988. Enes b. Malik
Enes b. Malik b. en-Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram b. Cündeb b. amir b. Ganm b. Adi b. en-Neccar. Annesi Ümmü Süleym bt. Milhan b. Halid b. Zeyd b. Haram b. Cündeb b. amir b. Ganm b. Adi b. en- Neccardır. Enes b. Malikin Çocukları: 1-Abdullah: Annesi el-Faria bt. el-Müsenna b. Harise b. Seleme b. Damdam b. Mürredir. 2-Zeyd 3-Ubeydullah: Harre savaşında öldürüldü. Son ikisinin annesi Kerime bt. Valedir. 4-Yahya: Harre savaşında öldürüldü. 5-Halid 6-Musa Son üçünün annesi Yemen halkındandır. 7-en-Nadr 8-Ebu Bekir Son ikisinin annesi ümmü veleddir. 9-el-Ala: Annesi Remle bt. Nuaym b. Vakıd b. el-Haris b. Amr b. Adi b. Cüşemdir. 10-el-Bera 11-Ebu Umeyr Son ikisinin annesi Yeşküroğullarındandır. 12-Ömer: Annesi Abdülkays kabilesinden Amre bt. el-Caruddur. 13-Remle: Annesi ümmü veleddir. 14-Ümeyme: Annesi ümmü veleddir. 15-Ümmü Haram: Annesi ümmü veleddir. Bunlar Enes b. Malikin çocuklarından isimleri bize sayılanlardır. İlim ehlinden biri bana “Enes b. Malikin kendi sulbünden seksen çocuğunun olduğunu” haber verdi. Sayının yüz olduğu da söylenmektedir. Bize İsmail b. İbrahim haber verdi. O Abdülaziz b. Suheybten, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü Medineye geldiğinde Ebu Talha beni, elimden tutup ona götürdü ve dedi ki: “Ey Allahın Resulü! Gerçekten Enes akıllı bir delikanlıdır. Sana hizmet etsin!” O andan itibaren ikamet zamanında ve yolculuk esnasında ona hizmet ettim. Vallahi yaptığım bir şey için bana “Keşke şunu şöyle yapsaydın!” demedi. Yapmadığım bir şey için de “Niçin bunu şöyle yapmadın?” demedi. Bize Yezid b. Harun ve Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdiler; dediler ki: Bize Humeyd et-Tavil haber verdi. O da Enes b. Malikten şöyle dediğini haber verdi: Peygamber Medineye geldiğinde Ümmü Süleym elimden tutup beni Allah Resulüne getirdi ve dedi ki: “Ey Allahın Resulü! Bu benim oğlumdur ve yazı yazmasını bilen bir delikanlıdır.” O andan başlayarak dokuz yıl boyunca ona hizmet ettim. Yaptığım bir şey için asla “Bunu kötü yaptın!” ya da “Yaptığın şey ne kadar kötüdür!” demedi. Bize İshak b. Yusuf el-Ezrak haber verdi; dedi ki: Bize Zekeriya b. Ebu Zaide haber verdi. O Said b. Ebu Bürdeden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulüne dokuz yıl boyunca hizmet ettim. Bana şöyle dediğini asla hatırlamıyorum: “Şöyle şöyle yapsaydın ya!” Ayrıca beni hiçbir şeyden dolayı da asla ayıplamadı. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O da Sinan b. Rebiadan şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malikin şöyle dediğini duydum: Annem beni Allah Resulüne götürdü ve dedi ki: “Ey Allahın Resulü! İşte sana küçük bir hizmetçi! Onun için Allaha dua et!” Bunun üzerine Allah Resulü şöyle buyurdu: “Allahım! Ona çok mal ve çok çocuk ihsan eyle! Onun ömrünü uzat, günahını affet!” Enes sözüne şöyle devam etti: “Kendi neslimden iki tanesi hariç 100 tanesini defnettim. -ya da 102 tanesini defnettim. dedi.- Meyve ağaçlarım senede iki defa mahsul verirdi. Hayattan bıkacak kadar uzun yaşadım. Allah Resulünün bana ettiği duanın Onun günahını affet!” mealindeki dördüncü şıkkının da gerçekleşmesini ümit ediyorum.” Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Sabitten, o da Enesten şöyle dediğini rivayet etti: Peygambere on yıl boyunca hizmet ettim. Bana asla “Öf!” bile demedi. Yapmadığım bir şey için “Şöyle şöyle yapmadın mı?” demedi. Yaptığım bir şey için de “Niçin şöyle şöyle yaptın?” demedi. Hizmetçi böyle yaptığı zaman o öyle davranırdı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Burkan anlattı. O bir adamdan, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Peygambere on yıl boyunca hizmet ettim. Bana bir şeyi emredip de gevşek davranarak onu yerine getirmediğimde beni kınaması vaki olmadı. Böyle bir durumda ailesinden biri beni kınarsa “Onu rahat bırakın! Şayet Allah o şeyin olmasını dileseydi veya takdir etseydi o şey olurdu.” derdi. Bize Süleyman b. Ebu Davud et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O Katadeden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini haber verdi: Ümmü Süleym dedi ki: “Ey Allahın Resulü! Bu senin hizmetçindir. – Enesi kastederek- onun için Allaha dua et!” Bunun üzerine Allah Resulü şöyle buyurdu: “Allahım! Ona çok mal ve çok çocuk ihsan eyle! Ona rızık olarak verdiğin şeyi bereketli kıl!” Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Sellam b. Miskin anlattı; dedi ki: Bize Abdülaziz b. Ebu Cemile anlattı. O da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Ben Peygamberin şahsım, malım ve çocuklarım hakkında yaptığı duayı kesinlikle biliyorum. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı. O da Sümame b. Abdullah b. Enesten şöyle dediğini rivayet etti: Enesin üzüm bağındaki asmalar yılda iki defa mahsul verirdi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı. O da Enes b. Malikin bir mevlasından şunu rivayet etti: Mevlası Enese “Bedir savaşına katıldın mı?” diye sormuş. O da şöyle cevap vermiş: “Annesi olmayasıca! Bedirde olmayacak da nerede olacaktım?” Muhammed b. Abdullah el-Ensari dedi ki: Allah Resulü Bedire yöneldiğinde Enes onunla beraber çıktı. O vakit Enes Allah Resulüne hizmet eden bir delikanlıydı. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Humeyd et-Tavil anlattı. O da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Peygamber ben daha taze gençlik çağımda iken yanımıza vardı ve bize selam verdi. Sonra elimden tuttu. Beni “bir haberi bir yere ulaştırma göreviyle” gönderdi. Kendisi bir duvarın gölgesinde -ya da duvarda- oturdu. Nihayet geri dönüp ona geldim. Akabinde annem Ümmü Süleyme geldiğimde bana “Nerede kaldın?” diye sordu. Ben de Allah Resulü beni bir haberi bir yere ulaştırmam için gönderdi.” dedim. “Neydi o?” diye sorunca ben “O bir sırdır.” diye cevap verdim. Bunun üzerine “Allah Resulünün sırrını muhafaza et!” dedi. Ben o sırrı asla hiç kimseye söylemedim. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Mündel anlattı. O Humeydden, o da Enesten şöyle dediğini rivayet etti: Ben taze gençlik çağımda iken Allah Resulü yanımıza geldi ve bize selam verdi. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Cerir b. Hazim anlattı. O Salim el-Adeviyyeden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Ben Allah Resulüne hizmet ediyordum. O zaman odasına izinsiz giriyordum. Bir gün geldim ve yine odasına izinsiz girdim. Buyurdu ki: “Sevgili oğlum! Allahtan bir emir geldi. Bundan böyle odama izinsiz girme!” Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Salim b. el-Adeviyyeden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Hicaba perde gerisinden görüşmeye dair ayet inince daha önce Peygamberin odasına girdiğim gibi girmek üzere geldim. Peygamber bana “Sevgili oğlum, geri dön!” dedi. Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize el-Haris b. Ubeyd Ebu Kudame anlattı; dedi ki: Bize Sabit el-Bünani ile Ebu İmran el-Cevni anlattılar. Onlar da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet ettiler: Allah Resulü beni bir ihtiyacı için gönderdi. Çocukların yanından geçerken onlara takıldım ve onlarla birlikte oturdum. Böylece Allah Resulüne geri dönmekte geciktim. Bunun üzerine o dışarı çıkmış ve bulunduğum yere gelmiş. Beni çocuklarla beraber gördü ve onlara selam verdi. Bize Affan b. Müslim ve Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdiler; dediler ki: Bize Ebu Avane anlattı. O el-Cad b. Osmandan, o da Enes b. Malikten şunu rivayet etti: Peygamber ona “Ey Sevgili oğlum!” dermiş. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı. O da Ata b. Ebu Meymuneden şöyle dediğini rivayet etti: Enesin şöyle dediğini duydum: Allah Resulü def-i hacet için çıkmak istediğinde ben ve bizden bir delikanlı ona küçük bir kap içinde su götürürdük. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı. O da Sümame b. Abdullahtan şöyle dediğini rivayet etti: Enes dedi ki: Allah Resulünün bir kaseden 100 defadan fazla su içtiğini gördüm. Muhammed b. Abdullah el-Ensari dedi ki: Enes “kase” kelimesiyle bizim kullandığımız bardağı kastetmektedir. Bu konuda hocalarımızın arasında bir görüş ayrılığı yoktur. Muhammed b. Abdullah el-Ensariye o bardağı sordum. “O, Peygamberin bardağı mıydı?” dedim. Şu cevabı verdi: “O, onun kendi özel bardağı değil de Ümmü Süleymin bardağıydı. Peygamber ona geldiğinde o bardakla ona su ikram ederdi.” Bu kez ben “O bardak Enesin Onunla Allah Resulüne su, bal ve süt gibi her türlü içeceği ikram ederdim. dediği bardak mıdır?” diye sorunca “Evet!” dedi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Sabitten, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Ben bu bardağımla Allah Resulüne bal, şıra, süt ve su gibi her türlü içeceği ikram ederdim. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Mutemir b. Süleyman anlattı; dedi ki: Babamın şöyle dediğini duydum: Enes b. Maliki duydum, şöyle diyordu: Benden başka Mescid-i Aksa ve Mescid-i Haramdan ibaret olan her iki kıbleye doğru da namaz kılan kimse kalmadı. Bize Muhammed b. Humeyd el-Abdi haber verdi. O Mamerden, o Sabitten, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulüne on yıl boyunca hizmet ettim. Bana asla bir kere bile sövmedi. Asla bana “Öf!” bile demedi. Yaptığım bir şey için “Niçin bunu yaptın?” demedi. Yapmadığım bir şey için de bana “Onu yapmadın mı?” demedi. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Cabirden, o bir adamdan, o da Enes b. Malikten şunu rivayet etti: Allah Resulü Enese daha taze bir genç iken künye vermiş ve o künye ile ona hitap etmiş. Bize Said b. Mansur haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O da ez-Zühriden Enes b. Malikin şöyle dediğini duyduğunu rivayet etti: Ben on yaşındayken Allah Resulü Medineye geldi; yirmi yaşımdayken vefat etti. Annelerim beni onun hizmetine teşvik ederlerdi. Allah Resulü bir gün evimize geldi. Evde beslediğimiz bir koyunumuzdan onun için süt sağdık. Süt, evdeki kuyu suyu ile karıştırıldı. Ebu Bekir onun solunda, bir bedevi sağında, Ömer de bir köşede idi. Allah Resulü sütten içti. Ömer ona “Ey Allahın Resulü! Ebu Bekire ver!” dedi. Allah Resulü ise sütü bedeviye verdi ve “Sağdan başlayarak sağa doğru devam edelim!” dedi. Bize Ubeydullah b. Sağrar haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı. O Ebandan, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Ben sekiz yaşındayken Allah Resulü Medineye geldi. Annemden başka Medinede Allah Resulüne bir hediye takdim etmeyen hiçbir aile kalmadı. Bunun üzerine annem elimden tuttu ve birlikte onun yanına vardık. Annem “Ey Allahın Peygamberi! Benim dışımda Medine halkının hepsi istisnasız sana hediye verdi. İşte bu benim oğlumdur. Onu al! Uygun gördüğün tarzda sana hizmet etsin!” dedi. Allah Resulüne on yıl boyunca hizmet ettim. Asla bana bir fiske dahi vurmadı. Bir defa bile bana sövmedi. Asla bir defa bile olsun beni azarlamadı. Asla bir defa bile benim yüzüme karşı surat asmadı. Onun istediklerini bazen yaptım, bazen yapmadım. Bana “Senden şunu yapmanı istemedim mi? Şunu yapmadın mı?” demedi. Sonra bana dedi ki: “Sevgili oğlum! Benim sırrımı sakla ki güvenilir biri olasın!” Annem bana Allah Resulünün sırrını sorardı; ona söylemezdim. Peygamberin eşleri bana Allah Resulünün sırrını sorarlardı; onlara da söylemezdim. Ben Allah Resulünün sırrını asla hiç kimseye söylemedim. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı. O Ebüt-Teyyahdan, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Allah Resulü bize çok sık gelip gidiyordu. Hatta benim küçük kardeşime “Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı Nuğeyr?” diyordu. Namaz vakti girince sergimizi sererdik. Biz onun arkasında saf olurduk, o da bize namaz kıldırırdı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Sabitten, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Allah Resulü bize gelip giderdi. Benim küçük bir kardeşim vardı. Onun da bir nuğer kuşu vardı; onunla oynardı. Derken onun bu kuşu ölüverdi. Bir gün Allah Resulü bize geldi ve onu üzüntülü gördü. Bunun üzerine “Ebu Umeyr neden üzüntülü?” diye sordu. “Ey Allahın Resulü! Onun oynadığı nuğer kuşu öldü.” dediler. O da “Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı nuğeyr?” dedi. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Müsenna b. Said ez-Zari anlattı; dedi ki: Enes b. Malikin şöyle dediğini duydum: “Sevdiğimi Allah Resulünü rüyamda görmediğim hiçbir gece yoktur.” Bu sözünün ardından ağlardı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Sabit, Ebu Hüreyrenin şöyle dediğini haber verdi: Namazı İbn Ümmü Süleymin -Enes b. Maliki kastediyor.- namazından daha fazla Allah Resulünün namazına benzeyen birini görmedim. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı. O da Sümame b. Abdullahtan şöyle dediğini rivayet etti: Enes namaz kılar ve namazında kıyamını o kadar uzatırdı ki ayakları yarılır ve kanardı. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn anlattı. O da Muhammedden şöyle dediğini rivayet etti: Enes, Peygamberden bir hadis rivayet ettiği zaman “Allah Resulü böyle dedi. ya da buna benzer bir ifade kullandı.” derdi. Bize el-Hasan b. Musa el-Eşyeb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Humeydden şunu rivayet etti: Enes b. Malik, Allah Resulünden bir hadis nakletti. Bunun üzerine bir adam ona “Resulden bunu sen mi işittin?” dedi. Enes bu soruya çok öfkelendi ve dedi ki: “Hayır! Vallahi size hadis olarak söylediğimiz her sözü Allah Resulünden duyduk. Ancak bazımız doğrudan vasıtasız olarak Allah Resulünden değil de bazımızdan hadis naklediyor. Ama bazımız bazımızı suçlamıyor.” Bize Muhammed b. Arara b. el-Birind haber verdi; dedi ki: Bize Şube b. el-Haccac anlattı. O Yunus b. Ubeydden, o Sabit el- Bünaniden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Cerir b. Abdullah ile bir yolculuk sırasında arkadaşlık ettim. O bana hizmet ediyordu. -Cerir, Enesten daha büyüktür.- Cerir dedi ki: “Gerçekten ben Ensarın Allah Resulü için bir şeyler yaptığını gördüm. Bundan dolayı ben de onlardan kimi görsem ona mutlaka saygı gösterip değer veririm.” Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı. O da Enesin mevlası Cemilenin şöyle dediğini rivayet etti: “Sabit el-Bünani geldi.” denildiği zaman Enes, “Cemile! Bana elime süreceğim güzel bir koku getir! Zira Ümmü Sabitin oğlu geldiği zaman elimi öpmeden yakamı bırakmaz.” derdi. Sabit ise Enesin eli için şöyle derdi: “Allah Resulünün elinin değdiği aya!” Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Sabit şunu rivayet etti: Enes b. Malik, Ebül-aliye er-Riyahiye bir elma verdi. Ebül-aliye onu eline aldı; koklamaya, öpmeye ve yüzüne sürmeye başladı. Sonra şöyle dedi: “İşte Allah Resulünün elinin ayasının değdiği ayanın değdiği elma!” Bize Affan b. Müslim, Yahya b. Abbad ve arim b. el-Fadl haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Ubeydullah b. Ebu Bekir haber verdi. O da Enes b. Malikten şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir beni zekat mallarını toplamakla görevlendirdi. Dönüp geldiğimde Ebu Bekir vefat etmişti. Ömer bana dedi ki: “Ey Enes! Bize yüklü develerle mi geldin?” Ben “Evet!” dedim. Ömer “Yük develerini bize getir! Develere yüklü olan mal senindir.” dedi. Bu kez ben “Mal şu kadardan daha fazladır!” deyince o da “Ne kadar fazla olursa olsun, o mal senindir!” dedi. Mal 4000 dirhem değerindeydi. Affan ile arim rivayetlerine Enesin “Ben Medinede en çok malı olan kişiydim.” dediğini eklediler. Yahya b. Abbadın rivayeti ise şöyledir: Ömer “Bize yüklü develerle mi geldin?” dedi. Ben de “Önce biat, sonra haber!” dedim. Ömer “Başardın!” dedi ve elini uzattı. Ben de ona biat ettim. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn anlattı. O da Musa b. Enesten şunu rivayet etti: Ebu Bekir halife tayin edilince Enes b. Malike “kendisini zekat mallarını toplamak üzere Bahreyne göndereceğine” dair haber gönderdi. Derken Ebu Bekirin huzuruna Ömer geldi. Ebu Bekir ona “Ben bu adamı Bahreyne göndermek istiyorum. Zira bu zat genç bir delikanlıdır.” dedi. Ömer de ona “Evet, onu gönder. O akıllı ve yazı yazmayı bilen biridir.” dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir onu gönderdi. Ebu Bekir vefat ettiği zaman Enes, Ömerin huzuruna geldi. Ömer ona “Ey Enes! Getir, getirdiklerini getir!” dedi. Enes “Ey Müminlerin Emiri! Önce biat!” deyince Ömer “Evet!” dedi ve elini uzattı. Enes “Emrini dinlemek ve itaat etmek üzere!” dedi ve biat etti. -İbn Avn dedi ki: Ömer mi “Gücün yettiği kadar!” dedi; yoksa Enes mi “Gücüm yettiği kadar!” dedi, bunu tam olarak bilemiyorum.- Enes sözüne şöyle devam etti: Getirdiğim şeyleri ona anlattım. Bunun üzerine Ömer dedi ki: “Şuna şuna gelince, onları alıp muhafaza edin! Mala gelince, o senindir.” Akabinde Zeyd b. Sabite vardım. O, kapıda oturuyordu. Bana “Müminlerin Emirinin sana verdiklerini önüme dök!” dedi. Ben de döktüm. O da sayıp hesapladı. İbn Avn dedi ki: Onu Neccaroğullarına mı tahsis etti; yoksa “Hazrec kabilesinde en çok malı olan kişi sensin!” mi dedi, bunu tam olarak bilemiyorum. Bize el-Ala b. Abdülcebbar el-Attar ve arim b. el-Fadl haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Ali b. Zeydden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Medineye geldim. Ebu Bekir vefat etmiş, Ömer halife tayin edilmişti. Ona dedim ki: “Elini uzat! Senden önce iki arkadaşına biat ettiğim gibi sana da “Emrini gücüm yettiği kadar dinlemek ve itaat etmek üzere” biat edeyim!” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı. O Katadeden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: el-Eşari ile beraber Tüsterin fethine katıldım. Gün ortasına kadar sabah namazını kılamadı. el-Eşari dedi ki: Namazın ertelenmesi karşılığında dünya ve içindekiler benim olsa dahi yine beni sevindirmez. Bize Abdülvehhab b. Ata el-Icli haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn haber verdi. O da Muhammed b. Sirinden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malike ganimetten bir şeyler gönderildi. O bunu reddetti ve dedi ki: “Hayır, ganimet taksim edilinceye kadar olmaz!” Bize İshak b. Yusuf el-Ezrak haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O İbn Avndan, o Muhammedden, o da Enesten şunu rivayet etti: Bazı yöneticiler Enese ganimet malı gönderdiler. O, “Bunun Allah ve Resulüne /Kamuya ait olan beşte biri alındı mı? diye sordu. “Hayır!” dediler. O da o malı kabul etmedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn anlattı. O da Muhammedden şunu rivayet etti: Yöneticilerden biri, Enes b. Malike feyden bir şeyler verdi. Enes “Bunun beşte biri alındı mı?” diye sordu. “Hayır!” deyince Enes onu kabul etmedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bana İsa b. Tahman anlattı; dedi ki: Enes b. Malike vardık. İnsanlara ekmek ve et yedirdi. Ona başka bir sefer vardık. Bu kez insanlara dut yedirdi. İsa dedi ki: Ben onlarla beraber yemedim. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize İsa b. Tahman anlattı; dedi ki: Enes şöyle dedi: “Oruçlu iken bize gelmeyin!” İsa dedi ki: Ben onu eğerin üstüne binmiş olduğu halde gördüm. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı; dedi ki: Enes b. Malik torunları olmadan yemek yemezdi. Hişam b. Zeyd ellerinden tuttuğu okul çocuklarından bir grupla Enese geldi. Bunun üzerine Sümame, “Ellerinizde bir grup çocukla geliyorsunuz!” dedi. Bu sözü duyan Enes, Sümamenin göğsüne vurdu ve “Onlar senden daha hayırlı ve güzeldir!” dedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Babam bana şunu anlattı: Enes, oğlu Abdullaha bir bağışta bulundu. Bu, Abdullahın kardeşlerinin zoruna gitti. Bunun üzerine Abdullah babasına geldi ve “Benim buna ihtiyacım yok! Zira bu hibe, kardeşlerimin zoruna gitti.” dedi. Akabinde hibeyi babasına iade etti. Abdullah, Enesin çocukları içinde en çok çocuğu olan kişiydi. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O da Sabit ve Abdülaziz b. Suheybten şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malikin sofrasında yemek yedik. Onun yanında gördüğümüz kadarıyla asla sayılamayacak kadar çok şıra çeşidi vardı. Bize süt, bal ve su getirildi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn anlattı. O da Muhammedden şöyle dediğini rivayet etti: Malik b. Enes, Saburda idi. Oranın ileri gelenlerinden biri ona altın ya da gümüş bir kap içinde “Habis” adlı bir yemek getirdi. Enes, onu yemekten kaçındı. Ona “Bu onlar için büyük bir rahatsızlık sebebidir.” dediler. Bu söz üzerine “Bunu başka bir şeyle değiştirin!” dedi. Onlar da o yemeği lavaş ekmekle değiştirip getirdiler; Enes de onu yedi. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Avvam anlattı; dedi ki: Bize Katade anlattı; dedi ki: İbnüz-Zübeyr, Enes b. Maliki zekat mallarını toplama göreviyle Basraya tayin etti. Onun mevlası Enes b. Sirine de haber gönderdi ve onu da zekat mallarını toplama göreviyle el-Übülleye tayin etti. Enes b. Sirin “Beni malların zekatı olarak onda birini almakla görevlendirir misin? Beni malların zekatı olarak onda birini almakla görevlendirir misin?” diye iki defa sordu. Bunun üzerine İbnüz-Zübeyr ona “Ömer b. el-Hattaba ait yazılı belgeye razı olur musun?” dedi. O belgeyi çıkardı. Bir de ne görsünler! Onda “Müslüman tüccarların mallarının her kırk dirheminden bir dirhem; zımmi olan tüccarların mallarının her yirmi dirheminden bir dirhem; darül-harpte olan tüccarların mallarının her on dirheminden bir dirhem alınacağı” yazıyor. Bize İsmail b. Abdullah b. Zürare er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Süleyman ed-Dubai anlattı; dedi ki: Bize Sabit el-Bünani anlattı; dedi ki: Enes b. Malikin kahyalarından biri onun arazisinde susuzluk çekti. Bunun üzerine Enes namaz kıldı ve dua etti. Hemen bir bulut otaya çıktı; onun arazisinin üstündeki semayı kapladı. Yağmur yağdı ve kahya yağmur suyuyla büyük su havuzunu doldurdu. Enes, “Git, bak bakalım! Yağmur nereye kadar yağmış?” diyerek hizmetçisini gönderdi. Hizmetçi gidip baktığında bir de ne görsün! Yağmur onun arazisini öteye geçmemiş. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı. O da Sümame b. Abdullahtan şöyle dediğini rivayet etti: Yazın bostanında çalışan tarım işçisi Enese geldi ve susuzluk çektiğini söyledi. Bu şikayet üzerine Enes dua etti, abdest aldı ve namaz kıldı. Sonra ona “Bir şey görüyor musun?” dedi. İşçi “Bir şey görmüyorum.” deyince içeri girip namaz kıldıktan sonra- üçüncü veya dördüncü defasında “Bak!” dedi. İşçi “Kuşkanadı kadar bir bulut görüyorum.” dedi. Enes tekrar namaz kılıp dua etmeye başladı. Nihayet kahya onun huzuruna geldi ve dedi ki: “Gökyüzü bulutla doldu ve yağmur yağdı.” Enes de ona “Bişr b. Şeğafın gönderdiği ata bin, bir bak bakalım; yağmur nereye kadar yağmış?” dedi. Kahya ata bindi ve gidip baktı. Bir de ne görsün! Yağmur ne Müseyyerin köşklerinden, ne de Gadban köşkünden öteye geçmiş. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı. O da Sümameden şöyle dediğini rivayet etti: Babam bize üzümünün çoğu devşirilmiş, yaklaşık bir Cerib kadar asma kökünden üzüm toplamamızı emretti. Ondan 300 sa civarında üzüm topladık. Halbuki daha önce ondan çokça üzüm toplanmıştı. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı. O da Sümameden şöyle dediğini rivayet etti: Enesin üzüm bağı senede iki defa mahsul verirdi. Bize Affan Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı; dedi ki: Bize Enes b. Sirin anlattı; dedi ki: Şamdan geldiği zaman Enes b. Maliki Aynüttemrde karşıladık. Onu bir eşeğin üzerinde namaz kılarken gördüm. Yüzü tam kıbleye doğru değil de yan tarafa doğruydu. Hemmam, sol taraftan kıbleyi işaret etti. Enese “Kıbleden başka bir yöne doğru namaz kılıyorsun!” dedim. O da şu cevabı verdi: “Allah Resulünün bunu yaptığını görmeseydim ben de yapmazdım.” Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı. O da Sümame b. Abdullahtan şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malik namaz kılar ve namazda kıyamı o kadar uzatırdı ki ayakları yarılır ve kanardı. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn haber verdi. O da Muhammedden şöyle dediğini haber verdi: Enes b. Malik, namaz kıldığı zaman rükua varır ve ardından kıyam için başını kaldırırdı. Rüku ile secde arasındaki bu kıyamı o kadar uzatırdı ki “Galiba secdeye gitmeyi unuttu.” derdik. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı; dedi ki: Bana Enes b. Sirin haber verdi; dedi ki: Enes b. Malik, seferde olsun, ikamet yerinde olsun en iyi namaz kılan insandı. Bize Affan aynı konuyu başka bir yerde anlattı; dedi ki: Bir yolculuk sırasında Enes b. Malik ile arkadaşlık ettim. Namazı ondan daha güzel kılan birini görmedim. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize İsa b. Tahman anlattı; dedi ki: Sabit el-Bünaninin şöyle dediğini duydum: Enes b. Malik kalkıp namaza duracağı zaman elinde Mushaf olan bir delikanlı onun arkasında ayakta dururdu. Enes ezberden okumaktan biraz aciz kalınca ayetin devamını getiremeyince ya da şaşırınca ona Mushafı açardı. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı; dedi ki: Bana Enes b. Malik ile arkadaşlık eden biri şunu anlattı: Enes ihrama girince, ihramdan çıkıncaya kadar onunla konuşamazdım. Bu, ihramlı iken çok hassas davranmasından kaynaklanıyordu. Bize el-Mualla b. Esed haber verdi; dedi ki: Bize Hafs b. Ebüs- Sahba el-Adevi anlattı; dedi ki: Ebu Galibin şöyle dediğini duydum: Enes b. Malikten daha fazla konuşmasında cimri olan birini görmedim. Bize Yahya b. Halife b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn anlattı. O Ata el-Vasitiden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: “Bir kul diline sahip olmadıkça Allahtan sakınmış olmaz.” Bize Said b. Mansur haber verdi; dedi ki: Abdurrahman b. Ebüz- Zinad anlattı. O Abdülmecid b. Sehl b. Abdurrahman b. Avftan, o da Salih b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avftan şöyle dediğini rivayet etti: Cuma günü imamın hutbe okuduğu esnada Enes b. Malik yanımıza geldi. O sırada biz, Peygamberin eşlerinden birinin evinde konuşuyorduk. Bize “meh” dedi. Namaz eda edildikten sonra Enes şu endişesini dile getirdi: Size “meh” demekle Cumamı iptal etmiş olmaktan korkuyorum” Bize Yusuf b. el-Garik ve Ali b. Abdülhamid el-Mani haber verdiler; dediler ki: Bize Salih b. Beşir el-Mürri anlattı. O da Sabit el- Bünaniden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malik geceleyin Kuran hatmini bitirmeye az bir sayfa kaldığı zaman bir kaç sureyi sabaha bırakırdı ki, hatmi ailesinin yanında tamamlasın. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Süleyman anlattı; dedi ki: Bize Sabit el-Bünani anlattı; dedi ki: Enes b. Malik, Kuranı hatmettiği zaman çocuklarını ve ev halkını toplar; onlara dua ederdi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Humeyd et-Tavil anlattı. O da Enes b. Malikten şunu rivayet etti: Enes, köşküne doğru gittiği zaman eşeğinin üzerinde nafile namaz kılarmış. Köşkünden döndüğü zaman eşeğinin üzerinde ima ile namaz kılarmış. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize künyesi “Ebu Cenab” olan bizim bir hocamız anlattı; dedi ki: el- Cüreyrinin şöyle dediğini duydum: Enes b. Malik Zatü Irkta ihrama girdi. İhramdan çıkıncaya kadar, Allahı zikretmesinin dışında konuştuğunu duymadık. Bana dedi ki: “Ey kardeşimin oğlu! İşte ihrama girmek böyledir.” Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı. O amcası Sümame b. Abdullahtan, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Enes oğullarına demiş ki: “Ey oğullarım! İlmi yazarak kayıt altına alın!” Bize Affan b. Müslim ve el-Hasan b. Musa haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O da Sabit el-Bünaniden şunu rivayet etti: Oğulları Enese “Baba! Yabancılarla konuştuğun ve onlara bir şeyler anlattığın gibi bizimle konuşmaz mısın?” demişler. O da “Oğullarım! Kim çok konuşursa karıştırır ve saçmalar.” demiş. Bize Ali b. Abdülhamid el-Mani anlattı. Bize İmran b. Halid anlattı. O da Sabit el-Bünaniden şöyle dediğini rivayet etti: Arkadaşlarından bir grupla beraberken biz Enes b. Malikin yanındaydık. Bize döndü ve dedi ki: “Vallahi siz, sizin sayınız kadar olan çocuklarımdan bana daha sevimlisiniz. Ancak onlar hayırda sizin denginiz olursa o zaman başka!” Bize Affan b. Müslim ve Amr b. asım el-Kilabi haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. – Affan “o Humeydden” dedi. Amr ise “o Sabitten” dedi.