[Üsame el-Hib b. Zeyd] b. Harise b. Şerahil b. Abdüluzza b. İmruülkays b. amir b. en-Numan b. amir b. Abdüvüd b. Avf b. Kinane b. Avf b. Uzre b. Zeydüllat b. Rüfeyde b. Sevr b. Kelb. O, Resulallahın sevdiği bir insandır ve Ebu Muhammed diye künyelenir. Annesi, Ümmü Eymendir. Ümmü Eymenin adı Bereke olup Resulallahın dadısı ve azatlı kölesidir (mevlat). Zeyd b. Harise, bazı ehl-i ilmin rivayetine göre, Müslüman olma yönünden insanların ilki idi ve Resulallahtan ayrılmadı. Mekkede onun Üsame (adlı) oğlu doğdu ve o (Üsame) büyüdü. Nihayet ergen oldu ve sadece Allah Teala için İslamı tanıdı. Ondan başkasını (din olarak) kabul etmedi. Resulallah ile beraber Medineye hicret etti. Resulallah onu şiddetli bir sevgiyle seviyordu, o onun yanında, onun ailesinden biri gibiydi. Bize Affan b. Müslim, Haşim b. Abdülmelik Ebül-Velid et-Tayalisi ve Yahya b. Abbad haber verdiler; dediler ki: Bize Şerik haber verdi. O el-Abbas b. Zerihten -el-Behiden demek istiyor-, o Ayşeden rivayet etti; (Ayşe) dedi ki: Üsame, kapının üst sövesine veya kapının eşiğine çarpıp alnını yaraladı da, (Resulallah), “Ya Ayşe! Onun kanını gider!” dedi. O (Ayşe) da kirli olması dolayısıyla ondan (kandan) hoşlanmayıp uzak durdu. [(Ayşe) dedi ki:] Bunun üzerine Resulallah , onun (alnındaki) yarığını (yarasını) emmeğe, onu (emdiğini) atmaya ve şöyle demeye koyuldu: “Şayet Üsame bir cariye olsaydı, elbette onu satışa çıkarmak amacıyla, giydirir ve süslerdim!” Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Yunus b. Ebu İshak anlattı; dedi ki: Bize Ebüs-Sefer anlattı; dedi ki: Resulallah ve Ayşe -Üsame yanlarında olduğu halde- otururlarken, birden Resulallah Üsamenin yüzüne bakıp güldü. Sonra Resulallah şöyle dedi: “Şayet Üsame bir cariye olsaydı, elbette onu (cariyeyi) satışa çıkarmak amacıyla, süsler ve güzelleştirirdim!” Bize Hevze b. Halife haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman et-Teymi anlattı. O Ebu Osman en-Nehdiden, o Üsame b. Zeydden rivayet etti; (Üsame) dedi ki: Resulallah beni ve el-Hasani (Hasanı) tutuyor, şöyle diyordu: “Allahım! Ben bu ikisini seviyorum, Sen de bu ikisini sev!” Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Mutemir b. Süleyman anlattı. O babasından, o (babası) Ebu Osmandan, o Üsameden şunu rivayet etti: Resulallah beni ve el-Hasanı (Hasanı) tutuyor, sonra şöyle diyordu: “Ey Allahım! Sen bu ikisini sev; zira ben bu ikisini seviyorum!” Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bana Mutemir b. Süleyman anlattı. O babasından rivayet etti; o (babası) dedi ki: Ebu Temimeyi Ebu Osman en-Nehdiden (rivayetle hadis) anlatırken işittim; Ebu Osman onu Üsame b. Zeydden (rivayetle) anlatıyordu; o (Üsame) dedi ki: Allahın Peygamberi beni tutup bir dizine oturtuyor, el-Hasan b. Aliyi de diğer dizine oturtuyor, sonra bizi bağrına basıyor, sonra da şöyle diyordu: “Ey Allahım! Bu ikisine merhamet et; zira ben bu ikisine merhamet ediyorum!” Bize Abdullah b. ez-Zübeyr el-Himyeri haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne anlattı. O İsmail b. Ebu Halidden, o Kays b. Ebu Hazimden şunu rivayet etti: Sancağın Halid b. el-Velide geçtiği (haberi) Peygambere ulaştığı vakit, Peygamber şöyle dedi: “(Fakat) babası öldürülen bir adama (geçmeli) değil miydi?” O, Üsame b. Zeydi kastediyordu. