[Erkam b. Ebül-Erkam] İbn Esed b. Abdullah b. Ömer b. Mahzum. Annesi Ümeyye bt. el-Haris b. Hibale b. Umeyr b. Gubşan b. Huzaadır. Dayısı Ömer b. el-Hattabın Mekke Valisi Nafi b. Abdülharis el- Huzaidir. el-Erkamın künyesi “Ebu Abdullah” idi. Ebül-Erkamın ismi Abdümenaf idi. [Erkamın dedesi] Esed b. Abdullahın künyesi “Ebu Cündüb” idi. Erkamın Çocukları 1-Ubeydullah: Annesi ümmü veleddir. 2-Osman: Annesi ümmü veleddir. 3-Ümeyye 4-Meryem Son ikisinin annesi, Esed b. Huzeymeoğullarından Hind bt. Abdullah b. el-Harisdir. 5-Safiyye: Annesi ümmü veleddir. el-Erkamın çocuklarının [torunlarının] sayısı yirmi küsur kişiye ulaşır. Bunların hepsi de Osman b. el- Erkamın çocuklarıdır. Onlardan bir kısmı [şu anda] Şamdadır ve yıllardan beri orada ikamet etmektedirler. Ubeydullah b. el-Erkamın çocukları ise ölmüş, onlardan hiçbiri sağ kalmamıştır. Bize Muhammed b. İmran b. Hind b. Abdullah b. Osman b. el-Erkam b. Ebül-Erkam el-Mahzumi haber verdi; dedi ki: Babam bana Yahya b. İmran b. Osman b. el-Erkamın şöyle dediğini haber verdi: Dedem Osman b. el-Erkamı, şöyle derken duydum: Ben yedi yaşındayken Müslüman oldum. Babam ilk yedinci kişi olarak Müslüman oldu. Onun evi Mekkede Safa [tepesi] üzerinde idi. O ev, Peygamberin İslamın bidayetinde içinde bulunduğu ve orada insanları İslama davet ettiği evdir. Orada pek çok kişi Müslüman oldu. Bir Pazartesi gecesi Peygamber şöyle demişti: “Ey Allahım! Şu iki kişiden sana en sevimli olanıyla İslamı yücelt! Ömer b. el-Hattab ile ya da Amr b. Hişam ile!” Ömer b. el-Hattab ertesi gün erkenden geldi ve el-Erkamın evinde Müslüman oldu. Oradan çıktılar, tekbir getirip Kabeyi aleni bir şekilde tavaf ettiler. el-Erkamın evi “Darül-İslam” (İslamın Evi) diye çağrıldı. el-Erkam o evi oğluna tasadduk etti (vakfetti). el-Erkamın evini tasadduk ettiği nüshayı okudum: “Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla. Bu, el-Erkamın Safanın kapladığı [alanın] dörtte birinin satılmamak ve miras bırakılmamak üzere Haremdeki yeriyle birlikte dokunulmaz [vakıf] olduğuna dair verdiği hükümdür. [Bu hükme] Hişam b. el-as ile Hişam b. el-asın mevlası falan şahit oldu.” Bu ev Ebu Caferin zamanına kadar içinde onun çocuklarının oturdukları, kiraya verdikleri ve onun [kira bedelini] aldıkları ayakta duran bir vakıf olmaya devam etti. Muhammed b. İmran dedi ki: Bana babam, Yahya b. İmran b. Osman b. el-Erkamın şöyle dediğini haber verdi: Gerçekten ben, Ebu Caferin gönlüne düştüğüm günü biliyorum. O, eda ettiği bir hac esnasında Safa ile Merve arasında say yapıyordu. Biz de o sırada evin damındaki kıl çadırın içinde idik. O bizim hemen altımızdan geçiyordu. Öyle ki şayet ben onun sarığını almak istesem alabilirdim. O ise vadinin içinden inip Safaya çıkarken bize bakıyordu. Muhammed b. Abdullah b. el-Hasan, Medinede [idareye karşı] çıktığında Abdullah b. Osman b. el-Erkam ona tabi olanlardandı. Ancak onunla