Bize Muhammed b. Ömer b. Vakıd el-Eslemi haber verdi; dedi ki: Muhammed b. Abdullah bana anlattı. O da ez-Zühriden rivayet etti. Ayrıca bize Abdullah b. Cafer anlattı. O da Abdülvahid b. Hamza b. Abdullahtan rivayet etti; dedi ki: Haşim b. asım el-Eslemi bana anlattı. O da el-Münzir b. el-Cehmden rivayet etti; dedi ki: Bize Mamer anlattı. O İbn Ebu Necihten, o da Mücahidden rivayet etti; dedi ki: Bize Abdurrahman b. Abdülaziz anlattı. O da Ebül- Huveyristen nakletti; dedi ki: Bize İbn Ebu Sebre anlattı. O Süleyman b. Sühaymdan, o da Nafi b. Cübeyrden rivayet etti. Hadisleri birbirine girdi; dediler ki: Resulallah , annesi amine bt. Vehb ile birlikteydi. Annesi vefat edince dedesi Abdülmuttalib onu yanına aldı, onu kucakladı ve çocuklarına göstermediği şefkat ve inceliği ona gösterdi. Abdülmuttalib onu hep yakınında tutuyordu. Tek başına kaldığında veya uyuduğunda onun yanına girerdi. Resulallah Abdülmuttalibin minderine otururdu. Abdülmuttalib bunu gördüğünde, “Oğlumu ellemeyin, o büyüklüğe ve otorite sahibi olmaya alışıyor.” diyordu. Beni Müdlicten bir grup Abdülmuttalibe, “Bu çocuğu koru. Çünkü biz ondaki yiğitliği onun gibi olan hiçbirisinde görmedik.” dediler. Abdülmuttalib Ebu Talibe, “Bunların dediklerini duy.” dedi. Ebu Talib, Resulallahı koruyordu. Bir gün Abdülmuttalib, Resulallaha bakan Ümmü Eymene, “Ey Bereke! Oğlumdan gafil olma. Ben onu birkaç çocukla birlikte Sidrede gördüm. Kitap ehli, oğlumun bu ümmetin peygamberi olduğunu söylüyorlar.” dedi. Abdülmuttalib, “Oğlum nerede?” demeden sofraya oturmazdı. Hemen yanına getirilirdi. Abdülmuttalib ölüm döşeğinde iken, Resulallahı koruması ve gözetmesi için Ebu Talibe vasiyet etti. Abdülmuttalib tam vefat edeceği sırada kızlarına, “Benim için ağlayın, duymak istiyorum” dedi. Kızlarından her biri bir şiirle (mersiye) ona ağladılar. Kızı Ümeymenin sözlerini duyduğunda -ki dili tutulmuştu- başını salladı; yani “Evet doğru söyledin, ben öyleyimdir.” demek istedi. Ümeyme şöyle dedi: Acaba yüksek seciyeli ve cömert olan birisi için, Gözlerim yaş yerine kan dökmez mi? Şeref sahibi bir zatın üzerine, Herkese yardım edenin üzerine, Yüzü güzel, şerefi yüce birisinin üzerine, Şeref, itibar, cömertlik ve övünç sahibi Şeybetül-Hamd üzerine, Sıkıntı zamanlarında ahlak ve fazilet sahibi, İkramı bol ve övünülecek şeyleri çok fazla olanın üzerine, O, kavminin üstünde bir şerefe sahiptir. Açık bir şekilde ay ışığı gibi parlıyor. Ona ölüm geldi, fakat ne gecelerin hadiseleri Ve ne de kaderin musibetleri onu çirkinleştirmedi. Abdülmuttalib seksen iki yaşında iken vefat etti ve el-Hacunda defnedildi. [Denilir ki:] Abdülmuttalib 120 yaşındaydı. Bir gün Resulallaha, “Abdülmuttalibin vefatını hatırlıyor musunuz?” diye soruldu. Resulallah, “Evet, o zaman sekiz yaşındaydım.” dedi. Ümmü Eymen dedi ki: “Resulallahın o gün, Abdülmuttalibin tabutunun arkasında ağladığını gördüm.” Bize Hişam b. Muhammed b. es-Saib haber verdi. O da babasından rivayet etti; dedi ki: Abdülmuttalib b. Haşim, Ficar harbinden önce 120 yaşında iken vefat etti.