417. Nuaym en-Nahham b. Abdullah b. Esid
Nuaym en-Nahham b. Abdullah b. Esid b. Abduavf b. Abid b. Avic b. Adi b. Kab. Annesi, Bint Ebu Harb b. Halef b. Saddad b. Abdullahtır. Adi b. Kaboğullarındandır. Nuaymın İbrahim (adlı) çocuğu oldu. Onun annesi Tay kabilesinden Zeynep bt. Hanzale b. Kasame b. Kays b. Ubeyd b. Tarif b. Malik b. Cüdan b. Zühl b. Rumandır. (Onun diğer çocuğu) Emet bt. Nuaymdır. -Adi b. Kaboğullarından (olan)- en-Numan b. Adi b. Nadle için çocuk doğurmuştur. Onun (Bint Nuaymın) annesi ise atike bt. Huzeyfe b. Ganimdir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Yakup b. Ömer anlattı. O Nafi el-Adeviden, o Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Cehm el- Adeviden rivayet etti; (Ebu Bekir) dedi ki: Nuaym b. Abdullah, ondan (ilk on kişiden) sonra Müslüman oldu ve Müslümanlığını gizliyordu. O kuşkusuz en-Nahham (çok öksüren) diye adlandırılmıştır. Çünkü Resulallah , “Ben Cennete girdim de, Nuaymdan bir öksürme (nahme) işittim!” dedi. Bunun üzerine o en- Nahham (çok öksüren) diye adlandırıldı. O, içlerindeki şerefi dolayısıyla kavmi kendisini koruyarak Mekkede (kalmaya) devam etti. Müslümanlar Medineye hicret ettiğinde de, o hicret etmek istedi, (ama) kavmi kendisini sevip, İstediğin herhangi bir dini benimse ve bizim yanımızda ikamet et! dediler. Bunun üzerine o Mekkede ikamet etti. Nihayet 6. sene oldu da, o beraberinde ailesinden kırk kişi olduğu halde Muhacir olarak Medineye gelip Müslüman olarak Resulallaha vardı. O da ona sarıldı ve onu öptü. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdurrahman b. Ebüz-Zinad haber verdi. O Hişam b. Urveden, o babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: Nuaym b. Abdullah en-Nahham, Adi b. Kaboğullarını, fakirlerine ay ay (yiyecek vererek) doyuruyordu. Muhammed b. Ömer dedi ki: Nuaym Hudeybiye günlerinde hicret etmişti. Peygamber ile beraber bundan sonraki seferlere katıldı ve 15. sene Recebte Yermuk gününde şehit olarak öldürüldü.
418. Mamer b. Abdullah
[Mamer b. Abdullah] b. Nadle b. Avf b. Abid b. Avic b. Adi b. Kab. Annesi ise el-Eşariyedir. Mekkede Müslümanlığı eski bir kişi idi ve [Kaynağımız olan alimlerin] hepsinin rivayetine göre İkinci Habeşistan hicretine katıldı. Sonra Mekkeye gelip orada ikamet etti ve Medineye hicreti gecikti. Sonra bunun ardından hicret etti. Onlar, Mamerin Peygambere Hudeybiyede yetiştiğini söylerler. Onun hakkında ve Hıraş b. Ümeyye hakkında ihtilaf ederler. O, veda haccında, Peygamberin saç bakımını yapan (saçını tarayan, yağlayan ve düzelten) kişidir. Resulallahtan bir hadis rivayet etmiştir. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. İshak haber verdi. O Muhammed b. İbrahimden, o Said b. el- Müseyyebden, o Mamer b. Abdullah b. Nadleden rivayet etti; (Mamer) dedi ki: Resulallahı şöyle derken işittim: “Günahkar olandan (günahı kasten işleyenden) başkası ihtikar (karaborsacılık) yapmaz.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdülhamid b. Cafer anlattı. O Muhammed b. Yahya b. Hibbandan şunu rivayet etti: Resulallahı Kaza Umresinde Mamer b. Abdullah el-Adevi tıraş etti.
419. Adi b. Nadle
[Adi b. Nadle] b. Abdüluzza b. Hursan b. Avf b. Abid b. Avic b. Adi b. Kab. Annesi ise Bint Mesud b. Huzafe b. Sad b. Sehmdir. Adi b. Nadlenin şu çocukları oldu: en-Numan, Nuaym ve amine. Bunların annesi ise, Huzaadan Bint Nace b. Huveylid b. Ümeyye b. el-Mamur b. el-Hayyan b. Ganm b. Müleyhdir. Adi b. Nadle, Mekkede Müslümanlığı eski bir kişi idi. [Kaynağımız olan alimlerin] hepsinin rivayetine göre Habeşistana hicret etti ve orada, Habeşistanda öldü. O hem hicret edenlerden ölenlerin ilkidir ve hem de İslamda kendisine mirascı olunanların ilkidir. Ona oğlu en-Numan b. Adi mirasçı oldu. Ömer b. el-Hattab, en-Numanı Meysan valiliğine getirmişti, o şiir söylüyordu da şöyle dedi: Dikkat et, güzel kadına şu (haber) geldi mi ki, onun (erkek) dostuna, Meysanda, camlar (kaseler) ve testiler içerisinde (şarap) içiriliyor. İstediğim zaman bir köyün önemli kişileri bana şarkı söyler, Ve bir rakkase herbir parmak ucu üzerinde yükselir. Eğer şarap arkadaşım oldu isen, bana en büyük olan (kase) ile (şarap) sun, Bana kenarı kırık en küçük olan ile (şarap) sunma. Belki, Müminlerin Emirini üzer, Yıkık köşk içerisinde şarap arkadaşlığı yapmamız. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. Ebu Bekir b. Ubeydullah b. Abdullah b. Ömer b. el-Hattab da anlattı; dedi ki: Salim b. Abdullahı bu beyitleri yüksek sesle okurken işittim, o dedi ki: Onun sözü Ömer b. el-Hattaba ulaştığında ise (Ömer), Evet! Vallahi elbette o beni üzüyor. Onunla kim karşılaşırsa, ona benim kendisini azletmiş olduğumu haber versin! dedi. Onun kavminden bir adam ona varıp kendisine azlini haber verdi. O da Ömere varıp şöyle dedi: Vallahi, söylediklerimden hiçbir şeyi yapmadım. Ancak ben şair bir adamdım. Söz nevinden boş bir şey bulup onun hakkında şiir söyledim. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: Allaha yemin ederim ki, söylediğin şeyi söylemiş olduğun halde, ben hayatta kaldığım sürece benim için hiçbir işte çalışmayacaksın.
420. Urve b. Ebu Üsase
[Urve b. Ebu Üsase] b. Abdüluzza b. Hursan b. Avf b. Abid b. Avic b. Adi b. Kab. Muhammed b. Ömerin rivayetinde şöyledir: Urve b. Ebu Üsase. Annesi Anezeden en-Nabiğa bt. Huzeymedir. Urvenin anne bir kardeşi ise, Amr b. el-as b. Vail es-Sehmidir. Urve, Mekkede Müslümanlığı eski bir kişi idi ve -Musa b. Ukbe, Ebu Maşer ve Muhammed b. Ömerin rivayetine göre- Habeşistana hicret etti. Muhammed b. İshak ise onu kendisine göre Habeşistana hicret edenler içerisinde zikretmedi.
421. Mesud b. Süveyd
[Mesud b. Süveyd] b. Harise b. Nadle b. Avf b. Abid b. Avic b. Adi b. Kab. Annesi ise atike bt. Abdullah b. Nadle b. Avfdır. Müslümanlığı eski bir kişi idi. Hicretin 8. senesi Cemaziyelevvelde Mute gününde şehit olarak öldürüldü.
422. Abdullah b. Süraka
[Abdullah b. Süraka] b. el-Mutemir b. Enes b. Eza b. Riyah b. Abdullah b. Kurt b. Rezah b. Adi b. Kab b. Lüey. Annesi, [Eme] bt. Abdullah b. Umeyr b. Üheyb b. Huzafe b. Cümahtır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdülcebbar b. Umare anlattı. O Abdullah b. Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazimden rivayet etti; (Abdullah b. Ebu Bekir) dedi ki: Abdullah b. Süraka, kardeşi Amr ile beraber, Mekkeden Medineye hicret edip, Rifaa b. Abdülmünzirin (evine) yerleştiler. Yalnız Muhammed b. İshak dedi ki: Abdullah b. Süraka, kardeşi Amr b. Süraka ile beraber Bedire katıldı. Musa b. Ukbe, Ebu Maşer ve Muhammed b. Ömer ise şöyle dedi: Abdullah b. Süraka, Bedire katılmadı. Ancak Resulallah ile beraber, Uhuda, Hendeke ve (diğer) bütün seferlere katıldı. Muhammed b. İshak dedi ki: Abdullah b. Süraka, nesli olmadığı halde vefat etti.
423. Abdullah b. Ömer b. el-Hattab
[Abdullah b. Ömer b. el-Hattab] b. Nüfeyl b. Abdüluzza b. Riyah b. Kurt b. Rezah b. Adi b. Kab b. Lüey b. Galib b. Fihr. Annesi, Zeynep bt. Mazun b. Habib b. Vehb b. Huzafe b. Cümah b. Amr b. Hüsaysdır. Onun Mekkede Müslümanlığı, babası Ömer b. el-Hattabın Müslümanlığı ile beraberdi. Müslüman olduğunda daha büluğa ermemişti. Babasıyla beraber Medineye hicret etti. Ebu Abdurrahman diye künyeleniyordu. Abdullah b. Ömerin on iki erkek çocuğu, dört kızı oldu: 1. Ebu Bekir 2. Ebu Ubeyde 3. Vakıd 4. Abdullah 5. Ömer 6. Hafsa 7. Sevde Bunların annesi Safiyye bt. Ebu Ubeyd b. Mesud b. Amr b. Umeyr b. Avf b. Ukde b. Gıyere b. Avf b. Kesidir. Bu (son zat) Sakiftir. 8. Abdurrahman Abdullah, onunla künyelenirdi. Onun annesi Ümmü Alkame bt. Alkame b. Nakış b. Vehb b. Salebe b. Vaile b. Amr b. Şeyban b. Muharib b. Fihrdir. 9. Salim 10. Ubeydullah 11. Hamza Bunların annesi ümmü veleddir. 12. Zeyd 13. Ayşe Bu ikisinin annesi ümmü veleddir. 14. Bilal Annesi ümmü veleddir. 15. Ebu Seleme 16. Kılabe Bu ikisinin annesi ümmü veleddir. [Denilir ki:] Zeyd b. Abdullahın annesi, Zeyd b. Cüşem b. Habib b. Amr b. Ganm b. Tağliboğullarından Sehle bt. Malik b. eş-Şehhahtır. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Maşer anlattı. O Nafiden, o İbn Ömerden rivayet etti; (İbn Ömer) dedi ki: Ben Bedir gününde on üç yaşında olduğum halde Resulallaha arz edildim; beni reddetti. Ona Uhud gününde on dört yaşında olduğum halde arz edildim; beni reddetti. Ona Hendek gününde on beş yaşında olduğum halde arz edildim; beni kabul etti. Yezid b. Harun dedi ki: Hendekte onun on altı yaşında olması gerekir, çünkü Uhud ile Hendek arasında küçük Bedir vardır. Bize Abdullah b. Nümeyr el-Hemdani ve Muhammed b. Ubeyd et- Tanafisi haber verdiler; dediler ki: Bize Ubeydullah b. Ömer anlattı. O Nafiden, o İbn Ömerden rivayet etti; (İbn Ömer) dedi ki: Resulallah beni Uhud gününde savaş için on dört yaşında olduğum halde teftiş etti de bana izin vermedi. Hendek günü olduğunda ise, on beş yaşında olduğum halde beni teftiş etti de bana izin verdi. Nafi dedi ki: Ömer b. Abdülazize geldim -ki o gün halife idi- ve onunla bu hadis hakkında konuştum. O, Bu, büyük ile küçük arasındaki sınırdır. dedi ve valilerine, on beş yaşındakilere pay tahsis etmelerini ve bunun altındakileri (geçimlerinin sağlanması zorunlu olan) aile fertlerine katmalarını yazdı. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O el-Umeriden, o Nafiden, o İbn Ömerden rivayet etti; (İbn Ömer) dedi ki: Uhud gününde on dört yaşında olduğum halde Peygambere arz edildim de, o bana izin vermedi. Ona Hendek gününde on beş yaşında olduğum halde arz edildim de, o bana izin verdi. Bize Amr b. el-Heysem Ebu Katan haber verdi; dedi ki: Bize el- Mesudi anlattı. O el-Kasım b. Abdurrahmandan rivayet etti; (el- Kasım) dedi ki: Bir adam İbn Ömere, Siz kimsiniz? dedi. O, Ne diyorsunuz? dedi. O, Diyoruz ki, siz bir boysunuz (sibt) ve (yine) siz hayırlısınız (vasat)! Bunun üzerine o (İbn Ömer) şöyle dedi: Sübhanallah! Boy (es-sibt) ancak, İsrailoğullarında oldu. Hayırlı ümmet (el-ümmetül-vasat) ise hep beraber Muhammedin ümmetidir. Lakin biz Mudardan bu kabilenin en hayırlısıyız (evsat); kim bundan başkasını derse, kuşkusuz yalan söylemiş ve günah işlemiştir. Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi. O asım el-Ahvelden, o kendisine anlatan kişiden rivayet etti; (ona anlatan kişi) dedi ki: Bir kimse İbn Ömeri gördüğü zaman, sanki onda, onun Peygamberin sünnetlerine ittibaından (uymasından) bir şey var olmuş olduğunu (düşünürdü). Bize el-Fadl b. Dükeyn, Malik b. İsmail en-Nehdi ve Musa b. Davud haber verdiler; dediler ki: Bize Züheyr b. Muaviye anlattı; dedi ki: Muhammed b. Sukayı, Ebu Cafer Muhammed b. Aliden rivayetle şunu söylerken işittim: (Ebu Cafer) dedi ki: Resulallahın ashabından, Resulallahtan bir şey işittiği zaman, onu artırmamada ve ondan eksiltmemede, (onu şöyle) yapmamada ve (onu böyle) yapmamada Abdullah b. Ömerden daha dikkatli hiç kimse olmamıştır. Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi. O Hişam b. Urveden, o babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: İbn Ömere bir şey hakkında soruldu da, Benim onun hakkında bilgim yok! dedi. Adam arkasını döndüğünde ise, kendi kendine şöyle dedi: İbn Ömere, hakkında kendisinin bilgisi olmayan şey hakkında soruldu da, o Benim onun hakkında bilgim yok dedi! Bize Ebu Muaviye ed-Darir ve -Ubeydin iki oğlu-Yala ve Muhammed haber verdiler; dediler ki: Bize el-Ameş anlattı. O İbrahimden rivayet etti; (İbrahim) dedi ki: Abdullah şöyle dedi: Kureyş gençlerinin dünya hakkında nefsine en çok hakim olanı, İbn Ömerdir. Bize İsmail b. İbrahim haber verdi. O Eyyubtan, o Muhammedden rivayet etti; (Muhammed) dedi ki: Bana şu haber verildi: İbn Ömer şöyle diyordu: Ben arkadaşlarımı bir durum üzere buldum. Eğer onlara muhalefet edersem, onlara kavuşamam endişesiyle korkarım. Bize İsmail b. İbrahim haber verdi. O Eyyubtan, o Muhammedden rivayet etti; (Muhammed) dedi ki: Allahım! Beni hayatta bıraktığın sürece, Abdullah b. Ömeri hayatta bırak, onu kendime rehber edinirim. Zira ben, ondan başka ilk durum üzere olan hiçbir kimseyi bilmiyorum. Bize İsmail b. İbrahim haber verdi. O Eyyubtan, o Muhammedden rivayet etti; (Muhammed) dedi ki: Bir adam şöyle dedi: Mutlaka İbn Ömerden başka, bizden olup kendisine fitnenin ulaştığı herkes hakkında, şayet istesem, elbette (bir şeyler) söylerdim! Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O Abdullah b. Ebüs-Seferden, o eş-Şabiden rivayet etti; (eşŞabi) dedi ki: Ben İbn Ömer ile bir sene arkadaşlık yaptım da, onu Resulallah hakkında bir şey anlatırken işitmedim. Bize Yezid b. Harun ve Ravh b. Ubade haber verdiler; dediler ki: Bize İmran b. Hudeyr haber verdi. O Ebu Miclezden, o İbn Ömerden rivayet etti; (İbn Ömer) dedi ki: Ey insanlar! Uzaklaşın benden! Zira ben, benden daha bilgili olanla beraber olmuştum ve şayet ben siz bana muhtaç oluncaya kadar sizin içinizde kalacağımı bilseydim, elbette sizin için öğrenirdim. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. el-Müemmel anlattı. O Abdullah b. Müleykeden, o Ayşeden rivayet etti; (Ayşe) dedi ki: Hiçbir kimse, Peygamberin konak yerlerindeki sünnetlerine, İbn Ömerin uyduğu gibi uymazdı. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes anlattı. O Yahya b. Saidden, o Said b. el-Müseyyebden rivayet etti; (Said b. el-Müseyyeb) dedi ki: Ömerin erkek çocuklarının Ömere en çok benzeyeni Abdullahtır. Abdullahın erkek çocuklarının Abdullaha en çok benzeyeni ise Salimdir. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr b. Muaviye anlattı. O Yezid b. Ebu Ziyaddan şunu rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Leyla ona (Yezide), İbn Ömerin kendisine şunu anlattığını anlattı: İbn Ömer, Resulallahın seriyyelerinden bir seriyye (müfreze) içerisindeydi. (Onlar düşmandan büyük) bir kaçışla kaçtı (uzaklaştı) – insanları kastediyor-, (İbn Ömer dedi ki:) Ben de kaçan (uzaklaşan) kimseler içerisindeydim. Bunun üzerine, Biz (düşmana yürüyen) ordudan firar etmiş ve gazaba uğramış olduğumuz halde, nasıl yaparız? dedik. Medineye girip orada geceleriz, sonra gideriz de hiç kimse bizi göremez! dedik. Sonra (Medineye) girip, Kendimizi Resulallaha arz etsek! Eğer bizim için bir tövbe olursa kalırız. Bundan başkası olursa, gideriz! dedik. [O dedi ki:] (Böylece) biz sabah namazından önce Resulallaha yakın bir yerde oturduk, o çıktığında da ona doğru gidip, Ya Resulallah! Bizler, firarileriz! dedik. O da, “Hayır! Bilakis sizler, (harbe) geri dönenlersiniz!” dedi. [O dedi ki:] Bunun üzerine biz yaklaşıp onun elini öptük. O , “Biz, Müslümanlar topluluğuyuz!” dedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Abdullah b. Muhammed b. Akilden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: Peygamber ona (İbn Ömere) sarı, çizgili kumaştan bir (kat) elbise giydirdi, Üsameye ise iki kubtıyye giydirdi. Sonra şöyle dedi: “(Elbiseden) yere dokunan (kısım), ateştedir!” Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Leys b. Sad anlattı. O Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: Resulallah , Necid tarafına, içinde İbn Ömerin de bulunduğu bir seriyye (müfreze) gönderdi. Onların payları onikişer deveye ulaştı. Sonra bundan başka kendilerine (ganimet olarak) fazladan birer deve verildi. Resulallah bunu değiştirmedi. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize el-Esved b. Şeyban anlattı; dedi ki: Bize Halid b. Sümeyr anlattı. O Musa b. Talhadan rivayet etti; (Musa) dedi ki: Allah, Abdullah b. Ömere rahmet etsin -ravi ya onun adını verdi, ya da onun künyesini verdi-! Vallahi, ben doğrusu onun, Resulallaha verdiği ahid üzere olduğunu düşünüyorum. O ondan sonra ayartılamadı (fitneye düşürülemedi) ve değişmedi. Vallahi, Kureyş ilk fitnesinde onu tahrik edemedi. [Ravi şöyle dedi:] Ben de kendi içimden dedim ki: Bu (İbn Ömer), doğrusu, babasını, öldürülmesi konusunda hatalı buluyor! Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Ebu Sinan haber verdi. O Yezid b. Mevhebden şunu rivayet etti: Osman, Abdullah b. Ömere, İnsanlar arasında hüküm ver (kadılık yap)! dedi. O, Ne iki kişi arasında hüküm veririm, ne de iki kişiye imam olurum! dedi. O dedi ki: Bunun üzerine, Osman, Bana isyan mı ediyorsun? dedi. O şöyle dedi: Hayır! Lakin bana şu (bilgi) ulaştı: Kadılar (hakimler) üç (çeşit)tir: Bilgisizlikle hüküm veren bir adam! Bu, ateştedir. adil davranmayan ve hevanın (gayrimeşru arzunun) sürüklediği bir adam ki, bu da ateştedir. İçtihad edip isabet eden bir adam ki, bu, ne fazlası, ne eksiği olandır! ne kendisi için mükafat vardır ve ne de kendisine günah vardır. O, (Ama) senin baban da hüküm verirdi! dedi. O da şöyle dedi: Babam hüküm verirdi; (ama) kendisine bir şey anlaşılmaz geldiği zaman da, Peygambere sorardı. (O şey) Peygambere anlaşılmaz geldiğinde ise, o Cibrile sorardı. Ben ise, soracağım kimse bulamam. Peygamberi , “Kim Allaha sığınırsa, kuşkusuz bir sığınağa sığınmıştır!” derken işitmedin mi? Osman da, Evet (gerçekten öyle)! dedi. O da, Ben de senin beni idareciliğe getirmenden Allaha sığınıyorum! dedi. Bunun üzerine Osman onu muaf tuttu ve Bunu hiç kimseye haber verme! dedi. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubtan, o Nafiden, o İbn Ömerden rivayet etti; (İbn Ömer) dedi ki: Ben Resulallah döneminde (bir rüya) gördüm. Sanki elimde bir brokar (bir yüzü kabartma kumaş) parçası vardı ve (yine) sanki o (parça) Cennetten istediğim her yere mutlaka beni hemen götürüyordu. [O dedi ki:] Ve (yine) ben (rüyada) gördüm, sanki iki kişi bana geldiler. Beni ateşe götürmek istediler. (Sonra) o ikisini bir melek karşılayıp (bana) (Onları) dikkate alma! dedi. Onlar da benden vazgeçtiler. [O dedi ki:] Hafsa da Peygambere rüyamı anlattı. Bunun üzerine Resulallah şöyle dedi: “Abdullah ne iyi adamdır, keşke geceleyin namaz kılıyor olsaydı!” O dedi ki: (Bu sebeple) Abdullah geceleyin namaz kılıyor ve de (bunu) çokça yapıyordu. Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Eyyub haber verdi. O Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: O (İbn Ömer) Resulallahın mescidinde güneşin ışığı yükselinceye kadar oturur ve namaz kılmazdı. Sonra çarşıya gidip ihtiyaçlarını yerine getirir, sonra ailesine gelirdi. (Sonra) (ibadetine) mescidle başlayıp (orada) iki rekat namaz kılar, sonra evine girerdi. Bize Muhammed b. Musab el-Karkasani haber verdi; dedi ki: Bize el-Evzai anlattı. O Husayfdan, o Mücahidden rivayet etti; (Mücahid) dedi ki: İnsanlar İbn Ömeri, o gençken kendilerine örnek almayı terketti. Büyüdüğünde de onu kendilerine örnek aldılar. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes haber verdi; dedi ki: Emirül-Müminin Ebu Cafer bana, Görüşler arasından İbn Ömerin görüşünü nasıl kabul ettiniz? dedi. Ben de ona, Ey Müminlerin Emiri! O (İbn Ömer) geriye kaldı ve onun insanlar nezdinde bir üstünlüğü vardı. Biz de bizden önce gelenlerin onu (onun görüşünü) kabul ettiğini görüp onu kabul ettik! dedim. Bunun üzerine o şöyle dedi: O halde onun görüşünü kabul et, Aliye ve İbn Abbasa muhalif olsa bile! Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan anlattı; dedi ki: Bize ez-Zühri anlattı. O Salimden, o babasından rivayet etti; (babası İbn Ömer) dedi ki: Resulallah şöyle dedi: “Hakkında vasiyette bulunacağı şeyi olan kişinin hakkı, vasiyeti kendi yanında yazılı olmadan, üç (gece) gecelememesidir.” İbn Ömer dedi ki: Ben de bunu işittiğimden beri vasiyetim yanımda olmadan hiçbir gece geçirmedim. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan anlattı; dedi ki: Bize Meymun b. Mihran anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömere yirmi küsür bin (para) getirildi. O (daha) oturduğu yerden kalkmamıştı ki, nihayet onu (muhtaçlara) verdi ve ona ilavede bulundu. [O dedi ki:] O vermeye devam etti. Nihayet yanında bulunanları (muhtaçlara) ulaştırdı, (derken) ona, (daha önce) kendisine vermekte olduğu kimselerden biri geldi, İbn Ömer de kendilerine (hediye) vermiş olduğu kimselerin birinden borç isteyip ona verdi. Meymun dedi ki: (Kimi söz) söyleyenler ona cimri diyordu. Onlar yalan söylemişlerdir. Vallahi o kendisine fayda veren şeylerde cimri değildi. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O Hammad b. Selemeden, o Ebu Reyhaneden rivayet etti; (Ebu Reyhane) dedi ki: İbn Ömer, yolculukta kendisine arkadaşlık edene, iftarı (oruç tutmamayı), ezanı ve kesimlik hayvanı -topluluk (yol arkadaşları) için satın alacağı (kesime uygun) koyunu demek istiyor- şart koşardı. Bize İsmail b. İbrahim haber verdi. O Eyyubtan, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer yolculukta oruç tutmazdı, hazarda (ikamet halinde) ise neredeyse iftar yapmazdı (oruç tutardı), -hastalanması veya (seferden) döndüğü günlerde hariç-. Zira o kerim (cömert) bir adamdı. Kendisinin yanında (yemek) yenilmesini arzu ederdi. [Ravi] dedi ki: O (yine) şöyle diyordu: Doğrusu benim yolculukta iftar edip (oruç tutmayıp) Allahın ruhsatını kabul etmem, benim için oruç tutmamdan daha helaldir. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Halid el-Hazzadan rivayet etti; (Halid) dedi ki: İbn Ömer, kendisine arkadaşlık edene, Bize, dışkı yiyen bir deve ile arkadaşlık etmeyeceksin, bize ezan konusunda karşı çıkmayacaksın ve ancak bizim iznimizle oruç tutacaksın diye şart koşardı. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Cüveyriye b. Esma anlattı. O Nafiden şunu rivayet etti: Abdullah b. Ömer, yolculukta oruç tutmazdı. Beraberinde kendisinin, Leysoğullarından oruç tutan bir arkadaşı vardı. Abdullah onu nehyetmezdi ve ona sahur yemeğini gözetmesini emrederdi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Sad anlattı. O Ebu Cafer el-Kariden rivayet etti; (Ebu Cafer) dedi ki: Ben İbn Ömer ile beraber Mekkeden Medineye çıkıp gittim, kendisinin içinde tirit yemeği bulunan bir kazanı vardı. Kazanın etrafında, onun oğulları, arkadaşları ve gelenlerin hepsi toplanırdı. Hatta bazısı ayakta yerdi. Onun beraberinde ise bir devesi vardı. Onun üzerinde, içerisinde şıra ve su bulunan iki dolu erzak çantası bulunurdu. Her adamın da -içinde püreden yapılmış bu şıranın olduğu- bir bardağı vardı. Her adam doyuncaya kadar onunla içini doldururdu (içerdi). Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Misar anlattı. O Mandan rivayet etti; (Man) dedi ki: İbn Ömer bir yemek yapıp da kendisine görünümlü (yapılı) bir adam uğradığı zaman, onu çağırmazdı. Onu onun oğulları veya kardeşinin oğulları çağırırdı. Fakir bir insan uğradığında ise, onu çağırırdı; onlar onu çağırmazlardı ve o şöyle derdi: Onu arzu etmeyeni çağırırlar, onu arzu edeni ise bırakırlar. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O bir adamdan, o Mücahidden şunu rivayet etti: İbn Ömer, azığını iyi yapmaktan hoşlanırdı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Yahya b. Ömer haber verdi; dedi ki: (Ben), Nafie, İbn Ömer yemeğin değersizini (iyi olmayanını) atıştırır mıydı? dedim, bunun üzerine o şöyle dedi: İbn Ömer, toprak kap içinde tavuk, küçük kümes hayvanları ve (hurma ve yağ karışık) tatlı yerdi. Bize Yezid b. Harun haber verdi. O Muhammed b. Mutarrifden, o Zeyd b. Eslemden şunu rivayet etti: İbn Ömer, fitne zamanında, gelen her emirin arkasında namaz kılar ve ona malının zekatını verirdi. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Humeyd b. Mihran el-Kindi anlattı; dedi ki: Bize Seyf el-Mazini haber verdi; dedi ki: İbn Ömer şöyle diyordu: Fitnede savaş yapmam ve galip gelenin arkasında namaz kılarım. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. (Yine) bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr b. Muaviye rivayet etti; (onlar) hep beraber, Cabirden, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, el-Haccac ile beraber Mekkede namaz kılardı. O namazı geciktirdiğinde ise, İbn Ömer namaza onunla beraber katılmayı terk etti ve oradan (Mekkeden) çıktı. Bize Süleyman Ebu Davud et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O Sad b. İbrahimden rivayet etti; (Sad) dedi ki: Hafs b. asımı şöyle derken işittim: İbn Ömer, kendilerine ait bir (bayan) mevlayı söz konusu edip şöyle dedi: Allah ona rahmet etsin. O doğrusu bizi yemekten şununla ve şununla doyuruyordu. Bize el-Mualla b. Esed haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Humran anlattı; dedi ki: Bize Ebu Kab anlattı. O Enes b. Sirinden rivayet etti; (Enes) dedi ki: Bir adam İbn Ömere bir kese getirdi. İbn Ömer, Bu ne? dedi. Adam, Bu bir şeydir ki, sen yemeğini yiyip de sana ağır geldiği zaman, bundan bir şey alırsın. O da onu sende hazmeder! dedi. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine İbn Ömer şöyle dedi: Karnımı dört aydan beri bir yemek ile doldurmadım. Bize Amr b. el-Heysem haber verdi; dedi ki: Malik b. Miğvel bize anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: Bir adam İbn Ömere bir ilaç getirdi. İbn Ömer, Bu nedir? dedi. O Bu, yemeği hazmeder! dedi. O şöyle dedi: Durum şu ki, doğrusu bana bir ay gelir, yemekle doymam. O halde ben bununla ne yapayım? Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Üveys el-Medeni haber verdi. O Süleyman b. Bilalden, o Cafer b. Muhammedden, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: Abdullah b. Ömere mal gönderilirdi de, o onu kabul eder ve şöyle derdi: Ne kimseden bir şey isterim, ne de Allahın bana rızık verdiği şeyi reddederim. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Hatim b. İsmail anlattı. O Cafer b. Muhammedden, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: el-Muhtar, İbn Ömere mal gönderiyor; o da onu kabul ediyor ve şöyle diyordu: Ne kimseden bir şey isterim, ne de Allahın bana rızık verdiği şeyi de reddederim. Bize Hammad b. Mesade haber verdi, o İbn Aclandan, o el- Kaka b. Hakimden rivayet etti; (el-Kaka) dedi ki: Abdülaziz b. Harun, İbn Ömere Bana ihtiyacını ilet diye yazdı. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine Abdullah ona şunu yazdı: Resulallahı şöyle derken işittim: “(İyilik yapmaya) geçimini sağladığın kimselerden başla! Üstteki el (veren el), alttaki elden (alan elden) daha hayırlıdır.” Ben, üstteki elin ancak veren (el), alttakinin ise ancak isteyen (el) olduğunu düşünüyorum. Ben, ne senden isterim ve ne de Allahın senden bana gönderdiği bir rızkı reddederim. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes anlattı. O Zeyd b. Eslemden, o babasından şunu rivayet etti: (Babası Esleme) denildi ki: Şayet insanların işinden bir şeyi üstlense, Abdullah b. Ömeri nasıl görürsün? Bunun üzerine Eslem şöyle dedi: Mescidin kapısına yönelen, giren veya çıkan hiçbir adam, (Abdullahın) babasının çalışmasına Abdullahtan daha çok yönelmemiştir. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes şunu anlattı: Ona (Malik b. Enese) Abdullah b. Ömerin şöyle dediği (bilgisi) ulaştı: Şayet Muhammed ümmeti iki adam hariç benim hakkımda ittifaka varsa, ben o ikisiyle savaşmam! Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes anlattı; dedi ki: Bana Abdullah b. Ömerin bir adama şöyle dediği (bilgisi) ulaştı: Biz savaştık, nihayet din Allahın oldu ve fitne olmadı. Siz savaştınız, nihayet din Allahtan başkasının oldu ve fitne oldu. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Sellam b. Miskin anlattı; dedi ki: el-Hasanı (hadis) anlatırken işittim, dedi ki: Osman b. Affan öldürüldüğünde, (insanlar) Abdullah b. Ömere Sen insanların efendisisin ve bir efendinin oğlusun. O halde çık, senin için insanlarla biat sözleşmesi yapalım! dediler. O Ben, vallahi, eğer güç yetirebilirsem, benim sebebimle bir şişe kan dökülmeyecek! dedi. (Ama) onlar, Mutlaka ya sen çıkarsın veyahut biz seni yatağının üzerinde öldürürüz! dediler. O da onlara ilk sözünün benzerini söyledi. el-Hasan dedi ki: Bunun üzerine onlar onu tamaha düşürmek istediler ve korkuttular. Ondan hiçbir şey nakledemediler. Nihayet o Allaha kavuştu. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize el-Esved b. Şeyban anlattı; dedi ki: Bize Halid b. Sümeyr anlattı; dedi ki: İbn Ömere İnsanlar için onların işini yerine getirsen! Zira insanların hepsi senden memnun olmuşlardır! denildi. İbn Ömer onlara, Eğer doğuda bir adam muhalif olursa (karşı çıkarsa), görüşünüz nedir (ne dersiniz)? dedi. Onlar, Bir adam muhalif olursa (karşı çıkarsa) öldürülür. Bir adamın öldürülmesi, ümmetin salahına (iyi olmasına) nispetle nedir ki? dediler. Bunun üzerine o şöyle dedi: Vallahi, Muhammed ümmeti bir mızrağın hem kabzasının başını tutsun ve hem temrenini tutsun da Müslümanlardan bir adam öldürülsün ve (buna karşılık) dünya ve içindekiler benim olsun, arzu etmem! Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Vüheyb anlattı; dedi ki: Bize Eyyub anlattı. O Ebül-aliye el-Beradan rivayet etti; (Ebülal iye) dedi ki: İbn Ömerin arkasında, o farkında olmadan yürüyordum. Şöyle diyordu: Kılıçlarını omuzları üzerine koyarak (gelmişler). Birbirlerini öldürüyorlar. [Sonra da] diyorlar ki: Ey Abdullah b. Ömer, itaat göster! Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O Muğireden, o Katandan rivayet etti; (Katan) dedi ki: Bir adam İbn Ömere gelip, Muhammed ümmeti için senden daha şerli hiç kimse yoktur! dedi. O şöyle dedi: Neden? Vallahi, ben ne onların kanlarını döktüm, ne onların cemaatini böldüm, ne de onların arasında ayrılığa sebep oldum! O dedi ki: Sen şayet isteseydin, senin hakkında iki kişi ihtilafa düşmezdi! O ise şöyle dedi: Bir adam Hayır derken, diğeri ise Evet derken, onun (hilafetin) bana gelmesini arzu etmiyorum! Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bana Malik b. Enes anlattı. O Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: O (İbn Ömer) Cumaya, haram (ihramlı) olması hariç, ancak yağlanmış ve koku sürünmüş olarak giderdi. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize İbn Ebu Zib anlattı. O İbn Şihabtan şunu rivayet etti: İbn Ömer bayram için koku sürünürdü. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes anlattı. O Rebia b. Abdurrahmandan şunu rivayet etti: Abdullah b. Ömer 3.000 (dirhem alanlar) içerisindeydi -tahsisat konusunda demek istiyor-. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Ubeyd anlattı. O Büşeyr b. Yesardan rivayet etti; (Büşeyr) dedi ki: Hiç kimse İbn Ömere (hitaba) selam ile başlayamaz veya girişemezdi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize el-Umeri anlattı. O Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: İbn Ömer kölelerine (gılman), Bana (mektup) yazdığınız zaman, kendinizle (kendi adınızı yazarak) başlayın! diyordu. (Kendisi) yazdığı zaman ise, kendisinden önce hiçbir kimseyle (kimsenin adıyla mektuba) başlamazdı. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Üsame b. Zeyd anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, Hayberdeki kölelerine, kendisine (mektup) yazdıkları zaman, kendileriyle (kendi adlarıyla) başlamalarını emrederek (mektup) yazardı. Bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Ebül- Melih anlattı. O Meymun b. Mihrandan rivayet etti; (Meymun) dedi ki: İbn Ömer, Abdülmelik b. Mervana (mektup) yazıp, kendi adıyla başlayarak şunu yazdı: İmdi; “Allah, o hak mabuddur ki, kendisinden başka hiçbir İlah yoktur. Kıyamet günü hepinizi bir araya toplayacaktır. Bunda hiç şüphe yoktur.” Müslümanların sana biatta anlaşmaya vardığı (haberi) bana ulaşmıştır. Kuşkusuz ben de Müslümanların katıldığı şeye katıldım. Vesselam! Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan anlattı; dedi ki: Bize Habib b. Ebu Merzuk anlattı, (Habib) dedi ki: Bana şu (haber) ulaştı: Abdullah b. Ömer, Abdülmelik b. Mervana -ki o gün halife idi- şöyle (mektup) yazdı: Abdullah b. Ömerden Abdülmelik b. Mervana! Bunun üzerine Abdülmelikin etrafındaki kişi(ler), O, senin isminden önce kendi ismiyle başladı! dedi, Abdülmelik de şöyle dedi: Ebu Abdurrahmandan (olan) bu (durum), çoktur. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan anlattı; dedi ki: Bize Meymun b. Mihran anlattı; dedi ki: Abdullah b. Ömer, babasına (mektup) yazdığı zaman, şöyle yazardı: Abdullah b. Ömerden, Ömer b. el-Hattaba! Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize el-Umeri anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: Ben İbn Ömere evde (yağ) sürüyordum, onun üzerinde ise peştemalı vardı. Bitirdiğim zaman dışarı çıktım. Kendisi elbisenin altındaki (yerlere) (yağ) sürdü. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Üsame b. Zeyd anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: Ben İbn Ömere evde (yağ) sürüyordum. (İş) avret mahalline vardığı zaman da, orayı bizzat o yaptı. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı; dedi ki: Bize Nafi şunu anlattı: İbn Ömer, tek bir defa hariç hiç kireç sürünmedi. Bana ve kendisine ait azatlı bir köleye emretti de, biz ona (yağ) sürdük. Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ömer anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, hamama girmezdi, fakat evinde kireç sürünürdü. Bize Muhammed b. Ömer b. Rebia el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Said b. Ebu Hind anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömere hamamın sahibi (yağ) sürüyordu. (İş) kasık bölgesine vardığı zaman da, orayı eliyle o yapardı. Bize el-Haccac b. Nusayr haber verdi; dedi ki: Bize Salim b. Abdullah el-Ateki anlattı. O Bekir b. Abdullahtan rivayet etti; (Bekr) dedi ki: İbn Ömer ile beraber hamama gittim. O bir şeyi peştamal gibi tutundu. Ben de bir şeyi peştamal gibi tutundum. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine ben girdim, o da benim peşimden girdi. Sonra ben ikinci kapıyı açıp girdim. O da benim peşimden girdi. Ben üçüncü kapıyı açtığımda ise o bir kısım çıplak adamlar görüp, elini gözlerinin üzerine koydu. Sonra, Sübhanallah! (Bu), İslamda büyük, iğrenç bir durum! dedi ve hemen (geldiği gibi) çıkıp, elbisesini giydi ve gitti. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine o (bunu) hamamın sahibine söyledi. O insanları kovdu ve hamamı yıkadı. Sonra ona (haber) gönderip Ya Ebu Abdurrahman! Hamamda hiçkimse yoktur! dedi. O (ravi) dedi ki: Bunun üzerine İbn Ömer geldi. Ben onunla beraber gelip girdim. O da benim peşimden girdi. Ben ikinci odaya girdim. O da benim peşimden girdi. Ben üçüncü odaya girdim. O da benim peşimden girdi. Suya dokunduğunda da onu pek sıcak bulup şöyle dedi: Hayanın (utanmanın) uzaklaştırıldığı bir ev ne kötüdür! Düşünüp öğüt almak isteyen kimsenin düşünüp öğüt aldığı bir ev ise ne iyidir! Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Muhammed b. İshak anlattı. O Dinar Ebu Kesirden şunu rivayet etti: İbn Ömer, hastalanıp kendisine hamam tavsiye edilince bir peştemalla oraya girdi. Bir de ne görsün, adamların tenasül organları! Bunun üzerine (başını) eğdi, sonra Beni çıkarın! dedi. Bize Yakup b. İshak el-Hadrami haber verdi; dedi ki: Bize Sükeyn b. Abdülaziz el-Abdi haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı; dedi ki: Abdullah b. Ömerin yanına girdim. Bir de baktım ki bir cariye onun saçını tıraş ediyor. Bunun üzerine o şöyle dedi: Kireç, cildi inceltir (yumuşatır). Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Mindel anlattı. O Ebu Sinandan rivayet etti; (Ebu Sinan) dedi ki: Bana Zeyd b. Abdullah eş-Şeybani anlattı; dedi ki: İbn Ömeri gördüm, namaza (yürüyerek) gittiği zaman gerçekten yavaş yavaş hareket ederdi. Şayet bir karınca onunla beraber yürüseydi, “İbn Ömer onu geçemez!” derdim. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan ve Züheyr b. Muaviye anlattı. Onlar Ebu İshaktan, o Abdurrahman b. Saddan rivayet etti; (Abdurrahman b. Sad) dedi ki: İbn Ömerin yanında idim. Onun ayağı (bacağı) uyuştu. Bunun üzerine ben, Ya Ebu Abdurrahman! Ayağına (bacağına) ne oldu? dedim. O, Siniri buradan toplandı! dedi -bu yalnız Züheyrin hadisindedir-. [Ravi] dedi ki: İnsanların sana en sevimli olanını çağır! dedim. O, Ya Muhammed! dedi; sonra onu (ayağını/bacağını) uzattı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Ubeyd b. Abdülmelik el-Esedi anlattı; dedi ki: Bana Ebu Şuayb el-Esedi anlattı; dedi ki: İbn Ömeri Minada gördüm, başı tıraş edilmişti ve berber onun kollarını tıraş ediyordu. O insanların kendisine baktığını gördüğünde de, Dikkat edin! Bu bir sünnet değildir. Fakat ben hamama girmeyen bir adamım! dedi. Bunun üzerine bir adam, Seni hamamdan engelleyen nedir? Ya Ebu Abdurrahman! dedi. O, Ben, avret mahallimin görülmesini hoş karşılamıyorum! dedi. Adam (Ama) kuşkusuz seni bundan bir peştamal korur! dedi. O şöyle dedi: (Ama) ben, benden başkasının avret mahallini görmeyi de hoş karşılamıyorum. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Amr b. Sabit anlattı. O Habib b. Ebu Sabitten rivayet etti; (Habib) dedi ki: İbn Ömeri gördüm. O başını tıraş etti, sonra başını haluka buladı. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O Ebu Bişrden, o Yusuf b. Mahikten rivayet etti; (Yusuf) dedi ki: İbn Ömeri gördüm. Başını Mervede tıraş etti. Sonra berbere, Benim kıllarım çok. Kuşkusuz bana rahatsızlık verdi ve de ben (krem) sürünmüyorum. Peki onu tıraş eder misin? dedi. O Evet! dedi. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine kalkıp onun göğsünü tıraş etmeye başladı. İnsanlar ona bakmak için boyunlarını uzattı. O da şöyle dedi: Ey insanlar! Bu bir sünnet değildir; fakat benim kıllarım bana rahatsızlık veriyordu. Bize Muhammed b. Ubeyd et-Tanafisi haber verdi; dedi ki: Bize Ubeydullah b. Ömer anlattı. O Nafiden şunu rivayet etti: İbn Ömer çocuklarından birini şarkı söylerken işitirdi de onu döverdi. Bize Muhammed b. Ubeyd et-Tanafisi haber verdi; dedi ki: Bize Ubeydullah b. Ömer anlattı. O Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: İbn Ömer ailesinden biri ile beraber ondörtlü buldu da onunla onun başına vurdu. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Ebu İsrail anlattı. O Fudayldan, İbnül-Haccacın kendisine şunu haber verdiğini rivayet etti: İbn Ömer Minada başını tıraş etti. Sonra hacamatçıya boynunu tıraş etmesini emretti. İnsanlar ona bakmak için toplandı. Bunun üzerine o şöyle dedi: Ey insanlar! Bu bir sünnet değildir. Ancak ben hamamı terk ettim, o – veya, zira o- rahat (rafine) hayattandır. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Hatim b. İsmail anlattı. O İsa b. Ebu İsadan, o annesinden rivayet etti; (annesi) dedi ki: İbn Ömer benden içecek (su) istedi. Ona billurdan (şeffaf) bir bardak getirdim; (ama) o içmeyi reddetti. Ben de ona ahşaptan bir bardak getirdim; o da içti. (Yine) o temizleyici (bir su) istedi de, ona bir küçük kap ve bir testi getirdim; (ama) o abdest almayı reddetti. Ben ona bir (küçük bakır) cezve getirdim, o da abdest aldı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Hafs b. Gıyas anlattı. O bir şeyhten rivayet etti; (şeyh) dedi ki: İbn Ömere bir şair geldi de, ona iki dirhem verdi. Bunun üzerine insanlar şaire para vermesini ona sordular. O da şöyle dedi: Kuşkusuz ben bununla ırzımı (şerefimi) kurtarıyorum! Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Maşer anlattı. O Said el-Makburiden rivayet etti; (Said) dedi ki: İbn Ömer şöyle dedi: Doğrusu ben (bazen), sadece kendim selam vermeye ve bana selam verilmesine ihtiyaç duyarak, çarşıya çıkarım. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şerik anlattı. O Muhammed b. Kaysdan rivayet etti; (Muhammed) dedi ki: İbn Ömerin, otururken ayaklarının (bacaklarının) birini diğerinin üzerine koyduğunu gördüm. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O Ebu Bişrden, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, Nihavende gazaya çıktığında, nefes darlığına yakalandı da, sarımsağı ipliğe dizmeye, sonra onu çorbasına koyup pişirmeye başladı. Sarımsağın tadı alındığı zaman da onu attı, sonra onu yudumladı. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Bişr b. Kesir el- Esedi anlattı; dedi ki: Bize Nafi anlattı; dedi ki: İbn Ömer bir seferden geldiği zaman Peygamberin , Ebu Bekirin ve Ömerin kabriyle başlayıp şöyle demişti: Selam sana ey Allahın Resulü! Selam sana ey Ebu Bekr! Selam sana ey babacığım! Bize Abdurrahman b. Mukatil el-Kuşeyri haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ömer el-Umeri anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: Abdullah b. Ömer bir seferden geldiği zaman, mescidle başlamış; sonra kabre gelip ona selam vermişti. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Hişam ed-Destevai anlattı; dedi ki: Bize el-Kasım b. Ebu Bezze haber verdi. O Abdullah b. Atadan şunu rivayet etti: İbn Ömer, yanından geçtiği her bir kimseye mutlaka selam verirdi. Bir zencinin yanından geçip ona selam verdi de, o (zenci) ona cevap vermedi. Bunun üzerine (oradaki insanlar), Ya Ebu Abdurrahman! O, tumtumani (kaba konuşan) bir zencidir! dediler. O, Tumtumani nedir? dedi, onlar Şimdi gemilerden çıkarıldı! dediler. O şöyle dedi: Ben evimden, sadece ben selam vereyim diye veya bana selam verilsin diye çıkarım. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari ve Ravh b. Ubade haber verdiler; dediler ki: Bize İbn Avn anlattı. O Nafiden şunu rivayet etti: İbn Ömer, köşk gününde zırhı iki defa giydi. Bize Hammad b. Mesade haber verdi. O İbn Aclandan, o Ebu Cafer el-Kariden şunu rivayet etti: O (Ebu Cafer), İbn Ömer ile beraber oturuyordu. (Bir) adam ona selam verdiği zaman, İbn Ömer ona, Selamün aleyküm diye cevap verdi. Bize Hammad b. Mesade haber verdi. O İbn Aclandan, o Muhammed b. Yahya b. Habbandan, o amcası Vasi b. Habbandan rivayet etti; (Vasi) dedi ki: İbn Ömer namaz kıldığı zaman, kendisinden her şeyin kıbleye yönelmesini isterdi. Hatta baş parmağını kıbleye yöneltirdi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Yahya b. Saidden, o Muhammed b. Minadan şunu rivayet etti: Abdülaziz b. Mervan, İbn Ömere fitne zamanında bir mal gönderdi, o da onu kabul etti. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Cüveyriye b. Esma anlattı; dedi ki: Abdurrahman es-Serrac, Nafiin yanında anlattı; dedi ki: el-Hasan, her gün saç bakımı yapılmasını (saçın taranması, yağlanması ve düzeltilmesini) hoş karşılamazdı. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine Nafi kızdı ve şöyle dedi: İbn Ömer bir günde iki defa yağ sürünürdü. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubtan, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, el-Muhtarınki hariç, ne herhangi bir kimsenin vasiyetini, ne de herhangi bir kimsenin hediyesini reddetti. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Sellam b. Miskin anlattı; dedi ki: Bana İmran b. Abdullah anlattı; dedi ki: Halam Remleyi İbn Ömere iki yüz dinarla gönderdim. O onları kabul etti ve ona hayır duasında bulundu (hayır diledi). Bize Ezher b. Sad es-Semman haber verdi. O İbn Avndan, o Nafiden şunu rivayet etti: İbn Ömer, Mekkeden Medineye üç (defa) yolculuk yaptı. Çünkü o (hanımı) Safiyye için yardıma çağırıldı. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam haber verdi. O Nafiden şunu rivayet etti: İbn Ömere akrebe karşı rukye yapıldı. Onun bir oğluna da rukye yapıldı. (Yine) İbn Ömer yüz felcine karşı dağlandı ve bir oğlunu yüz felcine karşı dağladı. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Seleme b. Alkameden, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: Safiyye, İbn Ömere Arafat gecesi iki (yassı) ekmek somunu verdi. Nihayet İbn Ömer yatağına girmek istediği zaman, Safiyye ekmeği yemesi için ona getirdi. [Nafi] dedi ki: İbn Ömer de (onu) bana yolladı, ben ise uyumuştum. Beni uyandırıp, Otur ve ye! dedi. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Yahya b. Atikten, o Muhammedden şunu rivayet etti: İbn Ömer şöyle dedi: Üç şeyle iftar ettim ve şayet bir yol bulsaydım elbette artırırdım! Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı; dedi ki: Bize bir arkadaşımız anlattı. O Ebu Galibden şunu rivayet etti: İbn Ömer, Mekkeye geldiği zaman, üç defa Abdullah b. Halid b. Esid ailesinin evinde onların misafirperverliğinde kalmıştı. Sonra o çarşıya (birisini) gönderiyordu. Kendisi için, ihtiyaç duyduğu şeyler satın alınıyordu. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı; dedi ki: Bize el-Haccac es-Savvaf anlattı. O Eyyubtan, o Nafiden rivayet etti: (Nafi), İbn Ömerin oturuşunun geneli böyleydi! dedi ve sağ ayağını (bacağını) solun üzerine koydu. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Yahya b. Ebu İshaktan rivayet etti; (Yahya) dedi ki: Said b. el-Müseyyebe arefe günü orucu hakkında sordum. İbn Ömer onda oruç tutmazdı! dedi. [Ravi] dedi ki: Ben Ondan başkası (oruç tutar) mıydı? dedim. O şöyle dedi: Şeyh olarak o sana yeter! Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubtan, o da Nafiden şunu rivayet etti: İbn Ömer neredeyse (hiç) tek başına akşam yemeği yemezdi. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubtan, o Nafiden, o İbn Ömerden rivayet etti: (İbn Ömer) Ben bir büyük balık arzu ediyorum! dedi. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine onlar balığı temin edip kızarttılar ve onun önüne koydular da, bir dilenci geldi. [Ravi] dedi ki: O (İbn Ömer) balığın (ona verilmesini) emretti. Bunun üzerine balık dilenciye verildi. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubtan, o Nafiden şunu rivayet etti: İbn Ömer bir defa (bir hastalıktan) şikayetçi oldu. Onun için bir dirheme altı üzüm veya beş üzüm satın alınıp ona getirildi. [Ravi] dedi ki: Bir dilenci geldi. Bunun üzerine İbn Ömer onların ona verilmesini emretti. [Ravi] dedi ki: (Oradakiler) Biz ona veririz! dediler. [Ravi] dedi ki: O ise reddetti! [Ravi] dedi ki: Biz de daha sonra onları ondan satın aldık. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. el-Mübarek anlattı. O Mamerden, o ez-Zührinin kardeşi Abdullah b. Müslimden rivayet etti; (Abdullah) dedi ki: İbn Ömeri gördüm, yolda bir hurma bulup onu aldı. Ondan ısırdı, sonra bir dilenci görüp onu ona verdi. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize el-Fadl b. Meymun anlattı; dedi ki: Bana Muaviye b. Kurre haber verdi. O Salim b. Abdullah b. Ömerden şunu rivayet etti: Salimin babası (İbn Ömer) şöyle dedi: İslamdan (müslümanlıktan) sonra hiçbir şeye, kalbime şu muhtelif arzulardan herhangi bir şeyin içirilmemesinden daha şiddetli sevinmedim. Bize el-Mualla b. Esed haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. el- Muhtar anlattı. O Ali b. Zeydden, o Said b. el-Müseyyebden rivayet etti; (Said) dedi ki: Abdullah b. Ömer bana, Biliyor musun, ne için oğlumu Salim diye adlandırdım? dedi. [Ravi] dedi ki: Ben, Hayır!, dedim. İbn Ömer, Ebu Huzeyfenin mevlası Salimin adıyla! dedi. İbn Ömer, Biliyor musun, ne için oğlumu Vakıd diye adlandırdım? dedi. [Ravi] dedi ki: Ben, Hayır! dedim. İbn Ömer, Vakıd b. Abdullah el-Yerbuinin adıyla! dedi. O (yine), Biliyor musun, ne için oğlumu Abdullah diye adlandırdım? dedi. [Ravi] dedi ki: Ben Hayır! dedim. O, Abdullah b. Revahanın adıyla! dedi. Bize el-Mualla b. Esed haber verdi; dedi ki: Bize Vüheyb b. Halid anlattı. O Musa b. Ukbeden, o Salim b. Abdullahtan şunu rivayet etti; (Salim) şöyle dedi: Şu, Abdullah b. Ömerin adetindendi: O elbiselerinin (güzel koku ile buğulanmasını) emrederdi. (Onun elbiseleri) her Cuma güzel koku ile buğulanırdı. Kendisinin hac yapan olarak veya umre yapan olarak bir çıkışı söz konusu olduğu zaman ise, (yakınlarına) kendi elbiselerini güzel koku ile buğulamamalarını emrederdi. Bana Hafs b. Ömer el-Havdi haber verdi; dedi ki: Bize el-Hakem b. Zekvan anlattı, o Şehr b. Havşebden şunu rivayet etti: el-Haccac insanlara hitab ediyordu, İbn Ömer de mesciddeydi. (el- Haccac) insanlara hitab etti, nihayet akşam oldu. İbn Ömer ona, Ey adam! Namaz (vakti), (artık) otur! diye seslendi. Sonra ona ikinci defa, (Artık) otur! diye seslendi. Sonra ona üçüncü defa (Artık) otur! diye seslendi. Dördüncüde ise onlara (insanlara); Görüşünüz nedir, eğer ben kalkarsam siz de kalkar mısınız? dedi. Onlar Evet! dediler. Bunun üzerine o kalkıp, Namaz! Zira ben senin ona (namaza) ihtiyacın olmadığı görüşündeyim! dedi. el-Haccac da inip namaz kıldı. Sonra onu çağırtıp, Seni yaptığın şeye ne sevketti? dedi. Bunun üzerine şöyle dedi: Biz ancak namaz için geliyoruz. Namazın vakti geldiği zaman da, hemen namazı kıl, sonra bunun ardından istediğin gevezeliği yap! Bize Abdullah b. Amr Ebu Mamer el-Minkari haber verdi; dedi ki: Bize Ali b. el-Ala el-Huzai anlattı; dedi ki: Bize Ümmü Miskin bt. asım b. Ömerin mevlası Ebu Abdülmelik anlattı; dedi ki: Abdullah b. Ömeri gördüm. (Dışarı) çıkıp, Esselamü aleyküm! Esselamü aleyküm! demeye başladı. (Derken) bir zencinin yanından geçip, Esselamü aleyke, ey siyah çirkin adam! dedi. [Ravi] dedi ki: (Yine) İbn Ömer, süslenmiş ve kendisine (İbn Ömere) bakmaya koyulmuş bir cariye gördü. [Ravi] dedi ki: O cariyeye şöyle dedi: Ne bakıyorsun çok yaşlı bir adama ki, yüz felci kendisini tutmuş ve en iyi iki zevk kendisinden (çekip) gitmiştir? Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Yakup b. Abdullah anlattı; dedi ki: Bize Cafer b. Ebül-Muğire anlattı. O Said b. Cübeyrden, o Abdullah b. Ömerden rivayet etti: (Abdullah b. Ömer), Üzüm arzu ediyorum! dedi. Ailesine, Benim için üzüm satın alın! dedi. Onlar da onun için bir salkım üzüm satın aldılar. İftar sırasında da ona getirildi. [Ravi] dedi ki: Kapıda (huzuruna) bir dilenci çıkıp dilendi. O, Ey cariye! Bu salkımı bu dilenciye ver! dedi. [Ravi] dedi ki: Kadın, Sübhanallah! Senin arzu ettiğin bir şeyi (ha)! Biz dilenciye bundan daha üstün olanını veririz! dedi. İbn Ömer, Ey cariye! Salkımı ona ver! dedi. O da salkımı ona verdi. Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Yakup b. Abdullah anlattı; dedi ki: Bize Cafer b. Ebül-Muğire anlattı. O Said b. Cübeyrden şunu rivayet etti: İbn Ömer, annesine bir köleyi sadaka (yardım) olarak verdi. (Derken) İbn Ömer çarşıda, satılan sağmal bir koyunun yanından geçti. Köleye, Bu koyunu senin (özgürlüğünü satın almak için biriktirdiğin) paran ile satın alıyorum! deyip onu satın aldı. Süt ile iftar etmek onun hoşuna gidiyordu. İftar sırasında kendisine koyundan süt getirilip önüne kondu. Bunun üzerine o şöyle dedi: Süt koyundan, koyun kölenin (özgürlüğünü satın almak için biriktirdiği) parasından, köle ise anneme bir sadaka (yardım)! Kaldırın bunu, benim buna ihtiyacım yok! Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Simak b. Harbden rivayet etti; (Simak) dedi ki: İbn Ömere çiniden bir leğen getirildi. O, ondan abdest aldı. [Ravi] dedi ki: Zannediyorum, o kendisine (su) dökülmesini hoş karşılamıyordu. Bize Yahya b Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Fuleyh b. Süleyman anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) şöyle dedi: Ben İbn Ömerin iki elbisesini Cuma günü Medinede güzel koku ile buğuladım. O da onları Cuma günü giydi. Sonra onların (kaldırılmasını) emretti de onlar kaldırıldı. Ertesi gün de Mekkeye çıktı. Mekkeye girmek istediğinde onları getirtti; (ama) onlardan güzel koku hissedip onları giymeyi reddetti. Onlar bir kat kumaş elbise idi. Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Fuleyh anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, ihramı (ihrama girmesi), Mekkeye girmesi ve Arafatta vakfeye durması nedeniyle gusl ederdi (yıkanırdı). Bize Amr b. el-Heysem Ebu Katan haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı. O Hubeyb b. Abdurrahmandan, o Hafs b. asımdan, o İbn Ömerden rivayet etti: (İbn Ömer) dedi ki: Uzletten (inzivadan) payınızı alın! Bize Amr b. el-Heysem haber verdi. O el-Mesudiden, o Abdülmelik b. Umeyrden, o Kazeadan rivayet etti; (Kazea) dedi ki: İbn Ömere bir kısım Herat işi elbiseler hediye edildi. İbn Ömer, onları geri çevirdi ve şöyle dedi: Durum şu ki, bizi onları giymekten ancak kibir korkusu engelliyor! Bize Amr b. el-Heysem haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Avn anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, bir kızcağızını öptü de, mazmaza yaptı (ağzını su ile çalkalayıp yıkadı). Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Abdullah b. Cabirden, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, namazları tek bir abdest ile kılardı. [Ravi] dedi ki: (Yine) İbn Ömer şöyle dedi: Ben babamdan, onunla Bedire katıldığı (ve) kınının alt kısmı çok gümüşlü bir kılıcı miras olarak aldım. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Ebül-Vaziden rivayet etti; (Ebül-Vazi) dedi ki: Ben İbn Ömere, Allah seni kendileri için ibka ettiği (hayatta tuttuğu) müddetçe insanlar iyilikle devam ederler! dedim. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine o kızdı ve şöyle dedi: Ben doğrusu senin Iraklı olduğunu zannediyorum. Senin annenin oğlunun, kapısını neye karşı kapattığını biliyor musun? Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Zeyd b. Eslemden rivayet etti; (Zeyd) dedi ki: Babam beni İbn Ömere gönderdi. Onu, Bismillahirrahmanirrahim emma badü (Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla! İmdi) diye yazarken gördüm. Bize Yahya b. Huleyf b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn anlattı. O Muhammedden rivayet etti; (Muhammed) dedi ki: Bir adam, İbn Ömerin yanında Bismillahirrahmanirrahim li fülanin(Falancaya ait Rahman ve Rahim Allahın adıyla!) diye (mektup) yazdı. İbn Ömer şöyle dedi: Dur! Allahın adı, Kendisine aittir! Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O Ebu Bişrden, o Yusuf b. Mahikden rivayet etti; (Yusuf) dedi ki: İbn Ömer ile beraber Ubeyd b. Umeyre gittik. O, arkadaşlarına (kıssa) anlatıyordu. İbn Ömere baktım, bir de ne göreyim, gözlerinden (yaşlar) dökülüyor! Bize Musa b. Mesud Ebu Huzeyfe en-Nehdi haber verdi; dedi ki: Bize İkrime b. Ammar anlattı. O Abdullah b. Ubeyd b. Umeyrden, o babasından şunu rivayet etti: (Baba Umeyr), “(Ey Resulüm!) Her ümmetten haklarında tanıklık edecek bir şahit (peygamber) celbettiğimizde…, bakalım onların hali nice olacak?” (ayetini) okudu. Nihayet ayet bitti. İbn Ömer ağlamaya başladı. Nihayet göz yaşlarından sakalı ve göğsü ıslandı. Abdullah dedi ki: (Sonra) bana İbn Ömerin yanında bulunan kişi anlattı; dedi ki: Kuşkusuz ben, Ubeyd b. Umeyre gidip ona, Kendini tut! Zira sen kuşkusuz bu yaşlı adama acı çektirmiş oldun! demeyi istedim. Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. Bilal anlattı; dedi ki: Bize Yahya b. Said anlattı. O el-Kasım b. Muhammedden rivayet etti; (el-Kasım) dedi ki: İbn Ömeri, kıssa anlatan adamın yanında, iki elini iki omuzu ile karşı karşıya oluncaya kadar kaldırmış, dua eder halde gördüm. Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ömer anlattı. O Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: İbn Ömer, Azerbaycanda altı ay kaldı. Onu orada kar hapsetti, (bu sebeple) o namazı kısaltıyordu. Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ömer anlattı. O Salim Ebün-Nadrdan rivayet etti; (Salim) dedi ki: Bir adam İbn Ömere selam verdi. (İbn Ömer) Kim bu? dedi. (Oradakiler), Senin yoldaşın! dediler. O şöyle dedi, Ne bu? (Bu), ne zaman senin gözlerinin arasında meydana geldi? Ben Resulallah ve ondan sonra Ebu Bekir, Ömer ve Osman ile arkadaşlık ettim. Hiç burada bir şey görüyor musun? -iki gözün arasında, demek istiyor-. Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ömer anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, Receb umresini bırakmazdı. Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ömer anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, evini vakfedilmiş, satılamaz, bahşedilemez (ve) çocuklarından içerisinde ikamet edenlerin, içerisinden çıkmayacakları şekilde sadaka olarak verdi. Sonra orada İbn Ömer ikamet etti. Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ömer anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, bir Yahudi grubunun yanından geçip onlara selam verdi. Kendisine, Onlar Yahudiler! denildi. Bunun üzerine, Selamımı bana iade edin! dedi. Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ömer anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, kendisi için bir adam oturduğu yerden kalktığı zaman, orada oturmazdı. Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ömer anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, salatalıktan ve karpuzdan (pisliği sebebiyle) iğrenip uzak dururdu. İçerisinde üretildiği dışkı dolayısıyla, onu yemezdi. Bize el-Velid b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Abdülaziz anlattı. O Süleyman b. Musadan, o İbn Ömerin mevlası Nafiden şunu rivayet etti: İbn Ömer bir çobanın kavalının sesini işitip parmak(lar)ını kulaklarına koydu ve (dişi) binek devesiyle yoldan saptı. O, Ey Nafi! İşitiyor musun? diyor; ben de Evet! diyordum. O ise uzaklaşıyordu. Nihayet ben, Hayır! dedim. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine o ellerini kulaklarından indirdi ve şöyle dedi: Resulallahı gördüm. O bir çobanın kavalının sesini işitti de, bunun aynısını yaptı. Bize Zeyd b. Yahya b. Ubeyd ed-Dımaşki haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Muid Hafs b. Gaylan anlattı; dedi ki: Bize Süleyman b. Musa anlattı. O Nafiden, o İbn Ömerden rivayet etti; (İbn Ömer) dedi ki: Zeyd (b. el-Hattab) Yemamede öldürüldüğünde, (kardeşi olan) Ömer b. el-Hattab onun malını onlara verdi. Nafi dedi ki: Bu sebeple Abdullah b. Ömer ondan (o maldan) ödünç veriyor ve kendisi için ödünç istiyor; gazveleri sırasında onlar için onunla ticaret yapıyordu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muaviye b. Ebu Müzerrid haber verdi; dedi ki: İbn Ömeri gördüm. Her Cumartesi, (sabahleyin erkenden) yürüyerek ve pabuçları ellerinde olarak Kubaya giderdi. Amr b. Sabit el-Utvariye -ki (Utvare), Kinaneden bir oymaktır- uğrayıp, Ey Amr! Sabah erken gidelim! derdi. (Sonra) hep beraber yürüyerek (sabahleyin erkenden) (Kubaya) giderlerdi. Bize Halef b. Temim haber verdi; dedi ki: Bize İsmail b. İbrahim b. el- Muhacir anlattı; dedi ki: Babamın Mücahidden (rivayetle) şunu zikrettiğini işittim; o (Mücahid) dedi ki: Ben Abdullah b. Ömer ile beraber yolculuk yapıyordum. O, en ufak bir işe gücü yettiğinde mutlaka onu yapar, onu bize bırakmazdı. Kuşkusuz ben onu (deveme) binmem maksadıyla devemin ön ayağının üzerine (ayağıyla) basarken gördüm. Bize Muhammed b. Musab el-Karkasani haber verdi. O Abdullah b. Ömerden, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, tavlayı ve ondörtlüyü kırardı. Bize Muhammed b. Musab haber verdi; dedi ki: Bize el-Evzai, İbn Ömerin şöyle dediğini anlattı: Kuşkusuz ben Allah Resulüne biat ettim. Bu günüme kadar (ahdimi) ne bozdum ve ne de değiştirdim. Ne bir fitne sahibine biat ettim ve ne de bir mümini yatağından uyandırdım. Bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Ebül- Melih anlattı. O Meymundan rivayet etti; (Meymun) dedi ki: İbn Ömer şöyle dedi: Ben elimi çektim de pişmanlık duymadım. Hak üzere savaşan ise daha üstündür. Bize Abdullah b. Cafer haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Melih anlattı. O Meymundan şunu rivayet etti: İbn Ömer, Bakara suresini dört senede öğrendi. Bize Abdullah b. Cafer haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Melih anlattı. O Meymundan rivayet etti; (Meymun) dedi ki: Muaviye, Amr b. el-ası (hile ile) araya soktu. O, İbn Ömerin içinde olanı -savaşmayı isteyip istemediğini- bilmek istiyordu. Dedi ki: Ya Ebu Abdurrahman! Seni (halifelik davası ile ortaya) çıkmandan ve bizim sana biat etmemizden alıkoyan nedir? Halbuki sen Resulallahın arkadaşısın. Emirül-Mümininin oğlusun ve insanların bu işe en layık olanısın! O şöyle dedi: Peki, insanların hepsi senin dediğin şeyde ittifaka varmış mıdır? O dedi ki: Evet, küçük bir grup hariç! O ise şöyle dedi: Şayet geriye sadece Hecerde üç güçlü kaba adam (alac) kalsa idi, benim hilafete ihtiyacım olmazdı! [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine o, onun savaşmak istemediğini anladı. Dedi ki: İnsanların neredeyse üzerinde ittifak etmiş oldukları (bir) kişiye biat etmeyi ve onun, ne senin ve ne de senin çocuklarının başkasına ihtiyaç duymayacağınız arazileri ve malları sana yazmasını arzu eder miydin? Bunun üzerine o şöyle dedi: Of sana! Çık yanımdan! Sonra da (evime) girme! Vay sana! Benim dinim, ne sizin dinarınız ve ne de sizin dirheminizdir ve (yine) ben, dünyadan iki elim beyaz, temiz olarak çıkmayı umuyorum. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize el-Furat b. Selman anlattı. O Meymundan rivayet etti. (Yine) bize Abdullah b. Cafer haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Melih anlattı. O Meymundan rivayet etti; (Meymun) dedi ki: Nafie, İbn Ömer, (insanları) ziyafette toplar mıydı? diye sordum. O şöyle dedi: O bunu sadece bir defa yaptı. Kendisinin bir dişi devesi(nin kuvveti) kesildi de onu boğazladı. Sonra bana, Medine halkını bana topla! dedi. Ben de Allah, Allah! (Aman ya Rabbi!). Yanında ekmek olmadığı halde, neye göre (dayanarak) onları topluyorsun,? dedim. Bunun üzerine o şöyle dedi: Allahım (günahımı) affet! Sen, Bu et, bu da et suyu! dersin. (Artık) isteyen yer, isteyen bırakır. Bize Abdullah b. Cafer haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Melih anlattı. O Meymun b. Mihrandan rivayet etti; (Meymun) dedi ki: İbn Ömerin yanına girip onun evindeki yatak veya örtü veyahut kilim nevinden her şeye ve onun üzerindeki her şeye kıymet takdir ettim. Onların yüz dirheme denk olmadığını gördüm. O (ravi) dedi ki: (Yine) onun yanına başka bir kere daha girdim. Onların benim şu taylasanımın (baş ve omuzları örten bir örtü) değerine eşit (denk) olmadığını gördüm. Ebül- Melih dedi ki: Meymunun taylasanı ise öldüğünde mirası içerisinde yüz dirheme satıldı. Ebül-Melih dedi ki: Taylasanlar, Kürdiyye (Kürtlerin giydiği neviden) idi. Adam taylasanı otuz sene giyer, sonra da onu çevirirdi. Bize Abdullah b. Cafer haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Melih anlattı. O Meymundan, o Nafiden şunu rivayet etti: İbn Ömer, her gece kendi ev halkını, büyük bir sini etrafında toplardı. [Ravi] dedi ki: O bazen de bir fakirin nidasını işitip ona etten ve ekmekten nasibini götürürdü. (Bu), İbn Ömer onu fakire verinceye kadar (sürerdi). O, onlar büyük tastakini bitirmiş oldukları halde geri dönerdi. İşte eğer sen onda bir şeye yetişmiş olursan, o da onda (bir şeye) yetişmiş olurdu. Sonra o oruçlu olarak sabahlardı. Bize Abdullah b. Cafer haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Melih anlattı. O Habib b. Ebu Merzuktan şunu rivayet etti: İbn Ömer bir balık arzu etti. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine hanımı Safiyye, onun için arayıp bir balık elde etti. (Sonra) o balığı güzelce pişirdi. Sonra balığı ona yaklaştırıp ikram etti. [Ravi] dedi ki: O (İbn Ömer) (yine) kapıdaki bir fakirin nidasını işitip, Balığı ona verin! dedi. Bunun üzerine Safiyye, Senden Allahadına sadece, ondan bir şeyle kendi nefsini engellemeni istiyorum! dedi. O ise, Onu ona verin! dedi. O (Safiyye), O halde biz onu ondan (bir şeyle) razı ederiz! dedi. İbn Ömer, Siz daha iyi bilirsiniz! dedi. Bunun üzerine (oradakiler) dilenciye, O bu balığı arzu etmişti! dediler. Dilenci, Ben de vallahi onu arzu ettim! dedi. [Ravi] dedi ki: Dilenci, onlarla pazarlık etti. Nihayet onlar ona bir dinar verdiler. (Kadın), Biz onu razı etmiş olduk! dedi. O (İbn Ömer, dilenciye), Bu sebeple mi, onlar seni razı etmiş oldular, sen razı oldun ve karşılığı aldın? dedi. O Evet! dedi. İbn Ömer Balığı ona verin! dedi. Bize Abdullah b. Cafer haber verdi; dedi ki: Bize Mutemir b. Süleyman anlattı. O Kurre b. Halidden, o İbn Sirinden şunu rivayet etti: İbn Ömer şu beyti misal olarak verirdi: İçki arkadaşlarının malından şarabı sever… Paraların kendisinden ayrılmasını ise hoş karşılamaz… Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan anlattı; dedi ki: Bize Meymun b. Mihran şunu anlattı: İbn Ömerin hanımı onun (İbn Ömer) hakkında ayıplandı da kendisine, Bu yaşlı adama karşı yumuşak davranmıyorsun (neden?) denildi. Kadın, Ona ne yapıyorum? Kendisi için yapılan her yemeğe mutlaka onu yiyecek kimseleri çağırır! dedi. (Sonra) o mescidden çıktığı zaman yolunda oturan fakirlerden bir topluluğa (haber) gönderip onlara yiyecek verdi ve Onun yolunda oturmayın! dedi. Sonra o (İbn Ömer) evine gelip, Falana ve filana (haber) gönderin! dedi. Onun hanımı ise onlara bir yemek göndermiş ve Eğer o sizi çağırırsa, ona gelmeyin! demişti. Bunun üzerine İbn Ömer, Benim bu gece (akşam) yemeği yemememi istediniz! deyip, o gece (akşam) yemeği yemedi. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Ebüz-Zübeyrden, o İbn Sibaın mevlası Atadan rivayet etti; (Ata) dedi ki: İbn Ömere 2.000 dirhem ödünç verdim. O ise bana 2.000 vafi gönderdi. Ben de onları tarttım. Bir de baktım ki, onlar 200 dirhem daha fazla oluyor. Bunun üzerine, İbn Ömerin beni ancak tecrübe ettiğini düşünüyorum! dedim ve Ya Ebu Abdurrahman! (Paralar) iki yüz dirhem artıyor! dedim. O, Onlar senin! dedi. Bize Muhammed b. Yezid b. Huneys el-Mekki haber verdi; dedi ki: Abdülaziz b. Ebu Revvadı işittim; dedi ki: Bana Nafi şunu anlattı: İbn Ömer, malından bir şeyden hoşlanması arttığı zaman, onu Rabbine kurban olarak sunardı. [Ravi] dedi ki: Kuşkusuz bir akşam (geç saatlerde) bize baktım. Biz ise hacceden kişilerdik. O, kendisine ait asil bir (deve) üzerinde gece yolculuk yaptı. O deveyi bir servet ödeyerek almıştı. Hayvanın gece yolculuğu kendisinin hoşuna gittiği ve o (deve) kendisini mutlu ettiği vakit de, o onu ıhdırdı (çöktürdü). Sonra o ondan indi, sonra şöyle dedi: Ey Nafi! Onun gemini ve semerini çıkarın. Onun, sırtına örtü koyun. Onu, (hörgücünün derisini yarıp kanını akıtarak) işaretleyin ve onu kurbanlık develerin içerisine dahil edin! Bize Muhammed b. Yezid b. Huneys haber verdi; dedi ki: Abdülaziz b. Ebu Revvadı işittim; dedi ki: Bana Nafi şunu haber verdi: Abdullah b. Ömerin bir cariyesi vardı, ondan hoşlanması arttığında, onu azad ederek bir mevlasıyla evlendirdi. Muhammed b. Yezid şöyle dedi: İnsanların biri dedi ki: Bu (mevla) Nafidir. O (kadın) bir erkek çocuk doğurdu. Nafi dedi ki: Kuşkusuz ben de Abdullah b. Ömeri gördüm. O, (erkek) çocuğu tutup öpüyor, sonra şöyle diyordu: Filan kadının kokusu ne kadar da iyi! -azad ettiği cariyeyi kastediyor-. Bize Muhammed b. Yezid b. Huneys haber verdi; dedi ki: Abdülaziz b. Ebu Revvaddan rivayet etti; (Abdülaziz) dedi ki: Bana Nafi şunu haber verdi: Abdullah b. Ömer, kölelerinden kendisinin hoşuna giden bir kişi gördüğü zaman, onu azad ederdi. Onun köleleri bunu ondan keşfetmişlerdi. Nafi dedi ki: Ben de onun kölelerinden birisini görmüştüm. (Kolunu, paçasını) sıvamış ve mescidden ayrılmaz olmuştu. İbn Ömer, onu iyi hal üzere gördüğü zaman da, azad etmişti. Bu sebeple arkadaşları ona, Vallahi, ya Ebu Abdurrahman! Onlar seni ancak kandırıyorlar! diyordu. [Ravi] dedi ki: Abdullah da, Kim bizi Allah ile kandırırsa, onun için kandırılırız! diyordu. Bize Muhammed b. Yezid b. Huneys haber verdi; dedi ki: Abdülaziz b. Ebu Revvaddan rivayet etti; (Abdülaziz) dedi ki: Bana Nafi şunu anlattı: Kendisi (Nafi), İbn Ömer ile beraber Kabeye girdi. O (Nafi) dedi ki: (Derken) İbn Ömer secde etti. Onu yaptığı secdesinde şöyle derken işittim: Allahım! Sen biliyorsun ki, şayet senin (bendeki) korkun olmasaydı, elbette bu dünyanın işinde kavmimiz Kureyş ile rekabet ederdik! Bize Muhammed b. Yezid b. Huneys haber verdi; dedi ki: Abdülaziz b. Ebu Revvadı işittim; dedi ki: Bana Nafi şunu anlattı: Urve b. ez-Zübeyr tavafta İbn Ömere yetişip kendisinden evlenmek için kızını istedi. İbn Ömer ona hiçbir cevap vermedi. Bunun üzerine Urve, Kendisinden istediğim şeyin kendisine uygun düşmediğini düşünüyorum. Muhakkak onun (kızı) hakkında ona geri dönmeliyim! dedi. Nafi dedi ki: Biz ondan önce Medineye vardık. O ise bizden sonra gelip İbn Ömerin yanına girdi. (Sonra) ona selam verdi. İbn Ömer ona şöyle dedi: Sen tavafta bana yetişip bana kızımı söyledin. Biz ise gözlerimizin arasında Allahı tahayyül ediyorduk. İşte bu, sana kızım hakkında bir şeyle cevap vermemi engelleyen şeydir; senin talep ettiğin şey hakkında görüşün nedir? Ona ihtiyacın var mı? [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine Urve, Asla bunun için, şu saatte olduğumdan daha hırslı olmadım! dedi. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine İbn Ömer kendisine (Nafie) Ey Nafi! Bana kızımın iki erkek kardeşini çağır! dedi. O (ravi Nafi) dedi ki: Urve de bana, Zübeyroğullarından bulduğun kimseleri de bizim için çağır! dedi. O (ravi Nafi) dedi ki: İbn Ömer ise, Bizim onlara ihtiyacımız yok! dedi. Urve, O halde bizim efendimiz filandır! dedi. İbn Ömer de, O ise daha uzaktır! dedi. Kızın iki erkek kardeşi geldiğinde de, İbn Ömer Allaha hamd etti, Ona senada bulundu, sonra şöyle dedi: Bu sizin yanınızdaki Urve! O sizin tanımış olduğunuz kimselerdendir! Kız kardeşiniz Sevdeyi zikretmişti (adını anmıştı). Ben de Urveyi, Allahın erkekler üzerinde kadınlar için buyurduğu şeye göre -(ki bu, ya) iyilikle tutmak ya da güzellikle salmaktır (bırakmaktır)- ve kendisiyle erkeklerin kadınların ferçlerini (edep yerlerini) helal saydıkları şeye göre evlendiriyorum. (Durum) doğrusu böyle mi, ey Urve? O, Evet! dedi. O, Ben de kuşkusuz seni onunla Allahın bereketi üzere evlendirdim! dedi. O dedi ki: Abdülaziz dedi ki: Nafi bana şöyle dedi: Urve (düğün) yemeği verdiğinde Abdullah b. Ömere onu çağırmak için (haber) gönderdi. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine İbn Ömer gelip ona (Urveye), Şayet dün bana (bunu) iletseydin, bugün oruç tutmazdım. O halde senin görüşün nedir, oturayım mı, yoksa gideyim mi? dedi. O, Bilakis doğru yolda olarak git! dedi. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine İbn Ömer gitti. Bize Muhammed b. Yezid b. Huneys haber verdi; dedi ki: Bana Abdülaziz b. Ebu Revvad anlattı; dedi ki: Bana Nafi şunu haber verdi: Bir adam İbn Ömere bir mesele hakkında sordu. İbn Ömer başını eğdi ve ona cevap vermedi. Nihayet insanlar İbn Ömerin, onun meselesini duymadığını zannetti. [Ravi] dedi ki: O (adam) da ona, Allah sana rahmet etsin, meselemi duymadın mı? dedi. [Ravi] dedi ki: O şöyle dedi: Evet (duydum)! Ancak siz sanki, Allahın hakkında soru sorduğunuz şey hakkında bize soru sormayacağını düşünüyorsunuz. Sen de, Allah sana rahmet etsin, biz senin meselen hakkında (kastedileni) yavaş yavaş anlayıncaya kadar bizi bırak. Eğer nezdimizde senin meselenin bir cevabı olursa (söyleriz). Aksi takdirde (cevap) hakkında bilgimiz olmadığını sana bildiririz! Bize Abdullah b. Ebu Üveys el-Medeni haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı. O asım b. Muhammedden, o babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: İbn Ömerin Resulallahı zikrettiğini her işittiğimde, mutlaka onun iki gözünden ağlayarak yaşlar akardı. Bize Abdullah b. Mesleme b. Kaneb el-Harisi haber verdi; dedi ki: Bana Malik b. Enes anlattı. O Humeyd b. Kaysdan, o Mücahidden rivayet etti; (Mücahid) dedi ki: İbn Ömer ile beraberdim. İnsanlar ona selam vermeye başladı. Nihayet kendisinin binek hayvanına vardı da, İbn Ömer bana şöyle dedi: Ey Mücahid! İnsanlar beni (öyle) bir sevgiyle seviyorlar ki, şayet onlara altın ve gümüş verseydim (onu) artıramazdım! Bize Abdullah b. Mesleme b. Kaneb haber verdi; dedi ki: Bize Malik anlattı. O Humeyd b. Kaysdan, o Mücahidden şunu rivayet etti: İbn Ömerin (bir miktar) dirhem borcu vardı. Borcunu onlardan daha iyisi ile ödedi. Onun ödediği kişi, Bunlar benim dirhemlerimden daha iyi! dedi. Bunun üzerine o şöyle dedi: Kuşkusuz biliyorum, ancak benim nefsim bununla hoştur (memnundur). Bize Abdullah b. Mesleme b. Kaneb haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes anlattı. O bir şeyhten rivayet etti; (şeyh) dedi ki: İbnüz-Zübeyrin zamanı olduğunda, (bir miktar) hurma gaspedildi. Biz ondan satın alıp onu sirke yaptık. Annem (bir haberciyi) İbn Ömere gönderdi. Ben de haberci ile beraber gittim. O (haberci) İbn Ömere bu konuyu sordu. O da, Onu dökün! dedi. Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı. O Ebu Bişrden, o Yusuf b. Mahikten rivayet etti; (Yusuf) dedi ki: İbn Ömeri Ubeyd b. Umeyrin yanında gördüm. O ise (kıssa) anlatıyordu ve onun hep beraber gözleri(inden yaşlar) dökü(lü)yordu. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Bekir b. Ayyaş anlattı. O asım b. Ebün-Necudden şunu rivayet etti: Mervan, İbn Ömere dedi ki: Elini uzat, sana biat edelim. Zira sen Arabın efendisi ve Arabın efendisinin oğlusun! [Ravi] dedi ki: İbn Ömer ona, Doğu halkına nasıl yaparım? dedi. O, Biat edinceye kadar onlara vururuz! dedi. O şöyle dedi: Vallahi, onun (Arabın) bana yetmiş sene itaat etmesini ve de benim sebebimle tek bir adamın öldürülmesini istemem! [Ravi] dedi ki: Mervan şöyle diyordu: Ben kazanları kaynayan bir fitne görüyorum, Ebu Leyladan sonra hükümranlık galip gelene aittir. Ebu Leyla, Muaviye b. Yezid b. Muaviyedir. (Vefatı) babası Yezidden kırk gece sonra oldu. Babası, onun için insanlardan biat almıştı. Bize Ahmed b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Şihab anlattı. O Yunustan, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömere, İbnüz-Zübeyr, Hariciler ve Haşebiyye zamanında, Bazısı bazısını öldürürken, şunlarla beraber ve şunlarla beraber namaz kılar mısın? denildi. [Ravi] dedi ki: O da şöyle dedi: Kim Hayye alessalah (Namaza gelin!) derse, ben ona icabet ederim. Kim Hayye alelfelah (Kurtuluşa gelin!) derse, ben ona icabet ederim ve kim de senin Müslüman kardeşinin öldürülmesine ve onun malının alınmasına gelin derse ben, Hayır! derim. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Şihab anlattı. O Haccac b. Ertadan, o Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: (İbn Ömer), Iraka gaza (askeri sefer) yaptı. Önemli bir kişi ile mübareze (düello) edip onu öldürdü ve onun ganimet malını aldı. Bu (ganimet malı) kendisine teslim edildi. Sonra babasına gelip malı ona teslim etti. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Şihab anlattı; dedi ki: Bana Habib b. eş-Şehid haber verdi; dedi ki: Nafie, İbn Ömer, evinde ne yapardı? denildi. O şöyle dedi: Siz buna güç yetiremezsiniz! Her namaz için abdest suyu ve ikisi (iki namaz) arasında Mushaf (okuma)! Bize Said b. Mansur haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne anlattı. O Amr b. Dinardan, o İbn Ömerden rivayet etti; (İbn Ömer) dedi ki: Resulallahın vefat etmesinden beri ne tuğla üstüne bir tuğla koydum ve ne de bir hurma ağacı diktim. Bize Said b. Mansur haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Amr b. Dinardan rivayet etti; (Amr) dedi ki: İbn Ömer evlenmemek istedi de, Hafsa ona şöyle dedi: Evlen, eğer onlar (senin çocukların) ölürlerse, onlar dolayısıyla mükafatlandırılırsın ve eğer onlar (hayatta) kalırlarsa, senin için Allaha dua ederler! Bize Ahmed b. Muhammed el-Ezraki haber verdi; dedi ki: Bize Amr b. Yahya anlattı. O dedesinden rivayet etti; (dedesi) dedi ki: İbn Ömere bir şey hakkında soru soruldu. O, Bilmiyorum ! dedi. Adam yüzünü çevirdiğinde ise, kendisine fetva verip şöyle dedi: İbn Ömer iyi yaptı, bilmediği şey hakkında kendisine soru soruldu da, Bilmiyorum! dedi. Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn haber verdi; dedi ki: İbn Ömerin Muaviyeye bir ihtiyacı oldu da, ona (mektup) yazmak isteyip (mektuba) kendisiyle başladı. (İnsanlar) onun hakkında (kendi adıyla başlamaması konusunda ısrara) devam ettiler. Nihayet o (Bismillahirrahmanirrahim… ila Muaviye), Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla… Muaviyeye diye yazdı. Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi; dedi ki: Bize Üsame b. Zeyd haber verdi. O Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti; (İbn Ömer) dedi ki: Doğrusu ben (bazen), sadece selam vermeye ve bana selam verilmesine ihtiyaç duyarak çarşıya çıkarım. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Kesir b. Nübate el- Huddani anlattı; dedi ki: Bize babam şunu anlattı: Kendisi İbn Ömere Basradan bir hediye getirdi. İbn Ömer hediyeyi kabul etti. (Anlatan kişi dedi ki): Ben de onun (İbn Ömerin) bir mevlasına, O, halifeliği istiyor mu? diye sordum. Mevlası, Hayır! O, Allahın yanında bundan daha şereflidir! dedi. (Anlatan kişi) dedi ki: Ve (yine) ben onu iki yırtılmış elbise içerisinde oruçlu halde, “(başkası tarafından) üzerine su dökülürken gördüm. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Abdurrahman es-Serracdan, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer bir gün içecek istedi. Kendisine camdan bir bardak içerisinde su getirildi; ancak onu gördüğünde içmedi. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Cerir b. Hazim anlattı; dedi ki: Salimi gördüm, içecek istedi de, kendisine gümüş kaplama bir bardak içerisinde su getirildi; o elini ona uzatıp da onu gördüğünde, ellerini geri çekti ve içmedi. Bunun üzerine ben Nafie, Ebu Ömeri içmekten engelleyen nedir? dedim. O, Gümüş kaplama kap hakkında babasından işittiği şey! dedi. [Ravi] dedi ki: Ben Peki İbn Ömer gümüş kaplama kapta(n su) içmez miydi? dedim. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine kızdı ve İbn Ömer gümüş kaplamada(n) içer (mi)? Vallahi İbn Ömer sarı (madeni alaşım kap) içerisinde(ki ile) abdest de almazdı! dedi. Ben O, ne içerisinde(ki ile) abdest alırdı? dedim. O, Deri küçük kaplar ve ahşap odun bardaklar içerisinde(ki ile)! dedi. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Ali b. Zeydden, o el-Hasandan, o el-Hantef b. es-Sicften rivayet etti; (el-Hantef) dedi ki: İbn Ömere, Seni bu adama -İbnüz-Zübeyri kastediyorum- biat etmekten engelleyen nedir? dedim. O şöyle dedi: Ben vallahi, onlara biati, ancak kaka (kıkka) buldum. Biliyor musun kıkka nedir? Çocuğu görmedin mi, o pisler, sonra elini pisliğinin içine kor da, annesi ona kıkka der? Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi. O Harun el-Berberiden, o Abdullah b. Ubeyd b. Umeyrden rivayet etti; (Abdullah) dedi ki: İbn Ömer şöyle dedi: Bizim bu fitnedeki durumumuz ancak bir topluluğun durumu gibi oldu ki; onlar tanıdıkları bir cadde üzerinde yürüyorlardı da, onlar bu şekildeyken birden kendilerini bir bulut ve bir karanlık kapladı. Bizim de bazımız sağı tuttuk, bazımız ise solu tuttuk da, yolda yanıldık ve bunu anladığımız yerde kaldık. Nihayet bu bizden zail oldu, nihayet ilk yolu görüp tanıdık da, on(da yürümey)e başladık. Bunlar ancak bir kısım delikanlılardır ki, bu iktidar için ve bu dünya için birbiri ile savaşırlar. Vallahi, uğruna onların benim pabucumla birbirlerini öldüreceği şeyin benim olmamasına aldırmam! Bize Ahmed b. Muhammed b. el-Velid el-Ezraki haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı -İbn Uyeyneyi kastediyor-, o İbn Ebu Necihten, o Mücahidden rivayet etti; (Mücahid) dedi ki: İbn Ömer, yirmi yaşında iken Mekkenin fethine katıldı. O huysuz bir at üzerinde bulunuyordu. Beraberinde ağır bir mızrak vardı ve üzerinde dar (küçük) bir bürde bulunuyordu. [Ravi] dedi ki: Peygamber onu, atı için ot biçerken görüp: “Muhakkak ki Abdullah (salih bir adam), muhakkak ki Abdullah (salih bir adam)!” dedi -Resulallah onu hayırla sena etti, demek istiyor-. Bize Ahmed b. Muhammed b. el-Velid el-Ezraki haber verdi; dedi ki: Bize Müslim b. Halid anlattı. O İbn Ebu Necihten, o Mücahidden rivayet etti; (Mücahid) dedi ki: İbn Ömer, yirmi yaşında iken Mekkenin fethine katıldı. Bize Muhammed b. Rebia el-Kilabi haber verdi. O Musa el- Muallimden rivayet etti; (Musa) dedi ki: İbn Ömeri gördüm, bir davete çağırıldı da, bir mindere oturdu. Üzerinde kırmızı bir elbise bulunuyordu. [Ravi] dedi ki: Yemek konulduğunda da, o Bismillah (Allahın adıyla)! dedi ve elini uzattı. Sonra elini kaldırdı ve Ben oruçluyum, davetin ise hakkı vardır! dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Cafer er-Razi anlattı. O Yahya el-Bekkadan rivayet etti; (Yahya) dedi ki: İbn Ömeri, bir peştemal ve bir rida (üst elbise) içerisinde namaz kılarken gördüm. O iki eliyle böyle yapıyordu -Ebu Cafer ise elini kendi koltuğunun altına sokuyordu- ve parmağıyla böyle yapıyordu -Ebu Cafer de parmağını kendi burnuna soktu-. Bize Affan haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Ali b. Zeydden, o Kaza el-Ukayliden şunu rivayet etti: İbn Ömer, ihramlı iken, soğukluk hissetti de, Üzerime bir elbise ver! dedi. Ben de onun üzerine bir şal (mitraf) verdim. Uyandığında şalın çizgilerine ve kenar süsüne bakmaya başladı. Onun kenar süsü ipekti. Şayet şu olmasaydı, zararsız (kabul edilebilir) olurdu! dedi. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Cüveyriye b. Esma anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: Bazen İbn Ömerin üzerinde 500 değerindeki şalı (el-mitraf) gördüm. Bize Mutarrif b. Abdullah haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ömer anlattı. O Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti; İbn Ömer ipek dokumayı giymezdi. İpeği bir çocuğunun üzerinde gördüğünde ise onu yermezdi. Bize Amr b. el-Heysem haber verdi; dedi ki: Ben Malik b. Enesin yanında okudum. O Nafiden o İbn Ömerden şunu rivayet etti: İbn Ömer koyu kırmızı ile boyalı elbiseyi ve zaferan ile boyalı elbiseyi giyerdi. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Üsame b. Zeyd anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, hamama ve suya sadece bir peştemal ile girerdi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr anlattı. O Ebu İshakdan şunu rivayet etti: Ebu İshak, İbn Ömerin üzerinde (ayaklarında), her birinde iki kayış bulunan bir çift pabuç gördü. [Ravi] dedi ki: (Yine) ben onu Safa ve Merve arasında gördüm. Üzerinde iki beyaz elbise vardı. Dere yatağına vardığı zaman, onu yürümenin üzerinde rahat bir şekilde koşarken gördüm. Onu geçtiği zaman ise yürürdü. O ikisinden her birine her vardığında, Kabeye karşı ayakta dururdu. Bize el-Fadl b. Dükeyn ve Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdiler; dediler ki: Bize Züheyr b. Cübeyr şunu anlattı: O (Züheyr) İbn Ömerin yanına girdi. Onun iki çadırı ve bir büyük çadırı (otağı) vardı. O, İbn Ömerin ayaklarında ise iki kayışlı bir çift pabuç gördü. İki bağcığın biri dört (parmağ)ın arasında idi. Bunlar üzerinde tüy bulunmayan, sivriltilmiş (ve) bizim el-Hımsıyye diye adlandırdığımız pabuçlardandı. Bize Affan b. Müslim ve Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdiler; dediler ki: Bize Şube anlattı. O Cebele b. Sühaymdan rivayet etti; (Cebele) dedi ki: İbn Ömeri gördüm; bir gömlek satın alıp onu giydi. (Sonra) onu geri vermek istedi; (ama) gömleğe onun sakalından bir sarılık isabet etti. O sarılıktan dolayı onu alıkoydu. Affan dedi ki: İbn Ömer onu geri vermedi. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı. O Ubeydullah b. Ömerden, o Nafiden veya Salimden şunu rivayet etti: İbn Ömer, seferde gömleğin üstünde peştemal tutunurdu. Bize el-Mualla b. Esed haber verdi; dedi ki: Bize Abdurrahman b. el- Uryan anlattı; dedi ki: el-Ezrak b. Kaysın şöyle dediğini işittim: İbn Ömeri peştemalı çözülmüş halde gördüğüm az olmuştur. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hafs b. Gıyas anlattı; dedi ki: Bize el-Ameş anlattı. O Sabit b. Ubeydden rivayet etti; (Sabit) dedi ki: Ben İbn Ömeri hiç gömleğini düğümlerken görmedim. Bize el-Kasım b. Malik el-Müzeni el-Kufi haber verdi. O Cemil b. Zeyd et-Taiden rivayet etti; (Cemil) dedi ki: İbn Ömerin peştemalını iki ökçe kirişinin üstünde ve adalenin (kasın) altında gördüm. (Yine) onun üzerinde iki sarı elbise gördüm. (Yine) onu sakalını sarıya boyarken gördüm. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O Musa el-Muallimden, o Ebül- Mütevekkil en-Naciden rivayet etti; (Ebül-Mütevekkil) dedi ki: Sanki ben (şu an) İbn Ömere, iki elbise arasında (içerisinde) yürürken bakıyor (gibiyi)m. Sanki ben (şu an) onun peştemalın altındaki bacağının adalesine (kasına) ve peştemalın üstündeki gömleğ(in)e bakıyor (gibiyi)m. Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bize Yahya b. Umeyr anlattı; dedi ki: Salim b. Abdullahı gördüm. Üzerinde yukarı doğru katlanmış bir gömlek olduğu halde babamın yanında durdu. Babam onun gömleğinin kenarını tuttu ve onun yüzüne baktı. Sonra Doğrusu sanki bu Abdullah b. Ömerin gömleğidir. dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Sadaka b. Süleyman el-İcli anlattı; dedi ki: Bana babam anlattı; dedi ki: İbn Ömere baktım; bir de ne göreyim! Güzel görünümlü bir adam. (Sakalını) sarı renk ile boyuyor. Üzerinde bacağın yarısına kadar (uzanan) destevani bir gömlek var. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O Musa b. Dihkandan rivayet etti; (Musa) dedi ki: İbn Ömeri iki bacağının yarılarına kadar peştemal tutunurken gördüm. Bize Veki haber verdi. O el-Umeriden, o Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: İbn Ömer sarık sardı ve onu iki omuzu arasında sarkıttı. Bize Veki haber verdi. O el-Umeriden, o Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: İbn Ömer secde ettiği zaman iki elini bornozundan çıkarırdı. Bize Veki haber verdi. O en-Nadr Ebu Lülüeden rivayet etti; (en- Nadr) dedi ki: İbn Ömerin üzerinde siyah bir sarık gördüm. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O Hayyan el-Barikiden rivayet etti; (Hayyan) dedi ki: İbn Ömeri bir peştemal içerisinde onunla sarılmış halde namaz kılarken gördüm veya onu bir peştemal içerisinde, üzerinde başkası (başka bir elbise) olmadığı halde fetva verirken veya namaz kılarken işittim. Bize Yezid b. Harun haber verdi, dedi ki: Bize Şerik haber verdi. O İmran en-Nahliden rivayet etti; (İmran) dedi ki: İbn Ömeri bir peştemal içerisinde namaz kılarken gördüm. Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi. O, Osman b. İbrahim el- Hatıbiden rivayet etti; (Osman) dedi ki: İbn Ömeri gördüm; bıyığını kökünden alır, sarık sarınır ve onu arkasında sarkıtırdı. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Abdullah b. Ebu Osman el-Kureşiye sordum; Sen, İbn Ömeri peştemalını bacağının yarısına kadar kaldırırken gördün mü? dedim. O şöyle dedi: Onun bacağının yarısı nedir bilmiyorum; lakin ben onu, gömleğini şiddetli bir katlama ile yukarı doğru katlarken görmüştüm. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O Abdullah b. Haneşten rivayet etti; (Abdullah) dedi ki: İbn Ömerin üzerinde maafiri iki giysi/cübbe gördüm. Ve (yine) onun peştemalının, bacağının yarısına kadar (katlanmış) olduğunu gördüm. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Humran b. Abdülaziz el-Kaysi anlattı; dedi ki: Bize Ebu Reyhane anlattı; dedi ki: İbn Ömeri Medinede peştemalını serbest bırakmış halde gördüm. Şehrin çarşılarına gelip, Bu nasıl satılır, şu nasıl satılır? derdi. Bize Hallad b. Yahya el-Kufi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Küleyb b. Vailden rivayet etti; (Küleyb) dedi ki: İbn Ömeri sarığını arkasında sarkıtırken gördüm. Bize Süleyman b. Abdurrahman ed-Dımaşki haber verdi; dedi ki: Bize el-Velid b. Müslim anlattı. O Züheyr b. Muhammedden, o Zeyd b. Eslemden rivayet etti; (Zeyd) dedi ki: İbn Ömeri, peştemalı çözülmüş halde namaz kılarken gördüm. (Yine) dedi ki: Resulallahı peştemalı çözülmüş halde gördüm. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Useym b. Nistas haber verdi; dedi ki: İbn Ömeri gördüm gömleğini düğmelemezdi. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O Bişrden, o Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: İbn Ömerin bir (mühürlü) yüzüğü (hatem) vardı. Onu Ebu Ubeydin kızının yanına kordu. (Bir şeyi) mühürlemek istediği zaman da, onu alıp onunla mühürlerdi. Bize Yahya b. Huleyf b. Ukbe el-Basri haber verdi; dedi ki: Bize Avn anlattı; dedi ki: (İnsanlar) Nafiin yanında İbn Ömerin (mühürlü) yüzüğünü (hatem) zikrettiler de, o şöyle dedi: İbn Ömer (mühürlü) yüzük takmazdı. Onun (mühürlü) yüzüğü ancak Safiyyenin yanında olurdu. O, (bir şeyi) mühürlemek istediği zaman beni gönderirdi; ben de onu getirirdim. Bize İsmail b. İbrahim el-Esedi haber verdi. O Halid el-Hazzadan, o İbn Sirinden rivayet etti; (İbn Sirin) dedi ki: Abdullah b. Ömerin (mühürlü) yüzüğünün nakşı, Abdullah b. Ömer idi. Bize Abdullah b. İdris haber verdi. O Husayndan, o Mücahidden, o Abdullah b. Ömerden şunu rivayet etti: Onun (Abdullah b. Ömerin) (mühürlü) yüzüğünde Abdullah b. Ömer (ibaresi) vardı. Bize el-Mualla b. Esed haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz el- Muhtar anlattı. O Halidden, o İbn Sirinden şunu rivayet etti: İbn Ömerin (mühürlü) yüzüğünün nakşı, Abdullah b. Ömer idi. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam anlattı; dedi ki: Bize Eban anlattı. O Enesten şunu rivayet etti: Ömer b. el-Hattab, (mühürlü) yüzükte Arapça ile nakış yapılmasını yasakladı. Eban dedi ki: Ben de bunu Muhammed b. Sirine haber verdim de, dedi ki: Abdullah b. Ömerin (mühürlü) yüzüğünün nakşı, Lillah (Allah için) (ibaresi) idi. Bize Abdülhamid b. Abdurrahman el-Himmani haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan anlattı. O Meymun b. Mihrandan, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: İbn Ömer, bıyığını kökten alırdı; peştemalı ise bacaklarının yarılarına kadar idi. Bize Abdülhamid b. Abdurrahman el-Himmani haber verdi; dedi ki: Bize Osman b. İbrahim el-Hatıbi anlattı; dedi ki: İbn Ömeri gördüm, peştemalı bacaklarının yarısına kadar (uzanmış)tı. Ve (yine) onu bıyığını kökten alırken gördüm. Bize Muhammed b. Künase el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Osman b. İbrahim b. Muhammed b. Hatıb anlattı; dedi ki: Abdullah b. Ömeri bıyığını kökten alırken gördüm. [Ravi] dedi ki: İbn Ömer beni kucağında oturttu. Muhammed b. Künase, Osman b. İbrahimin annesinin ise Kudame b. Mazunun kızı olduğunu söyledi. Bize Ubeydin iki oğlu olan Yala et-Tanafisi ve Muhammed et- Tanafisi haber verdiler; dediler ki: Bize Osman b. İbrahim el-Hatıbi anlattı; dedi ki: İbn Ömeri bıyığını kökten alırken gördüm, hatta onun onu yolacağını zannediyordum. Bize Yala b. Ubeyd haber verdi; dedi ki: Bize el-Hatıbi anlattı; dedi ki: İbn Ömeri sadece peştemalı çözülmüş halde gördüm. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: asım b. Muhammed bize haber verdi. O babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: İbn Ömeri bıyığını kökten alırken gördüm. Yezid dedi ki: Ben onun sadece şöyle dediğini biliyorum: Ben onun teninin beyazlığını görünceye kadar veya onun teninin beyazlığı görünür oluncaya (kadar). Bize Muhammed b. İsmail b. Ebu Füdeyk haber verdi. O ed-Dahhak b. Osmandan şunu rivayet etti: O (ed-Dahhak), Yahya b. Saide, (Geçmişte) ilim ehlinden bıyığının iki tarafını kökten alan bir kimse biliyor musun? diye sordu. Yahya şöyle dedi: Hayır, ancak Abdullah b. Ömer ve Abdullah b. amir b. Rebia hariç. Zira o ikisi (bunu) yapıyorlardı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize asım b. Muhammed b. Zeyd el-Umeri anlattı. O babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: İbn Ömer, bıyığını -sen cildin beyazlığını görünceye kadar- kökten alırdı. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Abdurrahman b. Abdullah b. Dinar anlattı. O babasından şunu rivayet etti: İbn ömer, bıyığını, onu kökten alıncaya ve bu onun yüzünde belirgin oluncaya kadar kesip koparırdı. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Abdullah b. Ebu Osman el-Kureşiye, İbn Ömeri bıyığını kökten alırken gördün mü? diye sordum. O, Evet! dedi. Sen onu gördün mü? dedim. O, Evet! dedi. Bize Halid b. Mahled el-Beceli haber verdi; dedi ki: Bana Süleyman b. Bilal anlattı; dedi ki: Bana Abdullah b. Dinar anlattı; dedi ki: İbn Ömeri bıyığının iki tarafını kökten alırken gördüm. Bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Ebül- Melih anlattı; dedi ki: Meymun bıyığını kökten alır ve İbn Ömerin de bıyığını kökten aldığını söylerdi. Bize İsmail b. Abdullah b. Zürare el-Cermi er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. el-Haris anlattı. O İbn Avndan, o Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: O (İbn Ömer), (bıyığın) şu iki tarafın(daki kıllar)ı alırdı -bıyıktan uzayanı kastediyor-. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan anlattı; dedi ki: Bize Habib b. er-Reyyan anlattı; dedi ki: İbn Ömeri gördüm, bıyığını kesip koparmıştı. Hatta sanki o bıyığını tıraş etmişti ve peştemalını bacaklarının yarılarına kadar kaldırmıştı. [Ravi] dedi ki: Ben de bunu Meymun b. Mihrana söyledim; o da şöyle dedi: Habib doğru söyledi, İbn Ömer bu şekilde idi. Bize Ezher b. Sad es-Semman haber verdi. O İbn Avndan, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer bundan ve bundan alırdı. Ezher kendi bıyığının iki tarafına da işaret etti. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Muhammed b. Aclandan, o Osman b. Ubeydullah b. Ebu Rafiden rivayet etti; (Osman) dedi ki: İbn Ömeri, bıyığını kökten alırken -ki (bu) tıraş etmenin benzeridirgördüm. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize İsa b. Cafer ve Hafs haber verdi. Onlar Nafiden rivayet ettiler; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer, hac veya umrede [olduğu zamanlar] hariç, sakalını kazırdı. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İbn Ebu Leyla haber verdi. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer sakalını sıkıca tutar, sonra avuç dolusunu aşanı alırdı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O Abdullah b. Ömerden, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer (sakalını) böyle sıkıca tutar, avuç dolusundan fazla geleni alır ve elini çenesinin yanına kordu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize es-Sevri haber verdi. O Abdülkerim el-Cezeriden rivayet etti; (Abdülkerim) dedi ki: İbn Ömerin sakalından avuç dolusundan fazla geleni alan hacamatçı bana (bunu) haber verdi. Bize Enes b. İyad el-Leysi haber verdi; dedi ki: Bana el-Haris b. Abdurrahman b. Ebu Zübab ed-Devsi şunu anlattı: O, Abdullah b. Ömeri sakalını sarıya boyarken gördü. Bize Enes b. İyad haber verdi. O Nevfel b. Mesuddan rivayet etti; (Nevfel) dedi ki: Abdullah b. Ömeri halukla (sarı boya/zaferan) sakalını sarıya boyarken gördüm. (Yine) onun iki ayağında, ikisinde (de) iki kayış bulunan iki (bir çift) pabuç gördüm. Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi; dedi ki: Bize Ubeydullah b. Ömer haber verdi. O Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: İbn Ömer sakalını sarıya boyardı. Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah el- Umeri anlattı. O Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: İbn Ömer beyaz saçını değiştirmek için halukla yağlanırdı (boyanırdı). Bize Ebu Bekir b.Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. Bilal anlattı. O Zeyd b. Eslemden şunu rivayet etti: Abdullah b. Ömer elbiseleri sarı renk ile doluncaya kadar sakalını sarı renkle (sarıya) boyuyordu. Bunun üzerine kendisine, Ne için sarı renk ile boyuyorsun? denildi. O, Ben Resulallahı onunla boyarken gördüm! dedi. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O Abdülaziz b. Hakimden rivayet etti; (Abdülaziz) dedi ki: İbn Ömeri (sakalını) sarı renk ile boyarken gördüm. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Şerik anlattı. O Muhammed b. Kaysdan rivayet etti; (Muhammed) dedi ki: İbn Ömeri sarı sakallı gördüm. (Yine) onu gömleğinin düğmeleri çözülmüş halde gördüm. (Yine) onu ayaklarından birini diğeri üzerine koymuş halde gördüm. (Yine) onu sarık sarınmış halde gördüm. Sarığı kendi önünden ve arkasından salmıştı. Bilmiyorum, önündeki mi, yoksa arkasındaki mi daha uzundu. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi. O Süfyan b. Uyeyneden rivayet etti; (Süfyan) dedi ki: Süleyman el-Ahveli işittim, o şöyle dedi: İbn Ömeri sakalını sarıya boyarken gördüm. Nihayet (o burasını) kirletmişti. Ve o gömleğinin göğüs oyuğuna işaret etti. Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi; dedi ki: Bize Ubeydullah b. Ömer anlattı. O Said el-Makburiden, o İbn Cüreycten -Ubeyd b. Cüreyci kastediyor- (şunu) rivayet etti: İbn Ömere, Seni sakalını sarıya boyarken gördüm! dedim. O, Ben Resulallahı sakalını boyarken gördüm! dedi. Ben, Seni şu tabaklanmış deriden pabuçları giyerken gördüm! dedim. O şöyle dedi: Ben Resulallahı onları giyerken, onları tercih ederken ve onların içinde abdest alırken gördüm! Bize Abdullah b. Mesleme b. Kaneb el-Harisi haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Zeyd b. Eslem anlattı. O İbn Ömerden şunu rivayet etti: İbn Ömer (sakalını) safran ile boyardı da, kendisine (bu) söylendi. Bunun üzerine o, Resulallah (sakalını) onunla boyardı! dedi veya Onun (safranın) onun için boyaların en tercihe şayan olanı olduğunu gördüm! dedi. Bize Abdullah b. Mesleme b. Kaneb haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. Muhammed ed-Deraverdi anlattı, o Zeyd b. Eslemden şunu rivayet etti: İbn Ömer, elbiseleri sarı renkten doluncaya kadar sakalını sarı renk ile boyardı. Bunun üzerine kendisine, Ne için sarı renk ile boyuyorsun? denilince şöyle dedi: Ben Resulallahı (sakalını/elbisesini) onunla (sarı renkle) boyarken gördüm. Hiçbir boya onun için ondan daha tercihe şayan değildi. Kuşkusuz o onunla (sarı renkle) elbiselerinin hepsini, hatta sarığını boyardı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Useym b. Nistas anlattı; dedi ki: İbn Ömeri sakalını sarıya boyarken gördüm. (Yine) onun gömleğini düğümlemediğini gördüm. (Yine) onun (bir insanın yanından) geçip selam vermeyi unuttuğunu, (sonra) geri dönüp, Ben unuttum! Esselamü aleyküm! dediğini gördüm. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Abdurrahman b. Abdullah b. Dinar anlattı. O babasından şunu rivayet etti: İbn Ömer sakalını kendisiyle elbiseleri doluncaya kadar vers haluku ile sarıya boyardı. Bize Abdullah b. Mesleme b. Kaneb haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. Muhammed anlattı. O Muhammed b. Zeydden şunu rivayet etti: Abdullah b. Ömer, sakalını halukla ve safranla sarıya boyardı. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari ve Abdülvehhab b. Ata haber verdiler; dediler ki: Bize İbn Cüreyc anlattı; dedi ki: Bana Ata anlattı; dedi ki: İbn Ömeri (sakalını/elbisesini) sarıya boyarken gördüm. Bize Amr b. el-Heysem Ebu Katan haber verdi. O İbn Ebu Zibden, o Osman b. Ubeydullahdan rivayet etti; (Osman) dedi ki: Biz katipler içinde iken, İbn Ömeri sakalını sarıya boyarken gördüm. Bize Halid b. Mahled el-Beceli haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ömer anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer sakalını safranla ve -içerisinde misk olan- versle sarıya boyadı. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan anlattı; dedi ki: Bize Musa b. Ebu Meryem anlattı; dedi ki: Abdullah b. Ömer (sakalını), sarı renk sakalından gömleği üzerinde görülünceye kadar sarı renkle boyardı. Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah el-Umeri haber verdi. O Said b. Ebu Saidden, o Ubeydden -İbn Cüreyci kastediyor- şunu rivayet etti: O (İbn Cüreyc), İbn Ömere, Seni sakalını sarıya boyarken görüyorum; insanları ise (değişik boyalarla) boyarlarken ve renklendirirlerken görüyorum! dedi, o da şöyle dedi: Ben Resulallahı sakalını sarıya boyarken gördüm! Bize el-Kasım b. Malik el-Müzeni haber verdi. O Cemil b. Zeyd et- Taiden rivayet etti; (Cemil) dedi ki: İbn Ömeri sakalını sarıya boyarken gördüm. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Abdullah b. Ebu Osman el-Kureşiye sordum, İbn Ömeri sakalını sarıya boyarken gördün (mü)? dedim. O şöyle dedi: Onu (İbn Ömeri) sakalını sarıya boyarken görmedim, velakin ben onun sakalını sarılaşmış gördüm. Şiddetli değildi, o az idi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Muhammed b. Aclandan, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer hacda veya umrede hariç, sakalını kazırdı. Bize Abdülvehhab b. Ata el-İcli haber verdi; dedi ki: Bize İbn Cüreyc anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer tıraş olmayı bir defa veya iki defa terk etti de, başının arka kısmının yanlarını kısalttı. [Ravi] dedi ki: O, kel idi. [Ravi] dedi ki: (Bu sebeple) ben de Nafie, Peki o sakaldan mı (kısalttı)? dedim. Nafi, Onun uçlarından alırdı! dedi. Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi; dedi ki: Bize el-Umeri haber verdi. O Nafiden şunu rivayet etti: İbn Ömer bir sene hac yapmadı da, Medinede (kurban günlerinde) (hayvan) kurban etti ve başını tıraş etti. Bize Abdullah b. Nümeyr ve Ebu Üsame haber verdiler; dediler ki: Bize Hişam b. Urve anlattı; dedi ki: İbn Ömerin (iki omuzunun üzerine inen) bir (saç) örgüsü olduğunu gördüm. İbn Nümeyr, hadisinde, uzun (bir örgü) dedi. Ebu Üsame ise, bölünmüş (ve) iki omuzunu döven bir örgü dedi. Hişam dedi ki: -Kendisi (Hişam), İbn Ömer Merve (tepesi) üzerinde iken ona getirildi- o da beni çağırıp öptü. Ve ben onun o gün (saçını) kısalttığını görüyordum. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam anlattı; dedi ki: Bize Katade anlattı. O Ali b. Abdullah el-Barikiden rivayet etti; (Ali) dedi ki: İbn Ömerin kel kafasını, o Kabenin çevresinde tavaf ederken gördüm. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize el-Avvam b. Havşeb haber verdi. O Habib b. Ebu Sabitten, o İbn Ömerden rivayet etti; (İbn Ömer) dedi ki: Ali ve Muaviyenin Dumetülcendelde buluşması ile ilgili, Muaviyenin, kendisinin ve Alinin ondan çıkması (halinde) korkmuş olduğu şey meydana geldiğinde, Muaviye o gün büyük uzun boyunlu bir Horasan devesi (buhti) üzerinde gelip, Bu işe tamah eden veya ona (bu işe) boynunu uzatan bu (adam) kim ki? dedi. İbn Ömer şöyle dedi: Ben de nefsimle dünya hakkında sadece o gün konuştum. Zira ben ona, Ona seni ve babanı döven, nihayet ikinizi ona sokan kimse tamah eder! demeye niyetlendim. Sonra Cenneti, onun mutluluğunu ve meyvelerini (kazançlarını) hatırladım da, bundan uzak durdum. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Misar b. Kidam haber verdi. O Ebu Husayndan şunu rivayet etti: Muaviye, Bu işe bizden daha layık kimdir ki? dedi. Bunun üzerine Abdullah b. Ömer şöyle dedi: Ben de, Ona karşı seni ve babanı döven kimse, (ona) senden daha layıktır! demek istedim. Sonra cennetlerde olanı hatırladım da, bunda bir fesat olmasından korktum. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Mamerden, o ez-Zühriden rivayet etti; (ez-Zühri) dedi ki: Muaviye üzerinde anlaşmaya varıldığında, o kalkıp, Bu işe benden daha layık kim oldu ki? dedi. İbn Ömer şöyle dedi: Ben de kalkıp, Küfre karşı seni ve babanı döven kimse, ona daha layıktır! demek için hazırlandım da, onun benim hakkımda bende olandan başkasını düşünmesinden korktum. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubtan, o Nafiden şunu rivayet etti: Muaviye, İbn Ömere 100.000 (dirhem) gönderdi. Yezid b. Muaviye için biat etmesini istediğinde de, İbn Ömer şöyle dedi: Görüyorum ki, o yalnız bunu istedi (hedefledi). O takdirde doğrusu benim yanımda (bana göre) dinim ucuzdur (değersizdir)! Bize el-Fadl b. Dükeyn ve Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdiler; dediler ki: Bize Süfyan anlattı. O Muhammed b. el- Münkedirden rivayet etti; (Muhammed) dedi ki: Yezid b. Muaviyeye biat edildiğinde, bu (haber) İbn Ömere ulaştı da, o şöyle dedi: O eğer iyi olursa memnun oluruz ve eğer bela olursa sabrederiz. Bize Muhammed b. Abdullah b. el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Sahr b. Cüveyriye anlattı; dedi ki: Bize Nafi şunu anlattı: Medine halkı Yezid b. Muaviye hakkında galip geldiği ve onu (halifelikten) çıkardığı zaman, Abdullah b. Ömer, oğullarını çağırdı ve onları toplayıp şöyle dedi: Biz Allahın ve Resulünün biatine göre bu adama biat ettik. Ben Resulallahı şöyle derken işittim: “Kıyamet günü vefasız kişi için bir sancak dikilir de o, Bu, falanın vefasızlığı! der!” Vefasızlığın en büyüklerinden biri ise, -Allaha şirk koşma olması hariç-, bir adamın bir adama Allahın ve Resulünün biatine göre biat etmesi, sonra biatini bozmasıdır. O halde sizden hiçbir kimse sakın Yezidi (halifelikten) çıkarmasın ve (yine) sizden hiç kimse sakın bu işte acele etmesin. Yoksa benimle onun arasında kötü ayrılma (akraba arasındaki kopma, düşmanlık) meydana gelir. Bize İsmail b. İbrahim el-Esedi haber verdi. O Eyyubtan, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: Muaviye Medineye geldiğinde Resulallahın minberi üzerinde İbn Ömer mutlaka öldürülecek! diye yemin etti. Mekkeye yaklaştığında da, onu insanlar karşıladı. Onu karşılayanlar içerisinde Abdullah b. Safvan da onu karşılayıp, Bize getirdiğin (planladığın) şeyi konuş (açıkla), bize Abdullah b. Ömeri öldürmek için geldin! dedi. O üç defa şöyle dedi: Kim bunu der ki, Kim bunu der ki, Kim bunu der ki? Bize İsmail b. İbrahim haber verdi. O İbn Avndan, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: Muaviye Medineye geldiğinde Resulallahın minberi üzerinde İbn Ömeri mutlaka öldüreceğine dair yemin etti. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine ailemiz bize gelmeye başladı. Abdullah b. Safvan da İbn Ömere geldi. İkisi bir eve girdiler. Ben ise evin kapısındaydım. (Derken) Abdullah b. Safvan şöyle demeye başladı: Seni öldürünceye kadar onu bırakacak mısın? Vallahi şayet sadece ben ve ev halkım olsa, elbette sen olmadan onunla savaşırım! [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine İbn Ömer, Allahın hareminde sabretmeyeyim mi? dedi. [Ravi] dedi ki: (Yine) ben onun sesli ağlayışını o gece iki defa işittim. Muaviye yaklaştığında insanlar onu karşıladı. Onu Abdullah b. Safvan da karşılayıp, Bize getirdiğin (planladığın) şeyi konuş (açıkla), Abdullah b. Ömeri öldürmek için geldin! dedi. O, Vallahi onu öldürmeyeceğim! dedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Abdullah b. Dinardan rivayet etti; (Abdullah) dedi ki: İnsanlar Abdülmelik b. Mervan üzerinde ittifak ettiğinde, İbn Ömer ona şunu yazdı: İmdi, ben kuşkusuz Emirül-Müminin, Allahın kulu Abdülmelik için, Allahın sünnetine ve Resulünün sünnetine göre gücüm yettiğince işitmek ve itaat etmek üzere biat ettim. Benim oğullarım da buna muvafakat etmişlerdir. Bize Muaz b. Muaz el-Anberi haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn anlattı; dedi ki: Bir adamı Muhammede (şunu) anlatırken işittim; dedi ki: Ömerin vasiyeti Ümmül-Mümininin -Hafsayı kastediyor- yanında idi. Hafsa vefat ettiğinde de, vasiyet İbn Ömere ulaştı. İbn Ömere (vefat) gelip çattığında da, İbn Ömer onu, oğlu Abdullah b. Abdullaha emanet etti ve Salimi bıraktı (hesaba katmadı). İnsanlar ise bununla onu paylamışlardı. [Ravi] dedi ki: (Sonra) Abdullah b. Abdullah ve Abdullah b. Amr b. Osman, el-Haccac b. Yusufun yanına girdi. [Ravi] dedi ki: el-Haccac şunu dedi: Kuşkusuz ben İbn Ömerin boynunu vurmaya niyetlenmiştim! [Ravi] dedi ki: Abdullah b. Abdullah da ona şöyle dedi: Dikkat et, vallahi eğer şayet (bunu) yapsaydın, elbette Allah seni cehennem ateşinde baş aşağı çevirirdi! [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine el-Haccac (başını) eğdi. [Ravi] dedi ki: Ben ise, O şimdi onun için emreder! dedim. [Ravi] dedi ki: Sonra o başını kaldırdı ve Kureyşin hangi boyu daha asildir? diyerek konuyu değiştirdi. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize el-Esved b. Şeyban anlattı; dedi ki: Bize Halid b. Sümeyr anlattı; dedi ki: Fasık el-Haccac minber üzerinde konuşma yapıp, İbnüz-Zübeyr, Allahın kitabını tahrif etti! dedi. İbn Ömer de ona, Yalan söyledin, yalan söyledin, yalan söyledin! Ne o buna güç yetirebilir, ne de sen onunla beraber (buna güç yetirebilirsin)! dedi. Bunun üzerine el-Haccac ona şöyle dedi: Sus! Zira sen bir yaşlısın, bunamışsın ve aklın gitmiş. Bir yaşlı neredeyse tutulup boynu vurulacak ve de sürüklenecek, hayaları (testisleri) şişmiş, çevresinde el-Baki halkının çocukları dolaşıyor! Bize İsmail b. İbrahim el-Esedi haber verdi. O Eyyubtan, o Nafiden şunu rivayet etti: İbn Ömer vasiyet etmedi. Bize Ezher b. Sad es-Semman haber verdi. O İbn Avndan, o Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İbn Ömer ağırlaştığında, (yanındakiler) ona Vasiyet et! dediler. O, Peki ne vasiyet edeyim? Kuşkusuz hayatta Allahın daha iyi bildiği şeyi yapıyordum. Şimdi ise, ona bunlardan daha layık hiçbir kimseyi göremiyorum. Evlerinde onların yanına hiçbir kimseyi sokmam! Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubtan, o Nafiden şunu rivayet etti: İbn Ömer (hastalıktan) şikayetçi oldu. (Yanındakiler) ona vasiyeti söylediler. O da şöyle dedi: Malım hakkında yaptığım şeyi Allah daha iyi bilir. Evlerime ve arazime gelince, onlarda ise çocuklarımla beraber hiç kimseye ortaklık vermeyi arzu etmem! Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. Bilal anlattı. O Abdurrahman b. Abdullah b. Ebu Atikten, o Nafiden şunu rivayet etti: İbn Ömer şöyle diyordu: Ey Allahım! Benim ölümümü Mekkede kılma! Bize Yezid b. Harun ve el-Fadl b. Dükeyn haber verdiler; dediler ki: Bize Fudayl b. Merzuk haber verdi. O Atiye el-Avfiden rivayet etti; (Atıyye) dedi ki: Abdullah b. Ömerin bir mevlasına, Abdullah b. Ömerin ölümü hakkında sordum. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine o dedi ki: Şam halkından bir adam onun ayağına temreniyle çarptı. [Ravi] dedi ki: el-Haccac da onu ziyaret etmek için ona gelip, Şayet sana çarpan kişiyi bilseydim, elbette onun boynunu vururdum! dedi. Abdullah ise Bana çarpan sensin! dedi. O, Nasıl? dedi. İbn Ömer, Allahın haremine (kutsal yerine) silah soktuğun günde! dedi. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize el-Avvam b. Havşeb haber verdi; dedi ki: Bana Ayyaş el-amiri anlattı. O Said b. Cübeyrden rivayet etti; (Said) dedi ki: Mekkede başına gelen organ bozulması İbn Ömerin başına geldiğinde, o savruldu. Nihayet yere düştü de, elemin (acının) kendisini (hacdan) engellemesinden korkup, Ey İbn Ümmüd-Dehma! Benim yerime menasiki (hac ibadetlerini) tamamla! dedi. Ağrısı şiddetlendiğinde ise, (haber) el-Haccaca ulaştı. el-Haccac ziyaret etmek için ona gelip, Şayet sana çarpan kişiyi bilsem, elbette (şöyle) yapardım, (böyle) yapardım! dedi. O ona karşı (bunu) çokça söyleyince İbn Ömer, Sen bana çarptın! silah taşınılmayacak bir günde silah taşıdın! dedi. el-Haccac çıkıp gittiğinde de İbn Ömer şöyle dedi: Dünyadan sadece üç şey için üzülüyorum: Öğle sıcaklarında susama, geceye tahammül ve başımıza gelen bu zalim grup ile savaşmamış olmam! Bize Vehb b. Cerir b. Hazim haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı; dedi ki: Mahzumoğullarından bir şeyh olan Ebu Bekir b. Abdullah b. Avzullahı anlatırken işittim; dedi ki: İbn Ömerin ayağı yaralandığında, kendisini ziyaret etmek için el-Haccac ona gelip, yanına girdi ve ona selam verdi. O, yatağının üzerindeydi. Onun selamını aldı. el-Haccac, Ya Ebu Abdurrahman! Senin ayağına çarpanı biliyor musun? dedi. İbn Ömer, Hayır! dedi. O Dikkat et, vallahi şayet sana çarpanı bilseydim, elbette onu öldürürdüm! dedi. Bunun üzerine İbn Ömer başını önüne eğip onunla konuşmamaya ve ona iltifat etmemeye başladı. el-Haccac bunu gördüğünde ise, sinirlenmiş kimse gibi sıçrayıp, hızlıca yürüyerek çıktı. Nihayet evin avlusuna vardığı zaman, arkasındaki kişiye dönüp şöyle dedi: Bu (adam), kendisinin bizim ilk ahdi almamızı (benimsememizi) istediğini iddia ediyor! Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize İshak b. Said anlattı. O Saidden -babasını kastediyor- rivayet etti; (babası) dedi ki: el-Haccac, İbn Ömeri ziyaret etmek için onun yanın girdi, onun yanında ise Said -Said b. Amr b. Said b. el-ası kastediyor- vardı. (Birisi) onun (İbn Ömerin) ayağına çarpmıştı. O, Ya Ebu Abdurrahman, kendini nasıl buluyorsun? Dikkat et, biz şayet sana çarpan kişiyi bilsek, onu cezalandırırız. Sana çarpan kişiyi biliyor musun? dedi. O şöyle dedi: Bana içerisinde (silah) taşımak helal olmayan haremde silah taşımayı emreden kişi çarptı! Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Eşres b. Ubeyd anlattı; dedi ki: Salim b. Abdullah b. Ömere, Abdullah b. Ömerin maruz kaldığı yarasını sordum. Salim ise şöyle dedi: Ben, Ey babacığım! Bu kan nedir. (Bu) asil (deven)in kürek kemiği üzerinde akıyor? dedim. O, Ben onu hissetmedim. (Deveyi) ıhdır (çöktür). dedi; bunun üzerine ben (onu) ıhdırdım (çöktürdüm). O da ayağını üzengi kayışından çıkardı. Ayağı üzengi kayışına yapışmıştı. O, Bana çarpan şeyi hissetmedim! dedi. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubtan rivayet etti; (Eyyub) dedi ki: Nafie İbn Ömerin ölümünün başlangıcı ne oldu? dedim. O, Bir hevdeç pervazı (tahtası), Cemrede kalabalık içinde onun parmaklarından iki parmak arasına çarptı da, o hastalandı dedi. [Ravi] dedi ki: el-Haccac da onu ziyaret etmek için ona gelip yanına girdi. Onu gördüğünde, İbn Ömer gözlerini kapadı. [Ravi] dedi ki: el-Haccac da onunla konuştu. O ise onunla konuşmadı. [Ravi] dedi ki: O da ona, Sana kim vurdu? Kimden şüpheleniyorsun? dedi. [Ravi] dedi ki: İbn Ömer onunla konuşmadı. Bunun üzerine el-Haccac çıktı da şöyle dedi: Bu (adam) ben ilk çeşit (tarz) üzereyim diyor! Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. Siyah anlattı; dedi ki: Bana Habib b. Ebu Sabit anlattı; dedi ki: Bana İbn Ömerden, ölümüne sebep olan hastalığı sırasında şöyle dediği (haberi) ulaştı: (Malum) zalim grup ile savaşmamam hariç, kendimi dünya işinden herhangi birşeye üzülüyor bulmuyorum! Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı. O Abdülaziz b. Ebu Revvaddan, o Nafiden şunu rivayet etti: İbn Ömer bir adama kendisini yıkamasını vasiyet etti de, o onu misk ile ovalamaya başladı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. Ebu Bekir anlattı. O Salim b. Abdullahtan rivayet etti; (Salim) dedi ki: İbn Ömer Mekkede 74 senesinde öldü ve Fahda defnedildi. O, öldüğü gün seksen dört yaşındaydı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Abdullah b. Ömer 73 senesinde vefat etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Nafi anlattı. O babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: el-Haccacın tabilerinden bir adamın mızrağının temreni, İbn Ömerin ayağına isabet etmiş ve yara iyileşmişti. İnsanlar çıkıp gittiğinde İbn Ömerin yarası kötüleşti. Onun evinde oturulduğunda ise, el-Haccac onu ziyaret etmek için yanına girip, Ya Ebu Abdurrahman, sana çarpan kimdir? dedi. O, Sen beni öldürdün! dedi. O, Peki ne ile? dedi. O, şöyle dedi: Sen Allahın haremine silah soktun da, senin tabilerinden birisi bana çarptı! İbn Ömere vefat gelip çattığında da, o Haremde defnedilmemesini ve Haremden hariçte defnedilmesini vasiyet etti. (Sonra) ise mağlup olup (rızası dışında) Haremde defnedildi. el-Haccac (cenaze) namazını kıldı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Şürahbil b. Ebu Avn anlattı. O babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: İbn Ömer ölümü sırasında Salime, Ey oğulcuğum! Eğer ölürsem beni Haremden hariçte defnet. Zira ben, oradan muhacir olarak çıktıktan sonra, orada defnedilmeyi hoş karşılamıyorum! dedi. O da, Ey babacığım! Eğer buna gücümüz yeterse! dedi. O ise, Ben sana derken beni işitiyorsun ve Eğer buna güç yetirebilirsek! diyorsun! dedi. O, el-Haccac bize galip gelir de senin için (cenaze) namazı kılar, diyorum. dedi. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine İbn Ömer sustu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Mamer anlattı. O ez-Zühriden, o Salimden rivayet etti; (Salim) dedi ki: Babam bana, kendisini Haremden hariçte defnetmemi vasiyet etti. Ancak biz güç yetiremeyip onu Haremde Fahda, Muhacirler kabristanında defnettik. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Ömer anlattı. O Nafiden rivayet etti; (Nafi) dedi ki: İnsanlar çıkıp gittiği ve İbn Ömerin evinde oturulduğu vakit, o ölüm sırasında Haremde defnedilmemeyi vasiyet etti. Ancak el-Haccacdan dolayı buna güç yetirilemedi, biz de onu Fahda Muhacirler kabristanında Zu Tuvaya doğru defnettik. O Mekkede 74 senesinde öldü.
424. Harice b. Huzafe
[Harice b. Huzafe] b. Ganim b. Amr b. Abdullah b. Abid b. Avic b. Adi b. Kab. Annesi, Adi b. Kaboğullarından Fatıma bt. Amr b. Bücre b. Halef b. Saddaddır. Ayrıca onun annesinin Fatıma bt. Alkame b. amir b. Bücre b. Halef b. Saddad olduğu da söylenir. Haricenin şu çocukları oldu: 1. Abdurrahman 2. Eban Bu ikisinin annesi, Kindeden bir kadındır. 3. Abdullah 4. Avn Bu ikisinin annesi ise bir ümmü veleddir. Harice b. Huzafe Mısırda Amr b. el-asın kadısıydı. Haricinin Amr b. el-asa suikast için huzura çıktığı günün sabahı olduğunda, Amr o gün namaz için çıkmadı ve Hariceye insanlara namaz kıldırmasını emretti. Harici ilerleyip Hariceye, onu Amr b. el-as zannederek vurdu. Bunun üzerine yakalanıp Amrın yanına alındı. (İnsanlar) Vallahi sen Amra vurmadın. Hariceye vurdun! dediler. O da, Ben Amrı diledim. Allah ise Hariceyi diledi! dedi. (Bu söz) bir mesel (atasözü) olarak (dilden dile) dolaştı. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. İshak anlattı. O Yezid b. Ebu Habibden, o Abdullah b. Raşid ez-Zevfiden, o Abdullah b. Mürre ez-Zevfiden, o Harice b. Huzafe el-Adeviden rivayet etti; (Harice) dedi ki: Resulallah sabah namazı için bizim yanımıza çıkıp, “Kuşkusuz Allah sizi bu gece bir namazla destekledi ki, doğrusu o sizin için kızıl develerden daha hayırlıdır!” dedi. Biz, O nedir, ya Resulallah? dedik. O şöyle dedi: “Yatsı namazı ile fecrin doğuşuna kadar (olan zaman) arasındaki vitrdir!”