"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Yine ayrılanlardan eslem b. Efsa b. Hariise b. Amr b. Amirden olanlardan

865. Cerhed b. Rizah
Cerhed b. Rizah b. Adi b. Sehm b. Mazin b. el-Haris b. Selaman b. Efsa. Bu zat, halkının ileri gelenlerinden olup, “Ebu Abdurrahman” künyesiyle anılırdı. Kendisi, Ashab-ı Suffedendir. Bize Muhammed b. Ubeyd haber verdi. O Muhamed b. İshaktan, o Abdullah b. Ebu Bekirden, o da ez-Zühriden şöyle dediğini rivayet etti: O, Cerhed b. Huveylid el-Eslemidir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana es-Sevri haber verdi. O Ebüz-Zinaddan, o Zura b. Abdurrahman b. Cerhed el- Eslemiden, o da dedesi Cerhedden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah bana uğradığında bacağım açıktı. Bana, “Bacağını kapat! Zira bacak, avret mahallidir veya avret mahallindendir.” dedi. Muhammed b. Ömer dedi ki: O(nun adı), Cerhed b. Rizahtır. Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbi de bu şekilde söylemiştir. Onun bu nesebi, anlattığımız şekilde Esleme dayanmaktadır. Cerhedin, Medinenin İbn Huneyn sokağında bir evi vardı. Muaviye b. Ebu Süfyanın hilafetinin sonu ile Yezid b. Muaviyenin hilafetinin başında, Medinede vefat etmiştir.

866. Ebu Bezre el-Eslemi
Muhammed b. Ömerin, Ebu Berzenin bazı çocuklarından rivayet ederek anlattığına göre adı, Abdullah b. Nadledir. Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbi ile diğer bazı ehl-i ilim ise, onun adının, Nadle b. Abdullah olduğunu söylemişlerdir. Diğer bazıları ise nesebini, İbn Ubeydullah b. el- Haris b. Hibal b. Rebia b. Dibil b. Enes b. Huzeyme b. Malik b. Selaman b. Efsa şeklinde zikretmişlerdir. Böylece onun nesli, Dibil el-Beyte kadar devam eder. Bu zat, ilk Müslümanlardan olup Resulallah  ile beraber Mekkenin fethinde bulunmuştur. Bize Haccac b. Nusayr haber verdi; dedi ki: Bize Şeddad b. Said anlattı. O Ebül-Vaziden, o da Ebu Berzeden şöyle dediğini rivayet etti: Mekkenin fethi gününde, Resulallahın  şöyle dediğini duydum: “Bugün, Abdullah b. Hatal ile fasıka olan Bünane hariç herkes güvendedir.” dedi. Bunun üzerine gidip onu (Abdullah b. Hatalı), Kabe örtüsüne sarılmış olduğu halde öldürdüm. Muhammed b. Ömer dedi ki: “Abdullah b. Hatal; el-Edrem b. Teym b. Galib b. Fihroğullarındandır.” Bize Haccac b. Nusayr haber verdi; dedi ki: Bize Şeddad b. Said er- Rasibi anlattı. O Ebül-Vaziden (-ki o, Cabir b. Amrdır.), o da Ebu Bezre el-Eslemiden şöyle dediğini rivayet etti: “Ey Allahın Resulü! Bana, yapabileceğim bir iş emret.” dedim.” O da bana, “Eziyet verici şeyleri yoldan kaldır, bu senin için bir sadakadır.” dedi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Resulallah  vefat edinceye kadar Ebu Berze, sürekli onunla gazalara katılırdı. Resulallahın  vefatından sonra, Müslümanların yerleştikleri Basraya dönerek orada ikamet etmeye başladı. Kendisinin orada yaptırdığı bir evi vardı. Daha sonra Horasana gazaya giderek orada vefat etti. Vefatından sonra geride bıraktığı çocukları vardı. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Muafa b. İmran anlattı; dedi ki: Bize el-Hasan b. el-Hakim anlattı; dedi ki: Annem bana, “Ebu Berzenin sabah bir akşam bir olmak üzere dul, yetim ve yoksullar için kaynayan büyükçe birer et yemeği kazanları vardı. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize el-Mübarek b. Fedale anlattı; dedi ki: Bize Seyyar b. Selame anlattı; dedi ki: Ben Ebu Berzeyi beyaz saçlı ve beyaz sakallı bir adam olarak gördüm. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı. O Sabit el-Bünaniden şunu rivayet etti: Ebu Berze yün elbise giyerdi. Adamın biri kendisine, “Kardeşin aiz b. Amr, ipekli kumaştan elbise giymekte olup, senin giydiğin elbiseden kaçınmaktadır.” dediğinde Ebu Berzenin, “Yazıklar olsun sana! Kim aiz gibi olabilir? aizin benzeri yoktur.” diye cevap verdi. Sonra aynı adam, bu sefer aize giderek ona da, “Kardeşin Ebu Berze yünlü elbise giymekte olup senin elbisenden giymekten kaçınmaktadır.” dediğinde o da, “Yazıklar olsun sana, Ebu Berze gibisi yoktur!” dedi. Bunlardan birisi vefat ettiğinde, diğerinin onun cenazesini yıkamak üzere vasiyet etmişlerdi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Sabit el-Bünani haber verdi; dedi ki: aiz b. Amrın, ipekli kumaş giyerek ata bindiğini, Ebu Berzenin ise, ipekli kumaş giymediği gibi, ata da binmediğini, kırmızı renkli iki elbise giydiğini, bir adamın ikisi arasında fitne çıkarmak isteyerek aiz b. Amra giderek, “Sen Ebu Berzeye baksana! O senin kılık kıyafetinden kaçınarak senin gibi giyinmemekte, senin gibi atlara da binmemektedir.” dediğinde aiz, “Allah Ebu Berzeye rahmet etsin. Aramızda kim onun gibi olabilir?” dediğini, daha sonra Ebu Berzeye gelerek ona da, “aize baksana, o senin kılık kıyafetinden kaçınarak atlara biniyor ve ipekli elbiseler giyiyor.” dediğinde o da, “Allah aize rahmet etsin. Aramızda kim aiz gibi olabilir?” dedi. Bize Hafs b. Ömer el-Havdi haber verdi; dedi ki: Bize el-Münzir b. Salebe anlattı; dedi ki: Bize Abdullah b. Büreyde anlattı; dedi ki: Abdullah b. Ziyad, “Havuzdan (Havz-ı Kevserden) kim bize bilgi verebilir?” diye sordu. Derken, “İşte Resulallahın  arkadaşı Ebu Berze buradadır.” dedi. Ebu Berze ise, etine dolgun bir kişi olup, adam kendisini görünce, “Sizin bu muhaddisiniz tıknazmış.” dedi. Ravi dedi ki: Ebu Berze, kızarak, “Allaha hamd olsun ki, Resulallah  ile olan arkadaşlığımdan dolayı kınanmadan ölmedim.” dedi. Sonra öfkeli bir şekilde gelip Ubeydullahın divanına oturunca, ona Havuz hakkında soru sordu. O da, “Evet, kim onu inkar ederse Allah, onu ona yaklaştırmasın ve ona ondan içirmesin!” dedi ve kızarak çekip gitti. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Avf anlattı; dedi ki: Bana Ebül-Minhal Seyyar b. Selame anlattı; dedi ki: İbn Ziyadın vakti gelince, İbn Ziyad dışarı çıkarıldı. İbn Mervan da Şamda, İbnüz-Zübeyr Mekkede, Kurra olarak bilinenler de Basrada harekete geçtiler. Ravi dedi ki: Babam buna son derece üzüldü. Ebül- Minhal ise babasını hayırla yad ederek dedi ki: Babam bana “Haydi, Resulallahın  arkadaşlarından olan şu adamın, Ebu Berze el- Esleminin yanına gidelim.” dedi. Beraber yürüyerek Ebu Berzenin evine girdik. O sırada kendisi kamışlardan yapılmış bir gölgeliğin altında oturmuştu. Oldukça sıcak bir günde kendisiyle beraber oturduğumuzda, babam söze başlayarak dedi ki: “Ey Ebu Berze! Görmüyor musun, görmüyor musun?” dedi. Ravi dedi ki: Kendisinin ilk söylediği şey şu oldu: “Ben sevabı Allahtan umarak, Kureyşin bazı kabilelerine dargın hale geldim. Ey Arap topluluğu! Siz Cahiliye dönemindeki azlığınızı, değersizliğinizi ve sapıklığınızı biliyorsunuz; Allah, İslam ve Muhammed  ile size bir canlılık verdi. Daha sonra da başınıza gelenleri görüyorsunuz. Aranızı bozan bu dünyadan (hevesinden) başka bir şey değildir. Şamdakine, yani Mervana gelince o, dünyadan başka bir şey için savaşmamaktadır. Mekkedekine yani İbnüz-Zübeyre gelince, o da dünyadan başka bir şey için savaşmamaktadır. Kendilerine Kurra dediğiniz kimselere gelince, onlar da dünyadan başka bir şey için savaşmıyorlar.” Ravi dedi ki: Eleştirmediği kimse bırakmayınca babam, “O zaman bize ne tavsiye edersin?” dedi. O da, “Ben bu gün insanların en hayırlılarının halkın malından aç kalan (halkın malını yemeyen), onların kanından sırtları hafif olan (onların kanına bulaşmayarak sorumlulukları az olan) bir grup insan olduğunu biliyorum.” dedi. Babam daha sonra, “Bize Resulallahın vakit namazlarını nasıl kıldığından bahseder misin?” dedi. O da, “Güneş zevale erince, ilk öğlen dediğiniz vakitte öğlen namazını kılardı. Güneş henüz canlı dururken Medinenin en uzak yerinde bulunan eşyası dönünceye kadar ikindi namazını kılardı. Ravi dedi ki: Ben onun akşam namazıyla ilgili söylediklerini unuttum. Yatsı namazını da sizin el-Ateme dediğiniz vakte kadar tehir etmekten hoşlanırdı. Yatsıdan önce uyumaktan ve ondan sonra da konuşmaktan hoşlanmazdı. Ertesi gününün sabah namazını ise, kendisiyle beraber oturduğu kişiyi seçebileceği kadar havanın açıldığı bir zamanda kılardı. Namazda altmış ile yüz arası ayet okurdu.”

