"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Ebu Bekirin Vasiyeti

Bize Veki b. el-Cerrah ile Abdullah b. Nümeyr haber verdiler; dediler ki: Bize el-Ameş, ona Ebu Vail, ona da Mesruk, Ayşenin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir vefatına sebep olan hastalığına yakalanınca, “Hilafet görevini üstlendiğim zamandan beri malımda oluşan artışa bakın ve onu benden sonraki halifeye gönderin! Ben onu [kendim için] helal saymıştım. -Abdullah b. Nümeyr [rivayetinde Ebu Bekirin helal saymıştım değil de] Çalışmam o malı iyileştirip artırdı. dediğini söyledi- Ticarette elde ettiğim miktar kadar iç yağından elde ettim. Ayşe dedi ki: O vefat ettiği zaman [bıraktığı mirasına] baktık. Bir de ne görelim! Çocuklarını sırtlamış Nubi bir köle ile bir de su taşımak için kullanılan bir hayvan! Köle o hayvanın sırtında su taşıyor. -Abdullah b. Nümeyr dedi ki: Kendi bostanına su taşıdığı bir hayvan…- Ayşe devamla dedi ki: Köle ile hayvanı Ömere gönderdik. Dedem bana Ömerin ağladığını ve şöyle dediğini haber verdi: “Allah Ebu Bekire rahmet eylesin. Kendinden sonrakini büyük bir zora koştu.” Bize Abdullah b. Nümeyr ile Muhammed b. Ubeyd, Ubeydullah b. Ömerden, o Abdurrahman b. el- Kasımdan, o babasından, o da Ayşeden şunları nakletti: Ebu Bekire ölüm anı yaklaşınca şöyle dedi: “Gerçekten ben şu süt veren sağımlık deveden, Müslümanların kılıçlarını yapan ve bize hizmet eden şu parlak köleden başka bir malın Ebu Bekirin yanında olduğunu bilmiyorum. Ben öldüğüm zaman onu Ömere ver. Ayşe o köleyi Ömere verince, Ömer şöyle dedi: Allah Ebu Bekire rahmet eylesin! Kendinden sonrakini zora soktu. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. el-Muğire, Sabitten naklen Enesin şöyle dediğini haber verdi: Vefatına sebep olan hastalığında Ebu Bekir Sıddıkin odasını dolaştık. [Dedik ki:] Allah Resulünün halifesi nasıl sabahlıyor veya akşamlıyor? Bunun üzerine o da bir sırrı bize açtı ve dedi ki: “Yaptığım şeylere razı değil misiniz?” “Hayır, razıyız.” dedik. Onun hasta bakıcılığını Ayşe üstlenmişti. Ebu Bekir devamla şöyle dedi: “Gerçekten ben Müslümanlara ganimetten düşen paylarını tam olarak verme konusunda çok hırslı oldum. Bununla beraber [bu mallardan] benim payıma bir miktar et ve süt düştü. Benim ziyaretimden döndüğünüz zaman, bizim yanımızda olan mala mutlaka bakın ve onu Ömere bildirin.” Enes dedi ki: Böylece onlar, onun Ömeri kendinden sonra halife tayin edeceğini anladılar. Enes sözlerine şöyle devam etti: “Onun yanında ne dinar ne de dirhem vardı. Sadece bir hizmetçi, süt veren sağımlık bir deve ve bir de içine süt sağılan bir kap! Bunların kendisine gönderildiğini gören Ömer şöyle dedi: Allah Ebu Bekire rahmet eylesin! Kendinden sonrakini zora soktu.” Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn, Muhammedin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir Sıddık üzerinde 6.000 dirhem olduğu halde vefat etti. Onları hazineden almıştı. Ölüm yaklaşınca şöyle dedi: “Ömer beni rahat bırakmadı. Sonunda hazineden [aldığım maaşlarla] 6.000 dirhem elde ettim. Falan falan yerde olan hurma bahçem oradadır.” Ebu Bekir vefat ettiği zaman bu Ömere anlatılınca şöyle dedi: “Allah Ebu Bekire rahmet eylesin! Kendinden sonra hiçbir kimseye konuşacak bir söz bırakmak istemedi. Ben ondan sonra hilafet görevini üzerime aldım. O paraları size iade ediyorum.” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme, Sabitten, o Sümeyyeden, o da Ayşeden şunu nakletti: Ebu Bekir, Ayşeye şöyle demiş: “Ey Ayşe! Benim yanımda sağımlık deve ile bir bardaktan başka mal yoktur. Ben öldüğüm zaman onları Ömere götür.” Vefat ettiği zaman, Ayşe onları Ömere götürdü. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: “Allah Ebu Bekire rahmet eylesin! Kendinden sonrakini zora soktu.” Bize el-Fadl b. Dükeyn, Muhammed b. Abdullah el-Esedi ve Kabisa b. Ukbe, onlara Süfyan, ona es-Seri, ona da Abduhayr, Alinin şöyle dediğini haber verdi: Allah Ebu Bekire rahmet eylesin! O, iki kapağı birleştiren ilk kişidir. Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bana Üsame b. Zeyd b. Eslem, ona babası, ona da Niyar el- Eslemi, Ayşenin şöyle dediğini anlattı: Babam [hilafetinin] ilk senesinde feyi dağıttı. Hür erkeğe on [hisse], köleye on, kadına on, kadının cariyesine on [hisse] verdi. İkinci sene tekrar taksimat yaptı. Bu kez onlara yirmişer yirmişer verdi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Ebu amir el-Hazzaz Salih b. Rüstem haber verdi; dedi ki: Bana Ebu İmran el-Cevni, Üseyrin şöyle dediğini anlattı: Selman dedi ki: Son hastalığında Ebu Bekir Sıddıkin huzuruna vardım. Ona, “Ey Allah Resulünün halifesi! Bana bir ahd [nasihat] ver. Zira bugünden sonra bana ahd veremeyeceğini düşünüyorum.” dedim. Ebu Bekir, “Evet” dedi. “Ey Selman! Yakın zamanda fetihler gerçekleşecek. Bu fetihlerden senin payına düşüp de boğazına akıttığın ya da sırtına attığın şeyleri asla bilemem. Şunu bil ki, beş vakit namaz kılan kişi Allahın zimmetinde olur. Allahın zimmetinde olan kişilerden hiçbirini asla öldürme ki, Allah zimmetini senden talep eder ve seni yüz üstü cehenneme atar.” Bize Veki b. el-Cerrah ile Kesir b. Hişam, Cafer b. Bürkandan, o da Halid b. Ebu Azzeden şunu nakletti: Ebu Bekir, malının beşte birini vasiyet etti. Ya da [Ebu Bekir] şöyle dedi: “Allahın Müslümanların feyinden [ganimetinden] aldığı miktar kadar ben de malımdan alıyorum.” Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya, Katadenin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir bana, “Malımdan benim olan miktar, Rabbimin ganimetten razı olduğu pay kadardır.” dedi ve malının beşte birini vasiyet etti. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd, İshak b. Süveydden şunu nakletti: Ebu Bekir [malının] beşte birini vasiyet etti. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, ona ez-Zühri, ona da Urve, Ayşenin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekirin vefatı yaklaşınca diz üstü [namazda tahiyyata oturur gibi] oturdu ve sonra şunları söyledi: “Sadede gelince, ey sevgili kızım! Kendimden sonra zenginlik cihetiyle bana insanların en sevimlisi sensin. Kendimden sonra fakirlik yönüyle bana insanların en değerlisi yine sensin. Hurma devşirme zamanında malımdan sana 20 vesk bağışlamıştım. Vallahi onu alıp sahiplenmeni arzu etmiştim. Ancak o varis malıdır. O iki grup varis de iki erkek kardeşin ile iki kız kardeşindir. Ayşe dedi ki: Şunlar iki erkek kardeşim, peki iki kız kardeşim de kim oluyor? dedim. O da Haricenin kızının karnındaki bebeğin kız olduğunu tahmin ediyorum. dedi.” Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize el-Kasım b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Ebül- Kibaş el-Kindi, Muhammed b. el-Eşasdan şunu nakletti: Ebu Bekir hastalığı ağırlaşınca Ayşeye şöyle dedi: “Gerçekten ailemden hiçbir kimse bana senden daha sevimli değildir. Bahreyndeki araziyi sana tahsis etmiştim. Ondan pek faydalandığını görmüyorum.” Ayşe, “Evet.” dedi. Ebu Bekir, sözlerine şöyle devam etti: “Ben öldüğüm zaman şu cariyeyi -ki Ebu Bekirin oğlunu emziriyordu,- şu sağımlık iki deveyi ve onları sağan [köleyi] Ömere gönder!” O iki devenin sütünü, birlikte oturup sohbet ettiği arkadaşlarına ikram ederdi. Elinde maldan bir şey yoktu. Ebu Bekir vefat edince Ayşe köleyi, sağımlık iki deveyi ve cariyeyi Ömere gönderdi. Bunun üzerine Ömer, “Allah Ebu Bekire rahmet eylesin! Gerçekten kendinden sonrakini zora soktu.” dedi ve develerle köleyi aldı, cariyeyi onlara geri verdi. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam, ona Hişam b. Urve, ona da babası, Ayşeden şunları nakletti: Vefatı yaklaşınca Ebu Bekir onu çağırıp demiş ki: “Kendimden sonra zenginlik cihetiyle bana ailem içinde senden daha sevimli olan birisi yoktur. Fakirlik yönüyle benim için senden daha değerlisi de yoktur. Hurma devşirme zamanında -yani meyve devşirme zamanında- aliyedeki araziden sana 20 vesk [hurma] bağışlamıştım. Şayet onu tek bir seneye mahsus olmak üzere kuru hurma olarak alırsan senindir. Ancak o varis malıdır. O iki grup varis de iki erkek kardeşin ile iki kız kardeşindir.” Ben, “Kız kardeşim sadece Esmadır” deyince o da “Haricenin kızının karnındaki bebeğin kız olduğu kalbime doğdu. Onun iyiliğini istiyorum.” dedi. Sonra Haricenin kızı, Ümmü Külsumü doğurdu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Eflah b. Humeyd, babasının şöyle dediğini anlattı: Ebu Bekirin Ayşeye aliyeden verdiği mülk, Nadiroğullarının mallarından [ganimet olarak alınan] taş bir kuyu idi. Peygamber onu Ebu Bekire vermişti. Ebu Bekir de onu ıslah edip oraya küçük hurma fidanları dikmişti. Bize Ebu Sehl Nasr b. Bab, Davud b. Ebu Hindden, o da amirden şunu nakletti: Ebu Bekir Sıddık, vefatı esnasında Ayşeye şöyle dedi: “Ey sevgili kızım! Bilirsin ki benim için insanların en sevgilisi ve en değerlisi elbette ki sensin. Falan falan yerdeki bildiğin araziyi sana bağışlamıştım. Şimdi onu bana geri vermeni arzu ediyorum ki o arazi, Allahın kitabına göre çocuklarımın arasında paylaştırılmış olsun. Böylece ben de Rabbime kavuştuğum zaman çocuklarımın bir kısmını diğerlerine üstün tutmadan ona kavuşmuş olurum.” Bize Veki b. el-Cerrah ile Ebu Üsame haber verdiler; dediler ki: Bize Hişam b. Urve, ona da babası Ayşenin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir ne dinar, ne de dirhem bıraktı. Onun parasını [mükafatını] Allah versin! Bize Veki b. el-Cerrah, Abdullah b. Nümeyr ve Yala b. Ubeyd, onlara İsmail b. Ebu Halid, ona da Zübeyrin mevlası Abdullah el-Behi, Ayşenin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekirin vefatı yaklaşınca Hatemin sözünden şu kısmı söyledim: Ömrüne yemin olsun ki servet fayda vermez gence… Göğüs daralıp da, bir gün ruha ölüm gelince… Bunun üzerine Ebu Bekir şöyle dedi: “Ey sevgili kızım! Böyle söyleme, şöyle de: Vakti geldiğinde ölüm sekeratı başlayınca, can çekiştiği sırada insana İşte denir, senin en çok nefret edip kaçtığın şey!Şu [elbisenin üstüne giydiğim eski] iki dış giysime bakın! Ben öldüğüm zaman onları yıkayıp beni onlarla kefenleyin! Çünkü sağ olan kişi, yeniye ölüden daha fazla muhtaçtır.” Bize Ubeydin oğulları Yala ile Muhammed haber verdiler; dediler ki: Bize Musa el-Cüheni, Ebu Bekir b. Hafs b. Ömerin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir, ölünün başına gelen haller, onun başına gelip de nefesi göğsünde iken Ayşe ona geldi. Şu beyitle misal getirdi: Ömrüne yemin olsun ki servet fayda vermez gence… Göğüs daralıp da bir gün, ruha ölüm gelince… Ebu Bekir, Ayşeye kızgın birisi gibi baktı ve sonra şöyle dedi: “Ey Müminlerin annesi! Öyle değil, şöyledir: Vakti geldiğinde ölüm sekeratı başlayınca, can çekiştiği sırada insana İşte denir, senin en çok nefret edip kaçtığın şey! Ben sana bir hurma bahçesi bağışlamıştım. Gönlümde ona dair bir şey var. Onu mirasa devret!” Ayşe, “Evet, onu devrettim.” dedi. Ebu Bekir sözüne devam etti: “Müslümanların [idare] işini üzerimize aldığımızdan beri onlara ait ne bir dinarı, ne de bir dirhemi yedik. Onların [yediği] basit, lezzetli olmayan yemek çeşitlerinden karnımızı doyurduk; onların [giydiği] sert elbise cinsinden [giysileri] sırtımıza giydik. Sadece şu Habeşli köle, su taşıyan şu deve ile deseni ve çizgileri kaybolmuş eski bir hırkadan başka yanımızda Müslümanların feyinden ne az, ne de çok bir miktar mevcuttur. Ben öldüğüm zaman onlardan uzak dur ve onları Ömere gönder!” [Ayşe dedi ki] “Bunu da yaptım.” Elçi kendisine gelince, Ömer şöyle diyerek gözyaşları toprağa akıncaya kadar ağladı: “Allah Ebu Bekire rahmet eylesin! Gerçekten kendinden sonrakini zora soktu. Ey Delikanlı, kaldır onları!” Bunun üzerine Abdurrahman b. Avf “Fesübhanallah! Ebu Bekirin ailesinden Habeşli bir köleyi, su taşıyan bir deveyi ve beş dirhem değerindeki deseni ve çizgileri kaybolmuş eski bir hırkayı çekip alıyorsun, öyle mi?” dedi. Ömer, “Ne yapmamı istersin?” diye sorunca o, “Onları onun ailesine geri ver!” dedi. [Bu teklife karşılık] Ömer şöyle dedi: “Hayır! Muhammedi hak ile gönderen Zata yemin olsun ki, -ya da benzer bir yemini teleffuz etti.- Bu [iade işi] asla benim idaremde olmaz. Ebu Bekir onları vefatı anında çıkaracak da ben de onları onun ailesine tekrar geri vereceğim, öyle mi? Ölüm [bana bu işten] daha yakındır. Bize Ebu Üsame Hammad b. Üsame, ona Hişam b. Urve, ona da babası, Ebu Bekir hastalandığında Ayşenin şöyle dediğini haber verdi: Gözyaşı devamlı hapsolmuş olan bir kimse [bilsin ki], Mutlaka fışkırır bir keresinde o gözyaşı… Bunun üzerine Ebu Bekir, “Ey sevgili kızım! Öyle değil, şöyledir: “Vakti geldiğinde ölüm sekeratı başlayınca, can çekiştiği sırada insanaİşte denir, senin en çok nefret edip kaçtığın şey!” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Harun b. Ebu İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ubeyd şunları söyledi: Vefat anı yaklaştığında Ebu Bekirin yanına Ayşe geldi ve şöyle dedi: Ey babacığım! Bu [hal tam da] Ebu Hatemin dediği gibidir: Göğüs daralıp da, bir gün ruha ölüm gelince Bunun üzerine Ebu Bekir: “Ey sevgili kızım! Allahın sözü daha doğrudur: “Vakti geldiğinde ölüm sekeratı başlayınca, can çekiştiği sırada insana İşte denir, senin en çok nefret edip kaçtığın şey!” Öldüğüm zaman benim eski elbiselerimi yıkayıp bana kefen yap!” dedi. Ayşe “Ey babacığım! Allah [sana] rızık verdi ve ihsanda bulundu. Seni yeni kefenle kefenleriz.” deyince o şöyle dedi: “Hayatta olan insanın ona daha fazla ihtiyacı vardır. Onunla kendisini korur, ölüden kaldırmış olur. [Ölüye kefen yapılan ise] sadece irin ve çürüğe dönüşür.” Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Hassan, Bekir b. Abdullah el-Müzeninin şöyle dediğini haber verdi: Bana ulaştı ki, Ebu Bekir hastalanıp da ağırlaşınca Ayşe onun başının ucunda oturdu ve şöyle dedi: Her deve sahibi miras bırakacaktır onları [bir gün], Her kabuklu şey soyulacaktır [bir gün]… Bunun üzerine Ebu Bekir dedi ki: Ey sevgili kızım! Senin dediğin gibi değil, Allahın dediği gibidir: “Vakti geldiğinde ölüm sekeratı başlayınca, can çekiştiği sırada insana İşte denir, senin en çok nefret edip kaçtığın şey!” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme, Ali b. Zeydden; o, el-Kasım b. Muhammedden; o da Ayşeden şunu nakletti: Ebu Bekirin vefatı yaklaşınca Ayşe şu beyitle misal getirmiş: Yüzü suyu hürmetine onun, bulut yağmur indirdi. Beyaz tenlidir o… Yetimlerin şefkatli hamisi, dul kadınların sığınağıdır o… Bunun üzerine Ebu Bekir “O, Allah Resulüdür .” demiş. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme haber verdi; dedi ki: Bize Sabit, ona da Sümeyye, Ayşenin şöyle dediğini haber verdi: Gözyaşı devamlı hapsolmuş olan bir kimse [bilsin ki], Mutlaka dökülür bir gün o gözyaşı… Bunun üzerine Ebu Bekir dedi ki: “Vakti geldiğinde ölüm sekeratı başlayınca, can çekiştiği sırada insana İşte denir, senin en çok nefret edip kaçtığın şey!” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme, Sabitin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir şu beyit ile misal getirirdi: Sevdiklerinin ölüm haberini verip durursun, nihayet [bir gün de ölen kişi] sen olursun! Genç kişi hep kendisinden başkasının öleceğini ümit eder. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Miğvel, Ebüs-Seferin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir hastalandı. “Hekim çağırmayalım mı?” dediler. [Ebüs-Sefer] dedi ki: O beni gördü ve şöyle dedi: “Elbette ki ben dilediğimi yaparım.” Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Ebu Abdullah, Katadenin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekirin şöyle dediği bana ulaştı: “Hayvanların yiyeceği bir yeşillik olmayı çok arzu ederdim.” Bize Abdülaziz b. Abdullah el-Üveysi haber verdi; dedi ki: Bana el-Leys b. Sad, Akilden; o da İbn Şihabdan şunu nakletti: Ebu Bekir ile el-Haris b. Kelede Ebu Bekire ikram edilen bir bulamaç aşını yiyorlardı. el-Haris Ebu Bekire, “Ey Allah Resulünün halifesi! Elini çek! Bu aşta bir sene sonra etkisini gösterecek bir zehir vardır. Ben ve sen aynı günde öleceğiz.” dedi. [İbn Şihab] dedi ki: Ebu Bekir elini çekti. İkisinin de hastalığı devam ededurdu. Nihayet [o yemek olayından sonra] bir sene geçtiğinde ikisi de aynı günde öldü. Bize Muhammed b. Humeyd el-Abdi, ona Mamer, ona da Hişam b. Urve, babasının şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir dedi ki: “[Malımın] beşte birini vasiyet etmek, bana dörtte birini vasiyet etmekten daha sevimli geliyor. [Malımın] dörtte birini vasiyet etmek, bana üçte birini vasiyet etmekten daha sevimli geliyor. Kim malının üçte birini vasiyet ederse geriye hiçbir şey bırakmaz.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre, ona Abdülmecid b. Süheyl, Ebu Seleme b. Abdurrahmanın şöyle dediğini anlattı. Yine bize Beredan b. Ebün-Nadr, Muhammed b. İbrahim b. el-Haris et-Teyminin şöyle dediğini haber verdi. Yine bize Amr b. Abdullah b. Anbese, ona da Ebün-Nadr, Abdullah b. Behinin şöyle dediğini haber verdi. Bu rivayetlerde ravilerin [üç ayrı rivayetteki] sözleri birbirine eklenmiştir: Ebu Bekir Sıddık hastalığı ağırlaşıp da vefatı yaklaşınca Abdurrahman b. Avfı çağırdı ve “Bana Ömer b. el- Hattabı anlat!” dedi. Abdurrahman da cevaben, “Bana sorduğun her işi, sen benden daha iyi bilirsin.” deyince o tekrar “Şayet [bilmiyorsam]!…” dedi. Bunun üzerine Abdurrahman şunu söyledi: “Vallahi o, senin düşündüğünden de iyidir.” Sonra Ebu Bekir Osman b. Affanı çağırıp, “Bana Ömer b. el-Hattabı anlat!” dedi. Osman “Sen onu içimizde en iyi bilen kişisin.” dedi. Ebu Bekir, “Buna rağmen ey Ebu Abdullah, [sen yine anlat]!” dedi. Osman, “Allah için onun hakkındaki kesin bilgim şudur: Onun içi dışından daha iyidir ve içimizde onun bir benzeri yoktur.” dedi. Ebu Bekir, “Allah sana rahmet eylesin! Vallahi şayet ben onu bıraksaydım seni ıskalamazdım.” Ebu Bekir, bu iki kişinin (Abdurrahman b. Avf ve Osman) yanı sıra Said b. Zeyd Ebül- Aver, Üseyd b. el-Hudayr ve diğer bazı Muhacir ve Ensar ile meşveret etti. Üseyd dedi ki: Allah için kesinlikle onu senden sonra tercih edilen biri olarak biliyorum. Rızadan [Allahın razı olduğu iyi şeylerden] razı olur; gazaba [Allahın gazabına sebep olan şeylerde] öfkelenir. [Gizli yapılması gereken işleri] gizli yapan [onları] aleni yapandan daha hayırlıdır. Bu işi üzerine alacak ondan daha güçlü hiçbir kimse yoktur. Peygamberin bazı sahabeleri Abdurrahman ile Osmanın Ebu Bekirin yanına girip onunla baş başa kaldıklarını duydular ve onlar da Ebu Bekire geldiler. Onlardan biri ona şöyle dedi: “Sertliğini bildiğin halde kendinden sonra Ömeri üzerimize halife tayin etmeni sorduğu zaman Rabbine ne diyeceksin?” Bunun üzerine Ebu Bekir şöyle dedi: “Beni [yatağımdan doğrultarak] oturtun! Allah ile mi beni korkutuyorsunuz? Sizi idare işinde zulüm ile kendine azık hazırlayan zarar etmiştir. Derim ki: Ey Allahım! Onlara senin halis kullarından en hayırlısını halife olarak tayin ettim. [Sonra Ebu Bekir kendisiyle konuşan kişiye dönerek sözünü şöyle bitirdi:] Söylediklerimi arkandakilere bildir!” Sonra yatağına uzandı ve Osman b. Affanı çağırıp dedi ki: “Yaz! Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla başlarım. Bu [belge] Ebu Bekir b. Ebu Kuhafenin dünyadan göçmek üzereyken; kafirin mümin, günahkarın kesin iman sahibi olacağı ve yalancının da doğru söyleyeceği ahirete dahil olma anındaki ahdidir. Benden sonra [görevi devralmak üzere] Ömer b. el-Hattabı size halife tayin ettim. Onu dinleyin ve itaat edin! Ben Allah için, Onun elçisi, dini, nefsim ve sizin için sadece hayır gayesiyle çalıştım. Şayet Ömer adil olursa, bu zaten benim onun hakkındaki tahminim ve bilgimdir. Şayet bu [adil olma vasfını] değiştirirse [o zaman da bilsin ki] herkesin kazandığı günah kendinedir. [Bu tayin kararıyla] ben sadece hayrı irade ettim. Ancak gaybı bilemem. “Zalimler de nasıl bir inkılab ile devrileceklerini, yakında öğrenirler.” Allahın selamı ve rahmeti üzerinize olsun.” Ebu Bekir sonra [yazdırdığı bu] yazıyı istedi ve onu mühürledi. Sonra bazıları şöyle dedi: Ebu Bekir bu belgenin başlangıç kısmını yazdırdı, Ömerin ismi [yazılmadan] kalmışken hiçbir kimsenin adını vermeden bayıldı. Bunun üzerine Osman, “Benden sonra [görevi devralmak üzere] Ömer b. el-Hattabı size halife tayin ettim.” cümlesini yazdı. Daha sonra Ebu Bekir ayılınca yazdığını bana oku dedi. Osman da Ömerin adını zikrederek okudu. Ebu Bekir tekbir getirerek dedi ki: “Görüyorum ki benim bu baygınlığımda canımın çıkacağından ve insanların ihtilafa düşeceğinden korktun. Allah seni İslama ve İslam ehline hayırlı kılsın! Vallahi sen gerçekten de o [hilafet makamına] layıksın.” Ardından Ebu Bekir, Osmana mühürlenmiş yazıyla insanların içine çıkmasını emretti. Osmanın yanında Ömer b. el-Hattab ile Üseyd b. Said el-Kurazi vardı. Osman insanlara şöyle dedi: “Bu belgede [ismi yazılı olan kişiye] biat eder misiniz?” “Evet” dediler. Bazıları “Onu biliyoruz.” dedi. -Hatta bana “O Ömerdir” [cümlesini ekleyen ravi de] oldu. -İnsanların hepsi bunu kabul etti ve ona razı olup biat ettiler. Sonra Ebu Bekir Ömeri tek başına yanına çağırdı ve ona tavsiyelerini sıraladı. Ardından Ömer onun yanından çıkınca Ebu Bekir ellerini yukarı kaldırarak şöyle dedi: “Ey Allahım! Ben bununla sadece onların iyiliğini istedim. Onların fitneye düşmelerinden korktum. Senin daha iyi bildiğin şeyle onlara muamele ettim. Onlar için reyimle içtihat ettim. Onların idaresini içlerinden en hayırlı, en güçlü ve onları doğru yola götürmekte en hırslı olana tevdi ettim. Senin emrinden gelen [ecel] emri bana geldi. [Vefatımdan sonra] onların içinde hayırla yad edilmemi nasip et! Onlar senin kullarındır ve perçemleri senin elindedir. Onları ıslah et ve Ömeri senin raşid halifelerinden kıl ki, rahmet peygamberinin ve ondan sonraki salihlerin hidayet yoluna tabi olsun! Onun raiyyetini de onun idaresine uygun hale getir!” Bize Ebu Muaviye ed-Darir, ona Hişam b. Urve, ona da babası Ayşenin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir, [son hastalığında] ağırlaşınca “Bugün hangi gündür?” dedi. Ayşe dedi ki: “Pazartesi günüdür.” dedik. Ebu Bekir, “Allah Resulü hangi günde vefat etti?” diye sordu. Ayşe, “Pazartesi günü vefat etti.” dedik. Ebu Bekir, “Benimle gece arasındaki şeyi [bu gece ruh teslim edeceğimi] ümit ediyorum.” Ayşe devamla dedi ki: Onun üzerinde, değişik yerlerinde kırmızı rengin olduğu bir elbise vardı. “Ben öldüğüm zaman bu elbisemi yıkayın, ona iki tane de yeni elbise ekleyin ve beni bu üç elbiseyle kefenleyin!” dedi. “Onların hepsini yeni [elbiseden] yapsak olmaz mı?” dedik. O “Hayır. O [yeni elbise, ölüde geçici bir] süre içindir.” dedi. Hayatta olan kişi, yeni elbiseyi ölüden daha fazla hak etmektedir. [Yeni elbise ölüden ziyade dirinin hakkıdır.] Ayşe devamla dedi ki: Ebu Bekir Salı gecesinde vefat etti. Allah rahmet etsin! Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme, Hişam b. Urveden; o Hişamdan; o da Ayşeden şunu nakletti: Ebu Bekir, Ayşeye “Allah Resulü hangi günde vefat etti?” dedi. O da “Pazartesi günü.” diye cevap verdi. Ebu Bekir, “Maşallah! Benimle gece arasındaki şeyde [ecelimin olduğunu veya bu gece ruh teslim edeceğimi] ümit ediyorum. Onu ne ile kefenlediniz?” diye sordu. Ayşe, “İçlerinde gömlek ve sarık bulunmayan beyaz Yemen bezinden üç elbise [kefenlik] ile kefenledik.” dedi. Ebu Bekir, “Benim bu elbiseme bak! Onun değişik yerlerinde azar azar safran rengi veya kırmızı renkler var. Onu yıka ve onunla beraber [kefenlik için] başka iki elbise daha hazırla!” dedi. Ayşe, “Babacığım! O eskidir.” deyince; Ebu Bekir, “Hayatta olan kişi, yeni elbiseyi ölüden daha fazla hak etmektedir. [Yeni elbise ölüden ziyade dirinin hakkıdır.] O [yeni elbise, ölüde geçici bir] süre içindir.” Abdullah b. Ebu Bekir, onlara desenli yumuşak kumaştan dokunmuş bir hulle vermişti. Allah Resulünün [ölmüş bedeni] önce ona kondu, sonra onu o hullenin içinden çıkarıp üç beyaz elbiseyle kefenlediler. Abdullah hulleyi aldı ve dedi ki: “Kendimi mutlaka Allah Resulünün dokunduğu bir şeyle kefenleyeceğim.” Ondan sonra da şöyle dedi: “Vallahi Allahın, Peygamberine kefen yapılmasını menettiği bir şeyle kefenlenmem.” Ebu Bekir Salı gecesi vefat etti ve gece defnedildi. Ayşe de gece vefat etti ve Abdullah b. Zübeyr onu gece defnetti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Üsame b. Zeyd el-Leysi, ona da Hamza b. Amr, babasının şöyle dediğini anlattı. Yine bize Ömer b. İmran b. Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Bekir es- Sıddık, ona da Mazun ailesinin mevlası Ömer b. Hüseyn, Talha b. Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Bekirin şöyle dediğini haber verdi. Yine bize Muhammed b. Abdullah, ona ez-Zühri, ona da Urve, Ayşenin şöyle dediğini haber verdi. [İlk raviler -Amr, Talha, Ayşe-] dediler ki: Ebu Bekirin [son] hastalığının başlangıcı, aynı zamanda o günde yıkandığı 7 Cemaziyelahir Pazartesi günündeydi. O gün soğuk bir gündü. Ebu Bekir on beş gün boyunca sıtmaya tutuldu ve namaz [için mescide] çıkamadı. Ömer b. el-Hattabın insanlara namaz kıldırmasını emrediyordu. O her geçen gün biraz daha ağırlaşırken insanlar hasta ziyareti kabilinden onun huzuruna giriyorlardı. O gün, Allah Resulünün kendisine tahsis ettiği ve bugün Osman b. Affanın evinin karşısında yer alan evinde ikamet etmekteydi. Osman onun hastalığında onlara sürekli gidip geliyordu. Ebu Bekir -Allah ona rahmet eylesin- Peygamberin hicretinin 13. senesinde Cemaziyelahir ayının bitmesine sekiz gece kala Salı gecesi vefat etti. Onun hilafet müddeti [toplam] iki sene üç ay on gün oldu. Ebu Maşer ise bu sürenin iki sene üç ay yirmi altı gün olduğunu söylemektedir. Ebu Bekir -Allah ona rahmet eylesin- 63 yaşında vefat etti. Bütün rivayetlerde bu konuda ittifak vardır. O, Allah Resulünün yaşını tamamlamıştı. Ebu Bekir, fil olayından üç yıl sonra doğmuştu. Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi; dedi ki: bana Ebu İshak, amir b. Saddan; o da Cerirden şunu nakletti: Cerir, Muaviyeyi şunu söylerken duymuş: Ebu Bekir 63 yaşında vefat etti. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Şerik, Ebu İshakın şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir 63 yaşında vefat etti. Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Üveys, ona Süleyman b. Bilal, ona da Yahya b. Said, Said b. el- Müseyyebin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir, hilafetinde Allah Resulünün yaşını tamamladı ve 63 yaşında vefat etti. Bize Ali b. Abdullah b. Cafer haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne haber verdi; dedi ki: Ali b. Zeyd b. Cüdanı, Enesin şöyle dediğini anlatırken duydum: Allah Resulünün en yaşlı sahabeleri Ebu Bekir ile Süheyl b. Beyda idi. Bize Veki b. el-Cerrah, Şubeden; o da Sad b. İbrahimden şunu nakletti: Ebu Bekir, cenazesini eşi Esmanın yıkamasını vasiyet etti. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam, Katadeden şunu nakletti: Ebu Bekirin cenazesini eşi Esma bt. Umeys yıkadı. Bize Veki b. el-Cerrah, Muhammed b. Şerikten; o da İbn Ebu Müleykeden şunu nakletti: Ebu Bekir, cenazesini eşi Esmanın yıkamasını vasiyet etti. Bize Abdullah b. Nümeyr, Saidden; o Katadeden; o da el-Hasandan şunu nakletti: Ebu Bekir, cenazesini Esmanın yıkamasını vasiyet etti. Bize Veki b. el-Cerrah ile el-Fadl b. Dükeyn, Süfyandan; o İbrahim b. Muhacirden; o da İbrahimden şunu nakletti: Ebu Bekirin cenazesini eşi Esma yıkadı. Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi; dedi ki: Bize İsmail b. Ebu Halid, Said b. Bürdeden; o da Ebu Bekir b. Hafsdan şunu nakletti: Ebu Bekir, eşi Esma bt. Umeyse öldüğü zaman cenazesini kendisinin yıkamasını vasiyet etti ve ona “Daha güçlü olacağın için iftar ettiğin zaman [bu işi yapacaksın]” diye yemin ettirdi. Esma günün sonunda yeminini hatırlayıp su istedi ve içti. Ardından da “Vallahi bugün onun sözünü tutup vasiyetini yerine getirirken yeminini bozmuş birisi olmak istemem. Bize Muaz b. Muaz ile Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdiler; dediler ki: Bize Eşas, Abdülvahid b. Sabireden, o da Kasım b. Muhammedden şunu nakletti: Ebu Bekir, cenazesini eşi Esmanın yıkamasını; şayet o aciz kalırsa ondan olan oğlu Muhammedin kendisine yardım etmesini vasiyet etti. Muhammed b. Ömer dedi ki: “Bu [rivayet] zayıftır.” Muhammed b. Sad da “Bu hatadır.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize İbn Cüreyc, Atanın şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir cenazesini eşi Esma bt. Umeysin yıkamasını; şayet gücü yetmezse Abdurrahman b. Ebu Bekirin ona yardım etmesini vasiyet etti. Muhammed b. Ömer dedi ki: Sahih rivayet budur. Oğlu Muhammed, Esmaya nasıl yardım eder? Onu Zulhuleyfe denilen yerde hicretin 10. yılında veda haccında doğurmuştu. Ebu Bekir vefat ettiği gün o, üç yaşında veya ona yakın bir yaştaydı. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Maşer, Hişam b. Urveden; o babasından; o da Ayşeden şunu nakletti: Ebu Bekirin cenazesini Esma bt. Umeys yıkadı. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Abdullah b. Ebu Bekir şunu nakletti: Ebu Bekir Sıddıkin eşi Esma bt. Umeys, Ebu Bekir vefat ettiğinde onun cenazesini yıkadı. Sonra çıkıp Muhacirlerden orada hazır bulunanlara şöyle dedi: “Ben oruçluyum, bugün hava çok soğuk, gusletmem gerekir mi?” Onlar da “Hayır.” dediler. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Cafer, ona da Süleymanın hacibi Ebu Ubeyd, Atanın şöyle dediğini anlattı: “Onun cenazesini soğuk bir günün sabahında yıkadım. Osmana “Bana gusül gerekir mi?” diye sordum. “Hayır.” dedi. Ömer de bunu işitmiş ve onu yadırgamamıştı. Bize Veki b. el-Cerrah, ona da Hanzale, el-Kasım b. Muhammedin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir iki adet dikişsiz çar [ince örtü] ile kefenlenmişti. Onlardan biri beyaz, diğeri al renkli idi. O, “Elbiseye hayatta olanın ölüden daha fazla ihtiyacı vardır. O kefen sadece cenazenin burnundan ve ağzından çıkan şeyler içindir.” dedi. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Humeyd et-Tavil, Bekir b. Abdullah el-Müzeniden şunu nakletti: Ebu Bekir iki giysi ile kefenlendi. Bize Abdullah b. en-Nümeyr, ona Ubeydullah b. Ömer, ona da Abdurrahman b. el-Kasım, babasının şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir üç giysi ile kefenlendi. Onlardan biri al renkli idi. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik, Yahya b. Saidin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekirin [son] hastalığında Ayşe ile aralarında şu konuşmanın geçtiği bana ulaştı: Ebu Bekir, “Allah Resulü kaç kefenle kefenlendi?” diye sordu. Ayşe, “Üç bezden giysi [kefenlik] ile.” dedi. Ebu Bekir, “Buüzerine [yer yer] safran rengi ya da kırmızı renk atılmış olan üstündeki elbiseyi işaret ederek- elbiseyi alın ve onu yıkayın! Sonra başka iki elbise ile beraber onunla beni kefenleyin.” dedi. Ayşe, “Bu da nedir?” diye sordu. Ebu Bekir, “Yeniye hayatta olanın ölüden daha fazla ihtiyacı vardır. O [kefen] sadece [belli bir] mühlet içindir.” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Mindel, ona da Leys, Atanın şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir iki yıkanmış elbise ile kefenlendi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan, Abdurrahman b. el-Kasımdan; o da babasından şunu nakletti. Ebu Bekir üç elbise ile kefenlendi. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi; dedi ki: Abdurrahman b. el-Kasıma, “Ebu Bekirin kaç kefenle kefenlendiğini” sordum. “Üç elbise ile.” dedi. “Bunu size kim söyledi?” dedim. “Bunu Muhammed b. Aliden duydum.” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr, Ebu İshakın şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir iki elbise ile kefenlendi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan ile Şerik, İmran b. Müslimden; o da Süveyd b. Gafeleden şunu nakletti: Ebu Bekir iki elbise ile kefenlendi. Ravi Şerik, “birbirine düğümle bağlanmış [iki elbise ile].” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr, İmran b. Müslimden; o da Süveyd b. Gafeleden şunu nakletti: Ebu Bekir, birbirine eklenmiş şu elbiselerden ikisiyle kefenlendi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Kesir b. Zeyd, el-Muttalib b. Abdullahtan şunu nakletti: Ebu Bekir onlara eski elbiselerini yıkamalarını ve onların içinde kendisini defnetmelerini emretti. [Yine el- Muttalib devamla] dedi ki: O, gece defnedildi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Seyf b. Ebu Süleyman haber verdi; dedi ki: el-Kasım b. Muhammedi şunları söylerken duydum: Kendisine ölüm yaklaştığında Ebu Bekir, “Üzerimde iken namaz kıldığım şu iki elbisemle beni kefenleyin! Onları yıkayın! Onlar sadece [belli bir] mühlet ve toprak içindir.” dedi. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi, Affan b. Müslim ve el-Hasan b. Musa el-Eşyeb haber verdiler; dediler ki: Bize Şube, ona Muhammed b. Abdurrahman, ona da Amre, Ayşenin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir dedi ki: “Bu elbisemi yıkayın ve beni onunla kefenleyin! Şüphesiz ki yaşayan, yeni olana ölüden daha fazla muhtaçtır.” Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize el-Kasım b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Abdurrahman b. el-Kasım şunu nakletti: Ebu Bekir Sıddık yıkanmış iki giysi ile kefenlendi. Bu giysiler Yemenbezindendi. Ebu Bekir şöyle demişti: “Hayatta olan yeniye daha layıktır. Kefen, sadece [belli bir] müddet içindir.” Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Ebu Arube, Katadeden; o da Said b. el-Müseyyebden şunu nakletti: Ebu Bekir, biri yıkanmış iki giysi ile kefenlenmişti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Mamer ile Muhammed, onlara ez-Zühri, ona da Urve, Ayşenin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir üzerine giydiği iki elbise ile kefenlenmesini vasiyet etti ve “Beni o ikisiyle kefenleyin! Zira yaşayan, yeni olana ölüden daha fazla muhtaçtır.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbn Cüreyc, ona da Ata, Ubeyd b. Umeyrin şöyle dediğini anlattı: Ebu Bekir, biri yıkanmış iki giysi ile kefenlenmişti. Bize Abdülmelik b. Amr Ebu amir el-Akadi haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. İlyas, Salih b. Ebu Hassandan şunu nakletti: Ali b. el-Hüseyn, Said b. el-Müseyyebe, “Ebu Bekirin cenaze namazı nerede kılındı?” diye sordu. Said, “Kabir ile minber arasında.” dedi. “Onun cenaze namazını kim kıldırdı?” diye sordu. “Ömer.” dedi. “Kaç tekbir getirdi?” diye sordu. “Dört.” dedi. Bize Şebabe b. Sevvar el-Fezari haber verdi; dedi ki: Bize Abdülala b. Ebül-Müsavir, ona da Hammad, İbrahimin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekirin cenaze namazını Ömer kıldırdı ve onun üzerine dört tekbir getirdi. Bize Veki, Kesir b. Zeydden; o da el-Muttalib b. Abdullah b. Hantabdan şunu nakletti: Ebu Bekir ve Ömerin cenaze namazları mescitte minberin karşısında kıldırıldı. Bize Veki b. el-Cerrah ile Abdullah b. Nümeyr, Hişam b. Urveden; o da babasından -Veki dedi ki: Ya da bir başkasından… Hişam [bu rivayeti babasından mı, yoksa başkasından mı duyduğu konusunda] şüpheye düştü. İbn Nümeyr ise [Hişam bunu] babasından [nakletti] ve bunda şüpheye düşmedi. dedi.- şunu nakletti: Ebu Bekirin cenaze namazı mescitte kıldırıldı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. İlyas, el-Esvedin kölesi Salih b. Yezidin şöyle dediğini haber verdi: Ben, Said b. el-Müseyyebin yanındaydım. Ali b. Hüseyn ona uğrayarak, “Ebu Bekirin cenaze namazı nerede kılındı?” diye sorunca o da şöyle cevap verdi: “Minber ile kabir arasında.” Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. İlyas, Ebu Ubeyde b. Muhammed b. Ammardan; o da babasından şunu nakletti: Ömer, Ebu Bekirin üzerine [onun cenaze namazını kıldırırken] dört tekbir getirdi. Bize Said b. Mansur haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. Muhammed haber verdi. O Hişam b. Urveden, o da babasından şunu nakletti: Ebu Bekirin cenaze namazı mescitte kılındı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Hafs b. Gıyas, İbn Cüreycten; o da Muhammed b. Fülan b. Saddan şunu nakletti: Ömer, Ebu Bekirin cenaze namazını mescitte kıldırırken “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun!” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Mamer, ez-Zührinin şöyle dediğini haber verdi. Yine bize Kesir b. Zeyd, el-Muttalib b. Abdullah b. Hantabdan naklen anlattı. O ikisi [ez-Zühri ve el- Muttalib b. Abdullah b. Hantab] şöyle dedi: Ebu Bekirin cenaze namazını kıldıran kişi Ömer b. el-Hattabtır. Suheyb de Ömerin cenaze namazını kıldırdı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Nafi, babasının şöyle dediğini anlattı: Ömer, Ebu Bekirin cenaze namazını kıldırdı. Bize Veki b. el-Cerrah, Hişam b. Urveden; o da babasından veya bir başkasıdan -ki hangisinin olduğu konusunda Hişam şüpheye düştü.- şunu nakletti: Ebu Bekir, geceleyin defnedildi. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam, Hişam b. Urvenin şöyle dediğini haber verdi: Babam bana, Ayşenin kendisine şöyle dediğini anlattı: Ebu Bekir geceleyin vefat etti ve biz onu sabaha çıkmadan defnettik. Bize Veki b. el-Cerrah, ona Musa b. Ali, ona da babası, Ukbe b. amirin şöyle dediğini haber verdi: [Kendisine] ölü geceleyin defnedilir mi?” diye soruldu. O da “Ebu Bekir geceleyin defnedilmişti.” dedi. Bize Ebu Muaviye ed-Darir haber verdi; dedi ki: Bize İbn Cüreyc, İsmail b. Muhammed b. Saddan; o da İbn es-Sebbaktan şunu nakletti: Ömer, Ebu Bekiri geceleyin defnetti. Sonra mescide girdi ve üç rekat vitir namazı kıldı. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. el-Müemmel, İbn Ebu Müleykeden şunu nakletti: Ebu Bekir geceleyin defnedildi. Bize Muhammed b. Musab el-Karkasani, el-Evzaiden; o da Yahya b. Saidden şunu anlattı: Ebu Bekir geceleyin defnedildi. Bize İsmail b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize el-Velid b. Ebu Hişam, el-Kasım b. Muhammedin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir geceleyin defnedildi. Bize Muhammed b. Rebia el-Kilabi, Kesir b. Zeydden; o da el-Muttalib b. Abdullah b. Hantabdan şunu nakletti: Ebu Bekir Sıddık geceleyin defnedildi. Bize Mutarrif b. Abdullah el-Yesari haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. Ebu Hazim, Muhammed b. Abdullahtan; o da İbn Şihabdan şunu nakletti: İbn Şihaba “Ebu Bekirin geceleyin defnedildiği ve onu Ömer b. el-Hattabın defnettiği [bilgisi] ulaşmış.” Bize Enes b. İyad, Yunus b. Yezid el-Eyliden; o da İbn Şihabdan şunu nakletti: Ömer, Ebu Bekiri geceleyin defnetti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre, ona Halid b. Rebah, ona da el-Muttalib b. Abdullah b. Hantab, İbn Ömerin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekirin defnine şahit oldum. Onun kabrine Ömer b. el-Hattab, Osman b. Affan, Talha b. Abdullah ve Abdurrahman b. Ebu Bekir indi. İbn Ömer devamla dedi ki: Ben de [kabre] inmek istedim ama Ömer, “Sana gerek kalmadı.” dedi. Bize Osman b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Yunus b. Yezid, ona da ez-Zühri, Said b. el-Müseyyebin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir vefat ettiği zaman Ayşe feryat figan ederek ağladı. [Bu durum] Ömere ulaşınca geldi ve onları Ebu Bekir için feryat figan ederek ağlamaktan menetti. Onlar matemi bitirmekten kaçındılar. Bunun üzerine Ömer, Hişam b. el-Velide şöyle dedi: “Ebu Kuhafenin kızını çıkarıp bana getir!” Ona kırbaçla birkaç darbe indirdi. Bunu duydukları zaman yas tutmak için toplanan kadınlar dağıldı. Ömer de şöyle dedi: “Ağlamalarınızla Ebu Bekire azap verilmesini mi istiyorsunuz? Allah Resulü Ölü, ailesinin kendisine ağlamasıyla azap görür. buyurdu.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Ebür-Rical, ona da babası, Ayşenin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir akşam ile yatsı arasında vefat etti. Sabahladık ve muhacir ile Ensar hanımları toplandı. Ebu Bekirin cenazesi yıkanıp kefenlenirken onlar feryat figan ederek ağladılar. Ömer b. el-Hattab feryat figan ederek ağlayanların [dağıtılmasını] emretti. Onlar da dağıtıldılar. Vallahi buna rağmen onlar [tekrar tekrar] dağılıp toplandılar. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre, Ömer b. Abdullah b. Urveden şunu nakletti: O (Ömer), Urve ile el-Kasım b. Muhammedin şöyle dediklerini duymuş: Ebu Bekir, Ayşeye Allah Resulünün yanına defnedilmesini vasiyet etti. O vefat ettiği zaman başı, Allah Resulünün iki omuzunun hizasına gelecek şekilde kabri kazıldı. Kabrin yan tarafı, Allah Resulünün kabriyle bitiştirildi ve oraya defnedildi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Rebia b. Osman, amir b. Abdullahın şöyle dediğini anlattı: [Kabirlerdeki durumlarına göre] Ebu Bekirin başı, Allah Resulünün omuzlarının hizasında; Ömerin başı Ebu Bekirin belinin hizasındaydı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre, Amr b. Ebu Amrdan naklen el-Muttalib b. Abdullah b. Hantabın şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekirin kabri Peygamberin kabri gibi düz yapıldı ve üzerine su serpiştirildi. Bize Muhammed b. İsmail b. Ebu Füdeyk, ona da Amr b. Osman b. Hani, el-Kasım b. Muhammedin şöyle dediğini haber verdi: Ayşenin huzuruna girdim ve dedim ki: “Ey Anneciğim! Bana Peygamberin ve iki arkadaşının kabrini aç.” O da üç kabri bana açtı. O kabirler birbirine yakın değildi, bitişik de değildi. Üzerlerine yumuşak kırmızı toprak yayılmıştı. el-Kasım devamla dedi ki: “ Peygamberin kabrinin baş tarafta olduğunu gördüm. Ebu Bekirin kabri onun başının hizasındaydı, Ömerin başı ise Peygamberin ayağının hizasındaydı” Amr b. Osman, “el-Kasım, onların kabirlerinin vasıflarını anlattı.” dedi. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes, Abdullah b. Dinarın şöyle dediğini haber verdi: Abdullah b. Ömeri Peygamberin kabrinin yanında dururken gördüm. O, Peygambere salat ve selam getiriyor; Ebu Bekir ve Ömer için dua ediyordu. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Akil, bir adamın şöyle dediğini haber verdi: Aliye Ebu Bekir ve Ömer soruldu. O da cevaben şöyle dedi: Onlar doğru yolda olan, doğru yola götüren, ıslah eden, başarılı hidayet önderleri idiler. Dünyadan karınları aç olarak gittiler. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize ed-Dahhak b. Osman, ona da Umare b. Abdullah b. Sayyad, İbnül-Müseyyebin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Kuhafe, Mekkede müthiş bir uğultu duydu. Bunun üzerine “Bu nedir?” diye sordu. Birisi ona, “Oğlun öldü.” dedi. O da “Bu büyük bir felakettir. Ondan sonra hilafet işini kim üzerine alacak?” dedi. “Ömer” dediler. O zaman, “O, buna layıktır.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Şuayb b. Talha b. Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Bekir, babasının şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir Sıddıka, babası Ebu Kuhafe altıda bir oranında varis oldu. Ebu Bekirin malına çocukları Abdurrahman, Muhammed, Ayşe, Esma ve Ümmü Külsum ile iki eşi Esma bt. Umeys ve Belharis b. el- Hazrecoğullarından Harice b. Zeyd b. Ebu Züheyrin kızı Habibe varis oldu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize İshak b. Yahya b. Talha haber verdi; dedi ki: Mücahidi şunları söylerken duydum: Ebu Kuhafe ile Ebu Bekir Sıddıkten -Allah ona rahmet eylesin- [kendi payına düşen] miras konusunda konuşuldu. O “Ben bunu Ebu Bekirin çocuklarına geri verdim.” dedi. [Dediler ki:] Ebu Kuhafe, Ebu Bekirden sonra sadece altı ay ve birkaç gün yaşadı. Mekkede 97 yaşında iken hicri 14. yılın Muharrem ayında vefat etti. Bize Amr b. el-Heysem Ebu Katan haber verdi; dedi ki: Bize er-Rebi, Hibban es-Saiğin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekirin mühründeki yazı “Nimel-Kadiru Allah [Allah ne güzel kudret sahibidir!]” idi. Bize Man b. İsa ile Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdiler; dediler ki: Bize Süleyman b. Bilal, ona da Cafer b. Muhammed, babasının şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir Sıddık sol eline yüzük takardı. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd, ona da Eyyub ile Hişam, Muhammed b. Sirinin şöyle dediğini haber verdiler: Ebu Bekir Kuranı hıfzetmeden vefat etti. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Muaviye, ona es-Seri b. Yahya, Bistam b. Müslimin şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü Ebu Bekir ve Ömere şöyle dedi: “Benden sonra sizin ikinizin üstünde hiç kimse emir [yönetici] olmayacaktır.” Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn, Muhammedden şunu nakletti: Ebu Bekir, Ömere “Uzat elini, sana biat edelim!” dedi. Ömer, “Sen benden daha faziletlisin.” dedi. Ebu Bekir, “Sen benden daha güçlüsün.” diye karşılık verdi. Ömer, “Senin faziletinle beraber benim gücüm de senindir.” dedi. [Muhammed] dedi ki: Bunun üzerine Ömer ona biat etti. Bize el-Hasan b. Musa el-Eşyeb haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr haber verdi; dedi ki: Bize Urve b. Abdullah b. Kuşeyr haber verdi; dedi ki: Ebu Cafer ile karşılaştım. O, [daha önce] benim sakalımı tıraş etmişti. Bana “[Saçını ve sakalını] boyama işine ne dersin?” dedi. “Bu beldede o işi yapmayı hoş karşılamıyorum.” dedim. O da “Vesime ile boya! Ağzım hareket edinceye kadar ben onunla [saçımı sakalımı] boyuyordum.” dedi. Sonra dedim ki: Sizin zahitlerinizden bazı ahmak kişiler, sakalı boyamanın haram olduğunu iddia ediyorlar. Onlar, Muhammed b. Ebu Bekire veya el-Kasım b. Muhammede -Züheyr şüphenin kendisinin dışındakilerden kaynaklandığını söyledi.- Ebu Bekirin saç-sakal boyamasını sordular. [Kendisine soru sorulan kişi] O [saçını ve sakalını] kına ve çivit otu ile boyardı. İşte Sıddık [böyle] boyardı. dedi. Ben “Sıddık mi?” diye sordum. O da “Evet, Bu kıblenin -veya bu Kabenin- Rabbine yemin olsun ki O [boyama işini yapan kişi] Sıddık idi.” dedi. Bize Vehb b. Cerir haber verdi; dedi ki: Bize babam, el-Hasanın şöyle dediğini duyduğunu haber verdi: Ebu Bekire biat edilince [insanlara] hitap etmek üzere ayağa kalktı. Vallahi ondan sonra onun bu konuşmasını asla hiçbir kimse yapmamıştır. Allaha hamd ve sena ettikten sonra şöyle dedi:“Sadede gelince, ben istemediğim halde bu işi üzerime aldım. Vallahi başka birinizin onu bana bırakmamasını çok arzu ettim. Dikkat edin! Şayet beni, size Allah Resulünün davrandığı gibi davranmakla sorumlu tutarsanız [şunu iyi bilin ki] ben o sorumluluğu yerine getiremem. Allah Resulü , Allahın kendisini vahiy ile şereflendirdiği ve vahiyle koruduğu bir kul idi. Dikkat edin! Ben ise sadece bir insanım ve hiç birinizden üstün değilim. Beni [ve icraatlarımı dikkatle gözetleyip] izleyin! İstikameti tutturduğumu gördüğünüzde bana tabi olun! [İstikametten sağa sola] kaydığımı gördüğünüzde beni doğrultun! Şunu da bilin ki benim, bana musallat olan bir şeytanım vardır. Öfkelendiğimi gördüğünüz zaman benden uzak durun ki saçlarınıza ve yüzlerinize dokunmayayım.” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Vüheyb b. Halid haber verdi; dedi ki: Bize Davud b. Ebu Hind, ona da Ebu Nadre, Ebu Said el-Hudrinin şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü vefat ettiğinde Ensarın konuşmacıları ortaya çıktı. Onlardan birisi şöyle demeye başladı: “Ey Muhacirler topluluğu! Allah Resulü sizden bir adamı yönetici yaptığı zaman onun yanına bizden bir adamı verirdi. Biz bu [hilafet] işini biri sizden, diğeri bizden olmak üzere iki kişinin üstlenmesi görüşündeyiz.” [Ebu Said el-Hudri devamla] dedi ki: “Ensarın konuşmacıları bu minval üzerine birbirini takip etti. Ardından Zeyd b. Sabit ayağa kalktı ve şöyle dedi: “Allah Resulü Muhacirlerden idi. Öyleyse halife de sadece Muhacirlerden olur. Biz Allah Resulünün yardımcıları olduğumuz gibi [seçilecek] o halifenin de yardımcıları oluruz.” Sonra Ebu Bekir kalktı ve şöyle dedi: “Ey Ensar topluluğu! Allah [sizden de] yaşayanlara hayırla karşılık versin ve sizin sözcünüzü [doğru yolda] sabit kılsın.” Sonra devamla şöyle dedi: “Vallahi, siz bunun dışında bir şey yapsaydınız asla sizinle uzlaşmazdık.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Yahya b. Sehl b. Ebu Hasme, ona da babası, Muhammedin dedesinin şöyle dediğini haber verdi: Bize Abdülmelik b. Vehb, ona İbn Subeyha et-Teymi, ona da babaları, [Subeyhanın] dedesi Subeyhanın şöyle dediğini haber verdi. Yine bize Abdurrahman b. Muhammed b. Ebu Bekir, ona babası, ona da Hanzale b. Kays ez-Züraki, Cübeyr b. el- Huveyrisin şöyle dediğini haber verdi. Yine bize Muhammed b. Hilal, babasından şunu nakletti. Bazısının rivayeti diğerlerinkiyle karıştı: Ebu Bekir Sıddıkin es-Sünhta bilinen bir hazinesi vardı. O hazineyi hiç kimse korumuyordu. Ona, “Ey Allah Resulünün halifesi! Hazineye onu koruyacak birisini tayin etmez misin?” denildi. O da cevaben, “Onun [çalınmasından] korkulmaz.” dedi. “Niçin?” dedim. Dedi ki: “Üzerinde bir kilit vardır.” [Ravi] dedi ki: “Ebu Bekir, hiçbir şey kalmayıncaya kadar içindekileri halka verirdi. Ebu Bekir Medineye taşınınca o hazineyi de taşıdı ve içinde oturduğu eve yerleştirdi. Ona Kabeliyye ve Cüheyne madenlerinden çok mal geldi. Süleymoğullarının madeni de Ebu Bekirin hilafeti döneminde fethedildi. O madenden bir kısmı, [orada toplanan] zekatıyla beraber ona getirildi. Bunlar hazineye konuyordu. Ebu Bekir o malları insanlara en küçük parçasına kadar [kuruşu kuruşuna] dağıtıyordu. Her yüz kişiye şu, şu miktar kadar düşüyordu. Ebu Bekir dağıtımda insanları eşit tutuyordu. Hür ile köle, erkek ile kadın, küçük ile büyük o dağıtımda eşitti. Deve, at ve silah alır, onları Allah yolunda kullanırdı. Bir sene badiyeden gelen ipekten dokunmuş elbiseleri sattı ve kışın Medine halkının dul kadınlarına dağıttı. Ebu Bekir ölüp defnedildiği zaman Ömer b. el-Hattab emin [güvenilir kişileri] çağırdı ve onlarla birlikte Ebu Bekirin hazinesine girdi. Ömerin yanında Abdurrahman b. Avf, Osman b. Affan ve onların dışında başkaları vardı. Hazineyi açtılar ama orada ne bir dinar, ne de bir dirhem buldular. Sadece mal için [kullanılan] bir çuval buldular. Çuval silkelendi; içinde sadece bir dirhem buldular. Bunun üzerine Ebu Bekire rahmet okudular. Allah Resulünün zamanında Medinede [malın ağırlığını ve değerini tespit eden] bir tartıcı vardı. Ebu Bekirin yanında bulunan malı da tartardı. O tartıcıya Ebu Bekire gelen malların hangi değere ulaştığı soruldu. O, “200.000 [dirhem].” diye cevap verdi.