- o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Ali ile Osmanın sevgisinin bir müminin kalbinde birlikte bulunamayacağını söylüyorlar. Vallahi yalan söylüyorlar. Allah onların her ikisinin sevgisini de kalplerimizde birlikte bulundurmaktadır. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı; dedi ki: Bana Sümame anlattı; dedi ki: Bana Enes b. Malik anlattı; dedi ki: İnsanlar Ali ile Osmanın sevgisinin mümin bir adamın kalbinde beraber bulunamayacağını iddia ediyorlar. -Bir defasında “Müslümanın kalbinde” ifadesini kullanmıştır.- Dikkatini çekerim! O ikisinin sevgisi benim kalbimde beraberce bulunmaktadır. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Sabitten, o da Enes b. Malikten şunu rivayet etti: Bir adam Allah Resulüne “Kıyamet ne zaman?” diye sordu. Allah Resulü “Sen kıyamete ne hazırladın? diye sorunca adam “Hayır, bir şey hazırlamadım. Ancak gerçekten ben Allah ve Resulünü seviyorum.” dedi. Bunun üzerine Allah Resulü “Sen kesinlikle sevdiğinle berabersin!” dedi. Enes dedi ki: Müslüman olduğum günden beri Allah Resulünün (s.) “Sen kesinlikle sevdiğinle berabersin!” sözüne sevindiğim kadar hiçbir şeye sevinmemiştim. Ben Allah Resulünü Ebu Bekiri ve Ömeri seviyorum. Amelim onların ameline yetişmese bile onları sevdiğim için onlarla beraber olmayı ümit ediyorum. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Hişam anlattı. O Muhammedden, o da Enes b. Malikten şunu rivayet etti: Enes, oruçlu olduğu zaman haccamı çağırırmış; haccam kan alma şişelerini yerleştirirmiş. Güneş battığı zaman Enes ona emreder, o da kan alırmış. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize ölçüm görevlisi el- Müsenna b. Said el-Ezdi -ki bu şahıs ile Yezid er-Rişk, Hasan el- Basrinin ölçüm görevlisi idiler.- Dedi ki: Enes b. Malikin, semeri olan bir eşeğin üzerinde Zaviyeden mescide gelip Cuma namazı kıldığını gördüm. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Humeyd anlattı. O da Enes b. Malikten şunu rivayet etti: Enes, köşküne gittiği zaman eşeğin üzerinde nafile namaz kılarmış. Köşkünden döndüğü zaman da ima ile namaz kılarmış. Bize Affan haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. Ebu Osman el-Kureşi anlattı; dedi ki: Enesin her gün elbise askısının üzerinde bulunan iki elbisesi vardı. Akşam namazını kılacağı zaman o iki elbiseyi giyerdi. Akşam ile yatsı arasında sürekli namaz kıldığı için ona ulaşılamazdı. Bize Affan haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Ubeydullah b. Ebu Bekir dedi ki: Ziyad b. en-Nümeyri kurralarla güzel Kuran okuyanlarla birlikte Enes b. Malike geldi. Ziyada “Kuran oku!” dendi. O da sesini yükseltti ve okudu. Sesi gür olan biriydi. Enes yüzünü örttüğü bez parçasını açtı. – Onun yüzünde siyah bir bez parçası vardı.- Akabinde dedi ki: “Be adam! Onlar böyle mi yapıyorlardı?” Enes kötü bir şey gördüğünde yüzündeki bez parçasını kaldırırdı. Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bana Yezid b. Abdülmelik anlattı. O el-Muğire en-Nevfeliden şöyle dediğini rivayet etti: Bana Yezid b. Husayfe anlattı; dedi ki: Enes b. Malik Mescitte balgamını tükürdü ve onu toprağa gömmeyi unuttu. Sonra çıkıp ailesine geldi. Balgamı gömmediğini hatırladı. Hemen ışık veren bir ateş parçası alıp mescide gitti. Onu aradı ve buldu. Sonra derin bir çukur kazdı ve balgamı gömdü. Bize Yahya b. Yala b. el-Haris el-Muharibi haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı; dedi ki: Bize Gaylan anlattı. O da Kays elHemdaniden şunu rivayet etti: Kays, Enes b. Malikin şöyle dediğini duymuş: Muhammedin ashabından büyüklerimiz bize, idarecilerimize sövmememizi, ikiyüzlü davranmamamızı, isyan etmememizi; Allahtan sakınmayı ve sabretmeyi tavsiye ettiler. Zira Kıyamet yakındır. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Sellam b. Miskin anlattı; dedi ki: Sabit el-Bünani, el-Hasan Ebül-Hasanın evinde bize hadis rivayetine dair bir şeyler anlatıyordu. Hasan el-Basri de orada hazır bulunuyordu. Sabit dedi ki: Enes b. Malik bize şunu anlattı: Haccac b. Yusuf Iraka geldiği zaman ona biriyle şu haberi göndermiş: “Ey Ebu Hamza! Şüphesiz ki sen Allah Resulünün sohbetinde bulundun. Onun amelini, gidişatını ve metodunu gördün. İşte benim mührüm! Senin elinde kalsın! Görüşünü bildir! Senin emrin olmadan hiçbir iş yapmam.” Bunun üzerine Enes şöyle demiş: “Ben yaşlı bir ihtiyarım. Zayıf ve güçsüz düştüm. Senin söylediklerin bugün artık bende mevcut değildir.” Haccac “Falan için bunu yaptın, filan için bunu yaptın, bana gelince ne oluyor? O zaman dinine, emanetine ve aklına güvendiğin bir oğlunu bana söyle!” demiş. Enes de buna şu cevabı vermiş: “Bu konuda kendisine güvendiğim hiç bir oğlum yok!” Bu minval üzere aralarındaki sözlü münakaşa devam edip durmuş. Bize el-Mualla b. Esed haber verdi; dedi ki: Bize Abdurrahman b. el- Uryan el-Harisi anlattı; dedi ki: Sabit el-Bünaninin şöyle dediğini duydum: Bir Cuma gününde Enes b. Malik ile beraberdik. Haccac, Cuma namazını biraz geciktirdi. Bunun üzerine Enes ayağa kalktı. Haccac ile konuşmak istiyordu. Onun kardeşleri ve ona şefkat besleyenler bunu yapmasına engel oldular ve “Biz senin ve çocukların için endişe ediyoruz.” dediler. Onu bu görüşünden döndürünceye kadar ısrar ettiler. Akabinde Enes çıkıp bineğine bindi ve zaviyeye doğru gitti. Bu gidişi sırasında bir yandan da “Vallahi, bugün İslam dini adına yaptığınız şeyler arasında Peygamberin zamanından Allahtan başka ilah olmadığına dair şehadetten başka kalan bir şey olduğunu bilmiyorum.” diye söyleniyordu. Bu söz üzerine bir adam, “Ey Ebu Hamza! Ya namaz!” deyince Enes şunu söyledi: “Öğlen namazını akşam vaktinde kılıyorsunuz. Allah Resulünün namazı böyle miydi?” Bize –Abdoğullarından olan- Muhammed b. Kesir ve Şihab b. Abbad haber verdiler; dediler ki: Bize Cafer b. Süleyman ed-Dabai anlattı. O da Ali b. Zeyd b. Cüdandan şöyle dediğini rivayet etti: Ben bir gün siyasi otoritenin konağında idim. Haccac, İbnül-Eşas olayının olduğu günlerde halkın içine çıkmış, onları dinliyordu. Enes geldi ve Haccacın huzuruna girdi. Yaklaşınca Haccac ona, “Fitneler içinde oradan buraya koşturan pislik! Bazen Ali b. Ebu Talib ile, bazen İbnüz- Zübeyr ile, bazen de İbnül-Eşas ile birlikte! Vallahi ağaçtan reçinenin koparıldığı gibi mutlaka ben de senin kökünü kazıyacağım. Kertenkelenin soyulması gibi mutlaka ben de senin derini yüzeceğim.” Bu söze mukabil Enes “Allah onu ıslah etsin! Emir bu sözüyle kimi kastediyor?” deyince Haccac, “Sadece seni kastediyorum, kulakları sağır olasıca!” dedi. Bu kez Enes “İnna lillah ve inna ileyhi raciun Biz Allahın mülküyüz ve sadece ona döneceğiz.” dedi. Haccac onu bırakıp başka şeyle meşgul oldu. Ardından Enes oradan çıktı. Arkasından