"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Beni cümah b. Amr b. Hüsays b. Kabdan olanlar

1108. Safvan b. Ümeyye
[Safvan b. Ümeyye] b. Halef b. Vehb b. Huzafe b. Cümah. Safvanın annesi, Safiyye bt. Mamer b. Habib b. Vehb b. Huzafe b. Cümahtır. Safvan b. Ümeyyenin Ömer ve Abdullah el-Ekber -O, et-Tavildir [Uzun]. Abdullah b. ez-Zübeyr b. el-Avvam ile birlikte, onun öldürüldüğü gün öldürülmüştür.-, Hişam el-Ekber, amine ve Ümmü Habibin -Kays b. es-Saib b. Uveymir b. ayiz b. İmran b. Mahzumdan çocuğu olmuştur.- anneleri, Berze bt. Mesud b. Amr b. Umeyr es-Sekafidir. Berzenin annesi ise, Eme bt. Halef b. Vehb b. Huzafe b. Cümahtır. Safvan b. Ümeyyenin çocuklarından Abdullah el-Asğarın, Safvanın ve Amr el-Asğarın anneleri ise el-Beğum bt. el-Muazzildir. el-Muazzil, el- Haris b. Abdümenat b. Kinaneoğullarından Halid b. Amr b. Süfyan b. el- Haris b. Zeyyan b. Abdüyalildir. Yine Safvanın çocuklarından Abdurrahman el-Ekber, Halid ve Halidenin anneleri, Kinanenin Firas b. Ganmoğulları boyundan Berze bt. Ebüs-Sühayledir. Onun çocuklarından Abdurrahman el-Asğarın annesi, Ebu Süfyan b. Harb b. Ümeyyenin kızıdır. Onun annesi ise Sufeyya bt. Ebül-as b. Ümeyyedir. Onun da annesi, Safiyye bt. Rebia b. Abdüşems b. Abdümenaf b. Kusaydır. Safvanın çocuklarından Vehb -Onunla künyelenirdi.-, Hakim, Hişam el- Asğar, el-Hakem, Ebül-Hakem, Ümmül-Hakemin anneleri ise, Ümmü Vehb bt. Ebu Ümeyme b. Kays b. Adi b. Sad b. Sehmdir. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes anlattı. O da İbn Şihabdan şunu rivayet etti: Nebi  zamanında bir takım kadınlar, eşleri henüz kafir iken, hicret etmeksizin kendi yerlerinde [bölgelerinde] Müslüman olmuşlardı. el-Velid b. el-Muğirenin kızı [Fahite] bunlardandı. O, Safvan b. Ümeyyenin eşiydi ve Mekkenin fethi günü Müslüman olmuştu. O sıra kocası Safvan Müslüman olmaktan kaçmış; Resulallah  de Safvana güvence olarak kendi ridasını Safvanın amcasının oğlu Vehb b. Umeyre vermek suretiyle ona göndermişti. Bu şekilde Resulallah  onu İslama girmeye ve yanına gitmeye davet etmişti. Ya bu öneriyi kabul edecek ya da ona iki ay içinde kararını verecekti. Safvan, Nebinin  huzuruna ridası ile geldiğinde insanların başı üzerinden Resulallaha  seslenerek şöyle dedi: “Ey Muhammed! Vehb b. Umeyr bana ridanı getirdi. Senin yanına gelmemi, işi kabul etmemi, aksi halde bana iki ay süre tanıdığını söylediğini iddia ediyor.” Bunun üzerine Resulallah  Safvana, “Ey Ebu Vehb! Aşağı in.” dedi. Safvan, “Hayır! Vallahi bana durumumu açıklayana kadar inmem.” dedi. Resulallah  tekrar ona, “Haydi sana dört ay mühlet.” dedi. Çok geçmeden Resulallah  Hevazine karşı olarak Huneyne doğru sefere çıktı. Bu esnada yanında bulunan harp aletlerinden ve silahlardan ödünç vermesi için Safvan b. Ümeyyeye elçi gönderdi. O da elçiye, “İsteğimle