Bize Muhammed b. Abdullah b. Müslim, ona ez-Zühri, ona da Salim, babasının şöyle dediğini haber verdi. Yine bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ömer b. Ebu atike İle Abdullah b. Nafi, Nafiden naklen İbn Ömerin şöyle dediğini anlattılar: Allah Resulü insanların Medineye gitmesine izin verdiğinde Müslümanlar gruplar halinde çıkmaya başladılar. İnsanlar birbirleriyle arkadaş oluyor, sonra gidiyorlardı. Ömer ve Abdullah dediler ki: Nafie, “Yaya mı, süvari olarak mı gidiyorlardı?” dedik. O da: “Her iki şekilde de gidiyorlardı. Gücü olanlar süvari olarak ve bineklere sırayla binmek suretiyle [yardımlaşarak] gidiyorlardı. Binek bulamayanlar ise yürüyorlardı.” dedi. Ömer b. el-Hattab şöyle dedi: Ben, Ayyaş b. Ebu Rebia ve Hişam b. el-as b. Vail, [hicret için] Gıfaroğullarının Medinedeki mevkilerinden biri olan “Tenadüb” adlı mekanda buluşmak üzere sözleştik. Biz gizli olarak çıkacaktık. Dedik ki, hangimiz randevudan geriye kalırsa [o kalsın], o mevkiye gelmiş olan yürüyüp gitsin. Ben ve Ayyaş b. Ebu Rebia çıktık. Hişam b. el-as ise engellendi ve işkenceye maruz kalanlar arasında o da işkenceye maruz kaldı. Ben ve Ayyaş, el-Akike geldiğimizde el- Asbeye saptık. Nihayet Kubaya geldik ve Rufaa b. Abdülmünzire konuk olduk. Ayyaş b. Ebu Rebiaya anne bir iki kardeşi, [aynı zamanda] Hişam b. el-Muğirenin iki oğlu olan Ebu Cehil ile el-Haris geldi. Bunların üçünün annesi Temimoğullarından Muharribenin kızı Esma idi. O sırada Peygamber Mekkedeydi, henüz çıkmamıştı. Ebu Cehil ile Haris hızlı yürüdüler ve bizimle beraber Kubada konakladılar. Bunlar Ayyaşa şöyle dediler: “Senin annen seni görünceye kadar kendisini hiçbir gölgenin gölgelemeyeceğine ve başına asla yağ değmeyeceğine dair adakta bulundu.” Ömer dedi ki: Bunun üzerine ben Ayyaşa şöyle dedim: “Vallahi bunlar sadece seni dininden döndürecekler [Başka maksatları yoktur]. Dinini [korumak için bundan] sakın!” Cevaben Ayyaş dedi ki: “Benim Mekkede biraz malım var. Belki onu alırım da bizim için bir güç kaynağı olur ve bir de annemin yeminini yerine getirmesini sağlarım.” Ardından onlarla beraber yola çıktı. “Dacnan” denilen yere geldiklerinde Ayyaş bineğinden indi, onlar da onunla beraber inip onu iple bağladılar. Nihayet onunla beraber Mekkeye girdiler ve şöyle dediler: “Ey Mekke halkı! Beyinsizlerinize işte böyle davranın!” Sonra onu hapsettiler. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Musa b. Muhammed b. İbrahim, babasının şöyle dediğini anlattı: Allah Resulü Ebu Bekir Sıddık ile Ömer b. el-Hattabı kardeş ilan etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Salih, ona asım b. Ömer b. Katade [haber verdi]. Muhammed b. Ömer dedi ki: Yine bize Abdullah b. Cafer, Sad b. İbrahimden nakletti. O ikisi [asım ile Sad] şöyle dedi: Allah Resulü Ömer b. el-Hattab ile Uveym b. Saideyi kardeş ilan etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Cafer, Abdülvahid b. Ebu Avnın şöyle dediğini anlattı: Allah Resulü , Ömer b. el-Hattab ile İtban b. Maliki kardeş ilan etti. Muhammed b. Ömer dedi ki: Ömer ile Muaz b. Afrayı kardeş ilan ettiği de söylenmektedir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Abdullah, ona da ez-Zühri, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbenin şöyle dediğini haber verdi: Ömer b. el-Hattabın Medinedeki evi, Allah Resulü tarafından tahsis edilmişti. [Dediler ki:] Ömer b. el-Hattab Bedir, Uhud, Hendek savaşı ve bütün seferlere Allah Resulü ile beraber katıldı. Bir kısmında komutan olduğu birçok serriyeye çıktı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Üsame b. Zeyd b. Eslem, Ebu Bekir b. Abdurrahmanın şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü Ömer b. el-Hattabı otuz adamla TürebedekiUczu Hevazine, hicretin 7. senesinde Şaban ayında seriyye maksadıyla gönderdi. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Avf, ona Meymun Ebu Abdullah, ona da Abdullah b. Büreyde, babası Büreyde el-Esleminin şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü Hayber halkının görüş mesafesine girdiğinde sancağı Ömer b. el-Hattaba verdi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan, ona asım b. Ubeydullah, ona da Salim, İbn Ömerin şöyle dediğini haber verdi: Ömer Umre için Peygamberden izin istedi. Bunun üzerine o şöyle buyurdu: “Ey kardeşim! Güzel duanda bize de yer ver, bizi unutma!” Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi ile Süleyman b. Harb haber verdiler; dediler ki: Bize Şube, asım b. Ubeydullahın şöyle dediğini haber verdi: Salim b. Abdullahtan duydum. Babası, Ömerden şunu nakletmiş: Kendisi Peygamberden umre için izin istemiş. Peygamber de ona izin vermiş ve şöyle buyurmuş: “Ey kardeşim! Duanda bizi unutma!” Süleyman, Şubenin şöyle dediğini söyledi: Sonra asım ile Medinede karşılaştım. Ona bunu anlatınca şöyle dedi: “[ Peygamber] şöyle buyurmuştu: Ey kardeşim! Duanda bize de yer ver.” Ebül-Velid dedi ki: Bu İbn Ömerden [aldığım ya da işiterek kaydettiğim] yazıda böyledir. Bize Said b. Muhammed es-Sakafi, ona da el-Muğire b. Ziyad el-Mevsıli, el-Velid b. Ebu Hişamın şöyle dediğini haber verdi: Ömer Peygamberden umre için izin istedi ve “Yürümek istiyorum.” dedi. O da ona izin verdi. Ömer dönüp gidince Peygamber onu çağırdı ve şöyle buyurdu: “Ey kardeşim! Duanda bizim için de bir şeyler ilave et, bizi unutma!” Bize Abdullah b. Nümeyr, ona el-Ameş, ona Ebu İshak, ona Ebu Ubeyde anlattı; dedi ki: Abdullah şöyle dedi: İnsanların en ferasetlisi üç kişidir: Ömer hakkında [onu halife tayin ederken gösterdiği basiret sebebiyle] Ebu Bekir, [babasına] “Onu ücretli (çoban) olarak tut!”dediğinde Musanın [müstakbel] eşi, ve Yusufun arkadaşı.