867. Abdullah b. Ebu Evfa
Ebu Evfanın (asıl) adı, Alkame b. Halid b. el-Haris b. Ebu Esid b. Rifaa b. Salebe b. Hevazin b. Eslem b. Efsadır. Abdullah, “Ebu Muaviye” olarak künyelendirilirdi. Bize Yezid b. Harun, el-Fadl b. Dükeyn, Affan b. Müslim ve Hişam b. Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdiler. Onlar Şubeden, o Amr b. Mürreden, o da Abdullah b. Ebu Evfadan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah , bir topluluk kendisine sadakalarını getirdikleri zaman, “Allahım, onlara merhamet eyle!” buyururdu. Ravi dedi ki: Babam da sadakasını getirince, ona da “Allahım, Ebu Evfaya merhamet eyle!” dedi. Bize Muhammed b. Ubeyd haber verdi; dedi ki: Bize Ebu İdam anlattı. O da Abdullah b. Ebu Evfadan kendisinin rivayet ettiği bir hadiste, Resulallah  ile beraber Beni en-Nadir olayı, Hendek savaşı ve Kurayza olayında bulunduğunu rivayet etmiştir. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr anlattı; dedi ki: Bize Ebu Halid anlattı. O Ebu Yafurdan, o da İbn Ebu Evfadan şöyle dediğini rivayet etti: Ben, Resulallah  ile bulunduğumuz sekiz gazvede birlikte çekirge yerdik. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize es-Sevri anlattı. O da Ebu Yafurdan şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Ebu Evfadan şöyle dediğini duydum: Resulallah  ile beraber bulunduğumuz sekiz gazvede onunla birlikte çekirge eti yerdik. Muhammed b. Ömer dedi ki: Kufeliler, Abdullah b. Ebu Evfadan, (yukarıda) görmüş olduğun gazveleri rivayet ettiler. Bizim rivayetimize göre ise, onun bulunduğu ilk gaza Hayber ve ondan sonralarıdır. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize İsmail b. Ebu Halid haber verdi. O da Abdullah b. Ebu Evfadan şöyle dediğini rivayet etti: Onun elinde bir darbe izi görerek, “Bu nedir?” dedim. O da, “Bu, Huneyn gününde aldığım yaranın izidir.” dedi. Bunun üzerine kendisine, “Sen Huneyn gününde bulundun mu?” dedim. O da, “Evet, onda da ondan bir önceki savaşta da bulundum.” dedi. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize İsmail b. Ebu Halid haber verdi; dedi ki: Ben Abdullah b. Ebu Evfanın kırmızı kına yaktığını gördüm. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Şerik haber verdi. O da Ebu Halidden şöyle dediğini rivayet etti: Ben İbn Ebu Evfanın saç ve sakalının kırmızı (kına yakılmış) olduğunu gördüm. Bize Abdülhamid b. Abdurrahman el-Hammani haber verdi O da Ebu Sad el-Bakkaldan şöyle dediğini rivayet etti: Ben, İbn Ebu Evfanın üzerinde, siyahımsı ipekli bir bornoz gördüm. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi. O da Şubeden şöyle dediğini rivayet etti: Amr bana şunu bildirdi; dedi ki: Abdullah b. Ebu Evfanın Ashab-ı Şecereden (Rıdvan biatine katılanlardan) olduğunu kendisinden duydum. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bana Said b. Cümhan anlattı; dedi ki: Biz, Abdullah b. Ebu Evfa ile birlikte Haricilerle savaşırken onun bir kölesi onlara katıldı. O, öbür taraftayken biz kendisine, “Ey Feyruz! İşte senin efendin bu taraftadır!” dedik. O da, “Evet o, ne iyi adamdır, keşke hicret etseydi.” dedi. Bunun üzerine Abdullah b. Ebu Evfa, “Şu Allahın düşmanı ne diyor?” dedi. Biz de, “O, ne iyi adamdır. Keşke hicret etseydi.” diyor.” dedik. Bunun üzerine o, “Resulallah  ile birlikte yaptığım hicretten sonra bir hicretten mi bahsediyor?” diye üç sefer tekrarladıktan sonra şöyle devam etti: Ben Resulallahdan , “Onları öldürene de, onların öldürdüğüne de ne mutlu!” dediğini duydum. Muhammed b. Ömer dedi ki: Nebi  hayatta olduğu müddetçe Abdullah b. Ebu Evfa Medinede ikamet etti. Resulallahın  vefatından sonra, Müslümanların yerleşmiş olduğu Kufeye göç ederek Eslem mevkiinde bir ev inşa edip oraya yerleşti. O, son zamanlarda gözlerini kaybetmişti. Kufede 86 yılında vefat etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Huleyd b. Dalec haber verdi. O Katadeden, o da el-Hasandan şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Ebu Evfa Resulallahın  Kufede, en son vefat eden arkadaşlarından biriydi. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Ayen Ebül-Alaniyye el-Merei anlattı; dedi ki: Ben, Kufede iken, Abdullah b. Evfanın, Kufede Mescidür-Ramadede ihrama girerek telbiye getirmeye başladığını gördüm.

