"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Resulallahın islama davet için bazı arap meliklerine ve bir kısım krallara gönderdiği mektuplar ve içerikleri

Bize Muhammed b. Ömer el-Eslemi haber verdi; dedi ki: Bana Mamer b. Raşid ve Muhammed b. Abdullah anlattı. Onlar ez- Zühriden, o Ubeydullah b. Abdullah b. Utbeden, o da İbn Abbastan rivayet etti. [Dedi ki:] Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O da el-Misver b. Rifaadan rivayet etti. [Dedi ki:] Bize Abdülhamid b. Cafer babasından naklen anlattı. [Dedi ki:] Bize Ömer b. Süleyman b. Ebu Hasme anlattı. O Ebu Bekir b. Süleyman b. Ebu Hasameden, o da ninesi eş-Şifadan rivayet etti. [Dedi ki:] Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O Muhammed b. Yusuftan, o es-Saib b. Yezidten, o da Ala b. el-Hadramiden rivayet etti. [Dedi ki:] Bize Muaz b. Muhammed el-Ensari anlattı. O Cafer b. Amr b. Cafer b. Amr b. Ümeyye ed-Damriden, o ailesinden, o da Amr b. Ümeyye ed- Damriden rivayet etti. Sözleri birbirine eklendi; dediler ki: Resulallah hicretin 6. yılı Zilhicce ayında Hudeybiyeden döndüğünde krallara elçiler gönderdi ve onları İslama davet eden mektuplar yazdı. “Ya Resulallah! Krallar ancak mühürlü mektuplar okurlar.” denildiğinde Resulallah o gün gümüşten yüzük şeklinde bir mühür yaptırdı. Üç satırda “Muhammedün Resulallah” cümlesini üzerine yazdırdı. Bununla mektupları mühürledi. O elçilerden altısı bir günde yola çıktılar. Bu olay, hicretin 7. yılı Muharrem ayında meydana gelmişti. O adamlardan her biri, gönderildiği kavmin dilini konuşmaya başladı. Resulallahın ilk gönderdiği elçi Necaşiye gönderdiği Amr b. Ümeyye ed-Damri idi. Resulallah Necaşiye iki mektup yazdı. Bir mektupta onu İslama davet ediyor ve Kurandan ayetler okuyordu. Necaşi, Resulallahın mektubunu aldı ve gözlerinin üzerine koydu. Ardından tevazu göstergesi olarak tahtından inip yere oturdu. Sonra Müslüman oldu ve hak üzere şehadet getirerek, “Eğer ona gitmeye gücüm yetseydi, giderdim.” dedi. Sonra Resulallaha , davetini kabul ettiğini, Peygamberi tasdik edip Allah rızası için Cafer b. Ebu Talib sayesinde Müslüman olduğunu ifade eden bir mektup yazdı. Resulallah diğer mektubunda Ebu Süfyan b. Harbin kızı Ümmü Habibeyi kendisiyle evlendirmesini emretmişti. Ümmü Habibe, kocası Abdullah b. Cahş el- Esedi ile birlikte Habeşistana hicret etmiş, kocası Hristiyan olmuş ve orada ölmüştü. Resulallah ayrıca Necaşiye, Habeşistanda kalan ve dönmek isteyen Ashabını gemiye bindirmesini emretmişti. Necaşi emredilenleri yaptı; Ümmü Habibeyi 400 dinar mehir karşılığında Resulallah ile evlendirdi. Ayrıca Habeşistandaki Müslümanlar için gerekli olan hazırlığı yaptı ve Amr b. Ümeyye ed-Damri ile birlikte onları iki gemiye bindirdi. Sonra fildişinden yapılmış bir şişe istedi; Resulallahın iki mektubunu onun içine koydu ve “Bu iki mektup Habeşistanda oldukça Habeşlerden hayır eksilmez.” dedi. [Dediler ki:] Resulallah altı elçiden biri olan Dihye b. Halife el- Kelbiyi, İslama davet amacıyla Rum Kayseri Herakliusa gönderdi. Resulallah , mektubu Kaysere iletmek üzere Busranın emirine vermek üzere Dihyeye verdi. Busranın emiri, o sıralarda Hımsta bulunan Kaysere mektubu iletti. Kayser o günlerde, üzerinde bulunan bir adaktan dolayı yürüyordu. Kendisi, “Eğer Rumlar, İranlıları mağlup ederse Kostantiniyyeden İliyaya [İstanbuldan Kudüse] kadar çıplak ayakla yürüyeceğine” dair adakta bulunmuştu. Resulallahın mektubunu okudu ve Hımsta bulunan kendisine ait bir kral köşkünde Rum büyüklerine ilanda bulunarak şöyle dedi: “Ey Rum topluluğu! İsa b. Meryemin dediklerine uyarak doğruluk içinde kurtuluşa ermeyi ve topraklarınızın elinizde kalmasını ister misiniz?” Rumlar, “Bu nedir ki ey Melik?” dediler. Kayser, “Arap olan bu peygambere tabi olacaksınız.” dedi. [Dedi ki:] Rumlar yaban eşeklerinin yüz çevirmeleri gibi yüz çevirip bağırıp çağırdılar ve haçı yükselttiler. Heraklius onların bu durumunu görünce Müslüman olmalarından ümidini kesti, hatta kendisi ve krallığı için korkmaya başladı. Onları sakinleştirdi ve “Sizi sınamak için bunları size söyledim; dininizde metanetli olup olmadığınızı görmek istedim. Hoşuma giden şeyleri sizde gördüm.” dedi. Rumlar ona secde ettiler. [Dediler ki:] Resulallah altı elçiden biri olan Abdullah b. Huzafe es- Sehmiyi Kisraya gönderdi; onu İslama davet ediyordu. Ona bir de mektup verdi. Abdullah dedi ki: “Resulallahın mektubunu Kisraya verdim. Kendisine okundu. Sonra Resulallahın mektubunu aldı ve parçaladı.” Bu durum Resulallaha haber verilince Resulallah , “Ya Rabbi! Onun devletini parçala.” dedi. Kisra, Yemendeki valisi Bazana bir mektup göndererek yanından iki güçlü adamı Hicazdaki bu adama (Muhammede) göndermesini ve ondan haber getirmelerini istedi. Vali Bazan, yardımcısını ve başka bir adamı gönderip onlara bir de mektup verdi. Onlar Medineye gelip mektubu Resulallaha verdiler. Resulallah tebessüm etti ve onları İslama davet etti. Onların elleri ve ayakları tir tir titriyordu. Resulallah , “Bugün yanımdan gidin, yarın gelin; size istediğimi söyleyeceğim.” dedi. Ertesi gün Resulallahın yanına geldiler. Resulallah onlara, “Adamınıza haber gönderin; benim Rabbim bu gecenin 7. saatinde onun efendisi Kisrayı öldürdü.” dedi. Bu tarih, Hicretin 7. yılı Cemaziyelevvelin 10. günü, Salı gecesi idi. Resulallah devamla, “Allah (c), oğlu Şireveyhi ona musallat edip onu öldürdü.” dedi. O iki adam Vali Bazanın yanına bu haberle döndüler. Vali Bazan ve Yemendeki çocukları Müslüman oldular. [Dediler ki:] Resulallah , altı elçiden biri olan Hatıb b. Ebu Beltea el-Lahmiyi, Kıptilerin büyüğü ve İskenderiyenin meliki Mukavkısa gönderdi. Onu İslama davet ediyordu; ona bir de mektup yazdı. Hatıb, Resulallahın mektubunu ona ulaştırdı. Mukavkıs mektubu okudu ve Resulallah için güzel şeyler söyledi. Mukavkıs mektubu aldı, fildişinden bir şişeye yerleştirdi, üzerini mühürledi ve cariyesine teslim etti. Sonra Resulallaha bir mektup yazdı. Mektupta şöyle diyordu: “Ben bir peygamberin kaldığını biliyordum, ancak onun Şam tarafından çıkacağını tahmin ediyordum. Senin elçine ikramda bulundum ve sana, Kıptiler nezdinde itibarları yüksek olan iki cariye gönderdim. Sana ayrıca hediye olarak bir elbise ve binmen için bir katır gönderdim.” Bundan fazlasını yazmadı ve Müslüman da olmadı. Resulallah onun hediyesini kabul etti; iki cariyeyi, Resulallahın oğlu İbrahimin annesi Mariyeyi ve kız kardeşi Sirini, ayrıca, o gün Araplarda benzeri bulunmayan beyaz bir katırı da aldı. O Düldül idi. Resulallah , “Habis krallığına kıyamadı, ancak krallığı baki değildir.” dedi. Hatıb dedi ki: “Mukavkıs misafirlikte bana çok ikramda bulundu ve kapısında beni fazla bekletmedi. Onun yanında ancak beş gün kaldım.” [Dediler ki:] Resulallah , altı elçiden biri olan Şüca b. Vehb el- Esediyi, el-Haris b. Ebu Şemir el-Gassaniye gönderdi; onu İslama davet ediyordu. Ayrıca ona bir de mektup yazmıştı. Şüca dedi ki: “Gassan Meliki, Dımaşkta bir bahçede iken onun yanına gittim. O sıralarda Rum Kayseri, Heraklius Hımstan İliyaya doğru gelmekte idi. Gassan Meliki de onu ağırlamak ve ona yapacağı ikramları hazırlamakla meşguldü. İki veya üç gün onun kapısında bekledim. Onun kapıcısına, Ben el-Harise gönderilen Allahın Elçisinin elçisiyim. dedim. Kapıcı bana, Bence şu kadar gün geçmeden mektubu ona iletme. dedi. Ardından Müra adındaki Rum kapıcı Resulallahı bana sormaya başladı. Ben de ona Resulallahın vasıflarından ve davet ettiği ilkelerden söz ediyordum. Kapıcı duygulandı, hatta ağladı ve Ben İncili okudum; bu peygamberin sıfatlarını aynen İncilde gördüm. Ben ona inandım, onu tasdik ediyorum; ancak el-Harisin beni öldürmesinden korkuyorum. dedi. Kapıcı bana ikramda bulunuyor ve güzel misafirperverlik yapıyordu. Bir gün el-Haris çıkageldi; oturdu ve tacı başına koydu. Yanına girmek için bana izin verdi. Resulallahın mektubunu kendisine verdim. Mektubu okudu sonra attı ve Kim benden mülkümü alacakmış? Ben onun üzerine gideceğim; Yemende de olsa onu yanıma getiririm. Bana insanları çağırın! dedi. Ayağa kalkıncaya kadar da söylenip duruyordu. Atlara nal takılmasını emretti ve Arkadaşına haber ver, ne düşünüyor bakalım. dedi. Sonra Kaysere, benim durumumu bildiren bir mektup yazdı. Kayser ona şunları yazdı: Sakın onun üzerine gitme ve İliyada benimle buluş. Kaysere gönderdiği mektubunun cevabını alınca beni çağırdı ve Arkadaşının yanına ne zaman gidiyorsun? dedi. “Yarın gidiyorum.” dedim. Bana 100 miskal altın verilmesini emretti ve Mürayı benimle buluşturdu. Müra bana yiyecek ve giyecek şeyler verdi ve Benden Resulallaha selam söyle. dedi. Resulallahın yanına vardım; durumu ona haber verdim. Resulallah , Onun devleti helak oldu. dedi. Ayrıca Müranın selamını Resulallaha ilettim ve söylediklerini ona haber verdim. Resulallah , Doğru söylüyor. dedi. el-Haris b. Ebu Şemir Mekkenin fethedildiği yıl öldü.” [Dediler ki:] Ferve b. Amr el-Cüzami Kayserin, el-Belka topraklarında bulunan Amman valisi idi. Resulallah ona mektup göndermedi. Fakat Ferve Müslüman oldu, Resulallaha Müslüman olduğunu haber veren bir mektupla birlikte hediyeler