"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Hilafetten İndirilme Konusunda Osmana Söylenenler ve Onun Buna Cevapları

Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Cerir b. Hazim haber verdi; dedi ki: Bana Yala b. Hakim, Nafiin şöyle dediğini nakletti: Bana Abdullah b. Ömer anlattı; dedi ki: Evde kuşatılmış iken Osman bana “el-Muğire b. el-Ahnesin bana işaret ettiği konu hakkında görüşün nedir?” dedi. Ben, “O sana neyi işaret etti?” dedim. “O grup beni hilafetten indirmek istiyormuş. Şayet hilafeti bırakırsam onlar da beni [serbest] bırakacaklarmış. Hilafeti bırakmasam beni öldüreceklermiş”. dedi. Ona, “Hilafetten vazgeçersen, dünyada ebedi olarak bırakılacağını mı sanıyorsun?” diye sordum. “Hayır!” dedi. “Onlar Cennet ve Cehenneme sahip midirler?” dedim. “Hayır!” dedi. “Şayet hilafetten vazgeçmezsen sana, seni öldürmekten daha fazla bir şey yapabilirler mi?” diye sordum. “Hayır!” dedi. “İslamda böyle bir adet başlatmanı uygun görmüyorum. Başkanlarına öfkelenen her grup onu tahttan indirir. Allahın sana giydirdiği gömleği çıkarma!” dedim. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Ömer b. Ebu Halife haber verdi; dedi ki: Bana Ümmü Yusuf b. Mahek, annesinin şöyle dediğini anlattı: Osman kuşatılmış iken onun huzuruna girip, “Bizim için hilafetten feragat et!” diyorlardı. O da, “Ben Allahın bana giydirdiği bir gömleği çıkarmam. Ancak hoşlanmadığınız [diğer] şeylerden vazgeçerim.” diyordu. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Talha b. Zeyd el-Cezeri veya eş-Şami, Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Meryemden naklen, Abdurrahman b. Cübeyrin şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü Osmana dedi ki: “Allah bir gün sana bir gömlek giydirecek. Şayet münafıklar senden onu çıkarmanı isterlerse, bir zalim için onu çıkarma!” Bize Ebu Üsame Hammad b. Üsame, İsmail b. Ebu Halidin şöyle dediğini haber verdi: Bize Kays haber verdi; dedi ki: Bana Osmanın mevlası Ebu Sehle haber verdi; dedi ki: Allah Resulü hastalığı sırasında buyurdu ki: “Bazı sahabelerimin yanımda olmasını arzu ediyorum.” Ayşe dedi ki: “Ey Allahın Resulü ! Sana Ebu Bekiri çağırayım mı?” diye sordum. Susunca onu istemediğini anladım. “Sana Ömeri çağırayım mı?” dedim. Susunca onu istemediğini anladım. “Sana Aliyi çağırayım mı?” dedim. Susunca onu istemediğini anladım. “Sana İbn Affanı çağırayım mı?” dedim. “Evet!” dedi. “O geldiği zaman Allah Resulü bana uzaklaşmam için işaret etti. Osman geldi ve Peygamberin yanına oturdu. Allah Resulü bir şeyler söyledikçe Osmanın rengi değişti.” Kays dedi ki: Ebu Sehle bana şöyle dedi: Ev [kuşatma] günü olunca Osmana, “Savaşmayacak mısın?” denildi. Osman “Allah Resulü bana bir tavsiyede bulundu. Onu yerine getirmek için sabredeceğim.” dedi. Ebu Sehle dedi ki: İnsanlar o sözün, işte o gün [için] olduğu görüşündedirler. Bize Affan b. Müslim ve Süleyman b. Harb haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Zeyd haber verdi; dedi ki: Bize Yahya b. Said, Ebu Ümame b. Sehlin şöyle dediğini haber verdi: Kuşatıldığı zaman Osman ile beraber evdeydim. Öyle bir yere