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize İsmail b. Ebu Halid haber verdi. O Kays b. Ebu Hazimden rivayet etti; (Kays) dedi ki: Üsame b. Zeyd, babasının öldürülmesinden sonra Resulallahın huzurunda ayağa kalktı. Gözlerinden yaş aktı; sonra o ertesi gün gelip, dünkü yerine geçti, Peygamber de ona şöyle dedi: “Bugün seninle ilgili, dün karşılaştığım şeyle karşılaşıyorum!” Bize Süfyan b. Uyeyne haber verdi. O ez-Zühriden, o Urveden, o Ayşeden rivayet etti; (Ayşe) dedi ki: Mücezziz el-Müdlici, Resulallahın yanına girip, Üsame ve Zeydi gördü. Üzerlerinde bir kadife vardı. Başlarını örtmüşler, ayakları ise açığa çıkmıştı. Mücezziz şöyle dedi: Bu ayaklar birbirine benziyor! (Ayşe) dedi ki: Bunun üzerine Resulallah benim yanıma sevinçli bir şekilde girdi. Süfyan dedi ki: Onlar bize, ez-Zühriden rivayetle, onun (ez-Zührinin) şöyle dediğini de anlattılar: Onun yüz çizgileri parlıyordu! Bize Hişam b. Abdülmelik Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize el-Leys b. Sad anlattı. O İbn Şihabtan, o Urveden, o Ayşeden rivayet etti; (Ayşe) dedi ki: Resulallah benim yanıma sevinçli bir şekilde girdi. Onun yüz çizgileri parlıyordu da şöyle dedi: “Görmüyor musun, Mücezziz biraz önce Zeyd b. Hariseye ve Üsame b. Zeyde doğru dikkatle bakıp, Doğrusu bu ayaklar birbirine benziyor! dedi?” Muhammed b. Sad dedi ki: Hişam Ebül-Velidden başkası şöyle dedi: Bunun üzerine Resulallah , Üsamenin Zeyde benzemesine sevindi. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme haber verdi. O Hişam b. Urveden, o da babasından şunu rivayet etti: Resulallah , Arafattan inişi, Üsame b. Zeydden dolayı, onu bekleyerek geciktirdi. Basık burunlu, siyah bir genç çocuk geldi. Bunun üzerine Yemenliler, Biz ancak bundan dolayı engellendik! dediler. [Ravi] dedi ki: İşte bu sebeple Yemenliler, bundan dolayı kafir oldu. Muhammed b. Sad dedi ki: Ben Yezid b. Haruna, o Yemenliler bundan dolayı kafir oldu sözüyle neyi kastediyor? diye sordum. Şöyle dedi: Ebu Bekir zamanında irtidat ettikleri vakit onların irtidadı, ancak onların Peygamberin emrini küçük görmelerinden dolayı idi! Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Kays b. Saddan, o Atadan, o İbn Abbastan, o da Üsame b. Zeydden şunu rivayet etti: Resulallah , Arafattan indi, Üsame ise Peygamberin terkisinde bulunuyordu ve (yine) o onun dişi binek devesinin dizginlerini çekiyordu. Öyle ki, onun (devenin) kulağının kökü, doğrusu neredeyse semerin ön kısmına ulaşıyordu. Belki de Hammad şöyle dedi: Doğrusu semerin ön kısmına dokunuyordu. Ve o (Resulallah) şöyle diyordu: “Ey insanlar! Sükunet ve vakar içerisinde olmalısınız. Zira hayır, develerin acele etmesinde değildir.” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Ali b. Zeyd haber verdi. O Yusuf b. Mihrandan, o İbn Abbastan rivayet etti; (İbn Abbas) şöyle dedi: Resulallah , terkisinde Üsame b. Zeyd olduğu halde bize geldi. Biz ona şu şıradan içmek üzere verdik, o da içti. Sonra şöyle dedi: “Güzel yapmışsınız, işte böyle yapın (imal edin)!” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı; dedi ki: Bize Katade anlattı; dedi ki: Urve bana amir eşŞabin in kendisine şunu anlattığını anlattı: Üsame şunu dedi: -Üsame, Arefe akşamı, Peygamberin terkisinde idi.- Resulallah (Arafattan) indiğinde de, onun dişi binek devesi, koşarak ayağını kaldırmadı. Nihayet o (Peygamber) Ceme (Müzdelifeye) ulaştı. Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Eyyubtan, o Nafiden, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: Peygamber , fetih gününde terkisinde Üsame b. Zeyd olduğu halde Mekkeye girip Kabenin gölgesinde (deveyi) çöktürdü. İbn Ömer şöyle dedi: Bunun üzerine ben insanların önüne geçtim. Peygamber , Bilal ve Üsame de Kabeye girdi. Ben de Bilale, o kapının ardındayken, Resulallah nerede namaz kıldı? dedim. O, Senin karşında, (şu) iki sütunun arasında! dedi. Bize Abdülmelik b. Amr Ebu amir el-Akadi, Musa b. Mesud ve Ebu Huzeyfe en-Nehdi haber verdiler; dediler ki: Bize Züheyr b. Muhammed anlattı. O Abdullah b. Muhammed b. Akilden, o İbn Üsame b. Zeydden, o Üsame b. Zeydden rivayet etti; (Üsame) şöyle dedi: Resulallah , Dihye el-Kelbinin (hediye olarak) ilettiklerinden olan sıkı bir kubtıyyeyi bana giydirdi, ben de onu hanımıma giydirdim. Bunun üzerine Resulallah bana, “Sana ne oldu, kubtıyyeyi giymedin?” dedi. [O dedi ki:] Ben, Ya Resulallah! Onu hanımıma giydirdim! dedim. [O dedi ki:] Bunun üzerine Peygamber şöyle dedi: “Ona emret ki, onun altına bir şeffaf ince elbise koysun. Çünkü ben onun, kemiklerinin büyüklüğünü görünür yapmasından korkarım!” Bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Ubeydullah b. Ömer anlattı. O İbn Akilden, o Muhammed b. Üsame b. Zeydden, o babasından (Üsameden), o (Üsame), Peygamberden bunun benzerini rivayet etti. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Leys b. Sad anlattı; dedi ki: Bana Ubeydullah b. el-Muğire şunu anlattı: Hakim b. Hizam, Resulallaha , Zu Yezene ait olan bir elbise (hulle) hediye etti. Hakim o zaman bir müşrikti. O elbiseyi elli dinara satın almıştı. Bunun üzerine Resulallah şöyle dedi: “Biz bir müşrikten (hediye) kabul etmeyiz. Ancak madem onu gönderdin, biz de onu bedeli karşılığında alırız. Sen onu kaça aldın?” O, Elli dinara! dedi. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine Resulallah onu teslim aldı. Sonra Resulallah onu giydi ve Cuma için minbere oturdu. Sonra Resulallah inip elbiseyi (hulle) Üsame b. Zeyde giydirdi. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes haber verdi. (Yine) bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Üveys ve Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. Bilal anlattı. (Yine) bize Abdullah b. Mesleme b. Kaneb haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. Müslim anlattı; bunlar hep beraber Abdullah b. Dinardan, o Abdullah b. Ömerden rivayet etti; (Abdullah b. Ömer) dedi ki: Resulallah , bir ordu sevk etti ve onların üzerine Üsame b. Zeydi emir (komutan) yaptı. Bazı insanlar onun emirliğine karşı çıktı. Bunun üzerine Resulallah şöyle dedi: “Eğer onun emirliğine karşı çıkıyorsanız, kuşkusuz bundan önce de onun babasının emirliğine karşı çıkıyordunuz. Allaha yemin ederim ki, eğer o gerçekten emirliğe layık idiyse ve eğer gerçekten insanların bana en sevimli olanı idiyse, bu (oğlu) da gerçekten ondan sonra insanların bana en sevimlisi olanlarındandır!” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Vüheyb b. Halid anlattı. (Yine) bize el-Mualla b. Esed haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. el-Muhtar anlattı; dedi ki: Bize Musa b. Ukbe anlattı; dedi ki: Bana Salim anlattı. O babası (Abdullah)dan, onu (babasını) Resulallahtan şunu anlatırken işittiğini rivayet etti: Resulallah Üsameyi emir yaptığı vakit, kendisine insanların Üsameyi ayıpladığı ve onun emirliğine karşı çıktığı (haberi) ulaştı. İnsanların içinde ayağa kalkıp, Salimin bana anlatmış olduğu gibi, şöyle dedi: “Dikkat edin! Siz Üsameyi ayıplıyor ve onun emirliğine karşı çıkıyorsunuz. Bunu, bundan önce onun babası hakkında da yapmıştınız. Eğer o gerçekten emirliğe layık idiyse ve eğer gerçekten insanların hepsinin bana en sevimlisi idiyse, ondan sonra da onun oğlu gerçekten insanların bana en sevimlisidir. O halde onun hakkında özen gösterin; zira o sizin en hayırlılarınızdandır!” Salim, Abdullahın bu hadisi ancak, O Fatımayı istisna etmedi, diyerek anlattığını duydum! dedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Salih b. Ebül-Ahdar anlattı; dedi ki: Bize ez-Zühri anlattı. O Urveden, o da Üsame b. Zeydden şunu rivayet etti: Resulallah Üsameyi bir yöne yönlendirdi. Ancak Üsame gitmeden Resulallahın ruhu kabzolundu ve Ebu Bekir halife atandı. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine Ebu Bekir, Üsameye, Resulallah sana ne emretti? dedi. O şöyle dedi: Benim sabahleyin Übna üzerine baskın yapmamı, sonra (baştan sona) çiğneyip geçmemi emretti! Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi; dedi ki: Bize el-Umeri haber verdi. O Nafiden, o da İbn Ömerden şunu rivayet etti: Peygamber , içinde Ebu Bekir ve Ömerin de bulunduğu bir seriyye sevk edip, onların üzerine Üsame b. Zeydi idareci olarak görevlendirdi. İnsanlar ise ona, yani küçüklüğüne karşı çıktı. (Bu durum) Resulallaha ulaştı. Bunun üzerine Resulallah minbere çıkıp Allaha hamd etti, Ona senada bulundu ve şöyle dedi: “İnsanlar, Üsame b. Zeydin emirliğine karşı çıkmışlardır. Ondan önce de onun babasının emirliğine karşı çıkmışlardı. O ikisi doğrusu ona layık olanlardır -veya o ikisi buna layık idiler-; zira o doğrusu insanların bana en sevimli olanlarındandır. Onun babası da insanların bana en sevimli olanlarındandı, Fatıma hariç! O halde sizden Üsameyi gözetmenizi istiyorum!” Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Haneş anlattı; dedi ki: Babamı şöyle derken işittim: Peygamber , Üsameyi onsekiz yaşındayken (yönetici olarak) görevlendirdi. Bize Ebu Üsame Hammad b. Üsame haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Urve anlattı; dedi ki: Bana babam haber verdi; dedi ki: Resulallah , Üsame b. Zeydi emir yaptı ve ona deniz kıyısından Übna üzerine baskın yapmasını emretti. Hişam dedi ki: Resulallah bir adamı emir yaptığı zaman, ona bildirir ve insanları onunla beraber görevlendirirdi. [Dedi ki:] Bunun üzerine insanların önde gelenleri ve en hayırlıları onunla beraber çıktı. Ömer de onunla beraberdi. [Dedi ki:] İnsanlar da Üsamenin emir yapılmasına karşı çıktı. [Dedi ki:] Bunun üzerine Resulallah hitap edip şöyle dedi: “Bir kısım insanlar benim Üsameyi emir yapmama karşı çıktılar. Nitekim onlar benim onun babasını emir yapmama da karşı çıkmışlardı. O, doğrusu emirliğe layık olan (bir) kişidir ve eğer o, doğrusu babasından sonra bana insanların en sevimlisi oldu ise (bu böyledir), doğrusu ben onun sizin salihlerinizden olmasını umuyorum. O halde onun hakkında özen gösterin!” [Dedi ki:] Resulallah hastalandı da, hastalandığında, “Üsamenin ordusunu gönderin! Üsamenin ordusunu gönderin!” demeye başladı. [Dedi ki:] Bunun üzerine Üsame, harekete geçti. Nihayet el-Cürfe ulaştı. Hanımı Fatıma bt. Kays kendisine (haber) gönderip, Acele etme; zira Resulallah ağır! dedi. O da, Resulallahın ruhu kabzedilinceye kadar bırakıp gitmedi. Resulallahın ruhu kabzedildiğinde de, Ebu Bekire geri dönüp şöyle dedi: Resulallah beni sevk etti. Ben sizin düşündüğünüzden başka bir şeyi düşünüyorum ve ben Arapların kafir olmasından korkuyorum. Eğer (Araplar) kafir olursa, savaşılacakların ilki olurlar ve eğer kafir olmazlarsa, ben ayrılırım (orduyla giderim). Zira insanların önde gelenleri ve en hayırlıları benimle beraberdir! O dedi ki: Bunun üzerine Ebu Bekir insanlara hitap edip Allaha hamdetti, Ona senada bulundu, sonra şöyle dedi: Vallahi doğrusu kuşun beni kapıp kaçırması, Resulallahın emrinden önce bir şeye başlamamdan bana daha sevimlidir. [Dedi ki:] Bunun üzerine Ebu Bekir onu abile sevk etti ve (ondan) Ömer için, onu kendi yanında bırakması konusunda izin istedi. [Dedi ki:] Üsame de Ömer için izin verdi. [Dedi ki:] Bunun üzerine Ebu Bekir ona (düşman) topluluk içerisinde (insanları) boğazlamasını (kan akıtmasını) emretti. Hişam dedi ki: (Bu), savaşta (düşman) topluluğu şiddetle korkutmak amacıyla, elleri, ayakları, göbekleri kesmekle olur. [Dedi ki:] Bunun üzerine Üsame, ayrıldı (orduyla gitti). Onlar üzerine baskın yaptı. Sonra askerlerine, onları korkutmak amacıyla yarayı büyütmelerini (onlara daha çok zarar vermelerini) emretti. [Dedi ki:] Sonra onlar geri döndüler; onlar güvende olmuşlardı (zarar görmemişlerdi) ve ganimet elde etmişlerdi. [Dedi ki:] Ömer şöyle diyordu: Üsameden başka hiçbir kimseyi emirliğe getirecek değildim, çünkü Resulallahın ruhu, o emirken kabzolundu. [Dedi ki:] Onlar harekete geçtiler, Şama yaklaştıklarında ise başlarına şiddetli bir sis geldi. Allah onları onunla korudu. Nihayet baskın yaptılar ve ihtiyaçlarını (isteklerini) elde ettiler. [Dedi ki:] Hirakle Resulallahın ölümünün duyurulması ve Üsamenin onun ülkesinin sahasında baskın yapması tek bir haber olarak arzedildi. Bunun üzerine Rumlar şöyle dedi: Bunlar, ülkemize baskın yapmaları (sırası)nda, efendilerinin ölümüyle ilgilenmediler. Urve dedi ki: Bu ordudan daha güvende olan (zarar görmemiş) bir ordu görülmedi. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme haber verdi. O Hişam b. Urveden, o babasından, Ebu Üsamenin Hişamdan rivayet ettiği hadisin benzerini rivayet etti ve şunu ilave etti: Resulallahın Üsameyi üzerlerine yönetici olarak atadığı ordu içerisinde Ebu Bekir, Ömer ve Ebu Ubeyde b. el-Cerrah vardı. [O dedi ki:] Fatıma bt. Kays da onu, Resulallah ağırlaştı ve ben, ne meydana gelir, bilemiyorum. Eğer sen (orada) kalmanın iyi olacağını düşünüyorsan, kal! diye yazdı. Bunun üzerine Üsame, el-Cürfte dönüp durdu, nihayet Resulallah vefat etti. [O dedi ki:] O, onlar içerisinde yaranın büyütülmesini (onlara daha çok zarar verilmesini) emretti, onlardan kişi gerçekten kesiliyordu (biçiliyordu), bundan sonra Araplar kafir oldu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Yezid b. Kuseyt anlattı. O babasından, o Muhammed b. Üsame b. Zeydden, o babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: Peygambere , insanların Üsame b. Zeydin Muhacirler ve Ensar üzerine yönetici olarak atandığı(na dair) söyledikleri ulaştı. Resulallah çıktı, nihayet minber üzerinde oturdu. Müteakiben Allaha hamdetti, Ona senada bulundu. Sonra şöyle dedi: “Ey insanlar! Üsamenin ordusunu