Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize el-Avvam, İbrahim et-Teyminin şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü vefat edince Ömer, Ebu Ubeyde b. el-Cerraha geldi ve “Uzat elini, sana biat edeyim. Zira sen Allah Resulünün ifadesiyle bu ümmetin [kendisine güven duyduğu] eminisin.” dedi. Bunun üzerine Ebu Ubeyde Ömere şöyle dedi: “Müslüman olduğundan beri şimdiye kadar vartaya ve cehalete düştüğünü hiç görmemiştim. [Hicret yolundaki mağarada] iki kişiden ikincisi olan Sıddık aranızda iken bana mı biat ediyorsun?” Bize Muaz b. Muaz ile Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdiler; dediler ki: Bize Ebu Avn, Muhammedin şöyle dediğini anlattı: Allah Resulü vefat edince [sahabeler, kendisine biat etmek maksadıyla] Ebu Ubeydeye geldiklerinde onlara, “İçinizde üçün üçüncüsü dururken bana mı geliyorsunuz?” dedi. Ebu Avn dedi ki: “Muhammede “Üçün üçüncüsü de ne demek?” diye sordum. O da cevaben “Sen şu ayeti görmedin mi? Hani kafirler onu Mekkeden çıkardıklarında, iki kişiden biri olarak mağarada iken arkadaşına: Hiç tasalanma, zira Allah bizimle beraberdir. diyordu.” Bize Yakup b. İbrahim ez-Zühri, babasından; o, Salih b. Keysandan; o, İbn Şihabdan; o, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbeden; o da Abdullah b. Abbasdan şunu nakletti: Ebu Bekire biat edilmesini anlatırken Ömer b. el-Hattabın şöyle dediğini duydum: “İçinizde Ebu Bekir gibi, boyunların kendisine [yetişmekten] kesildikleri [ya da aciz kaldıkları] birisi yoktur.” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Şube, el-Cüreyriden naklen Ebu Nadrenin şöyle dediğini anlattı: İnsanlar kendisine [biat konusunda] ağır davranınca Ebu Bekir onlara, “Bu işe benden daha layık kim vardır? İlk namaz kılan ben değil miyim? [Şunu şunu yapan] ben değil miyim?” diyerek Peygamber ile beraber yaptığı işleri anlattı. Bize arim b. el-Fadl anlattı; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd, ona da Yahya b. Said, el-Kasım b. Muhammedden naklen şunları anlattı: Peygamer vefat ettiğinde Ensar, Sad b. Ubadede [yani onun halife olması hususunda] fikir birliğine vardılar. Bu sırada onlara Ebu Bekir, Ömer ve Ebu Ubeyde b. el-Cerrah geldi. [el-Kasım] dedi ki: Bedir savaşına katılmış olan el-Hubab b. el-Münzir ayağa kalktı ve “Bir halife bizden, bir halife sizden olsun! Ey [Muhacirler] Topluluğu! Vallahi bu işi size layık görmeyip de sizi kıskanıyor değiliz. Ancak biz bu görevi babalarını ve kardeşlerini öldürdüğümüz kişilerin üstlenmesinden – yeliyeha ya da yeliyehü dedi.- korkuyoruz.” Ömer ona dedi ki “Öyle olduğu zaman gücün yeterse öl!” Akabinde Ebu Bekir sözü aldı ve “Biz yöneticileriz, siz yardımcılarsınız. Bu iş sizinle bizim aramızda, -hurma yaprağını kastederek- üblümenin yarılması gibi yarı yarıya eşit bir durumdadır.” dedi. İnsanlar arasında ilk olarak Beşir b. Sad Ebün-Numan [ona] biat etti. İnsanlar Ebu Bekir üzerinde ittifak ettiklerinde o, [kendisine ulaşan bir geliri] hisselere ayırarak halka dağıttı. Adi b. en-Neccaroğullarından ihtiyar bir kadına hissesini Zeyd b. Sabit ile gönderdi. İhtiyar kadın, “Bu nedir?” diye sordu. Zeyd, “Ebu Bekirin kadınlar için ayırdığı bir pay.” dedi. İhtiyar kadın “Dinime karşılık bana rüşvet mi veriyorsunuz?” deyince “Hayır.” dediler. Kadın bu sefer “Üzerinde bulunduğum [yolu] terk etmemden mi korkuyorsunuz?” diye sordu. Onlar yine “Hayır.” deyince “Vallahi ben ondan asla bir şey almam.” dedi. Zeyd Ebu Bekire döndü ve kadının söylediklerini ona anlattı. Bunun üzerine Ebu Bekir şöyle dedi: “Biz de ona verdiğimiz şeyden asla bir şey almayız.” Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Urve haber verdi. Ubeydullah dedi ki: Zannedersem o da babasından nakletti. [Hişamın babası Urve] şöyle dedi: Ebu Bekir hilafet görevini üzerine alınca insanlara hitap etti. Allaha hamd ve sena ettikten sonra şöyle dedi: “Sadede gelirsem, ey insanlar! Sizin en faziletliniz olmadığım halde [idare] işinizi üzerime aldım. Ancak Kuran nazil oldu, Peygamber de sünnetlerini ortaya koydu. [Kuran ve sünneti] bize öğretti, biz de öğrendik. Biliniz ki en büyük akıllılık takvadır. En büyük ahmaklık ise doğru yoldan çıkıp günah işlemektir. [Gasp edilen] hakkını alıp [kendisine teslim edinceye] kadar zayıf, benim nazarımda en güçlünüzdür. [Gasp ettiği] hakkı kendisinden alıncaya kadar da güçlü, benim nazarımda en zayıfınızdır. Ey İnsanlar! Ben sadece [kendinden önceki bir rehbere] tabi olan biriyim, yoksa yeni bir şey icat eden biri değilim. Şayet [bu idare işini] güzel yaparsam bana yardım edin! Yok, eğer doğru yoldan saparsam beni doğrultun!” Bize el-Fadl b. Dükeyn ile Şuayb b. Harb haber verdiler; dediler ki: Bize Malik b. Miğvel, Talha b. Musarrifin şöyle dediğini anlattı: Abdullah b. Ebu Evfaya, “Allah Resulü vasiyet etti mi?” diye sordum. “Hayır.” dedi. Ben, “Peki öyleyse, insanlara vasiyette bulunmayı nasıl farz kıldı da onlar da böylece vasiyet etmekle emrolundular?” deyince cevaben “Allahın Kitabını vasiyet etti” dedi. [Talha] dedi ki: Hüzeyl şöyle dedi: “Ebu Bekir Allah Resulünün vasiyeti üzerine mi halife oldu? Ebu Bekir Allah Resulünden bir sözleşme elde edip burnuna bir hızma takmayı çok arzu ederdi.” Bize Veki b. el-Cerrah, ona da Ebu Bekir el-Hüzeli, el-Hasanın şöyle dediğini haber verdi: Peygamber vefat ettiğinde Ali şöyle dedi: [Hilafet] meselemize baktık. Peygamberin Ebu Bekiri namazda öne geçirip [imamlık yaptırdığını] görmüştük. Allah Resulünün dinimiz için razı olduğu kişiden biz de dünyamız için razı olduk. Böylece Ebu Bekiri [hilafet konusunda] öne geçirdik. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi; dedi ki: Bize İsrail, ona Ebu İshak, ona da el-Erkam b. Şürahbil, İbn Abbasdan naklen şunları anlattı: Son hastalığında Peygamber , cemaate namaz kıldırırken Ebu Bekirin yanına geldiğinde Kuran kıraatını onun geldiği yerden alıp devam ettirdi. Bize Veki b. el-Cerrah, ona da Nafi b. Ömer, İbn Ebu Müleykenin şöyle dediğini haber verdi: Bir adam Ebu Bekire, “Ey Allahın Halifesi!” deyince o şunları söyledi: “Ben Allahın halifesi değilim, ancak Allah Resulünün halifesiyim ve ben buna razıyım.” Bize Abdullah b. ez-Zübeyr el-Humeydi el-Mekki haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne haber verdi; dedi ki: Bize el-Velid b. Kesir, ona da İbn Sayyad, Said b. el-Müseyyebin şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü vefat ettiği zaman Mekke çalkalandı. Ebu Kuhafe “Bu nedir?” deyince “Allah Resulü vefat etti.” dediler. “Ondan sonra halkın idaresini kim üzerine aldı?” diye sorunca, “Senin oğlun.” dediler. Bu sefer “Abdüşems ve Beni el-Muğire bu işe razı oldu mu?” diye sordu. “Evet.” dediler. Bunun üzerine, “Gerçek şu ki Allahın verdiğine engel olacak hiçbir kimse yoktur. Allahın menettiği şeyi verecek de hiçbir kimse yoktur.” dedi. Said dedi ki: Sonra Mekke birinci sarsıntıdan daha az bir sarsıntı ile çalkalandı. Ebu Kuhafe yine “Bu nedir? diye sordu. “Oğlun öldü.” dediler. Ebu Kuhafe, “Bu büyük ve önemli bir haberdir.” dedi. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Hişam ed-Destevai haber verdi; dedi ki: Bize Ata b. es-Saib haber verdi; dedi ki: Ebu Bekir halife olduğu zaman omuzunda ticaret yaptığı elbiselerle sabahleyin çarşının yolunu tuttu. Ömer b. el-Hattab ile Ebu Ubeyde b. el-Cerrah onunla karşılaştılar ve ona şöyle dediler: “Ey Allah Resulünün halifesi! Nereye gidiyorsun?” “Çarşıya.” dedi. “Müslümanların idare işini üzerine aldığın halde bunu mu yapıyorsun?” diye sordular. Ebu Bekir, “Peki, ailemi ne ile geçindireceğim?” dedi. “Gel, sana [hazineden] bir şeyler takdir edelim.” dediler. Ebu Bekir hemen onlarla beraber gitti. [Bu iş için toplanan kimseler] her gün için ona bir koyunun yarısını ve başla karnı örtecek bir giyecek takdir ettiler. Ömer “Yargı bana ait olsun!” dedi. Ebu Ubeyde de “Fey işleri de bana ait olsun!” dedi. Ömer dedi ki “Bir ay gelir geçerdi ama muhakeme için bana davalı iki kişi gelmezdi.” Bize Ravh b. Ubade ile Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdiler; dediler ki: Bize İbn Avn, Umeyr b. İshaktan şunları nakletti: Bir adam Ebu Bekir Sıddıkin omuzunda bir aba gördü ve şöyle dedi: “Bu nedir? Onu getir, ona ihtiyaç bırakmayacak [meblağı] vereyim sana!” dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir, “Git başımdan! Sen ve Hattabın oğlu [Ömer], ailemin geçimi konusunda aklımı çelmeyin!” dedi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. el-Muğire, Humeyd b. Hilalin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir hilafet görevini üzerine alınca Allah Resulünün sahabeleri, “Allah Resulünün halifesine ihtiyacını görecek kadar bir [maaş] takdir edin!” dediler. Bunun üzerine şöyle dediler: “Evet, iki adet çizgili aba kumaşı, -Eskittiği zaman onları bırakır, yerine benzer iki tanesini alır.- yolculuk sırasında sırtına bineceği bir binek hayvanı ve halife seçilmeden önce ailesine harcadığı miktar kadar nafaka!” Ebu Bekir de “Kabul ettim.” dedi. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd, ona da Eyyub, Humeyd b. Hilalin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir halife seçildiği zaman sırtında bürdelerini taşıyarak çarşıya gitti ve şöyle dedi: “Ailemin geçimi konusunda benim aklımı çelmeyin!” Bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Ubeydullah b. Amr, ona Mamer, ona ez- Zühri, ona da Urve, Ayşenin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir hilafet görevini üstlenince şunları söyledi: “Kavmim bilir ki mesleğim, ailemin rızkını temin etme konusunda asla yetersiz değildir. [Şimdi] Müslümanların işiyle meşgul oluyorum, onların mallarında tasarrufu meslek edineceğim. Ebu Bekirin aile fertleri bu maldan yiyeceklerdir.” Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Bekir b. Ayyaş, ona da Amr b. Meymun, babasının şöyle dediğini haber verdi: Ebu Bekir hilafet görevini üstlenince ona 2000 [dirhem maaş] takdir ettiler. Ebu Bekir, “Bunu artırın! Zira benim çoluk-çocuğum var. Üstelik beni ticaretten de alıkoyuyorsunuz.” dedi. [Amrın babası] dedi ki: Ona 500 [dirhem] artış yaptılar. [Yine Amrın babası devamla] dedi ki: “Maaş ya 2000 [dirhem] idi, 500 daha artırdılar; ya da 2500 [dirhem] idi, 500 daha artırdılar.”