giriyorduk ki, oraya girince [damdaki döşenmiş] taşların üzerinde olan kişilerin seslerini duyuyorduk. Bir gün bir ihtiyacı için Osman da [oraya] girdi. Rengi atmış olarak çıktı ve dedi ki: “Şimdi onlar beni öldürmekle tehdit ediyorlar.” Biz de “Ey Müminlerin Emiri! Onlara karşı Allah sana yeter!” dedik. Sözüne şöyle devam etti: “Beni niçin öldürecekler? Allah Resulünün şöyle dediğini duydum: Müslüman bir kişinin kanı, sadece şu üçünden biri ise helal olur: İman etmesinden sonra küfre giren adam, evlendikten sonra zina eden ve bir cana karşılık [kısas] olmaksızın bir kimseyi öldüren. Allaha yemin ederim ki, ne Cahiliye döneminde, ne de Müslüman olduktan sonra, asla zina etmedim. Allah bana hidayeti nasip ettiğinden beri dinimi değiştirmeyi arzu etmedim. Hiçbir kimseyi de öldürmedim. Hangi sebeple bunlar beni öldürecekler?” Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Hafs b. Ebu Bekir haber verdi; dedi ki: Bize Heyyac b. Seri, Mücahidin şöyle dediğini haber verdi: Osman kendini kuşatanlara yaklaştı ve “Ey topluluk! Beni öldürmeyin! Ben idareci [halife] ve Müslüman bir kardeşim. Allaha yemin ederim ki, doğruyu bulsam ya da hata etsem de sadece gücüm yettiği kadar ıslahı murad ediyorum. Şayet beni öldürürseniz sonsuza kadar birlikte toplu olarak namaz kılamazsınız, sonsuza kadar birlikte savaşamazsınız ve [düşmandan ele geçirdiğiniz] ganimetleriniz aranızda paylaştırılamaz.” dedi. Onlar bundan kaçınınca dedi ki: “Size Allahı hatırlatıyorum. [Allah için hatırlayın!] Müminlerin Emiri [Ömer] vefat ettiğinde [beni, şimdi] çağırdığınız şeye çağırdınız mı? Sizin kararınız toplu idi, ayrılmamıştı. Siz Allahın dininin ve hakkının sahipleriydiniz. Allahın sizin çağrınıza icabet etmediğini mi, yoksa dinin Allah katında değersiz olduğunu mu söylüyorsunuz? Ya da benim bu [hilafet] işini, Müslümanların istişaresi ile değil de kılıçla ve cebren mi aldığımı veyahut Allahın işimin [hilafetimin daha] başlangıcında, sonunda [olacak] bir şeyi bilmediğini mi söylüyorsunuz?” Onlar [onun sözünü dinlemekten] kaçındıkları zaman dedi ki: “Ey Allahım! Onları tek tek say, param parça ederek öldür ve onlardan hiçbirini bırakma!” Mücahid şöyle dedi: “Allah onların içinden fitnede katil olanları öldürdü. Yezid Medine halkının üzerine 20.000 asker gönderdi. Bunlar üç gün Medinede [savaşta yapılan her şeyi yapmayı] mubah sayarak [ Osmanın şehit edilmesi olayında ortaya koydukları] riyakarlık ve gevşeklikten dolayı onlara her istediklerini yaptılar. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Amr b. Abdullah b. Anbese b. Amr b. Osman anlattı; dedi ki: Bana Muhammed b. Abdullah b. Amr b. Osman, İbn Lebibeden naklen şunları anlattı: Osman kuşatıldığı zaman duvarın yüksek bir yerindeki delikten onlara yaklaşıp dedi ki: “Talha sizin içinizde mi?” “Evet!” dediler. “Sana Allahı hatırlatırım. Bilir misin ki, Allah Resulü Muhacirlerle Ensarı kardeş yaptığında kendisiyle beni kardeş ilan etmişti, değil mi?” diye sordu. Talha, “Allah şahittir, evet!” Talhaya bu sorulduğunda şöyle dedi: Bana Allahı şahit gösterdi. Gördüğüm bir şeye şahitlik etmeyeyim mi? Bize