Bize Yakup b. İbrahim b. Sad ez-Zühri haber verdi. O babasından, o Salih b. Keysandan, o da İbn Şihabdan haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Kab b. Malik, Abdullah b. Abbasın kendisine şöyle haber verdiğini bildirdi: Ali b. Ebu Talib, Resulallahın vefatına sebep olan hastalığı sırasında yanından çıktı. İnsanlar, “Ey Ebu Hasan! Resulallah nasıl oldu?” dediler. “Allaha hamdolsun iyidir.” dedi. İbn Abbas şöyle dedi: Abbas b. Abdülmuttalib, Alinin elinden tuttu ve ona, “Ne düşünüyorsun? Vallahi üç gün sonra sen değneğin kölesi olacaksın! Vallahi, Resulallahın bu hastalığında vefat edeceğini düşünüyorum. Abdülmuttaliboğullarının ölüm anındaki yüzlerini biliyorum. Haydi, Resulallahın yanına gidelim ve kendisinden sonra hilafeti kime bırakacağını soralım. Eğer bize bırakıldıysa bilelim. Yok başkasına bırakmışsa ona bizim hakkımızda tavsiyede bulunmasını isteyelim!” dedi. Ali ona, “Eğer gider, Peygamberden sorar ve o bize bunu vermezse, insanlar asla bunu bize vermez. Vallahi, asla sormayalım.” dedi. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr haber verdi; dedi ki: Bize İsmail b. Ebu Halid haber verdi. O da amir eş-Şabiden şöyle dediğini rivayet etti: Adamın biri Peygamberin vefatına neden olan hastalığında, Aliye “Resulallahın öleceğini tahmin ediyorum. Haydi, gidip kendisinden sonra kimi halife bırakacacağını soralım. Eğer bizden birini halife bırakırsa ne ala! Aksi halde bizim hakkımızda tavsiyede bulunur ve ardından bizi muhafaza eder.” dedi. Ali ona, o anda söylediğini söyledi. Resulallah vefat edince adam Aliye, “Elini uzat sana biat edeyim! İnsanlar da sana biat etsin.” dedi. Ali, elini geri çekti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Ömer b. Ukbe el- Leysi haber verdi. O İbn Abbasın mevlası Şubeden, o da İbn Abbastan şöyle dediğini rivayet etti: Abbas, Abdülmuttaliboğullarına haber salıp bir araya topladı. Alinin onun yanında kimsenin olmadığı bir değeri vardı. Abbas dedi ki: “Kardeşimin oğlu! Bir düşüncem var. Seninle istişare etmeden kesinleştirmek istemedim.” dedi. Ali ona, “Nedir?” dedi. Abbas, “Resulallahın yanına gidelim ve kendisinden sonra halifeliğin kime kalacağını soralım. Eğer bize bırakacaksa vallahi bizden yeryüzünde bir kişi bile kalsa başkasına teslim etmeyiz. Aksi halde başkasına bırakılacaksa ondan sonra kesinlikle talep etmeyiz.” dedi. Ali dedi ki: “Amca! Bu iş senden başkasında mı olacak? Bu işte sizinle tartışmaya giren kimse olur mu?” dedi. Bunun üzerine dağıldılar ve Resulallahın yanına gitmediler. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Hişam b. Sad haber verdi. O da Zeyd b. Eslemden şöyle dediğini rivayet etti: Abbas b. Abdülmuttalib Resulallahın vefatına sebep olan hastalığı sırasında Resulallahın yanına geldi. Ali ona, “Ne istiyorsun?” dedi. Abbas, “Peygambere bizden birini halife seçmesini isteyeceğim.” dedi. Ali ona, “Sakın yapma!” dedi. Abbas, “Neden?” dedi. Ali, “Korkarım ki, Hayır! der. Sonra şayet bunu insanlardan istersek bize Resulallah bunu reddetmedi mi? derler.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana ez-Zührinin kardeşinin oğlu Muhammed b. Abdullah anlattı; dedi ki: Abdullah b. Hasanı amcam ez-Zühriye anlatırken işittim; dedi ki: Bana Fatıma bt. el-Hüseyn anlattı; dedi ki: Resulallah vefat edince Abbas, “Ey Ali! Kalk, ben ve hazır olanlar sana biat edelim. Bu iş insanın elinde olursa reddedilmez. Kaldı ki, iş elimizdedir.” dedi. Ali, “Başka biri olabilir mi?” dedi. Abbas, “Vallahi olacak!” dedi. Ebu Bekire biat edilip mescide döndüğü sırada Ali tekbirleri işitti ve “Bu ne?” diye sordu. Abbas “İşte bu, seni ona davet ettiğim ve senin reddettiğin şeydir.” dedi. Ali, “Bu olacak şey mi?” dedi Abbas, “Böyle bir şey asla reddedilmemiştir.” Ömer dedi ki: Ebu Bekir Resulallahın vefatı sıralarında yanından çıkmış; ez-Zübeyr, Ali ve Abbas onun yanında kalmışlardı. İşte Abbas Aliye, bu sözü o anda söyledi.