gönderdi. Ayrıca kavminden Mesud b. Sad adında bir elçiyi de Resulallaha gönderdi. Resulallah onun mektubunu okudu, hediyelerini kabul etti ve mektubunun cevabını yazdı. Elçisi Mesuda da on iki ukıyye ve bir neş para verdi. Bu miktar toplam 500 dirhemdir. [Dediler ki:] Resulallah altı elçiden biri olan Selit b. Amr elamiriyi Hevze b. Ali el-Hanefiye gönderdi. Onu İslama davet ediyordu. Ona bir de mektup yazmıştı. Hevze, Resulallahın elçisini yanına aldı, ona ikramda bulundu ve onu sevdi. Resulallahın mektubunu okudu; hiçbir şeyi reddetmeden ona güzel bir cevap yazdı ve şöyle dedi: “Senin davet ettiğin prensipler ne kadar da güzel prensiplerdir. Ben kavmimin şairi ve hatibiyim. Araplar benden çekinirler. Bana bir iş ver sana tabi olayım.” Ayrıca Resulallahın elçisi Selit b. Amra hediyeler verdi ve ona Hecer dokumasından elbiseler hediye etti. O bütün bunları Resulallaha getirdi ve onun söylediklerini Resulallaha haber verdi. Resulallah onun mektubunu okudu ve “Eğer yerden bir kıl bile benden isteseydi vermezdim. Kendisi de elindekiler de helak olup gidecek.” dedi. Resulallah fetih yılında Mekkeden dönünce Cebrail gelerek Hevze b. Ali el-Hanefinin öldüğünü haber verdi. [Dediler ki:] Resulallah Amr b. el-ası, hicretin 8. yılı Zilkade ayında el-Cülendain oğulları olan Ceyfer ve Abda gönderdi. Onlar el-Ezd kabilesine mensup idiler. Onlardan kral olan Ceyfer idi. Resulallah onları İslama davet ediyordu. Amr b. el-as ile birlikte bir de mektup gönderdi ve mektubu mühürledi. Amr dedi ki: “Umana gittiğimde Abda yöneldim. İkisinin en yumuşağı ve güzel huylusu o idi. Kendisine, Sana ve senin kardeşine gönderilmiş Resulallahın elçisiyim. dedim. Abd, Benim kardeşim hem yaşça hem de mülk bakımından benden ileridedir. Seni ona ulaştırayım; getirdiğin mektubu okusun. dedi. Birkaç gün onun kapısında kaldım. Sonra beni çağırdı; mühürlü olarak mektubu kendisine verdim. Mührünü çözdü ve mektubu sonuna kadar okudu. Sonra mektubu kardeşine iletti. O da kardeşi gibi mektubu okudu. Ancak ben kardeşini ondan daha duygulu gördüm. Sonra bana, Bugün beni rahat bırak; yarın yanıma gel. dedi. Ben de ertesi gün yanına gittim. Bana dedi ki: Beni davet ettiğin konuları düşündüm. Eğer elimdekileri bir adama verecek olursam Arapların en zayıfı olurum. Ben kendisine, Yarın gidiyorum. dedim. Gideceğimi anlayınca sabahleyin bana haber yolladı. Yanına girdim; İslamı kabul etti. Hem kendisi hem kardeşi birlikte İslamı kabul edip Peygamberi tasdik ettiler. Beni zekatı almak ve aralarında hüküm vermek konusunda yetkili kıldılar. Bana muhalefet edenlere karşı da yardımcı oldular. Zenginlerinden zekatı alıp fakirlerine verirdim. Resulallahın vefatına kadar onların arasında kaldım.” [Dediler ki:] Resulallah el-Ciraneden dönüşünde el-Ala b. el- Hadramiyi Bahreyn emiri el-Münzir b. Sava el-Abdiye gönderdi. Onu İslama davet ediyordu. Ona bir de mektup yazdı. el-Münzir, Resulallaha Müslüman olduğunu ve Peygamberi tasdik ettiğini bildirerek şunları yazdı: “Kuşkusuz ben senin mektubunu Hecer ehline okudum. Bazıları İslamı sevdiler, onu beğendiler ve İslama girdiler. Ama bazılarının hoşuna gitmedi. Benim toprağımda Mecusiler ve Yahudiler var. Bu konuda bana emirlerini bildir.” Resulallah ona, “Muhakkak ki, sen doğru işler yaptıkça seni işinden almayacağız. Mecusilikte ya da Yahudilikte kalanlar cizye vereceklerdir.” şeklinde bir mektup yazdı. Resulallah Hecer Mecusilerine bir mektup göndererek onlara İslamı anlattı. İslamı kabul etmedikleri takdirde kendilerinden cizye alınacağını, kadınlarının nikah edilmeyeceğini ve kestiklerinin yenilmeyeceğini bildirdi. Resulallah el-Ala b. el-Hadrami ile birlikte Ebu Hüreyreyi de gönderdi ve kendisine iyi davranılmasını tavsiye etti. Resulallah ayrıca el-Ala için deve, öküz, koyun, meyvalar ve diğer malların zekatıyla ilgili hükümleri yazdı. el-Ala insanlara mektubu okudu ve onların zekatlarını aldı. Bana el-Heysem b. Adi et-Tai haber verdi; dedi ki: Bana Mücalid b. Said ve Zekeriya b. Ebu Zaide haber verdiler. Onlar da eş-Şabiden rivayet etti; dedi ki: Resulallah ilk başlarda mektuplarını Kureyşin yazdığı gibi “Bismike Allahümme” şeklinde yazıyordu. Nihayet “Gemiye binin! Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allahın adıyladır (Bismillah).” ayeti nazil olunca Resulallah da “Bismillah” şeklinde yazdı. Sonra “De ki: İster Allah deyin, ister Rahman deyin. Hangisini deseniz olur. Çünkü en güzel isimler Ona hastır.” ayeti nazil olunca Resulallah “Bismillahirrahman” şeklinde yazmaya başladı. Daha sonra “Bana, Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla başlayan ve Süleymandan gelen bir mektup bırakıldı.” ayeti nazil olunca Resulallah da (mektuplarının başında) “Bismillahirrahmanirrahim” diye yazmaya başladı. Bize el-Heysem b. Adi haber verdi; dedi ki: Bize Delhem b. Salih ve Ebu Bekir el-Hüzeli haber verdi. Onlar Abdullah b. Büreydeden, o babası Büreyde b. el-Husayb el-Eslemiden rivayet etti. Bize Muhammed b. İshak haber verdi. O da Yezid b. Ruman ve ez-Zühriden rivayet etti. [Dedi ki:] Bize el-Hasan b. Umare anlattı. O Firastan, o da eş-Şabiden rivayet etti. Sözleri birbirine eklendi; dediler ki: Resulallah Ashabına, “Yarın hepiniz bana gelin.” dedi. Resulallah sabah namazını kıldıktan sonra namaz kıldığı yerde biraz bekler, tesbih ve dua ederdi. Sonra Ashabına döner, bir grubu diğer bir gruba gönderir ve onlara şöyle derdi: “Allah için, onun kullarına nasihat ediniz. Muhakkak ki, insanların işlerinden bir şey kendisine emanet edilen bir kimse onlara nasihat etmezse Allah ona cenneti haram kılar. Gidin, fakat İsa b. Meryemin elçilerinin yaptıkları gibi yapmayın. Çünkü onlar yakın olanlara gittiler, fakat uzaktakileri terk ettiler. Elçiler böylece sabahlardı.” O elçilerden her biri, gönderildiği kavmin lisanını konuşuyordu. Bu durum Resulallaha anlatıldı. Resulallah , “Bu, kulların işlerini deruhte edenlerin üzerindeki Allah hakkının en büyüğüdür.” dedi. Resulallah Yemen halkına mektup yazdı. Mektupta İslam hükümlerini, mal ve hayvanlardaki zekat meselelerini onlara haber veriyordu. Ayrıca, Ashabına ve elçilerine iyi davranılmasını tavsiye ediyordu. Onlara giden elçileri Muaz b. Cebel ve Malik b. Mürare idi. Ayrıca elçilerinin ve tebliğ ettiği şeylerin kendisine ulaştığını onlara bildiriyordu. [Dediler ki:] Resulallah Yemen halkından birkaç kişiye isimleriyle mektup yazmıştı. el-Haris b. Abdükülal, Şüreyh b. Abdükülal, Nuaym b. Abdükülal, Numan Kayl Zi Yezen, Meafir, Hemdan ve Züra Zi Ruayn bunlardan bir kaçı idi. Bu Züra, Himyerlilerden ilk Müslüman olan kişiydi. Resulallah onlara cizye ve zekatlarını toplamalarını, Muaz b. Cebel ile Malik b. Mürareye vermelerini ve onlara karşı iyi davranmalarını emretti. Malik b. Mürare, onların Müslümanlığını ve itaatlerini bildirmek üzere Medineye gelen Yemenlilerin elçisiydi. Resulallah , Malik b. Mürarenin haberi tebliğ ettiğini ve emaneti koruduğunu onlara yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Himyerden Beni Amr kabilesine, onları İslama davet eden mektup yazdı. Mektupta “Halid b. Said b. el-as yazdı.” ibaresi vardı. [Dediler ki:] Resulallah , Gassan meliki Cebele b. el-Eyheme bir mektup yazdı; onu İslama davet ediyordu. Cebele Müslüman oldu ve Müslümanlığını Resulallaha bir mektupla bildirdi. Ayrıca Resulallaha bir hediye de gönderdi. Cebele, Ömer dönemine kadar da Müslüman olarak kaldı. Bir ara Dımaşk çarşısında yürürken, Müzeyne kabilesinden bir adamı ezdi. Müzeyneli adam sıçrayıp Cebeleye bir yumruk attı. Adam yakalandı ve Vali Ebu Ubeyde b. el-Cerraha götürüldü. [Dediler ki:] “Bu adam Cebeleyi yumrukladı.” Ebu Ubeyde, “O da ona vursun.” dedi. Cebelenin adamları, “Öldürülmeyecek mi?” dediler. Ebu Ubeyde, “Hayır!” dedi. Onlar, “Elleri de mi kesilmeyecek?” dediler. Ebu Ubeyde, “Hayır! Bu konuda Allahın emri kısastır.” dedi. Cebele, “Siz yüzümü, dünyanın öbür ucundan gelmiş bir oğlakın yüzü ile eşit tutacağımı mı düşünüyorsunuz? Bu ne kötü dindir!” dedi ve Hristiyanlığa geri döndü. Daha sonra ailesiyle birlikte Rum topraklarına taşındı. Bu olay Ömerin kulağına gitti; Ömer çok rahatsız oldu ve Hassan b. Sabite, “Ey Velidin babası! Senin dostun olan Cebelenin Hristiyanlığa geri döndüğünü biliyor musun?” dedi. Hassan, “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. /Biz Allahtan geldik ve Allaha döneceğiz. Neden acaba?” dedi. Ömer, “Müzeyne kabilesinden biri ona bir yumruk vumuş.” dedi. Hassan: “O zaman (Cebele) haklı.” dedi. Bunun üzerine Ömer kalktı ve onu kırbaçla dövmeye başladı. [Dediler ki:] Resulallah , Cerir b. Abdullah el-Beceliyi, Zül-Küla b. Nakur b. Habib b. Malik b. Hassan b. Tubba ve Zu Amra gönderdi; onları İslama davet ediyordu. Her ikisi de Müslüman oldular. Ayrıca Zül-Külaın hanımı Dureybe bt. Ebrehe b. es-Sabbah da Müslüman oldu. Resulallah vefat ettiğinde Cerir henüz onların yanındaydı. Zu Amr, Resulallahın vefatını ona haber verdi. Bunun üzerine Cerir Medineye gitmek üzere yola çıktı. [Dediler ki:] Resulallah Ebrehenin oğlu Madikeribe mektup göndererek, Müslüman olduğu takdirde üzerinde bulunduğu Havlan toprağının