Muhammed b. Yezid el-Vasıti ve Yezid b. Harun haber verdiler; dediler ki: Bize el-Avvam b. Havşeb, Habib b. Ebu Sabitten naklen Ebu Cafer Muhammed b. Alinin şöyle dediğini haber verdi: Evde kuşatılmış iken Osman, Aliye [bir haberci] gönderdi ve onun kendisine gelmesini istedi. Bunun üzerine onunla ilgilenip onu [gitmekten] menettiler. Ebu Cafer dedi ki: Ali başındaki siyah sarığı çözdü ve şu mealde sözler söyledi: “Ey Allahım! Onun öldürülmesine razı değilim ve bunu emretmiyorum. Allaha yemin olsun ki, onun öldürülmesine razı değilim ve bunu emretmiyorum.” Bize Kesir b. Hişam, Cafer b. Bürkanın şöyle dediğini haber verdi: Bana Raşid b. Keysan Ebu Fezare el-Absi şunları anlattı: Osman evde kuşatılmış iken kendisine gelsin diye Aliye [bir elçi ile haber] gönderdi. Ali ona gitmek üzere kalktı. Hemen Alinin yakın aile çevresinden bazıları kalkıp ona mani oldular ve şöyle dediler: “Önündeki bölük bölük askerleri görmüyor musun? Bunlardan kurtulup ona ulaşamazsın.” Alinin başında siyah bir sarık vardı. Onu başından çözdü. Sonra Osmanın elçisine attı ve dedi ki: “Gördüğün şeyi ona haber ver!” Sonra Ali mescitten çıktı. Nihayet Medine çarşısındaki Ehcarüzzeyte geldiğinde onun öldürüldüğü haberi kendisine ulaştı. Bunun üzerine şöyle dedi: “Ey Allahım! Onu öldürmüş olmak veya öldürülmesine meyletmek suretiyle onun kanının dökülmesinden uzak olduğumu sana arz ediyorum.” Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan haber verdi; dedi ki: Bize Meymun b. Mihran haber verdi; dedi ki: Osman b. Affan, evde kuşatıldığı zaman, “Sorup soruştur! Bak bakalım, insanlar ne diyor?” diyerek bir adam gönderdi. [Adam gidip dönünce] dedi ki: Bazı insanların “Onun kanı artık helal oldu.” dediklerini duydum. Bu söz üzerine Osman şöyle dedi: “Müslüman bir kişinin kanı, imanından sonra inkar eden bir adam, evlendikten sonra zina eden, birini öldürüp de ona karşılık [kısasla] öldürülen biri olmadıkça helal olmaz.” [Meymun] dedi ki: Zannedersem o, öyle veya şöyle dedi: “Ya da yeryüzünde fitne çıkarmaya çalışan birisi olmadıkça…” Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Ebu Arube haber verdi; dedi ki: Yala b. Hakim, Nafiden naklen İbn Ömerin şöyle dediğini haber verdi: Osmanı öldürmek istediklerinde onlara yaklaşıp şöyle dedi: “Hangi sebeple beni öldüreceksiniz? Ben Allah Resulünü şöyle derken duydum: “Şu üçünden biri olmadıkça bir adamın öldürülmesi helal değildir: Müslüman olmasından sonra inkar eden adam ki şüphesiz bu öldürülür. Evlendikten sonra zina eden adam ki şüphesiz bu recmedilir. Taammüden bir adamı öldüren adam ki bu da şüphesiz öldürülür.” Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Amr, babasından naklen Alkame b. Vakkasın şöyle dediğini haber verdi: Amr b. el-as, Osman minberdeyken ona şöyle dedi: “Ey Osman! Sen bu ümmeti kum tepelerine götüren bir işi yüklendin. Tövbe et, onlar da seninle beraber tövbe etsinler! [Alkame] dedi ki: Osman yüzünü kıbleye döndü, ellerini kaldırdı ve “Ey Allahım! Ben senin affını istiyorum ve sana tövbe ediyorum.” dedi. İnsanlar da ellerini kaldırdılar. Bize amir b. Lüeyoğullarından