mi, zorla mı?” diye sordu. Elçi, “Bilakis isteğinle.” diye cevap verdi. Bunun üzerine Safvan, yanında bulunan silah ve savaş aletlerini ona verdi. O sıra henüz iman etmemişken Safvan, Resulallah  ile birlikte Huneyn ve Taif savaşlarında hazır bulundu. Kendisi henüz kafir iken eşi Müslüman olmuştu. Resulallah  onların arasını ayırmadı. Nihayet Safvan Müslüman oldu ve eşi eski nikahla onun yanında hayata devam etti. Man dedi ki: Malik, İbn Şihabın şöyle dediğini söyledi: Safvan b. Ümeyye ile eşinin Müslüman olması arasında yaklaşık bir ay gibi bir süre vardır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O Musa b. Ukbeden, o ez-Zübeyrin mevlası Ebu Habibeden, o da Abdullah b. ez-Zübeyrden şöyle dediğini rivayet etti: Mekkenin fethi günü Safvan b. Ümeyye kaçarak Şuaybeye gitti. Umeyr b. Vehb b. Cümahi dedi ki: “Ey Allahın Resulü! Kavmimin efendisi olan kimse kendisini denize atmak için Mekkeden kaçtı. Kendisine eman vermemenden korktu. Anam babam sana feda olsun ona bir eman ver!” Resulallah , “Ona eman verdim.” dedi. Bunun üzerine Umeyr onun peşinden yola çıktı ve ona ulaşarak şöyle dedi: “İnsanların en iyisi ve [akrabalara karşı] en merhametlisi olan Resulallahın yanından sana geliyorum. O sana eman verdi.” Safvan, “Hayır! Allaha yemin olsun ki, ondan bana tanıyacağım, kabul edeceğim bir alameti getirinceye kadar olmaz!” Umeyr, geriye Resulallahın  yanına döndü. Durumu ona haber verdi. Resulallah  da ona, “İmamemi al, götür!” dedi. İmamesi Mekkeye girerken sardığı pamuktan, çizgili ve desenli hırkasını alıp götürmesini istedi. Bunun üzerine Umeyr, Safvanı bulmak için ikinci defa yola çıktı. Resulallahtan alamet olarak hırkasını verdi. Safvan, Umeyr ile birlikte geri döndü. O, Resulallahın  yanına geldiği sırada o, insanlara ikindi namazı kıldırıyordu. Resulallah  namazdan selam verince Safvan, “Ey Muhammed! Doğrusu Umeyr b. Vehb hırkanı bana getirdi. Bununla beni huzuruna davet ettiğine inandırdı. Bu durumda eğer ben işi [İslama girmeyi] kabul edersem, kabul yani tamam; değilse iki ay mühlet verecekmişsin öyle mi?” dedi. Bunun üzerine Resulallah  Safvana, “Ey Ebu Vehb! Aşağı in.” dedi. Safvan da, “Hayır, Vallahi sen durumumu açıklayana kadar inmem!” dedi. Bunun üzerine Resulallah  ona, “Sana dört ay mühlet var!” dedi. O da bineğinden indi. [Fetihten sonra] Resulallah  Hevazine karşı savaşmak üzere Mekkeden yola çıktı. Safvan b. Ümeyye de onunla beraber çıktı. Bu esnada Resulallah  Safvandan ödünç silah istedi. O da ona iade koşuluyla yanında bulunan silah ve teçhizatı ödünç verdi. O, henüz kafir olduğu halde Resulallah  ile beraber Huneyn savaşı ve Taif seferinde hazır bulundu. Daha sonra Cirane denilen yere geri döndü. Orada Resulallah  ganimetler arasında onlara bakmak, kontrol etmek için yürüyorken beraberinde