"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

366. Cafer b. Ebu Talib

Ebu Talibin ismi, Abdümenaf b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf b. Kusaydır. [Caferin] annesi ise Fatıma bt. Esed b. Haşim b. Abdümenaf b. Kusaydır. Caferin (bazı) çocukları oldu ki, bunlar: Abdullah -ki, (Cafer) onunla künyelenirdi ve Caferin çocuklarından sadece onun nesli devam etti-, Muhammed ve Avn -bu ikisinin nesli yoktur-. Hepsi Habeşistanda, oraya yapılan hicrette, Caferin çocukları olarak dünyaya geldiler. Bunların annesi, Esma bt. Umeys b. Mabed b. Teym b. Malik b. Kuhafe b. amir b. Rebia b. amir b. Muaviye b. Zeyd b. Malik b. Nesr b. Vehbüllah b. Şehran b. İfris b. Eftel -ki, bu (zat), Hasam (kabilesin)in başıdır- İbn Enmardır. Bize İsmail b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı. O Ubeydullah b. Muhammed b. Ömer b. Aliden, o da babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: Cafer b. Ebu Talibin erkek çocukları Abdullah, Avn ve Muhammeddir. Bunların [baba üvey] anne bir iki kardeşleri ise, Yahya b. Ali b. Ebu Talib ve Muhammed b. Ebu Bekirdir. Anneleri Hasam kabilesinden Esma bt. Umeystir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Salih anlattı. O da Yezid b. Rumandan rivayet etti; (Yezid) dedi ki: Cafer b. Ebu Talib, Resulallahın el-Erkamın evine (Darül- Erkam) girmesinden ve orada davette bulunmasından önce Müslüman oldu. Muhammed b. Ömer dedi ki: Cafer, İkinci Habeşistan hicretine katıldı. Beraberinde hanımı Esma bt. Umeys de vardı. Esma onun için Habeşistanda, Abdullah, Avn ve Muhammedi doğurdu. Cafer, Resulallah Medineye hicret edinceye kadar Habeşistanda kalmaya devam etti. Sonra Resulallah 7. senede Hayberdeyken, [Cafer] Habeşistandan döndü. Muhammed b. İshak da bu şekilde dedi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Bize rivayet edildi ki, Habeşistana hicrette onların (Muhacirlerin) emiri Cafer b. Ebu Talib idi. Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi. O el-Eclahdan, o da eşŞabiden rivayet etti; (eş-Şabi) dedi ki: Resulallah Hayberden geri döndüğünde, Cafer b. Ebu Talib kendisini karşıladı. Resulallah onu kucakladı, onun gözlerinin arasını öptü ve şöyle dedi: “Hangisine sevineyim, bilmiyorum! Caferin gelmesine mi, yoksa Hayberin fethine mi?” Bize el-Fadl b. Dükeyn ve Muhammed b. Rebia el-Kilabi haber verdiler; dediler ki: Bize Süfyan anlattı. O el-Eclahtan, o da eşŞabiden şunu rivayet etti: Peygamber Hayberden geldiği sırada Cafer b. Ebu Talib Habeşistandan geldi. Resulallah gözlerinin arasından öptü. el-Fadl b. Dükeyn dedi ki: “Onu kucakladı” dedi. Muhammed b. Rebia, “Boynuna sarıldı” dedi. Bize Yezid b. Harun ve el-Fadl b. Dükeyn haber verdiler; dediler ki: Bize el-Mesudi anlattı. O da el-Hakem b. Uteybeden şunu rivayet etti: Cafer ve arkadaşları Habeşistandan Hayberin fethinden sonra geldiler. Resulallah da, onlara Hayberden pay verdi. Muhammed b. İshak da şöyle dedi: Resulallah , Cafer b. Ebu Talib ile Muaz b. Cebel arasında kardeşlik tesis etti. Muhammed b. Ömer ise şöyle dedi: Bu bir yanılmadır, bu nasıl olur? Kardeş olma (muahat) ancak Resulallahın Medineye gelişinden sonra ve Bedirden önce oldu? Bedir savaşı meydana geldikten sonra miras ayeti indi ve kardeş olma (muahat) kesildi; Cafer ise o zaman Habeşistanda uzakta bulunuyordu. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Hafs b. Gıyas anlattı. O Cafer b. Muhammedden, o da babasından rivayet etti; (babası) şunu dedi: Hamzanın kızı, adamlar (büyük erkekler) arasında dolaşıyordu. Derken, Ali elinden tutup onu hevdeci içerisindeki Fatımaya attı. [Ravi] dedi ki: Hamzanın kızı hakkında Ali, Cafer ve Zeyd b. Harise tartıştılar. Nihayet sesleri yükseldi de, Peygamberi uykusundan uyandırdılar. O, “Haydi (gelin)! Onun hakkında ve başkası hakkında aranızda hüküm vereyim!” dedi. Bunun üzerine Ali, Amcamın kızıdır. Onu ben yetiştirdim. Ona daha layığım! dedi. Cafer, Amcamın kızıdır. Teyzesi de benim hanımımdır! dedi. Zeyd ise, Kardeşimin kızıdır! dedi. Bunun üzerine (Peygamber), her biri hakkında hoşnut olduğu bir söz söyleyip, kız hakkında Caferin lehine hüküm verdi ve “Teyze, validedir!” dedi. Cafer ise kalkıp Peygamberin çevresinde hopladı, onun etrafında döndü. Peygamber , “Ne bu?” dedi. O, Habeşlilerin kendi hükümdarlarına yaptıklarını gördüğüm bir şey! dedi. Onun teyzesi Esma bt. Umeystir, annesi ise Selma bt. Umeystir. Bize İsmail b. Abdullah b. Halid es-Sükkeri er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Seleme anlattı. O Muhammed b. İshaktan, o Yezid b. Abdullah b. Kuseytten, o Muhammed b. Üsame b. Zeydden, o da babası Üsameden rivayet etti: (Üsame), Peygamberi Cafer b. Ebu Talibe şöyle derken işitti: “Senin bünyen, benim bünyeme benzedi. Senin huyun, benim huyuma benzedi. o halde sen bendensin ve benim şeceremdensin.” Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O Ebu İshaktan, o Hübeyre b. Yerim ve Hani b. Haniden, onlar Aliden şunu rivayet etti: Resulallah , Cafer b. Ebu Talibe Hamzanın kızı ile ilgili hadiste, “Sen benim bünyeme ve huyuma benzedin!” dedi. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail anlattı. O Ebu İshaktan, o el-Beradan, o da Peygamberden bunun [yukarıdaki haberin] benzerini rivayet etti. Bize Hevze b. Halife haber verdi; dedi ki: Bize Avf anlattı. O Muhammed b. Sirinden şunu rivayet etti: Peygamber Cafere, -o, Ali ve Zeyd, Hamzanın kızı hakkında birbiriyle niza ettikleri vakit- şöyle dedi: “Bünyen, benim bünyeme; huyun benim huyuma benzedi.” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bana Hammad b. Seleme anlattı. O da Sabitten şunu rivayet etti: Peygamber Cafere, “Sen benim bünyeme ve huyuma benzersin!” dedi. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Sad anlattı. O Cafer b. Abdullah b. Caferden, o da Cafer b. Ebu Talibden: Onun (Cafer b. Ebu Talibin) sağında (sağ elinde) yüzük taktığını rivayet etti. Bize Vehb b. Cerir haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı; dedi ki: Muhammed b. Yakubu (aşağıdaki) haberi anlatırken işittim; o el- Hasan b. Saddan, o Abdullah b. Caferden rivayet etti; (Abdullah b. Cafer) dedi ki: Resulallah bir ordu gönderdi Zeyd b. Hariseyi de komutan olarak tayin etti ve şöyle dedi: “Eğer Zeyd öldürülür veya şehit olursa, emiriniz Cafer b. Ebu Talibtir. Eğer Cafer öldürülür veya şehit olursa, emiriniz Abdullah b. Revahadır!” Onlar düşmanla karşılaştılar. Sancağı Zeyd alıp, öldürülünceye kadar savaştı. Sonra sancağı Cafer alıp, öldürülünceye kadar savaştı. Sonra sancağı Abdullah b. Revaha alıp, öldürülünceye kadar savaştı. Onlardan sonra sancağı Halid b. el-Velid aldı. Allah ona (zaferi) ihsan etti. Onların haberi Resulallaha ulaştı. İnsanlar(ın yanın)a çıkıp, Allaha hamd ve sena etti, sonra şöyle dedi: “Sizin kardeşleriniz düşmanla karşılaştı. Sancağı Zeyd b. Harise alıp öldürülünceye veya şehit edilinceye kadar savaştı. Sonra sancağı Cafer b. Ebu Talib alıp, öldürülünceye veya şehit edilinceye kadar savaştı. Sonra sancağı Abdullah b. Revaha aldı ve öldürülünceye veya şehit edilinceye kadar savaştı. Sonra sancağı Allahın kılıçlarından bir kılıç (olan) Halid b. el-Velid aldı. Allah