kendisine ait olacağını bildirdi. [Dediler ki:] Resulallah , Beni el-Haris b. Kabın piskoposuna, Necran piskoposlarına, kahinlerine, onlara tabi olanlara ve ruhbanlarına mektup yazdı. Mektubunda, ellerinde bulunan az veya çok bütün kiliselerinin, mabetlerinin ve manastırlarının kendilerinin olacağını yazdı. Allah ve Resulünün komşuluğunun, bir piskoposu piskoposluğundan, bir rahibi rahipliğinden ve bir kahini de kehanetinden alıkoymayacağını; haklarından hiçbir hakkın ve yetkinin değişmeyeceğini; yaptıkları nasihatların ve ıslahatların olduğu gibi kalacağını, ancak bir zulme bulaşmış ve zalim olmuş kimselerin bundan müstesna olduğunu onlara bildirdi. Mektubu el-Muğire yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Rebia b. Zu Mirhab el-Hadramiye, kardeşlerine ve amcalarına mektup gönderdi. Mektubunda Hadramevtteki mallarının, bal arılarının, kölelerinin, kuyularının, ağaçlarının, sularının, otlaklarının, suyollarının ve Zu Mirhabın ailesine ait bütün malların kendilerine ait olacağını onlara yazdı. Ayrıca ağaçlarında ne kadar meyve varsa hiç kimsenin ondan bir şey isteyemeyeceğini, Allah ve Resulünün ondan uzak olduğunu, Zu Mirhabın akrabalarına yardım etmenin Müslümanlara ait olduğunu ve topraklarının zulümden uzak olacağını onlara bildirdi. Ayrıca mallarının ve nefislerinin ve Kays ailesine akan mülkün duvar desteklerinin (suyolunun) korunacağını, Allah ve Resulünün bunun üzerinde koruyucu olduklarını onlara bildirdi. Mektubu Muaviye yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Beni Hades kabilesinin Lahm koluna mensup olup Müslüman olan, namaz kılan, zekat veren, Allah ve Resulünün paylarını veren ve müşrikleri terk edenlere mektup yazdı. Bu durumda olanların, Allahın ve onun Resulü Muhammedin güvencesinde olduklarını, dinden dönenlerin ise, Allah ve Resulünün güvencesinden mahrum olacaklarını bildirdi. Bir Müslüman, onlardan birisinin Müslümanlığına şehadet ederse o kimse de Allah ve Resulünün güvencesindedir. Mektubu Abdullah b. Zeyd yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Halid b. Dimad el-Ezdiye mektup yazdı. Mektubunda, Allaha ve Onun Resulüne iman etmesi, Allaha ortak koşmaması, namaz kılması, zekat vermesi, oruç tutması, hacca gitmesi, bidatçılara taraftar olmaması, dinden kuşkulanmaması, Allah ve Resulü için nasihatte bulunması, Allahın dostlarını sevmesi ve düşmanlarına buğzetmesi şartıyla, üzerinde Müslüman olduğu topraklarının kendisine ait olacağını yazdı. Peygamber Muhammede düşen ise, kendi nefsini, ailesini ve malını koruduğu gibi onu da korumasıdır. Halid el-Ezdi bunları yerine getirdiği takdirde Allah ve Resulünün güvencesinde olacaktır. Mektubu Übey yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Amr b. Hazmı Yemene gönderdiğinde, İslam şeriatını, farzlarını ve hadlerini ona öğretmek için bir vasiyet yazmıştı. Mektubu Übey yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Temim ed-Darinin kardeşi Nuaym b. Evse mektup yazdı. Mektubunda, Şamdaki Hibra ve Aynun köylerinin tümünün, dağları, ovaları, suyu, ekini, kuyuları ve sığırlarıyla birlikte kendisine ve kendisinden sonraki zürriyetine ait olacağını, kimsenin bu konuda ona karşı hak iddia edemeyeceğini, kimsenin ona zulmedemeyeceğini; Allahın, meleklerin ve bütün insanların lanetinin onlara zulmedenlerin üzerinde olacağını bildirdi. Mektubu Ali yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Husayn b. Evs el-Eslemiye mektup yazdı. Mektubunda Furgayn ve Zatü Aşaşın kendisine ait olduğunu, kimsenin bu hususta ona karşı hak iddia edemeyeceğini bildirdi. [Dediler ki:] Resulallah Nebhanilerden Beni Kurre b. Abdullah b. Ebu Nüceyhe bir mektup yazdı. Mektubunda, hayvanlarını otladıkları bir koruluk olan el-Mazalleyi, dağları, ovaları ve suları ile birlikte kendilerine verdiğini bildirdi. Mektubu Muaviye yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Beni Haris b. Kab kabilesinden olan Beni ed-Dibaba mektup yazdı. Mektubunda Saribe denilen yerin ve onun yukarısının onlara ait olduğunu, namaz kıldıkları, zekat verdikleri, Allaha ve Onun Resulüne itaat ettikleri ve müşrikleri terk ettikleri sürece kimsenin bu konuda onlara karşı hak iddia edemeyeceğini bildirdi. Mektubu el-Muğire yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Yezid b. et-Tufeyl el-Harisiye mektup yazdı. Mektubunda, el-Maddanın tümünün kendisinin olduğunu, namaz kılıp zekat verdiği ve müşriklerle savaştığı sürece kimsenin bunda ona karşı hak iddia edemeyeceğini bildirdi. Mektubu Cüheym b. es-Salt yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Beni el-Haris kabilesinden olan Beni Kanan b. Salebeye mektup yazdı. Mektubunda Mecs denilen bölgenin onların olduğunu, malları ve nefislerinin güvende olacaklarını bildirdi. Mektubu el- Muğire yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Abdüyağus b. Vale el-Harisiye mektup yazdı. Mektubunda, namaz kıldığı, zekat verdiği, gazalardan aldığı ganimetlerin beşte birini verdiği sürece üzerinde Müslüman olduğu toprağın ve içindeki eşyanın, yani hurma ağaçlarının, kendisinin olduğunu; öşrün kendisinden alınmayacağını, sürgüne gönderilmeyeceklerini, kavminden kendisine tabi olanların da aynı haklara sahip olduğunu bildirdi. Mektubu el-Erkam b. Ebül-Erkam el-Mahzumi yazdı. [Dediler ki:] Resulallah el-Harisilerden olan Beni Ziyad b. el- Harise mektup yazdı. Mektubunda Cemma ve Eznibenin kendilerine ait olduğunu; namaz kıldıkları, zekat verdikleri ve müşriklerle savaştıkları sürece güvende olacaklarını bildirdi. Mektubu Ali yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Yezid b. el-Muhaccel el-Harisiye mektup yazdı. Mektubunda Nemre ve Nemrenin sulak arazileri, Vadirrahman ve vadideki ormanın onlara ait olduğunu, kavmi Beni Malik ve Ukbe ile savaşılmayacağını ve sürgüne gönderilmeyeceklerini bildirdi. Mektubu el- Muğire b. Şube yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Kays b. el-Husayn Zül-Gussaya mektup yazdı. Mektubu Kaysın babasının çocuklarına, Beni el-Harise ve Beni Nehde güvence amacıyla gönderdi. Mektubunda, namaz kıldıkları, zekat verdikleri, müşriklerden ayrıldıkları, Müslüman olarak şehadet getirdikleri ve mallarında Müslümanlara ait hakkın bulunduğunu ikrar ettikleri sürece, Allah ve Resulünün güvencesinde olduklarını, sürgün edilmeyeceklerini ve kendilerinden öşür alınmayacağını bildirdi. [Dedi ki:] Beni Nehd, Beni el- Harisin anlaşmalılarıydı. [Dediler ki:] Resulallah el-Harisilerden olan Beni Kanan b. Yezide mektup yazdı. Mektubunda, namaz kıldıkları, zekat verdikleri, müşrikleri terk ettikleri, yolu güvenli kıldıkları ve Müslüman olarak şehadet getirdikleri sürece Mizvedin ve Mizvedin sulak arazilerinin kendilerinin olduğunu bildirdi. [Dediler ki:] Resulallah asım b. el-Haris el-Harisiye mektup yazdı. Mektubunda Rakisten bir bölümün kendisine ait olduğunu, kimsenin onda ona karşı hak iddia etmeyeceğini bildirdi. Mektubu el-Erkam yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Tay kabilesinden Beni Muaviye b. Cervele mektup yazdı. Mektubunda onlardan Müslüman olup namaz kılan, zekat veren, Allaha ve Onun Resulüne itaat eden, ganimetlerden Allahın beşte bir hakkını ve Resulallahın payını veren, müşrikleri terk eden ve Müslüman olduğuna şehadet getirenlerin Allah ve Resulünün güvencesinde olduğunu, üzerinde Müslüman oldukları şeylerin, sürülerinin ve geceledikleri bölgelerin kendilerinin olduğunu bildirdi. Mektubu Zübeyr b. el-Avvam yazdı. [Dediler ki:] Resulallah amir b. Esved b. amir b. Cüveyn et-Taiye mektup yazdı. Namaz kıldıkları, zekat verdikleri ve müşrikleri terk ettikleri sürece, üzerinde Müslüman oldukları topraklarının ve sularının kendilerine ait olduğunu bildirdi. Mektubu el-Muğire yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Tay kabilesine mensup olan Beni Cüveyne mektup yazdı. Mektubunda, Allaha iman edip namaz kılan, zekat veren, müşrikleri terk eden, Allaha ve Onun Resulüne itaat eden, ganimetlerden Allahın beşte bir hakkını ve Resulallahın payını veren ve Müslüman olduğuna şehadet getirenlerin Allahın ve Muhammed b. Abdullahın güvencesinde olduklarını, topraklarının, sularının ve üzerinde Müslüman oldukları şeylerin ve sürülerinin gündüz ve gece katettikleri bölgelerin kendilerine ait olduğunu bildirdi. Mektubu el-Muğire yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Tay kabilesinden olan Beni Mana mektup yazdı. Mektubunda, namaz kıldıkları, zekat verdikleri, Allaha ve Onun Resulüne itaat ettikleri, müşrikleri terk ettikleri, Müslüman olduklarına şehadet getirdikleri ve yolu güvenli kıldıkları sürece, üzerinde Müslüman oldukları toprakların, suların, sürülerinin, gündüz ve gece katettikleri bölgelerin kendilerine ait olduğunu bildirdi. Mektubu el-Ala yazdı ve şahid oldu. [Dediler ki:] Resulallah Beni Esede gönderdiği mektupta şunları yazdı: “Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla… Peygamber Muhammedten Beni Esede… Selam sizin üzerinize olsun. Kendisinden başka ilah bulunmayan Allaha hamd ediyorum. Allaha hamdettikten sonra: Sakın Tay kabilesinin sularına ve topraklarına yaklaşmayın. Şüphesiz