"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Yemen kabilelerinden ezd b. El-gavstan olanlar

Ezd b. el-Gavs b. Nebt b. Malik b. Zeyd b. Kehlan b. Sebe b. Yeşcüb b. Yarub b. Kahtanın Huzaa kolundan olanlar. Bunlar Amr b. Rebia b. Harise b. Amr Müzeykıya b. amir Maüs-Sema b. Harise b. el-Gıtrif b. İmruülkays b. Salebe b. Mazin b. el-Ezdin çocukları olan Kab, Müleyh ve Adinin çocuklarıdır.

849. Büsr b. Süfyan
Büsr b. Süfyan b. Amr b. Uveymir b. Sırme b. Abdullah b. Kumeyr b. Hubşiyye b. Selul b. Kab. Kendi halkının ileri geleni olup Resulallah  kendisine mektup yazarak onu İslama davet etmiştir. O da, Hicri 6. yılın Şevval ayının son gecelerinde Resulallaha Müslüman olup, ona selam vererek ve onun ziyaretçisi olarak geldi. Kendisi ailesine dönmekteyken Resulallah ona, “Ey Büsr! Ayrılma ki, bizimle beraber gidesin. -Hudeybiye umresini kastederek- İnşaallah umreciyiz.” dedi. Bunun üzerine Büsr, Resulallahın yanında kaldı. Resulallah , kendisine birkaç kurbanlık satın almasını tavsiye etti. O da onları Resulallah için satın aldı. Derken Zülhuleyfeye geldiklerinde Resulallah, Büsr b. Süfyanı çağırarak kendi gözlemcisi olarak Mekkeye Kureyşlilerin yanına gönderdi ve kendisine, “Onların durumuyla ilgili bilgi topla, sonra da onları bana ilet!” dedi. Büsr önden Mekkeye giderek onların Resulallah  ile ilgili konuştuklarını dinledi. Gerek onlarla, gerekse de onların hazırlıklarıyla ilgili görmesi gereken her şeyi gördükten sonra Resulallaha dönerken, Usfanın arkasında, Hudeybiyenin ön tarafında yer alan Zatüleştat deresinde Resulallah ile karşılaştı ve onlarla ilgili bilgileri kendisine iletti. Büsr b. Süfyan, Resulallah  ile beraber Hudeybiye ve ondan sonraki savaşlarda bulundu. Mekkenin fethi gününde, Kaboğullarına ait üç sancaktan birisini taşımaktaydı. Daha sonra Resulallah  onu Kaboğullarının zekatını toplamak üzere göndermişti.

850. Züeyb b. Halhale
Züeyb b. Halhale b. Amr b. Küleyb b. Asram b. Abdullah b. Kumeyr b. Hubşiyye b. Selul b. Kab. O, Abdülmelik b. Mervanın mührüyle görevli olan Kabisa b. Züeybin babasıdır. Züeyb, Resulallah  ile beraber Mekkenin fethinde Müslüman olarak bulunmuş olup Kudeydde ikamet etmekteydi.

