"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Diğer arap kabilelerinden müslüman olduktan sonra kavminin yurduna dönenler kinane b. Huzeyme b. Müdrike b. İyas b. Mudardan olanlar

1126. Süraka b. Malik
[Süraka b. Malik] b. Cuşüm b. Malik b. Amr b. Malik b. Teym b. Müdlic b. Mürre b. Abdümenat b. Kinane. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Mamer anlattı. O, ez-Zühriden, o Abdurrahman b. Malik b. Cuşümden, o da Süraka b. Cuşümden şöyle dediğini rivayet etti: Kureyşten gelen bir grup, -hicret etmek üzere yola çıktıkları sırada- Resulallahı  ve Ebu Bekiri öldüren veya esir eden için diyet belirtiyorlardı. Süraka dedi ki: “Müdlicoğullarından olan kavmimin meclislerinden birinde oturuyorken, onlardan biri geldi ve önümüzde durup, Ey Süraka! Sahilde bazı insan silüetleri gördüm. Onların Muhammed ve arkadaşları olduklarını sanıyorum. dedi. Bunun üzerine ben de onların, onlar olduğunu anladım ve ona Onlar, Muhammed ve arkadaşları değiller. Ancak falancayı, falancayı ve falancayı gördüm, onları aramak üzere peşlerinden gittiler. dedim. Bir süre olduğum yerde bekledim. Sonra kalkıp evime gittim. Hizmetçime atımı çıkarmasını söyledim. Atım bir tümseğin ardındaydı, onu orada saklardı. Mızrağımı alıp evden çıktım. Mızrağımın arkasındaki topuzla yere bir çizgi çizdim. Mızrağımın uç kısmını aşağıya eğerek atımın yanına geldim, bindim ve onların karartılarını uzaktan görene dek koşturdum. Onlara sesleri duyacak kadar yaklaştığımda atım tökezledi, ben de düştüm. Ok torbama yöneldim ve fal oklarını çıkardım. Onlara zarar verecek miyim, vermeyecek miyim diye fal baktım. Sonuç hoşlanmadığım şekilde, zarar veremeyeceğim yönde çıktı. Fala uymadım, atıma bindim ve normal bir hızla koşturdum. Onlara yaklaşınca atım tökezledi ve beni düşürdü. Kalktım, elimi ok torbasına uzatıp fal oklarını aldım, fala baktım. Falda, hoşlanmadığım şekilde onlara zarar veremiyeceğim çıktı. Ama yine de atıma bindim ve koşturdum. Resulallahın  tilavetini duyuyordum. O hiç arkasına bakmazken, Ebu Bekir çokça bakıyordu. Atımın ön ayakları dizlerine kadar toprağa gömüldü. Yüzüstü düştüm. Zorlukla onu oradan çıkardım. Neredeyse ayakları topraktan çıkmayacaktı. Atım doğrulup ayağa kalktığında bir de ne göreyim! Ayaklarının saplandığı yerde iz gibi, parlak dumana benzer bir şey gökyüzünde belirdi. Oklarla fala baktım, onlara zarar veremeyeceğim şeklinde hoşlanmadığım sonuç çıktı. Onlara seslendim ve eman diledim. Durdular, atıma bindim onların yanına geldim. Onlarla karşı karşıya gelince ve yolda önüme çıkan engelleri de düşününce içimde Resulallahın  işinin başarılı olacağı düşüncesine sahip oldum. Onlara Kavminiz sizin için diyet koydu. dedim. Yolculukları hakkında çıkan haberleri, insanların onlardan neler istediğini onlara haber verdim. Onlara yolluk ve yiyecek teklif ettim. Ne bir şey aldılar, ne de istediler. Sadece Resulallah  bana, Bizim haberimizi gizle. dedi. Ondan benim emanım için bir yazı yazmasını istedim. amir b. Füheyreye bir deri parçasına onu yazmasını emretti. Sonra gittiler. Vallahi Allah onları güçlü ve hakim kılıncaya kadar onlar hakkında tek bir kelime dahi söylemedim. O, Taif ile Cirane arasında iken ona rastladım. Ensardan oluşan 30-40 kişilik bir süvari grubunun arasındaydı. Beni tanımadılar. Hey sen! Kimsin, ne istiyorsun? diyerek bana mızraklarıyla vurmaya başladılar. Sonunda yaklaşıp beni duyma imkanı olduğunu anlayınca yazdığı yazıyı çıkarıp parmaklarımın arasına alıp seslendim: Ben Süraka b. Cuşümüm. Bu da eman vesikamdır. Bunun üzerine Allah Resulü  şöyle buyurdu: Bu gün, vefa ve iyilik günüdür. Onu yakına getirin. Beni onun yanına götürdüler. Sanki ben Allah Resulünün  üzengi üzerindeki ayağı ile dizinin arasına bakıyordum. Sanki onun o uzvu hurma göbeği] gibi beyazdı. Onun yanına geldiğimde Müslüman oldum ve bir sadaka takdim ettim. Şu sözümden başka ona sorduğum bir şeyi hatırlamıyorum: Ey Allahın Resulü! Yolunu şaşırmış develer, kendi develerim için doldurduğum yalaktaki suyu içiyorlar. Onlara su içirmemde bir ecir var mı? Bunun üzerine Evet, her canlı için bir ecir vardır. dedi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Mamer hadisi dışında hadiste ravi şöyle dedi: Süraka döndü ve insanları Resulallahı  arar halde buldu. Onlara dedi ki: Dönün, sizin yerinize buraları yokladım. Burada yok. Siz benim gözlerimin iz sürmede nasıl olduğunu bilirsiniz. Bunun üzerine onlar geri döndüler.”

