"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Beni eşca b. Reys b. Gatafan b. Sad b. Kays b. Aylan b. Mudardan olanlar

832. Nuaym b. Mesud b. amir
Nuaym b. Mesud b. amir b. Üneyf b. Salebe b. Kunfüz b. Halave b. Sübey b. Bekir b. Eşca. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. asım el-Eşcai anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Nuaym b. Mesud dedi ki: Ben, Beni Kurayzadan Kab b. Esedin yanına gider onlarda; günlerce orada kalır, içtiklerinden içer, yediklerinden yerdim. Sonra (döneceğim sırada da) bineğime kaldıracağı kadar hurma yüklerlerdi. Onu aileme götürürdüm. Hendek savaşında ahzab, Resulallahın  üzerine yürüyünce, ben ve kavmim, kendi dinimiz üzere idik. Resulallah da bu durumumu biliyordu. O sırada Allah İslam sevgisini kalbime koydu. Ancak bunu (bir süre) gönlümde saklı tuttum. Akşam ile yatsı arası Resulallaha  gittim. O sırada kendisini namaz kılarken buldum. Beni görünce oturup, “Seni buraya getiren nedir? Ey Nuaym!” dedi. Ben de, “Seni tasdik etmek ve getirdiğin Kitabın hak olduğuna tanıklık yapmak için geldim. Artık bana istediğin her şeyi emredebilirsin her zaman emrindeyim ey Allahın Resulü!” dedim. Bunun üzerine, “Bu insanları bizden uzaklaştırabilirsen uzaklaştır.” dedi. Ben de, “Ey Allahın Resulü! Yaparım. Ancak istediğimi söyleyebilir miyim?” dedim. O da, “Ne dersen de, serbestsin.” dedi. Bunun üzerine Beni Kurayzaya giderek onlara; “Size söyleyeceklerimi sakın kimseye anlatmayın ve çok gizli tutun!” dedim. Onlar da öyle yapacaklarına söz verince, “Kureyş ile Gatafan kabilesi, Muhammed  ile savaşmaktan vazgeçmek üzereler. Fırsat bulurlarsa, değerlendirecekler; değilse, memleketlerine geri dönecekler. Bu nedenle onlardan birisini rehine almadan onlarla beraber savaşmayın.” dedi. Onlar, “Bizim için önemli olan bir görüşe ve faydamıza olacak önemli bir öğüte işaret ettin.” dediler. Sonra Ebu Süfyan b. Harbın yanına giderek ona şunları söyledi: “Sana bir öğüt vermeye geldim. Sakın kimseye söyleme!” O da, “Öyle yaparım.” dedi. Bunun üzerine, “Biliyor musun? Beni Kurayza, kendileriyle Muhammed arasında yaptıklarına pişman olmuşlar, bu nedenle ona müracaat ederek, aralarını düzeltmek istiyorlar. Ben yanlarındayken ona elçi gönderip, biz Kureyş ile Gatafanın eşrafından, yetmiş kişi alarak onların boynunu vurmak üzere sana teslim edeceğiz. Kureyş ile Gatafanı