851. Hıraş b. Ümeyye
Hıraş b. Ümeyye b. Rebia b. el-Fadl b. Münkız b. Afif b. Küleyb b. Hubşiyye b. Selul b. Kab. “Ebu Nadle” olarak künyelendirilmiştir. O, el- Müreysi gazvesinde bulunmuştur. Ensar kendisini o gün öldürür korkusuyla el-Harisin kardeşi olan amir b. Ebu Dırara sığınan kişidir. O, o gün Ensardan olan bir adama ok atmıştı. Daha sonra Resulallah  ile beraber Hudeybiyede bulunmuştur. O, ilk defa Resulallahın , es- Saleb denilen devesine bindirerek Kureyşin eşrafına, “Biz sadece umre yapmak üzere geldik. Beraberimizde kurbanlıklar var. Biz Kabeyi tavaf edecek ve ihramdan çıkıp gideceğiz. Hiçbir şekilde savaşmak için gelmedik.” şeklindeki mesajını iletmek üzere gönderdiği kişidir. O da Mekkeye gelerek bu mesajı onlara iletince Resulallahın  devesini kestiler ve Hıraşı öldürmek istediler. Ancak orada bulunan kavminden olan bazı kişiler, buna engel olarak onu serbest bıraktılar. O da Resulallaha döner dönmez, karşılaşmış olduğu durumu Resulallah anlatarak, “Ey Allahın Resulü! Onlara benden daha güçlü bir adamı gönder.” dedi. Resulallah da Ömeri göndermek üzere çağırdı. Ömer, “Ey Allahın Resulü! Kureyşin bana düşmanlıklarını biliyorsun. Orada Adioğullarından beni koruyacak kimse de kalmamıştır. Yine de dilersen, ben onların arasına gireyim.” dedi. Resulallah henüz bir şey söylemeden, Ömer, “Ben sana Mekkede benden daha güçlü, aşireti de benimkinden daha çok ve daha çok koruyucu olan birisini göstereyim ki, o da Osman b. Affandır.” dedi. Resulallah  Osmanı çağırarak kendisini Mekkeye gönderdi. Hıraş b. Ümeyye, Resulallahın saçlarını Hudeybiyede ve Cirane umresinde tıraş eden kişidir. Hıraş, Resulallah vefat edinceye kadar kendisiyle beraber gazalara katıldı. Kendisi Medinede ikamet etmiş olup Medinenin Sukud-Deccac mahallesinde bir evi vardı. Muaviye b. Ebu Süfyanın hilafeti döneminde vefat etti. Bütün bunları bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O Hizam b. Hişam b. Halid el-Kabiden, o da babasından ve başkasından rivayet etti. 852. Büdeyl b. Ümmü Asram O, Büdeyl b. Seleme b. Halef b. Amr b. Ehab b. Mıkbas b. Habter b. Adi b. Selul b. Kabdır. O, annesiyle bilinmektedir ki, o da Ümmü Asram bt. el-Echam b. Dindine b. Amr Sad b. Kab b. Rebia b. Huzaadır. Onun da annesi, Hayye bt. Abdümenaf b. Kusaydır. Büdeyl, ilk Müslümanlardan olup, Resulallah , Mekkenin fethi için seferber olmalarını isteyerek, kendisini Büsr b. Süfyan ile beraber Kaboğullarına gönderdi.