Safvan b. Ümeyye de vardı. Safvan, develerle, koyunlarla ve çobanlarla dolu bir vadiye bakmaya başladı. Uzun süre baktı. Onun böyle ilgiyle ve hayretle baktığını gören Allah Resulü, “Ey Ebu Vehb! Bu vadidekileri beğendin değil mi?” diye sordu. O da, “Evet!” diye cevap verdi. Resulallah  tekrar Safvana, “O ve içindeki olan şeyler senindir.” dedi. O anla ilgili olarak Safvan şöyle dedi: “Böyle bir şeyle [davranışla] olsa olsa ancak bir Nebinin gönlü hoş ve mutlu olur. Allahtan başka ilah olmadığına ve senin Muhammedin kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim.” dedi ve o anda Müslüman oldu. Resulallah , Safvana ayrıca müellefe-i kulubla beraber Huneyn ganimetlerinden elli deve verdi. Bize Ali b. Abdullah b. Cafer haber verdi; dedi ki: Bize Yahya b. adem anlattı; dedi ki: Bize İbnül-Mübarek anlattı. O Yunustan, o ezZühriden, o Said b. el-Müseyyebden, o da Safvan b. Ümeyyeden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah , Huneyn günü bana göre insanlar içinde en buğzettiğim kimse olduğu halde ganimet verdi. Bana mal vermeye devam etti. Öyle ki, nihayet bana insanların en sevimlisi oldu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Yezid el-Hüzeli anlattı. O da Ebu Husayn el-Hüzeliden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah , Mekkede Safvan b. Ümeyyeden 50.000 dirhem borç istedi, o da ona borç verdi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Safvan sağlam bir Müslüman olmaya devam etti. Bununla birlikte onun gerek Resulallah  ile beraber, gerekse ondan sonraki savaşlara katıldığı haberi bize ulaşmadı. Safvan, Muaviye b. Ebu Süfyanın hilafeti başlangıcında ölünceye kadar Mekkede ikamet etmeye devam etti. O, Resulallahtan  bazı hadisler rivayet etmiştir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdurrahman b. Ebüz-Zinad anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Şu yedi kişiyi seç. Onlardan dördü Cahiliye devrinde, üçü de İslam dönemindedir. Onlar, yemek yedirirler, sofraları açıktır, cömerttirler, her gün onlar ona çağırılırlar. İslam dönemindeki kimselere gelince onlar, Amr b. Abdullah b. Safvandırlar.] Cahiliye dönemindekilere gelince onlar da, İbn Ümeyye b. Halef b. Vehb b. Huzafedirler.] Bize el-Mualla b. Esed haber verdi; dedi ki: Bize Vüheyb Abdullah b. Tavus anlattı. O babasından, o da Safvan b. Ümeyyeden şunu rivayet etti: Safvana, “Cennete ancak hicret edenler girecektir.” denildiğinde o şöyle dedi: “Gidip bu konuyu, Resulallaha  sormadan evime girmeyeceğim.” dedim ve nihayet Resulallaha giderek ona, “Ey Allahın Resulü! Bir takım insanlar, Cennete ancak hicret edenlerin gireceğini söylüyorlar [buna ne dersin?].” dedi. Resulallah  ona, “Fetihten sonra hicret yoktur. Ancak cihad ve niyet vardır. O halde savaşa çağırıldığınız zaman ona katılın.” dedi.