senden uzaklaştırıncaya kadar, sen de kırdığın kanadımız olan Beni en-Nadiri, yurtlarına geri gönderinceye kadar onlara karşı seninle beraber olacağız.” dediler. Bu nedenle sizden herhangi birilerini rehin almak isterlerse sakın onlara kimseyi teslim etmeyin ve onlardan sakının!” dedi. Sonra Beni Gatafana giderek, Kureyşe söylediklerini onlara da söyledi. Onlardan bazıları da onu tasdik ettiler. Bunun üzerine Beni Kurayza, Kureyşe haber göndererek, “Bizde kalmak üzere, sizden bazı kişileri rehin bırakmadan, Muhammede karşı sizinle savaşmayız. Biz, açık vermenizden ve bizi Muhammed ile baş başa bırakmanızdan endişe ediyoruz.” dediler. Bunun üzerine Ebu Süfyan, “İşte Ebu Nuaym da böyle söylemişti.” dedi. Kureyşe haber yolladıkları gibi, Beni Gatafana da aynı şeklide haber yolladılar ve aynı şeyleri onlara da söylediler. Bunun üzerine, “Vallahi biz, size kimseyi rehin bırakmayız. Haydi, bu şekilde kalkın savaşalım.” dediler. Yahudiler dediler ki, “Tevrata yemin olsun ki, Nuaymın verdiği haber doğrudur.” Kureyş ile Beni Gatafan da onun dediğini doğruladılar. Böylece her biri diğerinin yardımından umudunu kesince, ittifakları bozularak dağıldılar. Ebu Nuaym şöyle derdi: “Ben Resulallahın  sır arkadaşı olarak ahzab koalisyon güçleri dağılıncaya kadar her yönden aralarını bozdum.” Bundan itibaren Nuaym, sağlam bir Müslüman olarak hayatını devam ettirdi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Nuaym b. Mesud bundan sonra hicret ederek Medineye yerleşti ve orada çocukları oldu. Resulallah  gazaya çıktığı zaman o da kendisiyle beraber çıkardı. Resulallah  Tebuke çıkmak istediğinde, düşmanlarına karşı gazaya çıkmak üzere, kendi kavmini ikna etmek için Nuaymı onlara elçi olarak gönderdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Said b. Ata b. Ebu Mervan anlattı. O babasından, o da dedesinden rivayet etti; dedi ki: Resulallah , Nuaym b. Mesud ile Makıl b. Sinanı, Mekke fethine çıkmak için Medinede hazır bulunmalarına ilişkin emri Eşca (kabilesine) iletmek üzere gönderdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O Halef b. Halifeden, o da babasından şunu rivayet etti: Resulallah, Nuaym b. Mesud vefat ettiğinde, onun ağzındaki yemek artıklarını çıkardı. Muhammed b. Ömer dedi ki: Bu hadis uydurmadır. Zira Nuaym b. Mesud, Resulallah  döneminde değil, Osman b. Affan (r) döneminde vefat etmiştir.