853. İmran b. el-Husayn
İmran b. el-Husayn b. Ubeyd b. Halef b. Abdünühm b. Hureybe b. Cehme b. Gadire b. Hubşiyye b. Kab b. Amr. Ebu Nüceyd olarak künyelendirilmiştir. Kendisi, babası ve kız kardeşi ilk Müslümanlardandır. Resulallah  ile beraber birçok gazveye katılmıştır. Sürekli kendi kavminin memleketinde ikamet etmekteyken, daha sonra Basraya göç edip vefat edinceye kadar orada kalmıştır. Kendisinden sonra çocukları da orada kalmışlardır. Onun evladından olan Halid b. Talik b. Muhammed b. İmran b. el-Husayn, Basra kadılığı yapmıştır. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail anlattı. O Mansurdan, o Ribi b. Hıraştan, o İmran b. el-Husayndan, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Kendisi, Nebiye  gelerek ona, “Ey Muhammed! Abdülmuttalib, kavmine senden daha hayırlıydı. Çünkü o, onlara ciğer ve hörgüç yedirirdi; sen ise onları boğazlıyorsun.” dedi. Resulallah  da kendisine, Allahın dilediği şeyleri söyledi. O oradan ayrılmak istediğinde, “Ne söyleyeyim?” dedi. Resulallah  ona, “De ki: “Allahım, beni nefsimin şerrinden koru ve bana işlerimde doğru istikameti takip etme azmi ver!” dedi. O dönüp gittiğinde, henüz Müslüman olmamıştı. Daha sonra Müslüman olarak gelip, “Ey Allahın Resulü! Ben daha önce geldiğimde bana (bir şeyler) öğret dediğimde bana, Allahım, beni nefsimin şerrinden koru ve bana işlerimde istikameti takip etme azmini ver! dememi söyledin. Müslüman olduğum şu anda ne diyeyim?” diye sordu. Resulallah  kendisine “Allahım, beni nefsimin şerrinden koru ve bana işlerimde istikameti takip etme azmini ver. Allahım, gizli ve açıktan yaptığım, bilmeyerek veya bilerek yaptığım, farkına varıp, varmadığım her türlü günahlarımı ve hatalarımı bağışla!” de.” dedi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam anlattı; dedi ki: Bize Katade anlattı. O Mutarriften, o da İmran b. el-Husayndan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah  ile beraber Temettu haccı yaptık. O esnada hakkımızda Kuran ayetleri indi. Resulallah bize hiçbir şey yasaklamadı. Bir kişinin dilediği şekilde yaptığı duayı nesheden bir şey de olmadı. Bize Hafs b. Ömer el-Havdi haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Huşeyne Hacib b. Ömer anlattı. O el-Hakemden yani İbnül-Arecden, o da İmran b. Husayndan şöyle dediğini rivayet etti: Ben, Resulallaha  biat ettikten sonra, sağ elimle hiçbir zaman tenasül uzvuma dokunmadım. Bize Hafs b. Ömer el-Havdi haber verdi; dedi ki: Bize Huşeyne Hacib b. Ömer anlattı. O el-Hakemden yani İbnül-Arecden şöyle dediğini rivayet etti: Ubeydullah b. Ziyad, İmran b. Husaynı kadı tayin ettiğinde; iki kişi aralarında meydana gelen bir anlaşmazlığı kendisine ilettiler. Deliller, bunlardan birisinin aleyhinde sübuta erince birisinin haksız olduğu anlaşılınca, İmran b. el-Husayn, bu kişinin aleyhine karar verdi. Adam da, “Sen aleyhime karar verdin, ama meseleyi iyice araştırmadın; yemin olsun ki, bu karar batıldır.” dedi. İmran, “Yemin eder misin?” dedi. O da, “Kendisinden başka hiçbir ilahın olmadığı Allaha yemin ederim.” deyince İmran b. Husayn, hemen yerinden fırlayarak doğruca Ubeydullah b. Ziyadın yanına gidip; “Beni kadılıktan azlet!” dedi. Ubeydullah ise; “Sakin ol Ey Ebün-Nüceyd!” dedi. O da, “Hayır, kendisinden başka hiçbir ilahın olmadığı Allaha yemin ederim ki, Allaha kulluk ettiğim sürece iki kişi arasında hüküm vermeyeceğim!” dedi. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı; dedi ki: Bize Hişam anlattı. O da Muhammed b. Sirinden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahın  Basradan gelen arkadaşları arasında, İmran b. Husayndan üstün tuttuğu bir kişi yoktur. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı; dedi ki: Bana Katade haber verdi; dedi ki: Ben Mutarrifin şöyle dediğini işittim: İmran b. Husayn ile birlikte, Kufeden çıkarak Basraya gittik. Bu esnada her gün mutlaka bir şiir söyler ve şöyle derdi: Sizin için yalana karşı kinayelerde, bir alternatif vardır. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Ebu Abdullah anlattı. O da Katadeden şöyle dediğini rivayet etti: Bana İmran b. Husaynın şöyle dediği ulaştı: “Keşke rüzgarların savurduğu bir kül olsaydım!” Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Neame el-Adevi anlattı; dedi ki: Bize Humeyd b. Hilal anlattı. O Huceyr b. er-Rebiden şunu rivayet etti: İmran b. Husaynın, kendisini ikindi vakti Adioğullarına göndererek, “Onlara git, mümkün mertebe herkesi, Mescidde topla ve ayağa kalkarak kendilerine şunları söyle! Beni size, Resulallahın  arkadaşı olan İmran b. Husayn gönderdi. Sizlere selam söylemekte ve sizin için rahmet dilemektedir. O, benim sizlere öğüt verici olduğumu bildirmekte ve kendisinden başka hiç bir ilahın olmadığı Allaha yemin ederek; isabet etsin, etmesin karşı karşıya gelerek, birbirine ok atan iki (Müslüman) gruptan biri olmaktansa, dağ başında, ölünceye kadar yavrulu keçilerini otlatan kıvırcık saçlı Habeşli bir köle olmanın kendisi için daha sevimli olduğunu söylemektedir. O halde, anam, babam size feda olsun, durun, yapmayın! de.” dedi. Ravi dedi ki: Ben bunları söyleyince, insanlar, başlarını kaldırarak, “Bizi rahat bırak delikanlı! Yemin ederiz ki, biz Resulallahın  geride bıraktığı eşini hiçbir şekilde yalnız bırakacak değiliz!” dediler. Ertesi gün, Cemel olayında, Ayşenin etrafındaki insanlardan yetmiş hafız, diğer bir rivayete göre ise, hafız olan ve olmayanlarla birlikte yetmiş kişi öldürüldü. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Vüheyb b. Halid anlattı; dedi ki: Bize Eyyub anlattı. O Humeyd b. Hilalden, o da Ebu Katadeden şöyle dediğini rivayet etti: İmran b. Husayn bana, “Müslümanlar arasında fitnenin çıktığı sırada, Mescidine git!” dedi. “Ya bana Mescidde saldırılırsa?” dedim. “O zaman evine git!” dedi. “Peki, ya evimde de bana saldırılırsa?” diye sorduğumda, İmran b. Husayn, “Eğer ben evimdeyken de birisi canıma ve malıma kastederek bana saldırırsa, o zaman kesinlikle onun katlinin bana helal olduğunu anlarım.” dedi. Bize Hafs b. Ömer el-Havdi haber verdi; dedi ki: Bize Yezid b. İbrahim anlattı; dedi ki: Muhammedin yani İbn Sirinin şöyle dediğini duydum: İmran b. Husaynın karnı, otuz yıl kadar su topladı şişti, her defasında kendisine dağlanması önerildiğinde, onu reddederdi. Ancak vefatından iki yıl önce dağlanmayı kabul etti. Bize Halil b. Ömer el-Abdi el-Basri haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı; dedi ki: Bize Katade şunları anlattı: Melekler, İmran b. Husayn ile dağlanıncaya kadar musafaha ederlerdi; dağlanınca da kendisinden uzak durdular. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Sabitden, o Mutarriften, o da İmran b. Husayndan şöyle dediğini rivayet etti: Biz dağlandık, (dağlamacıyı kastederek) ancak ne bizi iflah etti, ne de bizi kurtardı. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı; dedi ki: Amr b. el-Haccac, Hişam b. Hassanın, el-Hasandan rivayet ederek, İmran b. Husaynın şöyle dediğini duyduğunu söyledi: “Biz dağlandık ama ne iflah olabildik, ne de başarılı olabildik.” Ravi dedi ki: Amr, Hişama itiraz ederek onun şöyle dediğini söyledi: “(Dağlamayı yapan kadınlar) iflah olmasınlar ve başarılı olmasınlar!” Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi; dedi ki: Bize İmran b. Hudayr haber verdi. O da Lahik b. Ubeydden şöyle dediğini rivayet etti: İmran b. Husayn, insanları, dağlanmaktan nehyederdi. Kendisi hastalanıp dağlanmak durumunda kalınca da, yüksek sesle şöyle derdi: “Ben öyle bir ateşle dağlandım ki, beni ne acılardan kurtarabildi, ne de hastalıktan iyileştirebildi.” Bize Vehb b. Cerir b. Hazim haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı; dedi ki: Humeyd b. Hilalin, el-Mutarriften rivayet ederek şöyle dediğini işittim: İmran b. Husayn, bana dedi ki: Bana (melekler tarafından) selam verildiğini, ancak dağlandıktan sonra bu selamlamanın kesildiğini hissettin mi? Ben de kendisine, “Bu selamlama senin başucundan mı, yoksa ayaklarının dibinden mi yapılırdı?” diye sorduğumda, “Hayır, başucumdan (selamlama) yapılırdı.” dedi. Kendisine, “Bu durumun, geri gelmeden öleceğini sanmıyorum.” dedim. Aradan bir zaman geçince bana, “Yeniden selamlandığımı hissettin mi?” dedi. Ravi dedi ki: Çok geçmeden İmran b. Husayn vefat etti. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize İsmail b. Müslim el- Abdi anlattı; dedi ki: Bize Muhammed b. Vasi anlattı. O da Mutarrif b. Abdullah b. eş-Şihhirden şöyle dediğini rivayet etti: İmran b. Husayn bana dedi ki: Meleklerin selamlamasını kastederek, benden kesilen, yeniden bana döndü, ancak bunu kimseye söyleme! Bize Abdülvehhab b. Ata el-Icli haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Ebu Arube haber verdi. O Katadeden, o da Mutarriften onun şöyle dediğini rivayet etti: İmran b. Husayn, hastalığında beni çağırdı. Yanına gittiğimde bana şunu söyledi: “Melekler bana selam vermektedir. Yaşadığım sürece bunu saklı tut. Ben öldükten sonra ise; istediğin gibi anlatabilirsin.” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı. O da Mutarriften şöyle dediğini rivayet etti: “Ateş izi üzerimden gidinceye kadar selamı kaybettim.” Ravi dedi ki: “Ben kendisine, Selamı ne taraftan duyuyorsun? dedim.” O da, “Evin çevresinden.” dedi. Ben kendisine, “Eğer selam başucundan verilseydi, ecelin yaklaşmış anlamına gelirdi.” dedim. Daha sonra başucundan selamı duymaya başlayınca kendisine, “Ben bunu kendi görüşüm olarak söylemiştim.” dedim. Ravi dedi ki: “Bu durum, gerçekten onun ecelinin yaklaştığına tevafuk etti.” Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Ebu Arube anlattı; dedi ki: Bize Katade, Mutarrif b. Abdullah b. eşŞ ihhirden şöyle dediğini rivayet etti: İmran b. Husayn ölüm döşeğindeyken veya vefatı öncesi acılarını çekerken, beni çağırdı. Yanına gittiğimde şunları söyledi: “Ben sana bazı şeyler söyleyeceğim, onlardan yararlanmanı Allahtan umarım. Eğer yaşarsam bu söylediklerimi saklı tut! Eğer vefat edersem, istediğin gibi anlat! Durum şu ki, bana (melekler tarafından) selam verilmiştir. Şunu da bil ki, Allahın Nebisi  hac ile umreyi bir arada eda etti. Ancak bu durumla ilgili bir ayet inmediği gibi, Nebi  de bunu yasaklamadı, (bu nedenle) kişi, dilediğini yapmada serbesttir. dedi.” Bize Vehb b. Cerir b. Hazim haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı; dedi ki: Ben, Humeyd b. Hilalin, Mutarriften rivayet ederek şöyle dediğini işittim: Ben İmran b. Husayna, “Görmekte olduğum bu halinden başka, beni ziyaretinden engelleyen bir neden yoktur.” dedim. O da bana dedi ki: “Öyle yapma! (öyle deme!) Bana onun (hastalığın) en sevimli olanı, Allaha da en sevimli olanıdır.” dedi. Bize Amr b. asım el-Kilabi ve Abdülvehhab b. Ata el-Icli haber verdiler; dediler ki: Bize Ebül-Eşheb anlattı. O da el-Hasandan şunu rivayet etti: İmran b. Husayn, ağrılarından çok şikayetçi olunca, ziyaretine gelenler, kendisine acıyorlardı. Bazı ziyaretçileri kendisine, “Sırf senin bu durumundan (çektiğin acılara dayanamadığımızdan) ötürü, yanına gelemiyoruz.” dediler. O da, “Öyleme yapma! Yemin ederim ki, onun (hastalık acılarının) bana en sevimlisi, Allaha da en sevimli olanıdır.” dedi. Bize Müslim b. İbrahim ve Ubeydullah b. Muhammed b. Hafs b. el- Kureşi et-Teymi haber verdiler; dediler ki: Bize Hafs b. en-Nadr es- Sülemi anlattı; dedi ki: Bana annem anlattı. O da kendi annesinden (ki o da, İmran b. Husaynın kızıdır) şunu rivayet etti: İmran b. Husayn vefat edeceği sırada şöyle dedi: “Öldüğüm zaman, beni sarığımla tabutuma iyice bağlayın. (Beni defnettikten sonra) döndüğünüzde de, bir hayvan keserek gelen misafirlere yemek verin!” dedi. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı; dedi ki: Bize (Kureyşli bir adam olan) el-Fadl b. Fedale anlattı. O da Ebu Reca el-Utarididen şöyle dediğini rivayet etti: Bir gün, İmran b. Husayn, ne daha önce, ne de daha sonra üzerinde görmediğimiz ipekli bir şal ile yanımıza çıkageldi ve dedi ki: “Resulallah , Allah, bir kuluna bir nimet verdiği zaman, o nimetinin eserini o kulunun üzerinde görmekten hoşlanır. dedi.” Bize Affan b. Müslim ve el-Mualla b. el-Esed haber verdiler; dediler ki:, Bize Abdurrahman b. Uryan anlattı; dedi ki: Ebu İmran el-Cevni bize, İmran b. Husayn üzerinde ipekli bir şal gördüğünü anlattı. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı. O da Katadeden: İmran b. Husaynın ipekli elbise giydiğini rivayet etti. Bize Muhammed b. Ubeyd et-Tanafesi haber verdi; dedi ki: Bize el- Ameş anlattı. O Hilal b. Yesaftan şöyle dediğini rivayet etti: Ben Basraya giderek Camiye girdim. Orada saç ve sakalı beyaz, yaşlı bir adamın bir sütuna yaslanarak bir meclis halkasına bir şeyler anlattığını gördüm. Bu adamın kim olduğunu sorduğumda, onun İmran b. Husayn olduğunu söylediler. Muhammed b. Ömer ile diğer bazıları dediler ki: İmran b. Husayn, Ebu Bekir ile Osmandan hadis rivayet etmiş ve Ziyad b. Ebu Süfyandan bir sene önce Basrada vefat etmiştir. Ziyad ise Muaviye b. Ebu Süfyan döneminde, 53 yılında vefat etmiştir.

