[Talha b. Ubeydullah] İbn Osman b. Amr b. Kab b. Sad b. Teym b. Mürre. Künyesi Ebu Muhammeddir. Annesi es-Sabe bt. Abdullah b. İmad el-Hadramidir. Onun [es-Sabenin] annesi de atike bt. Vehb b. Abd b. Kusay b. Kilabtır. Kureyşin başka hiçbir ferdi değil de sadece Vehb b. Abd, Rifadenin sahibi idi. Talhanın Çocukları: 1-Muhammed: O, Seccaddır [çok secde eden, namaz kılan biridir]. Talha bu oğlunun adından künyesini almıştır. Babasıyla beraber Cemel günü öldürüldü. 2-İmran b. Talha Bu ikisinin annesi Hamne bt. Cahş b. Riab b. Yamur b. Sabire b. Mürre b. Kebir b. Ganm b. Dudan b. Esed b. Huzeymedir. Onun [Hamnenin] annesi Ümeyye bt. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf b. Kusaydır. 3-Musa b. Talha: Bunun annesi Temimoğullarından Havle bt. el-Kaka b. Mabed b. Zürare b. Udes b. Zeyddir. [Babası] Kaka adındaki şahsa, cömertliğinden dolayı “Fıratın akıntısı” denilirdi. 4-Yakub b. Talha: Çok cömert idi. el-Harre günü öldürüldü. 5-İsmail 6-İshak Son üçünün annesi Ümmü Eban bt. Utbe b. Rebia b. Abdüşemstir. 7-Zekeriya 8-Yusuf 9-Ayşe Son üçünün annesi, Ümmü Külsum bt. Ebu Bekir es-Sıddıktir. 10-İsa 11-Yahya Son ikisinin annesi Suda bt. Avf b. Harice b. Sinan b. Ebu Harise el-Mürridir. 12-Ümmü İshak bt. Talha Bunu el-Hasan b. Ali b. Ebu Talib nikahladı, ondan Talha adlı bir çocuk dünyaya getirdi. Hasanın vefat etmesiyle dul kalınca Hüseyn b. Ali onu nikahladı. Ondan da Fatıma adlı bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Ümmü İshakın annesi el-Cerbadır ki, o da Tay kabilesinden Ümmül-Haris bt. Kasame b. Hanzale b. Vehb b. Kays b. Ubeyd b. Tarif b. Malik b. Cedadır. 13- es-Sabe bt. Talha Bunun annesi ümmü veleddir. 14-Meryem bt. Talha Bunun annesi de ümmü veleddir. 15-Salih b. Talha Bu ölmüştür. Annesi Tağliboğullarından esir alınan el-Fera bt. Alidir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana ed-Dahhak b. Osman, ona da Mahreme b. Süleyman el-Valibi, İbrahim b. Muhammed b. Talhanın şöyle dediğini anlattı: Talha b. Ubeydullah şöyle dedi: Busra çarşısına vardım. Bir de ne göreyim, manastırında bir rahip şöyle diyor: “Bu mevsimde gelenlere sorun, onların içinde harem bölgesinden birisi var mı?” Talha dedi ki: Evet, ben varım. dedim. Rahip, “Henüz Ahmed ortaya çıktı mı?” diye sordu. “Talha, “Ahmed kimdir?” dedim. Rahip, “Abdullah b. Abdülmuttalibin oğlu. Bu ay, onun orada ortaya çıkacağı aydır. O, peygamberlerin sonuncusudur. Ortaya çıkış yeri Harem bölgesidir. Hicret yeri Nahl, Harre ve Sibahtır. Ona koşmakta [başkaları tarafından] geçilmenden seni sakındırırım.” dedi. Talha devamla şöyle dedi: “Onun söylediği kalbimde yer etti. Hızla çıktım ve Mekkeye geldim. Herhangi bir olay oldu mu? dedim. Evet, Abdullahın oğlu Muhammedül-Emin peygamberliğini ilan etti. Ebu Kuhafenin oğlu da ona tabi oldu. dediler. Çıktım, hemen Ebu Bekirin yanına geldim ve Bu adama tabi oldun mu? dedim. Evet, ona git, huzuruna gir ve tabi ol! Çünkü o hakka davet ediyor. dedi. Talha, Ebu Bekire rahibin söylediğini aktardı. Bunun ardından Ebu Bekir, Talha ile beraber çıkıp Allah Resulünün huzuruna girdi. Talha hemen Müslüman oldu ve Allah Resulüne rahibin söylediklerini aktardı. Allah Resulü de buna sevindi. Ebu Bekir ve Talha b. Ubeydullah Müslüman oldukları zaman Nevfel b. Huveylid b. el-Adeviyye bunları yakaladı ve her ikisini tek bir ipe bağladı. Teymoğulları o ikisine [bunun yapılmasına] mani olmadılar. – Nevfel b. Huveylid “Kureyşin Aslanı” diye çağrılıyordu.