ki, onların suları size helal değildir. Onlar sokmadıkları sürece hiç kimse onların toprağına girmesin. Muhammedin güvencesi, kendisine isyan edenlerden uzaktır. Kudai b. Amr orada yetkili olsun.” Halid b. Said mektubu yazdı. [Dedi ki:] Kudai b. Amr, Beni Uzreden idi, fakat Beni Esed üzerine görevlendirilmişti. [Dediler ki:] Resulallah Cünade el-Ezdiye, onun kavmine ve ona tabi olanlara bir mektup yazdı. Mektubunda namaz kıldıkları, zekat verdikleri, Allaha ve Onun Resulüne itaat ettikleri, ganimetlerden Allahın beşte bir hakkını ve Resulallahın payını verdikleri ve müşriklerden uzak durdukları sürece Allahın ve Muhammed b. Abdullahın güvencesinde olduklarını bildirdi. Übey yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Kudaadan Sad Hüzeym ile Cüzama bir tek mektup yazdı. Mektubunda, zekatın farzlarını onlara öğretiyordu. Ayrıca zekat ve humuslarını Resulallahın elçileri olan Übey ve Anbeseyeya da bu ikisinin gönderecekleri kişiye vermelerini onlara emretti. [İbn Sad dedi ki:] Onların haberiyle ilgili sened bize gelmedi. [Dediler ki:] Resulallah , Cüheyneden Beni Züra ve Beni er- Rubaya mektup yazdı. Mektubunda nefisleri ve malları konusunda güvencede olduklarını, onlara zulmeden ya da onlarla savaşanlara karşı kendilerine yardım edileceğini, ancak din ve aile konusunun bunun dışında olduğunu, onların çöllerinde yaşayanlardan iyi olanlar ve takva sahibi olanların da köylerindekilerle aynı himayeyi göreceklerini ve yardımın ancak Allahtan istenildiğini onlara bildirdi. [Dediler ki:] Resulallah Beli kabilesinden olan Beni Cuayla mektup yazdı. Mektubunda, onların Kureyşten, hatta Abdümenaftan bir grup olduklarını, Kureyşin lehinde veya aleyhinde olan her şeyin onlarında lehinde ve aleyhinde olduğunu, onların sürgüne ve öşre tabi olmayacaklarını, üzerinde Müslüman oldukları mallarının kendilerine ait olduğunu, Nasr, Sad b. Bekir, Sümale ve Hüzeyl kabilelerinin sadakalarını toplayacaklarını onlara bildirdi. asım b. Ebu Sayfi, Amr b. Ebu Sayfi, el- Acem b. Süfyan ve Ali b. Said bu hususta Resulallaha biat ettiler. Abbas b. Abdülmuttalib, Ali b. Ebu Talib, Osman b. Affan ve Ebu Süfyan b. Harb buna şahitlik yaptılar. [Dedi ki:] Şahitlerin Beni Abdümenaftan tutulmasının sebebi, onların Abdümenafın anlaşmalıları olmalarıydı. “Sürgün edilmeyecekler” demek, zekat konusunda bir sudan diğerine gönderilmeyecekler demektir. “Öşre tabi değildirler” demek, senede birden fazla öşür alınmayacak demektir. Mektupta geçen “Siaye”den maksat zekattır. [Dediler ki:] Resulallah Huzaanın Eslem koluna mektup yazdı. Mektubunda iman edenlerin, namaz kılıp zekat verenlerin ve Allahın dininde nasihat edenlerin zulme karşı yardım göreceklerini, ancak Resulallah kendilerini davet ettiği takdirde ona yardım edeceklerini, çöllerinde yaşayanların köylerinde yaşayanlarla aynı haklara sahip olduğunu ve nerede olurlarsa olsunlar muhacir sayıldıklarını bildirdi. Mektubu el-Ala b. el-Hadrami yazdı ve şahitlik yaptı. [Dediler ki:] Resulallah Avsece b. Harmele el-Cüheniye gönderdiği mektupta şunları yazdı: “Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla… Bu Resulallahın Zülmerveden Avsece b. Harmele el-Cüheniye verdiği haklardır. Belkeseden el-Masnaaya kadar, oradan Cefelata ve kıble dağı Cedde kadarki kısmı ona vermiştir. Kimse ona karşı hak iddia edemez. Kim hak iddia ederse haksızdır; Avsecenin hakkı haktır.” Mektubu Ukbe yazdı ve şahitlik yaptı. [Dediler ki:] Resulallah Cüheyne kabilesinden olan Beni Şenha mektup yazdı. Mektup şöyleydi: “Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla… Bu, Peygamber Muhammedin Cüheyneden Beni Şenha verdiği haktır. Resulallah Sufeyne bölgesinden sınırladıkları ve ektikleri kısımları onlara vermiştir. Kim onlara karşı bir hak iddia ederse haksızdır. Onların hakı haktır.” Mektubu el-Ala b. Ukbe yazdı ve şahitlik yaptı. [Dediler ki:] Resulallah Rebia kabilesinden olan Beni el-Cürmüze mektup yazdı. Onlar da Cüheynedendirler. Onların emniyette olduklarını ve üzerinde Müslüman oldukları topraklarının kendilerine ait olduğunu bildirdi. Mektubu el-Muğire yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Amr b. Mabed el-Cüheniye, Cüheyneden Beni el-Hurakaya ve Eslem kabilesinden Beni el-Cürmüze mektup yazdı. Mektubunda onlardan Müslüman olup namaz kılan, zekat veren, Allaha ve Resulüne itaat eden, ganimetlerden humusu ve pak olan Resulün hissesini veren, Müslümanlığına şehadet getiren ve müşriklerden ayrılanlar Allah ve Muhammedin güvencesinde olacaklardır. Bir Müslümana ait yazılmış bir borç var ise, sadece sermayesi verilir; rehin hususunda faiz iptal edilmiştir. Meyvelerdeki zekat miktarı öşürdür. Bu kabilelere katılanlara da aynı hükümler uygulanır. [Dediler ki:] Resulallah Bilal b. el-Haris el-Müzeniye mektup yazdı. Mektubunda, sözünde doğru olduğu takdirde hurma bahçelerinin ve kendi taraflarında olup içinde çiftlik ve hurma bulunan köyün, bakraç gibi tarımı ıslah etmeye elverişli aletlerin ve el-Madda, el-Cez ve el-Gayle topraklarının kendisinin olduğunu bildirdi. Bunu Muaviye yazdı. Ravinin “Cezzaa” sözüyle kastettiği köydür. [Dediler ki:] Resulallah Beni Amrdan olan Büdeyl, Büsr ve Serevata mektup yazdı. Mektup şöyle idi: “Allaha hamdettikten sonra; bilmiş olunuz ki, ben sizin malınızı gaspetmiş ve size vergi koymuş değilim. Biliniz ki, benim yanımda Tihame ehlinin en değerlisi ve bana en yakın olan akrabam siz ve size tabi olan Mutayyibunlardır. Sonra; biliniz ki, kendi nefsim için aldığım kadarını, kendi toprağına hicret etmiş olsa bile, sizden hicret edenler için de aldım. Ancak Mekke sakinleri, hacı ya da umreci olanlar müstesnadır. Sizinle barıştığımdan beri size vergi koymadım. Sizler benden korkacak veya alıkonacak değilsiniz. Sonra; biliniz ki, Alkame b. Ulase ve Hevzenin iki oğlu Müslüman olup hicret ettiler ve İkrimeden onlara tabi olanlarla birlikte biat ettiler. Şüphesiz ki, helal ve haram konusunda bizler birbirimizdeniz. Vallahi ben size yalan söylemedim. Rabbiniz sizleri sevsin.” [Dedi ki:] Resulallah bu mektupta selamı yazmadı, çünkü kendisine selam nazil olmadan önce onlara mektup yazmıştı. Mektupta adı geçen Alkame b. Ulase, Alkame b. Ulase b. Avf b. el-Ahvas b. Cafer b. Kilabdır. Hevzenin iki oğlundan maksat, Beni Amr b. Rebia b. amir b. Sasaadan Halid b. Hevzenin oğulları el-Adda ve Amrdır. İkrimeden onlara tabi olanlardan maksat, İkrime b. Hasafe b. Kays b. Aylandır. el-Mutayyabundan maksat, Beni Haşim, Beni Zühre, Beni el-Haris b. Fihr, Teym b. Mürre ve Esed b. Abdüluzzadır. [Dediler ki:] Resulallah el-Adda b. Halid b. Hevze ve onlara tabi olan amir b. İkrimeye mektup yazdı. Mektubunda el-Mısbaa ile ez-Zecc ve Levvabe, yani Levvabetül-Harraz arasındaki toprakları onlara verdiğini bildirdi. Bu mektubu Halid b. Said yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Müseylimetül-Kezzaba (Allah ona lanet etsin) mektup yazdı. Mektubunda onu İslama davet ediyordu. Mektubu Amr b. Ümeyye ed-Damri ile gönderdi. Müseylime de Resulallahın mektubuna cevap verdi. Yazdığı cevabi mektupta kendisinin de Resulallah gibi peygamber olduğunu, yeryüzünü kendisiyle paylaşması gerektiğini ve Kureyşin adil bir kavim olmadığını bildirdi. Resulallah ona (cevabi) mektup yazdı ve “Onu Allahın lanetiyle lanetleyin.” dedi. Resulallah mektubunda şunları yazdı: “Senin yalan ve Allaha iftira etmekten ibaret olan mektubun bana ulaştı. Bil ki, yeryüzü Allahındır; onu kullarından istediğine miras bırakır. Akibet Allahtan korkanlarındır. Selam da hidayete tabi olanlaradır.” Bu mektubu Zübeyr b. el-Avvamın kardeşi es-Saib b. el-Avvam ile gönderdi. [Dediler ki:] Resulallah Beni Hariseden Seleme b. Malik b. Ebu amir es-Sülemiye mektup yazıp Medfuvve (Medfu) denilen yeri kendisine verdiğini, kimsenin ona karşı hak iddia edemeyeceğini, hak iddia edenlerin haksız olduğunu, onun hakkının hak olduğunu bildirdi. [Dediler ki:] Resulallah Abbas b. Mirdas es-Sülemiye mektup yazıp Medfuvve denilen yeri kendisine verdiğini ve ona karşı hak iddia edenlerin haksız olduğunu bildirdi. Mektubu el-Ala b. Ukbe yazdı ve şahitlik yaptı. [Dediler ki:] Resulallah aynı zamanda Beni Usayyeden olan Havze b. Nübeyşe es-Sülemiye mektup yazıp el-Cefrin etrafının tümünü kendisine verdiğini bildirdi. [Dediler ki:] Resulallah Beni Süleymden olan el-Eceb adında birisine mektup yazıp kendisine Falis denilen yeri verdiğini bildirdi. Mektubu el-Erkam yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Raşid b. Abd es-Sülemiye mektup yazdı. Mektubunda kendisine iki ok ve bir taş atımlık yer verdiğini, kimsenin bunda ona karşı hak iddia edemeyeceğini, hak iddia edenlerin haksız olduğunu ve onun hakkının hak olduğunu bildirdi. Mektubu Halid b. Said yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Beni Süleymden Haram b. Abdüavfa mektup gönderdi. Mektubunda İzamı ve ona ait olan Şevak bölgesini kendisine verdiğini, kimsenin onlara zulmetmesinin helal olmadığını ve onların da kimseye zulmedemeyeceklerini bildirdi. Mektubu Halid b. Said yazdı. [Dediler ki:] Resulallah şöyle yazdı: “Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla… Bu, (Resulallahın) Nuaym