gönderin! Hayatıma yemin olsun ki, eğer siz onun emirliği hakkında konuştuysanız, kuşkusuz ondan önce babasının emirliği hakkında da konuşmuştunuz. O emirliğe layıktır ve eğer onun babası doğrusu ona layık idiyse, (o da layıktır)!” [O dedi ki:] Bunun üzerine Üsamenin ordusu çıktı. Nihayet el-Cürfte toplandılar ve insanların hepsi ona doğru geldiler (ve tamamlandılar) da çıktılar. Resulallah ise ağırlaştı. Bunun üzerine Üsame ve insanlar Allahın, Resulü hakkında ne hükmedeceğini görmeleri için (orada) kaldı. Üsame şöyle dedi: O (Resulallah) ağırlaştığında da, karargahtan ayrıldım; insanlar da benimle beraber ayrıldılar. Resulallah ise bayıldı. (Bu sebeple) konuşamıyordu. Bunun üzerine elini göğe doğru kaldırmaya başladı; sonra da onu bana doğru doğrulttu. Ben de onun benim için dua etmekte olduğunu anlıyordum. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan haber verdi; dedi ki: Bize Yemame halkından bir adam olan el-Hadrami anlattı; dedi ki: Bana şu haber ulaştı: Resulallah , Üsame b. Zeydi (gaza için) sevk etti. Hem onu seviyordu, hem de ondan önce onun babasını seviyordu. Onu bir ordu ile gönderdi ve bu, Üsamenin bir savaşta tecrübe edildiği durumların ilklerindendi. O da (düşmanla) karşılaşıp savaştı. Ondan kötü bir durum anlatıldı. Üsame dedi ki: Ben Peygambere geldim. Fethi müjdeleyen kişi ise ona gelmişti. Bir de baktım ki o (Resulallah), yüzü pörsük (bir halde). (Derken) beni kendisine yaklaştırdı, sonra, “Bana anlat!” dedi. Ben de ona anlatmaya başlayıp şöyle dedim: (Düşman) topluluk bozguna uğradığında da, bir adama yetiştim ve mızrakla ona uzandım. O da La ilahe illallah! dedi. Ben de onu yaralayıp öldürdüm. Bunun üzerine Resulallahın yüzü değişti ve şöyle dedi: “Vay sana, ey Üsame! (Ama) La ilahe illallah ile (bu) senin için nasıl olabilir (bunu nasıl yaparsın)? Vay sana, ey Üsame! (Ama) La ilahe illallah ile (bu) senin için nasıl olabilir (bunu nasıl yaparsın)?” O bana karşı bunu tekarlamaya devam etti. Nihayet ben işlemiş olduğum her amelden sıyrılmış olmayı ve o gün yeniden İslamı kabul etmiş olmayı gerçekten istedim. (Artık) hayır, vallahi, Resulallahtan (bunları) işitmemden sonra, La ilahe illallah diyen hiçbir kimse ile savaşmayacağım! Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O Süleyman el-Ameşten, o İbrahim et-Teymiden, o babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: Küçük karınlı Üsame b. Zeyd, Ebediyyen La ilahe illallah diyen hiçbir adamla savaşmayacağım! dedi. Sad b. Malik de, Ben de, vallahi, ebediyen La ilahe illallah diyen hiçbir adamla savaşmayacağım! dedi. Bir adam da o ikisine şöyle dedi: Allah, “Onlarla fitne olmayıncaya (kalmayıncaya) ve dinin hepsi Allahın oluncaya kadar onlarla savaşın!”, demedi mi? Bunun üzerine o ikisi şöyle dediler: Kuşkusuz biz, fitne olmayıncaya (kalmayıncaya) ve din Allahın oluncaya kadar savaştık! Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Hafs b. Gıyas anlattı. O Cafer b. Muhammedden, o babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: Üsame (bir) şey hakkında Peygambere gelir. O da onun hakkında Üsamenin şefaatini kabul ederdi. O bir defa bir had hakkında ona geldi. Bunun üzerine o şöyle dedi: “Ey Üsame! Bir had hakkında şefaatçi olma!” Bize Hişam b. Abdülmelik Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Leys b. Sad anlattı. O İbn Şihabtan, o Urveden, o Ayşeden şunu rivayet etti: Hırsızlık yapmış olan (bir) kadının durumu Kureyşi meşgul etti. Onlar, Onun hakkında Resulallah ile kim konuşur? dediler. (Sonra) Resulallahın sevgilisi Üsame b. Zeydden başka kim ona cesaret eder? dediler. Bunun üzerine Üsame onunla konuştu. Resulallah , “Neden Allahın hadlerinden bir had hakkında şefaatçi oluyorsun?” dedi. Sonra Peygamber kalktı, hitap edip şöyle dedi: “Sizden öncekileri ancak şu helak etti: Onlar, içlerinde şerefli olan hırsızlık yaptığı zaman onu bıraktılar; içlerinde zayıf olan hırsızlık yaptığı zaman onun üzerinde haddi ikame ettiler. Allaha yemin ederim ki, şayet Muhammedin kızı Fatıma bile hırsızlık yapsa, kuşkusuz onun elini keserdim!” Bize Muhammed b. İsmail b. Ebu Füdeyk haber verdi. O Hişam b. Saddan, o Zeyd b. Eslemden şunu rivayet etti: Ömer b. el-Hattab ilk Muhacirleri üstün tuttu ve onların oğullarına bunun altında (atıyye) verdi. O, Üsame b. Zeydi de (kendi oğlu) Abdullah b. Ömere üstün tuttu. Abdullah b. Ömer dedi ki: Bunun üzerine bir adam bana şöyle dedi: Müminlerin Emiri, senden yaş bakımından daha önde olmayan, hicret bakımından senden daha faziletli olmayan ve senin katılmadığın seferlere katılmayan kimseyi sana üstün tuttu. Abdullah dedi ki: Ben de onunla (babamla) konuşup, Ey Müminlerin Emiri! Sen, yaş bakımından benden daha önde olmayan, hicret bakımından benden daha faziletli olmayan ve benim katılmadığım seferlere katılmayan kimseyi bana üstün tuttun! dedim. O, Peki kim o? dedi. Ben, Üsame b. Zeyd! dedim. O, Doğru söyledin! Allaha yemin olsun ki, ben bunu yaptım. Çünkü Zeyd b. Harise, Resulallaha Ömerden daha sevimli idi; Üsame b. Zeyd de Resulallaha Abdullah b. Ömerden daha sevimli idi. İşte bunun için ben (böyle) yaptım. Bize Halid b. Mahled el-Beceli haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ömer anlattı. O Nafiden, o İbn Ömerden rivayet etti; (İbn Ömer) dedi ki: Ömer b. el-Hattab, Üsame b. Zeyde Bedire katılanlara tahsis ettiği gibi, 4.000 (dirhem) tahsis etti. Bana ise 3.500 (dirhem) tahsis etti. ben, Sadece benim katılmış olduğum seferlere katıldığı halde, niçin Üsameye, bana tahsis ettiğinden daha çok tahsis ettin? dedim. O da bunun üzerine şöyle dedi: O, Resulallaha senden daha sevimli idi. Onun babası da Resulallaha senin babandan daha sevimli idi. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Kurre b. Halid anlattı; dedi ki: Bize Muhammed b. Sirin anlattı; dedi ki: Osman b. Affan döneminde hurma ağacı 1.000 dirheme ulaştı. [O dedi ki:] Üsame bir hurma ağacına gidip onu oydu ve özünü çıkarıp annesine yedirdi. (İnsanlar ise) ona, Hurma ağacının 1.000 dirheme ulaştığını gördüğün halde seni buna sevk eden nedir? dediler. O şöyle dedi: Annem benden onu istedi ve o benim gücümün yettiği bir şeyi isterse mutlaka ona veririm. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan anlattı; dedi ki: Yezid b. el-Asammı şöyle derken işittim: Meymunenin bir yakını vardı. Meymune onu, karnında peştemalını sarkıtmış (gevşetmiş) olduğu halde görüp, kendisini bu konuda şiddetli bir şekilde kınadı. O da, (Meymuneye) Ben, Üsame b. Zeydi peştemalını sarkıtırken (gevşetirken) görmüştüm! dedi. O ise şöyle dedi: Sen yalan söyledin, velakin o (büyük) karın sahibi (göbekli) idi. (Bu sebeple) belki de onun peştemalı karnının aşağısına kadar sarkıyordu (gevşiyordu). Bize Abdülvehhab