- Bundan dolayı Ebu Bekir ve Talhaya “ -iki kader yoldaşı” adı verildi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ali b. Ebu Rafiin mevlası Faid haber verdi. Ona da Abdullah b. Sad, babasının şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü Medineye hicreti sırasında Harrardan çıktığı zaman ertesi gün Talha b. Ubeydullah bir kervan içinde Şamdan gelirken onunla karşılaştı. Allah Resulüne ve Ebu Bekire Şam giysilerinden giydirdi. Allah Resulüne Medinedeki Müslümanların kendisinin [gelişini] gecikmiş bulduklarını haber verdi. Bunun üzerine Allah Resulü seyrini hızlandırdı. Talha Mekkeye gitti. İşini bitirdikten sonra Ebu Bekirin ailesiyle beraber çıktı. Onları Medineye getiren odur. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdülcebbar b. Umare anlattı; dedi ki: Abdullah b. Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazmın şöyle dediğini duydum: Talha b. Ubeydullah Medineye hicret ettiği zaman Esad b. Zürareye konuk oldu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Muhammed b. İbrahim b. el-Haris et- Teymi, babasının şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü Talha b. Ubeydullah ile Said b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyli kardeş ilan etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize İshak b. Yahya b. Talha, amcası İsa b. Talhanın şöyle dediğini haber verdi. Yine bize Mahreme b. Bükeyr, babasından; o da Büsr b. Saidden nakletti: [İsa b. Talha ile Büsr b. Said] dediler ki: Allah Resulü Talha b. Ubeydullah ile Übey b. Kabı kardeş ilan etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Abdullah, ona da ez-Zühri, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbenin şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü Talhanın evinin yerini tayin etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre, el-Misver b. Rifaadan naklen Ensardan olan Hariseoğullarından Abdullah b. Miknefin şöyle dediğini anlattı. Muhammed b. Ömer dedi ki: Bu rivayetin bir kısmını İbn Ebu Sebrenin dışındakilerden duydum. Onlar şöyle dediler: Allah Resulü Kureyş kervanının Şamdan ayrılış vaktini beklerken Medineden çıkışından on gece önce Talha b. Ubeydullah ile Said b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyli, kervan hakkında istihbarat toplamak üzere gönderdi. Onlar [yola] çıktılar, sonunda el-Havra denen yere vardılar. Kervan onların yanından gelip geçinceye kadar orada ikamet etmeye devam ettiler. Haber, Talha ve Saidin dönüşünden önce Allah Resulüne ulaştı. O da ashabını çağırıp [topladı] ve kervanı yakalamak amacıyla çıktı. Kervan sahile çekildi ve hızlandı. Yakalanma endişesiyle hem gece, hem gündüz yol aldılar. Talha b. Ubeydullah ile Said b. Zeyd Allah Resulüne , onun Medineden çıktığını bilmeden kervandan istihbarat getirmek amacıyla Medineye gitmek üzere [yola] çıktılar. Allah Resulünün Bedirde Kureyşten bir grupla karşılaştığı gün onlar da Medineye vardılar. Ardından Allah Resulüne ulaşmak amacıyla Medineden çıktılar. Allah Resulü Bedir dönüşünde Melel ile Seyyale arasındaki doğru yolun üzerinde yer alan Turban denilen yerde onlarla karşılaştı. Bu sebeple Talha ve Said [Bedir] vakasına şahit olmadılar. Allah Resulü onları, Bedirde [elde edilen ganimetlere] pay ve ücretleriyle ortak etti. Böylece onlar da Bedire tanık olanlar gibi oldular. Talha, Allah Resulü ile beraber Uhud savaşına katıldı. O gün insanların kaçıştığı sırada o, onunla beraber sebat edenler arasındaydı ve ölüm üzerine ona biat etmişti. Uhud günü Malik b. Züheyr, Allah Resulüne [bir ok] atmıştı. Talha elini Allah Resulünün yüzüne siper etti. [Ok] serçe parmağına isabet etti ve o parmak sakat kaldı. Ok parmağına isabet ettiğinde “Hassi [Ah]” dedi. Bunun üzerine Allah Resulü “Şayet Bismillah deseydi cennete girerdi.” buyurdu.İnsanlar bakıyordu. O gün Talhanın başına haç şeklinde [kılıç yarası] isabet etmişti. Müşriklerden bir adam ona, -bir darbe o karşıdan gelirken [önden], bir darbe de sırtını dönmüş uzaklaşırken [arkadan] olmak üzere- iki darbe indirdi. Ondan çokça kan akmıştı. Dırar b. el-Hattab el-Fihri diyordu ki: “Vallahi o gün ona darbeyi ben indirdim.” Talha Hendek ve diğer seferlerin hepsine Allah Resulü ile beraber katıldı. Bize Abdullah b. Nümeyr, Ubeydin iki oğlu Yala ve Muhammed ile el-Fadl b. Dükeyn haber verdiler. Onlara da Zekeriya b. Ebu Zahide, amir eş-Şabinin şöyle dediğini haber verdi: Uhud günü Allah Resulünün burnu ve ön dişleriyle azı dişleri arasındaki bir dişi yara aldı. Talha b. Ubeydullah eliyle Allah Resulünü korudu. Eli isabet aldı ve parmağı sakat kaldı. Bize Ebu Üsame, ona İsmail b. Ebu Halid haber verdi; dedi ki: Bize Kays haber verdi; dedi ki: Talhanın iki parmağını sakatlanmış olarak gördüm. O iki parmağıyla Uhud günü Peygamberi korumuştu. Bize Said b. Mansur haber verdi; dedi ki: Bize Salih b. Musa, ona da Muaviye b. İshak, Talhanın iki kızı Ayşe ile Ümmü İshakın şöyle dediklerini haber verdi: Babamız Uhud günü yirmi dört yerinden yaralandı. Bu yaralardan biri başında oluşan dört uçlu bir yarıktı. Ayrıca onun bacak damarı kesilmişti, parmağı sakat kalmıştı. Diğer yaralar ise bedeninin başka yerlerindeydi. Allah Resulünün ön dişleriyle azı dişleri arasındaki iki dişi kırılmış ve yüzü yarılmışken ona baygınlık gelmişti. Allah Resulü baygın iken Talha onu taşıdı ve geri geri giderek çekildi. Müşriklerden biri ona her yetiştiğinde Resulallahın önünde onu korumak için savaştı. Nihayet onu dağ yoluna [ya da iki dağın arasındaki geçide] yaslandırdı. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. el-Mübarek haber verdi; dedi ki: Bize İshak b. Yahya b. Talha haber verdi; dedi ki: Bana İsa b. Talha, müminlerin annesi Ayşenin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir bana şunları anlattı: “Uhud günü Allah Resulüne dönen kişilerin ilki ben idim. Allah Resulü bize Talhayı kast ederek Arkadaşınıza bakın! dedi. Biz Allah Resulüne yönelmişken o, kan kaybediyordu ve buna aldırmıyordu.” İshak b. Yahya dedi ki: Ayrıca bana Musa b. Talha haber verdi; dedi ki: Talha o gün yetmiş beş veya otuz yedi darbe aldı. [Bu darbelerden dolayı] alnında kare şeklinde yara oluştu, bacak damarı kesildi, başparmağını takip eden [işaret] parmağı sakat kaldı. Abdullah b. el-Mübarek dedi ki: Yine bana Muhammed b. İshak, ona Yahya b. Abbad, ona babası, ona [Abbadın] dedesi, ez-Zübeyrin şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulünü şöyle derken duydum: “Talha [cenneti kendisine] vacip kıldı.” Bize Said b. Mansur haber verdi; dedi ki: Bize Salih b. Musa, ona Muaviye b. İshak, ona da Ayşe bt. Talha, Ayşenin şöyle dediğini haber verdi: Ben Allah Resulünün evindeydim. Onun arkadaşları da evin avlusundaydı. Onlarla benim aramda bir perde vardı. O sırada Talha b. Ubeydullah geldi. Bunun üzerine Allah Resulü buyurdu ki: “Adağını yerine getirmiş olarak yeryüzünde yürüyen bir adama bakıp sevinmek isteyen kişi Talhaya baksın!” Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize İshak b. Yahya b. Talha haber verdi; dedi ki: Bana Musa b. Talha anlattı; dedi ki: Muaviyenin huzuruna girdim, “Sana bir müjde vereyim mi?” dedi. Ben de “Evet [ver!]” deyince şöyle dedi: Allah Resulünü şunu söylerken duydum: “Talha, adağını yerine getirenlerdendir.” Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane, ona da Husayn, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbenin şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü , “Adağını yerine getirmiş bir adama bakmak isteyen kişi Talha b. Ubeydullaha baksın!” dedi. Husayn dedi ki: Talha o gün Allah Resulünü savunmak için savaştı ve nihayet bu uğurda yaralandı. Bize Veki b. el-Cerrah, ona Şerik, ona da Ebu İshak, Peygamberin Talhayı on kişilik bir seriyyeye [komutan olarak] gönderdiğini ve “Parolanız Ey on sözüdür.” dediğini haber verdi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Şerik, Ebu İshakın şöyle dediğini haber verdi: Peygamber dokuz kişilik bir seriyye gönderdi. Talha b. Ubeydullah ile onların sayısını ona tamamladı ve “Parolanız On sözcüğüdür.”dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Talhayı tarif eden birinin şöyle dediğini duydum: O esmer bir adamdı. Ne fazla kıvırcık, ne de tam düz olan saçları [gür ve] çoktu. Yüzü güzel, burnu ince idi. Yürüdüğü zaman hızlı yürürdü. Saçını [boyamak suretiyle] değiştirmezdi. Ebu Bekir ve Ömerden rivayet nakletmiştir. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Talha ailesinin mevlası Amr b. Osman, Ebu Caferin şöyle dediğini haber verdi: Talha b. Ubeydullah, aspur [yalancı safran] bitkisiyle boyanmış elbiseler giyerdi. Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Füleyh b. Süleyman, Nafiden; o da Ömerin mevlası Eslemden şunu nakletti: Ömer, Talha b. Ubeydullahın üzerinde, ihramlı iken kırmızı çamurla boyanmış iki elbise görünce, “Ey Talha! Bu iki elbise de neyin nesi?” dedi. O da cevaben, “Ey Müminlerin Emiri! Sadece onları özlü [kırmızı] çamurla boyadık.” deyince Ömer şöyle dedi: “Ey topluluk! Siz gerçekten insanların kendilerine uydukları önderlersiniz. Şayet cahil bir kimse senin üzerindeki şu iki elbiseyi görse Talha ihramlı iken boyanmış elbiseler giymiş. der.” Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. İshak, Nafiden; o da Safiyye bt. Ebu Ubeydden ya da Eslemden şunu nakletti: Ömer, Talha b. Ubeydullahın üzerinde, kırmızı çamurla boyanmış iki elbise görünce, “Ey Talha! Bu da nedir?” dedi. O da cevaben “Ey Müminlerin Emiri! O sadece özlü çamurdur.” deyince Ömer şöyle dedi: “Ey topluluk! Siz gerçekten kendilerine tabi olunan önderlersiniz. Şayet cahil bir kimse seni [bu vaziyette] görse Talha ihramlı iken boyanmış elbiseler giymiş. der. İhramlı kişinin giyeceği en güzel elbise, beyaz [renkli] olandır. İnsanların kafasını karıştırmayın!” Bize el-Fadl b. Dükeyn ile Muhammed b. Ömer haber verdiler; dediler ki: Bize İsrail şöyle dedi: İmran b. Musa b. Talhayı, babasından naklen şunları söylerken duydum: Talha b. Ubeydullah, Cemel günü parmağında altın yüzük olduğu halde öldürüldü. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Kays b. er-Rebi, ona da İmran b. Musa b. Talha, babasının şöyle dediğini haber verdi: Talhanın parmağında üzerinde kırmızı bir yakut bulunan altın bir yüzük vardı. Onu çıkardı ve yerine Yemen boncuğu taktı. O boncuk parmağında iken Cemel günü yaralandı ve öldü. -Allah rahmet eylesin!- Bize Abdullah b. Mesleme b. Kaneb el-Harisi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne haber verdi; dedi ki: Talha b. Ubeydullahın geliri tam 1.000 [dirhem] idi. Bize el-Fadl b. Dükeyn, ona da Süfyan b. Uyeyne, Talha b. Yahyanın şöyle dediğini haber verdi: Ninem Suda bt. Avf el-Mürriyye bana şunu anlattı: Bir gün Talhanın yanına vardım ve [onu düşünceli görünce] dedim ki: “Hayırdır, seni ailenle ilgili bir şeyin rahatsız ettiğini görüyorum. [Şayet öyleyse söyle, sıkıntını giderip] senin gönlünü alalım.” O da “Evet, kişinin helali sensin [benim zevcem sensin]. Ancak benim bir miktar malım var ve bu beni düşündürüyor veya üzüyor.” dedi. [Bunun üzerine ninem] “Onu taksim et!” deyince o da hemen cariyesini çağırıp “Eşe dosta git, [onları çağır!]” demiş ve hemen malı dağıtmaya başlamış. Nineme “Mal ne kadardı?” diye sorduğumda “400.000” dedi. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Hişam, el-Hasandan şunu nakletti: Talha b. Ubeydullah kendisine ait bir araziyi Osman b. Affana 700.000 bin [dirheme] sattı. Osman paraları alıp Talhaya geldiğinde Talha şöyle dedi: “Yanında bu kadar parayla evinde geceleyen ve kapısını Allahın emrinden neyin çalacağı bilinmeyen bir adam gerçekten Allah hakkında aldanmıştır.” Akabinde Talha, geceyi onun elçileri Medine sokaklarında o parayı dağıtırken geçirdi. Nihayet sabahlayınca paradan yanında bir dirhem bile kalmamıştı. Bize el-Fadl b. Dükeyn, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Mücalid, ona da amir, Kabisa b. Cabirin şöyle dediğini haber verdi: Talep olmaksızın, Talha b. Ubeydullahtan daha çok mal veren hiçbir kimse görmedim. Bize el-Fadl b. Dükeyn, ona Süfyan b. Uyeyne, ona da İbn Ebu Halid, İbn Ebu Hazimin şöyle dediğini haber verdi: Talha b. Ubeydullahı -ki o Kureyşin yumuşak huylu olan insanlarından sayılırdı- şunu söylerken duydum: “Adama isnat edilecek en küçük ayıp, evinde oturmasıdır.” Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize İsmail, ona da Kays, Talha b. Ubeydullahın şöyle dediğini haber verdi: Erkek şahsa isnat edilecek en küçük ayıp, evinde oturmasıdır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre, ona da Mahreme b. Süleyman el-Valibi, İsa b. Talhanın şöyle dediğini haber verdi: Ebu Muhammed Talha, Iraktan her gün tam 1.000 dirhem ve iki danik gelir elde ediyordu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Muhammed b. İbrahim, babasının şöyle dediğini haber verdi: Talha b. Ubeydullah, Iraktan 400.000 [dirhem] ile 500.000 [dirhem] arasında bir gelir elde ediyordu. Serattan gelen geliri ise yaklaşık 10.000 dinar idi. Bu miktar biraz az veya çok olabilir. Ayrıca onun başka gelirleri de mevcuttu. Teymoğullarından hiçbir kimseyi muhtaç olarak bırakmaz, onun ve ailesinin zaruri ihtiyaçlarını karşılardı. Yine onlardan evli olmayanları evlendirir, fakirleri istihdam eder, borçlu olanların borcunu öderdi. Her sene geliri geldiğinde mutlaka Ayşeye 10.000 [dirhem] gönderirdi. Subayha et-Teyminin 30.000 dirhemlik borcunu ödemişti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İshak b. Yahya, Musa b. Talhadan naklen şunu anlattı: Muaviye, kendisine [Musaya], “Ebu Muhammed -Allah ona rahmet eylesin!