gittim. Ona yetişince “Ona neden cevap vermedin?” diye sordum. Şu cevabı verdi: “Çocuklarımın çokluğunu hatırlayıp da ölümümden sonra onlar için endişe etmeseydim bulunduğum yerde ona öyle bir cevap verirdim ki, ondan sonra beni asla yaşatmazdı.” Muhammed b. Ömer dedi ki: Haccac, Allah Resulünün birçok sahabesine aynı şeyi yaptı. Böylelikle onları zillete düşürmek ve tahkir etmek istiyordu. Oysa onlar Allah Resulünün sohbetiyle izzet sahibi olmuşlardı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbn Ebu Zib anlattı. O da İshak b. Yezidden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malikin boynunun damgalanmış olduğunu gördüm. Onu tahkir etmek maksadıyla Haccac bunu yapmıştı. Bize Yahya b. Huleyf b. Atiye haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Musa haber verdi. O da Eban b. Ebu Ayyaştan şöyle dediğini rivayet etti: Haccac, Vasit şehrini inşa edince ve harp sona erince erince Enes b. Malike bir mektup yazdı. Haccac çıktı, onunla beraber biz de çıkıp Enesin yanına vardık. Beraberinde bazı kimseler vardı ve onlar sesi duyuyorlardı. Bekçi “Enes b. Malik!” diye seslendi. İçeri girmemiz söylendi ve konuk olduk. Sonra ertesi gün tekrar ona döndük. O yine aynı vaziyetteydi. Bekçi “Enes b. Malik!” diye seslendi. Haccac ona yaklaştı ve yatağına onunla beraber oturdu. -Eban dedi ki: Ben konuşmaları duyacak mesafede ayakta dikiliyordum.- Akabinde Haccac, cins cins soylu atları çağırdı. Dişleri tamamlanmış beş yaşındaki atlar, üç yaşını, dört yaşını, iki yaşını doldurmuş atlar! Atların üzerinde değişik renkli ipek elbiseler giymiş gençler vardı. Ardından Haccac, Enese şöyle dedi: “Ey ihtiyar! Başını kaldır da bir bak bakalım! Peygamberimizden sonra bize neler verilmiş? Muhammedin beraberinde şu atlar gibisini hiç gördün mü?” Enes ona şu karşılığı verdi. “Bu atlar da neyin nesi? Muhammedin beraberinde sabah akşam Allah yolunda olan atlar görmüştüm. Atlar üç türlüdür: Allah yolunda olanlar ki, onlara şöyle şöyle sevap vardır. Hatta onların dışkıları dahi sahiplerinin terazilerinde sevap hanesinde yer alır. Onlardan ikinci grubu temsil edenler damızlık için olanlardır ki, bunlar da Allah yolundadır. Onlardan üçüncü kısmı teşkil eden en şerli ve en pis olanlar ise övünmek için şu şu maksatlar için edinilenlerdir.” Bunun üzerine Haccac “Beni ayıpladın. Sayıp dökmedik bir şey bırakmadın. Şayet Allah Resulüne hizmetin ile Müminlerin Emirinin mektubu olmasaydı benim seninle işim vardı. O zaman sana gününü gösterirdim.” dedi. Enes ise bu tehdide şöyle cevap verdi: “Heyhat, heyhat! Boşuna uğraşma! Burnumun kenarı kalınlaşıp da Allah Resulü sesimi çirkin bulunca bana öyle sözler öğretti ki okunduklarında zalimin saldırısı ve baskısı asla bana zarar vermez; ihtiyaçlarıma ulaşmam kolaylaşır ve müminlerin muhabbetine mazhar olurum.” Haccac bunları duyunca bu kez yumuşadı ve “Amcam, o sözleri keşke bana öğretsen!” dedi. Enes “Sen buna layık değilsin!” dedi. Haccac, o sözleri onun ağzından alamayacağını anlayınca oğulları ile Ebanı, 200.000 dirhemle gizlice ona gönderdi ve dedi ki: “İhtiyara yumuşak davranın ve lütufta bulunun! Belki o zaman ağzından o sözleri alırsınız Parayı tüketirseniz tekrar pay isteyin!” Eban dedi ki: “Enesin ağzından o sözleri almadan önce Haccac da, iki oğlu da öldü.” O üçünün ölmesinden kısa bir süre önce Enes dedi ki: “Ey Abdülkaysın küçük kumralı! Bize hizmet ettin, hem de çok iyi hizmet ettin. Şu sözleri öğrenme konusunda senin hırsını gördük -ya da “gördüm” dedi.- Demirbaş eşyayı sadece kendi layık olduğu yerine koy! Layık olmayanlara bu sözleri öğretme!” Eban, Allahın Enese verdiği şeyleri söyledi ve ekledi: Öğrendiğim şeyler içinden Allahın alıp götürdükleri olmakla beraber hatırladığım kadarıyla o sözler şöyleydi: Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber! Bismillah, nefsime ve dinime; Bismillah, aileme ve malıma; Bismillah, Allahın verdiği her şeye; İsimlerin en faziletlisi Allahın ismiyle; arzın ve semanın Rabbi olan Allahın ismiyle; ismiyle beraber hiç bir derdin zarar veremeyeceği Allahın adıyla! Allahın adıyla açtım, Allaha tevekkül ettim. Allah, Allah, Sen benim Rabbimsin. Sana hiçbir şeyi ortak koşmam. Ey Allahım! Senden başkasının veremeyeceği hayrından hayır talep ediyorum. Senin himayen izzetli oldu. -Bize güvenilir ravilerden birçoğu, bu arada şunun da mevcut olduğunu naklettiler: Senin övgün yücedir (ve celle senaük.)- Ravi tekrar Ebu Musanın Ebandan naklettiği rivayete dönüp yukarıda kaldığı yerden devam etti: Senden başka hiçbir ilah yoktur. Her türlü kötülükten ve her kovulmuş şeytandan beni senin sığınağına ve himayene al! Allahım! Yarattığın şeylerin hepsinden senin himayene sığınıyorum. Onlardan senin murakabene sığınıyorum. Önüme, arkama, sağıma, soluma, üstüme, altıma kul hüvellahü ahad, Allahüs-Samed, lem yelid ve lem yuled ve lem yekün lehu küfüven ehad ayetlerini gönderiyorum. Bundan sonra duayı okuyan kişi İhlas suresini bu altı yönüne altı defa okur.” Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı. O İbn Cüreycden, o da ez-Zühriden şunu rivayet etti: Enes b. Malik yüzüğüne “Muhammedün Resulallah Muhammed Allahın Resulüdür” yazısını nakşetmişti. Tuvalete gireceği zaman onu parmağından çıkarırdı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize İsa b. Tahman anlattı; dedi ki: Enes b. Malikin başında siyah bir sarıkla Haccacın huzuruna girdiğini gördüm. Sakalını da sarıya boyamıştı. Bize el-Fadl b. Dükeyn ve Ubeydullah b. Musa haber verdiler; dediler ki: Bize İsrail anlattı. O da İmran b. Müslimden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malikin üzerinde sarı bir izar gördüm. Yine onu ayak ayak üstüne atmış bir vaziyette gördüm. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Ümmü Nehar anlattı; dedi ki: Babam, İbnül-Eşas ile beraber isyan edenler arasındaydı. Bu nedenle Haccac b. Yusuf, bizi Müseyyerun köşküne sürmüştü. Ben o zamanlar genç bir kız idim. Enes b. Malik, her Cuma günü bizi ziyaret eder ve bize selam verirdi. Üzerinde beyaz bir gömlek, beyaz bir rida, siyah bir sarık, sarıya boyanmış bir takke vardı. Alaca renkli bir katıra binmişti. Bize hayır dua edip giderdi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn anlattı; dedi ki: Enes b. Malikin üzerinde desenli, ipek bir rida, ipek sarık ve ipek cübbe gördüm. Ensari dedi ki: Babam “O elbisenin saf ipek değil de uzunlama dokumasının pamuk olduğunu” söyledi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Mutemir b. Süleyman anlattı; dedi ki: Babam bana şöyle dedi: Enesin üzerinde ipekten sarı renkli bir rida gördüm. Ondan daha güzel bir elbise gördüğümü asla hatırlamıyorum. Bize Şihab b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize İbrahim b. Hamid anlattı. O da İsmail b. Ebu Halidden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Maliki üzerinde kısa bir yemen hırkası ve bir de sarık olduğu halde gördüm. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi. O Halid b. İlyasdan, o da Ebu Ubeyde b. Muhammed b. Ammar b. Yasirden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malikin huzuruna girdim. İpek bir elbiseye bürünmüştü. Bize Veki b. el-Cerrah ve el-Fadl b. Dükeyn haber verdiler; dediler ki: Bize Abdüsselam b. Şeddad Ebu Talut anlattı; dedi ki: Enesin üzerinde ipek sarık, ipek cübbe ve ipek rida gördüm. Ona “Sen bize ipeği yasaklıyorsun ama kendin giyiyorsun! Bu ne demek oluyor?” dediklerinde şöyle cevap verdi: “Onları idarecilerimiz bize giydiriyor. Onların bunu üzerimizde görmeleri hoşumuza gidiyor.” Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Yezid b. Ebu Salih anlattı; dedi ki: Enesin üzerinde “sarı ve kırmızı ipek” dediğiniz kumaştan dokunmuş elbise gördüm. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize İpekçi Ebu Kab anlattı; dedi ki: Enes b. Malikin üzerinde yeşil ipekten desenli bir rida gördüm. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam anlattı; dedi ki: Bize Katade, “Enes b. Malikin ipek elbise giydiğini” anlattı. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı; dedi ki: Bize Şuayb b. el-Habhab anlattı; dedi ki: Enes b. Malikin üzerinde sarı renkli, güzel bir cübbe gördüm. Şuayb dedi ki: Ben ipeği bilen biriyim. Bize arim b. el-Fadl anlattı; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O da Ferkad b. Ebu Esmadan şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malikin üzerinde ipek bir sarık, ipek cübbe ve ipek rida gördüm. Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ömer anlattı. O da Vehb b. Keysandan şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malikin ipek elbise giydiğini gördüm. Bize Muhammed b. Abdullah haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Vasıl el-Ahdebden, o da Said b. Abdullah b. Dırardan şöyle dediğini rivayet etti: Enesi idrarını yaparken gördüm. Ayaklarında iki siyah çorap, başında düğmeli küçük bir giysi vardı. İdrarını yaptı; çoraplarını ve nalınlarını meshetti. Bu davranışını niye yaptığını ona sorduğumda “Onları temiz oldukları halde giymiştim.” dedi. Bize Amr b. el-Heysem haber verdi; dedi ki: Bize İsrail, anlattı. O da İmran b. Müslimden şöyle dediğini rivayet etti: Onun üzerinde Usfur ile boyanmış iki elbise gördüm. -ya da İmran şöyle dedi: Enesin üzerinde Usfur ile boyanmış iki elbise gördüm. Bize Amr b. el-Heysem haber verdi. O İsrailden, o da İmran b. Müslimden şöyle dediğini rivayet etti: Enesi gördüm; üzerinde Usfur ile boyanmış bir izar vardı. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Kesir b. Süleym anlattı; dedi ki: Enes b. Maliki namaz kılarken gördüm. Sarığının üstüne secde ediyordu. Bize Zeyd b. el-Hubab Ebül-Hüseyin el-Ukli haber verdi; dedi ki: Bana Halid b. Abdullah el-Vasiti haber verdi; dedi ki: Bana Raşid b. Mabed es-Sekafi haber verdi; dedi ki: Enes b. Malikin kol yenini gördüm. Kol ağzının genişliği kol kemiği kadardı. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O da Seleme b. Verdandan şöyle dediğini rivayet etti: Enesin başında sarığın altına konan takke olmaksızın giydiği siyah bir sarık gördüm. Onun ucunu arkasından salıvermişti. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Gıyas Salim haber verdi; dedi ki: Enesin üzerinde siyaha çalan ipekten bir cübbe ile desenli, ipek bir rida gördüm. Bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Ubeydullah b. Amr anlattı. O da Abdülkerimden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Maliki Kabeyi tavaf ederken gördüm. Üzerinde sarı ipekten bir rida vardı. Ubeydullah dedi ki: amir b. Şüfey, Abdülkerimden şunu anlattı: Bunu Enesin ipek giymesini kastediyor Said b. Cübeyre anlattım. “Şayet selef, onu öyle görselerdi döverek canını acıtırlardı.” dedi. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize el-Furat b. Selman anlattı. O da Abdülkerimden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Maliki gördüm. Üzerinde sarı ipekten bir ridası vardı. Said b. Cübeyr dedi ki: “Şayet selef, onu öyle görselerdi döverek canını acıtırlardı.” Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn haber verdi; dedi ki: Enes b. Malikin üzerinde ipek bir cübbe, bir rida ve ipek bir sarık gördüm. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Amr anlattı; dedi ki: Bana Muhammed b. Sirin, Enes b. Malikten şunu duyduğunu anlattı: Gerçekten biz ipek giyiyoruz. Onun içindekini hakkındaki hükmü kesinlikle biliyoruz. Şüphesiz onun yaratılmamasını çok arzu ederdik. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Abbad b. Ebu Süleyman anlattı; dedi ki: Enes b. Malikin başında beyaz bir fes gördüm. Yine Enesin üzerinde Yemen işi elbise gördüm. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Raşid b. Mabed anlattı; dedi ki: Enes b. Malikin üzerinde Yemen kürklerinden dikilmiş bir cübbe gördüm. Onu beyaz bir fesin üzerine sarık sararken gördüm. Sarık olarak sardığı bezi fesin etrafında sadece iki defa dolandırıp sarıyor ve arkasından çokça salıveriyordu. Bineğe bindiği zaman şalvar ve kalın iki mes giyerdi. Onun elbiselerini alır; yıkadıkları zaman buharla tütsülerlerdi. Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi. O Said b. Ebu Arubeden, o da Katadeden şunu rivayet etti: Enesin yüzüğünün nakışı “iki adam ve aralarında bir arslan figürü” idi. Ya da “iki arslan ve aralarında bir adam figürü” idi. -Said bunlardan hangisi olduğu konusunda şüphe etti.- Said b. Beşir ise Katadenin şöyle söylediğini anlattı: Enesin yüzüğünde “iki adam ve aralarında bir dişi arslan” nakışı vardı. Bize bir hocamız haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Kasım anlattı; dedi ki: Enesin parmağında altın bir yüzük gördüm. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Şeyban anlattı. O da el-Ameşten şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Maliki, sakalını sarıya boyarken gördüm. Bize Yahya b. Huleyf b. Ukbe anlattı; dedi ki: Bize Ebu Halde anlattı; dedi ki: Enes b. Maliki, sakalını sarıya boyarken gördüm. Bize Muhammed b. Rebia el-Kilabi haber verdi. O da İsmail b. el- Ezraktan şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Maliki, sakalını sarıya boyarken gördüm. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize İsmail b. Ebu Halid haber verdi; dedi ki: Enes b. Maliki, sakalını kızıla boyarken gördüm. Bize el-Fadl Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Şerik anlattı. O da İbn Ebu Halidden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Maliki kızıl sakallı olarak gördüm. Onun sarık taktığını ve ucunu arkasından salıverdiğini gördüm. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Hamza b. Seleme anlattı; dedi ki: Enes b. Malikin bir cariyesini gördüm. Yağ ve Vers getirdi. Onları birbiriyle karıştırıp Enesin sakalına ve saçına, sararıncaya kadar sürdü. Bize İsmail b. Abdullah Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bana Ebül-Gusn, “Enes b. Maliki beyaz sakallı ve başına kına yakılmış olarak gördüğünü” anlattı. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Humeyd et-Tavil haber verdi. O da Enes b. Malikin ailesinden olan birisinden şunu rivayet etti: Enes b. Malik, vefat ettiği senede artık oruç tutamıyordu. On fakiri ekmek ve et ile doyuruyor; buna ilaveten bir ya da iki kazan yemek veriyordu. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bana Humeyd et-Tavil anlattı; dedi ki: Ömer b. Enese Enes b. Malikin ne yaptığını sordum. “Ölümünden bir yıl önce oruç tutamaz oldu. Kazanlar kurdurdu ve kazanlar dolusu yemekleri her gün bir fakire yedirdi. Hazırlanan yemekleri ve fazlasını yedirirdi.” Bize Ubeyde b. Humeyd, Humeyd et-Tavilin şöyle dediğini haber verdi: Enes b. Malik vefat ettiği sene oruç tutamayacak kadar zayıf düştü. Ramazan ayı çıkıp da oruç tutamayacağını anlayınca fakirlere yemek yedirdi. Bize Abdullah b. Cafer haber verdi. O Ubeydullah b. Amrdan, o Mamerden, o da Katade ve Sabitten şunu rivayet etti: Enes b. Malik oruç tutamayacak kadar yaşlandı. Kendi orucuna kefaret olarak iki sene her gün bir fakiri doyurdu. Bize Abdülvehhab b. Ata, Said b. Ebu Arube ve Hişam ed- Destüvaiden; onlar da Katadeden şunu rivayet etti: Enes b. Malik vefatından bir yıl önce oruç tutamayacak kadar zayıf düştü. Oruç tutamadı ve ailesine oruç tutamadığı her gün için bir fakiri doyurmalarını emretti. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı. O Katadeden, o da Enes b. Malikten şunu rivayet etti: Ailesi vefatından bir yıl önce onu Ramazan orucuna kefaret olarak fakirleri doyurdular. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Abdülvahid b. Ziyad anlattı; dedi ki: Bize asım el-Ahvel anlattı; dedi ki: Bana en-Nadr b. Enes anlattı ki, o vakit Enes b. Malik daha sağdı. Dedi ki: Enes şöyle dedi: Şayet Allah Resulü “Sizden biriniz asla ölümü istemesin!” demeseydi ben şimdi ölümü isterdim. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Hassan anlattı. O da Muhammedden şunu rivayet etti: Enes b. Malik vefat ettiğinde Muhammed b. Sirin, üzerindeki bir borçtan dolayı hapsedilmişti. Enes cenazesini Muhammedin yıkamasını vasiyet etmişti. Ömer b. Yezid hapisten çıkarılıncaya kadar onun lehinde ve onun hakkında konuştu. Böylece hapisten çıkan Muhammed Enesin cenazesini yıkadı. Sonra dönüp hapishaneye geri gitti. Bu nedenden ötürü Muhammed b. Sirin ölünceye kadar Ömer b. Yezid ailesine şükranlarını dile getirmeye devam etti. Muhammed b. Abdullah el-Ensarinin dışındaki bazı raviler bu rivayet hakkında şöyle dediler: Muhammed b. Sirin kendisini hapse attıran kadını kastederek “Kadınla konuşun!” dedi. Onlar da kadınla konuştular. Kadın onu hapishaneden çıkarttı. Böylelikle Enesin cenazesini yıkadı. Akabinde tekrar hapishaneye geri götürüldü. Bize Abdullah b. Bekir es-Sülemi haber verdi; dedi ki: Bize Humeyd et-Tavil anlattı. O da Enesin ailesine mensup bazı kimselerden şunu rivayet etti: Ailesi onun kefeni ve cenazesi için hazırlanan koku karışımının içine sük, sükkün içine misk, miskin içine de Peygamberin saçından bir saç teli koymuş. Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi. O Humeyd et-Tavilden, o da Enesten şunu rivayet ederek dedi ki: Onun kefeni ve cenazesi için hazırlanan koku karışımının içine bir misk torbası, Peygamberin saçından bir saç teli ve sük konuldu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Yezid el-Hüzeli haber verdi; dedi ki: Enesin ölümüne şahit olduk. 92 yılında Basrada öldü. Muhammed b. Ömer dedi ki: Vefat ettiği gün onun 99 yaşında olduğu bize söylendi. O, Allah Resulünün sahabilerinden Basrada vefat eden en son kişiydi. Ebu Bekir, Ömer ve Abdullah b. Mesuddan rivayette bulunmuştur. Kadı Muhammed b. Abdullah el-Ensariye “Öldüğü gün Enes b. Malik kaç yaşındaydı?” diye sordum. “107 yaşındaydı.” diye cevap verdi. Bize Ali b. Muhammed haber verdi. O Şubeden, o da Musa es- Sebelaniden şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malike vardım ve “Sen Allah Resulünün sahabilerinden geriye kalan en son kişisin!” dedim. O da sahabe olmayan Araplardan bir grup bu zamana kadar hayatta kalmıştır. Ancak onun sahabilerine gelince, ben geriye kalan hayattaki en son kişiyim.” dedi.
989. Ebu Beşir el-Mazini
İsmi Kays b. el-Ekber b. Ubeyd b. el-Hureyr b. Amr b. el-Cad b. Avf b. Mebzul b. Amr b. Ganm b. Mazin b. en-Neccardır. Annesi Ruğeybe bt. Evs b. Halid b. el-Cad Avf b. Mebzul b. Amr b. Ganm b. Mazin b. en- Neccardır. Ebu Beşirin Çocukları: 1-Beşir 2-Ümmü Külsum Bu ikisinin annesi, Esma bt. Muhriz b. amir b. Malik b. Adi b. amir b. Ganm b. Adi b. en-Neccardır. 3-Naile: Annesi ümmü veleddir. 4-Ubeyd 5-Zeyd 6-Ümmü Ömer Son dördünün annesi ümmü veleddir. 7-el-Cad 8-Salebe Son üçünün anneleri ümmü veled olan farklı cariyelerdir. 10-Kesire 11-Ümmü Hasan 12-Ümmü Umare Son üçünün annesi ümmü veleddir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana ed-Dahhak b. Osman anlattı. O Damre b. Saidden, o da Ebu Beşir el-Maziniden şöyle dediğini rivayet etti: Uhud savaşına genç bir delikanlı iken katıldım. İbn Kamienin kılıçla Allah Resulünün üzerine gittiğini; Allah Resulünün iki dizi üzerine önündeki bir çukura düştüğünü ve orada gözden kaybolduğunu gördüm. Bunun üzerine bağırmaya başladım. -O sıralar daha genç bir delikanlıydım.- Akabinde insanların onun üzerine üşüştüklerini gördüm. Talha b. Ubeydullaha bakıyordum. Allah Resulünün koltuğundan tuttu ve onu ayağa kaldırdı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O Yunus b. Muhammed ez- Zaferiden, o da Yunusun babasından şöyle dediğini rivayet etti: Bana Ebu Beşir el-Mazini haber verdi; dedi ki: Mekkenin fethedildiği günde Allah Resulünün zırhının tekfir edilmiş olduğunu gördüm. Muhammed b. Ömer dedi ki: Tekfir, zırhın üzerine elbise giymektir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Damre b. Said haber verdi. O babasından, o da Ebu Beşir el-Maziniden şöyle dediğini rivayet etti: Allah Resulü Medinein iki siyah taşlık arazisi arasında avlanmayı yasakladı. Muhammed b. Ömer dedi ki: Ebu Beşir el-Mazini, Harre savaşına yetişinceye kadar yaşadı. O savaşta birçok yara aldı ve akabinde öldü.
990. Ebu Hasan el-Mazini
İsmi Temim b. Abduamr b. Kays b. Muharris b. el-Haris b. Salebe b. Mazin b. en-Neccardır. Annesi Kebşe bt. Amr b. Atiye b. Hansa b. Mebzul b. Amr b. Ganm b. Mazin b. en-Neccardır. Ebu Hasan el-Mazininin Çocukları: 1-Umare 2-Amr 3-Meymune Bunların annesi Umeyre bt. Muavviz b. el-Haris b. Rifaa b. el-Haris b. Sevad b. Malik b. Ganm b. en-Neccardır. Umare b. Ebu Hasanın Çocukları: 1-Yahya: Kendisinden hadis rivayet edilmiştir. 2-Osman: Harre savaşında öldürülmüştür. Yahya ile Osmanın annesi Zeynep bt. Temim b. Gaziyye b. Amr b. Atiye b. Hansa b. Mebzul b. Amr b. Ganm b. Mazin b. en-Neccardır. Yahya b. Umarenin Çocukları: 1-Amre b. Yahya: Kendisinden es-Sevri, Malik b. Enes ve diğer bazı kişiler hadis rivayet etmiştir. 2-Meryem Amre ile Meryemin annesi, Kureyşten Adi b. Kaboğullarının müttefiki olan Leys b. Bekiroğullarından Humeyde bt. Muhammed b. İyas b. Ebül- Bükeyrdir.
991. el-Haris b. Sehl
el-Haris b. Sehl b. Ebu Sasaa. İsmi Amr b. Zeyd b. Avf b. Mebzul b. Amr b. Ganm b. Mazin b. en-Neccardır. Taif savaşında şehit edildi. Zürriyeti yoktur.