854. Eksüm b. Ebül-Cevn
Eksüm b. Ebül-Cevn -O Abdüluzzadır.- b. Münkız b. Rebia b. Asram b. Dubeyn b. Haram b. Hubşiyye b. Kab b. Amr. O, Resulallahın  kendisi hakkında, “Deccal bana gösterildi. Onun kıvırcık saçlı bir adam olduğunu gördüm. Gördüğüm kimseler arasında ise, ona en çok benzeyen kişi de, Eksüm b. Ebül-Cevndir.” dediği kişidir. Bunun üzerine Eksüm, “Ey Allahın Resulü! Ona benzememin bana bir zararı var mıdır?” diye sorduğunda, Resulallah, “Hayır, sen Müslümansın, o ise kafirdir.” dedi.

855. Süleyman b. Surad b. el-Cevn
Süleyman b. Surad b. el-Cevn b. Ebül-Cevn -O Abdüluzzadır.- b. Münkız b. Rebia b. Asram b. Dubeyn b. Haram b. Hubşiyye b. Kab b. Amr. Kendisi, “Ebu Mutarrif” künyesiyle anılırdı. Müslüman olup Resulallah  ile arkadaşlık yapmıştır. Onun asıl adı Yesar idi. Müslüman olunca Resulallah  ona Süleyman adını vermiştir. Süleyman ileri yaşta olup kendi toplumu içinde itibarlı bir kişiydi. Nebi  vefat edince, Medineden Kufeye göç etmiş ve Müslümanların oraya yerleştikleri sırada o da oraya yerleşmiştir. Ali b. Ebu Talib ile beraber Cemel ve Sıffin olaylarında bulunmuştur. Süleyman da Hüseyin b. Aliye (r) mektup yazarak onun Kufeye gelmesini isteyenlerdendi. Ancak Hüseyin (r) Kufeye gelince, kendisinden uzak durmuş ve kendisiyle beraber savaşa katılmamıştır. Kendisi çok şüpheci olmakla beraber iyi bir kavrayış yeteneğine sahipti. Hüseyin (r) şehit edilince kendisiyle beraber başta el- Müseyyeb b. Necebe el-Fezari olmak üzere Müslümanları yardımsız bırakıp Hüseyin ile beraber savaşmayanların tümü pişmanlık duyarak, “Bu yaptığımızdan (yanlışlıktan) çıkış yolu nedir ve nasıl tövbe edebiliriz?” dediler. Daha sonra, 65 yılının Rebiülahir ayının sonuna doğru enNuhaylede toplanarak Süleyman b. Suradı başlarına komutan atadıktan sonra, “Şama gidip Hüseyinin (r) kanını dava edelim!” dediler. Böylece bu kişiler, et-Tevvabun (tövbekarlar) olarak isimlendirildiler. Bunların sayıları 4.000 olup, Karkisiyanın bir nahiyesi olan Aynülverdeye geldiklerinde, başlarında el-Husayn b. Nümeyrin bulunduğu 20.000 kişilik bir Şam kuvvetiyle karşılaşarak onlarla savaşa tutuştular. Bu arada Süleyman b. Surad ileri atılarak meydan okudu. Ancak Yezid b. el-Husayn b. Nümeyr, attığı bir okla onu öldürdü. Ravi dedi ki: Kabenin Rabbine yemin olsun ki, onun arkadaşlarının tümüne yakını öldürüldüğünde onların arasından ben kurtuldum. Geriye kalan birkaç kişi ise Kufeye döndü. Süleyman b. Surad ile el-Müseyyeb b. Necebenin başları, Edhem b. Muhriz el-Bahili tarafından Mervan b. el-Hakeme götürüldü. Süleyman b. Surad, öldürüldüğü zaman doksan üç yaşındaydı.