b. Mesud b. Ruhayle el- Eşcai ile anlaşma yaptığı bir mektuptur. Yardım etmek ve nasihat etmek üzere onunla anlaştı. Ebediyen (hayatta olduğu sürece) kimse onun yerinde olmayacak.” Mektubu Ali yazdı. [Dediler ki:] Resulallah şöyle yazdı: “Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla… Bu, Muhammed Resulallahın Zübeyr b. el-Avvama yazdığı mektuptur. Şüphesiz ki, ben kendisine Şevakı, üst tarafını ve alt tarafını verdim. Hiç kimse bunda ona karşı hak iddia edemez.” Mektubu Ali yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Cemil b. Rizam el-Adeviye mektup yazıp er-Remdayı kendisine verdiğini, hiç kimsenin bunda ona karşı hak iddia edemeyeceğini bildirdi. Mektubu Ali yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Husayn b. Nadle el-Esediye mektup yazıp Eram ve Kessenin kendisinin olduğunu, kimsenin bunda ona karşı hak iddia etmeyeceğini bildirdi. Mektubu el-Muğire b. Şube yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Beni Gıfara mektup yazdı. Mektubunda, onların Müslüman olduklarını, Müslümanlara tanınan hakların onlara tanınacağı gibi, Müslümanların sorumlu oldukları şeylerden onların da sorumlu olduklarını bildirdi. Peygamber , mallarına ve nefislerine karşı onlar için Allah ve Resulünün dostluğunu tanımış ve onlara zulmetmeye başlayanlara kaşı kendilerine yardım edileceğini vaat etmiştir. Resulallah onları yardıma çağırdığı zaman ona cevap vereceklerdir. Onlar ebediyyen Resulallaha yardım etmek mecburiyetindedirler. Ancak, deniz bir tutam yünü ıslattığı sürece Allahın dini hakkında savaşanlar müstesnadır. Ayrıca bu mektup herhangi bir suçu gizlemeyecektir. [Dediler ki:] Resulallah Beni Damre b. Bekir b. Abdümenat b. Kinaneye mektup yazdı. Mektubunda onların nefisleri ve malları konusunda güvencede olduklarını, zulme uğradıkları zaman kendilerine yardım edileceğini, onların da ebedi olarak Resulallaha yardım edeceklerini bildirdi. Ancak Allahın dini konusunda savaştıkları takdirde durum farklı olur. Peygamber onları davet ettiği zaman davetine icabet edeceklerdir. Bununla, Allah ve Resulünün dostluğu onların olacaktır. Ayrıca onlardan iyilik yapan ve takva sahibi olanlara yardım yapılır. [Dediler ki:] Resulallah Bahreynin sahibi el-Hilale şöyle bir mektup yazdı: “Kendisinden başka ilah bulunmayan ve ortağı olmayan Allaha hamd ediyorum. Seni bir olan Allaha davet ediyorum. Allaha iman edip itaat edecek ve cemaate dahil olacaksın. Bu senin için daha hayırlıdır. Selam hidayete tabi olanlaradır.” [Dediler ki:] Resulallah Hecerin hakimi Useyhıt b. Abdullaha şöyle bir mektup yazdı: “el-Akra, senin mektubunu ve kavmine şefaatçi olman yönündeki isteğini bana ulaştırdı. Ben seni kavmine şefaatçi yaptım ve elçin el-Akraın konumunu doğruladım. Sana müjde; istediğin şeyi benden talep edebilirsin. Fakat ben elçine dini öğretmeyi ve senin bana gelmen gerektiğini düşündüm. Eğer bize gelecek olursan sana ikramda bulunurum; gelmezsen yine sana ikramda bulunurum. Sonra; bil ki, ben kimseyle hediyeleşmek istemiyorum. Ama bana hediye gönderirsen hediyeni kabul ederim. Benim valilerim senin mekanını (memleketini) methettiler. Üzerinde bulunduğun en güzel şeyin, namaz kılmak, zekat vermek ve müminlere yakın olmak olduğunu sana tavsiye ediyorum. Ben senin kavmine Beni Abdullah ismini koydum. Onlara namazı ve en güzel amelleri yapmayı emret ve onlara müjde ver. Selam sana ve senin kavminden mümin olanlaradır.” [Dediler ki:] Resulallah Hecer ehline şöyle bir mektup yazdı: “Allaha hamdettikten sonra biliniz ki, ben Allahı size vasiyet ediyorum. Hidayete erdikten sonra dalalete düşmemek ve doğru yolu bulduktan sonra sapıklığa dönmemek konusunda nefsinizi de size vasiyet ediyorum. Sonra şunu bilin ki; heyetiniz yanıma geldi; ben sadece onların hoşuna gidecek şeyleri onlara verdim. Eğer sizinle ilgili olarak bütün çabamı sarf edecek olursam sizi Hecerden çıkarır, sizden hazır olmayanlara şefaat eder ve hazır olanlara iyilikte bulunurum. Allahın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Sonra; sizin yaptıklarınızla ilgili haber bana geldi. Biliniz ki, kötülük yapanların suçunu sizden iyilik yapanların üzerine yüklemem. Valilerim size geldikleri zaman onlara itaat edip Allahın emrinde ve onun yolunda onlara yardım edin. Biliniz ki, sizden birisi bir iyilik yapacak olursa, o iyilik ne benim yanımda ne de Allahın yanında kaybolur.” [Dediler ki:] Resulallah el-Münzir b. Savaya şöyle bir mektup yazdı: “Allaha hamdden sonra bil ki, benim elçilerim seni övdüler. Yine bilmiş ol ki, sen iyilik yapıp Allah ve Resulü için nasihat ettiğin sürece ben de iyilik yapar ve yaptıklarına karşılık seni ödüllendiririm. Selam senin üzerinde olsun.” Mektubu el-Ala b. el-Hadrami ile gönderdi. [Dediler ki:] Resulallah el-Münzir b. Savaya bir mektup daha gönderdi. Mektup şöyle: “Allaha hamdden sonra bilmiş ol ki, ben sana Kudame ve Ebu Hüreyreyi gönderdim. Senin yanında birikmiş olan topraklarının cizyesini onlara ver. Vesselam.” Mektubu Übey yazdı. [Dediler ki:] Resulallah el-Ala b. el-Hadramiye şöyle bir mektup yazdı: “Allaha hamdden sonra bilmiş ol ki, el-Münzir b. Savanın yanında birikmiş olan cizyeleri almak üzere bir elçi gönderdim. Cizyeleri acele getirmelerini sağla. Ayrıca senin yanında birikmiş olan zekat ve öşürleri de onunla gönder. Vesselam.” Mektubu Übey yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Eskaf kabilesinin papazlarına (papazların ileri gelenlerine) şöyle bir mektup yazdı: “İman edenlere selam olsun. Bunun sonucuna gelince, hiç şüphesiz ki Meryemin oğlu İsa, Allahın ruhu ve kelimesidir. Allah o kelimeyi tertemiz olan Meryeme bırakmıştır. Muhakkak ki ben Allaha, bize gönderilene, İbrahime, İsmaile, İshaka, Yakuba ve onların torunlarına gönderilene, ayrıca Musa ve İsaya verilene ve Rableri tarafından peygamberlere verilenlere, onları birbirinden ayrıt etmeden inanıyorum ve biz Allaha teslim olanlarız. Selam hidayete tabi olanlaradır.” [Dedi ki:] Bu mektubu Dihye b. Halife el-Kelbi ile gönderdi. [Dediler ki:] Resulallah Maknanın Yahudileri olan Beni Cenbeye ve Makna halkına mektup yazdı. Makna, Eyleye yakın bir bölgedir. Mektup şöyledir: “Allaha hamdden sonra bilmiş olunuz ki, elçileriniz bana geldiler ve köyünüze geri döndüler. Bu mektubum size geldiği zaman güven içinde olacaksınız. Allah ve Resulünün güvencesi sizinledir. Şüphesiz ki, Allah Resulü sizin kusurlarınızı ve bütün kabahatlerinizi affedicidir. Sizler Allah ve Resulünün güvencesindesiniz. Size ne zulmedilecek ne de saldırılacaktır. Muhakkak ki, Allahın Resulü kendi nefsi için istemediğini sizin için de istemeyecektir. Biliniz ki, ev eşyalarınız, köleleriniz, at, eşek, katır ve cephaneniz Resulallahındır. Ancak Resulallahın veya onun elçisinin affettiği (istemediği) müstesnadır. Bundan başka, hurmalarınızın çıkardığı ürünün dörtte birini, balıkçılarınızın avladıkları balıkların dörtte birini ve kadınlarınızın eyirdikleri ipliklerin dörtte birini Resulallaha ödemekle yükümlüsünüz. Kuşkusuz sizler bundan böyle her türlü cizye veya ücretsiz çalışmaktan (ırgatlıktan) muaf olacaksınız. Eğer işitip itaat ederseniz, iyi olan insanlarınıza ikramda bulunmak ve kötülük yapanları affetmek Resulallaha aittir. Bundan sonra, müminlerin ve Müslümanların yanına koşun. Kim ki Makna ahalisine hayırlı bir şey gösterirse, sonucu kendisi için hayırlı olur. Kim ki kötü bir şey gösterirse, sonucu kendisi için kötülük olur. Ayrıca emiriniz ancak sizden veya Resulallahın ehlinden olacaktır. Vesselam.” [Dediler ki:] Resulallah Yuhanna b. Rubeye ve Eylenin eşrafına şöyle bir mektup yazdı: “Sizler barıştasınız. Ben kendisinden başka ilah bulunmayan Allaha hamd ediyorum. Kuşkusuz size mektup yazmadan sizinle savaşacak değilim. Müslüman ol ya da cizye vererek Allaha, onun Resulüne ve Resulünün elçilerine itaat et; onlara ikramda bulun ve onlara, gazilerin elbiselerinden başka güzel bir elbise giydir. Zeyde de güzel bir elbise giydir. Benim elçilerim neye razı olurlarsa ben de ona razı olurum ve cizye (zaten) bilinmektedir. Eğer kara ve denizin güvencede olmasını istiyorsanız Allaha ve Onun Resulüne itaat et. Böylece Araplara ve Acemlere tanınan haklar size de verilecektir. Ancak Allah ve Resulünün hakkı müstesnadır. Eğer sen onları reddedip memnun etmezsen sizinle savaşmadan sizden bir şey almayacağım. Küçükleri esir alıp büyükleri öldüreceğim. Çünkü ben Allahın hak elçisiyim. Allaha, onun kitaplarına, elçilerine ve Meryem oğlu İsanın da Allahın kelimesi olduğuna inanıyorum. Ben onun da (İsanın) Allahın Elçisi olduğuna inanıyorum. Size kötülük dokunmadan gel. Ben elçilerime sizi tavsiye ettim. Harmeleye üç yük arpa ver. Harmele sizin için şefaatçi oldu. Şunu bil ki, eğer Allah (c) ve Harmelenin şefaati olmasaydı, orduyu görünceye kadar size bir şey göndermezdim. Eğer sizler benim elçilerime itaat ederseniz Allah, Muhammed ve Muhammedten olanlar sizin koruyucunuzdur. Bil ki, benim elçilerim Şürahbil, Harmele ve Hureys b. Zeyd et-Taidir. Bunlar hangi konuda hüküm verirlerse benim rızam dahilindedir. Ayrıca sizler Allahın ve Muhammed