868. el-Ekva
Onun adı, Sinan b. Abdullah b. Kuşeyr b. Huzeyme b. Malik b. Selaman b. Eslem b. Efsadır. Kendisiyle iki oğlu olan amir ve Seleme ile birlikte ilk Müslümanlardan olup Resulallah  ile arkadaşlık yapmışlardır.

869. amir b. el-Ekva
Şair bir kişiydi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize er-Rebi Ebu Salih anlattı. O Meczee b. Zahirden şunları rivayet etti: amir b. el-Ekva, Hayber savaşında Müşriklerden bir adamı vurup öldürdüğü esnada, kendisini de yaralayınca, “Ben kendimi öldürdüm.” demeye başladı. Bu söz Resulallah(s) ulaşınca, “Onun iki kat sevabı vardır.” buyurmuştu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Abdullah, Musa b. Muhammed b. İbrahim, Abdullah b. Cafer ez-Zühri ve başkaları anlattılar; dediler ki: Resulallah  Hayber yolundayken amire, “(Bineğinden) in ve bize şiirlerinden biraz oku da dinleyelim.” dediğinde, amir de bineğinden inerek Resulallah hakkında recez türünden şöyle bir şiir okudu: Ey Allahım! Sen istemeseydin, biz hidayete eremezdik, Biz ne sadaka verir, ne de namaz kılardık. Üzerimize bir huzur ve ferahlık indir, Savaşta da ayaklar(ımız)a sebat ver! Çağırıldığımızda, hemen geliverdik, O çağrı ile (müşrikler) de bize mağlup oldular. Resulallah , “Allah sana rahmet eylesin!” dedi. Ömer b. el-Hattab ise, “Ey Allahın Resulü! Allaha yemin olsun ki, rahmet ona vacip oldu.” dedi. Halktan bir adam da, “Ey Allahın Resulü! Keşke bizi de ondan faydalandırsaydın!” dedi. amir Hayberde şehit düşmüştü. Gazveye gittiğinde kılıcını dönmesiyle kendisini yaralaması, vefatına sebebiyet vermişti. er-Reci mevkiine getirilerek oradaki bir mağarada Mahmud b. Mesleme ile birlikte aynı kabre konuldu. Bunun üzerine Muhammed b. Mesleme, “Ey Allahın Resulü! Kardeşimin kabrinin yanında bana da bir yer ayrılmasını emret!” dediğinde, “Sana oradan bir at koşusu mesafesi kadar yer vardır. Eğer işletirsen sana iki at koşusu kadar bir yer vardır.” dedi. Bunun üzerine Üseyd b. Hudayr, “amir kendisini öldürdüğü için ameli boşa gitti.” dedi. Bu söz Resulallaha  ulaşınca, “Kim böyle söylerse, yalan söylemiş olur. Zira ona iki mükafat vardır. O, mücahit olarak vefat etmiştir. O, sülüğün suda yüzdüğü gibi, Cennette yüzecektir.” dedi. Bize Hammad b. Mesade haber verdi. O Yezid b. Ebu Ubeydden, o da Seleme b. el-Ekvadan bir adamın amire şöyle dediğini rivayet etti: “Bize şiirlerinden bazılarını oku da dinleyelim.” amir de şair bir kişi olduğundan bineğinden inerek yürüdü ve şöyle dedi: Ey Allahım sen bize hidayet vermeseydin, Biz ne sadaka verir, ne de namaz kılardık. Sana feda olayım! Kazandığımız (günahlardan) bizi bağışla, (Düşmanla) karşılaştığımız zaman ise ayaklarımıza sebat ver, Üzerimize bir sekine (kalp ferahlığı) indir! Çağırıldığımızda geliverdik, Çağrı ile (müşrikler) de, bize mağlup oldular. Resulallah , “Şu, şarkı söyleyerek develeri süren kimdir?” diye sordu. “O, İbnül-Ekvadır.” dediler. Bunun üzerine Resulallah , “Allah ona rahmet eylesin.” dedi. Topluluktan biri, “Ey Allahın Nebisi! Rahmet ona vacip oldu keşke bizi de ondan faydalandırsaydın!” dedi.” Ravi dedi ki: İbnül-Ekva Hayber günü yaralandı. Yahudilerden birisini vurmaya giderken kılıcının ağzının, tam dizkapağına isabet etmesiyle yaralanınca halk, “amirin ameli boşa gitti. Çünkü o, kendi kendisini öldürdü.” demeye başladı. Bunun üzerine Resulallah , Medineye döndükten sonra Mesciddeyken yanına gelerek, “Ey Allahın Resulü! Bazıları, amirin amelinin boşa gittiğini iddia ediyor.” dedim. Resulallah , “Onu kim söylüyor?” dedi. Ben de, “Aralarında Üseyd b. Hudayr olmak üzere Ensardan falan, falan…” dedim. Bunun üzerine, “Öyle söyleyen, yalan söylemiş olur. Ona iki mükafat vardır” dedi. Hammad, işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek “O, gayretli bir mücahittir ve onun gibi bir hayat sürdüren az Arap vardır.” dedi.