- ayni maldan ne kadar miras bıraktı?” diye sorunca Musa şöyle demiş: 2.200.000 dirhem ile 200.000 dinar. Onun malı artmıştı. Serat ve diğer yerlerden gelen gelirlerinden başka sadece Iraktan her sene 100.000 [dirhemlik] gelir elde ediyordu. Medinedeki ailesinin yıllık zaruri gıda ihtiyacını Kanat denilen vadideki bir çiftlikten temin ediyordu. [Bu tarlada] su taşımak için kullanılan 20 hayvanla ekim yapıyordu. O, Kanat adlı vadide buğday eken ilk kişidir. Muaviye [onun hakkında] şöyle dedi: Övgüye layık, cömert ve şerefli olarak yaşadı; fakir olarak öldürüldü. -Allah ona rahmet eylesin!- Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre, ona da Muhammed b. Zeyd b. el-Muhacir, İbrahim b. Muhammed b. Talhanın şöyle dediğini anlattı: Talha b. Ubeydullahın taşınır ve taşınmaz mallarla altın ve gümüş paradan bıraktığı mirasın değeri 30.000.000 dirhem idi. Bunun 2.200.000 dirhem ile 200.000 dinarı nakit para idi. Geriye kalan ise nakit paranın dışındaki [menkul ve gayr-i menkul] mallardı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İshak b. Yahya, kendisinin ninesi ve [aynı zamanda babası] Yahya b. Talhanın annesi olan Suda bt. Avf el-Mürriyyenin şöyle dediğini haber verdi: Talha b. Ubeydullah -Allah ona rahmet eylesin!- haznedarının elinde 2.200.000 dirhem varken öldürüldü. Onun taşınır ve taşınmaz mallarına toplam 30.000.000 dirhem değer biçildi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Reca el-Eyli, ona da Yezid b. Ebu Habib, Ali b. Rebahın şöyle dediğini anlattı: Amr b. el-as, kendisine şunun anlatıldığını söyledi: Talha b. Ubeydullah, her birinin içinde üç kıntar altın bulunan 100 adet torba miras bıraktı. Torbanın öküz derisi olduğunu duydum. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre, ona da Mahreme b. Süleyman el-Valibi, es-Saib b. Yezidin şöyle dediğini haber verdi: Talha b. Ubeydullah ile hem seferde, hem de mukim iken arkadaşlık ettim. Buna rağmen dirhem [para], giyecek ve yiyecek konusunda ondan daha fazla cömert birisine asla vakıf olmadım. Muhammed b. Sad dedi ki: Yine bana İsmail b. Ebu Halidden sema yoluyla rivayette bulunan biri, Hakim b. Cabir el-Ahmesinin şöyle dediğini haber verdi: Cemel günü Talha b. Ubeydullah şöyle dedi: “Biz Osmanın [şehit edilmesi] konusunda gevşek ve ikiyüzlü davrandık. Bugün onun uğrunda kanlarımızı dökmekten daha faziletli hiç bir şey bulamayız. Ey Allahım! Sen razı oluncaya kadar bugün benden Osman için [her şeyimi] al!” Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Avf bize haber verdi; dedi ki: Bana ulaştı ki Mervan b. el-Hakem, Talha Ayşenin yanında dururken ona bir ok attı. Ok onun dizine isabet edince şöyle dedi: Vallahi senden sonra Osmanın katilini asla talep etmeyeceğim. Daha sonra Talha mevlasına Bana bir yer bul! dedi. Mevlası, Buna gücüm yetmez. deyince o da şöyle dedi: Vallahi bu Allahın gönderdiği bir oktur. Ey Allahım! Sen razı oluncaya kadar bugün benden Osman için [her şeyimi] al! Sonra bir taşa yaslandı ve [oracıkta] öldü. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn, Nafiin şöyle dediğini haber verdi: Mervan atların arasında Talha ile beraberdi. Talhanın zırhında bir delik gördü ve ona ok atıp öldürdü. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Ebu Arube, Katadenin şöyle dediğini haber verdi: Talhaya ok atıldı. Bunun üzerine atı hızlandı ve koştu. Böylece Temimoğullarının arasında öldü. [Ölmeden önce] şöyle dedi: “Vallahi bir ihtiyarın yere yıkılışı ziyan edildi.” Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd, Kurre b. Halidden; o da Muhammed b. Sirinden şunu nakletti: İnsanlar [savaşta] geri çekilip tekrar hücum ettikleri sırada Mervan, Talhaya bir okla saldırdı ve onu yaralayıp öldürdü. Muhammed b. Sad dedi ki: Bana Ebu el-Hubab el-Kelbiden sema yoluyla rivayette bulunan biri, Kelb kabilesinden bir ihtiyarın kendisine şunları anlattığını haber verdi: Abdülmelik b. Mervanı şöyle derken duydum: Şayet Müminlerin Emiri Mervan bana Talhayı öldüren kişinin kendisi olduğunu söylemeseydi Talhanın çocuklarından hiçbirini bırakmaz, Osman b. Affanın [kanına] karşılık öldürürdüm. Bana Ebu Üsame, İsmail b. Ebu Halidin şöyle dediğini haber verdi; dedi ki: Bana Kays b. Ebu Hazim haber verdi; dedi ki: Cemel günü Mervan b. el-Hakem, Talhanın dizine ok attı. Kan sürekli akmaya başladı. Kanı [bir tıkaçla] tuttukları zaman duruyor, [tıkacı] bıraktıkları zaman kan tekrar akıyordu. Talha, “Vallahi bundan sonra onların okları bize ulaşmaz.” dedi ve sonra da şöyle devam etti: “Bırakın onu! O, Allahın gönderdiği bir oktur.” Talha [bu sözlerin] ardından öldü. Onu nehrin kıyısına defnettiler. Ailesinden biri [rüyasında] onun şöyle dediğini gördü: “Beni bu sudan kurtarmaz mısınız? Gerçekten ben suya battım.” Bu sözü üç defa söylemiş. Bunun üzerine onun yeşil kabrini kazıp açtılar. Sanki o kabir su yolu [kuyusu] gibi [olmuş]. Kabrin suyunu tamamen çekip boşalttılar. Sonra onun cesedini çıkardılar. Bir de ne görsünler! Sakalından ve yüzünden yere temas eden kısımları toprak yemiş. Akabinde Ebu Bekrenin evlerinden birini satın alıp onu oraya defnettiler. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. İsmail b. İbrahim b. Muhammed b. Talha, Muhammed b. Zeyd b. el-Muhacirin şöyle dediğini haber verdi: Talha b. Ubeydullah, Cemel günü öldürüldü. -Allah ona rahmet eylesin!- O gün Perşembe idi ve hicretin 36. senesinin Cemaziyelahir ayının 10. günüydü. O, öldürüldüğü gün altmış dört yaşındaydı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İshak b. Yahya, İsa b. Talhanın şöyle dediğini söyledi: Talha 62 yaşında iken öldürüldü. Bize Ebu Muaviye ed-Darir haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Malik el-Eşcai, Talhanın kölesi Ebu Habibenin şöyle dediğini haber verdi: İmran b. Talha, Cemel vakasına katılanlardan ayrıldıktan sonra Alinin huzuruna girdi. Ali onu “Hoş geldin!” diyerek karşıladı ve şöyle dedi: Gerçekten ben, Allahın beni ve seni, kendileri hakkında Allahın şöyle buyurduğu kimselerden eylemesini ümit ediyorum: “Dost ve kardeş olarak, divanlar üzerinde karşı karşıya otururlar.” Ebu Habibe devamla dedi ki: Bu söz üzerine serginin kenarında oturan iki kişi, “Allah bunu yapmayacak kadar adildir. Daha dün onları öldürüyordunuz, [sonra da] Cennette divanlar üzerinde karşılıklı oturan kardeşler olacaksınız, öyle mi?” dediler. Ali de onlara “Kalkın, en