beraber isyana kalkışmadı. Bu sebepten dolayı Ebu Cafer ona [kancayı] taktı ve Medinedeki valisine onu hapsedip zincire vurmasını emretti. Sonra da Kufe halkından “Şihab b. Abdürab” adlı bir kişiyi, içinde Medine valisine “onun emrettiğini yapmasını istediği” bir mektupla [oraya] gönderdi. Şihab, hapiste Abdullah b. Osmanın yanına geldi. O zaman Abdullah seksen küsur yaşında bir ihtiyardı. Zincire vurulmaktan ve hapisten iyice sıkılmıştı. Şihab ona şöyle dedi: “Darül-Erkamı [el-Erkamın evini] bana satman karşılığında içinde bulunduğun durumdan seni kurtarmamı ister misin? Müminlerin Emiri o evi istiyor. Şayet evi ona satarsan, senin hakkında onunla konuşmam sonucunda seni affetmesi kuvvetle muhtemeldir.” Abdullah, “O ev sadakadır [evladiyelik vakıftır]. Ancak benim ondaki hakkım onundur. Evin mülkiyetinde kardeşlerim ve diğer bazı kişiler ortaklarımdır.” dedi. Şihab, “Sen sadece kendine bak! Hakkını bize ver, kurtul!” dedi. Bunun üzerine [Şihab], hakkını kendisine verdiğine dair şahit getirdi ve 17.000 dinar bedel karşılığında satış sözleşmesi yaptı. Sonra Abdullahın kardeşlerini araştırıp buldu ve onları bol mal ile avladı. Onlar da evi ona [Ebu Cafere] sattılar. Böylece ev, Ebu Cafer ile onun belirleyip verdiği kişilerin oldu. Daha sonra [Abbasi halifelerinden] Mehdi, o evi [oğulları] Musa ve Harunun annesi Hayzurana tahsis etti. Hayzuran onu [yeniden] inşa etti ve bundan böyle orası onunla bilinir oldu. Bir müddet sonra Müminlerin Emiri Cafer b. Musa ona sahip oldu. Ardından eş-Şatavi ve el-Adeninin aileleri orada ikamet etti. Akabinde de Gassan b. Abbad, onun tamamını ya da büyük bir kısmını Musa b. Caferin oğlundan satın aldı. el-Erkamın Medinede Züraykoğullarının arasındaki evi ise kendisine Peygamber tarafından tahsis edilmiştir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Cafer, ona da Sad b. İbrahim anlattı. Yine bana Muhammed b. Salih, asım b. Ömer b. Katadenin şöyle dediğini anlattı: Allah Resulü , Erkam b. Ebül-Erkam ile Ebu Talha Zeyd b. Sehli kardeş ilan etti. [Dediler ki:] Erkam b. Ebül-Erkam Bedire, Uhuda, Hendek savaşına ve bütün seferlere Allah Resulü ile birlikte katıldı. Bize Muhammed b. Ömer, İmran b. Hindden naklen [İmranın] babasının şöyle dediğini haber verdi: Erkam b. Ebül-Erkamın vefatı yaklaşınca cenaze namazını Sad b. Ebu Vakkasın kıldırmasını vasiyet etti. [O sırada] Mervan b. el-Hakem, Muaviyenin Medine valisiydi. Sad ise Akikteki köşkündeydi. Erkam öldü ama Sad ortada yoktu. Bunun üzerine Mervan, “Allah Resulünün sahabesi, kayıp bir adam yüzünden bekletilecek mi?” dedi ve onun cenaze namazını kılmak istedi. Ancak Ubeydullah b. el-Erkam, Mervanın bunu yapmasına engel oldu. Mahzumoğulları da onunla beraber ayaklandı ve aralarında tartışma çıktı. Sonra Sad geldi ve onun cenaze namazını kıldırdı. O zaman Medineye hicretin 55. senesiydi. el-Erkam, seksen küsur yaşında vefat etti.