"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

379. Resulallahın Mevlası Ebu Rafi

İsmi Eslemdir. Abbas b. Abdülmuttalibe ait bir köle idi. Abbas onu Peygambere bahşetti. Resulallaha Abbasın Müslüman olduğu müjdesi getirildiğinde ise, Resulallah Ebu Rafii azat etti. Bize Rüveym b. Yezid el-Mukri haber verdi; dedi ki: Bize Harun b. Ebu İsa anlattı. (Yine) bize Ahmed b. Muhammed b. Eyyub haber verdi; dedi ki: Bize İbrahim b. Sad haber verdi. (Onlar) Muhammed b. İshaktan rivayet etti; (Muhammed b. İshak) dedi ki: Bana Hüseyn b. Abdullah b. Ubeydullah b. Abbas anlattı. O İbn Abbasın mevlası İkrimeden rivayet etti; (İkrime) dedi ki: Resulallahın mevlası Ebu Rafi şöyle dedi: Ben Abbas b. Abdülmuttalibe ait bir köle idim ve İslam ev halkı olan bizim içimize girmişti. Abbas Müslüman oldu, Ümmül-Fadl Müslüman oldu ve ben Müslüman oldum. Abbas, kavminden çekiniyor ve onlara muhalefet etmeyi hoş karşılamıyordu, Müslümanlığını gizliyordu. Kavmi içerisinde dağılmış vaziyette çok mala sahip idi. Ebu Leheb ise, Allahın bir düşmanı idi. Bedire katılamamış ve yerine el-as b. Hişam b. el-Muğireyi göndermişti. Onlar böyle yapıyorlardı. Bir adam (savaşa) katılamazsa, mutlaka yerine bir adamı gönderirdi. Kureyşten Bedirde bulunanların yaralıları hakkındaki haber geldiğinde ise, Allah Ebu Lehebi sindirdi ve rezil etti. Biz de kendimizde bir kuvvet ve izzet bulduk. Ben zayıf bir adamdım. Zemzem odasında (çadırında), şekil vererek bardaklar (zemzem kapları/el-akdah) yapıyordum. (İşte) vallahi, doğrusu ben orada bardaklarıma (kaplarıma/akdah) şekil vererek oturuyordum, yanımda ise Ümmül-Fadl oturuyordu. Gelen haber bizi sevindirmişti. O sırada fasık Ebu Leheb şerli bir şekilde ayaklarını sürüyerek geldi. Nihayet odanın (çadırın) ipine oturdu. Sırtı ise benim sırtıma doğru idi. İşte o otururken, birden insanlar, İşte, Ebu Süfyan b. el-Haris b. Abdülmuttalib, gelmiş! dedi. [O dedi ki:] Bunun üzerine Ebu Leheb, Benim yanıma gel, ey kardeşimin oğlu! (Zira), hayatıma yemin olsun ki, haber ancak sendedir! dedi. [O dedi ki:] Bunun üzerine Ebu Süfyan, Ebu Lehebin yanına oturdu. İnsanlar ise onun başında ayakta duruyorlardı. Ebu Leheb, Ey kardeşimin oğlu! Bana haber ver, insanların durumu nasıl? dedi. O da şöyle dedi: Bir şey yok, vallahi karşılaşmamız fazla sürmedi. Biz onlara omuzlarımızı cömertçe verdik. Onlar bizi, istedikleri gibi öldürüyor ve bizi, istedikleri gibi esir ediyorlardı. Allaha yemin ederim ki, bununla beraber insanları (kendi adamlarımızı) kınamadım. Gök ile yer arasında alaca atlar üzerinde olan bir kısım beyaz adamlarla karşılaştık. Vallahi onlar hiçbir şeyi (sağ) bırakmıyor ve hiçbir şey onlara mukavemet edemiyordu. Ebu Rafi dedi ki: Bunun üzerine ben elimle odanın (çadırın) ipini kaldırdım, sonra, Onlar, vallahi meleklerdir! dedim. [O dedi ki:] Bunun üzerine Ebu Leheb elini kaldırıp yüzüme şiddetli bir şekilde vurdu. Ben de ona saldırdım, o da beni kaldırıp yere vurdu. Sonra beni dövmek için üstüme çöktü. Ben ise, zayıf bir adamdım. Bunun üzerine Ümmül-Fadl odanın (çadırın) direklerinden bir direğe doğru kalktı. Onu alıp onunla Ebu Lehebe -başında iğrenç bir yarık açan- bir vuruşla vurdu ve Eğer, efendisi yanında olmazsa onu zayıf kabul edersin (öyle mi)? dedi. O da sırtını dönerek zelil bir şekilde kalktı. Vallahi sadece yedi gece yaşamıştı ki, nihayet Allah ona sivilce hastalığı (el-adese) musallat etti de, o (sivilce) onu öldürdü. Doğrusu onun iki oğlu onu defnetmeyerek iki veya üç gece bırakmışlardı. Nihayet o evinde bozulup leş gibi koktu. Kureyş ise, insanların taundan sakındığı gibi, sivilce hastalığından (eladese) ve onun yayılmasından (bulaşmasından) sakınırdı. Nihayet Kureyşten bir adam Ebu Lehebin iki oğluna, Vay ikinize! Utanmıyor musunuz? Kuşkusuz babanız evinde bozulup leş gibi koktu. Onu gömmüyorsunuz! dedi. O ikisi, Biz bu çıbandan (yaradan) korkarız! dediler. O, Yürüyün, ben de ikinizle beraberim! dedi. Onlar, Ebu Lehebi ancak uzaktan üzerine su atarak yıkadılar. Ona dokunmuyorlardı. Sonra onu taşıyıp Mekkenin yukarısında bir duvarın yanında defnettiler ve üstünü örtünceye kadar üzerine taş attılar. Onlar (raviler) dediler ki: Bedirden sonra ise Ebu Rafi Medineye hicret etti. Resulallah ile beraber kaldı. Resulallah ile beraber Uhud, Hendek ve bütün savaşlara katıldı. Resulallah onu, mevlası Selma ile evlendirdi. (Bu hanım) onunla beraber Hayberde bulundu ve Ebu Rafi için Ubeydullah b. Ebu Rafii doğurdu. O, Ali b. Ebu Talibin katibi idi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Hamza ez-Zeyyat anlattı. O el-Hakemden rivayet etti; (el-Hakem) şöyle dedi: Resulallah Erkam b. Ebül-Erkamı zekat tahsili için görevli olarak gönderdi (seçti). (Erkam), Ebu Rafie, Bana yardım etmeyi arzu eder misin? Ben de sana (zekat için) çalışanların payını veririm! dedi. O ise, Bunu Peygambere söylememe kadar (bana müsaade et)! deyip, bunu Peygambere söyledi. O da şöyle dedi: “Ey Ebu Rafi! Biz Ehl-i Beytiz. Zekat bizim için helal olmaz. Bir topluluğun mevlası, onların kendilerindendir (kendilerinden sayılır)!” Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi ve Kabisa b. Ukbe haber verdiler; dediler ki: Bize Süfyan anlattı. O Abdullah b. Osman b. Huseymden, o İsmail b. Ubeydullah b. Rifaa ez-Zürakiden, o babasından, o (İsmail b. Ubeydullahın) dedesinden rivayet etti; (dedesi) dedi ki: Resulallah şöyle dedi: “Müttefiğimiz bizdendir. Azatlı kölemiz (mevlamız) bizdendir ve kız kardeşimizin oğlu bizdendir!” Muhammed b. Ömer dedi ki: Ebu Rafi, Osman b. Affanın öldürülmesinden sonra Medinede öldü. Onun nesli vardır.