870. Seleme b. el-Ekva
Bize ed-Dahhak b. Mahled Ebu asım en-Nebil haber verdi; dedi ki: Bize Yezid b. Ebu Ubeyd anlattı. O Seleme b. el-Ekvadan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah  ile yedi gazveye katıldım, Resulallah Zeyd b. Hariseyi bize komutan olarak tayin ettiği sırada ise, kendisiyle beraber dokuz gazveye katıldım. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize İkrime b. Ammar anlattı. O İyas b. Selemeden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah, Ebu Bekiri üzerimize emir tayin ettiğinde biz müşriklerden bir gruba karşı gazaya çıktık. Geceleyin onlara baskın düzenleyerek onları öldürdük. O zaman parolamız “Emit, emit!” (Öldür, öldür!) idi. O gece kendi elimle onlardan yedi kişiyi öldürmüştüm. Bize Hammad b. Mesade haber verdi. O Yezid b. Ebu Ubeydden, o da Seleme b. el-Ekvadan şöyle dediğini rivayet etti: “Resulallah ile yedi gazveye çıktım.” Daha sonra; Hudeybiye, Hayber, Huneyn ve el-Kared savaşlarını zikrettikten sonra, “Geri kalanları unuttum.” dedi. Bize ed-Dahhak b. Mahled haber verdi. O Yezid b. Ebu Ubeydden, o da Seleme b. el-Ekvadan şöyle dediğini rivayet etti: Ormana gitmek üzere dışarı çıktığımda, Abdurrahman b. Avfın bir kölesine rastladım. Kendisinden, “Resulallahın  süt devesi kaçırılmıştır.” dediğini duydum. “Onları kim kaçırmıştır?” dedim. O da, “Gatafanlar!” dedi. Bunun üzerine (Yardım çağrısı olarak) “Ey Sabahah! Ey Sabahah!” diye diye sesimi iki dağ arasındaki insanlara duyuruncaya kadar bağırdım. Sonra onların yanına giderek kendilerinden o develeri kurtarmalarını istedim. Ravi dedi ki: “Resulallah , bazı insanlarla birlikte çıkageldi. Ben de, “Ey Allahın Resulü! Halk susuzdur. Susuzluklarını gidermeleri için biraz çabuk davransak!” dedim. Resulallah, “Ey Ekvaın oğlu! Yolu yarılamış bulunmaktasın, normal yürü! Onlar şu anda Gatafana varmış ve orada ikram olunmaktadırlar.” dedi. (Seleme) dedi ki: “Resulallah  o sırada beni terkisine aldı.” Bize ed-Dahhak b. Mahled haber verdi. O Yezid b. Ebu Ubeydden, o da Seleme b. el-Ekvadan şöyle dediğini rivayet etti: Ben, el-Hudeybiye gününde ağaç eş-Şecere altında Resulallaha  biat ettikten sonra bir kenara çekildim. İnsanlar seyrelince, Resulallah bana, “Ey Seleme! Neden biat etmiyorsun?” diye sordu. Ben de, “Ey Allahın Resulü! Ben biat etmiştim.” dedim. “Tekrar biat et!” dedi. Bunun üzerine ikinci kez biat ettim. Ravi dedi ki: “Ey Ebu Müslim! Siz ne üzerine kendisine yemin etmiştiniz?” diye sordum. O da, “Ölüm üzerine” diye cevap verdi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Ben, bazılarından, Selemenin “Ebu İyas” olarak künyelendirildiğini duydum. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize İkrime b. Ammar anlattı. O İyas b. Selemeden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Biz Resulallah  ile el-Hudeybiyeye gelip, sonra da, Medineye dönmekteyken, Resulallah, “Bu gün atlılarımızın en hayırlısı, Ebu Katadedir. yayalarımızın en hayırlısı ise, Selemedir.” dedi. Sonra Resulallah  bana bir arada iki ok verdi. Bunlardan birisi atlı oku, diğeri ise, yaya okuydu. Bize Muhammed b. Rebia el-Kilabi haber verdi. O Ebül-Umeysten, o İyas b. Seleme b. el-Ekvadan, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahın  yanından adamın biri kalkarak ayrıldığında, onun müşriklerin bir casusu olduğu kendisine bildirilince, “Kim onu öldürürse, beraberindeki malı da kendisinindir.” dedi. Bunun üzerine ben kendisine ulaşıp onu öldürünce, Resulallah onun eşyasını bana verdi. Bize Hammad b. Mesade haber verdi. O Yezid b. Ebu Ubeydden, o da Seleme b. el-Ekvadan şunu rivayet etti: Kendisi Resulallahtan  çöle çıkma konusunda izin istedi. Resulallah  da kendisine izin verdi. Bize Said b. Mansur haber verdi; dedi ki: Bize Attaf b. Halid anlattı; dedi ki: Bana Abdurrahman b. Yezid el-Iraki anlattı; dedi ki: Biz er-Rebezede, Seleme b. el-Ekvaın yanına gittik. Bize (tokalaşmak üzere) elini uzattığında, elinin devetabanı kadar iri olduğunu gördük. O sırada, “Ben bu elimle Resulallah  biat ettim.” deyince, biz de onun o elini tutup öptük. Bize Yala b. el-Haris el-Muharibi el-Kufi haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı. O İyas b. Seleme b. el-Ekvadan, o da babasından rivayet etti: Babası Ashab-ı Şecereden idi. Yani Hudeybiyede Resulallah  ile beraber bulunmuş, Şecerenin (ağacın) altında kendisine biat etmiş ve hakkında şu Kuran ayeti inmiştir: “Müminler Şecere (ağaç) altında sana biat ederlerken, Allah, muhakkak onlardan memnun olmuştur.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Ubeyde anlattı. O İyas b. Seleme b. el-Ekvadan, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Hudeybiye (anlaşması), 6. yılda yapıldı. Biz de o zaman 1.600 kişiydik. Bu sırada Resulallah  Ebu Cehilin devesini kurbanlık olarak (Mekkeye) gönderdi. Bize Hammad b. Mesade haber verdi. O Yezid b. Ebu Ubeydden, o da Seleme b. el-Ekvadan şöyle dediğini rivayet etti: Kim, Allah rızası için kendisinden ne talep ederse, mutlaka onu verirdi. Ancak “İşte ilhaf (ısrar) (ile istemek) budur.” diyerek bundan (dilencilikten) hoşlanmazdı. Bize Safvan b. İsa el-Basri haber verdi. O da Yezid b. Ebu Ubeydden şöyle dediğini rivayet etti: Seleme b. el-Ekva, Allah rızası uğrunda kendisinden bir şey istendiğinde, “öf” çekerek “Bir kimse, Allah yolunda vermeyecek de, ne için verecek?” der ve sözlerine devamla, “İşte bu, ısrarlı dilenmedir.” derdi. Bize Hammad b. Mesade haber verdi. O da Yezid b. Ebu Ubeydden şöyle dediğini rivayet etti: O (Seleme b. el-Ekva), Mescidde Mushafın konulduğu yere yönelir ve orada zikrederdi. Kendisi, Resulallahın  da buraya yöneldiğini anlatırdı. Bu yerin ise, kıble (mihrap) ile minber arasında bir koyunun geçebileceği bir yer kadar olduğunu söylerdi. Bize Hammad b. Mesade haber verdi. O da Yezid b. Ebu Ubeydden, şöyle dediğini rivayet etti: Necde el-Haruri ortaya çıkıp, zekatları toplayınca Selemeye, “Bunlardan uzaklaşsan daha iyi olmaz mı?” denilince, “Yemin ederim ki, ben ne onlardan uzaklaşır, ne de ona biat ederim.” dedi. Ravi dedi ki: Daha sonra o, (Seleme) zekatını onlara teslim etti. Bize Hammad b. Mesade haber verdi. O da Yezid b. Ebu Ubeydden şöyle dediğini rivayet etti: Seleme b. el-Ekva, zekat olarak verdiği malı, daha sonra satın almaktan hoşlanmazdı. Bize Hammad b. Mesade haber verdi. O Yezid b. Ebu Ubeydden, o da Seleme b. el-Ekvadan şunu rivayet etti: Seleme b. el-Ekva, çocuklarına “on dört” adlı oyunu oynamalarını yasaklar ve bu oyunun günah olduğunu söylerdi. Bize Hammad b. Mesade haber verdi. O Yezid b. Ebu Ubeydden, o da Seleme b. el-Ekvadan şunu rivayet etti: Kendisi abdest aldığında, başının önünü mesh etti, iki ayağını yıkadı ve (abdestten sonra) eliyle elbise ve bedenine su serpti. Bize Hammad b. Mesade haber verdi. O Yezid b. Ubeydden, o da Seleme b. el-Ekvadan şunu rivayet etti: Kendisi, su ile istinca ederdi. Bize Hammad b. Mesade haber verdi. O Yezid b. Ebu Ubeydden, o da Seleme b. el-Ekvadan şunu rivayet etti: Kendisi, Hays adlı yiyeceği yedikten sonra, namaz vakti geldiğinde abdest almadan namaza durdu. Bize Hammad b. Mesade haber verdi. O da Yezid b. Ebu Ubeydden şöyle dediğini rivayet etti: Haccac, Selemeyi bir hediyeyle ödüllendirdi. O da o hediyeyi kabul etti. Bize Musa b. Mesud Ebu Huzeyfe el-Nehdi el-Basri haber verdi; dedi ki: Bize İkrime b. Ammar haber verdi. O İyas b. Selemeden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik b. Mervan, bize hediyeler verilmesine ilişkin Medineden Kufeye mektup yazar, biz de gidip onları alırdık. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Muhammed b. el-Aclandan, o da Osman b. Ubeyd b. Ebu Rafiden şöyle dediğini rivayet etti: Seleme b. el-Ekvaın bıyıklarını, tıraş eder derecede kısalttığını gördüm. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdülaziz b. Ukbe anlattı. O da İyas b. Selemeden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Seleme b. el-Ekva, Medinede, 80 yaşındayken, 74 yılında vefat etmiştir. Bize Muhammed b. Ömer dedi ki: Seleme b. el-Ekva, Ebu Bekir, Ömer ve Osmandan rivayette bulunmuştur.