833. Mesud b. Ruhayle b. aiz
Mesud b. Ruhayle b. aiz b. Malik b. Hubeyb b. Nübeyh b. Salebe b. Kunfüz b. Halave b. Mesud b. Bekir b. Eşca. O Ahzab Hendek Savaşı) gününde müşriklerle müttefik olan Eşca kabilesinin komutanıydı. Ancak daha sonra Müslüman olarak, güzel ahlaklı bir Müslüman oldu.

834. Huseyl b. Nüveyre el-Eşcai
Bu zat, Hayber fethine çıktığı zaman Resulallahın  yol rehberiydi. Cinabtan Resulallaha  gelerek Gatafandan bir grubun, Cinaba geldiğini haber vermiş, Resulallah  da bunun üzerine, Bişr b. Sad komutasında 300 kişilik bir Müslüman kuvvetinden oluşan bir seriyyeyi onların üzerine göndermişti. Bu birlik, onlarla başarılı bir karşılaşma yaparak salimen geri dönmüşlerdi.

835. Abdullah b. Nuaym el-Eşcai
Bu zat da, Huseyl b. Nüveyre gibi Hayber fethine gidildiğinde, Resulallaha  yol rehberliği yapmıştır.

836. Avf b. Malik el-Eşcai
Bize Abdülvehhab b. Ata el-Icli haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Sinan haber verdi. O da bazı arkadaşlarından, Resulallahın  Ebüd-Derda ile Avf b. Malik el-Eşcaiyi kardeş ilan ettiğini rivayet etti. Muhamed b. Ömer dedi ki: Avf b. Malik, Hayberde, Müslüman olarak hazır bulundu. Mekkenin fethi gününde de, Eşca kabilesinin sancağı, Avf b. Malikin elindeydi. Bize Ubeydullah b. Musa ve Abdülvehhab b. Ata haber verdiler; dediler ki: Bize Üsame b. Zeyd el-Leysi haber verdi. O da Mekhulden şöyle dediğini rivayet etti: Avf b. Malik, parmağında bir altın yüzük olduğu halde, Ömer b. el- Hattaba geldi. Ömer eliyle parmağına vurarak, “Sen altın mı kullanıyorsun?” diyerek onun yüzüğünü fırlattıktan sonra ona, “Seni incitmekten ve yüzüğünü kaybetmekten başka bir şey yapmadık.” dedi. Ertesi gün, bu sefer bir demir yüzükle gelince Ömer, “Bu da Cehennem ehlinin süsüdür.” dedi. Ertesi gün gümüşten bir yüzük olduğunu görünce, buna ses çıkarmadı. Muhammed b. Ömer dedi ki: Avf b. Malik, Ebu Bekirin hilafeti döneminde Şam bölgesine giderek Hımsa yerleşti. Abdülmelik b. Mervanın hilafetinin ilk yıllarına kadar orada kaldı. 73 yılında vefat etti. Kendisi, “Ebu Amr” künyesiyle bilinirdi.

837. Cariye b. Humeyl b. Nüşbe
Cariye b. Humeyl b. Nüşbe b. Kurt b. Mürre b. Nasr b. Dühman b. Bisar b. Sübey b. Bekir b. Eşca. İlk Müslümanlardan olup, Nebi  ile arkadaşlık yapmıştır. Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbi babasından rivayetle şunu zikretti. “Cariye b. Humeyl, Nebi  ile Bedirde hazır bulunmuştur.” Ancak, kendisinden başka alimlerden herhangi birisi böyle bir şey söylemediğinden, bu durum Cariyenin Bedirde bulunduğu rivayeti bize göre sabit (kesin) değildir.

838. amir b. el-Adbat el-Eşcai
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Yezid b. Kuseyt anlattı. O babasından, o da Abdurrahman b. Abdullah b. Ebu Haderd el-Eslemiden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah  bizi Ebu Katade el-Ensari ile birlikte Batnü İdam ( ) denilen mevkiye yönlendirdiğinde, bize amir b. el-Adbat el-Eşcai uğrayarak İslam selamı ile selam verdi, biz de kendisine saldırmaktan sakındık. Ancak o sırada yanımızda bulunan Muhallim b. Cessame, üzerine atılarak onu öldürdü; devesini, eşyasını ve bir fıçı sütünü de yağmaladı. Biz Resulallaha  ulaştığımızda, durumumuzla ilgili olarak Kuranın şu ayeti indi: “Ey iman edenler! Allah yolunda yeryüzünde dolaşırken, (insanların durumunu) tam olarak açığa çıkarın! Size (İslam selamı ile) selam verenlere, dünya hayatının geçici varlıklarını arzulayarak, (bilir, bilmez) “Sen Müslüman değilsin” demeyin!” Muhammed b. Ömer dedi ki: Biz, Muhallim b. Cessamenin, Reslullahın  amir b. el-Adbata karşılık ona kısas uygulamak istediğinde başından geçen kıssasını anlattık. Uyeyne b. Bedr ile el-Akra b. Habis arasında Huneynde Resulallahın  huzurunda geçen diyalogu, daha sonra ise Resulallahın  onun diyetinin ödenmesini uygun görerek, “Hemen burada elli deve peşin ve dönüşümüzde de elli deve ödeyelim.” dediğini ve Resulallahın  Muhallim b. Cessamenin olayında kabul edinceye kadar bu teklifi halka tekrarladığını anlatmıştık.