1127. Culeyha b. Abdullah
[Culeyha b. Abdullah] b. Muharib b. ed-Dahyan b. Naşib b. Sad b. Leys b. Bekir b. Abdümenat b. Kinane. Resulallah  ile beraber Huneyn ve Taif gazvelerine katılmıştır. Taif gazvesinde şehit olmuştur.

1128. el-Haris b. el-Bersa
O, el-Haris b. Malik b. Kays b. Avd b. Cabir b. Abdümenaf b. Şic b. amir b. Leys b. Bekir b. Abdümenat b. Kinanedir. el-Bersa, babasının annesidir. O, Hilal b. amiroğullarından Rayta bt. Rebia b. Riyah] b. Zül- Bürdeynin kızıdır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Zeyd b. Firas anlattı. O Irak b. Malikten, o da el-Haris b. el-Bersadan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahı  Mekke fethinde şöyle derken duydum: “Kureyş ile bu günden sonra, kıyamete kadar savaşılmayacak.” O, bu sözüyle İslamı inkar sebebiyle onlarla savaşılmayacağını kastediyordu.

1129. Dumeyra b. Sad ed-Damri
O ve babası, Resulallah  ile beraber Huneyn gavzesine katıldılar. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Muhammed b. İshaktan şöyle dediğini rivayet etti: Bana Muhammed b. Cafer anlattı; dedi ki: Ziyad b. Dumeyra b. Sad ed-Damrinin şöyle dediğini duydum: Urve b. ez-Zübeyr, babamdan ve dedemden bahisle şöyle dedi: “Onlar Resulallah  ile beraber Huneyn gazvesine katıldılar.”

1130. Enes b. Züneym
[Enes b. Züneym] b. Amr b. Abdullah b. Cabir b. Mahmiye b. Abd b. Adi b. ed-Dil b. Bekir b. Abdümenat b. Kinane. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Hizam b. Hişam b. Halid el-Kabi anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Huzaa kafilesi, yardım istemek üzere Resulallaha  gelerek ondan yardım istediler. Sözleri bitince dediler ki: “Ey Allahın Resulü! Enes b. Züneym ed-Diyli seni hicvetti.” Bunun üzerine Resulallah  onun öldürülmesini emretti. Mekke fethinde Enes Müslüman oldu. Nevfel b. Muaviye ed-Diylinin aracılığıyla Resulallaha  geldi. Söyledikleri için özür diledi. Nevfel b. Muaviye ed-Diyli dedi ki: “Sen affetme konusunda insanların en önde olanısın. İçimizden hangimiz sana eziyet etmedi ve düşmanlık yapmadı? Biz Cahiliye döneminde iken neyi alacağımızı, neyi bırakacağımızı bilmiyorduk. Nihayet Allah bizi seninle doğruya yönlendirdi de helak olmaktan kurtardı.” Resulallah  “Onu affettim.” dedi. Nevfel “Anam babam sana feda olsun!” dedi. Bunun üzerine Enes b. Züneym, Resulallahtan özür dilerken şunları da söyledi: “Maadın işlerini sen mi doğru yola ulaştırırsın? Hayır, bilakis Allah onları doğruya yöneltiyor ve sana da şahit ol diyor. Hiçbir deve sırtında Muhammedden daha vefalı ve daha iyi birini taşımamıştır. O, hayra en çok teşvik eden; en çok hediye verendir. Yürüdüğünde salınması Hint kılıcı gibidir. Yemen kumaşından dokunmuş hırkasını, Hediye olarak istenmesinden önce başkasına giydiriyor. Diğer atları geçen atı veriyor. Ey Allahın Resulü! Bilesin ki, senin gücün bana yeter. Senin benim hakkımdaki tehdidin, şiddetli bir cezalandırma gibi etkilidir. Ey Allahın Resulü! Bilesin ki, sen Tihame ve Necdde ikamet eden herkes üzerinde muktedirsin. Resulallaha, onu hicvettiğim haberi söylenmiş. Bu durumda elim, kamçımı kendim için kaldırmadı. Sadece dedim ki: Yazıklar olsun gençler! Özgürlük ve saadet gününde size uyku sersemliği isabet etmiş. Onlara kanları denk olmayanlar sataşmış. Şaşkınlığım ve hayretim çok fazla oldu. Züeyb, Külsum ve Selma peş peşe hepsi de gittiler. Ancak mahzun olan göz, yaş döker. Selma ile kız kardeşlerinin benzeri onların arasında yoktu. Hiç krallar, köle gibi olur mu? Ben ne bir haysiyete dil uzattım, ne de bir kan döktüm. Ey Hakkı bilen! Bunu düşün, ve adil ol!”