1109. Ebu Mahzure
Onun adı, Evs b. Miyer b. Levzan b. Rebia b. Sad b. Cümahtır. Annesi, Huzaa kabilesindendir. Onun aynı anne-babadan kardeşi olan Enes, Bedir savaşında kafir olarak öldürülmüştür. Ebu Mahzurenin adını, Semüre b. Umeyr b. Levzan b. Vehb b. Sad b. Cümah şeklinde verenleri işittim. Onun Evs adında baba-bir kardeşi vardı. Ebu Mahzurenin Abdülmelikin annesi ümmü veleddir. Hudeyr adlı çocuğunun, annesi ise Yemaniyyedir. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize İbn Cüreyc anlattı. O Osman b. es-Saibden, o Ümmü Abdülmelik b. Ebu Mahzureden, o da Ebu Mahzureden şöyle dediğini rivayet etti: Nebi , Huneyn savaşından geri döndüğünde onlara yetişmek üzere çıkan on kişiden biriydim. Onların namaz için ezan okuduklarını işittim. Biz de alaylı ezan okumaya koyulduk. Bunun üzerine Nebi , “Bu insanlar arasından güzel sesli bir insanın ezan okumasını duydum.” dedi ve bizi çağırdı. Resulallah , bize tek tek ezan okuttu ve ben onların sonuncusuydum. Ezan okuduğum zaman bana, “Yanıma gel!” dedi ve beni önüne oturttu; kakülümü okşadı. Üç defa mübarek olsun diye dua etti; daha sonra bana, “Git, Beytül-Haramın yanında ezan oku!” dedi. Ben de ona, “Ey Allahın Elçisi! Bu nasıl olur?” dedim. Resulallah , sizin okuduğunuz gibi, bana ilk ezanı şöyle öğretti: “Allahu Ekber Allahu Ekber, Eşhedü enla ilahe illallah Eşhedü enla ilahe illallah, Eşhedü enne Muhammeden Resulallah- Eşhedü enne Muhammeden Resulallah, Hayye ales-sala- Hayye ales-sala, Hayye alel-felah-Hayye alel-felah, es-Salatü Hayrün minen-nevm- es-salatü hayrün minen-nevm, (İlk sabah namazında olduğu gibi). Allahu Ekber- Allahu Ekber, Lailahe illallah” şeklinde öğretti. Ebu Mahzure dedi ki: “Resulallah  bana kamet lafızlarını da ikişer olarak öğretti: “Allahu Ekber -Allahu Ekber, Eşhedü enla ilahe illallah- Eşhedü enla ilahe illallah, Eşhedü enne Muhammeden Resulallah- Eşhedü enne Muhammeden Resulallah, Hayye ales-sala- Hayye ales-sala, Hayye alel-felah-Hayye alel-felah, es-Salatü Hayrün minen-nevm- es-salatü hayrün minen-nevm, Kad kametüs-salatü- kad kametüs-salatü Allahu Ekber- Allahu Ekber, Lailahe illallah” Ravh dedi ki: İbn Cüreyc bana dedi ki: Bana Osman, bu haberin tamamını Ümmü Abdülmelik b. Ebu Mahzureden, o da Ebu Mahzureden duyarak aldığını haber verdi. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize İbn Cüreyc anlattı; dedi ki: Bana Abdülaziz b. Abdülmelik b. Ebu Mahzure kendisini Şama gitmek üzere hazırladığı sırada bir yetim olarak Ebu Mahzure b. Miyarın evinde bulunan Abdullah b. Muhayrizin kendisine şöyle dediğini haber verdiğini haber vermektedir: Ebu Mahzureye, “Ey amca! Ben Şama gideceğim, ama senden izin istemekten çekiniyorum.” dedim. Ebu Mahzurenin kendisine “Evet!” dediğini haber verdi. “Bunun üzerine ben de bir kervanla birlikte yola çıktım. Huneyn yolundayken, Resulallah  da Huneynden dönüyordu. Yolda Resulallah  ile karşılaştık. Bu sırada Resulallahın  müezzini onun yanında namaz için ezan okudu. Müezzinin sesini işittik. Bu sırada, bir tarafa saparak [ayrılarak] yüksek sesle onun taklidini yapmaya ve onunla alay etmeye başladık. Resulallah , sesi duydu. Bizi huzuruna çağırttı ve bize, “Sesini yükseltmiş olan