Bize Muhammed b. Ömer el-Eslemi haber verdi; dedi ki: Bana Füleyh b. Süleyman anlattı. O Said b. Ubeyd b. es-Sebbaktan, o da Ebu Said el-Hudriden rivayet etti; dedi ki: Resulallah Medineye teşrif ettiği zaman, ölüm bizlerden birisine yaklaştığında onun yanına gider ve Resulallaha haber verirdik. Resulallah onun yanına gelir, onun için istiğfarda bulunur, ruhu kabzedilince Resulallah ve yanındakiler oradan ayrılırlardı. Çoğu zaman defnedilinceye kadar otururdu. (Hastanın evinde) hapsolunduğundan ötürü bu durum Resulallaha çok uzun gelirdi. Biz bunun Resulallaha sıkıntı verdiğinden endişe edince kavmin bir kısmı diğer bir kısmına, “Vallahi, birisi vefat etmeden onu Resulallaha bildirmezsek de, vefat ettikten sonra bildirsek daha iyi olur. Böylece bu durum Resulallah için bir sıkıntı ve bir hapis olmamış olur.” dediler. [Dedi ki:] Söylenenleri yaptık. Artık biri vefat edince onu Resulallaha bildirirdik. Kendisi gelir, namazını kılar ve onun için istiğfarda bulunurdu. Bazen namaz kılar kılmaz döner, bazen de ölüyü defnedinceye kadar dururdu. Biz bir müddet buna devam ettik. Sonra dediler ki: “Vallahi, Resulallahı yormazsak, cenazeyi evine götürsek, sonra Resulallaha haber versek; gelip evinin yanında cenaze namazı kılsa bu Resulallah için daha rahat ve daha kolay olur.” [Dedi ki:] “Biz söylenenleri yaptık.” Muhammed b. Ömer dedi ki: Bu yüzden buraya “cenaze yeri” denilmiştir. Çünkü cenazeler buraya kaldırılırdı. Sonra insanların cenazelerini oraya kaldırıp orada namaz kılmaları şeklindeki gelenek günümüze kadar devam etti.