839. Makıl b. Sinan b. Müzahhir
Makıl b. Sinan b. Müzahhir b. Areki b. Fityan b. Sübey b. Bekir b. Eşcadır. Nebi  ile Mekke fethinde bulunmuş ve el-Harre olayına kadar yaşamıştır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdurrahman b. Osman b. Ziyad el-Eşcai anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Makıl b. Sinan, Nebi  ile arkadaşlık yapmış ve Mekkenin fethi gününde kendi kavminin sancağını taşımıştır. Kendisi yakışıklıklı bir genç olup, bundan (Mekkenin fethinden) sonra uzun bir müddet yaşadı. Medine valisi olan el-Velid b. Utbe b. Ebu Süfyan, onu Yezid b. Muaviyeye biat etmek üzere gönderdi. O da Medineli bir heyetle Şama giderek orada “Müsrif diye bilinen Müslim b. Ukbe ile bir araya geldi. Bir müddet sohbet edip konuştuktan sonra Makıl b. Sinan, Yezid b. Muaviye b. Ebu Süfyandan bahsederek, “Bu adama kerhen biat etmek üzere geldim. Kendisine gelişim ise, kaza ve kaderin cilvelerindendir. Bu adam, içki içen, nikahlanması haram olan kadınlarla evlenen, bundan da zevk alarak vazgeçmeyen birisidir.” Sonra Müsrife “Ben tüm bunları, senin yanında sır olarak bırakıyorum.” deyince Müsrif ona, “Yemin olsun ki, ben bu dediklerini hemen bu gün gidip Emirül-Müminine söyleyecek değilim. Lakin Allaha ahdim olsun ki sen, yakanı benden kurtaramayacaksın. Ben her zaman alnının çatına vuracak güçteyim.” Müsrif, Medineye geldiğinde, aralarında el-Harre olayı meydana geldi. O sırada Makıl muhacirler tarafındaydı. Müsrif onu esir olarak getirtip kendisine, “Ey Makıl b. Sinan! Susadın mı?” dedi. O da “Evet Allah Emiri ıslah etsin!” dedi. Bunun üzerine, “Onun başını eğerek ona su içirin!” dedi. Onun başını eğerek su içirdiklerinde, “Kana, kana su içtin mi?” diye sordu. O da “Evet!” dedi. Kendisine, “Otur!” dedikten sonra, Nevfel b. Müsahika, “Kalk boynunu vur!” dedi. O da kalkıp boynunu vurdu. Ardından, “Allaha yemin olsun ki, imamının aleyhinde konuştuğunu duyduktan sonra, seni bu halinle bırakacak değildim.” dedi. Ravi dedi ki: “el-Müsrif, onu ölünceye kadar hapsetti (ona mübbet hapis cezası verdi). el-Harre olayı, 63 yılının Zilhicce ayında vuku buldu. Şair bu konuyla ilgili olarak şöyle demiştir: Hele şu Ensara bakın! Onlar eşrafına ağlarken, Eşca kabilesi de Makıl b. Sinana ağlamaktadır.

840. Ebu Salebe el-Eşcai
Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Mendel b. Ali anlattı. O İbn Cüreycden, o Ebüz-Zübeyrden, o Amr b. Nebhandan, o da Ebu Salebe el-Eşcaiden şöyle dediğini rivayet etti: Ben, “Ey Allahın Resulü! İki oğlum İslam döneminde vefat etti.” dedim. Resulallah  da bunun üzerine; “Kimin Müslüman olarak iki çocuğu vefat ederse, Allah o ikisine olan merhametinin faziletinden dolayı o kişiyi cennete koyar.” dedi.

841. Ebu Malik el-Eşcai
Bize Abdülmelik b. Amr b. Ebu amir el-Akadi haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr b. Muhammed anlattı. O Abdullah b. Muhammed b. Akilden, o Ata b. Yesardan, o Ebu Malik el-Eşcaiden, o da Nebiden  şunu rivayet etti: “Allah katında en büyük aşırma, bir toprak parçasından aşırılan bir zira miktarıdır. Siz, bir tarlada veya bir evde iki komşu adamdan birisinin, kardeşinin payından bir zira ayırdığını gördüğünüzde biliniz ki o kişi, Kıyamet gününe kadar yedi kat yer altında onun boynuna bir tasma olarak takılır.”