hanginiz?” diye sordu. Oradaki topluluğun hepsi beni işaret ettiler ve tabii doğru söylediler. Resulallah  onların hepsini gönderdi ve beni alıkoydu. Sonra bana, “Ayağa kalk ve namaza çağır [ezan oku]!” dedi. Ben de hemen ayağa kalktım. O sıra ben, ne Resulallahtan ve ne de bana emrettiği şeylerden hiçbir şeyi çirkin ve zor görmedim [her şeyi hoş gördüm]. Resulallahın  huzurunda ayakta durdum. Bizzat o bana ezan okumayı öğretti. O, bana söyle buyurdu: “Allahu Ekber- Allahu Ekber, Eşhedü en la ilahe illallah Eşhedü en la ilahe illallah, Eşhedü enne Muhammeden Resulallah Eşhedü enne Muhammeden Resulallah…” Daha sonra bana, “Sesini yükselt ve uzat.” dedi. Sonra da o, şunları tekrar söylememi emretti: “Eşhedü en la ilahe illallah Eşhedü en la ilahe illallah, Eşhedü enne Muhammeden Resulallah Eşhedü enne Muhammeden Resulallah, Hayye ales-sala- Hayye ales-sala, Hayye alel-felah- Hayye alel-felah, Allahu Ekber- Allahu Ekber, La ilahe illallah.” Ezan okumayı bitirdikten sonra Resulallah  beni çağırdı ve bana içinde gümüş bulunan bir kese verdi.” Sonra o, ellerini Ebu Mahzurenin alnı üzerine koydu. Sonra sırasıyla ellerini onun yüzü üzerinden, sonra ellerinden, sonra ciğeri üzerinden geçirdi. Nihayet Resulallahın  elleri Ebu Mahzurenin avret yerine kadar ulaştı da o, “Allah sana mübarek eylesin.” diyerek [bana] bereketle dua etti. Bunun üzerine ben de şöyle dedim: “Ey Allahın Resulü! Emret, Mekkede müezzinlik yapayım.” Resulallah  da, “Haydi seni onunla memur ettim.” dedi. Bunun üzerine Resulallah  ile bende olan ilgili tüm hoşnutsuzluklar kaybolup gitti. Hoşnutsuzlukların tamamı Resulallaha muhabbete dönüştü. O sırada Resulallahın Mekkede valisi olan Attab b. Esidin yanına geldim. Resulallahın  emri üzere, onunla beraber [insanları] namaza çağırdım.” Bu olayı, ailemden eriştiğim bazı kimseler bana Ebu Mahzureye erişen kimselerden rivayetle, Abdullah b. Muhayrizin bana haber verdiğine yakın şekilde haber verdiler. Bize Said b. amir ve Affan b. Müslim haber verdiler; dediler ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı; dedi ki: Bize amir el-Ahvel, kendisine Mekhulün, onun da kendisine İbn Muhayrizin, onun da kendisine Ebu Mahzurenin şunu anlattığını söyledi: Resulallahın , emri ve isteği üzere yaklaşık yirmi adam ezan okudu. Bunlardan Ebu Mahzurenin sesi Resulallahın hoşuna gitti. Bunun üzerine Resulallah  ona on dokuz kelime olan ezanı ve on yedi kelime olan kameti şu şekilde öğretti: “Allahu Ekber-Allahu Ekber, Eşhedü enla ilahe illallah- Eşhedü enla ilahe illallah, Eşhedü enne Muhammeden Resulallah Eşhedü enne Muhammeden Resulallah, Hayye ales-sala- Hayye ales-sala, Hayye alel-felah-Hayye alel-felah, Allahu Ekber- Allahu Ekber, La ilahe illallah.” Said b. amir hadisinde kamet lafızlarının ikişer ikişer söylendiğini belirtti. Affan b. Müslim ise hadisinde kamet lafızlarını şöyle okudu: “Allahu Ekber- Allahu Ekber, Eşhedü enla ilahe İllallah- Eşhedü enla ilahe illallah, Eşhedü enne Muhammeden Resulallah Eşhedü enne Muhammeden Resulallah, Hayye ales-sala- Hayye ales-sala, Hayye alel-felah- Hayye alel-felah, Kad kametüs-sala- Kad kametüs-sala, Allahu Ekber- Allahu Ekber, La ilahe illallah.” Bize el-Mualla b. Esed