1131. Kardeşi Sariye b. Züneym
[Sariye b. Züneym]b. Amr b. Abdullah. Cahiliye döneminde yaya olarak koşmakta onun gibisi yoktu ve [yağma yapması sebebiyle] kabile desteğini yitirmiş biriydi. Sonradan iyi bir Müslüman oldu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Üsame b. Zeyd b. Eslem babasından rivayet ederek; Ebu Süleyman da Yakup b. Zeydden rivayet ederek anlattılar; dediler ki: Ömer b. el-Hattab Cuma namazında, minbere çıktı. Sonra şöyle bağırdı: “Ey Sariye b. Züneym, dağa! Ey Sariye b. Züneym, dağa! Kurda koyun güttüren haksızlık yapmıştır.” Sonra hutbesini okudu ve bitirdi. Daha sonra Sariye b. Züneymin mektubu Ömer b. el-Hattaba geldi. Mektupta şöyle diyordu: “Cuma günü falanca vakitte Allah bizi muvaffak eyledi.” Ömerin hutbe için minbere çıktığı ana işaret ediyordu. Sonra Sariye dedi ki: “Bir ses duydum. Ey Sariye b. Züneym, dağa! Ey Sariye b. Züneym, dağa! Kurda koyun güttüren haksızlık yapmıştır. Bunun üzerine arkadaşlarımla birlikte dağa çıktık. Bundan önce düşmanlar tarafından kuşatılmış bir halde vadinin ortasındaydık. Allah bizi oradan kurtulmaya muvaffak etti.” Ömer b. el- Hattaba dendi ki: “Bu sözü nasıl söyledin?” O da cevaben, “Vallahi aklımda olan, düşünerek söylediğim bir şey değildi. Dilime gelen bir şeydi.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Nafi b. Ebu Nuaym anlattı. O da İbn Ömerin mevlası Nafiden şöyle dediğini rivayet etti: Ömer b. el-Hattab minberdeyken şöyle dedi: “Ey Sariye b. Züneym, dağa!” İnsanlar ne söylediğini anlamadılar. Nihayet Sariye Medineye geldi ve Ömere dedi ki: “Ey Müminlerin Emiri! Düşmanlar tarafından kuşatılmış haldeydik. Günler geçirdik ve onlardan kimse üstümüze gelmedi. Biz çukur bir yerdeydik. Onlar yüksek bir kalede bulunuyorlardı. Bir ses duydum, bize Ey Sariye b. Züneym, dağa! diye seslendi. Arkadaşlarımla birlikte dağa çıktık. Kısa bir süre geçmeden Allah bizi kurtulmaya muvaffak eyledi.”

1132. Ebu Akreb b. Huveylid
[Ebu Akreb b. Huveylid] b. Halid b. Büceyr b. Amr b. Himas b. Ureyc b. Bekir b. Abdümenat b. Kinane. Onlar Ureycoğullarının lideridirler. Ebu Akreb b. Huveylid, Mekke fethinde Müslüman oldu. Oğlu Amr b. Ebu Akreb b. Huveylid Resulallahı  gördü ve ondan rivayette bulundu. O, Ebu Nevfel b. Amr b. Ebu Akrebdir. Ebu Nevfelin adı Muaviyedir. Bunu bana Abdullah b. Osman b. Hamza b. Abdullah b. Ömer b. el- Hattab haber verdi. O, Ebu Nevfelin kızının oğludur. Ebu Akrebin ailesi Medineye yerleşmişlerdi. Sonra Basraya intikal edip oraya yerleştiler. Onların nesillerinden orada hala kimseler vardır.

1133. Ebün-Nemir el-Kinani
O, Şerik b. Abdullah b. Ebün-Nemir el-Muhaddis [Muhaddis olan]] el- Medininin dedesidir. Ebu Nemir Uhuda müşriklerin safında katılmıştır. Şöyle demiştir: “O gün, 50 ok atışı yaptım. Bir kısmıyla isabet ettirdim. Resulallaha  baktım. Arkadaşları onun etrafını sarmıştı. Oklar onun sağından ve solundan geçiyordu. Kimi önüne düşüyor, kimi ardına gidiyordu.” Sonra Allah ona İslam hidayetini nasip etti.