871. Ühban b. el-Ekva
Hişam b. Muhammed b. es-Saibin, Ühban b. el-Ekvaın çocuklarından olan Cafer b. Muhammed b. Ukbe b. Ühban b. el-Ekvadan yaptığı rivayete göre; Ühban “Mükellimüz-Zib”dir. (kurtla konuşan kişidir.) Osman b. Affan, Ukbe b. Ühban b. el-Ekvaı, Kelb, Belkayn ve Gassan kabilelerinin zekatını toplamak üzere memur olarak göndermişti. Hişam dedi ki: Cafer b. Muhammedin çocuklarından bazıları bana nesebi bu şekilde dayandırdılar. Muhammed b. el-Eşas ise, “Bunu, (nesebi) başkasına göre en iyi bilen benim.” der ve şöyle devam ederdi: Ukbe b. Ühban Mükellimüz-Zib b. Abbad b. Rebia b. Kab b. Ümeyye b. Yakaza b. Huzeyme b. Malik b. Selaman b. Eslem b. Efsa. Muhammed b. Ömer, “Mükellimüz-Zib Ühban b. Evs el-Eslemi” diyor ve nesebini daha da yukarıya götüremiyordu. Ühban, “Beni Eslem yurdu olan Beynde ikamet ederdi. Bir ara, davarlarını Harretülveberede otlatmaktayken, kurdun biri bir koyuna saldırdı. O da o koyunu kurdun elinden aldığında kurt, bir kenara çekilip kuyruğunun üzerine oturarak, “Yazıklar olsun sana! Allahın bana vermiş olduğu bir rızıktan beni niye engelledin?” dedi. Ühban el-Eslemi, iki elini birbirine çarparak, “Bundan daha acayip bir şey görmedim.” deyince kurt, Medineye işaret ederek, “Bundan daha acayibi, Resulallah , şu hurmalıkların arasındadır.” dedi. Bunun üzerine Ühban, davarını Medineye doğru sürdü ve Resulallahın  yanına gidip durumu anlatınca, Resulallah  buna hayret etti ve ikindi namazını kıldıktan sonra durumu arkadaşlarına da anlatmasını istedi. O da bu tavsiyeyi yerine getirdi. Bunun üzerine Resulallah  şöyle buyurdu: “Kurt, kıyametten önce vuku bulacak olan bazı alametleri doğrulamıştır.” Ravi dedi ki: Ühban, Müslüman olup, Resulallah  ile arkadaşlık yapmıştır. Kendisi, “Ebu Ukbe” olarak künyelendirilmiş idi. Daha sonra Kufeye yerleşerek Eslem mıntıkasında bir ev yaptırıp orada yaşamış ve Muaviye b. Ebu Süfyanın hilafeti ile Muğire b. Şubenin valiliği döneminde, orada vefat etmiştir.

872. Abdullah b. Ebu Hadred
Ebu Hadredin asıl adı, Selame b. Umeyr b. Ebu Selame b. Sad b. Müsab b. el-Haris b. Abs b. Hevazin b. Eslem b. Efsadır. Bazıları ise, “Ebu Hadredin adı Abdullahtır.” demişlerdir. Abdullah “Ebu Muhammed” şeklinde künyelendirilirdi. Resulallah  ile beraber bulunduğu ilk olay, Hudeybiye, sonra Hayber ve bunlardan sonraki savaşlardır. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Yahya b. Said haber verdi. O da Muhammed b. İbrahimden şunu rivayet etti: Ebu Hadred el-Eslemi, hanımının mihri konusunda Resulallahtan yardım talep etmiştir. Muhammed b. Ömer dedi ki: Bunda bir yanlışlık vardır. Hadis ise şöyledir: “İbn Ebu Hadred el-Eslemi, hanımının mihri konusunda Resulallahtan  yardım istediğinde, kendisine, “Onun mihri konusunda kaç dirheme anlaştın?” diye sordu. O da, “200 dirheme.” dedi. Bunun üzerine, “Eğer onu Buthandan almış olsaydınız artırmazdınız.” dedi. Abdullah b. Ebu Hadred, 81 yaşındayken, 71 yılında vefat etmiştir. O Ebu Bekir ve Ömer den hadis rivayet etmiştir.

873. Evs b. Hacer Ebu Temim el-Eslemi
Resulallahın  Medineye gelmesini müteakip Müslüman olmuştur. Uhud savaşı öncesi, kölesi Mesud b. Hüneydeyi yaya olarak el-Arctan Resulallaha  göndererek Kureyşlilerin, onun üzerine gelmekte olduklarını, onların sayılarını, teçhizat, at ve silah durumlarını ona bildiren zat, budur.