haber verdi; dedi ki: Bize el-Haris b. Ubeyd anlattı; dedi ki: Bana Muhammed b. Abdülmelik b. Ebu Mahzure anlattı. O babasından, o da dedesinden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Mahzure dedi ki: “Ey Allahın Resulü! Ezan sünnetini bana öğretir misin?” Resulallah  da, onun alnını meshetti ve şöyle buyurdu: “Allahu Ekber- Allahu Ekber” dersin ve bu lafızlarda sesini yükseltirsin. Sonra Eşhedü enla ilahe illallah- Eşhedü enla ilahe illallah, Eşhedü enne Muhammeden Resulallah- Eşhedü enne Muhammeden Resulallah  der, önce sesini alçaltır ve sonra şehadette sesini yükseltirsin. Daha sonra Hayye ales-sala- Hayye ales-sala, Hayye alel-felah- Hayye alel-felah dersin. Eğer namaz sabah namazı ise o zaman şöyle söylersin: es-salatü hayrun minen-nevm- es-salatü hayrun minen-nevm, Allahu Ekber-Allahu Ekber, La ilahe illallah.” Bize Yahya b. Muhammed el-Cari haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Abdurrahman b. Ebu Müleyke anlattı. O İbn Ebu Mahzureden, o babasından, o da dedesinden şunu rivayet etti: Nebi  ona müezzinlik yapmasını emretti de o, [ezanda] altı defa “Eşhedü enla ilahe illallah”, beş defa da “Ve Enne Muhammeden Resulallah” dedi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Sabit b. Ebu Eyyub el-Ezdi haber verdi; dedi ki: Ebu Mahzurenin defalarca “Eşhedü enla ilahe illallah -Eşhedü enla ilahe illallah” diyerek ezan okuduğunu duydum. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı. O sa Abdurrahman b. abisten şöyle dediğini rivayet etti: Ben, Ebu Mahzurenin okuduğu ezanın sonunda, “Allahu Ekber- Allahu Ekber, La ilahe illallah” diyerek müezzinlik yaptığını duydum. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Yunus b. Ebu İshak anlattı. O Muharib b. Disardan, o da el-Esvedden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Mahzurenin okuduğu ezanın sonu, “La ilahe illallah ve Allahu Ekber” lafızları idi. Bize Abdullah b. ez-Zübeyr el-Humeydi haber verdi; dedi ki: Bize Ebu İsmail İbrahim b. Abdülaziz b. Abdülmelik b. Ebu Mahzure anlattı; dedi ki: Bana dedem haber verdi; dedi ki: Ebu Mahzure şöyle dedi: Nebi , alnımı [kakülümü] göğsüme kadar meshetti ve “Allahım onu mübarek kıl.” diye dua etti. İbrahim dedi ki: Dedem bana şunu haber verdi: “Ebu Mahzure, ölünceye kadar Resulallahın mesh ettiği alnını [kakülünü] tıraş ettirmedi.” Dedi ki: “Resulallahın dokunduğu şeyi tıraş etmem.” dedi. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. İsa el-Abdi anlattı; dedi ki: Bana Muhammed b. el-Münkedir anlattı. O da Cabir b. Abdullahtan şunu rivayet etti: Bir adam, Resulallaha , “Ey Allahın Nebisi! Hangi insanlar Cennete girmede önceliklidir?” diye sordu. Resulallah  da, “Nebiler!” diye cevap verdi. Adam, “Daha sonra kimler?” diye sordu. Allahın Elçisi, “Şehidler!” diye cevap verdi. Adam, “Onlardan sonra kimler?” dedi. Resulallah , “Kabenin müezzini!” dedi. Adam, “Sonra kimlerdir?” dedi. Allahın Nebisi, “Beytülmakdisin müezzinleri!” diye cevap verdi. Adam, “Sonra kimlerdir?” diye sordu. Resulallah , “Benim mescidimin [Mescid-i Nebinin] müezzini” diye cevap verdi. Adam, “Sonra kimlerdir?” diye sordu. Resulallah  da, “Amelleri ölçüsünde diğer müezzinler!” diye