b. Ata el-İcli haber verdi. O Hişam ed- Destevaiden, o Yahya b. Ebu Kesirden, o Ömer b. el-Hakem b. Sevbandan şunu rivayet etti: Kudame b. Mazunun bir mevlası ona (Ömer b. el-Hakeme) şunu anlattı: Üsame b. Zeydin bir mevlası ona (Kudamenin mevlasına) anlattı; dedi ki: Üsame, Vadilkurada kendisine ait bir mülke (hayvanına) binerek (gidip), Pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutardı. Bunun üzerine ben, Sen kuşkusuz (yaşça) büyük olduğun ve zayıfladığın halde yolculukta oruç mu tutuyorsun? dedim. O dedi ki: Ben Resulallahı , Pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutarken gördüm ve o dedi ki: Ameller Pazartesi ve Perşembe günleri arz edilir! Bize Ali b. Abdullah b. Cafer haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne haber verdi. O Ömerden rivayet etti; (Ömer) dedi ki: Bana Ebu Cafer Muhammed b. Ali haber verdi; dedi ki: Bana Üsamenin mevlası Harmele anlattı. Ömer dedi ki: Ben Harmeleyi görmüştüm, dedi ki: Üsame beni Aliye gönderip şöyle dedi: Ona selam götür ve de ki: Şayet sen aslanın avurdunda (ağzında) olsaydın, elbette seninle beraber oraya girmeyi arzu ederdim. Ancak bu, kabul ettiğim bir iş değildir! [O dedi ki:] Bunun üzerine ben Aliye geldim. Ancak bana hiçbir şey vermedi. Hasan ve İbn Cafere de geldim. Onlar ise benim için dişi binek deveme yük yüklediler. Bize Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbi haber verdi. O babasından rivayet etti; babası şöyle dedi: Üsame b. Zeyd, Hind bt. el-Fakih b. Abdullah b. Amr b. Mahzum ve Dürre bt. Adi b. Kays b. Huzafe b. Sad b. Sehm ile evlendi. (Bu kadın) onun için Muhammed ve Hindi doğurdu. O, -ed-Dahhak b. Kays el- Fihrinin kız kardeşi olan- Fatıma bt. Kays ile de evlendi, (bu kadın) da onun için Cübeyr, Zeyd ve Ayşeyi doğurdu. O, Ümmül-Hakem bt. Utbe b. Ebu Vakkas ile ve Bint Ebu Hamdan es-Sehmi ile de evlendi. O, – Uzreoğullarından, sonra da Rezahoğullarından olan- Berze bt. Ribi ile de evlendi. (Bu kadın) da onu için Hasan ve Hüseyni doğurdu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Yakup b. Ömer anlattı. O Nafi el-Adeviden, o Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Cehmden rivayet etti; (Ebu Bekir b. Abdullah) dedi ki: Resulallah , Üsame b. Zeydi seviyordu. Üsame on dört yaşındayken ergenliğe ulaştığında, Zeynep bt. Hanzale b. Kusame denilen bir kadınla evlendi. (Sonra) Üsame onu boşadı. Bunun üzerine Resulallah , “Kime (bu) temiz, az yiyen (el-katin) kadını işaret edeyim. Ben de onun yakını (olurum)?” demeye başladı. Sonra Resulallah , Nuaym b. Abdullah en-Nahhama bakmaya başladı. Nuaym, Sanki beni kastediyor gibisin, ya Resulallah! dedi. O da, “Evet!” dedi. Bunun üzerine, Nuaym o kadınla. Evlendi. O da onun için İbrahim b. Nuaymı doğurdu. İbrahim, Harre savaşında öldürüldü. Muhammed şöyle dedi: “el-katin”, az yiyen (kadın)dır. Muhammed b. Ömer dedi ki: Üsamenin erkeklerden ve kadınlardan çocukları her dönemde yirmi insandan daha fazlasına ulaşmadı. Muhammed b. Ömer dedi ki: Peygamberin ruhu, Üsame yirmi yaşındayken kabzolundu. O, Peygamberden sonra Vadilkurada ikamet etmişti. Sonra Medineye inip, Muaviye b. Ebu Süfyanın halifeliğinin sonunda el-Cürfte öldü. Bize Enes b. İyad Ebu Damre haber verdi. O Yunus b. Yezidden, o İbn Şihabtan rivayet etti; (İbn Şihab) şöyle dedi: Üsame b. Zeyd öldüğü vakit, el-Cürften Medineye nakledildi.