874. Mesud b. Hüneyde
Evs b. Hacer Ebu Temim el-Esleminin mevlasıdır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Eflah b. Said anlattı. O Büreyde b. Süfyan el-Eslemiden, o da Mesud b. Hüneydeden şöyle dediğini rivayet etti. Ayrıca baba Hişam b. asım el- Eslemi anlattı. O babasından, o da Mesud b. Hüneydeden şöyle dediğini rivayet etti: Ben, öğlen vakti el-Hazevat denilen yerde iken, o anda Ebu Bekirin, birilerine rehberlik yaparak çıkageldiğini görünce, kendisine selam verdim. Onun Ebu Temim ile bir dostluğu bulunduğundan, bana dedi ki: “Ebu Temime git ve benden ona selam söyle. Bana bir deve, bir miktar yol azığı ve bir de kılavuz göndersin.” Ben de efendimin yanına çıkarak Ebu Bekirin mesajını kendisine ilettim. O da bana, Ebu Bekire verilmek üzere, kendi ailesinden olan bir kadına ait ez-Zeyyal adındaki mahfe devesiyle bir kırba süt ve bir sa hurma verdi. Beni de kendisine kılavuz olarak gönderdi ve bana “Onun sana ihtiyacı kalmayıncaya kadar kendisine kılavuzluk yap!” dedi. Böylece onlara rehberlik yaparak, birlikte, Rekube denilen yere vardık. Orayı aştığımızda, namaz vakti gelmişti. Resulallah  namaza durdu. Ebu Bekir de onun sağ tarafında yer almıştı. O anda, kalbime İslam sevgisi girdi. Ben de Müslüman oldum ve onun diğer tarafına durdum. Bunun üzerine o, elini Ebu Bekirin göğsüne koyarak onu geri iteledi. (Resulallah) bizi böylece arkasında saf haline getirmiş oldu. Mesud dedi ki: Sehmoğullarından Büreyde b. el-Husaybtan başka, benden önce Müslüman olmuş birisini bilmiyorum. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Yezid anlattı. O el-Münzir b. Cehmden, o da Mesud b. Hüneydeden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah  ile Kubaya indiğimizde, Resulallahın  arkadaşlarının, Beytülmakdise doğru içinde namaz kıldıkları bir mescitlerinin olduğunu gördüm, Ebu Huzeyfenin mevlası Salim de, (bu mescitte) onlara namaz kıldırıyordu. Daha sonra Resulallah  da gelerek orada onlara namaz kıldırdı. Ben de kendisiyle birlikte Kubada kaldım. Böylece kendisiyle beraber beş vakit namaz kılabildim. Daha sonra kendisiyle vedalaşmaya geldiğimde, Resulallah  Ebu Bekire, “Ona bir şeyler ver!” dedi. O da bana yirmi dirhem verdiği gibi, ayrıca bana bir elbise de giydirdi. Ardından, efendime gelmek üzere geri döndüm. O sırada üzerimde, bir yolcu hüllesi bulunmaktaydı. Mahalleye artık bir Müslüman olarak gelmiştim. Efendim bana, “Acele etmişsin!” dedi. Ben de efendime, “Ben öyle bir söz işittim ki, ondan önce böyle güzel bir söz duymamıştım.” dedim. Efendim de bunun ardından Müslüman oldu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O da el-Haris b. Fudayldan şöyle dediğini rivayet etti: Bana İbn Mesud b. Hüneyde anlattı. O da babasından şunu rivayet etti: Kendisi Resulallah  ile beraber el-Müreysi gazvesine katıldığında, efendisinin kendisini azad etmesi üzerine, Resulallah , ona on deve verdi.

875. Eslemlilerin Mevlası Sad
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Ali b. Ebu Rafiin azadlısı olan Faid anlattı. O Abdullah b. Saddan, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah  el-Arc mevkiine geldiğinde ben de kendisinin kılavuzu olarak beraberinde bulunuyordum. Gide gide er-Rekubeye vardık. Ben, dağlar arasında yürürken, kayalıklara tutunarak ilerleyebiliyordum. Resulallah , el-Arca yakın el-Hazevata uğradığında, Ebu Bekir, burada Ebu Temime haber gönderince, o da ona bir miktar azık ile kılavuz olarak kölesi Mesudu gönderdi. Biz, beraberce yola çıktık ve el-Cescase denilen yere vardık. Burası Medineye bir konak (on iki mil) mesafede bulunmaktaydı. Resulallah  burada namaz kıldı. Resulallahın mescidi halen burada mevcuttur. Burada, arta kalan azığımızla öğlen yemeğini yedik. Önceki gün bir koyun kesmiş ve onu kavurma yapmıştık. Daha sonra Resulallah , “Amr b. Avf yurduna giden yolu kim bize göstermek ister?” dedi. Sad dedi ki: Ben, Resulallaha  rehberlik yaparak, birlikte, Sad b. Haysemenin evinde konakladık. Eslemlilerin mevlası Sad, Müslüman oldu ve Resulallah  ile arkadaşlık yaptı.

876. Rebia b. Kab el-Eslemi
İlk dönemlerde Müslüman olup Resulallah ile arkadaşlık yapmıştır. Kendisi, devamlı Resulallahın  yanında kalan, Ashab-ı Suffeden olan muhtaç bir kişi olup, Resulallaha  hizmet ederdi. Bize Amr b. el-Heysem haber verdi; dedi ki: Bize Hişam ed-Destüvai anlattı. O Yahya b. Ebu Kesirden, o Ebu Seleme b. Abdurrahmandan, o da Rebia b. Kab el-Eslemiden şöyle dediğini rivayet etti: Ben Resulallahın  kapısının önünde geceler ve onun abdest almasına yardımcı olurdum. Gecenin bir bölümünde, birbiri ardı sıra, “Semiallahu limen hamideh” sesleri ile “el-Hamdü lillahi Rabbil- alemin” seslerini duyardım. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize el-Haris b. Ubeyd anlattı; dedi ki: Bize Ebu İmran el-Cevni şunu anlattı: Nebi , Ebu Bekir ile Rebia el-Eslemi arasında bir arazi parçası paylaştırdı. Bu arazide, kökü Rebianın hissesinde, dalları da Ebu Bekirin hissesinde bulunan eğik bir hurma ağacı vardı. Ebu Bekir de Rebia da, “O (ağaç), benimdir.” dedi. Sonunda Ebu Bekir, onun üzerine yürüdü, ancak Rebia karşılık vermeye yeltenmedi. Durum, Rebianın kavmine ulaşınca toplanıp ona geldiler. Rebia onlara, “Sizden herhangi birinizi ona (Ebu Bekire) bir şey söyleyip de, onun kızmasına, dolayısıyla Resulallahın , dolayısıyla da Allahın kızmasına sebebiyet vermesinden sakındırırım.” dedi. Topluluk dağıldıktan sonra, Ebu Bekirin kızgınlığı dinince, “Ey Rebia! Onu bana ver.” dedi. O ise, “Sana vermem!” dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir, Nebiye  gitti. Rebia ise, ondan önce koşup Nebinin  yanına vararak, “Allahın ve Resulünün kızmasından Allaha sığınırım.” deyince, Resulallah, “Ne oldu?” diye sordu. Rebia da, olup bitenleri kendisine anlattı. Resulallah , durumu anlayınca, “Evet, kendisine verme!” dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir, yüzünü duvara çevirerek ağladı. Ravi dedi ki: “Böylece Nebi , ağacın kökü kime ait ise, dallarının da ona ait olacağına hükümetmiş oldu.” Muhammed b. Ömer dedi ki: Rebia b. Kab, Nebi  vefat edinceye kadar Medinede sürekli onun yanına gelip gider, kendisiyle beraber gazvelere katılırdı. Resulallahın  vefatından sonra Rebia, Eslem diyarından olan ve Medineye bir konak on iki mil mesafede bulunan Beyneye yerleşti. Rebia, el-Harre olayına kadar yaşadı. el-Harre olayı ise Yezid b. Muaviyenin hilafeti sırasında, 63 yılında meydana gelmişti.