cevap verdi. Bize Abdullah b. Bekir es-Sehmi haber verdi; dedi ki: Bize Hatim b. Ebu Sağire anlattı. O da İbn Ebu Müleykeden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah  Ebu Mahzureye müezzinlik görevini vermişti. Sonra Ömer Mekkeye bir gelişinde Darüddumede konakladı. O sıra Ebu Mahzure müezzinlik yaptı. Daha sonra Ömerin yanına geldi ve ona selam verdi. Onun sesine hayran olan Ömer, “Ey Ebu Mahzure! Sesin ne kadar yüksek! Sesinin şiddetiyle göbeğinin [karın zarının] patlamasından korkmuyor musun?” diyerek hayretini ifade etti. Ebu Mahzure da Ömere, “Ey Müminlerin Emiri! Sen buraya geldin; ben de sesimi sana dinletmek istedim.” dedi. Bunun üzerine Ömer ona şunları söyledi: “Ey Ebu Mahzure! Doğrusu sen sıcağı şiddetli olan bir memlekettesin, bu nedenle namazı soğut [serinlet] yani vaktini biraz tehir et, sonra onu [biraz] serinlet, sonra [biraz daha] serinlet, sonra ezanı oku, sonra da kamet getir. İşte o zaman beni yanında bulursun.” Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O İbn Cüreycten, o da İbn Ebu Müleykeden şunu rivayet etti: Ömer, Ebu Mahzureye şöyle dedi: “Sen çok sıcak bir memlekettesin. Bu nedenle [namazı] soğut [serinlet], sonra [biraz] serinlet, sonra [biraz daha] serinlet, sonra da kalk iki rekat namaz kıl; bunu sana tebliğ etmiş oldum.” Bize Abdullah b. ez-Zübeyr el-Humeydi haber verdi; dedi ki: Bize İbrahim b. Abdülaziz anlattı; dedi ki: Bana dedem anlattı. O da babasından şunu rivayet etti: Ömer, Ebu Mahzureye dedi ki: “Ey Ebu Mahzure! Doğrusu sen çok sıcak bir yerdesin [memlekettesin]. Mescid açıkta, meydanda [güneşe açık]. Bu nedenle namazı soğut [vaktini biraz tehir et]. sonra [biraz daha] soğut [serinlet], sonra da ezanı oku ve iki rekat namaz kıl. Sonra farz namazı kıl. O zaman ben sana gelirim, sen bana gelmezsin [gelmesen de].” Bize Abdullah b. ez-Zübeyr el-Humeydi haber verdi; dedi ki: Bize İbrahim b. Abdülaziz anlattı; dedi ki: Bana dedem anlattı. O da Ebu Mahzureden şunu rivayet etti: Ömer, Ebu Mahzurenin sesini duyduğunda ona şöyle demiştir: “Ey Ebu Mahzure! Göbeğinin [karın zarının] patlamasından korkmuyor musun?” O da dedi ki: “Doğrusu ben, Müminlerin Emiri için [senin adına] zor işi üstlendim.” Dedem dedi ki: Ebu Mahzure, yüksek ve gür sesli bir kimseydi. Haberdeki “murayta” kelimesi ise, göbekle-kasık arasını işaret etmektedir. Bize Yahya b. Hammad ve Yakup b. İshak el-Hadrami haber verdiler; dediler ki: Bize Ebu Avane anlattı. O İsmail b. Salimden, o da Ebu Said el-Ezdiden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Mahzureyi Kabeyi tavaf ederken gördüm ve onun şöyle dediğini işittim: “Ey Allahın kulları! -Yakub, “Ey Beytullahın ziyaretçileri!” dediğini söyledi.- Tekbir getiriniz, tehlil getiriniz [“La ilahe illallah” deyiniz].” Bu esnada insanlar Ebu Mahzurenin bu çağrısını duyduklarında hep bir ağızdan tekbir ve tehlil getirdiler. Muhammed b. Ömer dedi ki: Ebu Mahzure, Mekkedeki Mescidil- Haramda Resulallahın  müezzini idi. 59 yılında, Muaviye b. Ebu Süfyanın hilafetinin sonlarında ölünceye kadar bu göreve devam etti. Onun Mescidül-Haramdaki müezzinlik görevi, kendisinden sonra da bu güne kadar çocuklarının ve torunlarının elinde devam etmiştir.