Abdülaziz b. Abdullah el-Üveysi haber verdi; dedi ki: Bize İbrahim b. Sad, babasından naklen Amr b. el-asın Osmana şöyle dediğini haber verdi: Sen bizi kum tepelerine götürdün. Biz de seninle beraber gittik. Tövbe et ki, insanlar da seninle beraber tövbe etsin. Osman iki elini kaldırdı ve dedi ki: “Ey Allahım! Sana tövbe ediyorum.” Bize Şebabe b. Sevvar el-Fezari haber verdi; dedi ki: Bana İbrahim b. Sad, babasından naklen dedesinin şöyle dediğini anlattı: Osman b. Affanı şöyle derken duydum: “Şayet Allahın kitabında benim iki ayağıma kelepçe vurmaya dair bir şey bulursanız, ayaklarıma kelepçe vurun.” Bize Abdullah b. İdris haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Hassan, Muhammed b. Sirinin şöyle dediğini haber verdi: Zeyd b. Sabit, Osmana geldi ve “İşte bu Ensar kapıda! Şayet istersen biz ikinci defa Allahın yardımcıları oluruz. diyorlar.” dedi. Osman dedi ki: “Savaşmak ise, hayır!” Bize Abdullah b. İdris haber verdi; dedi ki: Bize Yahya b. Said, Abdullah b. amir b. Rebianın şöyle dediğini haber verdi: Evinin kuşatıldığı gün Osman, şöyle dedi: “Şüphesiz içinizden benden daha büyük zenginliğe sahip olan, elini ve silahını geri çeken adamdır.” Bize Ebu Muaviye ed-Darir haber verdi; dedi ki: Bize el-Ameş, Ebu Salihten naklen Ebu Hüreyrenin şöyle dediğini haber verdi: Evin kuşatıldığı gün Osmanın huzuruna girdim. Dedim ki: “Ey Müminlerin Emiri! Savaş artık mubah oldu! ” Osman dedi ki: “Ey Ebu Hüreyre! Bütün insanları ve beni öldürmen seni sevindirir mi?” “Hayır!” dedim. Osman, “Allaha yemin olsun ki, gerçekten sen bir tek adamı öldürsen, bütün insanları öldürmüş gibi olursun.”dedi. Ebu Hüreyre, “Bunun üzerine döndüm ve artık savaşmadım.” dedi. Bize Üsame b. Hammad b. Üsame haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Urve, babasından naklen Abdullah b. ez-Zübeyrin şöyle dediğini haber verdi: “Evin [kuşatıldığı] gün Osmana şöyle dedim: Onlarla savaş! Allaha yemin olsun ki, Allah onlarla savaşmayı sana helal kılmıştır. Bunun üzerine o, Hayır. Vallahi onlarla asla savaşmam. dedi. O oruçlu iken yanına girdiler.” [Urve] dedi ki: Osman, ev [muhafızlığı] konusunda Abdullah b. ez-Zübeyri görevlendirmiş ve şöyle demişti: “Bana itaat etmesi hususunda kimin üzerinde hakkım varsa o, Abdullah b. ez-Zübeyre itaat etsin!” Bize İsmail b. İbrahim el-Esedi b. Uleyye haber verdi; dedi ki: Bize Eyyub, İbn Ebu Müleykeden naklen Abdullah b. ez-Zübeyrin şöyle dediğini haber verdi: Osmana dedim ki: “Ey Müminlerin Emiri! Şüphesiz evde senin yanında, -onlardan daha az [sayıda] olmalarına rağmen- Osman için Allahın yardımını isteyen bir topluluk vardır. İzin ver bana, savaşayım!” Osman, “Kanı dökülen adam hakkında Allahı hatırlarım (Allahtan korkarım).” dedi. [İlk ravi] dedi ki: Burada [hatırlama manasını ifade eden fiil için] “enşüdü” veya “üzekkiru” kelimesini telaffuz etti. Yine [ilk ravi] dedi ki: “Kanı dökülen adam” ya da “benim uğrumda kanı dökülen adam” ifadesini kullandı. Bize İsmail b. İbrahim, İbn Avndan naklen İbn Sirinin şöyle dediğini haber verdi: O gün Osman ile beraber evde 700 kişi vardı. Şayet onları bıraksaydı