877. Naciye b. Cündeb el-Eslemi
Eslemin bir kolu olan Sehmoğullarındandır. Kendisi, Resulallah  ile beraber Hudeybiyede bulunmuş; Resulallah , Hudeybiyeye doğru yola çıktığında kendisini, kurbanlığını Zülhuleyfeye götürmek üzere görevlendirmişti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ganim b. Ebu Ganim anlattı. O da Abdullah b. Niyardan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah, Naciye b. Cündeb el-Eslemiyi, kazaya kalan umresini eda etmek istediğinde, kurbanlığıyla ilgili olarak görevlendirdi. O da, yanında Eslem kabilesinden dört genç bulunduğu halde, kurbanlığı eş-Şecer denilen yerde otlatmak üzere önüne katarak sürüyordu. Muhammed b. Ömer dedi ki: İbn Cündeb Mekkenin fethinde bulundu. Resulallah  onu, Veda Haccı esnasında yine kurbanlığıyla ilgili olarak görevlendirdi. Naciye, Beni Selime yurduna yerleşmiş iken, Muaviye b. Ebu Süfyan döneminde Medinede vefat etmiştir.”

878. Naciye b. el-Acem el-Eslemi
Resulallah  ile beraber Hudeybiyede bulunmuştur. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana el-Heysem b. Vakıd anlattı. O Ata b. Ebu Mervandan, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Bana Resulallahın  arkadaşlarından on dört kişi, Naciye b. el-Acem, Hudeybiyede kuyuya okla inen kişi olduğunu, bundan sonra kuyunun kaynadığını, öyle ki, develer suya doyup kuyu etrafındaki çöküş yerlerine ayrıldıklarını anlattılar. Muhammed b. Ömer dedi ki: Bazıları okla kuyuya inen kişinin Naciye b. Cündeb olduğunu, bazıları ise el-Bera b. azib olduğunu söyler. Diğer bazılarına göre ise o kişi, Abbad b. Halid el-Gıfaridir. Onun Naciye b. el- Acem olduğuna dair birinci görüş daha sağlamdır. Resulallahın , Mekkenin fethi gününde, Eslem kabilesi için tayin etmiş olduğu iki sancaktan birisini Naciye b. el-Acem, diğerini de Büreyde b. el-Husaybtır. Naciye b. el-Acem, Muaviye b. Ebu Süfyan döneminde, arkasında çocuk bırakmadan Medinede vefat etmiştir.”

879. Hamza b. Amr el-Eslemi
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O Üsame b. Zeydden, o da Muhammed b. Hamzadan şunu rivayet etti: Hamza b. Amr, “Ebu Muhammed” olarak künyelendirilmiş olup, 61 yılında 71 yaşındayken vefat etmiştir. Ebu Bekir ve Ömerden de hadis rivayet etmiştir. Muhammed b. Ömer, Hamza b. Amrın şöyle dediğini söyledi: Biz Tebukteyken, münafıklar Resulallahın  dişi devesini geçitte ürküttüklerinde, üzerindeki bazı eşyalar düşmüştü. Hamza dedi ki: “Bu esnada (geceleyin) benim beş parmağım ışıldayarak onların ışıklarıyla, düşen kırbaç, çarşaf vb. eşyaları toplama imkanını buldum.” Hamza b. Amr, Kab b. Malike tövbesinin kabul edildiğini ve hakkında ayet nazil olduğunu müjdelediğinde, Kab da üzerindeki iki elbisesini çıkararak kendisine giydirdi. Kab dedi ki: “Allaha yemin olsun ki, ondan başka da bir şeyim yoktu. Bu nedenle Katadeden iki elbise borç aldım.”

880. Abdurrahman b. el-Eşyem el-Eslemi
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Seleme b. Verdan haber verdi; dedi ki: Ben, Abdurrahman b. el-Eşyem el-Eslemiyi Nebinin  arkadaşlarından birisi olarak, saçı ve sakalı ağarmış bir vaziyette gördüm.

881. Mihcen b. el-Edra el-Eslemi
O, Sehmoğullarından olup, Nebinin  kendisi hakkında, “Ok atın! Ben İbnül-Erda ile beraberim.” dediği kişidir. Medinede yaşamış olup, Muaviye b. Ebu Süfyan döneminde orada da vefat etmiştir.

882. Abdullah b. Vehb el-Eslemi
Resulallah  ile arkadaşlık yapıp, Resulallah  vefat ettiğinde Umanda bulunmaktaydı. Resulallahın  vefat haberi kendilerine ulaştığında, Hubeyb b. Zeyd el-Mazini ile birlikte Umandan Amr b. elasa gittiler. Bu sırada Müseylime el-Kezzab karşılarına çıktı. Oradaki topluluğun tümü kurtulmasına rağmen, Hubeyb b. Zeyd ile Abdullah b. Vehb yakalandılar. Müseylime onlara, “Benim Allahın Resulü olduğuma tanıklık eder misiniz?” diye sorduğunda, Hubeyb, ona tanıklık yapmaktan imtina edince onu öldürdü ve organlarını bir bir doğradı. Abdullah b. Vehb ise, kalbi iman ile dolu olarak, onun dediğini ikrar etti etmek zorunda kaldı. Bunun üzerine onu öldürmedi; ama hapsetti. Halid b. el-Velid komutasında Müslümanlar Yemameye inip Müseylime ile savaştıklarında, Abdullah b. Vehb kurtularak, Halid b. el-Velidin yanında bulunan Üsame b. Zeydin yanına gidip ona sığındı. Daha sonra Müslümanlarla birlikte Müseylime ve arkadaşlarına hamle yaparak onlarla şiddetli çarpışmalara girdi.

883. Harmele b. Amr el-Eslemi
O, Said b. el-Müseyyebten hadis rivayet eden Abdurrahman b. Harmelenin babasıdır. Bize Affan b. Müslim haber verdi. O Vüheybden, o Abdurrahmandan, o Yahya b. Hindden, o da Harmele b. Amrdan şöyle dediğini rivayet etti: Veda Haccı esnasında ben de haccettim. Bu sırada terkimde amcam Sinan b. Senne vardı. Arafatta vakfe yaptığımızda, Resulallahın  bir parmağını diğerinin üzerine koymuş olduğunu gördüğümde, amcama, “Resulallah  ne diyor?” dedim. Amcam dedi ki: “Cemreye küçük taşlar atın.” diyor.