1110. Kelede b. el-Hanbel
Muhammed b. Ömer dedi ki: Kelede b. el-Hanbel, Safvan b. Ümeyye b. Halef el-Cümahinin anne bir kardeşidir. Mekkedeki siyah tenli insanlardan biridir. Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbi dedi ki: Safvan b. Ümeyye b. Halefin annesi, Safiyye bt. Mamer b. Habib b. Vehb b. Huzafe b. Cümahdır. Kelede, Safvanın kardeşi değil de, kızkardeşi Safiyye bt. Ümeyye b. Halefin oğludur. Safiyyenin el-Hanbel b. el-Müleykten olma Kelede ve Abdurrahman adında iki oğlu vardır. Onlar Yemen Araplarından olup Mekkeye gelmişlerdir. Bize kabilelerinin ismi zikredilmemiştir. Muhammed b. Sad dedi ki: el-Vakıdinin “Kelede, Safvan b. Ümeyyenin kardeşidir.” cümlesi daha doğrudur. Medine ehli de bu görüştedirler. Kelede, Safvan b. Ümeyyenin bu şekilde akrabasıdır. Ona hizmet eder, seferde ve hazarda ondan ayrılmazdı. Mekke fethine kadar, Kureyşin dinine tabi olmuştur. Safvan b. Ümeyye, Resulallah ile birlikte Huneyn gazvesine giderken, o da beraber gitmiştir. O gün her ikisi de hala müşrik idiler. Hevazin olayında Müslümanlar yenilince bir kısım insanlar içlerindeki küfür, kin ve sahtekarlık duygularıyla ileri geri konuşunca Kelede b. el-Hanbel “Sihir bugün bozulmadı mı?” diye bağırdı. Safvan b. Ümeyye ona “Sus, Allah dişlerini döksün! Kureyşli birinin benim efendim olması, Hevazinli birinin olmasından daha iyidir.” dedi. Daha sonra Kelede, Safvan b. Ümeyye gibi Müslüman olup Mekkede kalmaya devam etti. Ayrıca Resulallahtan hadis de rivayet etmiştir. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize İbn Cüreyc anlattı; dedi ki: Amr b. Ebu Süfyan bana, Amr b. Abdullah b. Safvanın ona şunu haber verdiğini söyledi: Safvan b. Ümeyye, Amr b. Ebu Süfyanı Mekkenin fetih günü, ağız sütü, ] oğlak ve küçük acurlarla gönderdi. Resulallah  vadinin üst tarafındaydı. Amr b. Ebu Süfyan dedi ki: Resulallahın yanına izin almadan ve selam vermeden girdim. Resulallah dedi ki: “Geri dön ve Esselamü aleyküm, girebilir miyim, de!” -Safvanın Müslüman olmasından sonra- Amr dedi ki: Bu haberi bana Ümeyye b. Safvan haber verdi ve Kelededen duyduğunu söylemedi.