ona (zaferi) ihsan etti.” Sonra Cafer ailesine, onlara gelmesi (hususunda) üç (gün) süre verdi. Sonra onlara gelip, “Bugünden sonra kardeşim için ağlamayın (yas tutmayın)!” dedi. Sonra “Kardeşimin oğullarını bana getirin!” dedi. Biz de getirildik. Sanki hayvan yavruları [kuzular] gibiydik. Resulallah , “Bana berberi çağırın!” dedi. (Berber) çağırıldı. Başlarımızı tıraş etti. Resulallah şöyle dedi: “Muhammed, amcamız Ebu Talibe benzer. Abdullaha gelince -İbn Marufun kitabında, Abdullahın yerinde, Avnullah vardır-, o benim bünyeme ve huyuma benzer.” [Ravi] dedi ki: Sonra Resulallah onun elini tutup kaldırdı ve üç defa, “Allahım! Ailesinde Caferin yerini doldur ve Abdullaha sağ elinin alış verişinde bereket ver!” dedi. Sonra bizim annemiz gelip yetimliğimizi söyledi ve onun için üzülmeye başladı; bunun üzerine Resulallah , “Ben onların dünyada ve ahirette velisi (yardımcısı) olduğum halde, sen onlar için fakir olmaktan mı korkuyorsun?” dedi. Bize Abdullah b. İdris haber verdi. O Muhammed b. İshaktan, o Yahya b. Abbaddan, o da babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: Bana Mürreoğullarından süt babam haber verdi; dedi ki: (Şu an) sanki Mute gününde Cafer b. Ebu Talibe bakıyor gibiyim. Kendisine ait kızıl bir attan inip, onu boğazladı. Sonra öldürülünceye kadar savaştı! Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Salih anlattı. O da asım b. Ömer b. Katadeden rivayet etti. (Yine) bana Abdülcebbar b. Umare anlattı. O Abdullah b. Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazmdan rivayet etti; -son iki ravinin biri diğerine ilave yaptı-, dedi ki: Cafer b. Ebu Talib sancağı aldığında, şeytan ona gelip, kendisine dünya hayatını temenni ettirdi ve onun için ölümü çirkin gösterdi. O, İmanın müminlerin kalplerinde sağlamca yerleştiği vakitte, şu anda mı, bana dünyayı temenni ettiriyorsun? dedi. Sonra ileri (dosdoğru) gitti, nihayet şehit oldu. Resulallah onun için cenaze namazı kıldı ve ona dua etti. Sonra şöyle dedi: “Kardeşiniz Cafer için mağfiret dileyin. Zira o şehittir ve Cennete girmiştir. O, orada, Cennetten istediği yerde yakuttan iki kanatla uçmaktadır!” Bize Muhammed b. Ömer anlattı; dedi ki: Resulallah şöyle dedi: “Caferi, -Cennette iki kanadının ön kısmındaki büyük tüyleri kanar vaziyette uçan- bir melek olarak gördüm. Zeydi ise, (seviye olarak) bunun altında gördüm. Zeydin Caferin altında olduğunu zannetmediğimi söyledim!” Bunun üzerine Cibril, Resulallaha gelip şunu dedi: “Zeyd, Caferin altında değildir. Fakat biz sana olan yakınlığı dolayısıyla Caferi üstün tuttuk.” Bize el-Fadl b. Dükeyn ve Muhammed b. Ömer haber verdiler; dediler ki: Bize Ebu Cafer anlattı. O Nafiden, o da İbn Ömerden rivayet etti; (İbn Ömer) dedi ki: Cafer b. Ebu Talibin bedeninden gelen şeyler içerisinde onun iki omuzu arasındaki bölüm(ü) bulundu veya bulduk. el-Fadl b. Dükeyn şunu dedi: (Vücudunda) mızrak delmesi ve kılıç darbesiyle meydana gelmiş doksan darbe (yara) almıştı. Muhammed b. Ömer ise, şunu dedi: Yetmiş iki darbe (yara) almıştı. Bize İsmail b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı. O Abdullah b. Ömer b. Hafsdan, o Nafiden, o da İbn Ömerden rivayet etti; (İbn Ömer) şöyle dedi: Mutede idim. Cafer b. Ebu Talibi kaybettiğimizde, onu öldürülenler içerisinde aradık da, kendisini delme ve atış (sonucu meydana gelmiş) doksan küsür darbe (yara) almış olduğu halde bulduk. Bunu, onun cesedinden gelen şeyler içerisinde bulmuştuk. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Yahya b. Abdullah b. Ebu Katade anlattı. O da Abdullah b. Ebu Bekirden rivayet etti; (Abdullah b. Ebu Bekir) dedi ki: Caferin bedeninde altmıştan daha çok yara bulundu ve onda, kendisini delip geçen bir mızrak izi de bulundu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Muhammed b. Ömer b. Ali anlattı. O da babasından rivayet etti; (babası) şunu dedi: Rumlardan bir adam ona vurup, onu iki parçaya ayırdı; bir yarısı bir üzüm bağına düştü de, onda otuz veya otuz küsur yara bulundu. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize İsmail b. Ebu Halid haber verdi. O bir adamdan şunu rivayet etti: Peygamber şöyle dedi: “Kuşkusuz ben onu Cennette gördüm – Caferi, demek istiyor-, onun kana bulanmış, ön kısımlarındaki büyük tüyleri boyalı iki kanadı vardı!” Bize İsmail b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bana Hüseyn anlattı. O Abdullah b. Hamzadan, o babasından, o (Abdullah b. Hamzanın) dedesinden, o da Ali b. Ebu Talibden şunu rivayet etti: Resulallah şöyle dedi: “Cafer b. Ebu Talibin iki kanadı vardır ki, onlarla Cennette meleklerle beraber uçar.” Bize Süleyman b. Harb ve arim b. el-Fadl haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O da Abdullah b. el-Muhtardan rivayet etti; (Abdullah b. el-Muhtar) dedi ki: Resulallah şöyle dedi: “Cafer b. Ebu Talib bu gece meleklerden (ileri gelen) bir topluluk içerisinde bana uğradı. Onun kana bulanmış, ön kısımlarındaki büyük tüyleri beyaz olan iki kanadı vardı.” Bize İsmail b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bana Hüseyn b. Abdullah b. Damire anlattı. O babasından, o (Hüseyn b. Abdullah b. Damirenin) dedesinden, o Ali b. Ebu Talibden şunu rivayet etti: Resulallah şöyle dedi: “Cafer b. Ebu Talibin iki kanadı vardır ki, onlarla Cennette meleklerle beraber uçar.” Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Şihab haber verdi. O Hişamdan, o el-Hasandan şunu rivayet etti; (el- Hasan) şöyle dedi: Caferin iki kanadı vardır ki, onlarla Cennette istediği yerde uçar. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubtan, o Humeyd b. Hilalden, o da Enes b. Malikten şunu rivayet etti: Peygamber , Caferin ve Zeydin ölümünü haber verdi. İkisinin ölümünü, haberleri gelmeden önce haber verdi. İkisinin ölümünü, iki gözü(nden) yaşlar akarak haber verdi. Bize Muhammed b. Ubeyd ve el-Fadl b. Dükeyn haber verdiler; dediler ki: Bize Zekeriyya b. Ebu Zaide anlattı. O da amirden rivayet etti; (amir) dedi ki: Cafer b. Ebu Talib, Mute gününde el-Belkada öldürüldü. Resulallah , “Allahım! Ailesinde Caferin yerini doldur!” dedi. Muhammed b. Ubeyd (bu duanın devamı olarak) şunu dedi: Senin salih kullarından bir kulun yerini doldurmanın en hayırlı olanıyla… el-Fadl b. Dükeyn ise (bu duanın devamı olarak) şunu dedi: Senin salih kullarından bir kulun yerini doldurmanın en üstünü gibi… Bize Abdullah b. Nümeyr ve Muhammed b. Ubeyd haber verdiler; dediler ki: Bize İsmail b. Ebu Halid anlattı. O da amirden rivayet etti; (amir) dedi ki: Cafer öldürüldüğünde, Peygamber onun hanımına, “Caferin oğullarını bana gönder!” diye (haber) yolladı. Bunun üzerine onlar getirildi. Resulallah şöyle dedi: “Allahım! Cafer Sana, sevabın en güzeline gelmiştir. O halde (Sen) -Senin salih kullarından bir kulun yerini doldurmanın en hayırlı olanıyla- onun zürriyetinde onun yerini doldur!” Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi. O Yahya b. Saddan, o Amreden, o Ayşeden rivayet etti; (Ayşe) dedi ki: Cafer, Zeyd ve Abdullah b. Revahanın ölüm haberi geldiğinde, Resulallah , yüzünde hüzün fark edilir şekilde oturdu. Ayşe dedi ki: Ben ise kapının gediğinden, (olup bitene) vakıf oluyordum. Bir adam gelip, Ya Resulallah! Kuşkusuz Caferin kadınları ağlamalarını ısrarla sürdürdüler! dedi. Resulallah da ona onları nehyetmesini emretti. (Ayşe) dedi ki: Bunun üzerine adam gitti, sonra gelip, Ben kuşkusuz onları nehyettim! (dedi) ve onların kendisine itaat etmediklerini söyledi. Resulallah adama onları ikinci (defa) nehyetmesini emretti; adam da gitti. Sonra gelip, Vallahi, kuşkusuz onlar bana galip geldiler! dedi, Resulallah da adama onları (üçüncü defa) nehyetmesini emretti. Ayşe dedi ki: O da gitti, sonra Resulallaha gelip şöyle dedi: Vallahi ya Resulallah! Kuşkusuz onlar bana galip geldiler! Ayşe zannediyor ki, Resulallah , “Onların ağızlarına toprak serp!” dedi. O (Ayşe) (kendi kendine) şöyle dedi: Allah senin burnunu sürtsün! Ne (sana emredileni) yaptın ve ne de Resulallahı (rahat) bıraktın! Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. İshak anlattı. O Abdurrahman b. el-Kasımdan, o babasından, o da Ayşeden rivayet etti; (Ayşe) dedi ki: Caferin vefat (haber)i ulaştığında, Resulallahta hüznü fark ettik. O (Ayşe) dedi ki: Bir adam onun (Peygamberimizin) yanına girip, Ya Resulallah! Kadınlar ağlıyorlar! dedi. Resulallah , “O halde onlara geri dön de, onları sustur!” dedi. O (Ayşe) dedi ki: Sonra o (adam) ikinci defa gelip bunun benzerini söyledi. Resulallah , “Geri dön de, onları sustur!” dedi. Sonra adam üçüncü defa gelip bunun benzerini söyledi. Resulallah , “Eğer onlar kabul etmezlerse, ağızlarına toprak serp!” dedi. Ayşe şöyle dedi: Ben içimden dedim ki: Vallahi sen kendini, ancak Resulallaha itaat ederek (rahat) bıraktın! Bize el-Fadl b. Dükeyn ve Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdiler; dediler ki: Bize Muhammed b. Talha anlattı. O el-Hakemden, o Abdullah b. Şeddad b. el-Haddan, o Esma bt. Umeysten rivayet etti; (Esma) dedi ki: Cafer öldürüldüğünde, Resulallah bana, “Üç (gün) sabret, sonra istediğini yap!” dedi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Resulallah Cafer b. Ebu Talibe Hayberde, her sene (için) elli vesk hurma tahsis etti. Bize Abdullah b. Nümeyr ve Muhammed b. Ubeyd haber verdiler; dediler ki: Bize Zekeriyya b. Ebu Zaide anlattı. O amirden rivayet etti; (amir) dedi ki: Ali, Esma bt. Umeys ile evlendi. Onun (Esmanın) iki oğlu Muhammed b. Cafer ve Muhammed b. Ebu Bekir birbirine karşı övündüler. İkisinden her biri, Ben senden daha kerimim (asilim), babam da senin babandan daha hayırlıdır! dedi. Ali, Esmaya, İkisi arasında hüküm ver! dedi. Esma, Araplarda ne Caferden daha hayırlı bir genç gördüm, ne de Ebu Bekirden daha hayırlı bir olgun kişi gördüm! dedi. Ali, Bizim için bir şey bırakmadın! dedi. Bunun üzerine, Vallahi senin de içlerinde/aralarında olduğun üç kişi, doğrusu en iyi kimselerdir! dedi. Ali ona, Şayet bundan başkasını deseydin, elbette senden hoşlanmazdım! dedi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Vüheyb b. Halid anlattı; dedi ki: Bize Halid el-Hazza anlattı. O İkrimeden, o da Ebu Hüreyreden rivayet etti; (Ebu Hüreyre) dedi ki: Resulallahtan sonra, Caferden daha üstün bir kimse ne ayakkabı edinmiş, ne pabuç giymiş, ne binek hayvanlarına binmiş, ne de sarık sarmıştır! Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize İbn Ebu Zib anlattı. O Ebu Said el-Makburiden, o da Ebu Hüreyreden rivayet etti; (Ebu Hüreyre) dedi ki: Fakirler için insanların en hayırlısı, Cafer b. Ebu Talib idi. Bizimle yaşayıp evinde olan şeyleri yedirirdi. Hatta içerisinde bir şey olmayan küçük yağ tulumunu doğrusu bize çıkarıp onu yarardı da, biz onun içerisindekileri (parmağımızla) sıyırırdık.