884. Sinan b. Senne el-Eslemi
O, Said b. el-Müseyyebten hadis rivayet eden Abdurrahman b. Harmele el-Esleminin babası Harmele b. Amrın amcasıdır. Sinan b. Senne, Müslüman olup, Resulallah  ile arkadaşlık yapmıştır.

885. Amr b. Hamza b. Sinan el-Eslemi
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Hişam b. asım anlattı. O da el-Münzir b. Cehmden şunu rivayet etti: Amr b. Hamza b. Sinan, Hudeybiyede, Resulallah ile beraber hazır bulunmuştur. Medineye geldikten sonra Nebiden  izin isteyerek çöle gitmek isteyince Resulallah  kendisine izin vermiştir. Medineye bir konak mesafede bulunan ve Mekkeye giderken el-Mehacce yolu üzerinde bulunan ed-Dabuaya geldiğinde, orada parlak bir Arap kızıyla karşılaştı. Şeytana uyarak kendisi bekar olarak onunla zina etti. Daha sonra pişmanlık duyup Resulallaha  gelerek durumu anlattığında, Resulallah  kendisine had cezasının uygulanmasını emretti. Bu cezanın uygulanması için de bir adamı görevlendirip ona daha önce kullanılmış ve yumuşamış bir kırbaçla vasat bir şekilde had uygulanması talimatını verdi.

886. Haccac b. Amr el-Eslemi
Bu zat, Urve b. ez-Zübeyrin kendisinden rivayette bulunduğu Haccacın babasıdır. Haccac b. Haccac ise, Ebu Hüreyreden rivayette bulunmuştur. Bize İsmail b. İbrahim el-Esedi haber verdi. O el-Haccac b. Ebu Osmandan şöyle dediğini rivayet etti: Bana Yahya b. Ebu Kesir anlattı. Kendisine de, İbn Abbasın mevlası olan İkrime şunu anlattı: el-Haccac b. Amr, Resulallahtan  şöyle söylediğini duydu: “Kimin bir yeri kırılır veya sakatlanırsa, ihramdan çıkar ve üzerine bir hac daha yapması gerekir.” Dedi ki: Ben bu durumu İbn Abbas ile Ebu Hüreyreye bildirdiğimde, her ikisi de, “Doğru söylemiştir.” dediler. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize İbn Ebu Zib anlattı. O Urve b. ez-Zübeyri el-Haccac b. el-Haccacdan, o da babasından hadis rivayet ettiğini duyan birisinden söyle dediğini anlattı: Ey Allahın Resulü! Emmeden (sütkardeşliğinden) kaynaklanan vebali üzerimden ne kaldırabilir?” diye sordum, o da “Bir köle veya bir cariye azat etmek (kaldırır.)” dedi.

887. Amr b. Abdünühm el-Eslemi
Resulallah  ile beraber Hudeybiyeye gitti. O sırada Zatülhanzal adındaki tepeye giden yolda Resulallahın  kılavuzu idi. Resulallahın  emriyle önde gitmekteydi. O tepeye varınca, Resulallah kendisini orada durdurarak, “Nefsim kudret elinde olan Allaha yemin ederim ki, bu tepenin bu gecedeki misali, Allah Tealanın İsrailoğullarına, “Kapıdan secdeler ederek girin ve “hıtta” (bizi bağışla) deyin!” dediği kapının misali gibidir. Resulallah  sözlerine devamla, “Kim bu gece bu kapıdan geçerse, onun günahları bağışlanır.” dedi.

888. Zahir b. Esved b. Muhalla
Onun adı, Abdullah b. Kays b. Dibil -liderlik kendisine nispet edilir.- b. Enes b. Huzeyme b. Malik b. Selaman b. Efsadır. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O Meczee b. Zahir b. el-Esved el-Eslemiden, o da -eş-Şecerede hazır bulunanlardan olan- babasından şöyle dediğini rivayet etti: Ben, el-Cemrede ateş yakmaktayken Resulallahın çağrıcısı, şöyle seslendi: “Resulallah, eşek etini yemekten sizleri yasaklamaktadır!” Muhammed b. Ömer dedi ki: Müslümanlar Kufeye yerleştikleri sıralarda, Zahir de oraya yerleşti. Onun oğlu Meczee b. Zahir ise, Kufenin şerifi olup, Amr b. el-Hamıkın arkadaşlarından idi.

889. Hani b. Evs el-Eslemi
Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail b. Meczee anlattı. O de -eş-Şecerede hazır bulunanlardan birisi olan- Hani b. Evsten şunu rivayet etti: Kendisi, dizindeki rahatsızlıktan dolayı, secdeye vardığında, dizinin altına bir yastık koymaktaydı.

890. Ebu Mervan el-Eslemi
Adı, Muattib b. Amr olup, oğlu Ata b. Ebu Mervan kendisinden rivayette bulunmuş, insanlar da Ata b. Eb Mervandan rivayette bulunmuştur. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Ata b. Ebu Mervan haber verdi. O, babasından, o da dedesi Muattib b. Amr el-Eslemiden şöyle dediğini rivayet etti: Ben, Nebinin  yanında oturmaktayken Maiz b. Malik gelerek üç kere, “Zina ettim.” dediğinde, Resulallah  ondan yüz çevirdi. Dördüncü seferde yüzünü ona dönerek “Onunla birleştin mi?” diye sordu. O da, “Evet!” dedi. Resulallah , “Milin sürmelikte, ipin de kuyuda kaybolduğu gibi o, onda kayboluncaya kadar mı?” diye sordu. O da, “Evet!” dedi.

891. Beşir el-Eslemi
Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Kays b. er-Rebi anlattı; dedi ki: Bana Bişr b. Beşir el-Eslemi anlattı; dedi ki: “eş-Şecere” Ashabından olan babam bana şunu haber verdi: Resulallah , “Kim bu habis şecereden yerse, bizimle arkadaşlık yapmasın!” dedi. Humeyd b. Abdurrahman el-Himyeri yine bu Beşirden sema yoluyla, Yezid b. Muaviyee biat etme hususundaki uzun bir hadisi Davud el- Evdiden, o da Humeyd b. Abdurrahmandan rivayet ettiği gibi ile haya husundaki bir hadisi de Resulallahtan  rivayet etti.

892. el-Heysem b. Nasr b. Dehr el-Eslemi
Muhammed b. Ömer, ona İbn Zehr de diyordu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O Ömer b. Ukbe b. Ebu Ayşe el-Eslemiden, o el-Münzir b. Cehmden, o da el-Heysem b. Dehrden şöyle dediğini rivayet etti: Ben, Nebinin  perçemine ve çenesine yaklaşık otuz kadar ak düştüğünü gördüm.

893. el-Haris b. Hibal
O b. Rebia b. Dibildir. Nebi  ile arkadaşlık yapmış olup, Hişam b. Muhammedin rivayetine göre, Resulallah  ile beraber el-Hudeybiyede bulunmuştur. 894. Malik b. Cübeyr b. Hibal Malik b. Cübeyr b. Hibal b. Rebia b. Dibil. Nebi  ile arkadaşlık yapmış olup, Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbinin rivayetine göre, onunla beraber Hudeybiyede bulunmuştur.