Resulallahın güvencesindesiniz. Selam size olsun eğer itaat ederseniz. Makna halkını kendi topraklarına hazırlayınız.” [Dediler ki:] Resulallah Tihame dağında bulunan bir topluluğa ve onlara tabi olan kölelere mektup yazdı. Bu topluluk Kinane, Müzeyne, el- Hakem ve el-Kare kabilelerinden gelen yolcuları gasp ediyorlardı. Resulallah ortaya çıkınca onlar Resulallaha bir heyet gönderdiler. Resulallah onlara şunları yazdı: “Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla… Bu Allahın Elçisi Peygamber Muhammedten Allahın azad edilmiş kullarına bir mektuptur. Biliniz ki, eğer onlar namaz kılıp zekat verirlerse onların köleleri özgürdürler, efendileri de Muhammedtir. Onlardan bir kabileye mensup olanlar varsa artık kabileye geri gönderilmeyeceklerdir. Bulaştıkları bir cinayet veya gaspettikleri bir mal varsa o kendilerine aittir. İnsanların üzerinde borçları varsa kendilerine ödenir. Onların üzerinde zulüm ve düşmanlık söz konusu değildir. Onlar bu hususta Allah ve Resulünün güvencesindedirler. Selam sizin üzerinize olsun.” Bunu Übey b. Kab yazdı. [Dediler ki:] Resulallah şöyle bir mektup yazdı: “Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla… Bu, Resulallah Muhammedten, Beni Gadiyyaya bir mektuptur. Onlar için zimmet (dostluk) vardır ve cizye vereceklerdir. Ancak gece ve gündüz boyunca onlara yönelik düşmanlık ve sürgün olmayacaktır.” Bu mektubu Halid b. Said yazdı. Beni Gadiyya bir Yahudi kavmi idi. [Dediler ki:] Resulallah şöyle bir mektup yazdı: “Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla… Bu, Resulallah Muhammedten Beni Aride bir mektuptur. Her yıl hasat mevsiminde on yük arpa ve elli yük hurma, Resulallahtan bir yiyecek olmak üzere onlara ödenecektir ve onlara zulmedilmeyecektir.” Bunu Halid b. Said yazdı. [Dedi ki:] Beni Arid bir Yahudi kavmi idi. Bize İsmail b. İbrahim el-Esedi b. Uleyye haber verdi. O el- Ceririden, o da Ebül-Aladan rivayet etti; dedi ki: Ben deve pazarında Mutarrif ile birlikte idim. Bir bedevi bir deri parçası ya da bir bez parçası getirdi ve “Kim okur?” veya “İçinizde kim okur?” diye sordu. “Evet, ben okurum.” dedim. Bedevi, “Bunu al. Resulallah bunu bana yazmıştı.” dedi. Bir de baktım ki, içinde şunlar yazılı: “Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla… Bu, Peygamber Muhammedten, Uklun bir kolu olan Beni Züheyr b. Ukayşa bir mektuptur. Bilinmelidir ki, eğer onlar Allahın birliğine ve Muhammedin Allahın Elçisi olduğuna şehadet eder, müşriklerden alakalarını keser, ganimetlerinde humusu (beşte biri) ikrar eder, Resulallahın hissesini ve emanetini kabul ederlerse onlar Allah ve Resulünün güvencesindedirler.” İnsanlar veya bazı insanlar ona, “Bize anlatabileceğin, Resulallahtan bir şey işittin mi?” dediler. Bedevi, “Evet” dedi. Onlar, “Öyle ise, Allah sana rahmet etsin, bize anlat.” dediler. Bedevi, “Onun şöyle dediğini işittim: Kim göğsündeki kin ve öfkenin çoğundan kurtulmak istiyorsa sabır ayının tamamını ve her aydan üç günü oruç tutsun.” İnsanlar veya bazı insanlar ona, “Bunu Resulallahtan mı işittin?” dediler. Bedevi, “Görüyorum ki, siz benim Resulallaha yalan söylediğimden korkuyorsunuz. Vallahi, bugün artık size hadis anlatmayacağım.” dedi. Bize Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbi haber verdi; dedi ki: Bize Lut b. Yahya el-Ezdi haber verdi; dedi ki: Resulallah Gamid kabilesinden Ebu Zıbyan el-Ezdiye bir mektup yazdı. Mektubunda onu ve kavmini İslama davet ediyordu. Ebu Zıbyan, kavminden bir grupla Resulallahın davetine Mekkede icabet etti. Onlardan bazıları şunlardı: Süleymin çocukları Mıhnef, Abdullah ve Züheyr ile Abdüşems b. Afif b. Züheyr. Bunlar Mekkede Resulallahın yanına gelenlerdi. el-Cahin b. el-Murakka, Cündeb b. Züheyr, Cündeb b. Kab ise Resulallahı Medinede ziyaret ettiler. Daha sonra kırk kişi ile birlikte el- Hakem b. Mugaffil geldi. Mekkede kırk kişi Resulallahın yanına geldiler. Resulallah Ebu Zıbyana bir mektup yazdı. O, Resulallahın sohbetinde bulunmuştu ve Ömer dönemine yetişti. Bize Hişam b. Muhammed b. es-Saib haber verdi; dedi ki: Bana Cemil b. Mersed anlattı; dedi ki: Habib b. Amr adında Ecailerden bir adam Resulallahın yanına geldi. Resulallah ona bir mektup yazdı. Mektupta şunlar yazılı idi: “Bu, Resulallah Muhammedten, Beni Ecaın kardeşi Habib b. Amra ve onun kavminden Müslüman olanlara bir mektuptur. Eğer namaz kılıp zekat verirse, köyünde veya çölünde bulunan malı ve suyu ona aittir. Allahın ahdi ve Resulallahın zimmeti bunun üzerindedir.” Bize Hişam b. Muhammed haber verdi; dedi ki: Bana Tay kabilesinden Beni Buhtürden bir adam anlattı; dedi ki: el-Velid b. Cabir b. Zalim b. Harise b. Attab b. Ebu Harise b. Cüdey b. Tedul b. Buhtür Resulallahın yanına geldi ve Müslüman oldu. Resulallah ona bir mektup yazdı. O mektup el-Cebeleynde akrabalarının yanındadır. Bize Ali b. Muhammed el-Kureşi haber verdi. O Ebu Maşerden, o Yezid b. Ruman, Muhammed b. Kab ve Yezid b. İyad b. Cudübe el- Leysiden, o da ez-Zühriden ve diğerlerinden rivayet etti; dediler ki: Resulallah Abdullah b. Avsece el-Ureni ile birlikte, Siman b. Amr b. Kurayt b. Ubeyd b. Ebu Bekir b. Kilaba bir mektup gönderdi. Abdullah b. Avsece Resulallahın mektubunu su kırbasına yama yaptı. Bu yüzden kendilerine Beni er-Raki (Yamacı oğulları) denildi. Sonra Siman Müslüman oldu ve Resulallahın yanına gelerek şöyle dedi: Verd kabilesine güvence verdiğin gibi beni de affet. Ta ki, yanınıza geldiğimde Verd kabilesinden daha suçlu bir halde gelmeyeyim. Bize Ali b. Muhammed haber verdi. O Hammad b. Selemeden, O el- Haccac b. Ertattan, o da Ebu İshak el-Hemdaniden rivayet etti; dedi ki: Resulallahın mektubu el-Ureniye geldi; onu kovasına yama yaptı. Bunun üzerine kızı kendisine, “Başına büyük bir felaket gelecektir. Arapların efendisinin bir mektubu sana geliyor, sen ise onu kovana yama yapıyorsun.” dedi. Daha sonra Resulallahın bir grup askeri onun bulunduğu yerden geçti. Ona ait her şeyi mübah kıldılar. Bunun üzerine Müslüman oldu ve Resulallahın yanına gelerek durumu ona bildirdi. Resulallah kendisine, “Müslümanların taksiminden önce bir mal elde edersen senin o maldaki hakkın daha fazladır.” dedi. Bize Ali b. Muhammed haber verdi. O Amr b. Abdurrahman ez- Zühriden, o da Zamil b. Amr el-Cüzamiden rivayet etti; dedi ki: Ferve b. Amr el-Cüzami Belka toprağındaki Ammanda ya da Muanda Rum valisi idi. Müslüman oldu ve Müslümanlığını bir mektupla Resulallaha bildirdi. Mektubu da, kavminden Mesud b. Sad adlı birisi ile gönderdi. Ayrıca Resulallaha beyaz bir katır, bir at, bir eşek, yumuşak elbiseler ve altın yaldızlı ipekten yapılmış bir kaftan da gönderdi. Bunun üzerine Resulallah ona şöyle bir mektup yazdı: “Resulallah Muhammedten Ferve b. Amra bir mektuptur. Allaha hamdden sonra bil ki, elçin bize geldi, bildirmek istediklerini bize iletti ve sizin taraflardan bize haberler getirdi. Müslüman olduğunu ve Allahın seni kendi dinine hidayet ettiğini bize haber verdi. Eğer doğru işler yapar, Allah ve Resulüne itaat eder, namaz kılar ve zekatı verirsen Müslümanlığın devam eder.” Ayrıca Resulallah onun elçisi Mesud b. Sada on iki buçuk ukıyye gümüş verilmesi için Bilale emir verdi. [Dedi ki:] Fervenin Müslüman oluşu Rum kralının kulağına gitti; onu çağırdı ve “Dininden dön seni sahipleniriz.” dedi. Ferve ise “Ben Muhammedin dininden asla ayrılmayacağım. Üstelik sen de biliyorsun ki, İsa onu müjdelemiştir. Fakat sen krallığına kıyamıyorsun.” dedi. Bunun üzerine Rum kralı, Ferveyi hapsetti, sonra onu hapisten çıkardı, onu öldürdü ve astı. Bize Ali b. Muhammed haber verdi. O Said b. Ebu Arubeden, o Katadeden, o da Beni Sedus kabilesine mensup bir adamdan rivayet etti; dedi ki: Resulallah Bekir b. Vaile şöyle bir mektup yazdı: “Allaha hamdden sonra, Müslüman olunuz ki, kurtuluşa eresiniz.” Katade dedi ki: Resulallahın mektubunu okuyacak bir adam bulamadılar. Nihayet Beni Dubeya b. Rebiadan bir adam geldi ve mektubu okudu. Bu kabileye Beni el-Katib (yazıcı oğulları) denilirdi. Onlara Resulallahın mektubunu getiren şahıs Zıbyan b. Mersed es-Sedusi idi. Bize Ali b. Muhammed haber verdi. O Mutemirden, o Ata adında arkadaşlarından bir adamdan, o da Abdullah b. Yahya b. Selmandan rivayet etti; dedi ki: Suayr b. Addanın bir oğlu, bana Resulallaha ait bir mektup gösterdi. Resulallah şöyle diyordu: “Resulallah Muhammedten Suayr b. Addaya mektuptur. Bil ki, ben Rahih kuyusunu sana geri verdim. Yolculardan arta kalan su senindir.” Bize Ali b. Muhammed haber verdi. O Yezid b. İyadtan, o da ez- Zühriden rivayet etti; dedi ki: Resulallah Himyer kabilesinden el-Haris, Mesruh ve Nuaym b. Abdükülale şöyle bir mektup yazdı: “Sizler Allaha ve Onun Resulüne iman ettiğiniz sürece güvendesiniz. Bir olan ve ortağı bulunmayan Allah Musayı ayetleriyle gönderdi. İsayı da kelimeleriyle yarattı. Yahudiler, Uzeyr Allahın oğludur. dediler. Hristiyanlar da, Allah üç ilahtan biridir; İsa Allahın oğludur. dediler.” Resulallah mektubu Ayyaş b. Ebu Rebia el-Mahzumi ile gönderdi ve ona dedi ki: “Onların topraklarına vardığında geceleyin girme; sabah oluncaya kadar bekle. Sonra güzelce abdest al, iki