856. Halid el-Eşar b. Huleyf
Halid el-Eşar b. Huleyf b. Münkız b. Rebia b. Asram b. Dubeyn b. Haram b. Hubşiyye b. Kab b. Amr. Hizam b. Hişam b. Halid el-Kabinin dedesi olup, Muhammed b. Ömerin, Abdullah b. Mesleme b. Kanab ve Ebün-Nadr Haşim b.el- Kasımın kendisinden rivayette bulunduğu kişidir. Hizam, Kudeydde konaklardı. Halid el-Eşar, Mekkenin fethinden önce Müslüman olarak Resulallah  ile beraber Mekkenin fethinde bulunmuştur; ancak kendisiyle Kürz b. Cabir, Resulallahın  gittiği yolun dışında Mekkeye girmek istediklerinde, yollarını şaşırmışlardı. Bu sırada karşılaştıkları bir müşrik süvari grubu tarafından ikisi de öldürülerek şehit edilmişlerdir. Halid el-Eşarı öldüren kişi ise, İbnü Ebül-Ecda el- Cümahi idi. Hişam b. Muhammed b. es-Saib ise, onun, Hubeyş b. Halid el- Eşar olduğunu söylemiştir.

857. Amr b. Salim b. Hasire
Amr b. Salim b. Hasire b. Salim. Beni Müleyh b. Amr b. Rebiadandır. Kendisi şair olup Resulallah  Hudeybiyeye geldiğinde, Amr b. Salim kendisine bir miktar koyun ve kesimlik bir deve hediye ettiğinde, Resulallah, “Allah Amrı mübarek kılsın!” buyurmuştur. O gün Amr ile Büdeyl b. Verka Resulallaha  gelerek Kureyşin o günkü durumunu kendisine haber vermişlerdi. Amr, Mekkenin fethi gününde, Resulallahın  Beni Kab kabilesi için belirlediği üç sancaktan birisini taşımıştı. O sırada şunları söylemekteydi: Allahım ben, Muhammed ile ilgili olarak şiir okuyorum, O, babamızın ve onun da babasının (dedemizin) kadim dostudur.

858. Büdeyl b. Verka b. Abdüluzza
Büdeyl b. Verka b. Abdüluzza b. Rebia b. Cürey b. amir b. Mazin b. Adi b. Amr b. Rebia. Resulallah , kendisine ile Büsr b. Süfyana mektup yazarak kendilerini İslama davet etmiştir. Onun oğlu Nafi b. Büdeyl ise, babasından önce Müslüman olmuştu. Nafi Birü Maune olayında Müslümanlarla beraber bulunmuş ve orada şehit edilmiştir. Onun (diğer) oğlu Abdullah b. Büdeyl ise, Ali b. Ebu Talibin yanında Sıffin olayında hazır bulunmuş ve orada şehit edilmiştir. Büdeyl b. Verka Resulallah  ile beraber, Huneynden el-Ciraneye kadar (olan bölgede kalan) Hevazin kabilesinin esir edildiği olayda bulunmuştur. Daha sonra Resulallah  onu buraya yönetici olarak tayin etmiştir. Resulallah, Tebuke çıkmak istediği sırada, kendisiyle birlikte Amr b. Salim ile Büsr b. Süfyanı Beni Kaba göndererek düşmanlarına karşı seferber olmalarını istemiştir. Bunun üzerine onların tümü, Resulallah  ile beraber Tebukte hazır bulundular. Büdeyl b. Verka aynı zamanda Resulallah ile beraber Veda Haccında da bulunmuştur. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail anlattı. O Cabirden, o Muhammed b. Aliden, o da Büdeyl b. Verkadan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah , “Yeme içme günleri olmaları hasebiyle Teşrik günlerinde, “Oruç tutmayın!” diye halka duyuru yapmamı emretti.”

859. Ebu Şüreyh el-Kabi
Onun adı, Huveylid b. Amr b. Sahr b. Abdüluzza b. Muaviye b. el- Muhteriş b. Amr b. Zemman b. Adi b. Amr b. Rebiadır. Kendisi, Mekkenin fethinden önce Müslüman olup, Mekkenin fethi gününde, Huzaa kabilesinden olan Kaboğulları için Resulallahın  belirlediği üç sancaktan birini taşımıştır. Ebu Şüreyh Medinede 68 yılında vefat etmiş olup, Resulallahtan  birçok hadis rivayet etmiştir.

860. Temim b. Esed b. Abdüluzza
Temim b. Esed b. Abdüluzza b. Cavene b. Amr b. ed-Darb b. Rizah b. Amr b. Sad b. Kab b. Amr. Mekkenin fethinden önce Müslüman olup, Resulallah  ile arkadaşlık yapmıştır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Cafer anlattı; dedi ki: Bize Abdullah b. Osman b. Huseym anlattı. O Ebüt-Tufeylden, o da İbn Abbastan şunu rivayet etmiştir: Resulallah  Fetih yılında Temim b. Esed el-Huzaiyi göndererek ona Hareme giden yol işaretlerini yenilemesini emretmiş, o da bunları yenilemiştir.