uzak ve ırak yere [def olup gidin!] Şayet ben ve Talha değilsek, öyleyse kimdir o?” dedi. Ebu Habibe yine devamla dedi ki: Sonra Ali, İmrana şöyle dedi: “Babanın kendisinden çocuk sahibi olduğu (ümmü veled olan) cariyelerinden geride kalan ailen nasıl? O yıllarda elinizden almak maksadıyla arazinize el koymadık. Sadece insanlar yağmalar korkusuyla onu aldık. Ey Falan! Onunla beraber İbn Karazaya git ve ona şu emrimi söyle: Ona arazisini ve o yılların mahsulünü versin! Ey kardeşimin oğlu! Bir ihtiyacın olursa bize gel!” Bize Abdullah b. Nümeyr, Talha b. Yahyanın şöyle dediğini haber verdi. Bana Ebu Habibe şunları söyledi: İmran b. Talha, Aliye geldi. Ali ona, “Ey kardeşimin oğlu, buraya gel!” dedi ve onu minderine oturtup şöyle dedi: “Vallahi gerçekten benimle şunun babasının Allahın kendileri hakkında şöyle buyurduğu kimselerden olmamızı ümit ediyorum: “Onların kalplerindeki kini söküp çıkarmışızdır. Dost ve kardeş olarak, divanlar üzerinde karşı karşıya otururlar.”Bunun üzerine İbnül-Kevva, Aliye, “Allah bunu yapmayacak kadar adildir.” dedi. Ali kırbacıyla ona doğru doğruldu, ona vurdu ve “Annesi ölesice! Sen ve arkadaşların, bunu inkar mı ediyorsunuz?” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Eban b. Abdullah el-Beceli anlattı; dedi ki: Bana Nuaym b. Ebu Hind anlattı; dedi ki: Bana Ribi b. Hiraş anlattı; dedi ki: Gerçekten ben Alinin yanında oturuyordum. Birden Talhanın oğlu çıkageldi, Aliye selam verdi. Ali ona “Hoş geldin!” deyince o da “Hoş bulduk, Ey Müminlerin Emiri! Babamı öldürdün, malımı aldın, değil mi?” dedi. Ali cevaben şöyle dedi: “Malına gelince o hazinede ayrı tutulmuştur. Malike git ve onu al! Senin Babamı öldürdün. sözüne gelince gerçekten benimle senin babanın, Allahın kendileri hakkında şöyle buyurduğu kimselerden olmamızı ümit ediyorum: “Onların kalplerindeki kini söküp çıkarmışızdır. Dost ve kardeş olarak, divanlar üzerinde karşı karşıya otururlar.” Bu söz üzerine Hemdan kabilesinden tek gözü kör bir adam “Allah bunu yapmayacak kadar adildir.” dedi. Ali köşkü çınlatan bir çığlıkla bağırdı ve “O kişiler, biz olmayacağız da ya kim olacak?” dedi. Bize Hafs b. Ömer el-Havdi haber verdi; dedi ki: Bize Ubeyde b. Ebu Rayta haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Humeyde Ali b. Abdullah ez-Zaini haber verdi; dedi ki: Ali Kufeye geldiği zaman Talha b. Ubeydullahın iki oğluna [haber] gönderdi. [Onları yanına çağırttı.] Onlara şunları söyledi: “Ey kardeşimin iki oğlu! Arazinize gidin ve onu alın. Şüphesiz ben, sadece insanlar kapmasın diye o araziye el koymuştum. Gerçekten benimle babanızın Allahın, Kitabında şu şekilde bahsettiği kişilerden olmamızı ümit ediyorum: “Onların kalplerindeki kini söküp çıkarmışızdır. Dost ve kardeş olarak, divanlar üzerinde karşı karşıya otururlar.” Tek gözü kör el-Haris el-Hemdani, “Allah bunu yapmayacak kadar adildir.” dedi. Bunun üzerine Ali, onun yakasına yapıştı ve iki defa “Annesi ölesice! Öyleyse kim [olacak onlar]?” dedi. Bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Ubeydullah b. Amr, ona Zeyd b. Ebu Üneyse, ona da Muhammed el-Ensari, babasının şöyle dediğini haber verdi: Cemel günü bir adam gelerek “Talhanın katiline [ Alinin yanına girmek için] izin verin!” dedi. [Muhammed el-Ensarinin babası], “Alinin Onu Cehennemle müjdele! dediğini duydum.” dedi.