rekat da namaz kıl ve Allahtan kazanç ve kabul edilmeyi dile; Allaha sığın ve mektubumu sağ eline al. Sonra onu yine sağ elinle onların sağ ellerine koy. Onlar kabul edeceklerdir. Ayrıca onlara “Kitap ehlinden ve putperestlerden olan inkarcılar, kendilerine apaçık bir belge gelene kadar dinlerinden vazgeçecek değillerdi.” ayetiyle başlayan sureyi oku. Bitirdiğinde, Muhammed iman etti, ben de iman ettim ve ben müminlerin ilkiyim. de. Kuşkusuz bu takdirde, sana gelecek (aleyhteki) bütün deliller iptal edilecek ve bütün süslü yazıların nuru gidecektir. Onlar sana okuyacaklardır; eğer anlaşılmayacak şekilde okurlarsa onlara, Tercüme edin. de ve şunu ekle: “Allahın indirdiği kitaba inandım; aranızda adaletle hükmetmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar; dönüş onadır.” Müslüman oldukları zaman, yanlarına vardıklarında secde ettikleri üç dallarının ne olduğunu onlara sor. Onlardan biri ılgın ağacından olup beyaza çalan sarı renkte idi; diğeri bambu ağacı (hayzaran) gibi düğümlü idi. Simsiyah olanı ise abanos ağacına benziyordu. Sonra o dalları çıkar ve onların çarşısında yak.” Ayyaş dedi ki: Resulallahın bana emrettiklerini yapmak için yola çıktım. Derken onların yanına vardım; baktım ki, insanlar güzel elbiselerini giymişler. [Dedi ki:] Onlara bakmak için yanlarından geçtim; nihayet üç evin kapısındaki büyük perdelerin yanına gittim. Perdeyi kaldırdım ve ortadaki kapıdan içeri girdim; evin ortasında oturan insanların yanına vardım. Onlara, “Ben Allahın Elçisinin elçisiyim.” dedim ve Resulallahın bana emrettiklerini yapmaya başladım. Onlar da kabul ettiler. Her şey Resulallahın dediği gibi oldu. Yine ilk isnad ile dediler ki: Resulallah Abdülkaysa şöyle bir mektup yazdı: “Resulallah Muhammedten el-Ekber b. Abdülkaysa bir mektuptur. Bilinmelidir ki Abdülkaysoğulları, cahiliye döneminde büyük işler (saldırılar) yapmışlardır. Ama bugün Allah ve Resulünün güvencesi altındadırlar. Ancak onlar verdikleri sözü yerine getirmek zorundadırlar. Azık temin etme yolundan alıkonmamak ve yağmurdan menedilmemek onların hakkıdır. Onlar ayrıca, olgunlaşması zamanında meyvanın çevresinde dolaşmaktan mahrum edilmeyeceklerdir. el-Ala b. el-Hadrami Bahreynin karasında ve denizinde, mukim iken ya da yolculuk sırasında ve bölgeden çıkan her şey konusunda Resulallahın eminidir. Bahreyn ehli de zulme karşı onun koruyucuları, zalime karşı onun yardımcıları ve savaşlarda onun destekçileridir. Onlar bu konuda Allahın ahdi ve sorumluluğu altındadırlar. Hiçbir sözü değiştiremez ve bir ayrılık düşünemezler. Ganimet konusunda Müslümanların ordusuna ortak olmak, hükümde adaleti gözetmek ve gidişatta adil davranmak onların hakkıdır. Bu, her iki tarafın da değiştiremeyeceği bir hükümdür. Allah ve onun elçisi onların üzerine şahittir.” [Dediler ki:] Resulallah Hadramevtin kral ve büyüklerinden Züra, Kahd, el-Bessi, el-Buhayri, Abdükülal, Rebia ve Hucra mektup yazdı. Şair onların bazı krallarını şöyle methetmiştir: Herkes bilsin ki, bütün insanların en hayırlısı Kahd, Ve Abdükülaldir. Diğer insanlar daha sonra gelir. Bir diğeri Zürayı methederken şöyle der: Herkes bilsin ki, Muhammedten sonra insanların en hayırlısı, Müslüman oldukları takdirde Züra ve Buhayridir. [Dediler ki:] Resulallah es-Semave kralı Nüfase b. Ferve ed-Diliye bir mektup yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Uzreye, bir kemik üzerine yazılmış bir mektup gönderdi. Mektubu da Beni Uzreden bir adam ile gönderdi. Beni Sad Hüzeymden bir adam olan Verd b. Mirdas ona saldırdı ve kemiği kırdı. Sonradan Müslüman oldu ve Vadilkura ya da el-Karade gazvesinde Zeyd b. Harise ile birlikte şehid oldu. [Dediler ki:] Resulallah Mutarrif b. el-Kahin el-Bahiliye şöyle bir mektup gönderdi: “Bu, Resulallah Muhammedten, Mutarrif b. el-Kahine ve Bahile kabilesinden olup Bişede yaşayanlara bir mektuptur. Bilinmelidir ki, içinde hayvanların otlağı ve istirahat yeri bulunan beyaz bir toprağı ihya eden bir kimse, o toprağın sahibidir. Onlar her otuz sığırdan bir büyük sığır, her kırk koyundan bir yaşında bir oğlak ve her elli deveden büyük bir koyun vermek zorundadırlar. Ancak zekatı veren kişi, hayvanların meralarında onları tasadduk edecektir. Onlar Allahın emanı ile güvence altındadırlar.” [Dediler ki:] Resulallah Bahile kabilesinden Nehşel b. Malik el- Vailiye şöyle bir mektup yazdı: “Allahım! Senin adınla başlıyorum. Bu, Müslüman olup namaz kılan, zekat veren, Allaha ve Onun Resulüne itaat eden, ganimetten Allahın hakkı olan beşte biri ve Peygamberin hissesini veren ve müşriklerden ayrılan Nehşel b. Malik ve Beni Vailden onunla birlikte hareket edenlere bir mektuptur. Kuşkusuz o Allahın güvencesindedir ve Muhammed bütün zulümleri ondan uzaklaştırmıştır. Onlar yerlerinden uzaklaştırılmayacaklar ve öşürleri toplanmayacaktır. Onların zekat toplayıcıları kendilerinden olacak.” Bunu Osman b. Affan yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Sakif kabilesine bir mektup yazdı. Mektubunda, kendilerinin Allah ve Muhammed b. Abdullahın güvencesinde olduklarını yazdı. Mektubu Halid b. Said yazdı, Hasan ve Hüseyn de şahitlik yaptılar. Resulallah mektubu Nümeyr b. Hareşeye verdi. [Dediler ki:] Sakif heyeti Resulallahtan Taifin harem bölgesi ilan edilmesini istedi. Resulallah onlara şunları yazdı: “Bu Muhammed Resulallahtan, müminlere bir mektuptur. Bilinmelidir ki, Taifin dikenli ağaçları ve av hayvanları budanamaz. Bunu ihlal eden biri bulunursa tutuklanır ve Resulallaha bildirilir. Bu, Resulallah Muhammed b. Abdullahın emridir.” Halid b. Said, “(Burada yazılanlar) Peygamber Muhammed b. Abdullahın emriyledir. Resulallahın emrettiği şeyler konusunda nefsine zulmetmemesi için hiç kimse bu emri çiğnemesin.” diye yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Said b. Süfyan er-Riliye şöyle bir mektup yazdı: “Bu, Resulallahın Said b. Süfyan er-Riliye verdikleridir. es- Süvarikıyye hurmalığını ve sarayını ona verdi. Kimse bunda ona karşı hak iddia edemez; hak iddia edenler haksızdır ve onun hakkı haktır.” Mektubu Halid b. Said bunu yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Utbe b. Ferkada şöyle bir mektup yazdı. “Bu, Resulallahın Utbe b. Ferkada verdikleridir. Ona Mekkede bir evin yerini verdi. Evini, Mervadan sonraki kısımda bina edecektir. Kimse bunda ona karşı hak iddia edemez; hak iddia edenler haksızdır ve onun hakkı haktır.” Mektubu Muaviye bunu yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Seleme b. Malik es-Sülemiye şöyle bir mektup yazdı: “Bu, Resulallahın Seleme b. Malik es-Sülemiye verdikleridir. Kendisine, Zatülhanazi ile Zatülesavid arasındaki bölgeyi verdi. Kimse bunda ona karşı hak iddia edemez.” Ali b. Ebu Talib ile Hatıb b. Ebu Beltea buna şahitlik yaptılar. [Dediler ki:] Resulallah Kelb kabilesinden olan Beni Cenaba şöyle bir mektup yazdı: “Bu, Muhammed Resulallahtan, Beni Cenab ve onlarla birlikte hareket eden ve onları destekleyenlere, namaz kılmak, zekat vermek, iman ve ahde vefa konusunda bir mektuptur. Onlar, kendi başlarına yayılan her beş deve için ayıplı olmayan bir koyunu zekat vereceklerdir. Yük hayvanları kendilerinindir. Tatlı su kaynakları ve yağmur suları da onlara aittir. Emin bir kişi bu işleri yerine getirir. Onlardan ilave bir şey alınmaz.” Sad b. Ubade, Abdullah b. Enis ve Dihye b. Halife el-Kelbi buna şahitlik yaptılar. [Dediler ki:] Resulallah şöyle bir mektup yazdı: “Bu Resulallah Muhammedten, Mehri b. el-Ebyada bir mektuptur. Mehre kabilesinden iman edenlere hücum edilmeyecek, malları talan edilmeyecek ve kendileriyle savaşılmayacaktır. Ancak onlar da İslam şeriatını yerine getirmekle mükelleftirler. Şeriatı değiştiren Allaha karşı savaş ilan etmiş olur. Allaha iman eden, Allah ve Resulünün güvencesindedir. Yolda bulunan bir şey, sahibine iade edilir. Kendi başlarına yayılan hayvanlar da sahiplerine aittir. Hac ibadeti esnasında kirli kalmak günahtır. Hacta şehvet çağrıştıran konuşmalar yapmak fasıklıktır.” Muhammed b. Mesleme el- Ensari bunu yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Hasama şöyle bir mektup yazdı: “Bu, Muhammed Resulallahtan, Bişenin yakın çevresinde ve çöllerinde yaşayan Hasama bir mektuptur. Bilinmelidir ki, cahiliye döneminde akıttığınız bütün kanlar sizden düşürülmüştür. Elinde su birikintisinden sulanan bir tarla veya yağmur ya da çiğ ile sulanan kıraç bir yer bulunup da, bir darlık ve sıkıntı olmadan elindekini imaret yoluyla arttıran bir kimse, onları kullanmak ve ürünlerini yemek hakkına sahiptir. Akarsu ile sulanan ürünlerden onda bir, havuz vb. suyu ile sulanan ürünlerden ise beşte bir vergi vermek mecburiyetindedirler.” Cerir b. Abdullah ve orada hazır bulunanlar buna şahitlik yaptılar. [Dediler ki:] Resulallah Sümale ve el-Huddan heyetine şöyle bir mektup yazdı: “Bu Muhammed Resulallahtan, Suharın sahil kesimlerinin çöllerinde ve iç kesimlerinde yaşayanlara bir mektuptur. Hurmalar bir yere yığılmadan belli bir ölçek ya da kap ile hurmadan vermek onlar için söz konusu değildir. Fakat hurma yığınından, her on yükten bir yük vermek mecburiyetindedirler.” Sayfayı yazan Sabit