Allahın izniyle onları [asileri] bizim bölgemizden çıkarıncaya kadar kılıçtan geçirirlerdi. [Evdekilerin] arasında İbn Ömer, el-Hasan b. Ali ve Abdullah b. ez-Zübeyr de vardı. Bize Ebu Üsame Hammad b. Üsame, Abdülmelik b. Ebu Süleymanın şöyle dediğini haber verdi: Bana Ebu Leyla el-Kindi anlattı; dedi ki: Osmanı kuşatılmışken gördüm. O bir delikten şöyle konuşurken görüldü: “Ey İnsanlar! Beni öldürmeyin, tövbeye davet edin! Vallahi şayet beni öldürürseniz ebediyen beraberce namaz kılamaz, düşmanla cihat edemezsiniz. Şöyle oluncaya kadar ayrılığa düşersiniz.” Parmaklarını birbirine kenetledi ve sonra dedi ki: “Ey kavmim! Sakın bana karşı olan düşmanlığınız, Nuh kavminin veya Hud kavminin ya da Salihin kavminin başına gelen belaların bir benzerinin sizin de başınıza gelmesine sebebiyet vermesin! Lutun kavmi de sizden pek uzak değildir.” Abdullah b. Selama, “Görüşün nedir?” diye [haber] gönderdi. O da “Kendini tut, kendini tut! Şüphesiz bu davranış, delil hususunda [senin elini] daha güçlü kılacaktır.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdurrahman b. Ebüz-Zinad, İbn Abbas el- Mahzuminin mevlası Ebu Cafer el-Karinin şöyle dediğini haber verdi: Osmanı kuşatan Mısırlılar 600 kişi idi. Onların başında Abdurrahman b. Udeys el-Belevi, Kinane b. Bişr b. Attab el-Kindi ve Amr b. el-Hamık el-Huzai vardı. Kufeden gelen 200 kişinin reisi, Malik b. el-Eşter en- Nehai; Basradan gelen 100 kişinin başkanı Hukeym b. Cebele el-Abdi idi. Onlar şerde tek bir el [gibi] idiler. İnsanların ayak takımı onlara meyledip katılıyorlardı. Bunların ahitleri ve emanetleri farklıydı. Bunlar aynı zamanda [fesada meraklı] delirmiş kişilerdi. Osmanı yardımsız bırakan Allah Resulünün sahabeleri, fitneye atılmayı hoş karşılamamışlardı. Bir de işin onun öldürülmesi boyutuna ulaşacağını tahmin edememişlerdi. Sonradan bu hususta yaptıklarına pişman olmuşlardı. Ömrüme yemin ederim ki, onlar ayağa kalksalardı veya [en azından] onlardan bir kısmı ayağa kalkıp asilerin yüzlerine toprak serpselerdi, onlar bozguna uğrayarak çekip giderlerdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana el-Hakem b. el-Kasım, el-Misver b. Mahremenin mevlası Ebu Avnın şöyle dediğini anlattı: Mısırlılar, Kufeden Irakın yardımı, Basra ile Şamın yardımı gelinceye kadar, Osmanın kanını dökmekten ve onunla savaşmaktan geri durdular. Bunlar gelip de asiler güruhu cesaretlenince ve İbn amirin kuvvetlerinin Iraktan, Abdullah b. Sadın kuvvetlerinin de Mısırdan [oraya gelmek üzere] ayrıldığı haberi kendilerine ulaşınca “Yardım gelmeden önce onun işini bitirelim!” dediler. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre, Abdülmecid b. Süheylden naklen Malik b. Ebu amirin şöyle dediğini anlattı: Sad b. Ebu Vakkas çıkıp Osman -Allah ona rahmet eylesin- kuşatılmış iken onun huzuruna geldi. Sonra onun yanından çıktı. Abdurrahman b. Udeysi, Malik el-Eşteri ve Hukeym b. Cebeleyi görünce bir elini diğerine vurdu, sonra “İnna lillah ve inna ileyhi raciun” dedi. Ardından aşikar bir şekilde şöyle söylendi: “Vallahi başında bunların bulundukları bir iş, mutlaka kötü bir iştir.”