861. Alkame b. el-Fağva b. Ubeyd
Alkame b. el-Fağva b. Ubeyd b. Amr b. Zemman b. Adi b. Amr b. Rebia. İlk Müslümanlardan olup, İbn Şürahbilin kuyuları (Bu kuyular ise, “Zu Huşub” mevkii ile Medine arasında bulunmaktadır.) çevresinde ikamet ederdi. Sık sık Medineye gelir giderdi. Resulallahın  Tebuk seferi esnasındaki kılavuzu idi.

862. Kardeşi Amr b. el-Fağva
Bize Nuh b. Yezid haber verdi; dedi ki: Bize İbrahim b. Sad haber verdi; dedi ki: Bana İbn İshak anlattı. O İsa b. Mamerden, o Abdullah b. Amr b. el-Fağva el-Huzaiden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah Mekkenin fethinden sonra beni çağırarak, Kureyş arasında taksim edilmek üzere bir malı benimle Ebu Süfyana göndermek istedi. Bana da, “Kendine bir yol arkadaşı bulmaya çalış!” dedi. Ravi dedi ki: O sırada Amr b. Ümeyye ed-Damri bana gelerek, “Senin şehir dışına çıkmak istediğini ve bunun için de kendine bir yol arkadaşı aradığını haber aldım.” dedi. Ben de, “Evet!” dedim. O da, “İşte ben sana arkadaşlık yapabilirim.” dedi. Ravi dedi ki: (Resulallahın, daha önce, “Bir arkadaş bulduğun takdirde bana bildir!” demesi üzerine) “Resulallaha  giderek, “Kendime bir yol arkadaşı buldum.” dedim. Resulallah, “Arkadaşın kimdir?” diye sordu. Ben de, “Amr b. Ümeyye ed-Damridir.” dedim. Resulallah, “Onun kendi halkının bulunduğu beldeye indiğin zaman, ondan sakın! Zira Kardeşin el-Bekriye güvenme! denilmiştir.” Ravi dedi ki: “Biz çıkıp el-Ebva köyüne gelince, arkadaşım (Amr b. Ümeyye ed-Damri), “Benim, Veddandaki akrabalarımın yanında biraz işim var, dönünceye kadar beni biraz bekler misin?” dedi. Ben de “Uğurlar olsun!” dedim. Arkasını dönüp gidince ben de Resulallahın  dediklerini hatırlayarak devemi koşturdum, daha sonra onu bırakarak oradan ayrıldım. el-Asafir denilen yere gelince, bir de baktım ki, orada bir grup insan arasında arkadan süratle bana ulaşmaya çalışıyor. Ravi dedi ki: Ben de devemi daha süratle koşturarak onu geride bıraktım. Benim kendilerini geride bıraktığımı görünce, onlar vazgeçerek geri döndüler. Kendisi de yanıma gelerek, “Benim akrabalarıma gitmeye bir ihtiyacım vardı da…” dedi. Ben de, “Tamam!” dedim. Daha sonra beraberce Mekkeye giderek malı Ebu Süfyana teslim ettik.

863. Abdullah b. Akram el-Huzai
Bize Veki b. el-Cerrah, el-Fadl b. Dükeyn ve Abdullah b. Mesleme b. Kaneb el-Harisi haber verdiler. Onlar Davud b. Kays el-Ferradan, o Ubeydullah b. Abdullah b. Akramdan, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Babamla beraber en-Nemire ovasındayken, bize bir kervan uğradı. Onlar, yol kıyısında develerini ıhlayınca babam bana, “Yavrucuğum, ben bu insanlara gidip, onların durumunu sorup, (öğreninceye) kadar temkinli ol!” dedi. Kendisi çıkıp onlara yaklaşınca ben de yaklaştım. Bir de baktım ki, Resulallah  orada. Derken namaz vakti gelip namaza durunca, ben de kendisiyle beraber namaz kıldım. Resulallah secdeye vardığında, onun koltuk altı beyazlıklarını görür gibiydim.

864. Ebu Las el-Huzai
Bize Muhammed b. Ubeyd et-Tanafisii haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. İshak anlattı. O Muhammed b. İbrahimden, o Ömer b. el-Hakem b. Sevbandan, o da Ebu Las el-Huzaiden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah, Hacca gitmek üzere bizi zekat develerinden sert başlı develere bindirdi. Biz, “Ey Allahın Resulü! Bizi bu develere bindirmenin manasını anlayamadık.” dedik. Resulallah , “Hiçbir deve yoktur ki, onun zirvesinde bir şeytan bulunmasın. Size anlattığım şekilde onlara bindiğinizde, Allahın adını anın! Sonra onları emrinize alın. Böylece sizi onlara bindiren, sadece Allah olur.” dedi.