b. Kays b. Şemmastır. Sad b. Ubade ve Muhammed b. Mesleme de şahitlik yaptılar. [Dediler ki:] Resulallah Ezd kabilesinden Barıka şöyle bir mektup yazdı: “Bu, Muhammed Resulallahtan Barıka bir mektuptur. Barıktan bir istek olmadıkça onların meyvaları koparılmayacak, bahar ya da yaz mevsiminde topraklarında hayvan otlatılmayacaktır. Otlatmak konusunda sıkıntı bulunduğu veya otlakların kıt olduğu zamanlarda onlara uğrayan Müslümanlar üç gün misafir edileceklerdir. Meyvaları olgunlaşınca oradan geçecek yolcuların, alta düşenleri toplamak suretiyle yanında götürmeden, sadece karınlarını doyurma hakları vardır.” Bu mektuba Ubeyde b. el- Cerrah ve Huzeyfe b. el-Yeman şahitlik ettiler. Mektubu Übey b. Kab yazdı. [Dediler ki:] Vail b. Hucr memleketine dönmek istediği zaman Resulallah ona bir mektup yazdırdı. Vail, “Ya Resulallah! Benim kavmime bir mektup yaz.” dediğinde Resulallah şöyle dedi: “Ey Muaviye! Abahilenin meliklerine yaz; onlar namaz kılsınlar ve zekat versinler. Zekat kendi kendine otlayan hayvanlara düşer. Evde beslenen hayvanlar ise sahibine aittir. Karıştırmak, aldatmak, değiş-tokuş yapmak, zekatı ayağa getirmek ya da zekat mallarını uzağa götürmek ve başkasına ait sürüye katmak yoktur. Onlar, Müslümanların askeri müfrezelerine yardım etmekle yükümlüdürler. Her on kişi, iyi bir deve (veya at) yükü vergi vermekle mükelleftir. Bundan fazlasını alan, faiz almış olur.” Vail, “Ya Resulallah! Cahiliye dönemindeki toprağım için de bana bir mektup yaz.” dedi. Himyer ve Hadramevt melikleri ona şahitlik etmişlerdi. Resulallah onun için şöyle yazdı: “Bu, Peygamber Muhammedten Hadramevt meliki Vaile bir mektuptur. Durum şundan ibrettir; sen Müslüman oldun ve elindeki toprakların ve kalelerin senin olduğuna karar verdim. Senden alınacak olan onda birdir. Bu konuda iki adil insan karar verecektir. Ayrıca din ve peygamber ayakta kaldığı ve Müslümanlar da Peygambere yardımcı oldukları sürece bu topraklarda zulme uğramayacağına karar verdim.” [Dediler ki:] Kinde kabilesinden el-Eşas ve diğerleri, Hadramevtteki bir vadi hakkında Vail ile münakaşa ettiler. Davayı Resulallahın yanına götürdülar. Bunun üzerine Resulallah Vail b. Hucr için bu mektubu yazdı. [Dediler ki:] Resulallah Necran halkına şöyle bir mektup yazdı: “Bu, Peygamber Muhammedten Necran halkına bir mektuptur. Bilinmelidir ki; sarı olsun, beyaz olsun, siyah olsun veya ince kabuklu olsun bütün meyvalarda (üzümlerde) Peygamberin onlar üzerinde hükmü vardır. Bunu arttırabilir. Fakat bunun tümünü, ukıyyelerle tartılan 2.000 takım elbise (hulle) karşılığında bırakmış; bunun yerine her bir takım elbise bir ukıyye olmak üzere Receb ayında 1.000 takım ve Safer ayında da 1.000 takım elbise vereceklerdir. Haracın elbiseleri ukıyyeler ölçüsünde artacak ya da azalacak olursa hesabı ona göre yapılır. Necran halkının aldığı zırhlar, at, deve ya da eşya onlardan alınır; ancak bu hesaba dahil edilir. Necran halkı elçilerimi yirmi gün veya daha az bir sürede ağırlamakla yükümlüdürler. Benim elçilerim otuz günden fazla tutulamazlar. Eğer Yemende karışıklık varsa, Necran halkı otuz zırh, otuz at ve otuz deveyi elçilerime emaneten vermekle yükümlüdürler. Eğer elçilerime emaneten verdikleri zırh, at ya da develer helak olacak olursa elçilerim onları tazmin etmek ve sahiplerine geri ödemekle mükelleftirler. Necran ve çevresindeki ahalinin nefisleri, dinleri, malları, orada hazır olan ve olmayan mensupları, manastır ve kiliseleri Allahın koruması ve Peygamber Muhammedin güvencesi altındadır. Hiçbir piskoposun görevi, hiçbir rahibin rahipliği, hiçbir kilise hizmetçisinin hizmeti, faiz ve cahiliye dönemine ait kan parası olmamak kaydıyla, az veya çok, elleri altında bulunan malları değiştirilmeyecektir. Onlardan hak talep eden olursa, zalim de mazlum da olmayacaklar ve aralarında adalet ve insafla hükmedilecek. Ticaret erbabından biri faiz yiyecek olursa benim güvencem onun için söz konusu değildir. Necranlılardan hiçbiri diğerinin suçu ile muaheze edilemez. Eğer nasihati kabul edip zulme uğramaksızın ıslah olurlarsa, bu sahifede yazılanlar, ebedi bir şekilde ve kıyamete kadar Allah ve Resulünün güvencesi altındadır.” Bu mektuba Ebu Süfyan b. Harb, Gaylan b. Amr, Malik b. Avf en-Nasri, el-Akra b. Habis, Belinin kardeşi el-Müstevrid b. Amr, el-Muğire b. Şube ve Ebu Bekirin kölesi amir şahitlik yaptılar. Bize Muhammed b. Ömer el-Eslemi haber verdi; dedi ki: Bana Dume (Dumetülcendel) ehlinden bir şeyh anlattı; dedi ki: Resulallah Ükeydir kabilesine bu mektubu yazdı ve mektubu bana gösterdi. Ben onu okudum ve bir nüshasını aldım. Mektup şöyle: “Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla… Bu, Resulallah Muhammedten, Dumetülcendel ve civarında Allahın kılıcı Halid b. Velid ile birlikte putları ve sanemleri kökten kaldırıp İslamı kabul eden Ükeydire bir mektuptur. Bilinmelidir ki, toprak yüzeyinde akan az sular, işlenmemiş topraklar, yüksek tepeler, sınır konulmamış topraklar, yüksekçe yapılan zırhlar, silah, at ve kaleler onun (Ükeydirin) olacaktır. Humustan sonra imaret gören topraklardaki hurmalar ve akarsular da sizin olacaktır. Sizin hayvanlarınız hiçbir otlaktan çevrilmez, istedikleri yerde otlayabilirler. Öte yandan, farz olan mallarınızdan arta kalanlar diğerlerine ilave edilmez. Ziraatın hiçbir şeklinden men edilmezsiniz. Eskiden dikilmiş hurmalardan ancak onda bir alınır. Namazı vaktinde kılacaksınız, zekatı da hakkıyla vereceksiniz. Bu konuda ahit ve sözleşme altındasınız. Doğru hareket ve verilen sözleri yerine getirme beklentisi içinde olmak sizin hakkınızdır. Bu mektuba Allah (c) ve hazır olan Müslümanlar şahitlik yaptılar.” Muhammed b. Ömer dedi ki: Dume, Eyle ve Teyma ahalileri, Arapların Müslüman olduklarını görünce korkmaya başladılar. [Dedi ki:] Eyle meliki Yuhanna b. Rube, Resulallahın yanına geldi ve Ükeydire mektup gönderdiği gibi kendisine de göndermesini arzu etti. Resulallahın yanına geldiğinde Şam ve Yemen halkından bazıları, yine Deniz (Bahreyn) halkı ve Cerba ile Ezruh halkından bazıları da onunla birlikteydi. Resulallah onlarla anlaştı, belli miktarda onlara cizye koydu ve onlara bir de mektup yazdı. Mektup şöyle idi: “Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla… Bu, Allahtan ve Resulallah Muhammedten Yuhanna b. Rube ve Eyle halkının gemileri, karadaki ve denizdeki vasıtaları için yazılmış bir güvencedir. Onlar için ve onlarla birlikte hareket eden Şam halkı, Yemen halkı ve deniz ahalisi için Allah ve Resulünün güvencesi vardır. Dinde bir bidat çıkaran bir kimsenin malı onu kurtaramaz. Ayrıca onun malı, diğer insanlar için helaldir. Onlar istedikleri bir sudan, karada ya da denizde gitmek istedikleri bir yoldan men edilmezler.” Bu mektubu, Resulallahın izniyle Cüheym b. es-Salt ve Şürahbil b. Hasene yazdılar. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Yakup b. Muhammed ez-Zaferi anlattı. O asım b. Ömer b. Katadeden, o Abdurrahman b. Cabirden, o da babasından rivayet etti; dedi ki: Yuhanna b. Rube Resulallahın yanına geldiği gün, perçemine bağlı, altından bir haç gördüm. Yuhanna Resulallahı görür görmez onu tekfir edip başı ile işaret etti. Resulallah ona işaret ederek başını kaldırmasını istedi ve o gün onunla anlaştı. Ayrıca ona Yemende yapılan bir kürk hediye edip Bilalin yanında ağırlanmasını emretti. [Dedi ki:] Halid b. Velid, Ükeydiri Resulallahın yanına getirdiğinde onun üzerinde altından bir haç ve atlastan parlak bir elbise vardı. Sonra söz birinci raviye geldi; Muhammed b. Ömer dedi ki: Ezruh halkının mektubunu yazdım; içinde şunlar yazılı idi: “Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla… Bu, Peygamber Muhammedten Ezruh halkına bir mektuptur. Bilinmelidir ki, onlar Allah ve Onun elçisi Muhammedin güvencesi altındadırlar. Onlar, her yılın Receb ayında, halis altından tam 100 dinar ödemekle yükümlüdürler. Allah, Müslümanların onlara karşı dürüst davranacakları ve iyilikte bulunacakları hususunda kefildir. Allahayrıca endişe duyduklarında, korku veya tazir dolayısıyla onlara iltica eden Müslümanlara da kefildir. Muhammed, çıkmak (onlarla savaşmak) istediğinde, onlara haber verinceye kadar güvencededirler.” [Dedi ki:] Resulallah Eyle halkına her yıl 300 dinar cizye koydu. Eyle halkı 300 adam idi. Resulallah , Cerba ve Ezruh halkına şöyle bir mektup yazdı: “Bu, Peygamber Muhammedten Cerba ve Ezruh halkına bir mektuptur. Onlar Allah ve Muhammedin güvencesi altındadırlar. Her yılın Receb ayında, halis altından tam 100 dinar ödemekle yükümlüdürler. Allah onların üzerine kefildir.” Resulallah Makna halkına, Allah ve Muhammedin güvencesi altında olduklarına, ürettikleri dokuma ve meyvalarının dörtte birini vermekle yükümlü olduklarına dair bir mektup yazdı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: İbn Ebu Zib haber verdi; dedi ki: Bize Tevemenin mevlası Salih haber verdi; dedi ki: Resulallah Makna halkının ürettikleri dokuma ve meyvalarının dörtte birini almak üzere onlarla anlaştı. Muhammed b. Ömer dedi ki: Makna ahalisi deniz sahilinde yaşayan Yahudiler idi. Cerba ve Ezruh ahalisi de Yahudi idiler.