olarak babam da Allah Resulüne gitti. Allah Resulü onlara, “Kuranı en çok bilen size imam olsun.” demiş. Ben onların en küçüğüydüm; fakat onlara imam oldum. Bir kadın “Okuyucunuzun açılan yerlerini örtün!” dedi. Bunun üzerine bana bir gömlek getirdiler. O güne kadar, bu gömleğe sevindiğim kadar hiçbir şeye sevinmemiştim. Bize Yezid b. Harun haber verdi. O asımdan, o da Amr b. Selimeden şöyle dediğini rivayet etti: Kavmim Allah Resulünün yanından döndüklerinde, onun kendilerine şöyle dediğini söylediler: “Kuranı kıraat yönüyle en çok okuyanınız size imam olsun.” Sonra beni çağırdılar, bana ruku ve secdeyi öğrettiler. Böylece onlara namaz kıldırmaya başladım. O zaman üzerimde önü yırtık bir hırka vardı. Babama, “Oğlunun açılan yerlerini örtsene!” diyorlardı.